AB liderleri, İsrail-Hamas çatışmasını tartışmak ve Ukrayna’ya verilen desteğin devam ettiğini göstermek amacıyla bir araya geliyor

AB bayrağı (Reuters)
AB bayrağı (Reuters)
TT

AB liderleri, İsrail-Hamas çatışmasını tartışmak ve Ukrayna’ya verilen desteğin devam ettiğini göstermek amacıyla bir araya geliyor

AB bayrağı (Reuters)
AB bayrağı (Reuters)

Avrupa Birliği (AB) liderleri, İsrail ile Hamas arasındaki çatışmayı tartışmak, aynı zamanda Rus işgaline karşı mücadelesinde Ukrayna’ya verilen desteğin devam ettiğini göstermek amacıyla bir araya geliyor.

Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığı habere göre, Brüksel’de yapılacak AB liderleri zirvesi, Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’e saldırması ve ardından İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırı başlatmasından bu yana, 27 ülkeden oluşan blok liderlerinin ilk yüz yüze toplantısı olacak.

Tüm AB ülkeleri, Hamas’ın saldırısını güçlü bir şekilde kınadı. Bir kesimin İsrail’in meşru müdafa hakkını, diğer kesimin Filistinli sivillerle ilgili kaygıları vurguladığı bir dönemde liderler, aynı mesaja bağlı kalmakta zorlandı.

FOTO: Bir Filistinli, İsrail’in Gazze Şeridi’nin eteklerindeki Zahra’yı vurması sonucu yıkılan binaların yanında yürüyor (AP)
Bir Filistinli, İsrail’in Gazze Şeridi’nin eteklerindeki Zahra’yı vurması sonucu yıkılan binaların yanında yürüyor (AP)

AB ülkeleri, zirveye giden süreçte ‘insani ateşkes’ çağrısı yapıp yapmama konusunda fikir ayrılığına düştü.

Bazıları bu adımın Gazze’ye yardım ulaştırılması için gerekli olduğunu söylerken, diğerleri bunun İsrail’in kendini savunma kabiliyetini sınırlayabileceğini öne sürdü.

Diplomatlar, AB’nin ‘kısa süreli ateşkes’ çağrısında bulunarak, uzlaşmacı bir çözümü kabul edeceğini iddia etti.

Bu, resmi bir ateşkesten ziyade, rehinelerin serbest bırakılması veya yardım konvoylarına izin verilmesi gibi belirli görevler için kısa süreli ateşkes anlamına geliyor.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Almanya Başbakanı Olaf Scholz gibi AB liderleri, İsrail ile dayanışmalarını ifade etmek ve çatışmanın bölgesel bir savaşa dönüşmesini önlemek için diplomatik çabaları güçlendirmek amacıyla geçtiğimiz günlerde Ortadoğu’yu ziyaret etti.

AB’nin çatışma üzerindeki etkisi sınırlı olsa da yetkililer, gerilimi tırmandırmanın Avrupa açısından, oradaki Arap toplulukları arasındaki gerilimin ve saldırı olasılığının artması, çok sayıda mülteci akını da dahil olmak üzere Avrupa için vahim sonuçlara yol açabileceğinden endişe ediyor.

AB Liderleri Konseyi Başkanı Charles Michel, zirve için gönderdiği davet mektubunda şunları yazdı:

“Toplantımız, Ortadoğu’daki gelişmelerin son zamanlarda daha da kötüleştiği, küresel anlamda büyük bir istikrarsızlık ve güvensizliğin yaşandığı bir dönemde yapılıyor. Bu gelişmeler, bizi Ukrayna’ya verdiğimiz desteği sürdürmekten alıkoymadan, derhal ilgilenmemizi gerektiriyor.”

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, zirvede video bağlantısıyla konuşacak. Kiev’e verilen destek, zirvenin nihai bildirgesinde ilk sırada yer alacak.

AB ve üye ülkeleri, Rus kuvvetlerinin geçen yıl şubat ayında Ukrayna’yı işgale başlamasından bu yana Kiev’e milyarlarca euro yardım sağladı.

Ancak bazı yetkililer ve diplomatlar, Ortadoğu’daki yeni kriz nedeniyle Ukrayna’nın batıdan, özellikle de ABD’den aynı siyasi ilgiyi ve kaynakları almakta zorlanabileceğine dair endişeleri dile getirdi.

Zirvede, yetkililerin yıl sonuna kadar tamamlamayı umduğu daha geniş bir bütçe anlaşmazlığının bir parçası olduğundan, Ukrayna’ya 50 milyar euroluk mali ve 20 milyar euroya kadar askeri yardım için çok yıllı planlara imza atılamayacak. 

Bunun yerine liderler, diplomatların tartışmalı olmasını beklediği bütçe paketi üzerinde ilk görüşmelerini yapacak.

AB’den bir diplomat, “Ülkelerin kendi bütçeleri baskı altındayken, AB bütçesi için daha fazla para istemek zor” şeklinde bir yorumda bulundu.

Diplomatlar, Ukrayna’ya daha fazla maddi destek verilmesi yönünde geniş bir destek olduğunu söylüyor.

Ancak Avrupa Komisyonu tarafından sunulan teklifin diğer unsurları, ülkelerin öncelikleri ve finansman kaynakları konusunda farklılık göstermesi nedeniyle durum hala tartışmalı.

Komisyon, göçle mücadele için ek 15 milyar euronun yanı sıra faiz oranları arttıkça, ortak AB borcunun artan borçlanma maliyetlerini karşılamak için daha fazla para talep etti.



Birleşik Krallık, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'ya yönelik yaptırımları kaldırdı

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, Brezilya'nın Belem kentinde düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 30. Taraflar Konferansı (COP30) Liderler Zirvesi’ne katıldı, 6 Kasım 2025. (EPA)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, Brezilya'nın Belem kentinde düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 30. Taraflar Konferansı (COP30) Liderler Zirvesi’ne katıldı, 6 Kasım 2025. (EPA)
TT

Birleşik Krallık, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'ya yönelik yaptırımları kaldırdı

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, Brezilya'nın Belem kentinde düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 30. Taraflar Konferansı (COP30) Liderler Zirvesi’ne katıldı, 6 Kasım 2025. (EPA)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, Brezilya'nın Belem kentinde düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 30. Taraflar Konferansı (COP30) Liderler Zirvesi’ne katıldı, 6 Kasım 2025. (EPA)

Birleşik Krallık, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nin pazartesi günü Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'nın ABD Başkanı Donald Trump ile yapacağı görüşme öncesinde benzer bir karar almasının ardından bugün Şera'ya uygulanan yaptırımları kaldırdı.

Birleşik Krallık, Suriye İçişleri Bakanı Enes Hattab'a uygulanan yaptırımların da kaldırıldığını duyurdu. Her iki isim de daha önce DEAŞ ve El Kaide'yi hedef alan mali yaptırımlara tabi tutulmuştu.

BM Güvenlik Konseyi'nde ABD tarafından hazırlanan bir karar ile Suriye İçişleri Bakanı Enes Hattab'a uygulanan yaptırımlar da kaldırıldı.

Karar 14 ülke tarafından desteklendi, Çin ise çekimser kaldı.


Orta Asya, ABD'nin maden ve enerji güvenliğini sağlama stratejilerinin ön saflarında yer alıyor

ABD Başkanı Donald Trump, Beyaz Saray'ın Doğu Salonu'nda ağırladığı Orta Asya liderleriyle akşam yemeği sırasında sohbet ediyor. (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump, Beyaz Saray'ın Doğu Salonu'nda ağırladığı Orta Asya liderleriyle akşam yemeği sırasında sohbet ediyor. (AFP)
TT

Orta Asya, ABD'nin maden ve enerji güvenliğini sağlama stratejilerinin ön saflarında yer alıyor

ABD Başkanı Donald Trump, Beyaz Saray'ın Doğu Salonu'nda ağırladığı Orta Asya liderleriyle akşam yemeği sırasında sohbet ediyor. (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump, Beyaz Saray'ın Doğu Salonu'nda ağırladığı Orta Asya liderleriyle akşam yemeği sırasında sohbet ediyor. (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump dün, Beyaz Saray'da beş Orta Asya ülkesinin liderlerini ağırlarken, kritik mineralleri önemli bir öncelik olarak nitelendirdi ve yönetiminin yeni küresel anlaşmalar yoluyla ABD tedarik zincirlerini genişletme ve güvence altına alma yönündeki çabalarını vurguladı.

Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan liderleriyle yapılan toplantı, Washington'un uzun süredir Rusya'nın hakimiyetinde olan ve Çin'in de nüfuz kazanmaya çalıştığı, kaynak zengini bir bölgede etkisini genişletmeye çalıştığı bir dönemde gerçekleşti. Orta Asya'yı ‘çok zengin bir bölge’ olarak nitelendiren Trump, ABD'nin beş ülkeyle olan ortaklığını güçlendirme konusundaki kararlılığını vurgulayarak, “Gündemimizin en önemli maddelerinden biri kritik mineraller” dedi. Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığına göre Trump, “Son haftalarda yönetimim, kritik mineraller için tedarik zincirlerimizi genişletmek amacıyla dünyanın dört bir yanındaki müttefiklerimiz ve ortaklarımızla anlaşmalar imzalayarak ABD'nin ekonomik güvenliğini güçlendirdi” ifadesini kullandı.

Doğal kaynaklar için rekabet

Görüşmeler, Batı ülkeleri tedarik zincirlerini Moskova ve Pekin'den uzaklaştırarak çeşitlendirmeye çalışırken, uranyum, bakır, altın ve nadir toprak elementleri gibi Orta Asya'nın muazzam mineral zenginlikleri için rekabetin artmasıyla gerçekleşti. ABD, jeopolitik rakiplerini atlayarak hayati mineralleri, enerjiyi ve kara ticaret yollarını güvence altına almak için yeni ortaklıklar arıyor.

Trump, beş ülkenin liderleriyle akşam yemeği öncesinde yaptığı açıklamada, Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev'in toplantıyı ‘ABD ile Orta Asya arasında yeni bir etkileşim döneminin başlangıcı’ olarak nitelendirdiğini belirtti. Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev ise Trump'ı ‘dünyanın başkanı’ olarak nitelendirerek, Orta Asya'da onun için kalıcı bir sekreterya kurulmasını önerdi.

C5+1 platformu ve ekonomik iş birliğinin güçlendirilmesi

2015 yılında başlatılan C5+1 platformu, ekonomi, enerji ve güvenlik alanlarında iş birliğini güçlendirmek için ABD ve beş ülkeyi bir araya getiriyor. Bu bağlamda ABD ve beş ülkenin temsilcilerinin kritik mineraller alanında iş birliği anlaşmaları imzalaması bekleniyor.

Açıklanan ticari anlaşmalar arasında, hükümetin açıklamasına göre Boeing'in Kazakistan, Tacikistan ve Özbekistan'daki havayollarına toplam 37 uçak satması için bir anlaşma da yer alıyordu. Cove Capital adlı bir ABD şirketi de hükümet destekli finansmanla Kazakistan'da tungsten (sertliği ve yüksek yoğunluğu ile karakterize edilen gri bir kimyasal element) madenciliği yapacak.

Stratejik ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi Direktörü Dr. Gracelin Baskaran, yönetimin, ABD'nin kritik minerallere erişimini garanti altına alan ticaret anlaşmaları imzalamaya ek olarak, hükümetler arasındaki iş birliğini güçlendirmeye çalışacağını söyledi. Baskaran, “Çin ve Rusya'nın bölgedeki madencilik, işleme ve altyapı sistemleri üzerindeki kontrolünü sağlamlaştırmasıyla birlikte, Washington hedefli stratejik projelerle somut bir varlık oluşturmaya çalışıyor” dedi.

Madenler ve hayati kaynaklar açısından zengin ülkeler

Madenler ve enerji kaynakları açısından zengin olmaları sayesinde bu beş ülke, eski Sovyet devleti Rusya ile ekonomik bağlarını sürdürürken, Çin altyapı ve madencilik alanlarında yaptığı büyük ölçekli yatırımlarla etkisini genişletti.

Toplam nüfusu 84 milyon olan bu ülkeler, uranyum, bakır, altın ve nadir toprak elementleri ile daha sürdürülebilir enerji kaynaklarına geçiş için küresel çapta hayati önem taşıyan diğer stratejik minerallerden oluşan devasa yataklara sahip.

Bölgenin en büyük ekonomisi olan Kazakistan, 2024 yılında küresel üretimin yaklaşık yüzde 40'ını karşılayarak dünyanın önde gelen uranyum tedarikçisi konumuna ulaştı. Özbekistan ise en büyük beş üretici arasında yer alıyor. Bu iki ülke birlikte, dünya uranyum üretiminin yarısından fazlasını karşılıyor. Uranyum, ABD için hayati öneme sahip bir nükleer enerji kaynağı; ABD’de elektriğin başlıca kaynaklarından biri. ABD, uranyum ihtiyacının yaklaşık yüzde 20'sini Rusya'dan ithal ediyor, bu da kaynaklarının çeşitlendirilmesini giderek daha acil hale getiriyor.

ABD, kritik mineralleri güvence altına almak ve uranyum, nadir toprak elementleri, bakır ve titanyum gibi stratejik minerallerin küresel tedarik zincirlerini domine eden Çin'e olan bağımlılığını azaltmak için çok yönlü bir strateji izliyor.


Trump, İran'ın ABD yaptırımlarının kaldırılması talebini değerlendirmeye açık

ABD Başkanı Donald Trump, Orta Asya ülkelerinin liderleriyle akşam yemeğinde (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump, Orta Asya ülkelerinin liderleriyle akşam yemeğinde (Reuters)
TT

Trump, İran'ın ABD yaptırımlarının kaldırılması talebini değerlendirmeye açık

ABD Başkanı Donald Trump, Orta Asya ülkelerinin liderleriyle akşam yemeğinde (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump, Orta Asya ülkelerinin liderleriyle akşam yemeğinde (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump, İran'ın ABD'nin kendisine uyguladığı yaptırımların kaldırılmasını talep ettiğini ve konuyu görüşmeye açık olduğunu belirtti.

Trump, Orta Asya ülkelerinin liderleriyle olduğu akşam yemeğinde, "Açıkçası, İran yaptırımların kaldırılması olasılığını soruyor" dedi. "İran'a yönelik çok güçlü Amerikan yaptırımları var ve bu da işleri onlar için çok zorlaştırıyor" diyen Trump, "Bunu duymaya açığım ve neler olacağını göreceğiz ama yine de açık olacağım" ifadelerini kullandı.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre Washington ve Batı tarafından nükleer silah geliştirmeye çalışmakla suçlanan Tahran, özellikle ABD'nin 2018'de nükleer anlaşmadan çekilmesinden bu yana yıllardır uluslararası yaptırımlar altında.

İsrail, haziran ortasında İran'a karşı eşi benzeri görülmemiş bir bombalama kampanyası başlattı ve ABD de İran'ın nükleer tesislerini vurmak için kısa süreliğine bu saldırıya katıldı.

İsrail ile 12 gün süren savaş, İran'ın füze ve insansız hava aracı saldırılarıyla karşılık vermesine yol açtı ve Tahran ile Washington arasında nisan ayında başlayan nükleer görüşmeleri sekteye uğrattı.

Trump, İran'ın bir zamanlar "Ortadoğu'nun zorbası" olduğunu, ancak artık "nükleer silah edinme kapasitesine" sahip olmadığını ifade etti.

Ocak ayında göreve dönen Cumhuriyetçi Başkan, saldırıların İran'ın nükleer programını sekteye uğrattığını iddia etti, ancak hasarın tam boyutu henüz bilinmiyor.

Eylül ayında Birleşmiş Milletler, İngiltere, Fransa ve Almanya'nın tetiklediği Snapback mekanizması kapsamında Tahran'a yönelik yaptırımları yeniden yürürlüğe koydu.

Bu önlemler, Tahran'ın nükleer ve balistik füze faaliyetleriyle ilgili işlemleri yasaklıyor.

ABD-İran nükleer görüşmelerinin birkaç turuna ev sahipliği yapan Umman, her iki tarafı da müzakere masasına dönmeye çağırdı.

Görüşmeler, İran'a yönelik yaptırımların hafifletilmesi karşılığında İran'ın nükleer faaliyetlerini sınırlandıracak yeni bir anlaşmaya varılmasını amaçlıyordu.