Libya Başkanlık Konseyi’nde ulusal uzlaşıya bağlılık vurgusu

Trabluslu yetkililer, düzensiz göçle ilgili konferans düzenliyor.

Menfi, Dışişleri, Frankofonlar ve Yurt Dışındaki Kongolular Bakanı Jean-Claude Gakosso ve Afrika Birliği Uzlaşma Danışmanı Muhammed el-Labbad ile görüştü. (Başkanlık Konseyi)
Menfi, Dışişleri, Frankofonlar ve Yurt Dışındaki Kongolular Bakanı Jean-Claude Gakosso ve Afrika Birliği Uzlaşma Danışmanı Muhammed el-Labbad ile görüştü. (Başkanlık Konseyi)
TT

Libya Başkanlık Konseyi’nde ulusal uzlaşıya bağlılık vurgusu

Menfi, Dışişleri, Frankofonlar ve Yurt Dışındaki Kongolular Bakanı Jean-Claude Gakosso ve Afrika Birliği Uzlaşma Danışmanı Muhammed el-Labbad ile görüştü. (Başkanlık Konseyi)
Menfi, Dışişleri, Frankofonlar ve Yurt Dışındaki Kongolular Bakanı Jean-Claude Gakosso ve Afrika Birliği Uzlaşma Danışmanı Muhammed el-Labbad ile görüştü. (Başkanlık Konseyi)

Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, üzerinde çalıştığı ulusal uzlaşı projesinin geçmişin sayfasını çevirmeyi amaçlayan kapsamlı ulusal bir süreç olduğunu vurguladı. Diğer yandan Abdulhamid Dibeybe başkanlığındaki geçici Ulusal Birlik Hükümeti, düzensiz göç konusunda bir konferans düzenlemeyi planlıyor.

Başkanlık Konseyi Başkanı, Trablus’ta Frankofonlar ve Yurt Dışındaki Kongolular Bakanı Jean-Claude Gakosso ve Afrika Birliği Uzlaşma Danışmanı Muhammed el-Labbad ile yaptığı görüşmede “Ulusal uzlaşı yolu, çatışmaların açtığı yaraları sarmanın doğru yoludur” dedi.

Ofisine göre Menfi, geçen perşembe akşamı şu açıklamada bulundu:

“Uzlaşı, geçmişin sayfasını çevirmeyi, anlaşmazlık ve bölünmenin nedenlerini ortadan kaldırmayı ve intikamdan uzak, onarıcı adaleti sağlamayı amaçlayan herhangi bir siyasi çözümün en önemli bileşenlerinden biri olarak kabul ediliyor.”

sxcdfre
Menfi, Dışişleri, Frankofonlar ve Yurt Dışındaki Kongolular Bakanı Jean-Claude Gakosso ve Afrika Birliği Uzlaşma Danışmanı Muhammed el-Labbad ile görüştü. (Başkanlık Konseyi)

Kongo Dışişleri Bakanı, Menfi’nin Libya’da uzlaşma ve istikrarın temellerini atma çabaları nedeniyle Yüksek Düzeyli Komite Başkanına Cumhurbaşkanı Denis Sassou Nguesso’nun övgüsünü iletti.

Batı Libya’daki güvenlik yetkilileri ülkeye düzensiz göçmen akınından şikâyet ederken, Ulusal Birlik Hükümeti ile konuyla ilgili ‘Güvenli Bir Akdeniz ve İstikrarlı Güney’ başlığı altında bir konferans düzenleyeceğini açıkladı.

İtalya merkezli Nova ajansının dünkü sayısında yayınlanan bir habere göre Libya hükümetinden bir kaynak, konferansın 27 ve 28 Kasım’da Trablus’ta Sahel ve Sahra ülkelerinden çalışma bakanlarının katılımıyla düzenleneceğini bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre bu bölgesel, kıtasal ve uluslararası etkinlik, Libya’da türünün ilk örneği niteliğinde ve İtalya ve Avrupa Birliği’ni de kapsayacak. Bazı taraflar, bunu önemli bir niteliksel sıçrama olarak nitelendiriyor.

Gözlemcilere göre ülkedeki ekonomik kriz nedeniyle Birlik Hükümeti, göçmenleri suç örgütlerinin ve kaçakçıların eline bırakmak yerine onları organize etmenin önemini anlamış görünüyor.

Dönüm noktası, 25 Ekim’de çalışma prosedürlerini kolaylaştırmayı ve anlayış fırsatlarını iyileştirmeyi amaçlayan Bangladeş ile Yasal Göçün Teşvik Edilmesine Yönelik Mutabakat Zaptı ile gerçekleşti.

Libya Haber Ajansı’na göre metin, Libya’ya Bangladeşli işçileri organize etme ve kaydetme, yasal prosedürlerini tamamlama, yasal girişlerini düzenleme ve menşe ülkelerine dönüşlerini sağlama olanağı sağlıyor.

Anlaşma aynı zamanda, Libya’ya yasa dışı yollardan giren çok sayıda Bangladeşli işçinin yarattığı zorluklarla mücadelede karşılıklı iş birliğini de artıracak.

Uluslararası Göç Örgütü’nün Haziran 2023’te güncellenen en son raporuna göre Kuzey Afrika ülkesinde en az 23 bin 563 Bangladeşli yaşıyor. Bu da 703 bin 369 kişilik toplam göçmen nüfusun yüzde 3’üne denk geliyor.

Dün Nova’ya konuşan Libyalı kaynağa göre Trablus hükümeti, Bangladeş ile imzalanan mutabakatın aynısını diğer Sahel ve Sahra ülkelerine de sunmayı planlıyor. Gerçekleşmesi durumunda bu ‘tarihi bir başarı’ olacak.

sdwvd
Birlik hükümetinden sorumlu İçişleri Bakanı Trablisi, Yasadışı Göçmenlik Bürosu önünde konuşma yaptı. (İçişleri Bakanı)

Birlik Hükümeti’nden sorumlu İçişleri Bakanı İmad Trablisi, geçen perşembe akşamı Yasadışı Göçle Mücadele Dairesi’nin inceleme turu sırasında Libya’nın yasadışı göç akışından mustarip olduğunu belirtti. Trablisi şu ifadeleri kullandı:

“Tutukluların temini, barınması ve ülkelerine sınır dışı edilmesi nedeniyle kurum üzerinde borç birikmesine neden olan bu olgunun azaltılmasında kurum çalışanlarına büyük sorumluluk düşmektedir.”

xscdf
Trablus’taki Yasadışı Göçle Mücadele Dairesi günlük toplantısını gerçekleştirdi. (İçişleri Bakanlığı)

Trablisi, Yasadışı Göçle Mücadele Dairesi’nin bazı üyelerinin günlük toplantısı sonrasında yaptığı konuşmada, ‘üyelerin, İçişleri Bakanlığı bütçelerine yük getiren bu olguyla mücadele etmek için Libya’nın her yerinde gösterdiği çabaları’ takdir ettiğini ifade etti.

Uluslararası Göç Örgütü’nün verilerine göre Libya’da 175 bin 132 (toplamın yüzde 25’i) Nijer, 165 bin 924 (yüzde 24) Mısır, 123 bin 607 (yüzde 18) Çad, 30 bin 95 (yüzde 4) Nijerya, 14 bin 783 (yüzde 2) Gana ve 12 bin 581 (yüzde 2) Mali göçmeni bulunuyor.

Diğer yandan Dibeybe hükümeti, dün yaptığı açıklamada Bakanlar Kurulu’nun, ‘tüzel kişiliğe ve bağımsız mali sorumluluğa sahip olmak, Sağlık Bakanlığı’na bağlı olmak ve hizmetlerini tüm vatandaşlara sunmak’ şartıyla Libya’nın güneyindeki Sebha şehrinde bir psikolojik bakım merkezi kurulması yönünde bir karar aldığını duyurdu.

Aynı şekilde Doğu Libya’daki Yolsuzlukla Mücadele Savcılığı Savcısı, Suluk belediye başkanının ‘zimmete para geçirme’ suçlamasıyla dava süresince tutuklanmasına karar verdi.

Savcılık ofisi, Yolsuzlukla Mücadele Savcılığı’nın kendisine sunulan raporlarda yaptığı incelemelerde ‘belediye başkanının kendisine verilen görev yetkisini kötüye kullandığı’ sonucuna ulaştığını açıkladı. Söz konusu rapora göre 929 bin dinar zimmete geçirildi, kamu parası yönetimine ilişkin kural ve kontroller feshedildi.

sdferg
Libya Denetim Bürosu Başkanı Halid Şakşak, Dibeybe ile bir araya geldi. (Denetim Bürosu Medya Ofisi)

Libya’da Başsavcılığın son Denetim Bürosu’nda belirtilen hususlara ilişkin yürüttüğü soruşturmanın yanı sıra, savcılığın zaman zaman ortaya koyduğu ‘yolsuzluk vakaları’ nedeniyle hükümet yetkilileri ve çalışanları sıklıkla hapis cezasına çarptırılıyor.

Denetim Bürosu, 25 Ekim’de yayınladığı 2022 yılı raporunda Birlik hükümeti de dahil olmak üzere ülkedeki birçok partinin kamu fonlarının ‘istismar ve israf edildiğini’ ortaya çıkarmıştı.

Raporda, araba satın almak için milyonlar harcanmasının yanı sıra, kurgusal sözleşmeler yoluyla kamu fonlarının zimmete geçirilmesi ve tedarik sözleşmelerinin imzalanmasının genişletilmesi ile başlayan birçok yolsuzluk olayına yer verildi.



Meşruiyet kazanma ile iç ve dış zorluklar arasında yeni Suriye yönetimi

Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera (Reuters)
Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera (Reuters)
TT

Meşruiyet kazanma ile iç ve dış zorluklar arasında yeni Suriye yönetimi

Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera (Reuters)
Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera (Reuters)

Beşşar Esed rejiminin devrilmesinden sonra Suriye'deki diplomatik hareketlilik her geçen gün artıyor; Arap ve yabancı heyetler yeni yönetimin yetkilileriyle görüşmek üzere Şam'a akın ediyor ve bu da yönetime bir tür meşruiyet kazandırıyor.

Dışişleri bakanları, diplomatlar ve üst düzey yetkililer Esed sonrası Suriye'ye farklı nedenler ve yönelimlerle gitmiş olsalar da bu ziyaretler mevcut yönetimin zımnen tanınması anlamına geliyor. Kuşkusuz bu yeni yönetime güç veriyor.

Gözlemciler, yeni yönetime meşruiyet kazandırmanın temellerini sağlamlaştırması için iyi bir fırsat olduğuna inanıyor. Bu fırsat, iktidarların devrildiği ve yeni yöneticileri tanımak yerine uluslararası örgütlere üyeliklerinin askıya alınması gibi cezalandırıcı tedbirlerin uygulandığı önceki birçok örnekte mevcut olmayabilir.

Ancak bazıları, Esed rejiminin uluslararası arenadaki etkili aktörlerin çoğu tarafından kabul görmemesini, benzer vakaların ele alınışındaki çifte standartla açıklayabilir. Diğer bir grup ise rejim değişikliğinin genellikle askeri hareketler tarafından gerçekleştirildiğini savunuyor. Suriye örneğindeki paradoks, Esed rejiminin başta Heyetu Tahriru’ş-Şam (HTŞ) olmak üzere saflarında yabancıların da bulunduğu silahlı gruplar tarafından devrilmiş olmasıdır.

Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesinin ardından Sednaya Cezaevi’nden serbest bırakılan mahkumlar için düzenlenen kutlamaya katılan bir Suriyeli (Reuters)Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesinin ardından Sednaya Cezaevi’nden serbest bırakılan mahkumlar için düzenlenen kutlamaya katılan bir Suriyeli (Reuters)

Geçiş yönetiminin zorlukları

Esed rejiminin HTŞ tarafından ani bir şekilde devrilmesi, 13 yıllık iç savaşa ve onlarca yıllık baskıcı yönetime katlanan Suriyelileri sevince boğdu. Foreign Affairs dergisinde yayınlanan bir yazıda, geçiş yönetiminin karşılaşabileceği zorlukların altı çizildi.

Söz konusu yazıda şu ifadelere yer verildi: “Şam'da yeni bir hükümet şekillenirken hem Suriyeliler hem de yabancı gözlemciler bu hükümetin kapsayıcılığı ve temsili konusunda endişe duyuyor. Suriye'deki etnik ve dini gruplar arasındaki çözülmemiş gerginliklerin yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera'nın ülkeyi birleştirme ve iktidarını sağlamlaştırma çabalarını engelleyebileceğine dair endişeler var.”

Foreign Affairs, ABD'nin yakın vadede yapacağı tercihlerin ‘yeni yönetimin otoritesini Suriye geneline yayma ve yeniden inşa etme kabiliyetini etkileyeceği’ değerlendirmesinde bulundu.

Yazının devamında, “Suriye'nin yeni liderlerine şüpheyle yaklaşmak için nedenler var. Bunlardan biri savaşın yıkıma uğrattığı ülkenin vahim durumu. Zira Suriyelilerin yüzde 70'inden fazlası yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Suriye'nin gayri safi yurt içi hasılası (GSYİH) 2011'den bu yana 60 milyar dolardan 10 milyar dolara düştü. Yeniden yapılanmanın 400 milyar dolara mal olması bekleniyor” ifadeleri yer aldı.

Dergi, yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera'nın ‘yeni koşullara uyum sağlama becerisini de kanıtladığını’ belirtti. Yazıda, “2017'de Suriye'nin İdlib vilayetini ele geçirdikten sonra sıfırdan bir proto-devlet inşa etmeye başladı ve Suriye ulusal gündemini benimsemek için HTŞ’den çok sayıda yabancı savaşçıyı ülkelerine gönderdi. Önceki amaçlarını reddetti. Bu da HTŞ'nin sonunda Şam'a yürümesini sağladı. Eş-Şera ayrıca küçük Hıristiyan ve Dürzi topluluklarına da ulaştı... Kadınların eğitiminin önemi üzerine konuştu ve Batılı ülkelerle sivil toplum kuruluşlarından gelen insani yardımlara kapı açtı” denildi.

ABD’nin tutumu ve ‘birleşik bir devlet’

Washington yönetimi için belki de en önemli şey, ABD'nin Suriye'deki hedeflerine büyük ölçüde ulaşmış olmasıdır. Esed rejimi sona erdi, İran ve Rus güçleri Suriye'den çekildi. Suriye'deki değişimi özellikle İran için büyük bir kayıp olarak gören dergiye göre, “Suriye'de dost bir hükümetin kaybedilmesi büyük bir darbedir. Tahran, Lübnan'daki Hizbullah'a silah aktarmak için kullandığı ana güzergâhını kaybetti. Böylece Tahran yönetimi, ciddi şekilde zayıflattığı direniş eksenini yeniden inşa etme yolunu kaybetmiş oldu.”

Foreign Affairs, Washington'un tutumunu ve askeri varlığını sürdürme ihtiyacı duymamasını ya da başlangıçta Esed rejimini zayıflatmayı amaçlayan ezici yaptırımları açıklayabilecek nedenleri sıraladı. Dergi, Amerikan güçleri ve ABD tarafından desteklenen Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) Suriye'nin kuzeyinde DEAŞ'a ciddi zarar verdiğinden bahsetti.

Yeni güvenlik güçlerinin bir üyesi, Humus'ta devrik Devlet Başkanı Beşşar Esed yanlılarını gözaltına almak için düzenlenen operasyon sırasında tankların önünde yürüyor. (AP)Yeni güvenlik güçlerinin bir üyesi, Humus'ta devrik Devlet Başkanı Beşşar Esed yanlılarını gözaltına almak için düzenlenen operasyon sırasında tankların önünde yürüyor. (AP)

Suriye'deki yeni yönetim yetkililerinin göreve gelmelerinin üzerinden birkaç hafta geçmeden aldıkları kararlar ve yaptıkları açıklamaların yarattığı endişe ve tartışmaların ortasında Amerikan dergisi, yeni Suriye ve komşuları için en iyi senaryonun, uzun vadede bölgesel istikrarı artıracak diplomatik anlaşmaları müzakere edebilecek birleşik ve uyumlu bir devletin kurulması olduğu değerlendirmesinde bulundu.

Dergi, bunun alternatifinin ise zayıf, bölünmüş ve çatışmaya eğilimli bir Suriye olduğu uyarısında bulundu. Böyle bir sonuç bölgede uzun vadeli ve giderek daha maliyetli bir Amerikan askeri varlığını gerektirebilir. Şarku’l Avsat’ın Foreign Affairs’ten aktardığına göre bu durum Türkiye için de sorun yaratır. Irak'taki hassas inşa sürecini tehlikeye atar ve yeni bir Suriyeli göç dalgasına neden olur.

ABD, bu senaryodan kaçınmak için yeni Suriye hükümetine bir şans vermeli ve Şam'ın Suriye'nin kuzeydoğusundaki tarım ve petrol zengini vilayetlerin kontrolünü yeniden ele geçirmesine müsaade ederek güçlerini ülkeden çekmelidir. Ancak Washington'un öncelikle eş-Şera’nın DEAŞ'ı kontrol altında tutma kabiliyetine ve iradesine sahip olduğuna ve yeni hükümetin Suriye'deki Kürtlerin güvenliğini ve entegrasyonunu sağlayacağına, gerekirse bunu yapmak için Ankara'yla arasına mesafe koyacağına dair güvence vermesi gerekiyor.

Suriye Demokratik Güçleri (Reuters)Suriye Demokratik Güçleri (SDG) (Reuters)

Dergi, ABD'nin yaptırımları kaldırmasının ‘Suriye'ye yabancı yatırım yapılmasına ve hükümetin uluslararası bankacılık sistemine erişimine olanak sağlayacağını’ belirtti.

Analistlere göre eş-Şera ve yakınındaki isimler şimdi bu fırsatı değerlendirmeli ve tüm bileşenleri içinde barındıran yeni bir devlet inşa etmek için silahlı örgütlerin şemsiyesi altından çıktıklarını kanıtlamalılar. Ayrıca çatışan çıkarların Suriye'yi son birkaç yılda yaşadıklarından daha şiddetli olabilecek yeni bir sarmala sürüklemesine izin vermemeliler.