Hamas’ın Lübnan’da örgüt kurma adımı hangi sonuçları doğurdu?

Hamas'ın Aksa Tufanı İzcileri’ni kurması Filistin kamplarının ele geçirme adımı

Geçtiğimiz yaz Filistinli örgütler arasında yaşanan çatışmalar sırasında Ayn el-Hilve kampının girişlerinden birindeki Lübnanlı askerler (AFP)
Geçtiğimiz yaz Filistinli örgütler arasında yaşanan çatışmalar sırasında Ayn el-Hilve kampının girişlerinden birindeki Lübnanlı askerler (AFP)
TT

Hamas’ın Lübnan’da örgüt kurma adımı hangi sonuçları doğurdu?

Geçtiğimiz yaz Filistinli örgütler arasında yaşanan çatışmalar sırasında Ayn el-Hilve kampının girişlerinden birindeki Lübnanlı askerler (AFP)
Geçtiğimiz yaz Filistinli örgütler arasında yaşanan çatışmalar sırasında Ayn el-Hilve kampının girişlerinden birindeki Lübnanlı askerler (AFP)

Hamas’ın Lübnan'daki liderliği, Aksa Tufanı İzcileri örgütünün kurulduğunu açıklamasının ardından Lübnan’daki siyasi güçleri tartışmaya çekmemeye çalıştı.

Ancak, Hamas’ın Lübnan'daki liderliğinin, Aksa Tufanı İzcileri’nin kurulduğunu ilan etmesi üzerine ortaya çıkan belirsizliğe öfkeli Lübnan tepkilerini yatıştırma girişimi, attıkları adımla çoğu siyasi gücün tutumunu değiştirmedi. Bu adım, sanki iki mesaj vermek istiyormuş gibi görünüyor: Birincisi, Hamas kendisinin Filistin kamplarında en etkili güç olduğu ve Lübnan'daki Filistin diasporasının neredeyse tek sözcüsü olduğu, İsrail'e karşı savaşında Lübnan’ın ev sahipliği yapmasından yararlandığı mesajı veriyor.

İkincisi ise Hamas, Batı'ya, özellikle ABD, Fransa ve bazı Avrupa ülkelerine yönelik mesaj veriyor; Örgütün Lübnan’daki en etkili Filistinli güç olduğunu ve Filistin halkını en geniş kapsamıyla temsil ettiğini iddia etmiş oluyor. Bu ülkeler, Hamas’ı ‘terörist ve DEAŞ benzeri bir terör örgütü’ olarak tanımlasalar bve uluslararası bir ittifak kurulması talebinde bulunsalar da bu adım talebin destek bulmamasını amaçlıyor. Aksi takdirde, neden hepsi, bazıları arabuluculuk yoluyla, diğerleri doğrudan, Gazze'deki tutukluları serbest bırakmak için Hamas ile görüşüsün?

Bu bağlamda Şarku’l ASvsat’a bilgi veren Lübnanlı muhalif kaynaklar, Hamas’ın Aksa Tufanı İzcileri’nin kurulduğunu duyurma zamanlamasında hata yaptığına dikkat çekti. Lübnanlıların büyük çoğunluğu, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki saldırganlığına karşı, Lübnan'ın güneyinde İsrail'le yaşanan hararetli çatışmaya Hizbullah kisvesi altında dahil olması konusunda çekinceleri olsa bile Hizbullah’ın yanında yer alıyor. Ancak Hamas’ın adımını açıklaması, Lübnanlılarda, Hamas’ın Lübnan devletinin içinde bir devlet kurma “Hamas Land” (Hamasistan) niyetinde olduğu endişesini yarattı. Bu devletçik, Lübnan'ın güneyinde bulunan ve Lübnanlılar arasında bölünmeye neden olan ve iç savaşın süresini uzatan Fetih Land’ın (Fetihistan) bir kopyası olacaktır.

Kaynaklara göre Hamas’ın adımı, örgüte olumsuz etki etti. Bu adıma tereddütsüz biçimde olumsuz yanıt veren Lübnan halkının birliğine yol açtı. Hamas, Lübnanlıların ruh halini iyi değerlendiremedi. Hamas, en güçlü olduğunu iddia etme, bunu sanki kampları militarize etmenin ilk adımıymış gibi yapma ve Hareket’in Filistin denkleminden çıkarılmasının mümkün olmadığını ortaya koyma konusunda adımlarını yanlış attı.

Kaynaklar, Hamas'ın, Aksa Tufanı İzcileri adlı öncü birliklerin oluşumunu reddederek Lübnan'daki uzlaşma yoluyla doğrudan Hizbullah’ın desteklediği ‘Direniş Tugayları’na benzer bir şekilde siyasi bir darbe aldığını düşünüyor. Ayrıca Hizbullah’ın bu adım hiç olmamış gibi davrandığına, bunun da el-Manar TV sözcüsünün olayı tamamen görmezden gelmesine yol açtığına işaret ettiler. Hizbullah’ın bu konuyla ilgilenmeyerek kendisini mevzudan uzaklaştırmak istiyormuş gibi bir izlenim verdiğine dikkati çektiler. Hizbullah kaynakları Şarku'l Avsat’a yaptıkları açıklamaya göre Hizbullah, Hamas’ın kararlarına karışmama tavrını benimsediğini öne sürerek, Aksa Tufanı İzcileri’ni Hamas ve Hizbullah koordinasyonu ile kurulduğu yalanlıyor. Hizbullah bu tartışmada tarafsız kalmayı tercih ediyor.

Şarku'l Avsat’ın elde ettiği bilgilere göre Lübnan Genelkurmay Başkanlığı, Hamas'ın attığı adımın içeriğini incelemek için inisiyatif aldı. İstihbarat Müdürlüğü de bu duyuruyu yapmaya zorlayan nedenleri açıklığa kavuşturmak için Hamas liderliğiyle iletişime geçti.

Hamas’la yapılan görüşmeler sonucunda, Hamas Lübnan ordusuna bu öncü birliklerin oluşumuna herhangi bir askeri veya güvenlik niteliği kazandırmak gibi bir niyetinin olmadığını bildirdi.

Lübnan iç savaşı (1975-1990) sırasında Lübnanlı tarafların bölünmesinin arka planında Filistin kamplarından çıkartılan silahlar yatıyordu. Bu sebeple Genelkurmay Başkanlığı aynı durumun tekrarlanmaması için 1990’dan bu yana katı bir tutum benimsiyor.

Basil el-Hasan başkanlığındaki Lübnan-Filistin Diyalog Komitesi, öncü birliklerin herhangi bir askeri işlevi olmadığını ifade ederek “Lübnan'ın egemenliğine ve geçerli yasaları uygulamaya saygı gösterme konusundaki kararlılığını yenileyen” Hamas ile temasa geçti.

Dolayısıyla Hamas, Lübnan siyasi güçleriyle çatışmasında yalnız kaldı. Bu da onu kampları militarize etme niyeti olmadığını ve hamlesinin halk seferberliği ilan etme yönünde olduğunu açıklamak zorunda bıraktı. Nitekim, Hizbullah, Lübnan'ın gerekli desteğini alamadığı güneyde askeri bir çatışmaya girişmesi için Hamas’a siyasi kılıf sağlıyor.

Fakat Hamas bu adımıyla, Lübnan muhalefetinin dediği gibi, kamplar içinde kendisini destekleyenler ile el-Fetih Hareketi'ni ve dolayısıyla Filistin Yönetimi’ni destekleyenler arasında bir ayrıma yol açmak için aşamaları aceleye getirdi. Çünkü söz konusu öncü birliklerin ilan edilmesinin zamanlaması, kamplar içindeki halkın Hamas'ın İsrail'e karşı savaşına destek verme durumundan kaynaklanan olumsuz yansımaları nedeniyle yerinde değil. Dolayısıyla, Hamas, Filistinliler arasındaki birliğin sarsılmasına yol açacak ve buna en çok ihtiyaç duyduğu bir zamanda, hesapsız bir maceraya girmek zorunda kalacak. Ayrıca, bu adım Lübnan'da hem halk hem de resmi düzeyde bir huzursuzluğa ve Hamas’ın yalnızlaşmasına yol açtı.  



İsrail tankları Gazze'ye doğru ilerliyor... Uluslararası Soykırım Araştırmacıları Derneği, Gazze’de ‘soykırım’ olduğunu doğruladı

İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği bombardımanda hayatını kaybeden yakınlarının cenaze merasimi öncesinde Gazze şehrindeki Şifa Hastanesi önünde toplanan Filistinliler, 1 Eylül 2025 (AFP)
İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği bombardımanda hayatını kaybeden yakınlarının cenaze merasimi öncesinde Gazze şehrindeki Şifa Hastanesi önünde toplanan Filistinliler, 1 Eylül 2025 (AFP)
TT

İsrail tankları Gazze'ye doğru ilerliyor... Uluslararası Soykırım Araştırmacıları Derneği, Gazze’de ‘soykırım’ olduğunu doğruladı

İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği bombardımanda hayatını kaybeden yakınlarının cenaze merasimi öncesinde Gazze şehrindeki Şifa Hastanesi önünde toplanan Filistinliler, 1 Eylül 2025 (AFP)
İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği bombardımanda hayatını kaybeden yakınlarının cenaze merasimi öncesinde Gazze şehrindeki Şifa Hastanesi önünde toplanan Filistinliler, 1 Eylül 2025 (AFP)

İsrail bugün Gazze şehrine yönelik saldırılarını yoğunlaştırdı. Tanklar mahallelere girerken, uluslararası kamuoyu İsrail'in bölgedeki eylemlerinin soykırıma eşdeğer olduğu yönünde yeni suçlamalarda bulundu.

Reuters, Filistinli yetkililer ve tanıkların ifadelerine göre, İsrail'in Gazze şehrine tanklar gönderdiğini ve şehrin mahallelerinden birinde bazı araçları patlattığını, hava saldırılarında ise en az 19 kişinin öldüğünü bildirdi.

İsrail ordusu, güçlerinin Gazze Şeridi genelinde Hamas ile savaşmaya devam ettiğini ve dün askerlere saldırı düzenlemek için kullanılan birkaç binayı ve ileri mevzileri bombaladığını açıkladı.

Bölge sakinleri, İsrail güçlerinin yoğun nüfuslu Şeyh Rıdvan mahallesinin doğu kesimlerine eski zırhlı araçlar gönderdiğini ve bunları uzaktan patlatarak birkaç evi yıkıp daha fazla ailenin kaçmasına neden olduğunu belirtti.

cdfg
İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği bombardımanlarda hayatını kaybeden yakınlarının yasını tutan Filistinli kadınlar ve çocuklar (AFP)

İsrail ordusu, Gazze şehri üzerine attığı broşürlerde sakinlerden derhal güneye gitmelerini isteyerek, saldırısını şehrin batısına genişletmeyi planladığını duyurdu.

Bu gelişmelerin yaşandığı sırada, dünyanın en büyük soykırım araştırma ve farkındalık uzmanları derneğinin başkanlığı bugün, derneğin İsrail'in Gazze Şeridi'nde soykırım işlediğini kanıtlamak için yasal kriterlerin karşılandığını belirten bir kararı onayladığını açıkladı.

Uluslararası Soykırım Araştırmacıları Derneği’nin (IAGS) 500 üyesinin yüzde 86'sı, “İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki politika ve eylemleri, Birleşmiş Milletler Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'nin (1948) 2’nci maddesinde belirtilen soykırımın yasal tanımına uymaktadır” ifadesini içeren kararı destekledi.

İsrail Dışişleri Bakanlığı henüz herhangi bir yorumda bulunmadı.

Gazze Şeridi'ndeki eylemlerinin soykırım teşkil ettiğini daha önce şiddetle reddeden İsrail, şu anda Lahey'deki Uluslararası Adalet Divanı'nda (UAD) soykırımla suçlandığı bir dava ile mücadele ediyor.

İsrail, Hamas mensuplarının İsrail'in güneyine saldırarak bin 200 kişiyi öldürdüğü ve 250'den fazla kişiyi rehin aldığı iddia edilen olayların ardından, Ekim 2023'te Gazze Şeridi'ne yönelik operasyonlarını başlattı. O zamandan beri İsrail'in askeri operasyonları, 63 bin kişinin ölümüne ve Gazze Şeridi'ndeki binaların çoğunun yıkılmasına veya hasar görmesine neden oldu. İsrail’in saldırıları nedeniyle neredeyse tüm bölge sakinleri en az bir kez yerinden edildi.

Şarku’l Avsat’ın alığı bilgiye göre IAGS kurulduğu 1994 yılından bu yana, tarihi veya devam eden olayları soykırım olarak tanıyan dokuz karar yayınladı.


Uluslararası Soykırım Araştırmacıları Derneği: İsrail Gazze'de soykırım yapıyor

Sahil yolunu kullanarak Gazze Şeridi'nin kuzeyinden ayrılan yerinden edilmiş Filistinliler (AP)
Sahil yolunu kullanarak Gazze Şeridi'nin kuzeyinden ayrılan yerinden edilmiş Filistinliler (AP)
TT

Uluslararası Soykırım Araştırmacıları Derneği: İsrail Gazze'de soykırım yapıyor

Sahil yolunu kullanarak Gazze Şeridi'nin kuzeyinden ayrılan yerinden edilmiş Filistinliler (AP)
Sahil yolunu kullanarak Gazze Şeridi'nin kuzeyinden ayrılan yerinden edilmiş Filistinliler (AP)

Dünyanın en büyük soykırım araştırma ve farkındalık uzmanları derneğinin başkanlığı bugün, derneğin İsrail'in Gazze Şeridi'nde soykırım işlediğini kanıtlamak için yasal kriterlerin karşılandığını belirten bir kararı onayladığını açıkladı.

Uluslararası Soykırım Araştırmacıları Derneği’nin (IAGS) 500 üyesinin yüzde 86'sı, “İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki politikaları ve eylemleri, Birleşmiş Milletler Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'nin (1948) 2’nci maddesinde belirtilen soykırımın yasal tanımına uymaktadır” ifadesini içeren kararı destekledi.

İsrail Dışişleri Bakanlığı henüz herhangi bir yorumda bulunmadı.

Gazze Şeridi'ndeki eylemlerinin soykırım teşkil ettiğini daha önce şiddetle reddeden İsrail, şu anda Lahey'deki Uluslararası Adalet Divanı'nda (UAD) soykırımla suçlandığı bir davayla mücadele ediyor.

İsrail, Hamas mensuplarının İsrail'in güneyine saldırarak bin 200 kişiyi öldürdüğü ve 250'den fazla kişiyi rehin aldığı iddia edilen olayların ardından, Ekim 2023'te Gazze Şeridi'ne yönelik operasyonlarını başlattı. O zamandan beri İsrail'in askeri operasyonları, 63 bin kişinin ölümüne ve Gazze Şeridi'ndeki binaların çoğunun yıkılmasına veya hasar görmesine neden oldu. İsrail’in saldırıları nedeniyle neredeyse tüm bölge sakinleri en az bir kez yerinden edildi.

IAGS 1994 yılında kurulduğundan bu yana, tarihi veya devam eden olayları soykırım olarak tanıyan dokuz karar yayınladı.


Gazze'de gerginlik artmaya devam ediyor... Hamas daha fazla taviz vermek zorunda kalacak mı?

Malzemelerle yüklü araçlar, Nuseyrat Mülteci Kampı’ndan geçen sahil yolu boyunca yıkılmış binaların önünden ilerliyor. (AFP)
Malzemelerle yüklü araçlar, Nuseyrat Mülteci Kampı’ndan geçen sahil yolu boyunca yıkılmış binaların önünden ilerliyor. (AFP)
TT

Gazze'de gerginlik artmaya devam ediyor... Hamas daha fazla taviz vermek zorunda kalacak mı?

Malzemelerle yüklü araçlar, Nuseyrat Mülteci Kampı’ndan geçen sahil yolu boyunca yıkılmış binaların önünden ilerliyor. (AFP)
Malzemelerle yüklü araçlar, Nuseyrat Mülteci Kampı’ndan geçen sahil yolu boyunca yıkılmış binaların önünden ilerliyor. (AFP)

İsrail'in gündemi gerginliklerle dolu. İki önde gelen Hamas lideri Muhammed Sinvar ve Ebu Ubeyde'nin suikastının doğrulanmasının ardından dün (pazar) ‘güvenli bir yerde’ yapılan kabine toplantısında, rehine anlaşması veya Gazze Şeridi'nde ateşkes konuları görüşülmedi.

Şarku’l Avsat'a konuşan uzmanlar, Hamas liderliğine kayıplar verdirmeye ve Gazze şehrinin işgalini askeri olarak genişletmeye devam eden İsrail adımlarının, Hamas’ı yeni tavizler vermeye veya yakın zamanda müzakerelere dönmeye zorlamayacağına inanıyor. Uzmanlar, Washington’un herkesin kabul edebileceği bir uzlaşma ile sürece müdahale etmeyip İsrail yanlısı tutumundan vazgeçmediği sürece, daha fazla gerilim ve özellikle de Filistinlilerin yerinden edilmesinin yaşanacağını bekliyor.

Şarku’l Avsat'a konuşan bir Hamas kaynağına göre, “Netanyahu müzakereleri iç ve uluslararası alanda zaman kazanmak için bir bahane olarak kullandı. Oysa asıl amacı, ki bu artık açıkça ortada, herhangi bir öneriyi dikkate almadan Gazze'yi yok etmeye ve kalan sakinlerini yerinden etmeye devam etmek.” Kaynak, ‘Hamas’ın Filistin halkının haklarından hiçbir şekilde taviz vermeyeceğini ve yaşananların sadece Gazze'yi değil, tüm bölgenin istikrarını tehdit ettiğini’ vurguladı.

Gazze Şeridi'nde gerginliğin artmaya devam ettiği bir ortamda, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu dün yaptığı açıklamada, ordunun Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları Sözcüsü Ebu Ubeyde'yi hedef alan bir saldırı düzenlediğini duyurdu. Netanyahu, “Henüz nihai sonucu bilmiyoruz ve umarım artık aramızda değildir” dedi. Şarku’l Avsat'ın Reuters’tan aktardığına göre, Savunma Bakanı Yisrael Katz, hareketin teyidi olmadan Ebu Ubeyde’nin ölümünü doğruladı.

Huzeyfe el-Kahlut olarak da bilinen Ebu Ubeyde, hem Filistinliler hem de İsrailliler arasında tanınmış bir isim. Hamas'ın üst düzey askeri liderlerine yakın olan Ebu Ubeyde, yaklaşık yirmi yıldır hareketin mesajlarını çoğunlukla video yoluyla iletmekten sorumlu. Askeri üniforma giyen Ebu Ubeyde, yüzünü kırmızı kefiye ile örtüyor.

gthyuj
Gazze şehrinin er-Rimal mahallesindeki birkaç binayı hedef alan İsrail hava saldırısının olduğu yerde yaşlı bir kadına yardım eden Filistinliler (AFP)

Bundan önce Hamas, İsrail'in Gazze'nin güneyindeki bir hava saldırısında öldürüldüğünü duyurmasından birkaç ay sonra, önde gelen askeri lideri Muhammed Sinvar'ın ölümünü bir açıklamada doğruladı. 23 ay önce Gazze Şeridi'nde başlayan yıkıcı savaşın başlangıcından bu yana İsrail, Hamas'ın üst düzey liderlerini hedef aldı; eski Hamas liderleri İsmail Heniyye ve Yahya Sinvar, Kassam Tugayları Komutanı Muhammed ed-Dayf, yardımcısı Mervan İsa ve bir dizi lideri öldürdü.

Filistinli siyasi analist Nizar Nazzal, “Hamas, Filistin davasının tehlikeli bir aşamaya geldiğine ikna oldu. Dolayısıyla, ne pahasına olursa olsun, bu gerilimin Hamas'ın daha fazla taviz vermesine yol açacağını düşünmüyorum” dedi. Nazzal, Sinvar suikastının açıklanmasının, konunun teyit edilmesini geciktiren liderlik içindeki iç düzenlemelerin ardından geldiğini belirtti.

Hamas meselelerinde uzmanlaşmış Filistinli siyasi analist İbrahim el-Medhun, “Sinvar ve Ebu Ubeyde'nin öldürülmesi arasında doğrudan bir bağlantı yok. Ancak bu, askeri kurumun sürekliliğini ve liderlerinin öldürülmesiyle durmayacağını, liderlerin şehit olup başkalarının onların yerini alacağını ve yürüyüşün devam edeceğini yansıtan bir mesaj” görüşünde.

İsrail ordusu, son üç hafta boyunca Gazze şehri çevresindeki operasyonlarını kademeli olarak artırdı ve geçtiğimiz cuma günü, yardımların ulaştırılmasına izin veren taktiksel ateşkesi sona erdirerek şehri ‘tehlikeli savaş bölgesi’ olarak nitelendirdi.

Dünkü saldırılarda, Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki bir yardım dağıtım merkezinin yakınında yiyecek almaya çalışan 13 kişi de dahil olmak üzere en az 30 kişi hayatını kaybetti.

yjuık
Cibaliye'nin batısındaki altı katlı bir binaya düzenlenen İsrail hava saldırısından kaçan Filistinli bir kadın ve çocukları (AFP)

Gerginliğin artması, Netanyahu başkanlığındaki İsrail güvenlik kabinesinin dün akşam bir toplantı düzenlemesiyle birlikte gerçekleşti. İsrail'in iNews 24 adlı internet sitesinin yayınladığı habere göre toplantıda, ‘Gazze şehrinin kontrolünü ele geçirme planı hakkında kararlı bir tartışma’ yapıldı. Toplantıda, Mısırlı ve Katarlı arabulucuların yaklaşık iki hafta önce Gazze'de 60 günlük ateşkes önerisini Hamas'ın onayına bağlı olarak gündeme getirmesine yanıt verilmeyeceği vurgulandı.

Gazze Şeridi’nde tutulan rehinelerin aileleri dün yaptıkları açıklamada, ‘operasyonlar yoğunlaşırken ve rehineler ile askerler tehlikeye atılırken, anlaşma önerisinin mini kabine tarafından tartışılmayacağını’ doğruladı. Öte yandan İsrail muhalefet lideri Yair Lapid dün yaptığı açıklamada, mini kabine toplantısı düzenleyip anlaşmayı tamamlamama kararının korkunç ve ahlaka aykırı olduğunu belirterek, anlaşma konusunda bir karar alınması çağrısında bulundu.

Söz konusu gerginliğin ortasında, müzakerelerin sesi giderek zayıflamakta ve yeni öneriye ABD'nin doğrudan desteği bulunmamakta. Washington Post gazetesi dün, Donald Trump yönetimi içinde Gazze için bir savaş sonrası planın tartışıldığını bildirdi. Bu plana göre, Gazze Şeridi en az on yıl süreyle ABD'nin vesayeti altına alınacak ve bir turizm merkezi ile teknoloji ve üretim merkezi haline getirilecek. Potansiyel plan, Gazze'deki iki milyondan fazla sakinin, yeniden inşa süresi boyunca ya ‘gönüllü ayrılma’ olarak tanımlanan başka bir ülkeye ya da Gazze Şeridi içindeki ‘kısıtlı ve güvenli’ bölgelere geçici olarak nakledilmesini öngörüyor.

Nazzal, Netanyahu'nun öneriyi görmezden gelmeye ve yanıt vermemeye devam edeceğini, gerilimi artırmayı sürdüreceğini ve sadece yerinden edilme ve yıkımla ilgilenen bir toplantı gündeminde rehineleri öncelikli olarak ele almayacağını tahmin ediyor. İsrail ve Washington'un takip ettikleri merkezi bir hedefleri olduğunu ve bunun her geçen gün daha da netleştiğini vurgulayan Nazzal, bu hedefin Filistinlilerin zorla veya gönüllü olarak yerinden edilmesini sağladığını belirtti.

El-Medhun, “Hamas çözüm bulmak için birçok adım attı, ancak İsrail yok etme veya yerinden etmeyi durduracak her türlü formülü kesin olarak reddetti” dedi. El-Medhun, ‘İsrail'in arabulucuları ve Birleşmiş Milletler (BM) kararlarını göz ardı ederek yerinden etme ve yıkım politikasını sürdürmesini’ bekliyor.