Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, Gazze Şeridi’ndeki ablukanın kaldırılması ve insani koridorlar oluşturulması gerektiğini vurguladı.
Prens Faysal, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın (İİT) bugün Cidde’de dışişleri bakanları düzeyinde düzenlediği olağanüstü toplantıda yaptığı konuşmada, uluslararası topluma harekete geçme çağrısında bulunarak, Suudi Arabistan’ın Gazze’deki koşulların kötüleşeceği konusunda defalarca uyarıda bulunduğunu hatırlattı.
Suudi Arabistan’ın, İsrail güçlerinin Gazze’de ‘tekrarlanan saldırılarını’ reddettiğini söyleyen Prens Faysal, “Savaş tehlikesi, bunun hesaplanmamış yansımaları ve radikalizm için verimli zemin yaratılması konusunda defalarca uyarıda bulunduk” dedi.
Suudi Bakan, “Uluslararası toplum, Gazze’deki Filistinlileri korumak ve insani bir felaketin önlenmesi için Gazze’ye yardım ulaştırılması konusunda sorumlu bir tutum sergilemelidir” diyerek, bir Filistin devleti kurma ve uluslararası meşruiyet kararlarını uygulamanın gerekliliğini vurguladı.
Prens Faysal, ülkesinin Filistin-İsrail ihtilafındaki krizi sona erdirmek için uluslararası toplumdaki ortaklarla sürekli koordinasyonu sürdüreceğini de sözlerine ekledi.
İİT Genel Sekreteri Hüseyin İbrahim Taha ise, İsrail’in Gazze’deki el-Ehli Baptist Hastanesi’ne düzenlediği, yüzlerce can kaybı ve çok sayıda yaralanmayla sonuçlanan korkunç katliamı şiddetle kınadı.
İbrahim Taha, bu saldırıyı ‘tüm insani değerlerle çelişen bir savaş suçu, hesap sorulmayı ve cezayı hak eden organize devlet terörü’ olarak nitelendirdi.
İİT Genel Sekreteri, özellikle Gazze Şeridi olmak üzere, Filistin halkıyla tam dayanışma içinde olduklarını ve onların kendi kaderlerini tayin etme ve bağımsız, egemen bir devlet kurma haklarını elde etme yönündeki meşru mücadelelerine sarsılmaz destek verdiklerini ifade etti.
İbrahim Taha, İsrail’in eşi benzeri görülmemiş saldırganlığını durdurmak ve Gazze Şeridi’ne ilaç, gıda ve temel ihtiyaçların ulaşmasını kolaylaştırmak amacıyla insani koridorların açılmasını sağlamak için çabaların birleştirilmesi gerektiğini vurguladı.
İİT’nin, Filistin halkına karşı devam eden savaşın tehlikeli yansımaları konusunda birden fazla kez uyarıda bulunduğuna dikkat çeken İbrahim Taha, uluslararası alanda hukuki ve siyasi caydırıcılığın olmaması, uluslararası hukukun üstünlüğüne saygı gösterilmemesi ve İsrail’in cezasız kalması nedeniyle bu olayların tekrarlandığını söyledi.
İsrail’in, Filistin halkına yönelik zorla yerinden etme, yerleşim birimleri kurma, etnik temizlik, cinayet, organize terör, kutsallara saldırı ve diğer bu tür politikalarının sorumluluğundan ve cezalandırmadan muaf olduğunun altını çizdi.
İİT Genel Sekreteri, Gazze Şeridi’ne yönelik devam eden saldırıların, aralarında çocuk, kadın ve yaşlıların da bulunduğu binlerce Filistinliyi öldürüp yaralayarak, aileleri zorla yerinden ederek, UNRWA tesisleri ve sivil altyapı da dahil olmak üzere konut, eğitim, sağlık ve medya tesislerini ayrım gözetmeksizin yok ederek tüm ilke ve değerleri çiğnediğini ve uluslararası insancıl hukuku açıkça ihlal ettiğini dile getirdi.
Suudi Arabistan’a söz konusu olağanüstü toplantı davetinden dolayı teşekkür eden İbrahim Taha, bu davetin Riyad’ın Filistin meselesi başta olmak üzere İslam ümmetinin sorunlarına destek verme konusundaki kararlı duruşunun bir uzantısı olduğunu sözlerine ekledi.
Filistin Dışişleri Bakanı Riyad El Maliki de, Gazze Şeridi’nin benzeri görülmemiş bir soykırıma maruz kaldığını söyledi.
Maliki, İsrail’in Gazze’deki bir hastaneyi hedef alarak, hastalara ve savunmasız sivillere karşı kasıtlı bir katliam yaptığını söyledi.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun İsrail ve Hamas arasındaki çatışmaları ‘karanlık ile aydınlık arasındaki savaşa’ benzetmesine değinen Maliki, bunu ‘cinayetleri meşrulaştırma’ girişimi olarak nitelendirdi.
Maliki, İsrail’i silahlarla destekleyen herkesin Gazze halkının kanından sorumlu olduğunu vurgulayarak, İsrail’in bir haftada bin 300’den fazla çocuğu öldürdüğünün ve bir milyon Filistinliyi yerinden ettiğinin altını çizdi.
Filistin Dışişleri Bakanı, uluslararası toplumun Gazze’deki kurbanları ‘kayıtsızca saymakla’ yetindiğini söyleyerek, savaşın ve yerinden etme politikasının durdurulması gerektiğini sözlerine ekledi.