Diplomatik girişim ABD-Çin anlaşmazlığını çözmeyi başarabilecek mi?

Washington, Pekin'in Gazze ve Ukrayna'daki savaşlarda daha büyük bir rol oynayacağını umuyor.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve Çinli mevkidaşı Wang Yi, Cuma günü heyetleriyle birlikte Washington'da bir toplantı gerçekleştirdi. (AP)
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve Çinli mevkidaşı Wang Yi, Cuma günü heyetleriyle birlikte Washington'da bir toplantı gerçekleştirdi. (AP)
TT

Diplomatik girişim ABD-Çin anlaşmazlığını çözmeyi başarabilecek mi?

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve Çinli mevkidaşı Wang Yi, Cuma günü heyetleriyle birlikte Washington'da bir toplantı gerçekleştirdi. (AP)
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve Çinli mevkidaşı Wang Yi, Cuma günü heyetleriyle birlikte Washington'da bir toplantı gerçekleştirdi. (AP)

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile ABD Başkanı Joe Biden arasında gelecek ay Kaliforniya'da yapılacak olan Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC) Zirvesi’nin oturum aralarında yapılacak toplantının önünü açacak olan ABD ziyaretinin hedeflerini şu cümleyle özetledi: “Pekin, yanlış anlaşılmaları azaltmak ve Washington ile ilişkileri sağlıklı, istikrarlı ve sürdürülebilir bir yola sokmak istiyor.”

Wang Yi’nin ABD ziyareti, ABD siyasetinde daha büyük rol oynamayı arzulayan Kaliforniya Valisi Demokrat Gavin Newsom'un Çin ziyaretiyle aynı zamana denk geldi. Söz konusu ziyaret, geçtiğimiz aylarda Pekin'le gerilimi azaltmak ve şeffaf bir ‘rekabetin’ önünü açmak için ABD'nin aktif diplomatik hamlesinin bir parçası olarak geldi.

cds
Kaliforniya Valisi Gavin Newsom, Perşembe günü Pekin ziyareti sırasında Çin Seddi'ni ziyaret etti. (AP)

Demokrasileri Savunma Vakfı'nın (FDD) kıdemli araştırmacısı Craig Singleton, Wang'ın ziyaretine ve ABD’li yetkililerin geçtiğimiz haftalarda peş peşe Pekin'e yaptığı ziyaretlere rağmen, bu girişimlerin iki ülke arasındaki kötüleşen ilişkileri tersine çevirmede başarılı olabileceği ihtimalini reddetti. Şarku'l Avsat'a konuşan Singleton şu ifadeleri kullandı: “Diplomatik incelikler iki ülke arasındaki köklü ayrılıkları gizleyemez. Şi'nin APEC Zirvesi’ne olası katılımı yurt dışında sakinliği göstermeyi amaçlarken, ülke içinde fırtınalar onun aleyhine esiyor. Gözlemciler, özellikle de yatırımcılar, Şi'nin iş dünyasına açılma söylemine aldanmamalı.”

Siyasi rol

ABD’li yetkililer ile Wang başkanlığındaki Çin heyeti arasındaki görüşmelerde bir dizi konu yer aldı. Bunlardan en öne çıkanları Gazze Savaşı ve buna bağlı olarak Ortadoğu'da artan gerilim, Ukrayna'daki savaş ve Güney Çin Denizi'ndeki toprak anlaşmazlıklarıydı. ABD’li bir yetkilinin açıklamasına göre Washington ile Pekin arasındaki önemli görüş farklılığına rağmen Biden yönetimi, Wang ile yapılan görüşmelerin Çin'i, ‘çıkarların kesiştiği’ Gazze ve Ukrayna'daki savaşlar konusunda ‘daha yapıcı bir yaklaşım’ benimsemeye ikna etmeyi başaracağını umuyor.

Blinken, geçtiğimiz hafta Ortadoğu'ya yaptığı ziyaret sırasında, çatışmanın genişlememesini sağlamak için Pekin'in özellikle İran'la ilişkileri açısından bölgede nüfuzunu kullanmaya hazır olup olmadığını öğrenmek üzere Wang ile temas kurdu.

sadc
Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi (solda) ve ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken (AFP)

Çin'in rolünü sorgulayan Singleton, şu ifadeleri kullandı: “Eğer Washington, Çin'in İsrail ile Gazze arasındaki çatışmada yapıcı bir rol oynamasını beklerse, bir sürprizle karşılaşacaktır. Pekin'in asıl hedefi barışı korumak yerine küresel imajını güçlendirmek, Arap dünyasının gözüne girmek ve ABD'nin küresel liderliğinin başarısızlıkları olarak gördüğü şeyleri vurgulamaktır.”

Temkinli iyimserlik

Çin gazetesi Global Times, yetkililerin, ABD'nin Çin'in endişelerini gidermek için ‘somut çabalar’ göstermesi gerektiğini göz önünde bulundurarak Wang'ın ziyaretini temkinli bir iyimserlikle izlediklerini söylediklerini aktardı. Bunlar arasında Çin ürünlerine uygulanan gümrük vergilerinin ve yaptırımların kaldırılması, diplomasiyi desteklemenin temel koşulu olarak Çinli şirketlere uygulanan kısıtlamaların esnetilmesi ve tek Çin ilkesine bağlı kalınması yer alıyor.

Bunlar Washington'un henüz taahhüt etmediği konular ve yakın zamanda da başarılacağına inanılmıyor. Aslında Washington'da, çeşitli nedenlerden ötürü, iki ülke arasındaki ‘normal ilişki’ koşullarının kontrolünün elinde olduğuna dair yaygın bir inanç var. Olumlu işaretlere rağmen ABD Federal Soruşturma Bürosu (FBI) Direktörü Christopher Wray, Çin'i “bu neslin belirleyici tehdidi” olarak nitelendirdi. Geçen hafta CBS News'e yaptığı açıklamalarda “başka hiçbir ülkenin fikirlerimize, yeniliklerimize, ekonomik güvenliğimize ve nihayetinde ulusal güvenliğimize Çin kadar daha geniş ve kapsamlı bir tehdit oluşturmadığını” söyleyen Wray, Çin'i defalarca ABD şirketlerinin fikri mülkiyet haklarını çalmakla ve küresel bir casusluk kampanyası yürütmekle suçladı. New York Times'a göre Çinli casuslar, silahlar ve askeri teçhizatın yanı sıra diğer ticari teknolojilerini, böcek ilaçlarını, pirinç tohumlarını ve rüzgâr türbinlerini de hedef aldı.

Yabancı yatırımlarda düşüş

Çin'in son yıllardaki büyümesi, dünyaya açıklığına, yabancı yatırıma, üretkenliği teşvik eden uzmanlığa bağlıydı ve bunlar tarafından körüklendi. Ekonomisi, Kovid-19 salgınının başlangıcından bu yana sıkıntı çeken ve sermayeye olan çaresiz ihtiyacıyla karşı karşıya kalan Pekin, 2023 yılını ‘Çin'de yatırım yılı’ olarak belirledi. Çinli yetkililer, yatırımcı çekmek için yurt dışında tanıtım turları başlattı. Ancak bazı ABD’lilere göre bu çabalar, Başkan Şi'nin ulusal güvenlik gündemiyle ve ‘dış tehditleri savuşturma’ odağıyla çelişiyor. Bu da her türlü yatırımı yabancı şirketler için potansiyel bir mayın tarlası haline getiriyor. Araştırma firması Rhodium Group tarafından yürütülen hükümet rakamları analizine göre, Çin'deki doğrudan yabancı yatırım geçen yılın ilk çeyreğindeki 100 milyar dolardan, bu yılın ilk çeyreğinde 20 milyar dolara düştü.

csdfv
ABD Başkanı Joe Biden ve Çinli mevkidaşı Şi Cinping, 14 Kasım 2022'de Endonezya'daki G20 zirvesinde. (AFP)

Goldman Sachs'taki ekonomistler, bu yıl Çin'den çıkışların ülkeye yönelik yatırımların ‘iptaline’ yol açmasını bekliyor. Zira Çin’in bu durumu “son kırk yılda sürekli olarak oradan ayrılandan daha fazla paranın aktığı bir ülke için inanılmaz bir değişim” olarak değerlendiriliyor.

Foreign Affairs dergisinde yer alan bir habere göre, Siçuan eyaletinin başkenti Çengdu'daki bir ticaret yetkilisi, yatırımı teşvik etmek amacıyla Avrupa'ya bir gezi yaptı. Ancak eli boş döndü ve “20 yıldır Avrupa'dan yatırım alırken şimdi ilk kez tek bir mutabakat zaptı bile imzalayamadık” dedi. Bu yılın başlarında önümüzdeki beş yıl içinde yaklaşık 300 milyar dolarlık yatırım çekme hedefi koyan Guangdong eyaletindeki üst düzey bir yetkili, ABD'li bir iş grubuna, eyaletin bir ABD şirketindeki herhangi bir ‘karar vericiyi’ yatırım değerinin yüzde 10'u ile ödüllendireceğini söyledi. Ancak grup, bu fiil ABD'de yasa dışı rüşvet olarak değerlendirildiği için teklifi reddetti.

ABD ambargosunun genişletilmesi

ABD'nin yaptırımları ve bazı teknolojik sektörlere yatırımı kısıtlama kararlarının Çin ekonomisinin karşı karşıya olduğu zorlukları daha da artırdığına şüphe yok. Biden yönetimi, geçen Ağustos ayında imzalanan kararnameye göre, Çin'deki özel yatırımlara yönelik kısıtlamaları, dar teknolojik sektörlerden ‘ulusal güvenliğe etkisi olan’ daha geniş sektörlere kadar genişletti. Şu anda, yürütme emri, yarı iletkenler, kuantum bilgi teknolojisi ve yapay zekâ olmak üzere askeri uygulamalara sahip üç sektördeki yatırımların incelenmesini yönetiyor.

Cumhuriyetçi Senatör John Cornyn ve Demokrat Bob Casey tarafından sunulan bir yasa tasarısı, yasak listesinin büyük kapasiteli pilleri, hipersonik cihazları, uydu iletişimlerini ve lazer tarayıcıları içerecek şekilde genişletilmesini öneriyor.



Milyarderlerin "Filistin eylemlerine müdahale" baskısı ifşa oldu

Filistin destekçisi eylemciler, gösterilerde Columbia Üniversitesi'ndeki Hamilton Hall binasını işgal etmişti (Reuters)
Filistin destekçisi eylemciler, gösterilerde Columbia Üniversitesi'ndeki Hamilton Hall binasını işgal etmişti (Reuters)
TT

Milyarderlerin "Filistin eylemlerine müdahale" baskısı ifşa oldu

Filistin destekçisi eylemciler, gösterilerde Columbia Üniversitesi'ndeki Hamilton Hall binasını işgal etmişti (Reuters)
Filistin destekçisi eylemciler, gösterilerde Columbia Üniversitesi'ndeki Hamilton Hall binasını işgal etmişti (Reuters)

İş insanlarının Columbia Üniversitesi'ndeki Filistin eylemlerine polis müdahalesi için New York Belediye Başkanı Eric Adams'a baskı yaptığı ortaya çıktı.

Amerikan gazetesi Washington Post (WP), gıda şirketi Kind'in kurucusu Daniel Lubetzky, risk fonu Third Point'in kurucusu Daniel Loeb, Warner Music Group'un sahibi Len Blavatnik ve gayrimenkul yatırımcısı Joseph Sitt'in, Adams'la 26 Nisan'da Zoom'dan görüştüğünü yazdı.

Görüşmenin, New York Polis Teşkilatı'ndan (NYPD) ekiplerin Columbia Üniversitesi'ne girdiği 18 Nisan'dan yaklaşık bir hafta sonra yapıldığına dikkat çekildi. 

Polis, üniversitenin talebi üzerine eylemcilere müdahale etmiş, en az 100 kişiyi gözaltına almıştı. Adams da polis müdahalesini savunarak, eylemlerin "dış etkilerin güdümünde" örgütlendiğini ve radikalleşmenin önüne geçilmesi gerektiğini iddia etmişti.

Haberde, Zoom görüşmesine katılan iş insanlarından Lubetzky'nin, 2025'te yapılacak belediye başkanlığı seçimlerinde Adams'ın yürüteceği kampanyaya maddi destek sağlanması çağrısı yaptığı belirtildi.

Gazete, Blavatnik'in nisanda 2 bin 100 dolar bağış yaptığını yazdı. WP, diğer bağışçıların kimliklerinin tespit edilemediğini aktardı.

Zoom görüşmesinde ayrıca Columbia Rektörü Minouche Shafik'le iletişime geçilmesi ve kampüse polisin girmesine müsaade etmesinin sağlanması istendi.

Ayrıca iş insanlarının Adams'tan, protestoların bastırılması ve eylemcilerin sorgulanması için NYPD'nin özel dedektiflerle çalışmasına izin vermesini istediği öne sürüldü. Haberde, Adams'ın bu seçeneğe sıcak yanaştığı savunuldu. 

Adams'ın yardımcısı Fabien Levy, WP'ye açıklamasında iddialara doğrudan yanıt vermezken, polisin kampüse üniversite yönetiminden gelen talep üzerine iki kez girdiğini söyledi. 

NYPD ekipleri, 30 Nisan'da tekrar Columbia kampüsüne girmiş, birçok akademisyen ve öğrenciyi gözaltına almıştı. Gazete, Shafik'in talebi üzerine polislerin halen kampüste olduğunu aktardı. 

İkinci polis müdahalesinin ardından yaptığı açıklamada Adams, "Barışçıl protestolar Yahudi düşmanı gösterilere döndüğü için harekete geçtik" demişti.

Milyarderlerin WhatsApp grubu

WP, Zoom görüşmesine katılan kişilerin yanı sıra aralarında Starbucks'ın eski CEO'su Howard Schultz, Dell CEO'su Michael Dell ve eski ABD Başkanı Donald Trump'ın damadı Jared Kushner'ın kardeşi Joshua Kushner'ın yer aldığı isimlerin bir WhatsApp grubu kurduğunu aktardı.  

Kimliğinin paylaşılmamasını isteyen kaynaklar, "İsrail'de mevcut durum" adlı sohbet grubunun Gazze savaşının başladığı 7 Ekim'den kısa süre sonra kurulduğunu söyledi. 

WhatsApp'taki yazışmaların, Amerikalı gayrimenkul yatırımcısı Barry Sternlicht'in bir çalışanı tarafından başlatıldığı, iş insanının gruba doğrudan üye olmadığı ifade edildi. 

Gazete, çalışanın 12 Ekim'de gruba attığı mesajla misyonu şu şekilde belirlediğini aktardı:  

İsrail savaşı cephede kazanmak için mücadele ederken, sohbet grubunun üyeleri Hamas karşıtı bir bilgilendirme kampanyasını finanse ederek, ABD kamuoyunu kendi tarafına çekip savaşın kazanılmasına destek sağlayacak.

Amerikan haber sitesi Semafor, kasımdaki haberinde Sternlicht'in 50 milyon dolarlık bir Hamas karşıtı medya kampanyası başlattığını öne sürmüştü. WP, kampanyaya WhatsApp grubundaki bazı kişilerin de katıldığını iddia etti.

WP, ayrıca gruptaki bazı isimlerin, İsrail Savaş Kabinesi Üyesi Benny Gantz, eski İsrail Başbakanı Naftali Bennet ve İsrail'in ABD Büyükelçisi Michael Herzog'la görüştüğünü aktardı.  

Eski Starbucks CEO'su Schultz'un, 16 Ekim'de gruba attığı mesajda Bennet'in özellikle görüşmeden memnun kaldığını yazdığı belirtildi.

Haberde, sohbet grubunun mayıs başında kapatıldığı aktarıldı.

Independent Türkçe, Washington Post, Semafor


Çin'in gözü Norveç'in Svalbard takımadasında

Svalbard takımadası kömür, bakır ve çinko kaynakları açısından zengin (Aktieselskabet Kulspids)
Svalbard takımadası kömür, bakır ve çinko kaynakları açısından zengin (Aktieselskabet Kulspids)
TT

Çin'in gözü Norveç'in Svalbard takımadasında

Svalbard takımadası kömür, bakır ve çinko kaynakları açısından zengin (Aktieselskabet Kulspids)
Svalbard takımadası kömür, bakır ve çinko kaynakları açısından zengin (Aktieselskabet Kulspids)

Norveç'e bağlı Svaldbard takımadasındaki son özel mülk 300 milyon euroya satılığa çıkarıldı. 

Fransız haber ajansı AFP'nin aktardığına göre, Arktik Okynausu'ndaki satılık arazi yaklaşık 60 kilometrekare büyüklüğünde. Üzerinde hiçbir yapının yer almadığı arazininyaklaşık 5 kilometre uzunluğunda kıyı şeridi var.

Takımadaların batısındaki Wedel Jarlsberg bölgesinde yer alan Sora Fagerfjord adlı arazi, Norveçli Aktieselskabet Kulspids firmasına ait. 

Şirketin avukatı Per Kyllingstad, firmanın Oslolu sanayiciler tarafından bölgede asbest madenciliği yapmak için kurulduğunu fakat bununla ilgili arazide hiçbir çalışılma yürütülmediğini belirtti. 

Avukat, satışın Norveç'in Svalbard üzerindeki egemenliğini tanıyan Svalbard Anlaşması uyarınca yapılacağını söyledi.

1920'de yapılan anlaşmada, aralarında Türkiye'nin yanı sıra Çin, ABD, Suudi Arabistan ve Japonya'nın da bulunduğu 46 ülkenin imzası var.

Kyllingstad, anlaşma gereği tüm ülkelerin satın alma sürecine eşit şekilde dahil olabileceğini söylerken, "Uzun süredir Kuzey Kutbu ve Svalbard'a gerçekten ilgi gösterdikleri için Çinliler, araziyi satın alabilecek potansiyel müşteriler arasında" dedi. 

Avukat, Norveç'in Svalbard'daki Longyearbyen bölgesine havalimanı ve ev inşa ettiğine dikkat çekti. 

Ayrıca Barentsburg bölgesinde de Rusya'ya ait bir kömür madeni faaliyet gösteriyor. Anlaşmaya göre Svalbard'a askeri üs inşa edilmesi yasak.

Kyllingstad, 2018-2019'da arazinin satışı için Norveç devletiyle görüşüldüğünü fakat fiyatta anlaşılamadığı için sürecin olumsuz sonuçlandığını söyledi. 

Arazinin satış işlemlerine destek sağlayan hukuk firması Zeiler Floyd Zadkovich'ten avukat Jonathan Webb, potansiyel alıcılar arasında çeşitli devletlerin yanı sıra ultra yüksek gelirli kişilerin olduğunu söyledi. 

Norveç'teki Fridtjof Nansen Enstitüsü'nden Andreas Osthagen, bölgenin 50 ila 100 yıl sonra çok değerlenebileceğine işaret ederek, Çinlilerin araziyi satın almaya çalışmasının Norveç makamlarını harekete geçirecek bir hamle olacağını belirtti.

Independent Türkçe, AFP, CNN


İsveç polisi İsrail'in Stokholm Büyükelçiliği’nin bulunduğu bölgeyi kordon altına aldı

İsveç’in başkenti Stokholm'deki İsrail Büyükelçiliği (Reuters)
İsveç’in başkenti Stokholm'deki İsrail Büyükelçiliği (Reuters)
TT

İsveç polisi İsrail'in Stokholm Büyükelçiliği’nin bulunduğu bölgeyi kordon altına aldı

İsveç’in başkenti Stokholm'deki İsrail Büyükelçiliği (Reuters)
İsveç’in başkenti Stokholm'deki İsrail Büyükelçiliği (Reuters)

İsveç polisi bugün (Cuma) yaptığı açıklamada, devriye ekiplerin silah sesi olduğundan şüphelendikleri bir ses duyması üzerine birkaç kişiyi gözaltına aldıklarını ve Stokholm'de geniş bir alanı kordon altına aldıklarını belirterek, polis tarafından kordon altına alınan bölgede İsrail Büyükelçiliği’nin de bulunduğunu kaydetti.

İsveç polisinin internet sitesi üzerinden yapılan açıklamada, “Stokholm'deki Strandvagen'de devriye ekipleri bir ses duydu ve bunun bir silah sesi olduğundan şüphelendi” ifadesi yer aldı. Açıklamada, söz konusu bölgenin başkentteki Djurgarden Köprüsü, Nobel Parkı ve Oscar Kilisesi arasında yer aldığına dikkat çekildi.

Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığı habere göre polis, birkaç kişiyi gözaltına aldıklarını ve olayla ilgili soruşturma başlattıklarını belirtti.


ABD Kongresi'ndeki Demokratlar, İsrail'e silah sevkiyatına ilişkin tasarının kabul edilmesini eleştiriyor

Washington'daki ABD Kongre Binası (Reuters)
Washington'daki ABD Kongre Binası (Reuters)
TT

ABD Kongresi'ndeki Demokratlar, İsrail'e silah sevkiyatına ilişkin tasarının kabul edilmesini eleştiriyor

Washington'daki ABD Kongre Binası (Reuters)
Washington'daki ABD Kongre Binası (Reuters)

ABD Temsilciler Meclisi'nde Başkan Joe Biden'ın İsrail'e silah sevkiyatını engelleme yetkisini zayıflatan bir karar tasarısının onaylanmasına karşı çıkan İsrail yanlısı bazı Demokrat üyeler, oylamayı ‘İsrail'i ve Yahudi toplumunu ABD'nin siyasi mücadelesinde kullanmaya yönelik utanç verici bir girişim’ olarak nitelendirerek şiddetle eleştirdi.

Söz konusu gelişme, ABD Temsilciler Meclisi'nin İsrail'e silah sevkiyatını zorunlu kılan bir tasarıyı onaylamasının ardından geldi. Cumhuriyetçiler, yedi ayı aşkın bir süredir Gazze Şeridi'nde Hamas'la savaşan İsrail'e mühimmat sevkiyatını askıya alma kararı alan Başkan Joe Biden üzerindeki baskıyı arttırmaya çalışıyor.

Şarku’l Avsat’ın Axios'tan aktardığı habere göre, Demokrat üyeler Temsilciler Meclisi Başkanı Mike Johnson'a ‘tek taraflı yasa tasarıları’ politikasını durdurması ve İsrail'i destekleyen iki partili bir konsensüsü yeniden tesis etmesi çağrısında bulunuyor.

Demokrat üyeler tarafından yapılan açıklamada, ABD-İsrail ilişkilerinin tehlikeye atılmaması, Hamas'ın ortadan kaldırılması ve Gazze Şeridi'nde Hamas ve diğer Filistinli gruplar tarafından tutulan tüm esirlerin geri dönmesinin sağlanması için Cumhuriyetçi meslektaşlarıyla birlikte çalışmaya hazır oldukları ifade edildi.

Şarku’l Avsat’ın CNN’den aktardığına göre tasarı, Biden'ın Kongre tarafından İsrail'e onaylanan herhangi bir silah sevkiyatını engelleme, durdurma veya iptal etme kabiliyetini zayıflatıyor.

Tasarı ayrıca İsrail'in askıya alınan silah sevkiyatlarının yasanın yürürlüğe girmesinden itibaren 15 gün içinde teslim edilmesini gerektiriyor.

CNN’e göre Demokratların kontrolündeki Senato'nun tasarıyı reddetme olasılığı düşükken, Beyaz Saray'ın da Biden'ın Kongre'den geçen yasayı onaylayacağını söylediği belirtildi.


Fransa'nın kuzeybatısında sinagogu ateşe vermeye çalışan bir şahıs polis tarafından vuruldu

Fransız polisi (Reuters - arşiv)
Fransız polisi (Reuters - arşiv)
TT

Fransa'nın kuzeybatısında sinagogu ateşe vermeye çalışan bir şahıs polis tarafından vuruldu

Fransız polisi (Reuters - arşiv)
Fransız polisi (Reuters - arşiv)

Fransız polisi, ülkenin kuzeybatısındaki Rouen'de bir sinagogu ateşe vermeye çalışan bıçaklı ve demir sopalı bir şahsı etkisiz hale getirdi.

Fransa İçişleri Bakanı Gerald Darmanin X platformu üzerinden yaptığı açıklamada, “Fransız polisi Rouen'de bu sabah erken saatlerde kentteki sinagogu ateşe vermek isteyen silahlı bir kişiyi etkisiz hale getirdi. Gösterdikleri tepki ve cesaretten ötürü kendilerini kutluyorum” ifadelerini kullandı.

Dosyaya yakın kaynağa göre, sinagogu ateşe vermeye çalışan adamın elinde ‘bıçak ve demir sopa’ vardı. Ateş açan polislere yaklaşan şahıs öldürüldü.


İsrail, Uluslararası Adalet Divanı önünde Güney Afrika'nın ‘soykırım’ suçlamalarına yanıt veriyor

Gazze Şeridi'nin Refah kentindeki durumla ilgili Lahey'deki Barış Sarayı'nda yapılan duruşma sırasında Uluslararası Adalet Divanı (UAD) yargıçları mahkeme salonuna giriyor, 16 Mayıs 2024. (AFP)
Gazze Şeridi'nin Refah kentindeki durumla ilgili Lahey'deki Barış Sarayı'nda yapılan duruşma sırasında Uluslararası Adalet Divanı (UAD) yargıçları mahkeme salonuna giriyor, 16 Mayıs 2024. (AFP)
TT

İsrail, Uluslararası Adalet Divanı önünde Güney Afrika'nın ‘soykırım’ suçlamalarına yanıt veriyor

Gazze Şeridi'nin Refah kentindeki durumla ilgili Lahey'deki Barış Sarayı'nda yapılan duruşma sırasında Uluslararası Adalet Divanı (UAD) yargıçları mahkeme salonuna giriyor, 16 Mayıs 2024. (AFP)
Gazze Şeridi'nin Refah kentindeki durumla ilgili Lahey'deki Barış Sarayı'nda yapılan duruşma sırasında Uluslararası Adalet Divanı (UAD) yargıçları mahkeme salonuna giriyor, 16 Mayıs 2024. (AFP)

İsrail bugün Uluslararası Adalet Divanı (UAD) önünde, Güney Afrika'nın Refah'taki askeri operasyonla Gazze Şeridi'ndeki ‘soykırımı’ devam ettirdiği yönündeki suçlamalarına cevabını sunacak.

Pretorya, UAD'dan İsrail'in Hamas'ı ortadan kaldırmak için gerekli olduğunu söylediği Refah saldırısını durdurmasını talep etti.

İsrail daha önce uluslararası hukuka bağlılığının ‘sarsılmaz’ olduğunu vurgulamış ve Güney Afrika'nın açtığı davayı ‘tamamen temelsiz’ ve ‘ahlaki açıdan iğrenç’ olarak nitelendirmişti.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Hamas'ın son kalesi olarak gördüğü Refah'ta geniş çaplı bir kara harekâtının Hamas’ı ortadan kaldırmak için gerekli olduğunu söylüyor.

İsrail dün (Perşembe) yaptığı açıklamada, yoğun nüfuslu bu kente yönelik geniş çaplı bir saldırıya karşı uluslararası uyarılara rağmen, Refah'taki kara operasyonlarını ‘yoğunlaştıracağını’ duyurdu. İsrail'in Refah'ta ‘insani bir felaketi’ önlediğini düşünen Netanyahu, ofisi tarafından Arapça olarak yayınlanan açıklamasında “Şu ana kadar Refah'taki yaklaşık yarım milyon insan çatışma bölgelerinden tahliye edildi. Bahsettikleri insani felaket gerçekleşmedi ve gerçekleşmeyecek” ifadelerini kullandı.

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant ise Refah'taki askeri operasyonun ‘takviye kuvvetlerin girişiyle devam edeceğini’ duyurdu.


Arap-İran diyalogu mümkün mü?

Dini Lider Ali Hamaney, 10 Mayıs 2024'te Tahran'da tekrarlanan parlamento seçimlerinde oyunu kullanmaya geldiğinde (AFP)
Dini Lider Ali Hamaney, 10 Mayıs 2024'te Tahran'da tekrarlanan parlamento seçimlerinde oyunu kullanmaya geldiğinde (AFP)
TT

Arap-İran diyalogu mümkün mü?

Dini Lider Ali Hamaney, 10 Mayıs 2024'te Tahran'da tekrarlanan parlamento seçimlerinde oyunu kullanmaya geldiğinde (AFP)
Dini Lider Ali Hamaney, 10 Mayıs 2024'te Tahran'da tekrarlanan parlamento seçimlerinde oyunu kullanmaya geldiğinde (AFP)

Hüda Rauf

İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ile İranlı ve Arap düşünür ve uzmanlardan oluşan seçkin bir grubun katılımıyla, 13 Mayıs 2024 tarihinde el-Cezire Araştırmalar Merkezi ve İran Dış İlişkiler Stratejik Konseyi tarafından İran'ın başkenti Tahran'da düzenlenen Arap-İran Diyalog Konferansı'nın üçüncü oturumunun faaliyetleri "İşbirliği ve Etkileşim için Diyalog" başlığı altında başladı.

Diyalogun üçüncü oturumu marjında İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan şunları söyledi: "Bu tür konferansların karşılıklı etkileşimin artması, bölgede barış, istikrar ve güvenliğin tesisi ile sonuçlanabileceğine eminim." Ardından "Bugün İran-Arap diyalogu aşamasını geçip bölgesel diyalog ve iş birliği aşamasına girmiş bulunuyoruz. Eğer bu toplantının kurucuları da aynı görüşte olursa, gelecekte İran-Arap diyalogunun yerini bölgesel diyalog alabilir. Çünkü birbirimizin yanındayız ve olumlu, güçlü bir bölgesel diyalog ve iş birliğinin olumlu bir aşamasındayız" diye ekledi.

Emir Abdullahiyan "Bugün, anlaşmalara varmak için diyalogu sürdürmeye ve aramızdaki etkileşimi artırmak için bölgesel iş birliğine ve tabii ki zorlukların farkına varmaya ihtiyacımız var” diye vurguladı. "Ortak noktaların yapay ve dışarıdan empoze edilen anlaşmazlık noktalarından çok daha fazla olduğuna" dikkat çekti.

İranlı yetkili "Bugün, bazıları tarihi olayların yanlış yorumlarının yankısı olan ve birçoğu da çağdaş döneme ait, yabancı kökenli, bölge ülkeleri arasında anlaşmazlık yaratmak için gündeme getirilmiş olan algıları gözden geçirmek için kararlılığa ve cesarete ihtiyacımız var" açıklamasında da bulundu.

Teorik olarak Abdullahiyan'ın açıklamaları kusursuz sayılabilir, zira bölgenin ihtiyacı olan şey diyalog, anlayış ve ardından iş birliği. Ancak gerçek, açıklama ve konuşmalardan tamamen farklı çünkü Ortadoğu, kendisini oluşturan devletlerin etkileşimlerinin rekabet ve çatışmaya dayalı olduğu, çatışmalı doğaya sahip bir bölge olarak nitelendiriliyor.

Aslında herhangi bir bölgesel ortamın rekabetçi doğası, ülkeleri arasında diyalog ve iş birliğini engellemez. Avrupa ülkeleri onlarca yıl süren savaşların ardından birbirleriyle ilişkiler kurdular. Avrupa Birliği kuruldu ve Batılı siyaset bilimciler, demokratik ülkelerin birbirleriyle savaşa girmediğini söyleyen demokratik sistemler teorisini oluşturdular.

Ortadoğu'da ise pek çok çevre arasında bir rekabet ve çatışma hali mevcut, bu da Arap ülkeleri ile Türkiye, İran ve İsrail gibi diğer komşu ülkeler arasında rekabet ve çatışmaya neden oluyor. Öte yandan Arap olmayan komşu ülkelerin de kendi aralarında rekabet ve çatışma var. Burada İran ile İsrail arasındaki çatışmayı gözden kaçıramayız.

Ortadoğu'da çatışma ve rekabet halinden bölgesel iş birliği durumuna geçiş, bölgesel topluluk durumuna geçiş demektir. Burada bölgesel sistemi oluşturan ülkeler birbirlerinin çıkarlarını tanır, tehdit kaynaklarını tespit eder ve bölgesel iş birliği ile entegrasyonu sağlamak için bölgenin kaynaklarını seferber etmeye çalışırlar.

Teorik olarak dünyadaki bölgeler, ülkeler arasında var olan düşmanlık ve dostluğun derecesi üzerine inşa edilmiştir. Dostluk, ülkeler arasındaki, gerçek dostluk ile koruma veya destek beklentisi arasında değişen ilişkileri ifade eder. Düşmanlık kelimesi ise ülkeler arasında şüphe ve korkuyla koşullanan ilişkileri ifade eder.

Dostluk ve düşmanlık kalıpları, sınır anlaşmazlıklarından ideolojik ittifaklara, olumlu ya da olumsuz uzun süredir devam eden tarihsel bağlara kadar çeşitli konulardan doğar. Araplarla İsrailliler ya da İranlılar ile Iraklılar arasında olduğu gibi, özellikle halklar arasında tarihi bir nitelik kazandığında düşmanlığın sürmesi mümkündür.

Bölgesel sistemin durumu, Barry Buzan'ın ülkeler arasındaki dostluk ve düşmanlık kalıplarından kaynaklanan oluşumları adlandırmak için kullandığı "güvenlik kompleksi" terimini içerir. Güvenlik topluluğu, bu terimi “temel güvenlik çıkarları birbiriyle yakından bağlantılı olan, dolayısıyla ulusal güvenlikleri birbirinden ayrı düşünülemeyecek bir devletler grubu” olarak tanımlar. Dolayısıyla terim, grubu tanımlayan özelliğin doğasını ve herhangi bir grubu komşularından ayıran karşılıklı bağımlılık kavramını ifade eder. Güvenlik toplulukları buradaki karşılıklı bağımlılık ve rekabetin yanı sıra, ortak çıkarların da altını çizer.

Güvenlik kompleksi tanımını uygularsak, Ortadoğu'yu temel güvenlik çıkarları, ulusal güvenlikleri tek başına istikrara kavuşturulamayacak kadar yakından birbirine bağlı devletlerden oluşan bir bölge olarak tanımlayabiliriz.

İran Dışişleri Bakanı'nın Arap-İran diyalogunda yaptığı çağrıya dönersek şu soru ortaya çıkıyor: İran ile Arap ülkeleri arasında diyalogun, iş birliğinin ve ortak çıkarların gerçekleşmesini engelleyen nedir? Öncelikle bir diyalog ve uzlaşının bulunması, çıkarların eşgüdümünün sağlanması ve her ülkenin diğer ülkelerin çıkarlarını tanıdığı ve onlara tehdit oluşturmadığı bir bölgesel topluluk durumuna geçmek mümkündür. Burada rekabet, herhangi bir insani organizasyonunun temeli olduğu için halen mevcut olabilir, ancak her zaman şüphe ve korku yaratan çatışma, anlaşmazlık ve artan güvenlik ikilemleri olmadan.

Bu nedenle İran, İbrahim Reisi'nin çağrıda bulunduğu ve Arap, Körfez ülkelerinin de karşılık verdiği komşuluk diplomasisi ilkesine dayanarak deklare edilen ilkeden gerçekçi uygulamaya geçiş yapmalı. Bunun için de dosyaları iç içe geçirme, Arap gerilim noktaları ile Filistin sorununun çözümünde ortak bir görüşe varmak için yapılan diyalogları kızıştırma politikasından vazgeçmeli. Her şeyden önce de çerçevesini bölgesel hegemonyanın, Arap meselelerini kullanarak bölgesel statünün büyük güçler tarafından tanınmasını sağlamaya çalışmanın oluşturduğu siyasi söylemi terk etmeli. Tarihin ve geçmişin komplekslerini ve bunların İranlı karar alıcının kendi bölgesel rolüne ilişkin algısı üzerindeki etkilerini bir kenara bırakmalı, çünkü benlik algısı, İran dış politikasının psikolojik çerçevesini temsil ediyor.

O zaman Abdullahiyan'ın Arap-İran diyaloguna ilişkin açıklamaları; ekonomik, siyasi ve güvenlik açısından bütünleşmiş bir bölgesel ortam için gerçeğe dönüştürülebilir.


İsrail'in savaştan sonra oluşacak Gazze yönetimini silahlandırma planı ortaya çıktı

ABD, İsrail ordusunun Refah'ın doğusunda sürdürdüğü kara harekatının tüm şehre yayılmasından endişeleniyor (AFP)
ABD, İsrail ordusunun Refah'ın doğusunda sürdürdüğü kara harekatının tüm şehre yayılmasından endişeleniyor (AFP)
TT

İsrail'in savaştan sonra oluşacak Gazze yönetimini silahlandırma planı ortaya çıktı

ABD, İsrail ordusunun Refah'ın doğusunda sürdürdüğü kara harekatının tüm şehre yayılmasından endişeleniyor (AFP)
ABD, İsrail ordusunun Refah'ın doğusunda sürdürdüğü kara harekatının tüm şehre yayılmasından endişeleniyor (AFP)

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant'ın, savaş sonrası Gazze'yi yönetecek birimlerin silahlandırılmasını istediği savunuldu.

İsrail Hayom gazetesinin aktardığına göre Gallant, Gazze'de çeşitli yerel yönetim birimlerinin kurulmasını ve bunların başına Batı Şeria'daki Filistin Ulusal Yönetimi'ne bağlı isimlerin getirilmesini istiyor.

Bu isimlerin Hamas'la bağlantılı olup olmadığının netleştirilmesi için Filistin Ulusal Yönetimi'nden istihbarat yetkilileriyle birlikte çalışılması da planlanıyor. 

Gallant'ın, Hamas'ın düzenleyebileceği saldırılara karşı kendilerini koruyabilmeleri için bu birimlere hafif silahlar sevk edilmesini hedeflediği öne sürüldü.

Özel takip cihazları yerleştirilecek silahların İsrail ordusu tarafından takip edileceği, böylelikle bunların Hamas'ın eline geçmesinin engelleneceği savunuldu. 

Ayrıca ABD'nin de desteğiyle Arap devletlerinden oluşan uluslararası bir yapı üzerinden yeni Gazze yönetimine para akışı sağlanması hedefleniyor. Plana göre Gazze Şeridi'ndeki sivil yönetim hem İsrail hem de uluslararası oluşum tarafından denetlenecek.

Gazete, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun savaş sonrası Gazze Şeridi'nin yönetimi için halen net bir plan sunmadığına da dikkat çekti. Haberde, "Netanyahu karar vermedikçe Hamas, İsrail Savunma Kuvvetleri'nin çekildiği bölgelerde yeniden güçleniyor" dendi.

İsrail'in radikal sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ise Gallant'ın planına karşı çıkarak "ABD'ye şirin görünmek istiyor, Gazze'de terör devleti kurulmasının önünü açmak istiyor" dedi. 

Son dönemde savaşın ardından Gazze'nin idaresi meselesi Tel Aviv yönetiminde ihtilaf yaratmıştı. Netanyahu, idarenin Filistin Ulusal Yönetimi'ne devredilmesine başından beri karşı çıkıyor. 

Gallant ise ABD'ye daha yakın bir pozisyonda. Washington yönetimi bölgenin kontrolünün "yenilenmiş" Filistin Ulusal Yönetimi'ne devredilmesi gerektiğini savunuyor. Diğer yandan Gallant, ABD'nin talep ettiği gibi iki devletli çözüme yanaşmayacağını da belirtmişti.

İsrail ordusunun 6 Mayıs'ta Refah'ın doğusuna başlattığı kara harekatı sürerken ABD, Gazze Şeridi'ne kurduğu yüzer limandan yardım sevkıyatına başlandığını duyurdu. 

ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı'ndan yapılan açıklamada, bugün 09.00'da karaya yardım taşınmaya başlandığını bildirdi. 

Hiçbir Amerikan askerinin karaya çıkmadığı belirtilirken, "birkaç ülke ve insani yardım kuruluşunun bağışladığı malzemelerin taşındığı" ifade edildi.

Gazze Şeridi, 1996-2006'da Filistin Ulusal Yönetimi'ne bağlıydı. Ancak Hamas, 2006'da yapılan seçimlerde, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın partisi Fetih'i geçerek 132 sandalyeli mecliste 74 koltuk kazanmış, Fetih ise 45 sandalyede kalmıştı. Daha sonra taraflar arasında yaşanan anlaşmazlık nedeniyle 2007'de Gazze'de patlak veren çatışmalarda, Hamas bölgenin kontrolünü ele geçirmişti.

Independent Türkçe, İsrail Hayom, Times of Israel, Washington Post


1600 yıllık gizemli İrlanda taşı, İngiltere'de bir bahçeden çıktı

Üzerinde MS 4. yüzyılda ait İrlanda dilinde yazıtlar bulunan 1600 yıllık taş, Coventry'de bir coğrafya öğretmeni tarafından ortaya çıkarıldı (Herbert Sanat Galerisi ve Müzesi)
Üzerinde MS 4. yüzyılda ait İrlanda dilinde yazıtlar bulunan 1600 yıllık taş, Coventry'de bir coğrafya öğretmeni tarafından ortaya çıkarıldı (Herbert Sanat Galerisi ve Müzesi)
TT

1600 yıllık gizemli İrlanda taşı, İngiltere'de bir bahçeden çıktı

Üzerinde MS 4. yüzyılda ait İrlanda dilinde yazıtlar bulunan 1600 yıllık taş, Coventry'de bir coğrafya öğretmeni tarafından ortaya çıkarıldı (Herbert Sanat Galerisi ve Müzesi)
Üzerinde MS 4. yüzyılda ait İrlanda dilinde yazıtlar bulunan 1600 yıllık taş, Coventry'de bir coğrafya öğretmeni tarafından ortaya çıkarıldı (Herbert Sanat Galerisi ve Müzesi)

İrlanda'ya ait gizemli bir kadim taşın, İngiltere'deki bir bahçede keşfedilmesi arkeologları şaşkına çevirdi.

Üzerinde MS 4. yüzyıla ait İrlanda dilinde yazıtlar bulunan 1600 yıllık taş, 2020'de West Midlands bölgesindeki Coventry'de bir coğrafya öğretmeni tarafından ortaya çıkarıldı.

Nesneyi bulan Graham Senior, bu taşın bahçesinin aşırı uzamış bir kısmını temizlerken gözüne çarptığını ve bir tür takvim olduğunu düşündüğünü söyledi.

Ancak uzmanlar, bu keşfin "cevaptan çok soru" doğurduğunu ve nesnenin bölgeye seyahat eden İrlandalı Hristiyan rahiplere ait olabileceği yönünde spekülasyonların yapıldığını belirtti.

Birmingham Museums Trust'tan arkeolog Teresa Gilmore, Live Science'a verdiği röportajda, "Taşın buraya nasıl geldiğine dair birçok ihtimal var" dedi.

Bu tür harika keşiflerin en şaşırtıcı yanlarından biri de genelde cevaplardan çok soru doğurmaları.

Yaklaşık 139 gram ağırlığında ve yaklaşık 11 santimetre uzunluğundaki nesne, kumtaşından yapılmış. Bir isim olabileceği düşünülen yazıtın satırları taşın üç köşesine kazınmış. 

gtn
Graham Senior, kadim taşı bulduğunu söyledi (Herbert Sanat Galerisi ve Müzesi)

Uzmanlara göre bu nesne; kazınmış dana derisi, parşömen ve kağıt kullanılmaya başlanmadan önce kadim Ogham dilini yazmanın yaygın bir yolu.

Senior bu taşı, Coventry'deki Herbert Sanat Galerisi ve Müzesi'ne bağışladı. Taş, burada Nisan 2025'e kadar sergilenecek. 

Herbert müzesi küratörü Ali Wells, "Mael'in taşı nasıl kaybettiğini ve Coventry'deki bir bahçeye nasıl geldiğini asla öğrenemeyebiliriz ancak gelecekteki araştırmaların daha fazlasını ortaya çıkaracağını umuyorum" dedi.

humyum
Yaklaşık 139 gram ağırlığında ve yaklaşık 11 santimetre uzunluğundaki nesne, kumtaşından yapılmış (Herbert Sanat Galerisi ve Müzesi,)

Ocak ayında İspanya'da 2 bin yıllık kurşun nesne, üzerinde bir Roma diktatörünün adı yazılmış halde keşfedilmişti. Bu nesnenin, savaşan kabileler tarafından "mermi" olarak kullanıldığı bildirilmişti. 

4,5 x 2 santimetre boyutlarında ve 71 gram ağırlığındaki bu eserin, bir kalıbın içine erimiş kurşun dökülerek yapılmış olduğu düşünülüyor. Eser, uzmanlar tarafından "glans inscripta" diye biliniyor. 

Bir yüzünde muhtemelen bilinmeyen bir İspanyol kasabasının Latincesi olan "IPSCA", diğer yüzündeyse Sezar anlamına gelen "CAES" yazıyor. 
Independent Türkçe


Beyaz Saray: Gazze'ye iskele üzerinden birkaç gün içinde yardım ulaştırmayı umuyoruz

Gazze kıyısı açıklarındaki yüzer havuz (ABD Merkez Komutanlığı “X” hesabı)
Gazze kıyısı açıklarındaki yüzer havuz (ABD Merkez Komutanlığı “X” hesabı)
TT

Beyaz Saray: Gazze'ye iskele üzerinden birkaç gün içinde yardım ulaştırmayı umuyoruz

Gazze kıyısı açıklarındaki yüzer havuz (ABD Merkez Komutanlığı “X” hesabı)
Gazze kıyısı açıklarındaki yüzer havuz (ABD Merkez Komutanlığı “X” hesabı)

Beyaz Saray Sözcüsü Karine Jean-Pierre yaptığı açıklamada, ABD'nin önümüzdeki günlerde Gazze Şeridi'ne yüzer iskele aracılığıyla yakıt ve diğer yardımları getirmeyi umduğunu söyledi.

Reuters'ın haberine göre Pierre basın toplantsında, Beyaz Saray'ın sınırlı yardım operasyonları yoluyla Gazze'ye yardım ulaştırma konusundaki endişelerinin hala devam ettiğini söyledi.

ABD ordusu perşembe günü Gazze Şeridi açıklarındaki yüzen iskelenin tamamlandığını duyurdu ve yardım kamyonlarının birkaç gün içinde ulaşacağını belirtti.

Açıklamada, Gazze'de ABD askerlerinin bulunmadığı ve yardımın Birleşmiş Milletler tarafından dağıtılacağı ifade edildi.

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) 25 Nisan'da en az 320 milyon dolara mal olacak iskelenin inşaatına başlandığını duyurmuştu.