İsrail vatandaşı Filistinlilerden ‘Sürpriz Protesto’

İsrail polisini beklenmeyen, gizli adımlarıyla şaşırttılar.

Nasıra’daki gösteriden bir kesit (Arap Vatandaşları İzleme Yüksek Komitesi)
Nasıra’daki gösteriden bir kesit (Arap Vatandaşları İzleme Yüksek Komitesi)
TT

İsrail vatandaşı Filistinlilerden ‘Sürpriz Protesto’

Nasıra’daki gösteriden bir kesit (Arap Vatandaşları İzleme Yüksek Komitesi)
Nasıra’daki gösteriden bir kesit (Arap Vatandaşları İzleme Yüksek Komitesi)

İsrail'de içerisinde Knesset üyeleri de olan Arap Vatandaşları İzleme Yüksek Komitesi liderleri, Gazze'deki Filistin halkına yönelik saldırılara karşı Nasıra’da beklenmeyen bir gösteri düzenledi. Gösteri, İsrail polisini şaşırtma amacıyla gizli bir şekilde gerçekleştirildi.

Komite Başkanı Muhammed Bereke, gösterinin bilinçli bir şekilde gizlice planlandığını ve bunun sebebinin ise “son iki ay boyunca İsrail polisinin gösterilere müdahalesini engellemeye yönelik tehditler ve tutuklamalar sürdürmesi” olduğunu ifade etti. Ayrıca gösteri için yasal olarak izin alınmasına gerek olmadığını da belirten Bereke, “tek seçeneklerinin gösteriyi gizlice ve polisi şaşırtacak şekilde hazırlamak” olduğunu ifade etti.

Gösteriye, Bereke'nin yanı sıra Arap yerel yetkililerin Katar Komitesi Başkanı Muder el-Yunus, Knesset Arap Milletvekili İman Hatip, Barış ve Eşitlik için Demokrasi Cephesi’nden Yusuf Atavna, Ofer Cassif ve Ayda Tuma Süleyman da katıldı. Katılımcılar, Gazze'deki Filistin halkına yönelik soykırıma karşı çıkan pankartlar taşıdı ve bu savaşın derhal sona erdirilmesini talep ettiler.

Tehcire son

Bereke, basın açıklamasında şunları söyledi: "Bu gösteri, mümkün olduğunca gizli bir şekilde hazırlandı. Gruplara duyurmadık, medya organlarına erken bir şekilde haber vermedik. Sesimizi duyurmak istiyoruz, savaşa son, katliama son, tehcire son. Hakim sistem, sesimizi susturamayacak ve Filistin halkına bağlılığımız söndüremeyecek."

İsrail'in Gazze'yi bombalaması nedeniyle yerlerinden edilen Filistinliler, el-Mavasi bölgesindeki geçici çadır kampında (AP)
İsrail'in Gazze'yi bombalaması nedeniyle yerlerinden edilen Filistinliler, el-Mavasi bölgesindeki geçici çadır kampında (AP)

Muder el-Yunus ise şunları söyledi: "Bu duruş, hak ve insanlık mesajıdır. Gazze'de yaşananlar soykırım, ikinci bir nekbe ve tehcirdir. Bütün sıkıntılara rağmen (İsrail’deki) Arap liderliği, protesto hakkını elde etmek için mahkemeye gitmek zorunda kaldı." Ve ekledi: "Bugün liderlik olarak buradayız, savaşı durdurun, bu akıl ve barışın sesidir ve bu koşullarda söylenebilecek en doğal şeydir."

Gösteride "Soykırım ve Tehcire Hayır", "Savaşı Durdurun" ve "Savaşı, Katliamı ve Tehciri Durdurun" yazılı pankartlar taşındı.

Barış köprüsü

İsrail vatandaşı Filistin’in, barışı destekleyen ve kendilerini barışın köprüsü olarak gören Filistin halkının bir parçası olduğunu belirtmekte fayda var. Hamas’ın İsrail’deki sivillere yönelik saldırılarını kınayan Arap liderler, bu eylemlerde hayatını kaybeden, yaralanan ve esir alınan birçok kişinin olduğuna dikkat çekmiş ve aynı zamanda İsrail'in bu olaylara verdiği tasavvurların ötesinde vahşete varan tepkiyi eleştirmişlerdi. Ayrıca İsrail’in yeni bir Nekbe planladığını öne sürmüşlerdi.

İlk günlerden itibaren her iki taraftan da sivillerin öldürülmesine karşı gösteri düzenlemeye çalışan İsrail vatandaşı Filistinliler oldu. Ancak İsrail polisi bunu güç kullanarak engelledi. Aralarında bazı siyasi liderler ve 200'e yakın üniversite öğrencisini hedef alan geniş bir tutuklama kampanyası yürütüldü, onlara karşı İngiliz Manda sistemleri devreye sokuldu ve yolların kapanmasına yol açan sokaklardaki gösterilere karşı gerçek mermi kullanılmasına karar verildi.

Netanyahu yönetiminden önceki hükümetin ortağı olan İsrail İslami Hareketi Genel Başkanı ve Birleşik Arap Listesi lideri Mansur Abbas 7 Ekim saldırıları sebebiyle Hamas’ı da İsrail’in Gazze’ye yönelik orantısız şiddetini de kınamıştı.

İsrail vatandaşı Filistinlilerin kitlesel isyanlarına ilk kez 2021 Nisan’ında tanık olundu. İsrail ilk kez Lid (Lod) gibi şehirlerde tamamen devlet otoritesini kaybetmişti. Bu sebeple İsrail güvenlik güçleri Arap nüfusun protesto gösterilerine yönelik sıkı önlemler alıyor.

Ülke nüfusunun 2023 yıl başı itibariyle 9 milyon 700 bine ulaştığı İsrail’de nüfusun yaklaşık 2 milyon 150 binini "İsrailli Araplar" olarak tanımlanan İsrail vatandaşı Filistinlilerden oluştuğu belirtiliyor.

İsrail vatandaşı Filistinliler ülke nüfusunun yüzde 22'sine tekabül ediyor. Tel Aviv rejiminin "İsrailli Araplar" Filistin tarafının ise “1948 Filistinlileri” olarak tanımladığı vatandaşlar, 1948'deki savaş ve sonrasında yaşanan işgale rağmen yurtlarında kalarak İsrail vatandaşı olan Filistinlilerden oluşuyor. Ülkenin kuzey ve güney illerinde yoğunlaşan Arap nüfusun yüzde 84’ü Müslüman, yüzde 8’i Hristiyan, yüzde 8’i ise Dürzi.

İsrail’de üç adet ana akım Arap partisi bulunuyor: Hadaş (Arap çoğunluğuna sahip Arap-Yahudi birleşik partisi), Balad ve İsrail İslami Hareketinin de içinde bulunduğu birçok organizasyonu barındıran Birleşik Arap Listesi. Bütün bu partiler, öncelikli olarak İsrailli Arapların ve Filistinlilerin haklarının temsilini yapıyor.

Bu nüfusun dışında kalan ve İsrail vatandaşı olmayan Filistinliler ise Gazze ve Batı Şeria’da yaşıyor.



Şam'da Şera ile SDG lideri Abdi arasında Barrack'ın da katıldığı bir toplantı gerçekleşiyor

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera (Reuters)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera (Reuters)
TT

Şam'da Şera ile SDG lideri Abdi arasında Barrack'ın da katıldığı bir toplantı gerçekleşiyor

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera (Reuters)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera (Reuters)

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi başkanlığındaki Kürt heyeti arasında, ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack'ın da katıldığı görüşme Şam'da başladı.

Görüşme, eş-Şera ve Abdi'nin 10 Mart'ta ABD himayesinde imzaladıkları ve ‘sınır kapıları, havaalanı, petrol ve doğalgaz sahaları dahil olmak üzere Suriye'nin kuzeydoğusundaki tüm sivil ve askeri kurumların Suriye devletinin idaresine dahil edilmesini’ öngören bir dizi maddeden oluşan anlaşmadan dört ay sonra gerçekleşti.

Ancak Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi daha sonra anayasal deklarasyon ve çeşitliliği yansıtmadığını söylediği bir hükümetin kurulması nedeniyle Suriye yönetimini eleştirdi. Geçtiğimiz ay Kürt güçleri ‘demokratik ve adem-i merkeziyetçi’ bir devlet talep etmiş, Şam da buna yanıt olarak ülkede ‘bölücü bir gerçeklik dayatma girişimlerini’ reddettiğini açıklamıştı.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığı habere göre  adının açıklanmasını istemeyen bir Kürt kaynak, “SDG liderinin başkanlığındaki bir Kürt heyeti bugün DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonu (DMUK) temsilcilerinin eşliğinde Şam'a gitti ve şu anda Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ile görüşüyor. Görüşmede ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack da yer alıyor” ifadelerini kullandı.

Toplantının gündemi hakkında bilgi sahibi olan kaynak, ‘görüşmelerde dört ana dosyanın ele alındığını, bunların Suriye devletinin yapısı, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ile Şam hükümeti arasındaki ilişki, ekonomi ve askeri güç olduğunu’ söyledi.

Çatışmaların patlak vermesinden önce onlarca yıl ötekileştirme ve dışlanmaya maruz kalan Kürtler, yeni yönetimin karar alma mekanizmasını merkezileştirme ve kilit unsurları geçiş sürecinin yönetiminden dışlama girişimini eleştiriyor.

Abdi, mayıs sonunda bir televizyon kanalına verdiği röportajda, “Şam ile vardığımız mutabakata bağlıyız ve şu anda uygulama komiteleri aracılığıyla bu anlaşmayı hayata geçirmek için çalışıyoruz” dedi. Abdi ayrıca, tüm bileşenlerin tam haklarla yaşadığı ve hiç kimsenin dışlanmadığı adem-i merkeziyetçi bir Suriye’ye olan bağlılığını vurguladı.

Eş-Şera'nın Şam'a gelişinden kısa bir süre sonra tüm silahlı askeri grupları dağıtacağını açıklamasına rağmen, ABD destekli Kürtler, 2019'da son kalesinden çıkarılana kadar DEAŞ'la mücadelede etkili olduğunu kanıtlayan organize askeri güçlerini korumakta ısrar ediyor.

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi, Şam'ın ihtiyaç duyduğu büyük petrol ve doğalgaz sahaları da dahil olmak üzere kuzey ve doğu Suriye'nin büyük bölümünü kontrol ediyor.

Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan eş-Şeybani daha önce Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ile imzalanan anlaşmanın şartlarının uygulanmasının ‘ertelenmesinin’ ülkedeki ‘kaosu uzatacağı’ uyarısında bulunmuştu.