Lübnan Genelkurmay Başkanı Avn Cumhurbaşkanı olabilecek mi?

Lübnan muhalefeti, Basil’in diyalog turunu boykot ediyor ve takip komitesiyle iletişimi sınırlandırıyor.

Marada Hareketi Genel Başkanı Süleyman Franciyye, Özgür Yurtsever Hareket Genel Başkanı Cibran Basil ile bir araya geldi (Özgür Yurtsever Hareket internet sitesi)
Marada Hareketi Genel Başkanı Süleyman Franciyye, Özgür Yurtsever Hareket Genel Başkanı Cibran Basil ile bir araya geldi (Özgür Yurtsever Hareket internet sitesi)
TT

Lübnan Genelkurmay Başkanı Avn Cumhurbaşkanı olabilecek mi?

Marada Hareketi Genel Başkanı Süleyman Franciyye, Özgür Yurtsever Hareket Genel Başkanı Cibran Basil ile bir araya geldi (Özgür Yurtsever Hareket internet sitesi)
Marada Hareketi Genel Başkanı Süleyman Franciyye, Özgür Yurtsever Hareket Genel Başkanı Cibran Basil ile bir araya geldi (Özgür Yurtsever Hareket internet sitesi)

Lübnan (Maruni Hristiyan) Özgür Yurtsever Hareket (ÖYH) Genel Başkanı Cibran Basil’in parti liderleri ve parlamentodaki blok başkanlarına yaptığı ziyaret, Lübnan’ın İsrail ile savaşa sürüklenmesini önleme, Lübnan’ın kendini savunma hakkını koruma ve Filistinlilerle dayanışma temelinde Lübnan’ın korunmasına ve iç birliğinin güçlendirilmesine odaklandı. Ziyaret sırasında, birleşik bir yaklaşım üzerinde anlaşarak, cumhurbaşkanlığı seçiminin çıkmazdan çıkarılması meselesine değinilmedi.

Basil, ziyareti sırasında kendisine bağlı bakanları Bakanlar Kurulu oturumlarını boykot etme kararından geri döndürerek, hükümet çalışmalarına ilişkin kopuş dönemlerini telafi etmek için bazı parlamento bloklarıyla yeniden bağlantı kurmayı amaçlıyor. Ancak buna rağmen muhalefet güçlerinin, istişareleri muhalefet ve Yurtsever Hareket temsilcilerinden oluşan takip komitesiyle sınırlamayı tercih ettikleri gerekçesiyle kendisiyle görüşmeyi reddetmesiyle karşılaştı.

Şarku’l Avsat’ın muhalif kaynaklardan edindiği bilgilere göre Basil’in parti ve parlamento bloklarının başkanlarını ziyaret etmesi, cumhurbaşkanı seçimi konusundaki çıkmazı ortadan kaldırmayacak. Dolayısıyla daha önce direniş eksenini oluşturan 8 Mart güçlerinden farklı olarak üçüncü parlamenter gücün lideri olarak kendisini göstermesine olanak verecek şekilde rolünün genişletilmesi söz konusu değil.

Muhalif kaynaklar, Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamada Lübnan’ın Hamas ile İsrail arasında devam eden savaşa sürüklenmesini engelleme çağrısı konusunda Basil ile hiçbir anlaşmazlıkları olmadığını söyledi. Ancak bu durum da Basil’e, bir tarafın diğerine karşı ağır basmasına olanak tanıyan bir rol oynaması için boş bir siyasi çek vermeyecek. Kaynaklara göre Basil’in sunmak istediği fikirleri varsa yapması gereken tek şey, komitedeki muhalefet temsilcileriyle bunları tartışmak için kendisini takip komitesinde temsil edecek birini görevlendirmek.

Basil’in diğerlerinden farklı olarak herkesle iletişim kurabilme yeteneğine sahip olduğuna inanarak rakipleriyle olan çatışmasını dağıtmaya çalıştığını söyleyen kaynaklar, muhalefet güçleriyle hala bir anlaşmazlık noktası oluşturan önemli siyasi manşetler sunmasına rağmen ziyaretinin, herhangi bir ilerleme kaydedilmeden başladığı gibi sona ereceğini belirtti.

Kaynaklar, Basil’in Genelkurmay Başkanı General Joseph Avn’ın gelecek Haziran’da emekliliğe sevk edilmesinin hemen ardından, Marunilerin ordunun başındaki birinci mevkilerinde oluşan boş kadronun kapatılması için Avn’ın görev süresinin uzatılmasına ilişkin görüşüne değindi. Basil’in parlamento bloklarıyla yaptığı diyalog turu sırasında görüştüğü kişilerin çoğunun kendisine, General Avn’ın emekliye ayrılması durumunda ordunun liderliğindeki boşluğun doldurulması konusunu sunduğunu söylerken, bu kişilere göre Avn’ın ülkenin içinde bulunduğu olağanüstü koşullar dikkate alındığında askeri kurumun başında kalmasının bir zorunluluk olduğunu belirtti. Çünkü kendisi, özellikle orduyu siyasi çatışmalardan etkisiz hale getirerek onu yönetmede yüksek verimlilik gösterdi.

Bu çerçevede ordu komutanlığında boşluk oluşmasını önlemek için devam eden iletişimleri takip eden siyasi kaynaklar, Milli Savunma Kanunu’nda uzatma diye bir şeyin söz konusu olmadığına, alternatif olarak Savunma Bakanı Tuğgeneral Maurice Sleem’in imzaladığı bir muhtırayla askerlikten terhis edilmesinin ertelenmesi durumunun söz konusu olduğuna dikkati çekti.

Kaynaklar, Avn’ın emekliye ayrılmasının Cumhurbaşkanlığı şansının azalmasına ve Cumhurbaşkanlığı yarışından çıkarılmasına yol açabileceği yönündeki söylentiler karşısında Basil’in General Avn’ın askeri yapının başında kalmasını önlemek için açık bir savaş yürütme görevini üstlendiğini söyledi. Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar ayrıca, Basil’in tüm söylentilere rağmen hala başkanlığa aday olmayı istediğini belirtti.

Kaynaklara göre Basil, tıpkı Tümgeneral Abbas İbrahim’in emekliliğe sevk edilmesinin ardından Tümgeneral Elias el-Bisari’nin Kamu Genel Müdürlüğü görevlerine atanmasına benzer şekilde, Askeri Konsey üyesi Tümgeneral Pierre Saab’ın Genelkurmay Başkanlığı’na atanması konusunda hâlâ iddialı. Ayrıca toplantının sürekliliğini sağlamak amacıyla boşalan koltuğu doldurmak üzere General Avn’ın halefinin ve Askeri Konsey üyelerinin görevlendirilmesi hakkında aktif siyasi güçlerin, aracılar aracılığıyla veya doğrudan Bakanlar Kurulu’nda anlaşmasına itiraz etmiyor.

Kaynaklar Şarku’l Avsat’a Basil’in tavrını koruduğunu ve Bakan Sleem’in yeni Genelkurmay Başkanı ve Askeri Konsey üyelerinin atanmasına engel olmayacağını aktardı.

Şarku’l Avsat’a konuşan siyasi kaynaklar, ülkenin tanık olduğu istisnai koşulları göz önünde bulundurularak Basil’in koşulsuz bir diyalog başlatması karşısında köprüleri yeniden inşa etmek amacıyla gerçekleştirdiği istişare turu konusunda çekincelerin olmadığını söyledi. Kaynaklara göre Basil, parlamento bloklarını anlaşmazlıkların üstesinden gelmeye ve Lübnan’ı savunmak ve İsrail saldırganlığına maruz kalması durumunda bundan kaynaklanan tehlikeleri savuşturmak için birleşik bir siyasi hücreye katılmaya çağırıyor. Ancak Basil’in turunun, Lübnan’ın İsrail ile kuzey cephesinin yaratabileceği askeri gelişmelerin baskısı altında uzayabilecek uzun bir duraksamaya giren başkanlık dosyasının yeniden canlandırılması yönünde, diyalogların ötesine geçen somut sonuçlara yol açması beklenmiyor.

Kaynaklar ayrıca, ordu liderliğindeki boşluğu doldurmanın tek yolunun olduğuna dikkati çekerken, bunun yasa teklifinin kabul edilmesi olduğunu dile getirdi. Teklif, diğer askeri ve güvenlik kurumlarında Demokratik Buluşma Bloğu üyelerinin sunduğu, askeri personelin emeklilik yaşının bu kurumlardaki tüm çalışanları kapsayacak şekilde en düşük rütbeden en yükseğe çıkarılmasını öngörüyor.

Parlamentonun bu öneriyi onaylamasının kaçınılmaz olarak General Avn’ın askeri yapının başında kalmasına yol açacağını ve bu öneriye itiraz edilemeyeceğini belirten kaynaklar, onaylanması için yapılacak yasama oturumunda yeterli çoğunluğun sağlanmasında herhangi bir sorun olmadığını aktardı. Kaynaklar ayrıca, Lübnanlıların çoğunun şikâyetçi olduğu ekonomik krizin aşılabilmesi için Lübnan ordusunu destekleyen Arap ya da Batılı ülkelerin, boşluğun askeri kurumlara yayılmasını önlemek üzere her türlü çabayı gösterdiğini vurguladı.

Basil’in yeni Genelkurmay Başkanı’nın atanması konusunda esneklik göstermesine rağmen ve General Avn’ın emekliye sevk edilmedikçe bu hususta henüz son söz söylenemiyor olsa da emeklilik yaşının yükseltilmesine ilişkin yeter sayısı, Bakanlar Kurulu toplantısının ve gerekli mevzuatın Temsilciler Meclisi’nde yapılmasını destekleyen temsilcilerle sınırlı olmayacak. Bunun yerine orduyu ve diğer güvenlik güçlerini ‘iç barışın korunması, devletin çöküşe sürüklenmesinin önlenmesi, devlet kurum ve idarelerinin çoğunun artık vatandaşa hizmet vermemesi nedeniyle dağılmasının önüne geçilmesi için’ bir emniyet valfi olarak gören ve destekleyen ülkelerin isteği üzerine muhalefetteki birden fazla grubu, özellikle de Hristiyanları da kapsayacak.



Kürt heyeti başkanı Şarku’l Avsat'a konuştu: Şam’daki toplantıda parlamentoya katılım sağlamayı teklif ettik… Ayrıca anayasal bildirgeye yönelik çekincemizi gündeme getirdik

Şam’a giden Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi heyetinin baş müzakerecisi Fevze Yusuf (Şarku’l Avsat)
Şam’a giden Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi heyetinin baş müzakerecisi Fevze Yusuf (Şarku’l Avsat)
TT

Kürt heyeti başkanı Şarku’l Avsat'a konuştu: Şam’daki toplantıda parlamentoya katılım sağlamayı teklif ettik… Ayrıca anayasal bildirgeye yönelik çekincemizi gündeme getirdik

Şam’a giden Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi heyetinin baş müzakerecisi Fevze Yusuf (Şarku’l Avsat)
Şam’a giden Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi heyetinin baş müzakerecisi Fevze Yusuf (Şarku’l Avsat)

Suriye'nin başkenti Şam'da bu ayın başında uzun zamandır beklenen ve tarihi olarak nitelenen bir toplantı yapıldı. Bu toplantı, Suriye hükümetinden yetkililer ile Fevze Yusuf başkanlığındaki Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi heyetini bir araya getirdi. Toplantıda, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi arasında, Amerikan himayesinde imzalanan anlaşmanın uygulanması için alt komitelerin oluşturulması ve ihtilaflı meselelerin çözümüne yönelik müzakereler için ortak bir zemin bulunması konuları ele alındı.

Fevze Yusuf Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, görüşmelerin olumlu geçtiğini ve DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonu (DMUK), ABD ve bölgesel güçlerin bilgisi ve desteğiyle yapıldığını belirtti. Ayrıca Kurban Bayramı tatilinden sonra alt komitelerin kurulmasına karar verildiğini ifade etti.

Yusuf, “Her iki taraf arasında, merkezi komite denetiminde tüm alanlarda uzmanlaşmış komitelerin oluşturulması konusunda bir uzlaşı sağlandı. Zira birçok konu ve dosya, her iki tarafın uzmanlarına ihtiyaç duyuyor. Böylece Özerk Yönetim’in Suriye devlet yapılarıyla bütünleştirilmesi için ortak bir vizyona ulaşmak hedefleniyor” ifadelerini kullandı.

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, geçtiğimiz mart ayında Şam’da hükümet ile SDG arasında yapılan anlaşmayı imzalarken (Arşiv – SANA)Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, geçtiğimiz mart ayında Şam’da hükümet ile SDG arasında yapılan anlaşmayı imzalarken (Arşiv – SANA)

Birleşmeye dair farklı yaklaşımlar

Geçtiğimiz mart ayında Şara ile Mazlum Abdi arasında imzalanan anlaşma, kuzeydoğu Suriye’deki tüm sivil ve askerî kurumların yeni devlet yapısına dâhil edilmesini öngörüyor. Bu kurumlar arasında sınır kapıları, havaalanları, petrol ve gaz sahaları da yer alıyor. Anlaşma kapsamında kurulması planlanan komitelerden biri, Özerk Yönetim’deki kurumların ve bu kurumlarda çalışan personelin devletin resmî kurum ve dairelerine nasıl entegre edileceğini ele alacak ‘idari komite’ olacak. Bir diğer komite, öğrencilerin, okulların ve eğitim kurumlarının Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlanması ile diplomalarının ve eğitim kademelerinin tanınmasını sağlayacak. Ayrıca güvenlik ve askerî güçlerle ilgili bir komite de oluşturulacak ve bu komite, söz konusu güçlerin Savunma ve İçişleri Bakanlığı yapısına nasıl entegre edileceğini belirleyecek. İhtiyaca göre daha sonra başka komiteler de kurulacak.

Özerk Yönetim bölgeleri, Suriye’nin kuzeydoğusunda yer alan dört vilayete dağılmış durumda: Halep’in doğu kırsalı, Deyrizor’un kuzey ve doğu kırsalı, Rakka şehir merkezi ve Tabka. Bunlara ilave olarak Haseke vilayeti ve Kamışlı şehri. Bu bölgeler, yedi sivil yerel meclis tarafından yönetiliyor.

Suriye hükümetinden resmî bir heyet ile Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'ni bir araya getiren tarihi toplantıdan (sosyal medyada paylaşıldı)Suriye hükümetinden resmî bir heyet ile Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'ni bir araya getiren tarihi toplantıdan (sosyal medyada paylaşıldı)

Söz konusu kurumların ve çalışanlarının geleceği hakkında konuşan Fevze Yusuf, bu yapıların birleşme süreci boyunca geçiş dönemini yöneteceğini açıkladı. Yusuf, “Anlaşılan o ki, bizim birleşme ve bütünleşme anlayışımız Şam’ın bakış açısından farklılık gösteriyor. Hükümet, birleşme meselesini Özerk Yönetim’in lağvedilmesi ve askerî güçlerinin tasfiyesi olarak anlıyor. Oysa biz, bütünleşmeyi mevcut kurumlarımızın bu aşamayı yönetmeye devam etmesi ve ileride devletin bir parçası hâline gelmesi olarak görüyoruz” şeklinde konuştu.

Yerel yönetimlerin, onları yöneten halkın bir parçası olan kişiler aracılığıyla yürütülen bir yönetişim sistemi olduğunu vurgulayan Yusuf, bu kişilerin bölgenin sorunlarını çok iyi bildiklerini belirtti. Yusuf, “Başka bir ifadeyle, bu yönetimlerin gelişme ve Şam’la anayasal düzenlemelere dayalı olarak koordinasyon kurma hakkını korumak ve varlıklarını hukuken ve meşru biçimde sürdürmelerini teminat altına almak istiyoruz” dedi.

Askerî ve güvenlik güçlerinin, Savunma Bakanlığı bünyesinde tek bir yapı olarak birleştirilmesi, ancak özgünlüklerinin ve coğrafi dağılımlarının korunması hakkında ise Yusuf şu yorumu yaptı: “SDG’yi diğer silahlı gruplarla sayı, nitelik, silah ve savaş tecrübesi bakımından karşılaştırmak mümkün değil. SDG güçleri, ABD öncülüğündeki DMUK güçleri tarafından eğitildi. Bu güçler, geleceğin Suriye ordusunun çekirdeğini oluşturacak. Çünkü bu güçler disiplinli, örgütlü ve yıllar boyunca bölgelerini ve Suriye sınırlarını koruma noktasında yeterliliklerini ispatladılar.”

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi bölgelerini gösteren bir trafik levhası (Şarku’l Avsat)Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi bölgelerini gösteren bir trafik levhası (Şarku’l Avsat)

Yusuf, hükümet tarafının anlaşma maddelerini uygulama konusunda ciddiyet gösterdiğini ve askerî seçenekler ile güvenlikçi çözümleri dışladığını belirtti. Her iki taraf da Savunma Bakanlığı’na bağlı güçlerle SDG arasında askerî bir çatışma yaşanmamasının, uzlaşıların ve tüm Suriye topraklarında egemen ve güçlü bir devlet inşasının önünü açacak stratejik bir tercih olduğunu ve bu tercihin korunması gerektiğini vurguladı.

Zaman çizelgesine dair anlaşmazlık noktası

Ancak Şara ile Abdi arasında imzalanan anlaşma, yıl sonuna kadar uygulanması gereken bir takvim öngörüyor. Peki, bu takvim hakkında durum ne? Yusuf, birçok mesele ve dosyanın hâlâ karmaşık olduğunu ve daha fazla zamana ihtiyaç duyulduğunu, örneğin, askerî ve güvenlik güçlerinin nasıl entegre edileceği meselesinin zamana yayıldığını kaydetti. Yusuf'a göre bu güçler, Suriye topraklarının üçte biri büyüklüğündeki bir alana dağılmış durumda. Hapishanelerin boşaltılması ve kampların tasfiye edilmesi meseleleri ise daha da uzun bir zamana ihtiyaç duyuyor.

Şarku'l Avsat'a konuşan Yusuf, Şara ile Abdi’nin anlaşmayı ilan etmesinin ardından Özerk Yönetim’in hükümet heyetiyle ilk toplantısını Haseke’de gerçekleştirdiğini, burada görüş alışverişinde bulunulduğunu aktardı. En acil çözüm gerektiren meselelerden birinin ortaokul ve lise diplomalarına ilişkin bitirme sınavları meselesi olduğunu ve hükümet heyetinin bunu çözmeye istekli olduğunu, ancak bugüne kadar, yani üç ay geçmesine rağmen, sınav sürecinin Özerk Yönetim bölgelerinde nasıl yürütüleceğine dair hiçbir resmî kararın çıkmadığını ve binlerce öğrencinin geleceğinin tehlikede olduğunu söyledi.

Yusuf ayrıca, Özerk Yönetim’in adem-i merkeziyet talebinin ayrılıkçılık ve bölünme anlamına geldiği yönündeki suçlamalara yanıt vererek, ‘Özerk Yönetim’in Şam’da bulunmasının ve Özerk Yönetim heyetinin orada yer almasının, Suriye devletine bağlılığın en büyük kanıtı ve delili olduğunu’ belirtti.

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim liderleri, Suriye'nin kuzeyindeki Rakka kentinde yer alan yönetim binası önünde düzenlenen basın açıklaması sırasında (Şarku’l Avsat)Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim liderleri, Suriye'nin kuzeyindeki Rakka kentinde yer alan yönetim binası önünde düzenlenen basın açıklaması sırasında (Şarku’l Avsat)

Yusuf, “Biz Suriye’nin bir parçasıyız ve bu bizim için ilkesel bir duruş. Adem-i merkeziyetçilik birlikle çelişmez. Hepimiz Suriyeliyiz. Ancak her bölgenin kendine has etnik ve dini çeşitliliğe dayalı özellikleri var” dedi. Yusuf, bu farklılıkların göz önünde bulundurulması gerektiğini, birçok gelişmiş ülkede adem-i merkeziyetçi sistemlerin uygulandığını ve bu ülkelerin güçlü devletler olduğunu söyledi. Adem-i merkeziyetçilik kavramının, sanki bölünme ve ayrılık anlamına geliyormuş gibi çarpıtıldığını ifade etti.

Askerî ve idarî dosyaların yanı sıra bu komiteler, ekonomik meseleleri ve petrol ile enerji sahalarının devrini de ele alacak. SDG, ülkenin petrol zenginliğinin yaklaşık yüzde 85’ini, ayrıca doğal gaz sahalarının ve üretiminin yüzde 45’ini kontrol ediyor. Bu sahalar arasında doğu Suriye’de Deyrizor kırsalında yer alan el-Ömer ve et-Tank sahaları da bulunuyor.

Yusuf, hükümet tarafıyla, hazırlanmakta olan Suriye parlamentosunun yapısına katılımları konusunu görüştüklerini açıkladı. Görüşmelerin, Kurban Bayramı tatilinden sonra başlamasının muhtemel olduğunu belirten Yusuf, Özerk Yönetim heyetinin anayasal bildiri konusundaki çekincelerini hükümet tarafına ilettiğini söyledi.

Yusuf, “Adem-i merkeziyetçilik, parlamentoya katılım ve anayasal bildiri meselelerine bazı satırlarda değindik. Ancak bu toplantı türünün ilkiydi. Bu nedenle genel çerçeveyi ele aldık. Bu oturum bir hazırlık niteliğindeydi. Sonraki toplantılarda daha derin tartışmalara gireceğiz” ifadelerini kullandı.

 Özerk Yönetim ve askeri güçlerinin kontrolü altındaki başlıca kentlerden biri olan Kamışlı'nın girişi (Şarku’l Avsat)Özerk Yönetim ve askeri güçlerinin kontrolü altındaki başlıca kentlerden biri olan Kamışlı'nın girişi (Şarku’l Avsat)

Fevze Yusuf, Özerk Yönetim’in, sunulan anayasal bildiri taslağından memnun olmadığını ve bu konuda itirazları olduğunu söyledi. Zira Özerk Yönetim bu bildirinin, merkeziyetçi bir yönetimi dayattığını düşünüyor. Onlara göre anayasa, yetki ve sorumlulukların adil biçimde paylaşılmasını sağlamalı, farklı siyasi görüşlerin özgürce ifade edilmesine izin vermeli, Suriye’deki tüm etnik ve dini toplulukların haklarını tanımalı ve demokratik, adem-i merkeziyetçi bir yönetim sistemini benimsemeli.

Yusuf sözlerini şöyle tamamladı: “Biz diyaloğa hazırız. Hükümet tarafının müzakerelerin yeniden başlatılması için yeni bir tarih belirlemesini ve komitelerin çalışmalara başlamasını bekliyoruz.”