Güney Lübnan'daki orman yangınları bitki örtüsünü yok ediyor

Yok olmaya yüz tutan bitki örtüsü İsrail’in karşısında bulunuyor.

İsrail’in bombalaması ardından Labbune bölgesindeki ormanda yangın çıktı. (AFP)
İsrail’in bombalaması ardından Labbune bölgesindeki ormanda yangın çıktı. (AFP)
TT

Güney Lübnan'daki orman yangınları bitki örtüsünü yok ediyor

İsrail’in bombalaması ardından Labbune bölgesindeki ormanda yangın çıktı. (AFP)
İsrail’in bombalaması ardından Labbune bölgesindeki ormanda yangın çıktı. (AFP)

İsrail ordusu Lübnan sınırındaki ormanlarda yangın çıkmasına neden olurken Hizbullah ise partiye yakınlığı ile bilinen çevrelerin askeri nedenlere bağladığı 24 saatlik aranın ardından Lübnan sınırında İsrail ordusuna yönelik askeri operasyonlarına yeniden başladı. Bu yangınlardan biri, hava şartları dolayısıyla Lübnan'ın Markaba kasabasının karşısında yer alan İsrail askeri kışlası Hunin'e doğru ilerledi. 

Beyaz fosfor bombasının sebep olduğu yangınlar, Nakura kasabasının doğusunda yer alan Labbune ormanlarından başlayarak batı kesimde sınırın iki yakasını ayıran yeşil ormanların büyük bir bölümünü yok etti. Parti savaşçılarının İsrail mevzilerini hedef alırken ve sınırın ikinci yakasındaki İsrail askeri araçlarına füzeler ateşlerken saklandığı Aytaeş-Şaab bölgelerine ulaştı.

Saha kaynakları, Şarku’l Avsat’a verdikleri demeçte, yeşil bitki örtüsünün büyük bir kısmının İsrail bombardımanı sonucu yandığını aktardı. Yangınların doğası ve tekrar tekrar bombalamaların, yüksek hava sıcaklığı ve rüzgar hızıyla birlikte kasıtlı göründüğünü belirten kaynaklar, İsrail'in meşaleli bombardımanı ardından Perşembe ve Cuma gecesi yangınların yeniden çıktığına dikkat çekti. 

Resmi Lübnan Ulusal Haber Ajansı, İsrail savaş uçaklarının perşembeyi cumaya bağlayan gece Nakura’daki Labbune bölgesine saldırı düzenleyerek ve Ayta eş-Şaab’a işaret fişeği atarak ormanları hedef almasının yangına yol açtığını bildirdi. Gece yarısı batı kesimdeki bazı kasabaları hedef alan bombalamanın ardından Mavi Hat'ın bitişiğindeki ormanlara ve çorak arazilere yangın çıkarıcı fosfor bombalarının atıldığına dikkat çeken ajans, ağaçların alev aldığını, itfaiye ekiplerinin müdahale ettiğini kaydetti. Perşembe günü İsrail'e ait bir mayının patlaması sonucu bir itfaiye gönüllüsünün yaralanması ardından Lübnan medyası, İsrail güçlerinin cuma günü Lübnan itfaiye ekiplerini hedef aldığını aktardı. İtfaiye ekiplerinin Alma eş-Şaab kasabasındaki ormanlık alanda yaptığı çalışmaların yakınlarına İsrail’e ait üç top mermisinin düştüğü, herhangi bir can kaybının yaşanmadığı belirtildi.

Gece yarısı itibariyle İsrail'in Hunin adlı tesisinde de yangınlar çıktı.

Hizbullah medyası, Hunin kışlasını çevreleyen ormandan yükselen dumanın, İsrail ordusunun ateşlediği işaret fişeği bombasının düşmesinden kaynaklandığını, gece rüzgarın bunu İsrail bölgesine doğru yaydığını kaydetti. Yangının bölgedeki askerlerin açığa çıkamaması nedeniyle büyüyerek makinelere ait bazı atıklara ulaşması, dumanların rengini siyaha döndürdü.

Uluslararası Zeytin Konseyi (UZK) İcra Direktörü Abdullatif Ghedira ile görüşen Lübnan Başbakanı Necib Mikati, İsrail'in Güney Lübnan'daki zeytinliklere yönelik saldırılarının neden olduğu zararlara ilişkin rapor hazırlayacak ve İsrail'i şikayet edecek bir komitenin kurulmasını talep etti. Mikati, İsrail saldırılarının zeytin tarlalarında yarattığı hasarın fiziki incelemesi ardından düşman ülkenin uluslararası yasaklı fosfor bombalarını kullanmasının bu sektöre etkilerini de kapsayan kapsamlı bir rapor hazırlamak üzere teknik komitenin kurulmasını istedi.

Hizbullah, 24 saatlik aradan sonra, cuma günü askeri operasyonlara yeniden başladı. Bu yönde yapılan açıklamada, savaşçılarının İsrail'in es-Sadah bölgesine güdümlü füzelerle saldırdığı, tesis ve ekipmanlarının büyük bir kısmını yok ettiği belirtildi. İsrail güçleri arasında teyit edilmiş kayıplara neden olduğunu da açıklamaya ekledi. Parti, güdümlü füzeler ve silahlarla Miskaf Ambölgesine saldırdığını, teknik teçhizatın bir kısmını imha ettiğini duyurdu. Hizbullah, geçtiğimiz 13 Ekim'den bu yana ilk kez perşembe günü bir askeri operasyon duyurusunda bulundu. Partiye yakınlığı ile bilinen çevreler bu durumu belirtilmeyen askeri nedenlere bağladı. 

Ulusal Haber Ajansı, İsrail güçlerinin el-Adisakasabası eteklerine ve Meys el-Cebel’in doğusundaki Kurum eş-Şarki bölgesine makineli tüfeklerle ateş açtığını bildirdi. Lübnan'ın Yarun kasabasının dış mahallelerinin yaklaşık 20 top mermisiyle hedef alındığı belirtildi. Al-Manar TV'nin güneydeki muhabiri, Lübnan ordusuna ait bir konvoyun, Aitaroun kasabasının eteklerindeki İsrail mevzilerinden gelen kurşunlara maruz kaldığını, ancak herhangi bir can kaybı yaşanmadığını bildirdi. 

Hizbullah savaşçıları ile İsrail arasındaki çatışmalar ve karşılıklı operasyonlar son dönemde artış gösteriyor. Bu çatışmalarda Hizbullah’ın en az 47 üyesinin öldürüldüğü biliniyor. Cuma günü Nebatiye şehrinde üçHizbullah üyesinin cenazesi aynı anda düzenlendi. Dördüncü bir savaşçının naaşı ise Lübnan'ın doğusundaki Beka Vadisi'ndeki Labaya kasabasına götürüldü. 



Hamas kaynakları, Şarm el-Şeyh konferansına katılmama gerekçelerini Şarku'l Avsat'a açıkladı

Yarın başlayacak Şarm el-Şeyh zirvesi öncesinde bir işçi, zirveye katılan ülkelerin bayraklarının önünden geçiyor (AP)
Yarın başlayacak Şarm el-Şeyh zirvesi öncesinde bir işçi, zirveye katılan ülkelerin bayraklarının önünden geçiyor (AP)
TT

Hamas kaynakları, Şarm el-Şeyh konferansına katılmama gerekçelerini Şarku'l Avsat'a açıkladı

Yarın başlayacak Şarm el-Şeyh zirvesi öncesinde bir işçi, zirveye katılan ülkelerin bayraklarının önünden geçiyor (AP)
Yarın başlayacak Şarm el-Şeyh zirvesi öncesinde bir işçi, zirveye katılan ülkelerin bayraklarının önünden geçiyor (AP)

Dikkatler, Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah El Sisi ve ABD Başkanı Donald Trump'ın eş başkanlığında, yirmiden fazla ülkenin liderlerinin katılımıyla yarın Mısır'ın ev sahipliğinde düzenlenecek olan Şarm El Şeyh Barış Zirvesi'ne çevrilirken, Hamas, Gazze'deki savaşın sona erdirilmesi ve Gazze Şeridi'nin geleceğine odaklanan bu etkinlikte yer almıyor.

Geçen hafta Şarm El-Şeyh'te Hamas ve İsrail arasında müzakereler yapıldı ve yaklaşık iki yıl süren savaşın ardından, Arap ve uluslararası toplumun büyük desteğini alan ABD başkanının önerdiği plana göre iki taraf arasında ateşkes anlaşması imzalandı.

Hamas'ın üst düzey bir kaynağı Şarku’l Avsat'a “bu konferans Filistinliler ve arabulucu ülkeler için önemlidir, özellikle de ABD başkanı İsrail'in savaşa geri dönmesini engelleyeceğine dair garantisini yeniden teyit edeceği için” dedi. Kaynak, Trump'ın katılımının “anlaşmanın onun himayesi ve garantisi altında olacağına dair İsrail'e bir mesaj” olduğunu ifade etti.

Şarku'l Avsat'ın hareketten bir başka kaynağa katılmamalarının nedenini sorması üzerine, "Hareketin liderleri, Mısırlı yetkililerden konferansın ülkelerin katılımına adanacağını ve amacının anlaşmayı imzalamak değil, başarıyı kutlamak olduğunu anladılar" dedi.

Kaynak, “(ateşkesin ilk aşaması ve esir takası konusunda) anlaşma, anlaşmaya varılır varmaz imzalandı ve hareketin konferansa katılımı artık anlamsız hale geldi” ifadesini kullandı.

Gazze'deki Filistinli Hamas hareketinin lideri ve Şarm el-Şeyh'teki müzakere heyetinin başkanı Halil el-Hayye, geçen perşembe günü yaptığı açıklamada, hareketin “arabuluculuk yapan kardeşlerden ve ABD yönetiminden, savaşın tamamen sona erdiğini teyit eden güvenceler aldığını” söyledi. Hareketin “ulusal ve İslami güçlerle birlikte kalan adımları tamamlamak ve halkımızın çıkarlarını gerçekleştirmek ve bağımsız devletlerinin kurulmasına kadar kendi kaderlerini belirlemek için çalışmaya devam edeceğini” ifade etti.

İki kaynak, Filistin müzakere heyetinin şu anda, Gazze Şeridi'nin gelecekteki yönetimi ve idaresine ilişkin "ikinci aşama" müzakerelerine hazırlık olarak anlaşma hükümlerinin uygulanmasını müzakereye odakladığı konusunda hemfikir oldu.

Kaynaklara göre Hamas, Mısır'ın çağrısı üzerine ve çoğu Filistinli grubun davet edildiği Gazze Şeridi'nin geleceği konusunda “kapsamlı bir Filistin ulusal toplantısı”na güveniyor. Toplantının önümüzdeki günlerde yapılması planlanıyor.

Hamas'ın yönetimden çekilmeyi kabul etmesiyle birlikte, gruplar arasındaki konferansta öncelikle Trump'ın Gazze'deki savaşı sona erdirme planı ve Gazze Şeridi'nin geleceğiyle ilgili önemli konular ele alınacak.


Gazze'de Hamas karşıtı silahlı gruplara ne olacak?

Gazze'de üç yerel silahlı grup ortaya çıktı. İlki, Refah’ın doğusunda bulunuyor ve Yasir Ebu Şebab tarafından yönetiliyor. İkincisi, Han Yunus’un doğusunda bulunuyor ve Hüsam el-Astal tarafından yönetiliyor. Üçüncüsü ise Gazze şehrinin doğusunda bulunuyor ve Rami Halas tarafından yönetiliyor (Sosyal medya)
Gazze'de üç yerel silahlı grup ortaya çıktı. İlki, Refah’ın doğusunda bulunuyor ve Yasir Ebu Şebab tarafından yönetiliyor. İkincisi, Han Yunus’un doğusunda bulunuyor ve Hüsam el-Astal tarafından yönetiliyor. Üçüncüsü ise Gazze şehrinin doğusunda bulunuyor ve Rami Halas tarafından yönetiliyor (Sosyal medya)
TT

Gazze'de Hamas karşıtı silahlı gruplara ne olacak?

Gazze'de üç yerel silahlı grup ortaya çıktı. İlki, Refah’ın doğusunda bulunuyor ve Yasir Ebu Şebab tarafından yönetiliyor. İkincisi, Han Yunus’un doğusunda bulunuyor ve Hüsam el-Astal tarafından yönetiliyor. Üçüncüsü ise Gazze şehrinin doğusunda bulunuyor ve Rami Halas tarafından yönetiliyor (Sosyal medya)
Gazze'de üç yerel silahlı grup ortaya çıktı. İlki, Refah’ın doğusunda bulunuyor ve Yasir Ebu Şebab tarafından yönetiliyor. İkincisi, Han Yunus’un doğusunda bulunuyor ve Hüsam el-Astal tarafından yönetiliyor. Üçüncüsü ise Gazze şehrinin doğusunda bulunuyor ve Rami Halas tarafından yönetiliyor (Sosyal medya)

İzzettin Ebu Ayşe

Hamas ve İsrail’in Gazze’deki savaşı sona erdirme konusunda anlaşmaya varmasının ardından, Gazze Şeridi'ni yöneten harekete açıkça karşı çıkan ve İsrail ordusuyla birlikte savaşan silahlı milislerin akıbeti belirsizliğini koruyor. Peki, Tel Aviv ve Hamas bu gruplarla nasıl davranacak?

Hamas ile İsrail arasında geçtiğimiz mart ayında varılan insani ateşkesin çökmesi ve çatışmaların yeniden başlamasının ardından, Gazze Şeridi'nde İsrail ordusunun kontrolündeki bölgelerde faaliyet gösteren ve Gazzeliler tarafından yönetilen silahlı gruplar ortaya çıktı. Bu grupların iddiasına göre görevleri Hamas ile savaşmak ve halkı Hamas’tan kurtarmaktı.

Görsel kaldırıldı.Ebu Şebab ailesi, Yasir Ebu Şebab’ın eylemlerini ‘vatan hainliği ve işgalci İsrail ile iş birliği’ olarak nitelendirerek onu reddetti (Independent Arabia)

Silahlı milislerin ortaya çıkış öyküsü

Gazze'de üç yerel silahlı grup ortaya çıktı. İlki, Refah’ın doğusunda bulunuyor ve Yasir Ebu Şebab tarafından yönetiliyor. İkincisi, Han Yunus’un doğusunda bulunuyor ve Hüsam el-Astal tarafından yönetiliyor. Üçüncüsü ise Gazze şehrinin doğusunda bulunuyor ve Rami Halas tarafından yönetiliyor. Bu grupların hepsi, İsrail ordusu tarafından kontrol edilen bölgelerde ve onun koruması altında faaliyet gösteriyor.

Bu gruplar, İsrail ordusu tarafından yıkıma uğratılan bölgelerde insani yardım alanları kurdular ve güvenlik kontrollerinden geçtikten sonra aileleri bu bölgelere davet ettiler. Bu çağrıya Az sayıda Gazzeli yanıt verdi. Bu grupların kontrolündeki bölgelere vardıklarında, silah eğitimi aldılar ve silahlarını Hamas'a doğrulttular.

Tüm bu silahlı gruplar birbirleriyle koordineli olarak hareket ederken, Ebu Şebab’ın yönettiği ‘Halk Güçleri’ adıyla anılan grupla da sürekli temas halindeler. Bu gruplar, Hamas'ın Gazze Şeridi’ndeki hakimiyetine son vermek ve İsrail ile iş birliği içinde Gazze'nin kontrolünü ele geçirmek istiyorlar.        

Görsel kaldırıldı.Yasir Ebu Şebab’ın sosyal medya platformlarında dolaşan bir fotoğrafı (Sosyal medya)

İsrail ordusuyla iş birliği

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, hükümetinin Gazze'de bahsi geçen silahlı grupların kurulmasının arkasında olduğunu kendisi de kabul etti. Netanyahu, geçtiğimiz haziran ayında yaptığı bir açıklamada, “Gazze'de Hamas'a karşı çıkan Filistinli aşiretleri silahlandırmaya çalışıyoruz. Gazze Şeridi'ni aşiret bölgelerine ayırmaya çalışıyoruz. Böylece Hamas'a yerel bir alternatif oluşturulacak” dedi.

İsrail'in bu milis gruplarına açıkça destek vermesi, bu grupların kadrolarının Tel Aviv'deki güvenlik ve istihbarat servisleriyle doğrudan bağlantılı olduğu anlamına geliyor. Bu da onları Filistin toplumunda dışlanmış hale getiriyor. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre bir başka deyişle, bu gruplar iş birliği yapmakla suçlanıyor ve bu, Gazze Şeridi'nde ciddi bir suç. İş birliği yapan herkes dışlanıyor ve ‘devrimci yasaya’ göre ölüm cezasına çarptırılıyor.

Söz konusu grupların liderleri Hamas'a düşmanlık ediyor. Bazı videolar yayınlayarak Hamas’ı çatışma ve zulümle tehdit ediyorlar. Bu da yıkıcı bir iç savaşın habercisi olarak görülüyor. Silahlı gruplar, uzun bir hainlik geçmişine ve şüphelerle dolu bir sicile sahip. Bu durum, özellikle görevleri İsrail ordusunun çalışmalarını tamamlayıcı nitelikte olduğundan, Gazze halkı arasında şüpheyle karşılanmalarına neden oluyor.

Toplum üzerindeki etkileri

Suç oluşumlarının en öne çıkanı Ebu Şebab liderliğindeki grup olurken, Gazze'deki varlıkları artık marjinal bir fenomen olarak görülmüyor. Sosyolog Sureyya Zehri, bu oluşumların ‘Filistinli grupların kapasitelerini tüketen bir iç cephe açtığını’ söyledi. Bunun yanında Filistin toplumsal dokusunun parçalanmasına katkıda bulunduklarını belirten Zehri, aşiretler arasındaki anlaşmazlıkları körüklediklerini, sömürü aracı haline geldiklerini, insani yardımları yağmaladıklarını ve Tel Aviv'e İsrail ordusunun kayıplarını azaltan doğru bilgiler sağladıklarını, kısacası, ortadan kaldırılması gereken bir yolsuzluk yuvası haline geldiklerini ve bu yüzden var olmaya devam etmelerinin Gazzeliler için tehlikeli ve yıkıcı bir duruma dönüştüğünü belirtti. Bu oluşumların her zaman başarısızlıkla karşılaşacaklarını vurgulayan Zehri, “Filistinliler bunların oluşturduğu tehlikenin farkında. Kabile yapısı, İsrail ile iş birliğini silinmez bir leke olarak görüyor. Bu da özellikle halkın desteğine sahip olmadıkları için, alternatif liderlerin meşruiyetini kanıtlamasını zorlaştırıyor. Çete liderleri, toplum ve hükümetle ilk ciddi çatışmada hızla izole ediliyor veya ortadan kaldırılıyor” ifadelerini kullandı.

Gazze'de ateşkesin ilan edilmesi ve Hamas ile güvenlik güçlerinin geri dönerek saflarını yeniden düzenlemesi ve Gazze Şeridi'nin yönetimini nispeten yeniden üstlenmesi ile Ebu Şebab ve diğer silahlı gruplar zor bir gelecekle karşı karşıya kaldı. İbranice yayın yapan haber sitesi Israel Hadashot, bir haberinde “Savaş bittikten sonra Hamas Gazze'de serbestçe faaliyet gösterebilecek. Yasir Ebu Şebab ve İsrail ile iş birliği yapan diğer örgütlere iyi şanslar” yazdı.

Hamas kontrolü yeniden ele geçirdi

Ordu, Trump'ın barış planında belirtilen sarı çizgiye çekilir çekilmez, Gazze’deki Hamas Hükümeti’ne bağlı İçişleri Bakanlığı, düzeni sağlamak ve özellikle silahlı milislerle ilgili kaosu kontrol altına almak için güvenlik güçlerine İsrail'in çekildiği bölgelere konuşlanma talimatı verdi.

Halk Güçleri lideri Yasir Ebu Şebab, ateşkes anlaşmasına varılmasını memnuniyetle karşıladı. Ebu Şebab, yaptığı açıklamada, grup üyelerinin İsrail ordusunun koruması altında Refah'taki bölgelerinde kaldıklarını ve Gazze Şeridi'nden kaçmak gibi bir niyetleri olmadan burada varlıklarını sürdürmeye devam edeceklerini söyledi. Ebu Şebab, Gazze'nin silahlı gruplardan ve gereksiz silahlardan arındırılmasını ve savaşsız bir yaşam sürmesini dilediklerini de ifade etti.

Bir diğer silahlı grubun lideri olan Hüsam el-Astal, Hamas'ın medyada Gazze Şeridi'nde otorite sahibiymiş gibi görünmeye çalıştığını ve bunun Gazzelilere zarar vereceğini söyledi.

Astal, şunları söyledi:

“Bu psikolojik bir savaş. Bize zarar vermeyi başaramayacaklar. Onlar, kendilerinden başka kimse olmadığını kanıtlamak için tüm güçlerini kullanacaklar, ancak biz onlara karşı koyacağız ve onlara karşı koymaya hazırız. Bunu yapacak gücümüz var.”

Masumiyet ve soruşturma

İsrail ordusunun kontrolündeki bölgelerde halen silahlı milisler konuşlu, ancak anlaşmada ilerleme kaydedildikçe, bu güçlerin bu bölgelerden çekileceğine şüphe yok. İşte o gün bu gruplar, kaderlerini düşünmek zorunda kalacaklar.

Ebu Şebab’ın ailesi, Yasir’in eylemlerini ‘vatan hainliği ve işgalci İsrail ile iş birliği yapmak’ olarak nitelendirerek onu reddetti. Hamas’a bağlı güvenlik güçleri daha sonra onun adını arananlar listesine ekledi ve ‘casusluk yapmak ve silahlı çete kurmak’ suçlamasıyla hakkında tutuklama emri çıkardı. Ebu Şebab’a teslim olması için 10 gün süre verildi.

Yasir Ebu Şebab ise “Ben ne ajan ne de gangsterim. Hamas'ın hedefindeyim, bu yüzden uluslararası toplum bana koruma sağlamalı. Hamas, her türlü ateşkesi muhalefeti ortadan kaldırmak için kullanıyor” açıklamasında bulundu.

Kendileri teslim olsun

Ebu Şebab örgütü üyeleri arasında büyük bir anlaşmazlık çıktı. Gelen haberlere göre milislerin bir kısmı, yasalar ve aşiretler nezdinde statülerini düzenlemek ve önümüzdeki dönemde haklarında arama emri çıkarılmayacağını garanti altına almak amacıyla Gazze’deki İçişleri Bakanlığı ile dolaylı iletişim kanalları kurmak için birkaç aile ve aşiret lideriyle temasa geçmeye başladı.

İçişleri Bakanlığı, teslim olmaları için verilen süre dolmadan teslim olan herkes hakkında af çıkarırken ‘savaş boyunca işgalci İsrail ile iş birliği yapmakla ve iç güvenliği tehlikeye atmakla’ suçlanan milislerin saklandıkları yerleri hedef alan geniş çaplı bir güvenlik operasyonu düzenleyeceği tehdidinde bulundu. Şimdi Ebu Şebab ve diğer silahlı gruplar, tahliye planlarının kendilerinin de güvenli bölgelere nakledilmesini öngören bir madde içereceğini umuduyla İsrail ordusundan adım atmasını bekliyorlar. İsrail devlet televizyonu KAN'a göre Tel Aviv, söz konusu milisleri korumak ve güvenlik kontrolünü sağlamak için geçici bir önlem olarak onları Gazze çevresindeki kapalı kamplara nakletmeyi düşünüyor.

Görsel kaldırıldı.Hamas ve İsrail'in Gazze'deki savaşı sona erdirme konusunda anlaşmaya varmasının ardından, Hamas’a açıkça muhalefetini ilan eden silahlı örgütlerin akıbeti belirsizliğini koruyor (Independent Arabia)

Askeri araçlarla taşınmayacaklar

Öte yandan İsrail ordusu eski Sözcüsü Tümgeneral Avraham Benayahu, “Gazze'de iş birliği yapan milisler İsrail'e girmeyecek ve kaderleriyle tek başlarına yüzleşmek zorunda kalacaklar. Ordumuz kimseyi Hamas'la savaşmaya zorlamadı. Kendi kararlarının sonuçlarına katlanmak zorundalar” dedi.

İsrail ordusu, milisler için bir güvenlik bölgesi kurulması önerisini reddetti. İsrail Ordusu Güney Bölgesi Komutanı Tümgeneral Yaron Finkelman, söz konusu silahlı grupların İsrailli yerleşimciler için oluşturabileceği tehlikenin, onları koruma yükümlülüğünden daha ağır bastığını söyledi. Finkelman, “Askeri istihbarat, bir dizi milis üyesinin Hamas'tan af sözü aldıktan sonra kaçtığına dair işaretler tespit etti ve bazı milis üyeleri af elde etmek için Hamas ile dolaylı arabuluculuğa başvurmaya başladı” diye ekledi. İsrailli yetkili, “İsrail askeri araçları onları taşımayacak. Bu grupların üyeleri, işlevsel rol oynayan işbirlikçilerden başka bir şey değil ve ordu onları korumak için tek bir askerini bile feda etmez” şeklinde konuştu.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.


Washington, Hizbullah'ın silahlarının ‘Iraklı bir garantöre’ teslim edilmesi teklifini reddetti

Beyrut Havaalanı’na giden yolda Lübnan ordusunu destekleyen bir pankart (Şarku’l Avsat)
Beyrut Havaalanı’na giden yolda Lübnan ordusunu destekleyen bir pankart (Şarku’l Avsat)
TT

Washington, Hizbullah'ın silahlarının ‘Iraklı bir garantöre’ teslim edilmesi teklifini reddetti

Beyrut Havaalanı’na giden yolda Lübnan ordusunu destekleyen bir pankart (Şarku’l Avsat)
Beyrut Havaalanı’na giden yolda Lübnan ordusunu destekleyen bir pankart (Şarku’l Avsat)

Lübnanlı ve Iraklı kaynaklar, arabulucuların Hizbullah'ın elindeki stratejik silahları Irak'taki bir garantöre ‘emanet’ olarak devretmeyi düşündüğünü, ancak Washington'un bu öneriyi ‘kesinlikle’ reddettiğini söylediler.

Önerinin tartışıldığı aşamalardan birinde, Bağdat'ta şu olasılık gündeme geldi: Kendilerini Washington’a ‘Hizbullah’tan bağımsız’ olarak tanıtan ancak ‘Hizbullah ile iletişim kanallarına sahip’ olan arabulucuların önerisinin, Irak’taki Şii grupların düzenli güvenlik güçleri içinde yeniden yapılandırılması projesiyle birleştirilmesi. Washington, arabulucuların sunduğu fikirlerle ilgili hiçbir müzakere tarafına net bir yanıt vermemiş olsa da Bağdat’a ‘Iraklı silahlı grupların, başkalarının da aynı şeyi yapmasının beklendiği bir ortamda, silahlarını teslim etmeleri gerektiği’ mesajını iletti.

Lojistik ikilemler

Hizbullah, silahlarını kullanmasını engelleyen lojistik sorunlarla karşı karşıya. Ayrıca silahın uzun süre depolanması durumunda ‘hurdaya dönüşmesi’ riski bulunuyor. Buna ilave olarak, İran'dan ‘silahlar üzerinde serbestçe tasarruf yetkisi veren nihai bir izin’ alamamış olmasıyla bağlantılı siyasi ve ideolojik bir zorlukla da karşı karşıya. Bu bilgiler, Ekim 2025 başında Şarku’l Avsat'ın ulaştığı bağımsız kaynaklarla örtüşen bilgiler çerçevesinde aktarıldı.

Lübnan ordusuna mensup iki asker, Lübnan'ın güneyinde İsrail sınırına yakın el-Hıyam kasabasında nöbet tutuyor. (Reuters – Arşiv)Lübnan ordusuna mensup iki asker, Lübnan'ın güneyinde İsrail sınırına yakın el-Hıyam kasabasında nöbet tutuyor. (Reuters – Arşiv)

Bilgi sahibi bir Lübnanlı kaynak Şarku’l Avsat'a, ‘ilgili taraflar arasında, kendini savunma için yeterli silahın elinde tutulmasını öngören bir öneri dolaştırıldığını, ancak bu önerinin kategorik olarak reddedildiğini ve bunun Hizbullah'ın durumunu tamamen karmaşık hale getirdiğini’ söyledi.

Kaynaklar, ABD'li yetkililerin şu ifadesini aktardı: “Washington, geçmişe ait hiçbir uzlaşıyı kabul etmiyor.” Ancak, özellikle füze ve insansız hava araçlarını (İHA) da kapsayacak şekilde, silahsız ve bölgesel ajandadan arınmış bir şekilde kadroların siyasi hayata geçişini teşvik ediyor. Bu teşvik, ilgili yetkililere göre, Lübnan devleti aracılığıyla sağlanabilecek bazı teşvikleri (maddi ya da siyasi destek gibi) de içerebilir.

Kaynaklara göre, silahlarla ilgili sorun ‘silahların teslim edilmesi değil, Hizbullah'ın şu anda ihtiyaç duyduğunu düşündüğü siyasi ve sembolik nedenlerle silahların teslim edilme şeklidir’.

Bununla birlikte Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım'a göre Hizbullah ‘büyük zaferler kazandığı bir dönemden geçiyor’. Kasım, önceki genel sekreter Hasan Nasrallah suikastının yıl dönümünde yaptığı açıklamada ayrıca “Hizbullah silahlarından asla vazgeçmeyecek” dedi.

Şarku’l Avsat'ın Beyrut'un güneyinde görüştüğü ‘şeyh’ lakaplı bir kişi, “Hizbullah, çok sınırlı seçenekleri test ediyor. Ancak içinde bulunduğu inkâr hali, Lübnan resmî makamları ve uluslararası toplum tarafından kabul edilebilecek pratik çözümleri daha da daraltıyor. Aynı zamanda Hizbullah, silahsız kalması durumunda, farklı taraflardan gelen eski hesaplaşmaların hedefi olmaktan da endişe ediyor” ifadelerini kullandı.

Güvenlik nedenleriyle isminin açıklanmamasını isteyen ‘şeyh’, “En az kayıpları garanti eden herhangi bir olası uzlaşma, Hizbullah’ın yeni gerçeklikte uzlaşmakta zorlandığı silah sorununu çözmenin bir kapısı olabilir” dedi.

Bununla birlikte Lübnanlı kaynaklar, ‘mesajları ileten arabulucuların, destek ve birlik savaşı aşamasına ait anlaşmalara girmekten rahatsız olduklarını’ belirttiler, ancak bu çıkmazın, üçüncü taraf bir garantör aracılığıyla silah krizini çözmek için bir fırsat yarattığını vurguladılar.

Beyrut'un güney banliyölerinde İsrail tarafından bombalanan bir bölgede Lübnan, İran ve Hizbullah bayrakları (EPA)Beyrut'un güney banliyölerinde İsrail tarafından bombalanan bir bölgede Lübnan, İran ve Hizbullah bayrakları (EPA)

‘Silahların birliği’

Iraklı kaynaklara göre İran, Hizbullah’ı mevcut ve mümkün olan tüm yollarla korumak için bölgedeki müttefiklerine ‘silahların birliği’ ilkesini benimsemeleri çağrısında bulundu. Iraklı bir kaynak Şarku’l Avsat'a, “Bağdat'ta Lübnanlı ve Iraklı yetkililer arasında, Hizbullah'ın silahlarının Amerikalılarla müzakere edebilecek bir Şii garantöre teslim edilmesini içeren bir önerinin müzakere edildiğini” söyledi. Kaynak, ‘emanet’ ile kastedilenin füzeler ve İHA’lardan geriye kalanlar olduğunu belirtti.

Iraklı kaynak, “Stratejik silahların veya bunlardan geriye kalanların imha edilmesi için fetva gerekir, ancak Amerikanların uyguladığı muazzam baskı, Bağdat ve Beyrut'taki sadık grupların mevcut kapasitesini aşıyor” dedi.

Kaynaklara göre, ‘emanet’ önerisi, Lübnan devleti üzerindeki önemli siyasi yükleri hafifletiyor ve Lübnan ordusunu Hizbullah'ın askeri yapısı ile hesaplanamayan sürtüşmelerden kurtarıyor. Ayrıca, emaneti başka bir yere aktarmak, Hizbullah'ın destekçileri için kabul edilebilir bir sonuç sağlıyor.

‘Şeyh’, Şarku’l Avsat'a, ‘silahların teslim edilmesi yönteminin, daha aşırıcı milisler ortaya çıkaracak isyancı hareketlerin ortaya çıkmasından duyulan içsel korkular nedeniyle Hizbullah için önemli bir konu’ olduğunu söyledi.

Hizbullah destekçileri, 5 Eylül'deki kabine toplantısı öncesinde silahsızlanmaya karşı gösteri düzenledi. (AFP)Hizbullah destekçileri, 5 Eylül'deki kabine toplantısı öncesinde silahsızlanmaya karşı gösteri düzenledi. (AFP)

Bu öneri, adeta Beyrut’tan Bağdat’a alev topu fırlatmaya benziyor. Ancak Iraklı kaynaklar, hükümet içinde etkisi olan bazı silahlı grup temsilcileri arasında yapılan görüşmelerin, bu fikri geliştirdiğini ve sonunda söz konusu ‘emanetin’, Amerikalıların ısrarla talep ettiği Halk Seferberlik Güçleri'nin (Haşdi Şabi) yeniden yapılandırılması ve silahlarının devlet kurumları bünyesinde kayda geçirilmesi önerisiyle birleştirildiğini öne sürüyor.

Şarku’l Avsat'a konuşan Iraklı bir yetkili, silahların ‘emanet’ olarak transferine ilişkin bilgileri doğrulamadı. Ancak, Lübnanlı isimlerin Irak'taki fraksiyon liderleriyle görüşmek üzere Bağdat'a geldiği haftalarda Washington'un diplomatik kanallardan ‘Amerikan yönetiminin, Irak grupları da dahil olmak üzere İran eksenine dahil olan devletlere paralel tüm oluşumların silahsızlandırılmasında ısrarcı olduğu’ yönünde kesin bir mesaj gönderdiğini belirtti.

Iraklı yetkili, “Zaman geçtikçe, müttefik gruplara yönelik Amerikan tavrı daha sert hale geliyor... Her şeyden önce silahsızlanma konusunda somut adımlar atılmasını istiyorlar” dedi.