Lübnan Genelkurmay Başkanı Avn Cumhurbaşkanı olabilecek mi?

Lübnan muhalefeti, Basil’in diyalog turunu boykot ediyor ve takip komitesiyle iletişimi sınırlandırıyor.

Marada Hareketi Genel Başkanı Süleyman Franciyye, Özgür Yurtsever Hareket Genel Başkanı Cibran Basil ile bir araya geldi (Özgür Yurtsever Hareket internet sitesi)
Marada Hareketi Genel Başkanı Süleyman Franciyye, Özgür Yurtsever Hareket Genel Başkanı Cibran Basil ile bir araya geldi (Özgür Yurtsever Hareket internet sitesi)
TT

Lübnan Genelkurmay Başkanı Avn Cumhurbaşkanı olabilecek mi?

Marada Hareketi Genel Başkanı Süleyman Franciyye, Özgür Yurtsever Hareket Genel Başkanı Cibran Basil ile bir araya geldi (Özgür Yurtsever Hareket internet sitesi)
Marada Hareketi Genel Başkanı Süleyman Franciyye, Özgür Yurtsever Hareket Genel Başkanı Cibran Basil ile bir araya geldi (Özgür Yurtsever Hareket internet sitesi)

Lübnan (Maruni Hristiyan) Özgür Yurtsever Hareket (ÖYH) Genel Başkanı Cibran Basil’in parti liderleri ve parlamentodaki blok başkanlarına yaptığı ziyaret, Lübnan’ın İsrail ile savaşa sürüklenmesini önleme, Lübnan’ın kendini savunma hakkını koruma ve Filistinlilerle dayanışma temelinde Lübnan’ın korunmasına ve iç birliğinin güçlendirilmesine odaklandı. Ziyaret sırasında, birleşik bir yaklaşım üzerinde anlaşarak, cumhurbaşkanlığı seçiminin çıkmazdan çıkarılması meselesine değinilmedi.

Basil, ziyareti sırasında kendisine bağlı bakanları Bakanlar Kurulu oturumlarını boykot etme kararından geri döndürerek, hükümet çalışmalarına ilişkin kopuş dönemlerini telafi etmek için bazı parlamento bloklarıyla yeniden bağlantı kurmayı amaçlıyor. Ancak buna rağmen muhalefet güçlerinin, istişareleri muhalefet ve Yurtsever Hareket temsilcilerinden oluşan takip komitesiyle sınırlamayı tercih ettikleri gerekçesiyle kendisiyle görüşmeyi reddetmesiyle karşılaştı.

Şarku’l Avsat’ın muhalif kaynaklardan edindiği bilgilere göre Basil’in parti ve parlamento bloklarının başkanlarını ziyaret etmesi, cumhurbaşkanı seçimi konusundaki çıkmazı ortadan kaldırmayacak. Dolayısıyla daha önce direniş eksenini oluşturan 8 Mart güçlerinden farklı olarak üçüncü parlamenter gücün lideri olarak kendisini göstermesine olanak verecek şekilde rolünün genişletilmesi söz konusu değil.

Muhalif kaynaklar, Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamada Lübnan’ın Hamas ile İsrail arasında devam eden savaşa sürüklenmesini engelleme çağrısı konusunda Basil ile hiçbir anlaşmazlıkları olmadığını söyledi. Ancak bu durum da Basil’e, bir tarafın diğerine karşı ağır basmasına olanak tanıyan bir rol oynaması için boş bir siyasi çek vermeyecek. Kaynaklara göre Basil’in sunmak istediği fikirleri varsa yapması gereken tek şey, komitedeki muhalefet temsilcileriyle bunları tartışmak için kendisini takip komitesinde temsil edecek birini görevlendirmek.

Basil’in diğerlerinden farklı olarak herkesle iletişim kurabilme yeteneğine sahip olduğuna inanarak rakipleriyle olan çatışmasını dağıtmaya çalıştığını söyleyen kaynaklar, muhalefet güçleriyle hala bir anlaşmazlık noktası oluşturan önemli siyasi manşetler sunmasına rağmen ziyaretinin, herhangi bir ilerleme kaydedilmeden başladığı gibi sona ereceğini belirtti.

Kaynaklar, Basil’in Genelkurmay Başkanı General Joseph Avn’ın gelecek Haziran’da emekliliğe sevk edilmesinin hemen ardından, Marunilerin ordunun başındaki birinci mevkilerinde oluşan boş kadronun kapatılması için Avn’ın görev süresinin uzatılmasına ilişkin görüşüne değindi. Basil’in parlamento bloklarıyla yaptığı diyalog turu sırasında görüştüğü kişilerin çoğunun kendisine, General Avn’ın emekliye ayrılması durumunda ordunun liderliğindeki boşluğun doldurulması konusunu sunduğunu söylerken, bu kişilere göre Avn’ın ülkenin içinde bulunduğu olağanüstü koşullar dikkate alındığında askeri kurumun başında kalmasının bir zorunluluk olduğunu belirtti. Çünkü kendisi, özellikle orduyu siyasi çatışmalardan etkisiz hale getirerek onu yönetmede yüksek verimlilik gösterdi.

Bu çerçevede ordu komutanlığında boşluk oluşmasını önlemek için devam eden iletişimleri takip eden siyasi kaynaklar, Milli Savunma Kanunu’nda uzatma diye bir şeyin söz konusu olmadığına, alternatif olarak Savunma Bakanı Tuğgeneral Maurice Sleem’in imzaladığı bir muhtırayla askerlikten terhis edilmesinin ertelenmesi durumunun söz konusu olduğuna dikkati çekti.

Kaynaklar, Avn’ın emekliye ayrılmasının Cumhurbaşkanlığı şansının azalmasına ve Cumhurbaşkanlığı yarışından çıkarılmasına yol açabileceği yönündeki söylentiler karşısında Basil’in General Avn’ın askeri yapının başında kalmasını önlemek için açık bir savaş yürütme görevini üstlendiğini söyledi. Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar ayrıca, Basil’in tüm söylentilere rağmen hala başkanlığa aday olmayı istediğini belirtti.

Kaynaklara göre Basil, tıpkı Tümgeneral Abbas İbrahim’in emekliliğe sevk edilmesinin ardından Tümgeneral Elias el-Bisari’nin Kamu Genel Müdürlüğü görevlerine atanmasına benzer şekilde, Askeri Konsey üyesi Tümgeneral Pierre Saab’ın Genelkurmay Başkanlığı’na atanması konusunda hâlâ iddialı. Ayrıca toplantının sürekliliğini sağlamak amacıyla boşalan koltuğu doldurmak üzere General Avn’ın halefinin ve Askeri Konsey üyelerinin görevlendirilmesi hakkında aktif siyasi güçlerin, aracılar aracılığıyla veya doğrudan Bakanlar Kurulu’nda anlaşmasına itiraz etmiyor.

Kaynaklar Şarku’l Avsat’a Basil’in tavrını koruduğunu ve Bakan Sleem’in yeni Genelkurmay Başkanı ve Askeri Konsey üyelerinin atanmasına engel olmayacağını aktardı.

Şarku’l Avsat’a konuşan siyasi kaynaklar, ülkenin tanık olduğu istisnai koşulları göz önünde bulundurularak Basil’in koşulsuz bir diyalog başlatması karşısında köprüleri yeniden inşa etmek amacıyla gerçekleştirdiği istişare turu konusunda çekincelerin olmadığını söyledi. Kaynaklara göre Basil, parlamento bloklarını anlaşmazlıkların üstesinden gelmeye ve Lübnan’ı savunmak ve İsrail saldırganlığına maruz kalması durumunda bundan kaynaklanan tehlikeleri savuşturmak için birleşik bir siyasi hücreye katılmaya çağırıyor. Ancak Basil’in turunun, Lübnan’ın İsrail ile kuzey cephesinin yaratabileceği askeri gelişmelerin baskısı altında uzayabilecek uzun bir duraksamaya giren başkanlık dosyasının yeniden canlandırılması yönünde, diyalogların ötesine geçen somut sonuçlara yol açması beklenmiyor.

Kaynaklar ayrıca, ordu liderliğindeki boşluğu doldurmanın tek yolunun olduğuna dikkati çekerken, bunun yasa teklifinin kabul edilmesi olduğunu dile getirdi. Teklif, diğer askeri ve güvenlik kurumlarında Demokratik Buluşma Bloğu üyelerinin sunduğu, askeri personelin emeklilik yaşının bu kurumlardaki tüm çalışanları kapsayacak şekilde en düşük rütbeden en yükseğe çıkarılmasını öngörüyor.

Parlamentonun bu öneriyi onaylamasının kaçınılmaz olarak General Avn’ın askeri yapının başında kalmasına yol açacağını ve bu öneriye itiraz edilemeyeceğini belirten kaynaklar, onaylanması için yapılacak yasama oturumunda yeterli çoğunluğun sağlanmasında herhangi bir sorun olmadığını aktardı. Kaynaklar ayrıca, Lübnanlıların çoğunun şikâyetçi olduğu ekonomik krizin aşılabilmesi için Lübnan ordusunu destekleyen Arap ya da Batılı ülkelerin, boşluğun askeri kurumlara yayılmasını önlemek üzere her türlü çabayı gösterdiğini vurguladı.

Basil’in yeni Genelkurmay Başkanı’nın atanması konusunda esneklik göstermesine rağmen ve General Avn’ın emekliye sevk edilmedikçe bu hususta henüz son söz söylenemiyor olsa da emeklilik yaşının yükseltilmesine ilişkin yeter sayısı, Bakanlar Kurulu toplantısının ve gerekli mevzuatın Temsilciler Meclisi’nde yapılmasını destekleyen temsilcilerle sınırlı olmayacak. Bunun yerine orduyu ve diğer güvenlik güçlerini ‘iç barışın korunması, devletin çöküşe sürüklenmesinin önlenmesi, devlet kurum ve idarelerinin çoğunun artık vatandaşa hizmet vermemesi nedeniyle dağılmasının önüne geçilmesi için’ bir emniyet valfi olarak gören ve destekleyen ülkelerin isteği üzerine muhalefetteki birden fazla grubu, özellikle de Hristiyanları da kapsayacak.



İsrail istihbaratı, Gazze'yi işgal etmenin savaşın hedeflerine ulaştıramayacağını doğruladı

Tel Aviv'deki protestocular dün Gazze savaşının sona ermesini ve Hamas tarafından tutulan İsrailli rehinelerin serbest bırakılmasını talep etti. (Reuters)
Tel Aviv'deki protestocular dün Gazze savaşının sona ermesini ve Hamas tarafından tutulan İsrailli rehinelerin serbest bırakılmasını talep etti. (Reuters)
TT

İsrail istihbaratı, Gazze'yi işgal etmenin savaşın hedeflerine ulaştıramayacağını doğruladı

Tel Aviv'deki protestocular dün Gazze savaşının sona ermesini ve Hamas tarafından tutulan İsrailli rehinelerin serbest bırakılmasını talep etti. (Reuters)
Tel Aviv'deki protestocular dün Gazze savaşının sona ermesini ve Hamas tarafından tutulan İsrailli rehinelerin serbest bırakılmasını talep etti. (Reuters)

Tel Aviv'deki siyasi kaynaklar dün, hükümetin Gazze şehrini işgal etme kararıyla ilgili İsrail siyasi ve askeri liderliği içindeki iç tartışmaların bir kısmını açıkladı. Bu tartışmalardan, ordu ve istihbarat liderlerinin bu işgalin Yahudi devletine hiçbir şey katmayacağına ve savaşın hedeflerinin, özellikle Hamas'ın teslim olması ve rehinelerin sağ olarak serbest bırakılması gibi hedeflerin hiçbirine ulaşamayacağına emin oldukları anlaşılıyor. Onlara göre bu işgal, orduyu uzun bir yıpratma savaşına sürükleyecek ve bu da Hamas'ın hedefine ulaşmasını sağlayacak. Ayrıca, can kaybı (100'den fazla askerin ölümü) ve kaynaklar (yılda 30 milyar şekel) açısından son derece maliyetli olacak ve İsrail'i izole bir devletten dünyanın paryası haline getirecek.

Haaretz'in askeri analisti Amos Harel, İsrail ordusunun Rehineler ve Kayıp Kişiler Koordinasyon Birimi'ndeki subayların, Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli rehinelerin ailelerine, Gazze şehrini işgal etmek için yapılacak bir askeri operasyonun, hayatta olan rehinelerin hedef alınma ve ölen rehinelerin ortadan kaybolma riskini artıracağını söylediklerini aktardı. Subaylar, İsrail ordusunun rehinelerin nerede oldukları hakkında kesin bilgiye sahip olmadığını vurgulayarak, rehinelerin ailelerine ‘Hamas'ın psikolojik terörüne’ hazırlıklı olmalarını söyledi.

Hamas tarafından tutulan İsrailli rehinelerin aileleri bu açıklamaya, “ordudaki bu tür bir inanca ve aynı zamanda Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir'in gereksiz bir savaşa girme kararına şok olduklarını” söyleyerek yanıt verdiler. Dün yaptıkları açıklamada, “İlk operasyon (Gideon'un Savaş Arabaları) başarılı olamadıysa, ikinci veya yedinci operasyon da başarılı olamaz. Masada (ateşkes ve esir takası için) bir anlaşma var, bu anlaşma rehinelerin sonuncusunu geri getirecek ve savaşı sona erdirecek” ifadelerini kullandılar.

Gazze Şeridi sınırında bulunan İsrail askeri aracı, 4 Eylül 2025 (Reuters)Gazze Şeridi sınırında bulunan İsrail askeri aracı, 4 Eylül 2025 (Reuters)

Amos Harel dün yaptığı açıklamada, Başbakan Binyamin Netanyahu'nun birkaç gün içinde İsrail ordusuna Gazze şehrinde büyük çaplı bir askeri operasyon başlatma emri vereceğini ima ettiğini bildirdi. Harel, “Operasyonun Gazze'nin işgali ve Hamas'ın yenilgisiyle sonuçlanacak sürekli ve sürdürülebilir bir operasyon olacağının kesinliği yok, çünkü operasyonun tamamı yarı güçle yürütülüyor” dedi.

Harel, Netanyahu ile çalışan ve hükümet ve güvenlik konseyi toplantılarındaki açıklamalarına aşina olan subayların, ‘Başbakan’ın rehineler ve ailelerinin durumuna karşı tüm sempatisini yitirdiğine ve onun siyasi hayatta tutunması, iktidarda kalması ve hapishaneye girmemesi ile ilgilendiğine uzun zamandır ikna olduklarını’ belirtti.

Ma'ariv gazetesinin askeri muhabiri Alon Ben David de aynı izlenimi aktardı. Ben David dün haftalık köşesinde şu ifadeleri kullandı: “Gazze'nin işgali Filistinliler için insani bir felaket, İsrail için ise askeri ve siyasi bir trajedi olacaktır. Tek umut, Hamas'ın tutumunu yumuşatması veya ABD Başkanı Donald Trump'ın müdahale ederek Netanyahu'ya bu gereksiz adımdan geri dönmesi için uzun bir merdiven sunmasıdır.”

Ben David sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu gerçekleri Netanyahu'ya sundum ve o da bunları çok iyi anladı: Şu anda yaklaşık bir milyon nüfusa sahip olan Gazze şehri, Gazze Şeridi'ndeki diğer şehir ve kasabalardan doğası gereği farklı. Binalarının çoğu halen ayakta ve bunların altında Hamas'a ait işlevsel bir tünel ağı var. Bu ağın sadece küçük bir kısmı şehrin önceki işgali sırasında hasar gördü. İsrail ordusunun tahminlerine göre, şehrin yer üstü ve yer altının tamamen işgal edilmesi ve temizlenmesi yaklaşık 100 savaşçının hayatına mal olacak ve en az bir yıl sürecek. Bu tahmin, karar vericilere bekleyenin sadece başka bir askerî harekât değil, ağır ve uzun bir savaş olduğunu ve bunun Hamas'a karşı kesin bir zaferle sonuçlanacağını kimsenin garanti edemeyeceğini açıkça belirtmek için kabineye de sunuldu. Gazze, ikiye katladığımız, sonra tekrar tekrar katladığımız, artık daha fazla katlanamayacağı noktaya gelene kadar katladığımız bir kâğıt parçası gibi.”

Ben David, İsrail istihbaratının Hamas'ın eylem ve kararlarına ilişkin analizlerinin, Hamas'ın İsrail güçlerini durdurmak için askeri gücünün yetersiz olduğunun tamamen farkında olduğunu gösterdiğini açıkladı. Hamas, Stalingrad tarzı bir savaşa, yani son savaşçıya kadar direnişe hazırlanmıyor, daha çok manevra kuvvetlerini yoran gerilla savaşına hazırlanıyor.

Gazze Şeridi'nin kuzeyinden orta kesimlere doğru ilerleyen Filistinliler, 4 Eylül 2025 (AP)Gazze Şeridi'nin kuzeyinden orta kesimlere doğru ilerleyen Filistinliler, 4 Eylül 2025 (AP)

Diğer siyasi kaynaklara göre, Netanyahu'ya Hamas'a karşı savaşı kesin olarak sona erdirmek için geniş bir hareket alanı tanıyan ABD yönetimi, onun bitmek bilmeyen savaşına karşı sabırsızlık belirtileri göstermeye başladı. Bunun kanıtı, Trump'ın bu hafta yaptığı, ‘İsrail'in kamuoyu nezdinde savaşı kazanamadığı’ yönündeki açıklamasıdır.

Üst düzey bir İsrailli istihbarat görevlisine göre Trump, “Bizi ‘kaybedenler’ olarak tanımlamaktan bir adım uzakta ve bildiğimiz gibi o asla kaybedenlerin tarafında yer almaz. Her gün Gazze kumlarına daha da gömülüyoruz; geleceğimiz ve güvenliğimiz kadar önemli olan uluslararası sahnede kaybımızı derinleştiriyoruz. Dünya artık Gazze Şeridi'nde ne aradığımızı anlamıyor ve İsrail her geçen gün daha da izole oluyor. Öyle ki parya devlet haline gelmek üzereyiz. Bu sadece akademik veya kültürel bir boykot değil, İsrail ordusunun savaşmaya devam etmek için ihtiyaç duyduğu ekipmanı elde etme kabiliyetini de doğrudan etkileyen bir boykot.”

Diğer yandan Yedioth Ahronoth gazetesi, bir yandan Amerikan baskısı, diğer yandan Hamas'ın esnekliğinin Netanyahu'ya bu savaşta tırmandığı yüksek ağaçtan inip ülkeyi ve bölgeyi getirdiği felaketlerden kurtarması için uzun bir merdiven sağlayabileceğini savundu.


İsrail Gazze kulelerini hedef alıyor... Hamas tutuklu kartını açıyor

Filistinliler, dün Gazze Şehri'nin batısındaki Maştaha Kulesi'ni hedef alan İsrail hava saldırısının ardından yükselen dumanı izliyor (EPA)
Filistinliler, dün Gazze Şehri'nin batısındaki Maştaha Kulesi'ni hedef alan İsrail hava saldırısının ardından yükselen dumanı izliyor (EPA)
TT

İsrail Gazze kulelerini hedef alıyor... Hamas tutuklu kartını açıyor

Filistinliler, dün Gazze Şehri'nin batısındaki Maştaha Kulesi'ni hedef alan İsrail hava saldırısının ardından yükselen dumanı izliyor (EPA)
Filistinliler, dün Gazze Şehri'nin batısındaki Maştaha Kulesi'ni hedef alan İsrail hava saldırısının ardından yükselen dumanı izliyor (EPA)

İsrail, Hamas'a esirlerini serbest bırakması için baskı yapma çabalarının bir parçası olarak dün Gazze Şehri'ndeki kuleleri yıkma politikasına yeniden başladı. Bu gelişme, Hamas'ın Gazze Şehri'ndeki iki rehinenin videosunu yayınlayarak esir sorununu gündeme getirmesinden birkaç saat sonra gerçekleşti. Bu hamle, şehri işgal planını bozma girişimi olarak yorumlandı.

Uçaklar, yüzlerce dairenin bulunduğu ve Gazze şehrinin batısındaki en yüksek binalarından biri olarak kabul edilen Maştaha Kulesi'ni iki aşamalı olarak füzelerle bombaladı. İsrail ordusu, Hamas'ın kulenin içinde “terörist” altyapı kurduğu gerekçesiyle saldırdığını iddia etti, ancak kule yönetimi bunu yalanlayarak yalnızca yerinden edilmiş sivillerin kuleye girmesine izin verildiğini vurguladı.

Bu arada Kassam Tugayları, iki tutuklunun görüntülerini yayınladı. Tutuklulardan biri, esir alanların kendisine Gazze'de kalacağını söylediğini, bunun da İsrail ordusunun kente saldırısı sırasında hayatının tehlikede olacağı anlamına geldiğini belirtti.

Öte yandan, Mossad eski başkanı Yossi Cohen, muhalefet liderleri Avigdor Lieberman ve Gadi Eizenkot'un Binyamin Netanyahu'ya karşı muhalefet partilerini birleştirmek için açıkladığı girişimi desteklediğini söyledi.

Bu arada, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Filistin devletini tanıma kararının arkasında durduğunu belirterek, İsrail'in tehditlerinin kendisini caydırmayacağını ifade etti.


Suudi Arabistan, Netanyahu'nun Filistinlilerin yerinden edilmesine ilişkin açıklamalarını kınadı

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (AFP)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (AFP)
TT

Suudi Arabistan, Netanyahu'nun Filistinlilerin yerinden edilmesine ilişkin açıklamalarını kınadı

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (AFP)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (AFP)

Suudi Arabistan, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Filistinlilerin Refah Sınır Kapısı da dahil olmak üzere topraklarından zorla çıkarılması ve zorla yerinden etme amacıyla abluka ve açlığa devam edilmesiyle ilgili tekrarlanan açıklamalarını en sert şekilde kınadı.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı'ndan dün yapılan açıklamada, söz konusu uygulamaların uluslararası hukuk ve ilkelerin yanı sıra, en temel insani standartların da açıkça ihlali olduğu belirtilerek, Krallığın bu konuda Mısır'a tam desteğinin sağlandığı ifade edildi.

Suudi Arabistan, başta Güvenlik Konseyi daimi üyeleri olmak üzere uluslararası toplumun, İsrail'in Filistin halkına ve topraklarına yönelik saldırgan politikalarını durdurmak için müdahale etmesi gerektiğini vurguladı. Ayrıca, gerekçesi ne olursa olsun her türlü yerinden etme eylemini reddetti ve işgalci yetkililerin soykırım ve sivillere yönelik ağır ihlallerden sorumlu tutulması çağrısını yineledi.

Bu suç ve ihlallere derhal son verilmesi, Filistin halkına koruma sağlanması ve 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir devlet kurma yönündeki meşru haklarının yerine getirilmesi gerektiğini vurgulayan bakanlık, bölgenin güvenlik ve istikrarının ancak bu şekilde sağlanabileceğini kaydetti.

Körfez İşbirliği Konseyi Genel Sekreteri Casim el-Budeyvi ise bu tehlikeli ve sorumsuz açıklamaları en şiddetli şekilde kınayarak, bunların etnik temizlik suçunu işlemeyi açıkça teşvik eden ve tüm uluslararası sözleşmeler, normlar ve yasaları açıkça ihlal eden beyanlar olduğunu ifade etti.

El- Budeyvi, bölgesel ve uluslararası düzeyde reddedilen bu tür tehlikeli açıklamaların ve uygulamaların, işgal güçlerinin adil ve kapsamlı bir barışa ulaşma çabalarını engellemek ve başkenti Doğu Kudüs olan 1967 sınırları içinde bağımsız bir Filistin devleti kurma şansını baltalamak için izledikleri saldırgan tutumu bir kez daha kanıtladığını vurguladı.

Uluslararası toplumu, tüm taraflarıyla birlikte, hukuki ve insani sorumluluklarını acilen üstlenmeye, bu tehlikeli uygulama ve açıklamaları durdurmak için kararlı ve acil önlemler almaya, bölge ve dünya istikrarını tehdit eden durumun tırmanmasını önlemeye ve başta Arap Barış Girişimi ve uluslararası meşruiyet kararları temelinde, Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkı ve bağımsız devletini kurma hakkı olmak üzere meşru haklarını desteklemek için çalışmaya çağırdı.