Politico dergisi: ABD’nin savaş sonrası planına göre Filistin Yönetimi'nin Gazze Şeridi'ni kontrol etmesi gerekiyorhttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/4708951-politico-dergisi-abd%E2%80%99nin-sava%C5%9F-sonras%C4%B1-plan%C4%B1na-g%C3%B6re-filistin-y%C3%B6netiminin-gazze
Politico dergisi: ABD’nin savaş sonrası planına göre Filistin Yönetimi'nin Gazze Şeridi'ni kontrol etmesi gerekiyor
Gazze Şeridi'ndeki İsrail askerleri (Reuters)
ABD merkezli Politico dergisi, ABD Başkanı Joe Biden yönetimi yetkililerinin, Gazze Şeridi'nde kontrolün Filistin Yönetimi'nde olduğu bir savaş sonrası süreç planlamaya başladığını yazdı.
Dergi, ABD’nin savaş sonrası Gazze’deki duruma ilişkin gelişmesi haftalar süren planının Biden yönetimi ile İsrail hükümetini karşı karşıya getirebileceğini belirtti. Dergiye göre bunun nedeni, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun daha önce defalarca kez, Filistin Yönetimi'nin 16 yıl önce Hamas Hareketi tarafından zorla uzaklaştırıldığı Gazze Şeridi'ne geri dönmesini reddettiğini açıklamış olması.
Londra merkezli Arap Dünyası Haber Ajansı’na (AWP) göre dergi, ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan bir yetkilinin bunu ‘Filistin Yönetimi'nin Gazze'yi yönetme yönündeki güçlü siyasi tercih’ olarak tanımladığını aktardı. Yetkili, planının meşruiyet ve yetenekler açısından büyük zorluklarla karşı karşıya olduğunu da sözlerine ekledi.
Dergiye göre, ABD’nin resmi kurumları arasındaki istişareler sonucunda, İsrail ile Hamas arasındaki savaş bittikten hemen sonra Gazze'de çok aşamalı bir yeniden yapılanma sürecinin başlatılması görüşü ortaya çıktı.
Dergi, savaşın sona ermesinin ardından Gazze'yi istikrara kavuşturacak uluslararası bir güce ve ardından Gazze Şeridi’ni uzun vadede yönetecek yenilenmiş bir Filistin Yönetimi’ne ihtiyaç duyulduğunun da altını çizdi.
Dergi, savaş sonrası Gazze ile ilgili bu vizyonu ‘kusurlu bir çözüm’ olarak değerlendirdi. ABD’li yetkililerin bu öneriyi, Hamas ile İsrail arasındaki savaş nedeniyle altyapısı harap olan Gazze Şeridi için ‘kötü çözümlerin en iyisi’ olarak gördüklerini aktardı.
DEAŞ’ın yönetimi Abdulkadir Mumin ile Afrika'ya mı geçiyor?https://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5098822-dea%C5%9F%E2%80%99%C4%B1n-y%C3%B6netimi-abdulkadir-mumin-ile-afrikaya-m%C4%B1-ge%C3%A7iyor
Analistler, terör örgütü DEAŞ'ın Somali’deki lideri Abdulkadir Mumin’in kınayla boyanmış turuncu sakalıyla, resmi olarak bu unvana sahip olmasa da muhtemelen örgütün en güçlü adamı haline geldiğini düşünüyorlar.
DEAŞ, örgütün liderinin Ebu Hafs el-Haşimi el-Kureyşi olduğunu iddia etse de gözlemciler bu takma ismi taşıyan gerçek biri olup olmadığını sorgularken muhtemelen örgütü Somali'den yönetmekle sorumlu olan Abdulkadir Mumin dikkati çekiyor.
Uluslararası Radikalleşme ve Siyasi Şiddet Araştırmaları Merkezi’nden (International Centre for the Study of Radicalisation and Political Violence/ICSR) Tore Hamming, Mumin’in DEAŞ’ın küresel ağındaki en önemli, en güçlü ve en fazla kontrole sahip ismi olduğunu söyledi.
Hamming, liderlerin teker teker öldürüldüğü bu karanlık örgütte Mumin’in şimdiye kadar hayatta kalmayı başaran birkaç üst düzey isimden biri olduğunu ve bunun da ona örgüt içinde bir tür statü kazandırdığını belirtti.
Somali'nin örgüt için önemi
Mumin’in ABD tarafından birkaç ay önce düzenlenen saldırıda öldürüldüğü sanılıyordu, ancak öldüğüne dair herhangi bir kanıt elde edilemediği için hayatta olduğu ve faaliyetlerine devam ettiği düşünülüyor. Somali'nin mali nedenlerden ötürü örgüt için önemli olduğunu belirten Hamming, buradan Kongo, Mozambik, Güney Afrika, Yemen ve Afganistan'a para gönderdiklerini, dolayısıyla iyi bir mali modele sahip olduklarını vurguladı.
Bu mali faaliyetlere ilişkin hiçbir bilgi yok, çünkü bu miktarları tahmin etmek bile imkansız. Paranın bir yerden başka bir yere giderken izlediği güzergahları tam olarak belirlemek de öyle.
Mumin’in DEAŞ liderliğine uzanan yolculuğu
Yarı özerk Puntland bölgesinde doğan Mumin, bir süre İsveç'te yaşadıktan sonra İngiltere'ye yerleşti. 2000'li yılların başında Londra ve Leicester'da camilerde ve internette dolaşan videolarda radikal bir vaiz olarak tanınan Mumin, Somali'ye döndüğünde İngiliz pasaportunu yaktı ve El Kaide ile bağlantılı eş-Şebab örgütü lehine propaganda yapmaya başladı. Ardından 2015 yılında DEAŞ saflarına geçti.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre kimliğinin gizli tutulması şartıyla konuşan Avrupalı bir istihbarat yetkilisi, DEAŞ'ın küçük bir bölgeyi kontrol etmesine karşın geniş bir kitleye hitap ettiğini ve para dağıttığını söyledi. Aynı yetkili, geçtiğimiz mayıs ayında Mozambik'te DEAŞ’ın Faslı ve Afrikalı üyelerinin bir terör saldırısı gerçekleştirdiğini aktardı.
Yetkiliye göre Mumin ayrıca Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nde (KDC) faaliyet gösteren DEAŞ bağlantılı Ugandalı örgüt Müttefik Demokratik Güçler’i (ADF) finanse etti. Şu an ADF’nin bin ile bin 500 arasında üyesi olduğunun tahmin edildiğini belirten yetkili, ADF üyelerinin Mumin'in yardımıyla radikalleşme, silah ve finansman arayışını sonlandırıp silahlı saldırılara başladıklarını kaydetti.
İdeolojide değişim
Bazı gözlemcilere göre Mumin, DEAŞ’ın lider kadrosunda halife olarak görülüyor, ancak resmi olarak biat etmesi, kökleri Ortadoğu'ya dayanan, Suriye ve Irak'ta 2014 yılından 2019 yılına kadar süren bir halifelik kuran DEAŞ içinde ideolojik bir değişim anlamına gelecek.
Aşırıcılıkla Mücadele Projesi (The Counter Extremism Project/CEP) adlı düşünce kuruluşunun direktörü Hans-Jakob Schindler, Mumin’in DEAŞ’ın başına geçmesinin DEAŞ destekçileri ve sempatizanları arasında bir kargaşaya neden olacağını değerlendirdi.
Fakat Horasan Vilayeti ve Batı Afrika Vilayeti gibi DEAŞ'a bağlı grupların liderlerinin operasyonel faaliyetleri örgütün liderliğini istemelerine neden olabilir. Somalili olan Mumin, DEAŞ’ın geleneksel liderlik kriterlerini karşılamasa da coğrafi konumu ona bazı avantajlar sağlıyor.
Afrika Boynuzu
ABD’nin West Point Askeri Akademisi’ne bağlı CTC Sentinel - Combating Terrorism Center’a göre Afrika Boynuzu örgüte Arap Maşrık (Levant) bölgesindeki istikrarsızlıktan koruma ve daha fazla hareket özgürlüğü sağlamış olabilir. Merkez, bu liderlik özelliklerinin, mali kaynakları savaşı kazanmanın anahtarı olarak gören terör örgütü El Kaide’nin eski lideri Usame bin Ladin'inkilerle örtüştüğünü vurguladı.
Mumin'in emrindeki militan sayısı az olmasına rağmen liderlik piramidinin tepesine yükselmesi, DEAŞ içindeki değişimleri de yansıtıyor. Hamming’e göre bu değişimlerden ilki halifenin artık DEAŞ'deki en önemli figür olmaması, ikincisinin ise örgütün aslında Afrika'ya doğru kademeli bir stratejik kayma arayışında olması. Kimliğinin gizli tutulmasını isteyen Avrupalı istihbarat kaynağı ise Avrupa'ya ulaşan şiddet görüntülerinin yüzde 90'ının Afrika'dan geldiğini söyledi. Ancak CTC Sentinel'e göre örgütün liderliği Ortadoğu'da kalmaya devam ettiğinden ‘her şey aynı kalıyor’.