Erdoğan: Komşu Yunanistan’ı hiçbir zaman düşman, hasım olarak görmedik

Erdoğan ve Miçotakis, 12 Temmuz tarihinde Litvanya’da düzenlenen NATO zirvesinin oturum aralarında yaptıkları görüşmede (AP)
Erdoğan ve Miçotakis, 12 Temmuz tarihinde Litvanya’da düzenlenen NATO zirvesinin oturum aralarında yaptıkları görüşmede (AP)
TT

Erdoğan: Komşu Yunanistan’ı hiçbir zaman düşman, hasım olarak görmedik

Erdoğan ve Miçotakis, 12 Temmuz tarihinde Litvanya’da düzenlenen NATO zirvesinin oturum aralarında yaptıkları görüşmede (AP)
Erdoğan ve Miçotakis, 12 Temmuz tarihinde Litvanya’da düzenlenen NATO zirvesinin oturum aralarında yaptıkları görüşmede (AP)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, aralarındaki farklılıklara rağmen ülkesinin komşu Yunanistan’ı hiçbir zaman düşman veya hasım olarak görmediğini vurguladı.

İki ülke arasında henüz çözüme kavuşturulamayan pek çok mesele bulunduğunu vurgulayan Erdoğan, “İki ülke olarak bunun farkındayız. Ancak bu sorunların gerginliğe vesile olmasına, hükümetlerimiz ve halklarımız arasında anlaşmazlıklara yol açmasına izin verip vermemek bizim elimizdedir” dedi.

Erdoğan, Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’in davetine icabet ederek, 5. Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi toplantısı için Atina’ya yapacağı ziyaret öncesinde Yunanistan’da yayımlanan Kathimerini gazetesine röportaj verdi.

Diyalog yaklaşımı

Erdoğan, konuşmasında iki komşu ülke ilişkilerinde yeni bir sayfa açılmasına ve ‘kazan-kazan’ ilkesine değinerek şunları söyledi;

“Ben bu manada ilişkilerimizde ‘yeni bir sayfadan’, ‘kazan-kazan’ ilkesinden bahsettim. ‘Kazan-kazan’ anlayışı zaten Türkiye’nin uluslararası ilişkilere, diplomasiye yaklaşımının temelinde yatıyor. Bizim dış politika anlayışımız ‘hep ben kazanayım karşıdaki kaybetsin’ değildir. Biz ‘kazan-kazan’ anlayışı ile Atina’ya gideceğiz. Orada yeni dönemin ruhuna yakışır kararlar almak için hem ikili ilişkilerimizi hem Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerini ele alacağız.”

Başta ABD olmak üzere diğer tarafları, Türkiye ile Yunanistan arasındaki ihtilafları ‘kızıştırmaya’ çalışmakla suçlayan Erdoğan şöyle konuştu;

Bir diğer taraftan da bizi kızıştıran kim? Bu noktada baktığımız zaman Başta ABD olmak üzere birileri bizi birbirimize düşürmenin gayreti içerisinde. Parasını ödediğimiz halde bize F-16’larımız verilmezken Yunanistan’a hala F-16’ları gönderiyor, mühimmatını gönderiyor. ABD böyle yapıyor diye bizim de herhalde geri çekilecek bir halimiz yok. Yanı başımızdaki komşumuza ziyaretimizi yaparız, oturur konuşuruz. Eğer birbirimizin çıkarlarına zarar verecek tutumlar içerisine girmiyorsak mesele yok. Yolumuza aynen devam ederiz.

FRGE
12 Temmuz 2023’te Litvanya’da düzenlenen NATO zirvesi sırasında Erdoğan ile Miçotakis el sıkışıyor (Reuters)

Erdoğan, ihtilafların diyalog yoluyla ele alınması ve ortak paydada buluşulması halinde herkesin kazançlı çıkacağını söyleyerek, iki ülkenin son dönemde ilişkilerini bu yaklaşım çerçevesinde şekillendirme yönünde gayet iyi bir ivme yakaladığını ifade etti.

Cumhurbaşkanı bu konudaki açıklamasını şu ifadelerle sürdürdü;

Diyalog kanallarımız her seviyede açık ve işliyor. Karşılıklı ziyaret trafiğimiz yoğun. Ülkelerimiz ve bölgemiz açısından önemli pek çok alanda işbirliğimizi karşılıklı güven temelinde geliştirme irademiz mevcut. Şimdi ise her iki tarafın üzerine düşen, bu anlayışı pekiştirmek, kurumsal hale getirmek ve ilerletmektir. Sayın Miçotakis’in de aynı iradeye sahip olduğunu düşünüyorum.

Erdoğan, Perşembe günü (bugün) Atina’da imzalanması planlanan dostane ilişkiler ve iyi komşuluk konulu bildirge sayesinde bu ortak niyetin net bir şekilde kayıt altına alınacağını söyledi.

Deprem sonrası yakınlaşma

Erdoğan’ın Yunanistan ziyareti, NATO üyesi olan iki komşu ülke arasındaki ilişkilerin, ortak çıkarları ilgilendiren bölgesel ve uluslararası konuların yanı sıra aralarındaki çözüm bekleyen konular hakkında güven artırıcı toplantıların ve siyasi istişarelerin yeniden başladığı bir dönemde gerçekleşiyor.

Yunanistan’ın, 6 Şubat Kahramanmaraş deprem felaketinde Türkiye ile gösterdiği dayanışma onları yakınlaşmaya itti ve Erdoğan ile Miçotakis Temmuz ayındaki NATO zirvesinin oturum aralarında bir araya geldi.

Bunun ardından iki ülke arasında siyasi istişareler yeniden başladı.

Erdoğan ve Miçotakis, Eylül ayında New York’ta düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu toplantılarının oturum aralarında tekrar bir araya geldi.

İki lider, üst düzey Türkiye-Yunanistan İşbirliği Konseyi toplantısı yapılması konusunda mutabakata vardı.

Avrupa’nın memnuniyeti

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, geçtiğimiz hafta ‘AB-Türkiye Siyasi, Ekonomik ve Ticari İlişkilerinin Durumu’ raporunu açıkladı.

Raporda, bölgede doğalgaz arama çalışmaları nedeniyle 2019 ve 2020 yıllarında Türkiye ile yaşanan gerilimin ardından Doğu Akdeniz’de yaşanan sakinlikten duyulan memnuniyeti ifade edildi.

DSFVRB
30 Ekim 2022’de Yunanistan ile Türkiye arasındaki sınır duvarının yakınında bir güvenlik devriyesi (AP)

Erdoğan, söz konusu açıklamasında, Türkiye ile Yunanistan arasında zaman zaman gerilim yaratan kaçak göçmenler konusuna da değinerek, dünyada göç hareketinin başta siyasi istikrarsızlık olmak üzere birçok nedenden dolayı arttığına dikkat çekti.

Cumhurbaşkanı konuya ilişkin görüşlerini şu ifadelerle dile getirdi;

Maalesef, insanların bu arayışlarından çıkar sağlayarak, ciddi gelirler elde eden suç yapıları da hızla artıyor. Bu durum, her zaman söylemiş olduğumuz üzere, devletlerin tek başına üstesinden gelebilecekleri bir mesele değil. Neticede düzensiz göç ortak bir sınamadır ve ortak çabalar gerektirmektedir. Tabiatıyla ülke olarak düzensiz göçle mücadelemize yoğun çabalarımızla devam ediyoruz.

Erdoğan, AB’nin bu konuda Türkiye’ye destek vermesi gerektiğini, yük ve sorumlulukların paylaşılması ve göçün kaynağında engellenmesi için ortak adımlar atılması gerektiğini vurguladı.

Göçle mücadelenin Türkiye ve Yunanistan arasındaki işbirliği ya da Ege’deki göç hareketlilikleriyle sınırlandırmamak gerektiğini belirten Erdoğan, tüm uluslararası toplumun katılımını gerektiren son derece geniş çaplı bir mücadeleye ihtiyaç olduğunu söyledi.

Türkiye, AB’yi 18 Mart 2016’da aralarında imzalanan göç ve mülteci geri kabul anlaşması kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmemekle suçluyor ve Yunanistan bu konuda Türkiye’nin talebini destekliyor.



Trump intikam alıyor: Suriye'de DEAŞ'a ait 70 hedef vuruldu

ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)
ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)
TT

Trump intikam alıyor: Suriye'de DEAŞ'a ait 70 hedef vuruldu

ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)
ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)

Başkan Donald Trump, geçen cumartesi günü Suriye çölündeki Palmira'da bir aşırılıkçı tarafından düzenlenen saldırıda üç Amerikalının (iki asker ve bir tercüman) öldürülmesinin ardından DEAŞ'a karşı misilleme tehdidini yerine getirdi. ABD hava saldırıları, cuma sabahı erken saatlerde Deyrizor, Hums ve Rakka çöllerindeki 70 DEAŞ mevzisini hedef aldı. Yaklaşık beş saat süren baskınlara uçaklar, helikopterler ve HIMARS roketatarları katıldı. Ürdün de uçaklarının saldırıya katıldığını açıkladı.

Trump cuma günü “çok güçlü bir misilleme saldırısı”ndan bahsederken, ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, “ABD güçleri, DEAŞ savaşçılarını, altyapısını ve silah depolarını ortadan kaldırmak için Suriye'de Hawkeye Operasyonuna başladı” diyerek, operasyonu üç Amerikalının ölümüne yol açan Palmira saldırısının ardından “misilleme ilanı” olarak nitelendirdi.

Şarku’kul Avsat’ın görüştüğü Şam'daki Suriye Savunma Bakanlığına yakın kaynaklar, ABD saldırılarının süresiz olabileceğini ve günlerce devam edebileceğini söyledi.


ABD Adalet Bakanlığı: Epstein belgelerini yayınlarken Trump'ı korumak için hiçbir dosyayı sansürlemedik

ABD Adalet Bakanlığı tarafından yayınlanan Jeffrey Epstein ve ortağı Ghislaine Maxwell'in fotoğrafı (ABD Adalet Bakanlığı- Reuters)
ABD Adalet Bakanlığı tarafından yayınlanan Jeffrey Epstein ve ortağı Ghislaine Maxwell'in fotoğrafı (ABD Adalet Bakanlığı- Reuters)
TT

ABD Adalet Bakanlığı: Epstein belgelerini yayınlarken Trump'ı korumak için hiçbir dosyayı sansürlemedik

ABD Adalet Bakanlığı tarafından yayınlanan Jeffrey Epstein ve ortağı Ghislaine Maxwell'in fotoğrafı (ABD Adalet Bakanlığı- Reuters)
ABD Adalet Bakanlığı tarafından yayınlanan Jeffrey Epstein ve ortağı Ghislaine Maxwell'in fotoğrafı (ABD Adalet Bakanlığı- Reuters)

ABD Adalet Bakanlığı, merhum cinsel suçlu Jeffrey Epstein ile ilgili skandala dair bilgileri yayınlarken Başkan Donald Trump'ı korumak amacıyla herhangi bir belgeyi sansürlemediğini belirtti.

Başsavcı Yardımcısı Todd Blanch ABC News'e yaptığı açıklamada, bu nedenle hiçbir şeyin gizlenmediğini söyledi. Blanch ayrıca, Epstein skandalıyla ilgili olarak başkanı suçlayan materyallerin düzenlenmesi yönünde herhangi bir talimat verildiğini de reddetti.

Şarku'l Avsat'ın DPA'dan aktardığına göre "Başkan Trump başından beri kamuoyuna açıklanabilecek tüm dosyaların yayınlanmasını beklediğini belirtti ve biz de tam olarak bunu yapıyoruz" dedi.

Trump'ın Epstein'ı tanıdığı, önceki bazı fotoğraflarda da görülüyor, ancak başkanın skandala karışmış olduğuna dair hiçbir kanıt yok ve Trump'ın kendisi de bu tür iddiaları her zaman reddetti.

Son zamanlarda yayınlanan bazı belgelerde Trump'ın adı geçse de ilk değerlendirmeler Epstein ile Trump arasındaki ilişkiye dair çok az yeni bilgi olduğunu gösteriyor. ABD Başkanı henüz konuyla ilgili bir açıklama yapmadı.

ABD Adalet Bakanlığı, cuma günü, Epstein'in karıştığı cinsel istismar davasıyla ilgili soruşturmaya dair uzun zamandır beklenen dosyaları yayınlamaya başladı.

Son günlerde Trump yönetimi, aylarca süren gecikmelerin ardından Amerikalılar tarafından büyük bir heyecanla beklenen Epstein skandalıyla ilgili yüz binlerce belgeyi yayınlamaya hazırlanıyordu.

Blanche, cuma günü hükümetin, 2019'da ölen güçlü finansçı ve cinsel suçluyla ilgili dosyanın yalnızca bir kısmını, gece yarısı olan yasal son tarihten önce yayınlamasının beklendiğini söyledi.

Fox News'e verdiği demeçte, "Bugün yüz binlerce belgeyi yayınlayacağımızı tahmin ediyorum" dedi ve "önümüzdeki haftalarda yüz binlerce" daha belgenin yayınlanacağını ekledi.

Blanche, Adalet Bakanlığı'nın isimleri ve hassas bilgileri sansürleme konusunda tam yetkiye sahip olduğunu ve belgelerin Jeffrey Epstein'ın genç kurbanlarını korumak için kısmen sansürleneceğini doğruladı.

Donald Trump'ın eski kişisel avukatı ayrıca, yıllardır Amerika Birleşik Devletleri'ni sarsan skandalda yeni bir iddianame beklemediğini de belirtti.

Belgelerin aşamalı olarak yayınlanması kararı, Senato Demokrat Lideri Chuck Schumer'ı kızdırdı. Schumer, yasanın "çok açık" olduğunu ve hükümetin belgelerin yalnızca bir kısmını değil, "tümünü" gece yarısına kadar yayınlaması gerektiğini ifade etti.

Schumer, açıklamasında, "Bu durum, Adalet Bakanlığı'nın, Donald Trump'ın ve Adalet Bakanı Pam Bondi'nin skandal hakkındaki gerçeği gizlemek için ellerinden gelen her şeyi yapmak istediklerini açıkça ortaya koyuyor" ifadelerini kullandı.


Venezuela, kıyılarında petrol tankerinin ele geçirilmesinin ardından 'Amerikan korsanlığını' reddetti

TT

Venezuela, kıyılarında petrol tankerinin ele geçirilmesinin ardından 'Amerikan korsanlığını' reddetti

Venezuela, kıyılarında petrol tankerinin ele geçirilmesinin ardından 'Amerikan korsanlığını' reddetti

ABD İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem, X platformunda yaptığı paylaşımda, ABD'nin dün en son Venezuela'ya yanaşan bir petrol tankerine el koyduğunu duyurdu.

Noem, "Amerika Birleşik Devletleri, bölgedeki uyuşturucu terörizmini finanse etmek için kullanılan yaptırım uygulanan petrolün yasadışı hareketini takip etmeye devam edecektir" ifadesini kullandı.

Açıklamasında, ABD Sahil Güvenliği'nin, ABD Savunma Bakanlığı'nın (Pentagon) desteğiyle gemiyi dün şafak vakti öncesinde ele geçirdiğini belirtti.

Venezuela hükümeti, bir petrol tankerinin daha ele geçirilmesini kınayan bir açıklama yayınlayarak, bunu "ciddi bir uluslararası korsanlık eylemi" olarak nitelendirdi.

Açıklamada ayrıca Venezuela'nın, "ABD ordu mensupları tarafından uluslararası sularda gerçekleştirilen, yeni bir özel petrol tankerinin çalınması ve kaçırılması ile mürettebatının zorla ortadan kaybolmasını kınadığı ve reddettiği" belirtildi.

Karakas, bu eylemler hakkında BM Güvenlik Konseyi'ni, diğer çok taraflı örgütleri ve hükümetleri bilgilendireceğini ifade etti.

Bugün erken saatlerde, iki ABD yetkilisi Associated Press'e (AP), ABD güçlerinin uluslararası sularda Venezuela kıyıları açıklarında ikinci bir ticari gemiyi durdurduğunu söyledi. ABD medyası, ele geçirilen geminin bir petrol tankeri olduğunu bildirdi.

Yetkililerden biri, tankerin gönüllü olarak durduğunu ve ABD güçlerinin gemiye çıkmasına izin verdiğini söyledi.

Bu hamle, ABD Başkanı Donald Trump'ın Güney Amerika ülkesine giden ve gelen, yaptırımlara tabi tüm petrol tankerlerine "abluka" ilan etmesinden günler sonra geldi. Ayrıca, 10 Aralık'ta ABD güçlerinin Venezuela kıyılarında bir petrol tankerine el koymasının ardından gerçekleşti.

Başkan Trump, cuma günü yayınlanan bir röportajında, petrol ambargosu uygulayarak Karakas'a karşı ABD baskı kampanyasını tırmandırdıktan sonra, Venezuela ile savaş olasılığını masada tuttu.

Trump, perşembe günü NBC News ile yaptığı telefon görüşmesinde, savaş olasılığını dışlama sorusuna "Hayır, dışlamıyorum" diye yanıt verdi. Ayrıca, Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro'yu iktidardan uzaklaştırmak isteyip istemediği konusunda da yorum yapmaktan kaçındı. Solcu Maduro, Washington'un Karakas'ta rejim değişikliği aradığını söylüyor. Trump sözlerine şöyle devam etti: "Ne istediğimi tam olarak biliyor. Bunu herkesten daha iyi biliyor."

ABD Başkanı, geçen hafta ABD güçlerinin Latin Amerika ülkesinden yola çıkan bir petrol tankerini ele geçirmesinin ardından, daha fazla petrol tankerine el konulacağını vurguladı.

Trump, son aylarda Karayip bölgesindeki ABD askeri varlığını önemli ölçüde artırdıktan sonra, Venezuela ile ilgili nihai hedefleri konusunda dünyayı belirsizliğe sürükledi.

Washington, Maduro'yu "terörist bir uyuşturucu karteli" yönetmekle suçluyor ve eylül ayından bu yana ABD güçleri, uyuşturucu taşıdığını söyledikleri teknelere yönelik birçok saldırı düzenleyerek 100'den fazla kişiyi öldürdü.

Trump haftalarca uyuşturucu kaçakçılarına karşı "yakında" kara saldırıları emri vereceğini belirtti.

Ancak bu hafta, dünyanın en büyük kanıtlanmış ham petrol rezervlerine sahip olan Venezuela petrolüne odaklandı.

ABD yaptırımlarına tabi petrol tankerlerine abluka ilan eden Trump, Venezuela'yı Amerikan petrolünü çalmakla suçladı; bu, ülkenin petrol endüstrisinin millileştirilmesine açık bir göndermeydi.

Çarşamba günü yaptığı açıklamada, "Enerji haklarımızın tamamını aldılar," dedi. "Petrolümüzün tamamını, çok uzun zaman önce değil, aldılar ve geri istiyoruz."

Petrol piyasası şu anda arz fazlası yaşıyor; Çin kıyılarında milyonlarca varil petrol tankerlerde boşaltılmayı bekliyor.

Ambargo uzun süre devam ederse, günde yaklaşık bir milyon varil ham petrol arzının kaybı, ham petrol fiyatlarını yükseltebilir.

Amerika Birleşik Devletleri'nin 2019'da Venezuela'nın enerji sektörüne yaptırımlar uygulamasından bu yana, Venezuela petrolü satın alan tüccarlar ve rafineriler, İran veya Rus petrolünü taşımak için konumlarını gizleyen "gölge filo" adı verilen petrol tankerlerinin yanı sıra yaptırım uygulanan gemileri de kullanmaya başladılar.

Denizcilik sektörü analistleri, resmi olmayan filonun veya sözde "gölge filonun" Amerika Birleşik Devletleri'nden gelebilecek olası cezai tedbirlere karşı savunmasız olduğu değerlendirmesinde bulundular.

TankersTrackers.com'dan alınan verilere göre, bu hafta itibariyle Venezuela sularında bulunan ve gizli bir filo oluşturan 70'ten fazla petrol tankerinden yaklaşık 38'i ABD Hazine Bakanlığı tarafından yaptırımlara tabi tutuluyor.

Web sitesi ayrıca, bu tankerlerden en az 15'inin ham petrol ve yakıt taşıdığını ifade etti.