Sisi’nin 'silahsızlandırılmış Filistin devleti' önerisi ne anlama geliyor?

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
TT

Sisi’nin 'silahsızlandırılmış Filistin devleti' önerisi ne anlama geliyor?

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, yaptığı açıklamada silahsızlandırılmış olsa bile bir Filistin devleti kurulması için hazır olduğunu açıkladı. “İki devletli çözüm yolu, 30 yıldır tüketilen ve fazla bir sonuç elde edilemeyen bir fikirdir” diyen Sisi, Filistin devletinin tanınması çağrısında bulundu. Mısır Cumhurbaşkanı’nın açıklaması ise silahsızlandırılmış bir Filistin devleti kurmanın olası sonuçları hakkındaki tartışmaları alevlendirdi.

Sisi, dün (24 Kasım) Kahire’de İspanya Başbakanı Pedro Sanchez ve Belçika Başbakanı Alexander De Croo ile düzenlediği ortak basın toplantısında, “Hem Filistin hem de İsrail devletlerinin güvenliğini sağlamak için NATO, Birleşmiş Milletler (BM), Arap ülkeleri ya da ABD’ye ait güçlerin garantörlüğünde, silahsızlandırılmış bir Filistin devletinin kurulmasına hazırız” açıklamasında bulundu.

Kahire’de Gazze konusunda Mısır- İspanya- Belçika görüşmeleri (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Kahire’de Gazze konusunda Mısır- İspanya- Belçika görüşmeleri (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Sisi’nin açıklamaları, Mısır resmi söylemindeki alışılagelmiş ifadelerin ötesine geçen, ‘umut edilen Filistin devletinin’ özelliklerine ilişkin belki de en ayrıntılı açıklama olabilir. Filistin Devleti, genellikle ‘4 Haziran 1967 sınırlarında ve başkenti Doğu Kudüs olan’ ifadeleriyle sınırlandırılıyor. Ancak Mısır Cumhurbaşkanı, Filistin devletinin önerilen özelliklerine ilişkin ayrıntılar hakkında ilk kez konuşuyor olabilir.

Sembolik siyasi anlam

El-Ahram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin Arap ve Bölgesel Çalışmalar Birimi Başkanı Muhammed İzz el-Arab, Mısır Cumhurbaşkanının konuşmasının ‘sembolik bir siyasi anlam taşıdığına’ dikkat çekti. Bu önerinin, ‘iki taraf arasında tekrarlanan savaşların üstesinden gelmeye yönelik çaba göstermesi ve Mısır’ın bir Filistin devletinin kurulması çağrısında bulunan tutumunun temelleriyle tutarlı olmasından’ dolayı önemli olduğunu söyledi.

Şarku’l Avsat’a konuşan İzz el-Arab, “Sisi’nin konuşması, ateşkes anlaşmasının kabul edilmesinden sonra elde edilenlerin üzerine inşa etme ve bir sonraki aşamayı düşünme çabasını temsil ediyor.  Böylece savaş halinden sükûnet aşamasına geçmek mümkün. Barış demiyoruz, çünkü durum hâlâ çok gergin” dedi.

Umut edilen Filistin devletinin silahsızlandırılması önerisiyle ilgili olarak ise Muhammed İzz el-Arab, bu önerinin İsrail’e ve destekçilerine, özellikle de ABD’ye, öneriyi engellememeleri konusunda bir güvence mesajı taşıdığını açıkladı. İsrail ve destekçilerinin güvenlik kaygılarının, onlarca yıldır Filistin devleti kurmaya yönelik tüm girişimlerin engellenmesinin nedenlerinden biri olduğunu kaydeden yetkili, Filistin devletinin kurulmasının, ‘şiddet döngüsünü kırmak ve bölgede sürdürülebilir bir sakinlik ve arzu edilen istikrar ortamını sağlamak için önemli bir kazanım ve etkili bir araç’ olduğuna dikkat çekti. İzz el-Arab, İsrail’in mevcut çatışma yoluyla Filistinli silahlı grupların tüm yeteneklerini ortadan kaldırmaya çalıştığını söylerken, dolayısıyla askerden arındırılmış olsa bile bir Filistin devleti kurmanın önemli olduğunu vurguladı ve “Bu, uluslararası güçleri yalnızca şiddeti geçici olarak kontrol altına almayı değil, aynı zamanda çatışmanın sürdürülebilir bir şekilde azaltılmasını düşünmeye itmenin bir yolunu temsil ediyor” dedi.

Bu ilk örnek değil

Mısır’ın tutumu bu konuda türünün ilk örneği değil. Öyle ki Filistin ve İsrail’den yayınlanan haberler, 5 yıl önce Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın (Ebu Mazen) İsrailli akademisyenlere ‘silahsızlandırılmış bir Filistin devletini kabul ettiğini’ söylediğini aktarmıştı.

Abbas, 2018 yılında kendisini Ramallah’taki ofisinde ziyaret eden ve başkanlığını Ely Alon’un yaptığı heyete, “1967 sınırları içinde ordusu olmayan bir devleti destekliyorum. Silahlı değil, coplu polis güçleri istiyorum” demişti. Basında çıkan haberlere göre Abbas, “Savaş uçakları ve tanklar yerine okullar, hastaneler inşa etmeyi, para ve kaynakları orduya değil sosyal kurumlara ayırmayı tercih ederim” ifadelerini kullanmıştı. O dönemde Filistin Yönetimi, bu açıklamaları doğrulamıştı.

Cuma günü İsrail araçlarından oluşan bir konvoy Selahaddin yolunda (AFP)
Cuma günü İsrail araçlarından oluşan bir konvoy Selahaddin yolunda (AFP)

Öyle görünüyor ki Filistin’in bu tutumu yeni değil. Zira eski İsrail Dışişleri Bakanı Tzipi Livni, Abbas’ın, Netanyahu’nun üçüncü hükümeti döneminde, dönemin ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin aracılık ettiği müzakerelerin çökmesinden önce, 2013- 2014 yılları arasında kendisiyle yapılan barış görüşmelerinde askerden arındırılmış bir Filistin devleti fikrini desteklediğini söylemişti.

Livni’ye göre o dönemde Abbas, Filistin devletinin sınırlarında muhtemelen NATO’dan gelen uluslararası güçlerin bulunmasını kabul etmişti. Ayrıca hassas bölgelere uyarı sistemi kurulması yönündeki teklifleri de onaylamıştı. Ancak Netanyahu bunu reddetmiş ve İsrail güçlerinin sınır bölgelerinde bulunması konusunda ısrar etmişti. Bu da o dönemde müzakerelerin başarısızlıkla sonuçlanmasına neden olmuştu.

Silahsızlandırılmış bir devlet

Silahsızlandırılmış bir devlet fikri pek çok Filistinli örgüt tarafından kabul edilmiyor. Hamas Hareketi Sözcüsü Sami Ebu Zuhri, Filistin Devlet Başkanı’nın 2018’deki konuşmasıyla ilgili haberlerin yayılmasının ardından, “Abbas’ın silahsızlandırılmış bir Filistin devleti kurma arzusuna ilişkin açıklamaları, Filistin halkımızı temsil etmeyen kişisel açıklamalardır” ifadelerini kullanmıştı.

Ancak Fetih Hareketi, Filistin Devlet Başkanı’nın açıklamalarına ilişkin bir açıklama yayımlayarak, mevcut hedefin ‘4 Haziran 1967 sınırlarında bağımsız bir devlet kurmak ve kimseyle silahlanma yarışına girmemek’ olduğunu belirtmişti.

Silahsızlandırılmış Filistin Devleti önerisi, Orta Doğu’daki ABD barış anlaşmasına veya bilinen adıyla Yüzyılın Anlaşması’na alternatif bir plan olarak 2020’de yeniden ortaya çıktı ve eski ABD Başkanı Donald Trump tarafından kabul edildi. Ayrıca o dönemde Filistin Başbakanı Muhammed İştiyye, Avrupa Birliği, BM, Rusya ve ABD’in yer aldığı uluslararası dörtlüye ‘egemen, bağımsız ve silahsızlandırılmış Filistin Devleti’nin kurulmasını’ öngören ve dört buçuk sayfadan oluşan bir Filistin teklifi sunduğunu açıkladı. İştiyye, bu planı ‘Filistin’in İsrail ilhak planına karşı koyma çabalarının bir parçası’ olarak nitelendirdi.



İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik bombardımanında son 24 saat içinde 100'den fazla kişi hayatını kaybetti

 Gazze İnsani Yardım Vakfı tarafından dağıtılan gıda yardımlarını taşıyan Filistinliler (AFP)
Gazze İnsani Yardım Vakfı tarafından dağıtılan gıda yardımlarını taşıyan Filistinliler (AFP)
TT

İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik bombardımanında son 24 saat içinde 100'den fazla kişi hayatını kaybetti

 Gazze İnsani Yardım Vakfı tarafından dağıtılan gıda yardımlarını taşıyan Filistinliler (AFP)
Gazze İnsani Yardım Vakfı tarafından dağıtılan gıda yardımlarını taşıyan Filistinliler (AFP)

İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik bombardımanı devam ederken ve son 24 saat içinde 100'den fazla kişi hayatını kaybederken, Gazze İnsani Yardım Vakfı bugün Gazze Şeridi'ndeki yardım dağıtım merkezlerinden birini yeniden açtı.

Vakıf, Hamas'ın kendisine yönelik tehditler savurduğunu iddia ederek dün yardım dağıtım merkezlerini kapatmıştı. Şarku’l Avsat’ın Alman haber ajansı DPA’dan aktardığına göre vakıf cuma günü de güvenlik gerekçesiyle yardım dağıtım merkezlerini kapatmış ve halka bu merkezlerden uzak durmaları çağrısında bulunmuştu.

Vakıf, Facebook sayfasında Arapça olarak yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta bulunan merkezlerinden birinin bugün öğlen 12'de yeniden açılacağını duyurdu.

Diğer yandan vakıf, bölge sakinlerinden çalışma saatlerinden önce merkeze yaklaşmamalarını, aksi takdirde gıda paketlerinin dağıtılamayabileceğini belirtti.

İsrail yaklaşık iki hafta önce Gazze Şeridi'ne yardım girişi üzerindeki ablukasını hafifletti. Vakıf, Birleşmiş Milletler (BM) yardım kuruluşlarını ve diğer girişimleri atlayarak yardımın dağıtılması sorumluluğunu üstlendi.

Vakıf, mevcut yardım ağlarını bypass etmenin yanı sıra sivilleri tehlikeye attığı ve tarafsız insani yardım için yaygın olarak kabul edilen standartları ihlal ettiği iddiasıyla eleştiriliyor.

Bu arada Gazze Şeridi’ndeki Sağlık Bakanlığı, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarında 7 Ekim 2023'ten bu yana hayatını kaybedenlerin sayısının 54 bin 880'e yükseldiğini açıkladı. Bakanlık günlük istatistik raporunda, İsrail bombardımanı sonucunda son 24 saat içinde hastanelere 108 ölü ve 393 yaralının ulaştığını bildirdi.

Gazze Şeridi'ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü bugün, İsrail bombardımanı sonucu on Filistinlinin yaşamını yitirdiğini, bunlardan beşinin Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta bulunan bir yardım merkezine gıda maddesi almak için gitmekte olduğunu duyurdu.

İsrail ordusu, bölgede askerlerine yaklaşan ‘şüphelilere’ uyarı ateşi açtığını söyledi.

Sivil Savunma Müdürlüğü Sözcüsü Mahmud Basal AFP'ye yaptığı açıklamada, ekiplerinin ‘Refah'ın batısındaki el-Alem kavşağı bölgesinde beş şehit ve onlarca yaralıyı’ hastaneye naklettiğini söyledi. Basal, hayatını kaybedenlerin ‘Refah'ın batısındaki yardım dağıtım merkezine gitmeye hazırlanan binlerce yerinden edilmiş Filistinli’ arasında olduğunu açıkladı.

Basal, İsrail güçlerinin dağıtım merkezine ulaşmalarına yüzlerce metre kala sivillere ateş açtığını bildirdi.

AFP'nin bir sorusuna yanıt olarak İsrail ordusu şu cevabı verdi: “Dün gece bölgenin aktif bir çatışma bölgesi olduğuna dair yapılan uyarılara rağmen, bazı şüpheliler Refah bölgesinde faaliyet gösteren İsrail ordusu güçlerine tehditkâr bir şekilde yaklaşmaya çalıştı.”

Bu bölgede yardım için toplanan insanlara ilk kez ateş açılmıyor. Sivil Savunma Müdürlüğü son günlerde bölgede bu türden en az üç olayda onlarca kişinin öldüğünü duyurdu.

Daha önceki en az iki olayda İsrail ordusu ‘şüphelilere’ ateş açtığını kabul etmişti.

Bugün de Han Yunus'un batısındaki el-Mevasi bölgesinde yerlerinden edilmiş insanların kaldığı bir çadırın İsrail tarafından bombalanması sonucu aralarında iki çocuğun da bulunduğu beş Filistinli hayatını kaybetti.