Yapay zeka sistemleri, gerçek görüntüleri tahrif ediyor

Irkların ve cinsiyetlerin en kötü basmakalıp yönleri yüceltiliyor.

‘Çekici insanlar’ aratması yapıldığında sunulan görüntüler.
‘Çekici insanlar’ aratması yapıldığında sunulan görüntüler.
TT

Yapay zeka sistemleri, gerçek görüntüleri tahrif ediyor

‘Çekici insanlar’ aratması yapıldığında sunulan görüntüler.
‘Çekici insanlar’ aratması yapıldığında sunulan görüntüler.

Görüntüler için tasarlanmış yapay zeka araçları oldukça sorunlu, kötü klişeleri vurgulama eğiliminde:

“Afrikalılar ilkeldir, Avrupalılar laiktir, liderler erkektir ve mahkumlar siyahtır.”

Bu stereotipler gerçek dünyayı yansıtmıyor. Aksine, söz konusu teknolojinin güç aldığı ve eğitildiği, genellikle internetten alınan verilerden kaynaklanıyor. Bu veriler genelde zehirli olup pornografi, kadın düşmanlığı, şiddet ve bağnazlıkla dolu.

Yapay zeka destekli görüntü oluşturma modelleri dünyayı böyle görüyor. Natasha Taiko, Kevin Scholl ve Zhou Yuchen tarafından Washington Post'ta yazılan bir makalede, ‘Stable Diffusion’ ve ‘DALL-E’ gibi modeller incelendi.

Stable Diffusion XL görüntü oluşturma modelini geliştiren ünlü şirket Stability AI, geçtiğimiz temmuz ayında piyasaya sürdüğü son modelinde önyargıyı azaltmak için önemli yatırımlar yaptığını bildirdi. Ancak, iyileştirmelere rağmen, aracın halen Batılı stereotipleri güçlendirdiği görülüyor.

Christoph Schuhmann: Stable Diffusion'a veri sağlayan Lion adlı kâr amacı gütmeyen kuruluşun kurucu ortağı, imaj üreten araçların beyazların dünyasını yansıttığını söylüyor. Çünkü pek çok şirkete veri sağlayan kar amacı gütmeyen kuruluşlar, çalışmalarını ağ kullanıcılarının en büyük demografik kesimini barındıran Çin ve Hindistan'a odaklamıyor.

Yazarlar, ‘Stable Diffusion XL’ modelinden farklı ülkelerdeki evlerin görüntülerini oluşturmasını istediklerinde, sonuçların her ülkede hakim olan stereotipleri temsil ettiğini söyledi: Şangay'daki yüksek katlı apartmanlar yerine Çin'deki klasik kavisli çatılı evler; ABD’eki yeşil bahçeli ve yüksek balkonlu ideal evler; 160 milyardere ev sahipliği yapan Hindistan ve dünyanın en zengin şehirleri listesinde 15’inci sırada yer alan Mumbai'deki kirli yollardaki çamur yığınları.

Schuhman değerlendirmesinde "Bu sonuçlar Kuzey Amerika veya Avrupa'daki ortalama bir insanın kafasında depolanan normal stereotipleri yansıtıyor. Bunu anlamak için veri bilimi diplomasına ihtiyacınız yok" dedi.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Stable Diffusion bu eğilimde benzersiz değil. Open AI yeni yayınlanan belgelerde DALL-E 3 tarafından geliştirilen en son görüntü oluşturucunun ‘genellikle beyaz insanları, kadınları ve gençleri gösteren görüntüler üreterek Batılı bakış açısına doğru eğildiğini’ söyledi.

Günümüzde internette yayılan sentetik imgeler eski, saldırgan stereotiplere yeni bir soluk getirebilmekte ve beden imajı, toplumsal cinsiyet ve ırkla ilgili unutulmuş imajları tekrar yaratabilir.

İnternetten milyarlarca görüntü

Chat GPT'de olduğu gibi görüntü üreten yapay zeka araçları büyük miktarda eğitim verisinden öğreniyor. Bu modeller milyarlarca kelimeyi işlemek yerine, milyarlarca görüntü ve ağdan alınan açıklamalarla besleniyor.

Teknoloji şirketleri bu grafiklerin içeriği konusunda giderek daha ketum davranıyor. Bunun nedeni kısmen bu içeriğin genellikle telif hakkıyla korunan, yanlış veya hatta kaba materyaller içermesinden ileri geliyor. Bununla birlikte, ‘Stable Diffusion’ ve ‘Lion’ şirketlerinin halkın modelin ayrıntılarını keşfetmesine izin vermesi dikkat çekiyor. Çünkü her ikisi de açık kaynak kodlu projeler olma özelliği taşıyor.

Stability AI İcra Direktörü İmad Muştak, şirketinin şeffaflığı denetim ve önyargının ortadan kaldırılması için temel bir koşul olarak gördüğünü söylüyor ve ‘en yüksek güvenlik, adalet ve temsil standartlarını uygulamak için açık kaynak modellerinin gerekli olduğuna inandığını’ belirtiyor.

Dikkat çekici önyargı

Stable Diffusion XL modeli önemli gelişmeler kaydetti. Ancak yazarlar, rutin faaliyetleri, ortak kişilik özelliklerini ve diğer ülkelerin isimlerini tasvir etme taleplerinden ırk, sosyal sınıf, cinsiyet, zenginlik, zeka, din ve diğer kültürler hakkında uydurmalar üretmeyi başardılar. Pek çok örnekte, ırksal eşitsizlikler fotoğraflarda gerçek dünyadakinden daha aşırı görünüyor.

Gelir ve Program Katılım Anketi'nden elde edilen en son ABD Nüfus Sayım Bürosu verileri, 2020'de gıda yardımı alanların yüzde 63'ünün beyaz, yüzde 27'sinin ise siyah olduğunu gösterdi. Ancak teknolojiden bir sosyal hizmet alıcısının görüntüsünü oluşturmasını istediğimizde, sonuç siyahlara işaret etti. ‘Üretken bir insan’ görüntüsü oluşturmasını istediğimizde ise tüm görüntüler, beyaz yakalı işlerde çalışan, resmi takım elbise giyen, çoğu beyaz olan erkekleri gösteriyordu.

Stanford Üniversitesi'nde yapay zeka araştırmacısı olan Pratyusha Kalluri ve ekibi geçtiğimiz sonbaharda bu araçların otomatik olarak stereotipleri harekete geçirdiğini keşfetti. Bu araçlardan birinden ‘çekici bir insan’ görüntüsü oluşturmasını istediklerinde, araç açık tenli ve gözlü Avrupalı insanların görüntülerini üretti. ‘Mutlu bir aile’ resmi istediklerinde, araç çocuklarıyla gülen beyaz insanların resimlerini gösterdi.

Daha temiz sonuçlar için daha temiz veriler

İmaj yapay zeka araçlarını temizleme çabaları küçük ama verimli müdahalelere odaklanıyor: veri formatlarını filtrelemek, geliştirmenin en son aşamalarını yükseltmek ve şirketin itibarına zarar veren sorunları çözmek için kurallar oluşturmak.

Yapay zeka için açık kaynaklı bir veritabanı ve Lion'a sponsor olan şirketlerden Hugging Face'de araştırmacı bilim insanı olan Sasha Lucioni ise şunları söyledi:

“Veri formatlarından kötü şeyleri filtrelemek önyargıya karşı kolay ve nihai bir çözüm değil."

Stability AI, her ülkenin hükümet ve kamu kurumları tarafından sağlanan grafik formatlarında ulusal değerleri yansıtan yerel bir imaj jeneratörüne sahip olmasını öneriyor.

Yapay zeka uzmanları önyargıya nasıl son verileceği konusunda ikiye bölünmüş durumda. Örneğin Calori, görüntülerdeki önyargıyı azaltmanın metinlerdekinden tamamen farklı olduğuna inanıyor. Zira Çünkü bir kişinin gerçekçi bir görüntüsünü yaratmaya yönelik herhangi bir çabanın yaş, vücut, ırk, saç, arka plan ve görsel özelliklerle ilgili kararları dikkate alması gerektiğini belirten Calori, bu karmaşıklıkların çok azının bilgisayar teknikleriyle çözülebileceğine dikkat çekiyor.

Calori, bu teknolojiyle etkileşime giren herkesin nasıl çalıştığını anlamasının önemli olduğuna inanıyor. Calori bu durumu şöyle açıklıyor:

"Bu teknolojiler, internetten alınan verilerin anlık görüntüsüne dayanarak bir şeyleri haritalandıran tahmin modelleridir."

Ayrıntılı istemlerin kullanılması da bu önyargıyı azaltmada başarısız oldu. Araçtan farklı ülkelerden varlıklı bir kişinin fotoğrafını üretmesini istediğimizde, Stable Diffusion klişelerle dolu görüntüler üretmeye devam etti: Saz kulübelerin önünde duran Batılı paltolar giyen Afrikalı erkekler; eski camilerin önünde duran Ortadoğulu erkekler, asfalt sokaklarda dolaşan şık takım elbiseli Avrupalı erkekler…

Mozilla Vakfı'nda yapay zeka konusunda uzmanlaşmış kıdemli bir danışman olan Abiba Birhani, şirketlerin verileri iyileştirmek için çok çalışması halinde araçların geliştirilebileceğini ileri sürüyor ki ona göre bu beklenmedik bir durum deği. Şu an söz konusu klişelerin en büyük etkisinin sosyal medya çağında zarar gören aynı gruplar üzerinde olacağına inanan danışman, ‘toplumun sınırlarında yaşayan insanların dışlanmaya devam edeceğini’ vurguluyor.

*Bu hikayede yer alan tüm görsellerin gerçek dünyada var olmayan şeyleri göstermesi ve metni görüntüye dönüştürmek için tasarlanmış bir yapay zeka modeli olan ‘Stable Diffusion’ kullanılarak oluşturulması dikkat çekiyor.



Yeni korsanların çağı: Gizli dünyayı kim kontrol ediyor?

2024 yılında 8 bin 350'den fazla başarılı siber saldırı kaydedildi (Getty)
2024 yılında 8 bin 350'den fazla başarılı siber saldırı kaydedildi (Getty)
TT

Yeni korsanların çağı: Gizli dünyayı kim kontrol ediyor?

2024 yılında 8 bin 350'den fazla başarılı siber saldırı kaydedildi (Getty)
2024 yılında 8 bin 350'den fazla başarılı siber saldırı kaydedildi (Getty)

Muhammed el-Cedi

Dijital teknolojilere olan küresel bağımlılık arttıkça siber tehditler daha tehlikeli ve karmaşık bir hal alıyor. Dijital güvenlik artık bir lüks veya ek bir seçenek değil, aksine modern ekonomiler, altyapılar ve toplumlar için ilk savunma hattına dönüştü. Dijital dönüşüme doğru hızla ilerleyen ve teknolojiyi soluyan bir dünyada, “dijital belirsizlik” (digital uncertainty) çağına girmeye başladık ve bu, tüm dünyanın siyasal, ekonomik ve toplumsal güvenliğinin kalbini vurmaya başladı.

Hackmanac Merkezi, dördüncü olan 2025 Küresel Siber Saldırılar Raporu’nda, dünyanın benzeri görülmemiş dijital gerginliğin yeni bir safhasına girdiğini doğrulayan rahatsız edici gerçekleri ortaya koydu. Raporda, sadece bir yıl içinde gerçekleşen binlerce başarılı siber saldırı incelenerek, ağların ön cepheye dönüştüğü ve yazılım saldırılarının sessiz imha silahları haline geldiği bir dönemin kasvetli tablosu çizildi. Hükümet altyapılarının hack'lenmediği, sağlık sisteminin şantajla tehdit edilmediği veya büyük bir şirketin siber saldırıya uğramadığı gün geçmiyor.

8 binden fazla başarılı saldırı

Rapora göre, 2024 yılında 8 bin 350'den fazla başarılı siber saldırı gerçekleşti ve bu bir önceki yıla göre yüzde 18’lik bir yükseliş anlamına geliyor. Saldırıların şiddetinde önemli bir artış yaşanırken, ortalama zarar endeksi (ESIX©) yüzde 3,8 arttı. Saldırıların hedefinde artık ikincil önemde veya çevresel sistemler değil, üretim, bilim ve teknoloji, sağlık gibi hayati sektörler var. Saldırılardan en fazla payı yüzde 15 ile imalat sektörü aldı. Onu yüzde 10 ile teknoloji ve bilimsel araştırma sektörü, ardından yüzde 33'lük şoke edici artışın görüldüğü sağlık sektörü takip etti. Bu dağılım, saldırganların davranışlarında stratejik bir değişimi ortaya koyuyor; zira artık amaçları sadece anlık finansal kazanç elde etmek değil, derin ekonomik ve toplumsal zararlar vermek.

Dark Web

Hackmanac'ın raporu sahnenin karanlık tarafını, yani Dark Web'i de atlamıyor. Saldırıların yüzde 55'ten fazlası geleneksel medya takibinin dışındaki Dark Web kaynakları üzerinden tespit edildi. Burası, çalınan verilerle, karmaşık saldırı araçlarıyla ve organize bilgisayar korsanlığı anlaşmalarıyla dolu paralel bir dünya ve kamuoyunun haberi olmadan, koruyanlar ile saldıranlar arasında sessiz savaşlar yaşanıyor.

Saldırı araçları düzeyinde ise kötü amaçlı yazılımlar (Malware; işlev bozan, bilgi toplayan ve cihazlara erişim sağlayan yazılımlar) hâlâ mevcut. Sosyal mühendislik (social engineering; bilgilerinizi siz fark etmeden çalmaya yönelik akıllıca hileler) tüm saldırıların yüzde 66'sını oluşturuyor, ancak artık tek silah değil. DDoS saldırıları (sunuculara işleme kapasitesini aşan sahte oturum açma isteği göndererek çökmesine yol açan bir saldırı türü) yüzde 83 gibi şaşırtıcı bir oranda arttı. Dijital kimlik hırsızlığı ve sosyal mühendislik saldırıları ise yüzde 39 arttı. En tehlikelisi ise saldırıların artık çok teknikli hale gelmesi, gasp, bilgisayar korsanlığı ve veri bozmayı bir arada yapabilmesi, bunlar saldırılara karşı koymayı daha da zorlaştırıyor. Raporda, saldırıların daha profesyonel hale geldiği, kötü amaçlı yazılımların kullanımında önemli artış olduğu ve fidye yazılımı çetelerinin faaliyetlerinin devam ettiği belirtiliyor. Hatta fidye yazılımı saldırıları (verilerinizi şifreleyen veya saklayan ve bunların karşılığında fidye talep eden dijital virüsler) hâlâ öncü konumda ve bu saldırılara RansomHub ve LockBit 3.0 gibi gruplar öncülük ediyor. Öyle ki kaydedilen tüm saldırıların yüzde 20'sinden fazlasını tek başlarına gerçekleştirdiler.

Rusya ve Çin yok

Saldırıların jeopolitik haritası incelendiğinde, saldırıların yüzde 42'sinin hedefinin ABD olduğu, ABD'yi İtalya, İngiltere ve Kanada'nın izlediği görülüyor. Rusya ve Çin'in kurban listelerinde göreceli olarak yer almaması, bir cevap sunmaktan ziyade daha fazla soru işareti doğuruyor. Bu iki ülkede bilginin sıkı bir şekilde kontrol edilmesi, kendilerine yönelik saldırıların gerçek boyutunun değerlendirilmesini zorlaştırıyor.

Dijital tehdit giderek artarken, daha tehlikeli özel bir gelişme öne çıktı; devletlerin siber saldırı arenasına giriş yapması. Tehditler artık yalnızca tek başına hareket eden bilgisayar korsanları veya fidye yazılımı çeteleriyle sınırlı değil. Bunun yerine ülkeler, politik, ekonomik ve yıkıcı casusluk amaçlarıyla sistematik bilgisayar korsanlığı eylemlerini doğrudan veya dolaylı olarak destekliyorlar. Nitekim bilgi savaşı yüzde 64 oranında artarken, internet, geleneksel angajman kurallarının dışında, karada değil, kablolar ve uydu ağları üzerinden yürütülen sessiz bir savaş arenasına dönüştü.

Körfez mercek altında

Bölgesel nüfuzu ve Vizyon 2030 projeleriyle dikkat çeken Suudi Arabistan, yaşadığı büyük dijital dönüşüm nedeniyle bu siber savaşın dışında kalmadı ve cazip bir hedef haline geldi. Siber güvenlik altyapısını güçlendirmeye yönelik büyük yatırımlarına rağmen, saldırıların gelişmesi ve özellikle hayati öneme sahip petrol ve finans sektörlerine yönelik saldırıların artması, sürekli bir teyakkuz hali ve proaktif yaklaşımlar gerektiriyor. Bu, sürekli bir zorluk olmaya devam ediyor ve hem hücum hem de savunma stratejilerinin geliştirilmesini gerektiriyor.

Küresel rekabet ve cazibe alanı

BAE ise bölgenin en gelişmiş dijital ekonomilerinden biri olarak öne çıkan bir hedef haline geldi. Teknolojik yeniliklerdeki hızlı ilerlemesine, yapay zekâ ve akıllı şehirler alanındaki projelerine rağmen saldırı dalgasından kurtulamadı. Ülke, Ulusal Siber Güvenlik Merkezi gibi girişimler aracılığıyla katı standartlar uygulamak da dahil olmak üzere dijital alanını korumak için esnek ve gelişmiş bir politika benimsemiş olsa da siber tehditler sürekli güncelleme ve geliştirme gerektiriyor.

Stratejik bir sıçramaya ihtiyaç var

Kuveyt, dijital altyapısını entegre etme ve dijital güvenliğini artırma yönündeki kademeli gelişimine ve yorulmak bilmeyen çabalarına rağmen, hâlâ proaktif siber analiz çözümlerinin benimsenmesini hızlandırmaya, saldırılara gerçekleşmeden önce karşılık verebilecek yerel güçler oluşturmaya ihtiyacı var. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre dijital dünyada yavaş savunma politikalarından akıllı saldırı politikalarına geçmek artık bir lüks değil, varoluşsal bir zorunluluk. Küresel çapta saldırıların artmasıyla birlikte Kuveyt’in yapay zekâ ve derin siber analizlere dayalı önleyici ve proaktif modellere ihtiyacı bulunuyor. Kanunları iyileştirmek yeterli değil, bilakis tehditleri istisnai değil, kaçınılmaz olarak ele alan sürdürülebilir bir savunma ortamı inşa edilmeli.

Bu rapordan sonra nereye yönelmeliyiz?

Hackmanac raporu açık ve net bir uyarıda bulunuyor; Arap ve Körfez bölgelerimiz de dahil olmak üzere dünya giderek artan bir dijital açıklık ile karşı karşıya.

Dijital dönüşümdeki dalgalanmalar ışığında, tehditler oluşmadan önce onları tespit edebilecek dijital istihbarat birimleri kurmak, saldırıları engellemek için uzmanlaşmış araştırma merkezleri, bölgesel iş birlikleri kurarak ulusal siber güvenliği güçlendirmek yoluyla “müdahale” politikasından “öngörme” politikasına geçilmesi gerekiyor.

Tehditler artık sadece teknik raporlardaki rakamlardan ibaret değil, çatışma ve nüfuz araçlarına silah seslerinin değil, çalınan verilerin ve felç olmuş altyapının çığlıklarının duyulduğu savaş alanlarına dönüşmüş durumda.

Sadece yüksek elektronik duvarlar inşa etmek yeterli değil, aynı zamanda saldırıları öngörebilen ve savaş mantığının değiştiğini anlayabilen uyanık zihinler inşa etmek de gerekiyor.

Artık “Saldırıya uğrayacak mıyız?” sorusunu değil, “Ne zaman, nasıl saldırıya uğrayacağız ve buna karşılık vermeye hazır mıyız?” sorusunu sormalıyız.

Hackmanac raporu tek bir cümleyle durumu acı ve vurucu bir şekilde özetliyor:

“Sorunun büyüklüğü başlı başına bir sorun haline geldi.”

* Bu analiz Şarku'l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.