Hamas yönetim merkezinin bulunduğu Gazze şehrinin çevresinde göğüs göğüse çatışmalar yaşanıyor

Tel Aviv 25 askerinin öldürüldüğünü açıkladı. Tel Aviv yerinden edilmiş kişiler ile yaralılardan oluşan konvoyları bombaladı.

Hamas yönetim merkezinin bulunduğu Gazze şehrinin çevresinde göğüs göğüse  çatışmalar yaşanıyor
TT

Hamas yönetim merkezinin bulunduğu Gazze şehrinin çevresinde göğüs göğüse çatışmalar yaşanıyor

Hamas yönetim merkezinin bulunduğu Gazze şehrinin çevresinde göğüs göğüse  çatışmalar yaşanıyor

İsrail ordusu tarafından geçtiğimiz Perşembe (2 Kasım) günü şafak vakti kuşatma altına alınan Hamas hareketinin kalesi Gazze şehrinin çevresinde çatışmalar şiddetlendi ve iki gün boyunca şehrin içine ilerleme kaydedilemedi. Evden eve, tünelden tünele çatışmalar yaşanırken, İsrail’e ait uçaklar Gazze'de geniş alanları bombalamaya devam ederek yerinden edilmiş insanlardan ve yaralılardan oluşan bir konvoyu ve hastanelerin çevresini hedef alarak daha fazla can kaybına neden oldu.

İsrail ordusu, savaşın 28. gününde güçlerine karşı mücadelenin yönetilmesinde merkezi bir rol oynayan Kassam Tugayları’na bağlı "Sabra" taburunun komutanı Mustafa Dellul'u öldürdüğünü duyurdu. Ordu aynı zamanda çeşitli cephelerde doğrudan çatışmaya dönüşen şiddetli çarpışmalarda çok sayıda subay ve askerini kaybettiğini itiraf etti.

FOTO: Gazze Şeridi'ndeki Deyr el-Balah'ta bulunan El-Magazi kampında geniş çaplı yıkım (DPA)
Gazze Şeridi'ndeki Deyr el-Balah'ta bulunan El-Magazi kampında geniş çaplı yıkım (DPA)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, dün (Cuma) yaptığı açıklamada, askerlerinin yüz yüze şiddetli çatışmalar yürüttüğünü ve "Hamas yerle bir olana" kadar çatışmaların devam edeceğini söyledi. Netanyahu, önceki gün (Perşembe) ordunun Gazze'yi kuşattığını ve hiçbir şeyin bunu durduramayacağını kaydetti. Ancak İsrail güçleri perşembe ve cuma günleri sahada kendilerini mevzilenmekten veya ilerlemekten alıkoyan şiddetli bir direnişle karşılaştı. Kassam Tugayları, savaşçıların tünellerden çıkıp tanklara ve zırhlı araçlara ulaşıp onları sıfır mesafeden patlattığı ve evlerdeki askerlere saldırdığı görüntüleri yayınlıyor. Öte yandan İsrail ordusu da tünellerden çıkan bombalı militanların görüntülerini yayınlarken, çatışma yerlerindeki tünellerin bombalanma görüntülerini de yayınladı.

FOTO: İsrail'in dün (Cuma) Gazze'deki Eş-Şifa Hastanesi'nin girişine düzenlediği bombalı saldırıda yaralananlar oldu (AP)
İsrail'in dün (Cuma) Gazze'deki Eş-Şifa Hastanesi'nin girişine düzenlediği bombalı saldırıda yaralananlar oldu (AP)

İsrail Gazze Şehri'ni kontrol altına almaya çalışıyor; yaklaşık 600 bin Filistinlinin yaşadığı Gazze, Şeridi'n en büyük şehridir. Tel Aviv burayı Hamas'ın Şerit'teki yönetiminin kalesi olarak kabul etmektedir. İsrail ordusunun Kassam Tugayları'nın en güçlü savunmasına maruz kalması nedeniyle Tel Aviv görevin zorlu ve maliyetli olduğunun farkındadır.

Şarku’l Avsat’ın Times of Israel gazetesinden aktardığına göre gazete ordunun görevinin zor olacağı yorumunu yaptı. Çünkü Hamas'ı devirme arzusu İsrail’i, bombalar ve bubi tuzaklarıyla dolu kalabalık bir şehir labirentinde savaşmaya zorlayacak. Şehrin altından militanların pusu kurmak veya güçleri şaşırtmak için kullandığı geniş bir tünel ağı geçiyor.

İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi, görevin zorluğunu itiraf etti. Halevi, İsrail güçlerinin "profesyonel mücadele ve cesaret gerektiren, yakın mesafe çatışmalarını da içeren yoğun ve karmaşık bir kentsel alanda" savaştığını belirterek, savaşın "zor ve acı bir bedeli" olduğunu bir kez daha hatırlattı.

İsrail ordusu Cuma günü yaptığı açıklamada savaşın başlangıcından bu yana 340 askerinin ve liderinin öldüğünü kara savaşından sadece iki gün sonra ise ordu saflarındaki ölü sayısının 25'e çıktığını bildirdi.

İsrail'in Gazze Şeridi'ne bugünkü saldırısı (AFP)
İsrail'in Gazze Şeridi'ne bugünkü saldırısı (AFP)

İsrail güçleri, kuzeyden ve güneyden, Beyt Lahya'dan kuzeye, Es-Sudaniye, Et-Tavam, El-Kerame ve El-Atatra'ya kadar birçok eksen üzerinden Gazze Şehri'nin dış mahallelerine ulaştı. Ordu ayrıca Gazze Şehri'nin kuzeybatısındaki Sahil Kampı'nın eteklerine vardı. Gazze Şehri'nin güneydoğusundaki Cuhr ed-Dik'ten güneye, Netzarim'e, ardından 10. Cadde'ye, Ez-Zeytun mahallesine ve Gazze Şehri'nin güneyindeki Tel el-Hava'ya kadar ulaştı.

Gazze Şehri'nin Şeridi'n ve Hamas yönetiminin merkezini temsil etmesinin yanı sıra burada İsrail'in hedef aldığı iki hastane var. Bunlardan ilki, İsrail'in şehrin kuzeyinde, Sahil kampının yakınındaki "El Kassam" komutanlığının karargahı olduğunu söylediği Şifa Hastanesi ve ikincisi daha önce tahliye edilmesinde ısrar ettiği Kudüs Hastanesi. İsrail'in ulaştığı tüm noktalarda Cuma günü şiddetli çatışmalar devam etti.

El Kassam Tugayları, savaşçılarının Beyt Lahya'nın (kuzey Gazze Şeridi) kuzeybatısındaki El Emirikiyye bölgesinde bir İsrail askeri grubunu ansızın yakaladığını duyurdu. Sıfır mesafeden 4 askeri öldürdüler ve bir İsrail askerini “keskin nişancı” ile öldürdüler. Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Hanun kasabasındaki bir kuvveti hedef aldılar ve İsrail tanklarını ve zırhlı araçlarını imha ettiler. İsrail ordusu Cuma günü Gazze Şeridi'nin kuzeyinde direniş savaşçılarıyla yaşanan çatışmalarda bir tank komutanının öldürüldüğünü itiraf etti. Ordudan yapılan açıklamada, Çavuş İtay Sadun'un (21 yaşında) Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki çatışmada öldürüldüğü belirtildi. Sadun'un İsrail ordusunun 401'inci Tugayı 52'nci Taburu'nda tank komutanı olduğu ifade edildi.

İsrail güçleri, Gazze'nin kuzeyi ile güneyini birbirine bağlayan tek cadde olan Selahaddin Caddesi'ni kontrol altına aldıktan sonra Er-Raşid Es-Sahel Caddesi'ni de kontrol altına almaya çalışıyor.

Gazze Perşembe günü kordon altına alınırken Netanyahu ordusunu hiçbir şeyin durduramayacağını söyledi. Kassam Tugayları Askeri Sözcüsü Ebu Ubeyde sesli bir konuşmasında şunları söyledi: “Kassamlar Gazze'yi ‘Siyonist varlığın üzerindeki tarihin laneti’ haline dönüştürmeyecek.

İsrail uçakları Gazze Şeridi'nin çeşitli yerlerini bombalamaya devam ederken, Er-Raşid sahil yolunda yerinden edilmiş insanları ve yaralıları taşıyan ambulans konvoyuna saldırılar düzenledi. Ordu, Cuma günü erken saatlerde sokakta yerlerinden edilmiş, vücut parçaları dağılmış insanları bombaladı, ardından yaralıları Mısır'a taşıyan bir ambulans konvoyunu da bombaladı. Filistinli kaynakların söylediğine göre ordu geri döndü ve konvoyu dönüş yolunda tekrar bombaladı, ardından Şifa Hastanesi'ne vardığında üçüncü kez bombaladı. İsrailli bir sözcü, ambulans konvoyunun bombalanması olayının soruşturulduğunu söyledi.

Gazze Sağlık Bakanlığı, "Uluslararası Kızılhaç, yaralıların tahliye edilerek Refah kapısına nakledildiğini ancak işgalin onları bilinçli olarak hedef aldığını bize bildirdi. İşgal bombası birden fazla lokasyondaki ambulansları hedef aldı ve Şifa Hastanesi önünde katliam gerçekleştirdi."

Gazze Sağlık Bakanlığı, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırganlığının bilançosunun "7 Ekim'den bu yana 3 bin 826'sı çocuk ve 2 bin 405'i kadın olmak üzere 9 bin 227 şehide ve 23 bin 516 yaralıya yükseldiğini" duyurdu.

Bu arada ABD Savunma Bakanlığı, Hamas'ın elindeki rehinelerin serbest bırakılması çabalarına katkıda bulunmak için silahsız Amerikan insansız hava araçlarının Gazze Şeridi üzerinde uçtuğunu açıkladı. Pentagon sözcüsü General Pat Ryder yaptığı açıklamada şunları söyledi: "Rehinelerin serbest bırakılması çabalarına destek olarak, silahsız Amerikan insansız hava araçları Gazze üzerinde uçuyor ve İsrailli ortağımıza tavsiye ve yardım sağlıyor."

İsrail ayrıca Cuma günü “binlerce” Filistinli işçiyi Gazze Şeridi'ne sürmeye başladı. Gazze Geçiş İdaresi Müdürü Hişam Advan, AFP’ye şunları söyledi: “Savaşın başlangıcından bu yana İsrail'de gözaltına alınan binlerce işçi geri gönderildi.” İsrail yetkililerine göre, 7 Ekim'de savaş başladığında Gazze Şeridi'ndeki yaklaşık 18 bin 500 Filistinlinin İsrail'de çalışma izni vardı.



Suriye zorlu iki yıllık bir Amerikan sınavı dönemine mi giriyor?

Washington'da, Trump'ın yaptığı gibi Suriye'ye yönelik yaptırımları sonlandırmak konusunda aceleci davranıldığı mı sorgulanıyor (AFP)
Washington'da, Trump'ın yaptığı gibi Suriye'ye yönelik yaptırımları sonlandırmak konusunda aceleci davranıldığı mı sorgulanıyor (AFP)
TT

Suriye zorlu iki yıllık bir Amerikan sınavı dönemine mi giriyor?

Washington'da, Trump'ın yaptığı gibi Suriye'ye yönelik yaptırımları sonlandırmak konusunda aceleci davranıldığı mı sorgulanıyor (AFP)
Washington'da, Trump'ın yaptığı gibi Suriye'ye yönelik yaptırımları sonlandırmak konusunda aceleci davranıldığı mı sorgulanıyor (AFP)

Sevsen Mehenna

Suriye, sahil bölgesindeki kanlı olaylarla ilgili soruşturma raporunu yayınladığı sırada, ABD Temsilciler Meclisi Finansal Hizmetler Komitesi, ABD'nin Suriye'ye uyguladığı yaptırımları düzenleyen Sezar Yasası'nı yürürlükten kaldırmak yerine, yeniden düzenleyen bir yasa tasarısını onayladı. “Suriye Yaptırımları Sorumluluk Yasası” başlıklı yasa tasarısı, 31 kabul, 23 aleyhte oyla kabul edildi. Bu onayla birlikte, yasa tasarısı yürürlüğe girmesi için geçmesi gereken bir sonraki aşamaya geçiş yaptı.

 

Temsilciler Meclisi Dışişleri Komisyonu Ortadoğu ve Kuzey Afrika Alt Komitesi Başkanı Cumhuriyetçi Senatör Michael Lawler tarafından 16 Temmuz'da sunulan yasa tasarısı, bankacılık kısıtlamalarını gözden geçirmeyi, kara para aklamayla mücadele imkânlarını artırmayı ve Sezar Yasası'nı kalıcı olarak yürürlükten kaldırmak için insan hakları ile ilgili şartlar koşmayı amaçlıyor. Lawler, tasarının Kongre'nin Suriye'ye yönelik tüm yaptırımları sonlandırmak için benimsemeyi planladığı icraatları gözden geçirmek amacıyla, “azınlıkların ve dini özgürlüklerin korunması ve Captagon ticaretiyle mücadele” çağrısında bulunduğunu belirtti.

Yasa tasarısı neyi öngörüyor?

Ayrıntılı olarak yasa tasarısı, yaptırım muafiyet süresinin 180 günden iki tam yıla uzatılmasını öngörüyor. Ayrıca, ABD yönetiminin Suriye hükümetinin belirtilen koşullara uyumunu iki yıl üst üste veya 2029 sonuna kadar teyit etmesi halinde Sezar Yasası'nın tamamen feshedilmesini de öngörüyor.

Tasarı ek olarak, ABD yönetiminin Kongre'yi Suriye Merkez Bankası'na tanınan düzenleyici ve idari kolaylıklar konusunda bilgilendirmesini gerektiren bir madde de içeriyor. Yasa tasarısı Temsilciler Meclisi Maliye Komitesi'nden geçmiş olsa da, yasalaşmadan önce Temsilciler Meclisi Dışişleri Komitesi tarafından incelenmesi ve hem Temsilciler Meclisi'nde hem de Kongre'de nihai olarak oylanması da dahil olmak üzere atılması gereken birkaç adım var.

Bu arada, ABD’deki medya kuruluşları Suriye hükümetini güneyde, özellikle Suveyda şehrinde yaşanan son olaylar nedeniyle eleştirdi. Wall Street Journal başyazısında, “Suriye Özel Temsilcisi Büyükelçi Tom Barrack'ın tekrar tekrar yaptığı merkezileşme yanlısı yorumlar, Suriye hükümetini İsrail'in uyarılarına rağmen Suveyda'ya asker göndermek için yeşil ışık yaktığına inandırdı” ifadeleri yer aldı. Gazete, Kongre'de bazı kişilerin “ABD'nin Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara'yı destekleme konusunda daha fazla temkinli olması gerektiğini” belirttiğine de işaret etti. Temsilciler Meclisi Finansal Hizmetler Komitesi'nin tasarıyı değerlendirmesinin bir denetim mekanizması oluşturacağı ve Suriye'ye yönelik yaptırımların daha fazlasının sonlandırılması için gereken koşulları belirleyeceği de belirtildi.

Beyaz Saray, Temmuz ayı başlarında Başkan Donald Trump'ın Suriye'ye yönelik yaptırımları sonlandıran bir başkanlık kararnamesi imzaladığını duyurmuştu. Bu başkanlık kararnamesi, eski Suriye devlet başkanı Beşşar Esed, yardımcıları, DEAŞ ve Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt'in “İran'ın vekilleri” olarak tanımladığı gruplara yönelik yaptırımları ise sonlandırmadı.

Peki Finansal Hizmetler Komitesi, Sezar Yasası’nı feshetmek yerine neden yeniden düzenlenmesini onayladı?

Birçok Suriyeli muhalif, Şara'nın Suriye'de iktidara gelmesinden bu yana, Alevileri hedef alan sahil olaylarıyla başlayan, daha sonra Ceramana ve Sahnaya'da ve son olarak Suveyda'da devam eden kanlı olayların hız kesmeden devam ettiğini düşünüyor. Bu nedenle Washington, Şam'ın yeni bir istikrar dönemine doğru ilerlediğine halen şüpheyle yaklaşıyor. Bu sebeple de Kongre Finansal Hizmetler Komitesi, Sezar Yasası'nı yürürlükten kaldırmak yerine “Suriye Yaptırımları Sorumluluk Yasası” başlığı altında yeniden düzenlemeyi tercih ederek iki mesaj verdi; ihlaller devam ettiği sürece Suriye yaptırımlardan muaf tutulmayacaktır. Bununla birlikte Şam hükümeti suçları durdurma, azınlıkları koruma ve bölgesel nüfuz eksenlerinden kurtulma konusunda gerçek bir istek gösterirse, kapı açık kalmaya devam edecektir.

Esed sonrası Suriye’ye yeni Amerikan bakışı

Bu düzenleme, yeni Suriye'nin ne savaş kartlarının ne de barışın ana hatlarının belirlenmediği bir savaş arenası olmayı sürdürdüğü konusundaki Amerikan algısını yansıtıyor. Şara'nın iktidara gelmesinden itibaren, ABD'nin Şam'a yaklaşımı değişti. Washington artık Suriye’de durumu eskisi gibi, devrik cumhurbaşkanına bağlı tek bir blok olarak görmüyor. Aksine, Suriye'yi siyasi değişim ve iç reform belirtileri gösterirse uluslararası sisteme kademeli olarak yeniden entegre edilebilecek bir ülke olarak görüyor. Bu nedenle, Finansal Hizmetler Komitesi, Sezar Yasası'nı feshetmek yerine yeniden düzenlemenin ABD yönetimine siyasi ve ekonomik esneklik sağlayacağını, yaptırımları Suriye'yi tamamen tecrit eden bir kılıç yerine seçici bir baskı aracı olarak kullanmasına olanak tanıyacağını düşündü.

Hızlı ve şaşırtıcı bir öneri

Şam henüz yasa tasarısı hakkında resmi bir açıklama yapmamış olsa da, Suriye-Amerikan Konseyi, Sezar Yasası'nı yeniden düzenleyen yasa tasarısına açıkça karşı çıktığını duyurdu. Bu tasarının yaptırımları örtülü bir şekilde genişlettiği ve yaptırımları tamamen sonlandırma çabalarına doğrudan bir tehdit oluşturduğu konusunda uyardı. Özünde, Suriye'nin istikrar, yeniden inşa ve mültecilerin geri dönüşü yönünde temkinli adımlar atmaya başladığı bir dönemde yaptırım sisteminin daha da güçlendirilmesi anlamına geldiğini belirtti.

Eski ABD Dışişleri Bakanlığı danışmanı ve Cumhuriyetçi Parti üyesi Hazem Ghabra, yasa tasarısının çok hızlı ve ani bir şekilde sunulduğunu söyledi. Güneybatı Suriye'de, özellikle de Suveyda kentinde yaşananların bir sonucu gibi göründüğünü ifade etti. Washington'da, Trump'ın Suriye'ye yönelik yaptırımları aceleyle sonlandırması gibi, yaptırımları sonlandırmakta acele etmek ile ilgili soruların  gündemde olduğunu ve yaptırımların kaldırılmasının temel amacının, siyasi nedenler değil, ekonomik ilerleme ve toparlanmanın önündeki engellerin kaldırılması olduğunu kaydetti.

Sözlerini sürdüren Ghabra, Suriye hükümetinin yurt dışına yönelmek ve uluslararası diplomatik çalışmalara katılmak için gerekli iç, siyasi ve sosyal reform sürecini başlatmak amacıyla attığı adımların ne olduğunu, başka bir deyişle, dış diplomatik aktivizmin, geçen hafta diplomatik faaliyetlerin çoğuyla birlikte kısmen çöken kırılgan bir iç yapıya mı dayandığını sorguladı.

Ghabra, bazı Kongre üyelerinin bir tür denetim uygulanması ve Suriye hükümetine, Suveyda'da yaşananlara yol açan kötü bir yönetimin varlığı halinde kaybedecek bir şeyleri olacağının altının çizilmesinin gerektiğini düşündüklerini belirtti. Buradan hareketle, bu yasayı sunma ihtiyacı, bu soruları ele almanın ve Sezar Yasası’nın yürürlükten kaldırılması sürecini planlamanın bir yolu olarak öne çıktı. Böyle bir yasa yürürlüğe girdiğinde, Dışişleri Bakanlığı ve Hazine Bakanlığı gibi ABD hükümet kurumlarının, Suriye hükümetinin yaptıkları ile yapmadıklarının sürekli ve açıkça tanımlanmış bir şekilde denetlenmesine yönelik çalışmalarını aktifleştirecektir. Oylamadan geçeceğine çok güvenilmese de, bunun ABD’deki siyasetçilerin büyük bir kesiminin düşünce yapısının bir göstergesi olduğu biliniyor.

Suveyda olayları ve etkileri

Sosyal medyada, silahlı kişilerin aralarında Husam Saraya adlı bir ABD vatandaşının da bulunduğu aynı aileden sekiz erkeği, göz altına aldıktan sonra öldürdüklerini gösteren videolar dolaşıma girmişti. ABD Dışişleri Bakanlığı da vatandaşlarından birinin ölümünü doğrulayarak endişelerini dile getirdi ve hesap sorulması çağrısında bulundu. Bu arada, İnsan Hakları İzleme Örgütü, hükümet güçleri de dahil olmak üzere tüm tarafları ihlallerde bulunmakla suçlayan bir rapor yayınladı.

Bu nedenle, özellikle Dürzi azınlığı etkileyen son olaylar, yaptırımların tamamen sonlandırılmasına yönelik herhangi bir tartışmanın engellenmesinde önemli bir rol oynadı. Bu olaylar, yeni hükümetin güvenliği sağlama veya mezhepsel kaosu önleme becerisine dair şüpheci olmak ve daha önce eski rejime atfedilen rastgele tasfiye taktiklerinin devam ettiğinin kanıtı olarak görüldü.

Paris'te yaşayan Suriyeli avukat ve siyasi aktivist Zeyd el-Azm, temsilciler ve Pentagon da dahil olmak üzere Amerikan kurumlarının, yeni rejimin mezhep, din veya etnik kökenlerine bakılmaksızın tüm Suriyelileri kapsayabileceği konusunda kendisine tam ve yeterli bir şekilde güvenemediğini söyledi. “Trump'ın danışmanları ve terörle mücadele yetkilileri aracılığıyla daha ilk günden gözlemlediğimiz de buydu. Yeni geçiş dönemi otoritesine şartlar koşulması gerektiğini, çünkü bu otoritenin diğer Suriyeli unsurlara karşı ihlallerde bulunmayacağının garantisi olmadığını söylediler” dedi.

“Son aylarda, Mart ayında Suriye sahilinde, Nisan ayında Sahnaya'da ve en son Suveyda'da olmak üzere birçok olay yaşandı. ABD'de yeni Suriye makamlarının davranışları konusunda şüpheleri olanlar, şüphelerinde haklıydı. Bu konular, bazı milletvekillerini ve temsilcileri, yeni Suriye makamlarının davranışlarını izlemek için iki yıllık bir süre belirleme konusunu gündeme getirmeye yöneltti.”

Baskı kartı

Hem Cumhuriyetçi hem de Demokrat partilerden etkili Kongre üyeleri, yaptırımları düzenleyerek devam ettirmeyi haklı çıkarmak için medyadaki haberleri ve insan hakları ihlalleri ve cinayetlerle ilgili raporları gerekçe gösteriyorlar. Sivilleri korumadaki tam yetersizlikler göz önüne alındığında, yaptırımların garantiler olmadan kaldırılmasının, Amerikan hükümetinin suç ortağı sayılmasına yol açacağını savunuyorlar. Düzeltilen yasa, yaptırımların herhangi bir şekilde hafifletilmesinin, ister silahlı gruplar ister Suriye güvenlik güçleri olsun, suç işleyenler için gerçek bir hesap sorma mekanizmaları kurulması ile bağlantılı olduğunu vurgulayan maddeler ekledi.

Suriye güçleri Suveyda'ya girmedi

ABD'nin Suriye ve Lübnan Özel Temsilcisi Tom Barrack, Suveyda'daki olaylara atıfta bulunarak yaşanan korkunç olaylardan dolayı Suriye hükümeti hesap vermelidir dedi ve Suriye'deki azınlıkların yönetime entegre edilmesi çağrısında bulundu.

Ülkesinin “Suveyda'daki gelişmelere belli bir ölçüde endişe, acı ve yardımla karşılık verdiğini” belirten Barrack, ülkesinin “düşmanca koşulların bulunduğu hiçbir yere daha fazla asker göndermeyeceğini” ekledi.

Associated Press, Barrack'ın “İsrail'in Suriye'ye müdahalesi çok kötü bir zamanda gerçekleşti... Ülkeyi birleştirmek için mevcut Suriye makamlarıyla birlikte çalışmak dışında alternatif bir plan yok” dediğini ve “Suriye ve İsrail arasında deklare edilen ateşkesin yalnızca Suveyda ile ilgili bir anlaşma olduğunu” belirttiğini aktardı.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığı röportaja göre Barrack “mevcut hükümete uygulanabilir bir alternatifin ve alternatif bir planın olmaması durumunda risklerin yüksek olduğunu, Suriye hükümetinin başarısız olması halinde, onu kasıtlı olarak devirmeye çalışanlar olacağını, ancak asıl sorunun neden olacağını” belirtti. Suriye'nin Libya veya Afganistan gibi bir felaket senaryosu ile karşı karşıya kalma olasılığı ile ilgili soruya ise ABD Özel Temsilcisi, “evet, hatta belki daha kötüsü de olabilir” yanıtını verdi.

Sivil barış kurumunun yeniden kurulması

Avukat Zeyd Azm, Suriye'de sivil barışı koruyan bir kurumun, yani ordunun yeniden kurulması gerektiğini söyledi. “18 aylık bir geçiş dönemi belirleyen BM’nin 2254 sayılı kararına geri dönmeliyiz. Bu ideal olmasa da, Şara’ya verilen beş yıllık süreden çok daha iyi” dedi.

Yine bazıları, ABD'nin Sezar Yasası’nı yürürlükten kaldırmak yerine düzenlemeyi onaylayarak, yeni Suriye hükümetine ihlalleri durdurması ve milisler üzerinde devlet kontrolünü sağlaması için baskı yapmaya çalıştığını düşünüyor. Bunun amacı, Suriye'nin tamamen tecrit edilmesini önlemek ve böylece tamamen Rusya, Türkiye ve İran'ın bölgesel nüfuz alanına dönüşmesini engellemektir. Son olaylar, yaptırımların sürdürülmesini meşrulaştırmak için siyasi bir koz olarak kullanılıyor ve her türlü ekonomik rahatlama, sivilleri ve azınlıkları korumak ve daha kapsayıcı bir siyasi sistem inşa etmek için atılacak somut adımlara bağlanıyor. Bunun dışında Sezar Yasası’nın tamamen yürürlükten kaldırılması Suriye ve müttefiklerine verilecek karşılıksız bir armağan olacaktır.