Instagram ve Facebook'un devasa pedofili problemi gözler önüne serildi

10 milyona yakın takipçiye sahip hesaplar, istismar videolarını canlı paylaşıyor

Kevin Systrom ve Mike Krieger tarafından 2010'da kurulan Instagram, iki sene sonra Facebook'a satılmıştı (Reuters)
Kevin Systrom ve Mike Krieger tarafından 2010'da kurulan Instagram, iki sene sonra Facebook'a satılmıştı (Reuters)
TT

Instagram ve Facebook'un devasa pedofili problemi gözler önüne serildi

Kevin Systrom ve Mike Krieger tarafından 2010'da kurulan Instagram, iki sene sonra Facebook'a satılmıştı (Reuters)
Kevin Systrom ve Mike Krieger tarafından 2010'da kurulan Instagram, iki sene sonra Facebook'a satılmıştı (Reuters)

WhatsApp, Instagram ve Facebook'un ana şirketi Meta, pedofilleri sosyal medya platformlarından uzak tutmakta ciddi şekilde zorlanıyor.

Wall Street Journal'ın haberine göre, Instagram ve Facebook'un pedofili hesaplarını teşvik ettiği ve halihazırda sıkıntılı olan durumu daha da kötüleştirdiği örnekler var.

ABD merkezli gazetenin Stanford ve Massachusetts Amherst Üniversitesi'ndeki araştırmacılarla işbirliği içinde yürüttüğü çalışma, Instagram algoritmalarının reşit olmayan kullanıcılara yönelik cinsel içerikli gönderiler üreten ağlara imkan verdiğini ortaya koydu.

Önceki aylarda Meta, göze çarpan bu sorunu çözmek için bir çocuk güvenliği görev gücü oluşturmuştu. Ancak gazeteye göre bunun üzerinden 5 ay geçmesine rağmen şirketin platformlarında halen çocuk istismarı içerikleri var.

Üstelik bu sorun sadece Instagram için geçerli değil. Çocuk istismarı içeren gönderileri paylaşmak üzere kurulmuş Facebook grupları var ve bunlar halen aktif kullanılıyor.

Meta'nın 100'den fazla çalışandan oluşan bu özel ekibi, pedofiliyle ilgili hashtag'leri yasaklama kararı almıştı. Ancak şirketin çabalarının yeterli olmadığı görüldü. Araştırmacılar, platformların algoritmalarında köklü değişiklikler yapılması gerektiğini söylüyor.

Nitekim sorunun boyutu da son derece büyük.

Kanada Çocuk Koruma Merkezi, toplamda 10 milyon kadar takipçisi olan ve çocuklara yönelik cinsel istismar videolarını canlı yayımlayan Instagram hesapları tespit etti.

Wall Street Journal'ın kendi araştırmasına göre de bahsi geçen Facebook gruplarında yüz binlerce kullanıcı var.

Gazetenin bu grupları Meta'ya bildirdiği aktarıldı. Ancak aktarılana göre şirket, adında açıkça "ensest" kelimesi geçen bir Facebook grubunun bile Topluluk Standartları'nı ihlal etmediği sonucuna vardı.

Meta, çocuk istismarı içeren hesapları devre dışı bırakmak için gereken araçları geliştirmeye çalıştığını bildiriyor. Şirket yetkilileri, temmuzdan bu yana çocuk güvenliği politikalarını ihlal eden 16 bin hesabı kaldırdıklarını savunuyor.

Ancak gazeteye açıklamada bulunan bir şirket sözcüsü, kullanıcılara tahmini ilgi alanlarına göre içerikler öneren algoritmaları kaldırmayı veya sınırlandırmayı düşünmüyor.

Hedefli reklamlar için de kullanılan bu algoritmalar, muhtemelen şirketin en önemli gelir kaynağı.

Öte yandan bu algoritmaların reşit olmayan kullanıcıların psikolojisini bozduğu da araştırmalarla ortaya konmuştu.

Geçen ay ABD'nin 42 eyaletinden savcılar bu algoritmaları sınırlandırması için Meta'ya dava açmıştı.

Independent Türkçe



Deepfake videoları tespit etmek giderek zorlaşıyor: Artık gerçekçi kalp atışları var

Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)
Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)
TT

Deepfake videoları tespit etmek giderek zorlaşıyor: Artık gerçekçi kalp atışları var

Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)
Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)

Deepfake videoların gelişmiş saptama yöntemlerini yanıltabildiği ve her geçen gün daha gerçekçi hale geldiği tespit edildi. 

Bir kişinin yüzünün ya da vücudunun dijital olarak değiştirilmesiyle oluşturulan deepfake videolar endişe yaratmaya devam ediyor. 

Bu videolar gerçek bir kişinin görüntüsünün yapay zeka kullanılarak değiştirilmesiyle yapılıyor. Aslında bu teknoloji, kullanıcıların yüzünü kediye dönüştüren veya yaşlandıran uygulamalar gibi zararsız amaçlarla da kullanılabiliyor.

Ancak insanların cinsel içerikli videolarını üretmek veya masum insanlara iftira atmak için de kullanılabilmesi ciddi bir sorun teşkil ediyor.

Bu videoların sahte olup olmadığını anlamak için kullanılan gelişmiş yöntemlerden biri kalp atışlarını izlemek. 

Uzaktan fotopletismografi (rPPP) adlı araç, deriden geçen ışıktaki küçük değişiklikleri tespit ederek nabzı ölçüyor. Nabız ölçen pulse oksimetreyle aynı prensiple çalışan bu araç, çevrimiçi doktor randevularının yanı sıra deepfake videoları tespit etmek için de kullanılıyor.

Ancak bulguları hakemli dergi Frontiers in Imaging'de bugün (30 Nisan) yayımlanan çalışmaya göre deepfake görüntülerde artık gerçekçi kalp atışları var.

Bilim insanları çalışmalarına videolardaki nabız hızını otomatik olarak saptayıp analiz eden bir deepfake dedektörü geliştirerek başladı. 

Ardından rPPP tabanlı bu aracın verilerini, EKG kayıtlarıyla karşılaştırarak hassasiyetini ölçtüler. Son derece iyi performans gösteren aracın EKG'yle arasında dakikada sadece iki-üç atımlık fark vardı. 

Ekip aracı deepfake videolar üzerinde test ettiğindeyse rPPP, videoya kalp atışı eklenmese bile son derece gerçekçi bir kalp atışı algıladı. 

Bilim insanları kalp atışlarının videoya kasten eklenebileceği gibi, kullanılan kaynak videodan kendiliğinden geçebileceğini de söylüyor.

Almanya'daki Humboldt Üniversitesi'nden çalışmanın ortak yazarı Peter Eisert "Kaynak video gerçek bir kişiye aitse, bu artık deepfake videoya aktarılabiliyor" diyerek ekliyor: 

Sanırım tüm deepfake dedektörlerinin kaderi bu; deepfake'ler gittikçe daha iyi hale geliyor ve iki yıl önce iyi çalışan bir dedektör bugün tamamen başarısız olmaya başlıyor.

Araştırmacılar yine de sahte videoları saptamanın başka yolları olduğunu düşünüyor. Örneğin sadece nabız hızını ölçmek yerine, yüzdeki kan akışını ayrıntılı olarak takip eden dedektörler geliştirilebilir.

Eisert, "Kalp atarken kan, damarlardan geçerek yüze akıyor ve daha sonra tüm yüz bölgesine dağılıyor. Bu harekette gerçek görüntülerde tespit edebileceğimiz küçük bir gecikme var" diyor.

Ancak bilim insanına göre nihai çözüm deepfake dedektörlerinden ziyade, bir görüntünün üzerinde oynanıp oynanmadığını anlamaya yarayan dijital işaretlere odaklanmaktan geçiyor:

Bir şeyin sahte olup olmadığını tespit etmek yerine bir şeyin değiştirilmediğini kanıtlayan teknolojiye daha fazla odaklanmadığımız sürece, deepfake'lerin saptanmalarını zorlaştıracak kadar iyi olacağını düşünüyorum.

Independent Türkçe, BBC Science Focus, TechXplore, Frontiers in Imaging