Gazze Savaşı beş cephede sürüyor

Tünellerdeki direnişçiler İsrail ordusunda kayıplara ve yaralanmalara neden olurken Netanyahu acı kayıplara rağmen zafer sözü verdi. Diğer yandan Hamas lideri İsmail Heniyye, ateşkes çağrısı yaptı.

Cibaliye Mülteci Kampı’na yapılan saldırı sonucu geniş çaplı yıkım yaşandı. (Reuters)
Cibaliye Mülteci Kampı’na yapılan saldırı sonucu geniş çaplı yıkım yaşandı. (Reuters)
TT

Gazze Savaşı beş cephede sürüyor

Cibaliye Mülteci Kampı’na yapılan saldırı sonucu geniş çaplı yıkım yaşandı. (Reuters)
Cibaliye Mülteci Kampı’na yapılan saldırı sonucu geniş çaplı yıkım yaşandı. (Reuters)

Kara operasyonunun ilk 24 saatinde bir çok askerin ölmesi ve yaralanmasının ardından savaş, Gazze Şeridi’nde beş cephede şiddetlendi. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ‘acı kayıplara’ rağmen ‘zafer’ vaadinde bulunurken, Hamas lideri İsmail Heniyye ise İsrail ordusunu şok edici bir yenilgi ve ‘ölümle’ tehdit etti. Heniyye, ateşkese dayalı bir yol haritası sunmak, takas anlaşmasını tamamlamak ve Filistin devletine giden siyasi süreci başlatmak üzerine girişimlerde bulunuyor.

Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, kontrolü sıkılaştırmak ve kuzey bölgesini Gazze Şeridi'nin geri kalanından ayırmak amacıyla Gazze Şeridi'nin kuzeyine ve güneyine giren İsrail ordusuyla çatıştı. Kuzeyde Selahaddin Caddesi, el-Kerame bölgesi, Beyt Hanun ve el-Tevam ile güneyde ez-Zeytun mahallesinde şiddetli çatışmalar yaşandı.

İsrail işgal kuvvetlerine dört koldan saldıran Hamas, İsrail askerlerinin yakınındaki tünellerden çıkan direnişçilerin, onlara çeşitli füzelerle saldırıp, araçlarını havaya uçurmak için RPG fırlattığını gösteren videoları servis etti.

İsrailli liderler ve ordu yetkilileri çatışmaların şiddetli geçtiğini kabul etti. Netanyahu, İsrail ordusunun Gazze'de yürüttüğü savaşın zorlu ve uzun olduğunu söylerken, Savunma Bakanı Yoav Gallant ise ordusunun kayıplarını sert ve acı verici bir darbe olarak nitelendirdi. Ancak iki isim, yine de ilerleme sözü verdi.

‘Acı kayıplara’ rağmen İsrail’in Hamas hareketine karşı ‘zafere’ ulaşıncaya kadar savaşa devam edeceğini ifade eden Netanyahu, İsrail ordusunun Gazze Şeridi’ne giren askerleri arasında ölü ve yaralılar olduğunu duyurmasından saatler sonra “Birçok önemli başarı elde ettik ama aynı zamanda acı kayıplarımız da var” dedi.

Netanyahu sözlerini şöyle sürdürdü: “Zor bir savaşın içindeyiz. Uzun bir savaş olacak. Her bir askerimizin dünyaya bedel olduğunu biliyoruz. Tüm İsrail halkı sizi kucaklıyor, biz tüm kalbimizle sizinle, ailelerle birlikteyiz. Bu büyük üzüntünüzde hepimiz yanınızdayız.”

Netanyahu, 31 Ekim ve 1 Kasım’da Gazze'de öldürülen en az 16 İsrail askeri olduğunu belirtti. Bu sayının çatışmalar devam ettikçe artması muhtemel.

İsrail ordusu 1 Kasım’da Gazze'de Hamas'ın ayrı ayrı saldırılarında 16 askerin öldürüldüğünü, çoğunluğunun Givati ​​Tugayı'ndaki seçkin askerler olduğunu ve araçlarının hedef alınması sonucu öldürüldüklerini doğruladı.

Gallant, askerlere başsağlığı diledi ve dün akşam yaptığı güvenlik değerlendirmesi sonunda şunları söyledi: “Gazze Şeridi'ndeki askeri operasyon, teröristleri ve liderlerini yakalayarak istenilen hedeflere ulaşmaktadır. Kara operasyonu Gazze'deki tünellerin ortaya çıkarılmasına, Hamas teröristlerinin bölgeden çıkışına ve yıkıcı saldırılara maruz kalmasına katkıda bulunuyor.”

(foto altı) Cibaliye Mülteci Kampı’ndaki enkazdan kurtarılan bir kız (AP)
Cibaliye Mülteci Kampı’ndaki enkazdan kurtarılan bir kız (AP)

İsrail ordusu, Hamas militanlarını öldürdüğünü ve aralarında gözlem noktaları, tanksavar timleri, fırlatma rampaları, gemiler ve askeri alanların da bulunduğu onlarca hedefi yok ettiğini duyurdu.

İsrail Ordusu’nun kara operasyonları komutanı, geçtiğimiz günlerde Hamas'ın silah depolarını imha ettiklerini söylemişti.

İsrailli bir askeri kaynağa göre İsrail güçleri, hastaneler de dahil olmak üzere kuzey bölgesi üzerindeki kontrolü sıkılaştırmak istiyor. Şarku’l Avsat’ın İsrail Kamu Yayın Kuruluşu KAN'dan aktardığına göre kaynak şu ifadeleri kullandı: “Hamas'ın askeri kanadı, sivilleri kullanarak tüm hastaneleri kendi sahası haline getirdi. Hamas'ın askeri altyapısını ortadan kaldırmak için hastanelerin boşaltılması, terör örgütünün hazırladığı tünellerin imha edilmesi gerekiyor.”

İsrail, çatışmalar yoğunlaştıkça Gazze ile iletişimi keserken, İsrail uçakları Gazze Şeridi'nin çoğu bölgesini bombalamaya devam etti ancak daha çok kuzey bölgesine odaklandı. İsrail işgal ordusu, Salı günü 400'e yakın ölü ve yaralının olduğu katliamın ardından yine sınır bölgesi olan Cibaliye Mülteci Kampı’na saldırarak burada ikinci bir katliam gerçekleştirdi.

İsrail’in, Gazze Şeridi’ndeki Cibaliye Mülteci Kampı’nda bulunan el-Faluga bölgesindeki yerleşim alanına dün akşam düzenlediği hava saldırısında çok sayıda kişi öldü ve yaralandı. Bu, salı günkü (31 Ekim) katliamdan sonra burada gerçekleştirilen ikinci katliam oldu.

(foto altı) İsrail helikopterinden Gazze Şeridi’ne atılan bombalar. (Reuters)
İsrail helikopterinden Gazze Şeridi’ne atılan bombalar. (Reuters)

Gazze Sağlık Bakanlığı, Cibaliye Mülteci Kampı’ndaki kurbanların sayısını kesin olarak belirtmedi. Ancak devam eden saldırılar sonucunda 7 Ekim’den bu yana toplam 8 bin 850 şehit ve 24 binin üzerinde yaralı olduğunu bildirdi. Şehitlerin yüzde 73'ü çocuk, kadın ve yaşlılardan oluşuyor.

Bu sayılara, enkaz altında mahsur kalan veya kurtarılmayı bekleyen en az bin 50 çocuğun da dahil olduğu yaklaşık bin 950 kayıp kişi dahil değil.

Bakanlık ayrıca Sivil Savunma Güçleri'nin, sınırlı kurtarma operasyonları sırasında çöken binaların altında cesetlerin çürümesi sorununu gündeme getirdiğini ve bunun insani ve çevresel kaygıları artırdığını bildirdi.

El Kassam Tugayları’nın, İsrail araçlarını imha ettiği ve Beyt Hanun'daki bir binada konuşlanmış yaya asker kuvvetini etkisiz hale getirerek orduya birçok kayıp verdirdiğini açıkladığı bir dönemde, Hamas lideri İsmail Heniyye savaşı bitirmek için bir yol haritası sundu.

Heniyye, televizyonda yayınlanan konuşmasında, “Hamas hareketinin arabuluculara, saldırının durdurulması ve başkenti Kudüs olan bağımsız bir Filistin devleti kurulmasına yönelik siyasi yolun açılmasını, esir takası, geçişlerin açılması ve Filistinlilerin kendi kaderini tayin hakkını da içeren kapsamlı bir ateşkes için vizyon sunduğunu” belirtti.

Bu, Hamas'ın savaşı durdurmak için sunduğu ilk girişim. İsrail tarafı bu konuda henüz yorum yapmazken, bir yandan savaşın hedeflerine ulaşılamadığı, diğer yandan ise Hamas’ın ortadan kaldırılması gereken bir düşman olarak görüldüğü göz önüne alındığında buna yanıt vereceği düşünülmüyor.



Rusya, yeniden yapılanmanın başlamasıyla birlikte Suriye arenasına geri dönüyor

Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)
Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)
TT

Rusya, yeniden yapılanmanın başlamasıyla birlikte Suriye arenasına geri dönüyor

Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)
Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)

Mustafa Rüstem

Sonunda ilk kez, birbiri ile savaşan eller tokalaştı. Rusya'nın siyasi karar alma süreçlerinin mutfağı olan Moskova Dışişleri Bakanlığı'nın lüks salonundaki beyaz masanın etrafında, on yıldır birbirine hasım olan gözler buluştu. Bu, Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani’nin, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mahir eş-Şara'nın da aralarında bulunduğu üst düzey bir heyetin eşlik ettiği ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile bir araya geldiği bu türden ilk ziyaretiydi.

Bu ziyaret, on yıllardır ittifak dilinin baskın olduğu iki ülke arasındaki diplomatik kartların yeniden karılması açısından son derece önemli görünüyor. İttifak, Beşşar Esed rejiminin devrilmesinin akabinde Moskova'ya kaçmasının ardından değişti. Ancak Kremlin’in kapıları, Esed iktidarını devirme hareketinin başlamasıyla birlikte katıldığı Suriyeli muhalif güçlerin saflarındaki siyasi ve askeri mücadelesinin başlangıcından bu yana, “Ebu Ayşe” lakaplı Bakan Şeybani'ye açıldı.

Yeni bir beyaz sayfa

Siyaset dünyasının en meşhur sözü olan “bugünün düşmanı yarının dostu olabilir” doğrudur. Mutlak anlamda ne düşmanlık ne de dostluk vardır. Ancak görüşmelerdeki beden dili söyleyeceğini söyledi ve Rus diplomasisinin, Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara'yı 15 Ekim'de Moskova'da yapılması planlanan Rus-Arap zirvesine davet ederek de olsa, Suriye topraklarına ve Akdeniz'e erişimini koruma konusundaki “aceleci” tavrını özetledi.

 Rusya, Esed'in devrilmesinden bu yana Moskova'ya yaptığı ilk ziyarette Şeybani'yi ağırladı (AFP)Rusya, Esed'in devrilmesinden bu yana Moskova'ya yaptığı ilk ziyarette Şeybani'yi ağırladı (AFP)

Suriyeliler, Lavrov ve Şeybani arasındaki görüşmede genel bir diplomatik denklik tablosuna ulaşmadan önce, Esed Suriyesi döneminde alışılan itaatkarlıktan uzak olduklarını açıklayan bir beden dili benimsemeye çalıştılar. Suriye Dışişleri Bakanı, ülkesinin Moskova'nın Esed rejimiyle ekonomik, güvenlik ve askeri alanlarda imzaladığı tüm önceki anlaşmaları kapsamlı bir şekilde yeniden değerlendirmeye çalıştığını gizlemedi. Bu yeniden değerlendirme, iki ülke arasındaki ilişkilerin geleceğini şekillendirmeyi amaçlıyor.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise ülkesinin, Suriye halkının tercihlerine saygı duyduğunu ve Moskova'nın Şam'daki yeni yönetimle iş birliği yapma isteğini dile getirdi. Hatta yaptırımların kaldırılması çağrısında bulundu.

Şantaj mı yoksa oyunun kuralları mı?

GSM Merkezi Direktörü Dr. Asıf Melhem, The Independent Arabia'ya verdiği röportajda, “sözlü destek” sınırları içinde kalan Suriye'ye yönelik yaptırımların kaldırılması ve benzeri konularla ilgili özel görüşmelere rağmen, mevcut Suriye hükümetinin ABD ve Batılı ülkelere her zaman kesin olarak güvenmenin imkânsız olduğunu anladığını söyledi.

Melhem, iki yönetim arasındaki gergin tutumlarda gözle görülür bir değişim olduğunu ve Şam'ın Esed rejimine verdiği destek sebebiyle Moskova'ya şantaj yapmaya çalışırken, Rusların bir miktar esneklik gösterdiğini belirtiyor. Melhem, “Yeni hükümet, ‘sizin yardımınız olmasaydı Esed çoktan devrilmişti’ demek istedi ve bu nedenle Rus yönetiminden tazminat ödemesini ve Esed'i teslim etmesini talep etmeye başladı” diye devam etti.

Ciddi Suriyeli yetkililer, Suriye'deki askeri üslerin Rusya için acil bir ihtiyaç ve Moskova tarihinde bir dönüm noktası olduğuna inanıyor. Ama durum böyle değil. Rusya'nın ihtiyacı olduğu doğru, ancak beklendiği kadar acil ve kaçınılmaz değil.

Rus GSM Merkezi’nin Direktörü, siyasette her pozisyonun bir bedeli olduğuna inanıyor. Rusya, Suriye'deki üslerini elinde tutmakla ilgileniyor ve bunları korumanın yanı sıra, Esed iktidarından önce bile Suriye ile iyi olan ilişkilerini sürdürmek istiyor.

Haberler, Rus bombardımanı nedeniyle sivillerin zarar gördüğü olaylarda artış olduğunu ortaya koyuyor (AFP)Haberler, Rus bombardımanı nedeniyle sivillerin zarar gördüğü olaylarda artış olduğunu ortaya koyuyor (AFP)

Direktör şu açıklamada da bulundu: “Her halükarda, üsler Moskova için bir ölüm kalım meselesi değil. Örneğin Suriye kıyılarını ele alırsak, Ruslar açısından Akdeniz'e erişimin tek yolu Karadeniz, Cebelitarık Boğazı veya Süveyş Kanalı’dır. Bu koridorlar ise belirli anlaşmalara tabi. Bu nedenle, özellikle Rusya, herhangi bir bölgede yaşanabilecek beklenmedik gelişme korkusuyla askeri varlığını çeşitlendirmeye başladı. Sudan, Libya ve Eritre'de askeri üsler kurma girişiminde bulundu. Zira üslerinin bulunduğu ülkelerde bazı siyasi değişiklikler yaşanabileceğinin ve bu durumda üslerini korumanın zorlaşabileceğinin farkında.”

Ekim 2011'de Moskova, Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi olarak, eski Suriye devlet başkanı Beşşar Esed'in istifasını isteyen Batı destekli kararlara karşı veto yetkisini kullanmaya başladı. Bu veto, 8 Aralık 2024'e kadar süren Suriye savaşı boyunca tekraren devam etti. Eylül 2015’te de askeri müdahalede bulundu. O dönemde Rus güçleri, DEAŞ ve terör örgütü olarak tanımladığı el-Kaide'nin Suriye kolu Nusra Cephesi de dahil olmak üzere muhalif grupları hedef aldıklarını kabul ettiler.

Bununla birlikte haberler, özellikle Kuzey Suriye'de Rus bombardımanları sebebiyle sivillerin zarar gördüğü olaylarda artış olduğunu ortaya koydu. Bu durum, milyonlarca insanın Türkiye yakınlarındaki veya sınırındaki kamplara göç etmesine yol açtı. Bu arada, Ekim 2016'da Moskova, BM İnsan Hakları Konseyi'ndeki koltuğunu kaybetti.

Rusya-Suriye ilişkileri, Suriye'nin bağımsızlığını tanıyan ilk rejim olan eski Sovyetler Birliği dönemine kadar uzanıyor. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre iki ülke arasında kurulan diplomatik ilişkiler ve stratejik ittifak, Hafız Esed'in Suriye'de iktidara gelmesiyle (1970'ten 2000'e) zirveye ulaştı.

Ekonomik ilişkiler

Tüm bunların bir uzantısı olarak Moskova, Şam ile ilişkilerini korumaya çalışıyor. Son görüşme de yeni bir koordinasyon aşamasının başlangıcı sayıldı. Rusya yalnızca siyasi ve askeri düzeylerde değil, ayrıca Suriye'nin yeniden inşası ve istikrarının sağlanması konusunda da kapsamlı yardım sunma isteğini dile getirdi.

Gözlemciler, bu görüşmenin kanlı bir dönemin ardından açık oynamaya ve yeni bir sayfa açmaya yönelik daha geniş bir çabanın parçası olduğuna inanıyor. Bu adımlar, sivillerin ölümüne ve geniş bir bölgede köy ve kasabalarda hâlâ görülebilen yıkıma yol açan bombardımanlar sebebiyle Rusya'nın kendileriyle karanlık bir geçmişe sahip olduğunu düşünen Suriyelilerin kızgınlığına rağmen atılıyor. Rusya'nın yeniden inşaya katılması yakıp yıktıklarını telafi etmenin, diğer yandan da yatırım ve çok sayıda anlaşmanın değerlendirilmesi yoluyla sıcak sulara dönüşün bir yolu olabilir.

 Dr. Asıf Melhem ise, Suriye ile Rusya arasında fosfat, petrol, doğalgaz ve Tartus Limanı alanındaki yatırımlar için imzalanan sözleşmelerin rejimin devrilmesinden çok önce iptal edildiğini vurguluyor. Bu sözleşmeler kapsamında Suriyeli şirketler ile ortak olan Rus şirketlerinin, hisselerini ortaklarına devrettiklerinin, dolayısıyla ziyaretin, bu anlaşma ve sözleşmelerin yeniden değerlendirilmesi bağlamında yapıldığının altını çiziyor.

Buna ilave olarak Rusya, Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi ve uluslararası alanda önemli bir varlığa sahip. Dünyanın en büyük ikinci gücü. Melhem bunun önemli olduğuna inanıyor, zira bu sebeple Rusya’nın görüşleri dikkate alınıyor. Dolayısıyla Rusya ile ilişkiler sürdürülmeli, bu durum şüphesiz Suriye'ye fayda sağlayacaktır.

Öte yandan Şam, Rusya'nın Suriye'ye ihtiyacı olduğunu iddia ederek durumu abartmaya çalışıyor. Melhem’e göre bu doğru değil, çünkü Suriye'nin toplam yüzölçümü Moskova ve kırsalının yüzölçümünü aşmıyor ve Rusya, eğer zorunda kalırsa ve bölgede kalmasının bedelinin elde edeceği faydadan daha büyük olduğunu görürse, sonunda bu üslerden vazgeçebilir.

*Bu analiz Şarku'l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.