Görüş farklılıkları AB’nin Gazze’de inisiyatif almasını engelliyor

Avrupa’daki bölünmeler, Gazze savaşıyla ilgili etkili pozisyon almalarını engelliyor

Yahudi yerleşimciler, Mescid-i Aksa’ya baskın düzenledi (Arşiv- WAFA)
Yahudi yerleşimciler, Mescid-i Aksa’ya baskın düzenledi (Arşiv- WAFA)
TT

Görüş farklılıkları AB’nin Gazze’de inisiyatif almasını engelliyor

Yahudi yerleşimciler, Mescid-i Aksa’ya baskın düzenledi (Arşiv- WAFA)
Yahudi yerleşimciler, Mescid-i Aksa’ya baskın düzenledi (Arşiv- WAFA)

Hamas ve diğer Filistinli örgütlerin Gazze Şeridi’nde gerçekleştirdiği operasyonun ardından İsrail’in 8 Ekim’den bu yana Gazze Şeridi’nde gerçekleştirdiği aralıksız bombardımanda yaklaşık 20 bin kişi hayatını kaybetti. Buna rağmen Avrupa Birliği (AB) ülkeleri, yakın komşularının bulunduğu bölgede olup bitenler konusunda henüz ortak bir duruşa ulaşamadılar.

14-15 Aralık’ta Brüksel’in ev sahipliği yaptığı Avrupa Zirvesi, Avrupalı ​​liderlerin toplu olarak ateşkes çağrısında bulunan belirli bir formüle ulaşamadıklarını ortaya koydu. AB dışişleri bakanlarının geçen hafta sonu yaptığı toplantı, 27 ülkenin tutumundaki birliğin aksine özellikle İsrail askeri operasyonunun ilk günlerinde ortaya çıkan iç bölünmelerle Avrupa’nın başarısızlığı imajını yansıtıyordu. Toplantıda, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel tarafından temsil edilen komisyonun tutumu, Hamas’ı güçlü bir şekilde kınamak ve İsrail’in meşru müdafaa hakkını teyit etmekti.

SE
Batı Şeria’da Filistinli bir çocuğun tutuklandığı an (AFP)

Avrupa’daki bölünmeler, yalnızca AB içerisinde ortaya çıkmadı. 12 Aralık’ta Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nda bir karara ilişkin yapılan oylamada, Avrupalıların oyları ateşkes kararı taslağını destekleyenler, çekimser kalanlar ve reddedenler arasında bölündü. Almanya’nın İsrail’in Gazze’de yaptıklarına yönelik herhangi bir eleştiri yöneltmeyi reddeden en önde gelen müttefik olmasının ardından askeri operasyona devam etmek, sivilleri hedef almak ya da konut ve altyapıyı yok etmek açısından Almanya’nın tutumu yavaş yavaş ilerlemeye başladı. Ancak iki ülke, yani Avusturya ve Çek Cumhuriyeti, İsrail ordusunun hareket özgürlüğünün kısıtlanmasına yönelik her türlü çağrıya karşı çıktı ve bunu ‘Hamas’a bir hediye’ olarak nitelemeye devam etti. Avrupa’nın başarısızlığı, Batı Şeria’da Filistinli sivillere yönelik Yahudi yerleşimci şiddetine karşı toplu tedbirlerin alınamamasında da görülürken, ABD ise şiddetin sorumlusu olarak gördüğü onlarca yerleşimcinin ABD topraklarına girişini engelleme kararı alarak Avrupa ülkelerinden önce harekete geçti.

Yerleşimlerin genişletilmesi

AB’nin cumartesi günü yayınladığı açıklamaların çoğu, ‘yasadışı yerleşim yerlerinin genişletilmesi ve Filistinlilerin zorla yerlerinden edilmesinin, Batı Şeria’daki güvenliği baltaladığını ve İsrail’i daha güvenli kılmadığını’ içeren bir açıklama şeklinde geldi. Ayrıca açıklamada, “Yerleşim yerleri, aynı zamanda ciddi uluslararası hukuk ihlalleri, iki devletli çözümün önünde büyük bir engel ve bölgesel istikrara yönelik bir tehdit oluşturuyor” ifadelerine yer verildi. Öte yandan açıklamada, işgal altındaki Batı Şeria’da radikal yerleşimciler tarafından Filistinlilere yönelik şiddetin arttığına hızlıca değiniliyor. AB’nin açıklamasında dikkat çekici olan üç şey var; Birincisi, uluslararası hukuk hepsini yasa dışı kabul ederken, açıklama yasal yerleşim yerleri ile yasa dışı yerleşim yerleri arasında ayrım yapıyor. İkincisi, sadece yerleşimci şiddetine hızlı bir şekilde değiniyor. İsrailli yetkililere bu şiddete son verilmesi yönünde herhangi bir çağrı içermediği gibi sorumluluk da yüklenmiyor. Hatta Knesset’in yeni yasadışı yerleşim yerleri için ek fon ayırma kararından bahsedilmiyor. Üçüncüsü, açıklama yerleşimcilere yönelik tedbir veya prosedürlere uzaktan da doğrudan da atıfta bulunmuyor. Diğer taraftan İngiltere de tıpkı ABD gibi yerleşimcilere yaptırımlar uyguladı. Ancak Washington, geleneksel olarak ateşkes çağrısı yapan karar tasarılarına karşı veto yetkisine başvururken, Londra ise oylamadan kaçınıyor.

SWF
Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Avrupa Komisyonu Başkanı ve Avrupa Parlamentosu Başkanı ile Brüksel’de bir görüşmede (AFP)

Fransa’nın bireysel tutumu

Avrupa’nın tereddütleri karşısında Fransa, bazı aşırılık yanlısı İsrailli yerleşimcilere karşı ulusal (bireysel) düzeyde önlemler almaya karar verdi. İsrail, Batı Şeria ve Lübnan ziyaretinden dönen Dışişleri Bakanı Catherine Colonna bunu ifade etti. Colonna, dün bir dizi gazeteciye ‘bazı radikal yerleşimciler tarafından uygulanan şiddet eylemlerini kendi gözleriyle görebildiğini’ söyleyerek, “Bu kabul edilemez” dedi. Bu yaptırımların uygulanması, ‘sembolizmine’ rağmen somut bir ilerleme olarak görülüyor. Öyle ki bugüne kadar sadece birkaç düzine yerleşimcinin söz konusu ülkelerin topraklarına girmesini engellemekle sınırlıydı.

SFE
Gazze’de yıkılan Cibaliye kampı (Reuters)

Ancak üç ülke, İsrail hükümetini, özellikle de Filistinlilere yönelik saldırıların ateşini körükleyen en aşırıcı bakanlarını her türlü sorumluluktan veya hesap verebilirlikten muaf tutmakla suçlanıyor. Bu durum, Avustralya, Kanada, Norveç, İngiltere ve İsviçre’nin yanı sıra AB’ye üye ülkelerin dışişleri bakanlıkları tarafından 15 Aralık’ta yayınlanan ortak açıklamaya aykırı. Açıklamada, “Ekim ayının başından bu yana yerleşimciler 343’ten fazla şiddetli saldırı gerçekleştirdi. Bu saldırılarda 8 Filistinli sivil öldürüldü, 83’ten fazla kişi yaralandı ve bin 26’dan fazla Filistinli evlerini terk etmek zorunda kaldı” ifadelerine yer veriliyor. En önemlisi de bu ülkeler Filistin topluluklarını terörize eden radikal yerleşimciler tarafından gerçekleştirilen şiddet eylemlerini güçlü bir şekilde kınadıklarını belirtti. Aynı şekilde İsrail’in Filistinlileri koruma konusundaki yetersizliğini eleştirirken, şiddete karışanların adalet önüne çıkarılması çağrısı yaptı. AB açıklamalarıyla diğer açıklamalar arasında dil ve taleplerdeki bu farklılık, İsrail’i eleştirme ve Batı Şeria’da yaşanan şiddetten onu sorumlu tutma konusundaki tereddüt ve belki de korkudan kaynaklanıyor.

Savaşın seyrini etkileme

Yukarıdakilerin bir özeti olarak, Paris’teki Avrupalı ​​diplomatik kaynaklara göre AB, bir tarafta siyasi iradenin olmayışı, diğer tarafta liderlerin ortak bir yaklaşıma ulaşamaması nedeniyle Gazze’deki savaşın gidişatını etkileyemiyor. Dış politikada oybirliği ilkesi gözetiliyor. AB, henüz ateşkes talep edecek ve İsrail’i Gazze’de yaptıklarından dolayı eleştirecek siyasi cesarete sahip değil. AB’nin dış politika ve güvenlik yetkilisi Josep Borrell’in sözleri, Avrupa’nın kolektif açığını kapatmak için yeterli görülemez.

SEFE
Papa Francis, 13 Aralık 2023’te Vatikan’daki Papa Paul VI Salonu’nda yaptığı haftalık toplantının sonunda dua etti (Reuters)

Borrell, geçen pazartesi günü X üzerinden yaptığı açıklamada, İsrail ordusunun Gazze’deki operasyonlarına, özellikle de Filistinli rehinelerin, ibadet edenlerin ve sivillerin öldürülmesine yansıyan ‘ayrım yeteneğinin büyük ölçüde yokluğunu’ kınayarak, “Bu duruma son verilmeli ve acil insani ateşkes sağlanmalı” çağrısı yaptı. Borrell ayrıca, Fransa, Almanya ve İngiltere dışişleri bakanlarının ‘Gazze’de çok sayıda sivilin öldürüldüğü’ yönündeki ifadelerine dikkat çekerek sözlerini güçlendirdi.

Papa Francis’in tavrı

Öte yandan Papa Francis, geçen pazar günü bir İsrail askerinin Gazze’deki tek Katolik kilisesinin avlusunda bir anne ve kızını öldürmesini kınadı. Papa, yaptığı açıklamada “Bu olay, teröristlerin değil, ailelerin, çocukların, hasta ya da engelli insanların, rahibelerin bulunduğu Kutsal Aile kilise kompleksinin içinde bile oldu” dedi.

Avrupalı yetkililer bugüne kadar hala ateşkesten değil, insani aradan bahsediyor.

Gerçek şu ki, İsrail’in savaş operasyonlarını durdurmayı reddetmesi ve resmi olarak sadece ‘İsrail ordusunun 72 gün boyunca sürekli ve yoğun bombardımanın neden olduğu toplu katliamlara son vererek, operasyon tarzını değiştirmesini’ isteyen Washington’dan aldığı destek nedeniyle Avrupa’nın kullandığı kelime dağarcığı zaman zaman değişiyor. Paris, Güvenlik Konseyi ve Genel Kurul’da oyladığı ‘ateşkes’ kavramına çok yakın bir şekilde ‘kalıcı insani ateşkes’ çağrısında bulunarak uzlaşmacı bir tutum sergilemeye kararlı. Belki de üzerinde fikir birliği olunan tek konu, Gazze Şeridi’ne yapılan yardımların artırılmasının gerekliliğidir. Peki insani yardım çalışmaları, net bir politikanın yerini alabilir mi?



Suudi Arabistan, uluslararası topluma Gazze Şeridi ve Lübnan'da ateşkes sağlanması için harekete geçme çağrısında bulundu

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, İtalya'da düzenlenen G7 dışişleri bakanları ikinci toplantısının genişletilmiş oturumuna katıldı. (SPA)
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, İtalya'da düzenlenen G7 dışişleri bakanları ikinci toplantısının genişletilmiş oturumuna katıldı. (SPA)
TT

Suudi Arabistan, uluslararası topluma Gazze Şeridi ve Lübnan'da ateşkes sağlanması için harekete geçme çağrısında bulundu

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, İtalya'da düzenlenen G7 dışişleri bakanları ikinci toplantısının genişletilmiş oturumuna katıldı. (SPA)
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, İtalya'da düzenlenen G7 dışişleri bakanları ikinci toplantısının genişletilmiş oturumuna katıldı. (SPA)

Suudi Arabistan dün bazı Arap ülkeleriyle birlikte G7 dışişleri bakanlarının ikinci toplantısının genişletilmiş oturumunda, uluslararası toplumun sorumluluklarını üstlenmesi, acil ateşkes için harekete geçmesi, yardımların sınırsız bir şekilde ulaştırılmasını sağlaması ve iki devletli çözüm yoluyla bağımsız bir Filistin devletinin kurulması için çalışması gerektiğini vurguladı. Suudi Arabistan ayrıca, bölgesel ve uluslararası zorluklarla mücadele etmek için çoklu ortaklıkların güçlendirilmesinin önemine değindi.

Suudi Arabistan'ın tutumu, toplantının genişletilmiş oturumuna katılan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan'ın Gazze Şeridi ve Lübnan'daki gelişmeleri ele aldığı konuşmasında yer aldı. Faysal bin Ferhan, Lübnan'da gerilimin azaltılması ve egemenliğine saygı gösterilmesi gerektiğinin yanı sıra, Sudan'daki krize kalıcı bir çözüm bulunması ve oradaki insani acıların sona erdirilmesi gerektiğini vurguladı.

‘Ortadoğu'yu İstikrara Kavuşturmak için Birlikte’ başlıklı oturum Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Katar, Mısır ve Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt'ın katılımıyla gerçekleştirildi.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, İtalya Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Antonio Tajani ile görüştü. (SPA)Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, İtalya Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Antonio Tajani ile görüştü. (SPA)

Diğer yandan Prens Faysal bin Ferhan ve İtalya Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Antonio Tajani, iki ülke arasındaki ikili ilişkileri ve bu ilişkileri çeşitli alanlarda geliştirme yollarını ele almanın yanı sıra, ortak ilgi alanlarına giren bölgesel ve uluslararası konuları görüştüler.

Daha sonra Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı ve Kanadalı mevkidaşı Melanie Joly, iki ülke arasındaki ikili ilişkileri ele alarak, bölgesel ve uluslararası arenadaki son gelişmeleri ve bu konularda sarf edilen çabaları konuştu.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, İtalya'da Kanadalı mevkidaşı Melanie Joly ile görüştü. (SPA)Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, İtalya'da Kanadalı mevkidaşı Melanie Joly ile görüştü. (SPA)

Suudi Arabistan'ın İtalya Büyükelçisi Prens Faysal bin Sattam bin Abdulaziz, iki görüşmeye de katıldı.

Ortadoğu'daki mevcut durumun ele alınacağı Fiuggi bakanlar toplantısının genişletilmiş oturumuna katılmak üzere pazar günü İtalya'ya gelen Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı, İtalya'da bulunduğu süre zarfında bölgesel ve uluslararası arenadaki en önemli konuların ele alınacağı bir dizi ikili görüşme ve toplantı gerçekleştirecek.