Basil, Genelkurmay Başkanı’nın görevinin sonlanmasında ısrarcı

Şii İkili, Avn’ın görev süresinin uzatılması için hükümetin ‘çıkışı güvence altına almasını’ tercih ediyor.

Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri’nin Ordu Komutanı Joseph Avn ile bir araya geldiği bir görüşmenin arşiv fotoğrafı (Lübnan Parlamentosu)
Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri’nin Ordu Komutanı Joseph Avn ile bir araya geldiği bir görüşmenin arşiv fotoğrafı (Lübnan Parlamentosu)
TT

Basil, Genelkurmay Başkanı’nın görevinin sonlanmasında ısrarcı

Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri’nin Ordu Komutanı Joseph Avn ile bir araya geldiği bir görüşmenin arşiv fotoğrafı (Lübnan Parlamentosu)
Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri’nin Ordu Komutanı Joseph Avn ile bir araya geldiği bir görüşmenin arşiv fotoğrafı (Lübnan Parlamentosu)

Lübnan Genelkurmay Başkanı Joseph Avn’ın 10 Ocak’ta emekliye ayrılmasıyla ordu liderliğinde oluşacak boşluğun doldurulması, zaman alıcı bir döngüyü beraberinde getiriyor. Durum, geçici Başbakan Necib Mikati’nin Avn’ın görevden ayrılmasının ertelenmesi meselesini gündem dışından çıkartarak, Bakanlar Kurulu’na sunmasına bağlı. Ancak şu ana kadar neredeyse tek başına tweet atan ve muhalefetinde kendisini destekleyecek kimseyi bulamayan Özgür Yurtsever Hareketi lideri Milletvekili Cibran Basil’in güçlü muhalefetiyle karşı karşıya.

Hizbullah, Basil’in bu yöndeki talebindeki ısrarına yanıt vermedi. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Şii İkili’de üst düzey bir kaynak, Basil’in, Hizbullah’ın sürekli iletişim halinde olduğu irtibat ve koordinasyon sorumlusu Vefik Safa aracılığıyla Genel Sekreter Hasan Nasrallah’a bu konuda mesaj gönderdiğini söyledi.

Kaynak, Basil’in Nasrallah’a mesajını eski Cumhurbaşkanı Mişel Avn’ın kendisiyle yaptığı telefon görüşmesiyle hazırladığı söylentilerini yalanladı. Kaynağa göre Şii İkili, istikrarın sağlanması ve toplumsal barışın korunmasındaki ulusal rolleri nedeniyle, büyük askeri ve güvenlik kurumlarındaki liderlik konumunu korumak için ordu liderliğindeki boşluğun doldurulmasından yanaydı ve hala da öyle. Ayrıca Güney Lübnan’da İsrail sınırında devam eden çatışmalar nedeniyle ülkenin içinde bulunduğu istisnai ve acil koşullar ışığında tutumu her zamankinden daha sert.

Aynı kaynak, “Hizbullah, General Avn’ın görev süresinin uzatılmasını kabul etmeyen Basil’e uymak zorunda mı? Marada Hareketi lideri Süleyman Franciyye’nin seçilmesine karşı durduğu süre zarfında karşılığında kendisine ne teklif edildi? Ordu komutanının görev süresinin uzatılmasını destekleyen ve cumhurbaşkanının yokluğunda yeni bir komutan atamayı reddeden Maruni Patriği Beşara er-Rai ile yaşadığı anlaşmazlığa dahil olduğu için kendisine bedava ödül teklif etmek mümkün mü?” ifadelerini kullandı.

Kaynak, Hizbullah’ın cumhurbaşkanlığı yokluğunda devletteki liderlik pozisyonlarında oluşan boşlukları doldurmak için geçici hükümete yeşil ışık yakılmasına ilk itiraz eden Basil’i yatıştırmak üzere fazla güç kullanmaya niyeti olmadığını ifade etti. Nasrallah’ın buna dikkat etmek için inisiyatif aldığını söyleyen kaynak, Basil’in bu konuda dayanışmasını ilan ettiğini belirterek, bugün yeni bir ordu komutanı atamak konusunda ısrar ederek pozisyonunu değiştirmesine şaşırdıklarını dile getirdi.

Aynı kaynak, Şii İkili’nin ordu liderliğinde bir kadronun boşalmasını engellemek için önerilen seçenekleri Mikati ile ilk görüşen taraf olduğunu ve kendisiyle aynı fikirde olan Hristiyan çoğunluk ile bir çatışmaya girmek zorunda olmadığını belirtti. Kaynak, bir taraftan cumhurbaşkanının yetkilerini ihlal ederek yeni bir ordu komutanı atamak yerine General Avn’un görev süresinin uzatılmaması, diğer yandan yokluğunda bazı şeylerin kötüye gittiği bahanesiyle cumhurbaşkanlığındaki boşluğun uzatılması karşısında da uyarıda bulundu. 

Kaynak ayrıca, cumhurbaşkanlığı boşluğunun uzatılmasında bir sakınca olmadığını öne sürenlerin yolunu kesmek için General Avn’ın görevden alınmasının bir yıl yerine 6 ay ertelenmesinde bir sakınca olmadığını dile getirdi. Şii İkili’nin (Hizbullah ve Emel’in) hükümetin Avn’ın görevden alınmasını ertelemek için çıkışı güvence altına almayı tercih ettiğini ve hala öyle olduğunu söyleyen kaynak, bu nedenle Meclis Başkanı ordu liderliğinde bir boşluk oluşmasını önlemek için önerilen çözümlere açıklık gösterse de durumun Meclis’e devredilmesinin arzu edilen bir şey olmadığını ifade etti.

Meclis Başkanı Nebih Berri’nin Genelkurmay Başkanı’na yönelik kampanyayı desteklemediğini ve sadece muhalifleri tarafından değil, aynı zamanda Maruni Patriği ve ordu komutanının görev süresinin uzatılması konusunda aynı fikirde olan uluslararası ve Arap kurumlar tarafından kendisine uygulanan kuşatma nedeniyle Basil’in önerilerine katılmadığını vurguladı.

Öte yandan siyasi kaynakların Şarku’l Avsat’a belirttiğine göre General Avn’ın görevden alınmasını ertelemek için Bakanlar Kurulu’nda bir çıkış yolu bulmak zorsa, ordu liderliğindeki boşluğu parlamentonun doldurması için kapı aralık bırakılacak. Ancak kaynaklara göre çözüm, yalnızca askeri personel için emeklilik yaşını daha yükseğe çıkarmak, bu yaş sınırının hem kendisi hem de diğer güvenlik liderleri için uzatılmasına izin vermek, böylece meclis mevzuatının kişinin rütbesine dayalı olmasını önlemek olacaktır.

Kaynaklar, Mikati’nin görevlendirmesiyle Bakanlar Kurulu Genel Sekreteri Hakim Mahmud Makkeyye’nin hazırladığı fetva ışığında Şii İkili’nin ‘görevden almanın hükümet tarafından ertelenmesine’ bel bağladığına dikkati çekti.

Kaynaklar, görev süresinin ertelenmesinin hükümetle sınırlı tutulmasının, bir yasama oturumunda emekliliğe sevk edilen ve yerine vekaleten Tümgeneral Elias el-Bisari’nin görevlendirildiği Kamu Güvenliği Genel Müdürü Tümgeneral Abbas İbrahim’in görev süresinin uzatılması yönünde inisiyatif almaması dolayısıyla Şii İkili için bir utanç teşkil etmediğini söyledi. Her ne kadar askeri kurumdaki komuta, diğer güvenlik kurumlarında uygulanan komuta ile aynı olmasa da bu durum, ordu komutanlığının devrini engelliyor. Aynı şekilde Basil, ordudaki en üst rütbeye sahip olan, Askeri Konseyin tam zamanlı üyesi Tümgeneral Pierre Saab’ın vekaleten görevlendirilmesini istiyor.

Bu bağlamda Şii İkili içerisinden bir kaynağa göre Hizbullah, Basil adına bir savaşa girmek zorunda kalmayacak. Bu, sadece Meclis Başkanı Berri’nin seçim kampanyasına taraf olmayacağından değil, aynı zamanda onun yanında yer almanın da bir anlamı olmayacağından kaynaklanıyor.

Öte yandan görevden alınmanın ertelenmesi, General Avn’ın yerine yeni bir ismin atanmasından öncelikli olsa da Hizbullah, pozisyonunu yeniden gözden geçirmek için inisiyatif almazsa ayın ilk haftaları, kaçınılmaz olarak nihai pozisyonların netleşmesine yol açacak. Mevcut siyasi atmosfer de Basil’in General Avn’a karşı siyasi mücadelesinde işine yarayacak göstergeler taşımıyor. Çünkü Basil’in reddedici tavrını haklı çıkarmaya yönelik argümanı, ‘General Avn’ın ordu komutanlığından alınmasının cumhurbaşkanlığı mücadelesindeki şansını azaltacağı düşüncesi nedeniyle’ kişisel olarak nitelendiriliyor.



İsrail istihbaratı, Gazze'yi işgal etmenin savaşın hedeflerine ulaştıramayacağını doğruladı

Tel Aviv'deki protestocular dün Gazze savaşının sona ermesini ve Hamas tarafından tutulan İsrailli rehinelerin serbest bırakılmasını talep etti. (Reuters)
Tel Aviv'deki protestocular dün Gazze savaşının sona ermesini ve Hamas tarafından tutulan İsrailli rehinelerin serbest bırakılmasını talep etti. (Reuters)
TT

İsrail istihbaratı, Gazze'yi işgal etmenin savaşın hedeflerine ulaştıramayacağını doğruladı

Tel Aviv'deki protestocular dün Gazze savaşının sona ermesini ve Hamas tarafından tutulan İsrailli rehinelerin serbest bırakılmasını talep etti. (Reuters)
Tel Aviv'deki protestocular dün Gazze savaşının sona ermesini ve Hamas tarafından tutulan İsrailli rehinelerin serbest bırakılmasını talep etti. (Reuters)

Tel Aviv'deki siyasi kaynaklar dün, hükümetin Gazze şehrini işgal etme kararıyla ilgili İsrail siyasi ve askeri liderliği içindeki iç tartışmaların bir kısmını açıkladı. Bu tartışmalardan, ordu ve istihbarat liderlerinin bu işgalin Yahudi devletine hiçbir şey katmayacağına ve savaşın hedeflerinin, özellikle Hamas'ın teslim olması ve rehinelerin sağ olarak serbest bırakılması gibi hedeflerin hiçbirine ulaşamayacağına emin oldukları anlaşılıyor. Onlara göre bu işgal, orduyu uzun bir yıpratma savaşına sürükleyecek ve bu da Hamas'ın hedefine ulaşmasını sağlayacak. Ayrıca, can kaybı (100'den fazla askerin ölümü) ve kaynaklar (yılda 30 milyar şekel) açısından son derece maliyetli olacak ve İsrail'i izole bir devletten dünyanın paryası haline getirecek.

Haaretz'in askeri analisti Amos Harel, İsrail ordusunun Rehineler ve Kayıp Kişiler Koordinasyon Birimi'ndeki subayların, Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli rehinelerin ailelerine, Gazze şehrini işgal etmek için yapılacak bir askeri operasyonun, hayatta olan rehinelerin hedef alınma ve ölen rehinelerin ortadan kaybolma riskini artıracağını söylediklerini aktardı. Subaylar, İsrail ordusunun rehinelerin nerede oldukları hakkında kesin bilgiye sahip olmadığını vurgulayarak, rehinelerin ailelerine ‘Hamas'ın psikolojik terörüne’ hazırlıklı olmalarını söyledi.

Hamas tarafından tutulan İsrailli rehinelerin aileleri bu açıklamaya, “ordudaki bu tür bir inanca ve aynı zamanda Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir'in gereksiz bir savaşa girme kararına şok olduklarını” söyleyerek yanıt verdiler. Dün yaptıkları açıklamada, “İlk operasyon (Gideon'un Savaş Arabaları) başarılı olamadıysa, ikinci veya yedinci operasyon da başarılı olamaz. Masada (ateşkes ve esir takası için) bir anlaşma var, bu anlaşma rehinelerin sonuncusunu geri getirecek ve savaşı sona erdirecek” ifadelerini kullandılar.

Gazze Şeridi sınırında bulunan İsrail askeri aracı, 4 Eylül 2025 (Reuters)Gazze Şeridi sınırında bulunan İsrail askeri aracı, 4 Eylül 2025 (Reuters)

Amos Harel dün yaptığı açıklamada, Başbakan Binyamin Netanyahu'nun birkaç gün içinde İsrail ordusuna Gazze şehrinde büyük çaplı bir askeri operasyon başlatma emri vereceğini ima ettiğini bildirdi. Harel, “Operasyonun Gazze'nin işgali ve Hamas'ın yenilgisiyle sonuçlanacak sürekli ve sürdürülebilir bir operasyon olacağının kesinliği yok, çünkü operasyonun tamamı yarı güçle yürütülüyor” dedi.

Harel, Netanyahu ile çalışan ve hükümet ve güvenlik konseyi toplantılarındaki açıklamalarına aşina olan subayların, ‘Başbakan’ın rehineler ve ailelerinin durumuna karşı tüm sempatisini yitirdiğine ve onun siyasi hayatta tutunması, iktidarda kalması ve hapishaneye girmemesi ile ilgilendiğine uzun zamandır ikna olduklarını’ belirtti.

Ma'ariv gazetesinin askeri muhabiri Alon Ben David de aynı izlenimi aktardı. Ben David dün haftalık köşesinde şu ifadeleri kullandı: “Gazze'nin işgali Filistinliler için insani bir felaket, İsrail için ise askeri ve siyasi bir trajedi olacaktır. Tek umut, Hamas'ın tutumunu yumuşatması veya ABD Başkanı Donald Trump'ın müdahale ederek Netanyahu'ya bu gereksiz adımdan geri dönmesi için uzun bir merdiven sunmasıdır.”

Ben David sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu gerçekleri Netanyahu'ya sundum ve o da bunları çok iyi anladı: Şu anda yaklaşık bir milyon nüfusa sahip olan Gazze şehri, Gazze Şeridi'ndeki diğer şehir ve kasabalardan doğası gereği farklı. Binalarının çoğu halen ayakta ve bunların altında Hamas'a ait işlevsel bir tünel ağı var. Bu ağın sadece küçük bir kısmı şehrin önceki işgali sırasında hasar gördü. İsrail ordusunun tahminlerine göre, şehrin yer üstü ve yer altının tamamen işgal edilmesi ve temizlenmesi yaklaşık 100 savaşçının hayatına mal olacak ve en az bir yıl sürecek. Bu tahmin, karar vericilere bekleyenin sadece başka bir askerî harekât değil, ağır ve uzun bir savaş olduğunu ve bunun Hamas'a karşı kesin bir zaferle sonuçlanacağını kimsenin garanti edemeyeceğini açıkça belirtmek için kabineye de sunuldu. Gazze, ikiye katladığımız, sonra tekrar tekrar katladığımız, artık daha fazla katlanamayacağı noktaya gelene kadar katladığımız bir kâğıt parçası gibi.”

Ben David, İsrail istihbaratının Hamas'ın eylem ve kararlarına ilişkin analizlerinin, Hamas'ın İsrail güçlerini durdurmak için askeri gücünün yetersiz olduğunun tamamen farkında olduğunu gösterdiğini açıkladı. Hamas, Stalingrad tarzı bir savaşa, yani son savaşçıya kadar direnişe hazırlanmıyor, daha çok manevra kuvvetlerini yoran gerilla savaşına hazırlanıyor.

Gazze Şeridi'nin kuzeyinden orta kesimlere doğru ilerleyen Filistinliler, 4 Eylül 2025 (AP)Gazze Şeridi'nin kuzeyinden orta kesimlere doğru ilerleyen Filistinliler, 4 Eylül 2025 (AP)

Diğer siyasi kaynaklara göre, Netanyahu'ya Hamas'a karşı savaşı kesin olarak sona erdirmek için geniş bir hareket alanı tanıyan ABD yönetimi, onun bitmek bilmeyen savaşına karşı sabırsızlık belirtileri göstermeye başladı. Bunun kanıtı, Trump'ın bu hafta yaptığı, ‘İsrail'in kamuoyu nezdinde savaşı kazanamadığı’ yönündeki açıklamasıdır.

Üst düzey bir İsrailli istihbarat görevlisine göre Trump, “Bizi ‘kaybedenler’ olarak tanımlamaktan bir adım uzakta ve bildiğimiz gibi o asla kaybedenlerin tarafında yer almaz. Her gün Gazze kumlarına daha da gömülüyoruz; geleceğimiz ve güvenliğimiz kadar önemli olan uluslararası sahnede kaybımızı derinleştiriyoruz. Dünya artık Gazze Şeridi'nde ne aradığımızı anlamıyor ve İsrail her geçen gün daha da izole oluyor. Öyle ki parya devlet haline gelmek üzereyiz. Bu sadece akademik veya kültürel bir boykot değil, İsrail ordusunun savaşmaya devam etmek için ihtiyaç duyduğu ekipmanı elde etme kabiliyetini de doğrudan etkileyen bir boykot.”

Diğer yandan Yedioth Ahronoth gazetesi, bir yandan Amerikan baskısı, diğer yandan Hamas'ın esnekliğinin Netanyahu'ya bu savaşta tırmandığı yüksek ağaçtan inip ülkeyi ve bölgeyi getirdiği felaketlerden kurtarması için uzun bir merdiven sağlayabileceğini savundu.


İsrail Gazze kulelerini hedef alıyor... Hamas tutuklu kartını açıyor

Filistinliler, dün Gazze Şehri'nin batısındaki Maştaha Kulesi'ni hedef alan İsrail hava saldırısının ardından yükselen dumanı izliyor (EPA)
Filistinliler, dün Gazze Şehri'nin batısındaki Maştaha Kulesi'ni hedef alan İsrail hava saldırısının ardından yükselen dumanı izliyor (EPA)
TT

İsrail Gazze kulelerini hedef alıyor... Hamas tutuklu kartını açıyor

Filistinliler, dün Gazze Şehri'nin batısındaki Maştaha Kulesi'ni hedef alan İsrail hava saldırısının ardından yükselen dumanı izliyor (EPA)
Filistinliler, dün Gazze Şehri'nin batısındaki Maştaha Kulesi'ni hedef alan İsrail hava saldırısının ardından yükselen dumanı izliyor (EPA)

İsrail, Hamas'a esirlerini serbest bırakması için baskı yapma çabalarının bir parçası olarak dün Gazze Şehri'ndeki kuleleri yıkma politikasına yeniden başladı. Bu gelişme, Hamas'ın Gazze Şehri'ndeki iki rehinenin videosunu yayınlayarak esir sorununu gündeme getirmesinden birkaç saat sonra gerçekleşti. Bu hamle, şehri işgal planını bozma girişimi olarak yorumlandı.

Uçaklar, yüzlerce dairenin bulunduğu ve Gazze şehrinin batısındaki en yüksek binalarından biri olarak kabul edilen Maştaha Kulesi'ni iki aşamalı olarak füzelerle bombaladı. İsrail ordusu, Hamas'ın kulenin içinde “terörist” altyapı kurduğu gerekçesiyle saldırdığını iddia etti, ancak kule yönetimi bunu yalanlayarak yalnızca yerinden edilmiş sivillerin kuleye girmesine izin verildiğini vurguladı.

Bu arada Kassam Tugayları, iki tutuklunun görüntülerini yayınladı. Tutuklulardan biri, esir alanların kendisine Gazze'de kalacağını söylediğini, bunun da İsrail ordusunun kente saldırısı sırasında hayatının tehlikede olacağı anlamına geldiğini belirtti.

Öte yandan, Mossad eski başkanı Yossi Cohen, muhalefet liderleri Avigdor Lieberman ve Gadi Eizenkot'un Binyamin Netanyahu'ya karşı muhalefet partilerini birleştirmek için açıkladığı girişimi desteklediğini söyledi.

Bu arada, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Filistin devletini tanıma kararının arkasında durduğunu belirterek, İsrail'in tehditlerinin kendisini caydırmayacağını ifade etti.


Suudi Arabistan, Netanyahu'nun Filistinlilerin yerinden edilmesine ilişkin açıklamalarını kınadı

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (AFP)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (AFP)
TT

Suudi Arabistan, Netanyahu'nun Filistinlilerin yerinden edilmesine ilişkin açıklamalarını kınadı

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (AFP)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (AFP)

Suudi Arabistan, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Filistinlilerin Refah Sınır Kapısı da dahil olmak üzere topraklarından zorla çıkarılması ve zorla yerinden etme amacıyla abluka ve açlığa devam edilmesiyle ilgili tekrarlanan açıklamalarını en sert şekilde kınadı.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı'ndan dün yapılan açıklamada, söz konusu uygulamaların uluslararası hukuk ve ilkelerin yanı sıra, en temel insani standartların da açıkça ihlali olduğu belirtilerek, Krallığın bu konuda Mısır'a tam desteğinin sağlandığı ifade edildi.

Suudi Arabistan, başta Güvenlik Konseyi daimi üyeleri olmak üzere uluslararası toplumun, İsrail'in Filistin halkına ve topraklarına yönelik saldırgan politikalarını durdurmak için müdahale etmesi gerektiğini vurguladı. Ayrıca, gerekçesi ne olursa olsun her türlü yerinden etme eylemini reddetti ve işgalci yetkililerin soykırım ve sivillere yönelik ağır ihlallerden sorumlu tutulması çağrısını yineledi.

Bu suç ve ihlallere derhal son verilmesi, Filistin halkına koruma sağlanması ve 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir devlet kurma yönündeki meşru haklarının yerine getirilmesi gerektiğini vurgulayan bakanlık, bölgenin güvenlik ve istikrarının ancak bu şekilde sağlanabileceğini kaydetti.

Körfez İşbirliği Konseyi Genel Sekreteri Casim el-Budeyvi ise bu tehlikeli ve sorumsuz açıklamaları en şiddetli şekilde kınayarak, bunların etnik temizlik suçunu işlemeyi açıkça teşvik eden ve tüm uluslararası sözleşmeler, normlar ve yasaları açıkça ihlal eden beyanlar olduğunu ifade etti.

El- Budeyvi, bölgesel ve uluslararası düzeyde reddedilen bu tür tehlikeli açıklamaların ve uygulamaların, işgal güçlerinin adil ve kapsamlı bir barışa ulaşma çabalarını engellemek ve başkenti Doğu Kudüs olan 1967 sınırları içinde bağımsız bir Filistin devleti kurma şansını baltalamak için izledikleri saldırgan tutumu bir kez daha kanıtladığını vurguladı.

Uluslararası toplumu, tüm taraflarıyla birlikte, hukuki ve insani sorumluluklarını acilen üstlenmeye, bu tehlikeli uygulama ve açıklamaları durdurmak için kararlı ve acil önlemler almaya, bölge ve dünya istikrarını tehdit eden durumun tırmanmasını önlemeye ve başta Arap Barış Girişimi ve uluslararası meşruiyet kararları temelinde, Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkı ve bağımsız devletini kurma hakkı olmak üzere meşru haklarını desteklemek için çalışmaya çağırdı.