NASA çalışanı astrofizikçi "potansiyelini yüksek bulduğu" Türkiye'ye döndü

Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi'nde (NASA) 10 yıldır astrofizikçi ve derin uzay iletişimcisi olarak çalışan Dr. Umut Yıldız, uzay teknolojisinde potansiyeline inandığı için ülkesine dönmeyi tercih etti

Dr. Umut Yıldız (AA)
Dr. Umut Yıldız (AA)
TT

NASA çalışanı astrofizikçi "potansiyelini yüksek bulduğu" Türkiye'ye döndü

Dr. Umut Yıldız (AA)
Dr. Umut Yıldız (AA)

Yurt dışında 21 yıldır yaşayan Yıldız, Ankara Üniversitesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümünde lisans ve Hollanda Groningen Üniversitesi'nde yüksek lisans eğitimi alırken, Leiden Üniversitesi Gözlemevi'nde de Molekül Astrofiziği alanında doktorasını tamamladı.

Son 10 yıldır birçok meslektaşının çalışmak isteyeceği NASA'da görev yapan Yıldız, edindiği birikimleri ülkesine aktarmak için uzay teknolojileri üzerine çalışan bir Türk şirketine transfer oldu.

"Uzun yıllar ülkemden ayrı kaldım ve çok özledim"

Dönüş nedenlerini ve Türkiye'nin uzay macerasındaki son gelişmeleri anlatan Yıldız, NASA ile sözleşmesinin 8 Ocak itibarıyla sona erdiğini belirterek, "Uzun yıllar ülkemden ayrı kaldım ve çok özledim. Bu özlemin yanında Türkiye'nin uzay teknolojilerinde büyük fırsatlara açık olduğunu gördüğüm için dönmeyi tercih ettim." dedi.

Türkiye'de, teknoloji alanında bir çok fırsatın bulunduğunu dile getiren Yıldız, "Ömrümün yarısını Avrupa ve Amerika’da geçirdiğim için biliyorum; buralar biraz daha doymuş ülkeler, sistem oturmuş, bürokrasi büyük yer kaplıyor. Oysa Türkiye, uzay ve birçok teknolojiler konusunda bir şeylerin yeni yeni başladığı bir yer. Bu yüzden edindiğim deneyimleri Türkiye'de devam ettirmenin daha cazip olduğunu gördüm ve dönmeye karar verdim." diye konuştu.

Yıldız, transfer olduğu şirketin, uzay teknolojilerinin geliştirilmesi, üretilmesi ve uydu servislerinin sağlanması amacıyla kurulduğunu, iki yılda beş IoT (nesnelerin interneti) uydusu inşa edip SpaceX ile uzaya gönderdiğini anlattı.

Şirketin, ileride gönderilecek uydularla toplamda 280 uyduyu uzaya göndermeyi planlandığını, bu yıl 12 uydunun daha uzaya gidip faaliyete başlayacağını aktaran Yıldız, bu uyduların, internetin çekmediği yerlerde, akıllı tarım, lojistik, enerji hatlarının takibi gibi birçok alanda kullanılabildiğini söyledi.

"Hakkari'de bir bilim merkezi yapmak için uğraşıyoruz"

Türkiye'ye dönmesinin en önemli sebeplerinden birinin de yıllardır gençlere uzay hakkında verdiği eğitimlere devam etmek olduğunu aktaran Yıldız, sözlerini şöyle sürdürdü:

Türkiye'nin birçok yerinde hali hazırda bilim merkezleri var. Gençlerin bilime ilgi duymasını ve temas etmesini sağlayan bu merkezlerde onlara bilimi sevdiren birçok deney yapılıyor. Bugüne kadar bu merkezlerde binlerce öğrenciyle bir araya geldim. Bizim gibi bilimi meslek olarak yaşayan insanlarla karşılaşan birçok gencin, hayatını bilime yönlendirdiğine tanık oldum. Bu nedenle bilim merkezlerinin sayılarının artırılmasını çok istiyorum. Bazı şehirlerde bilim merkezleri hala yok. Örneğin şu anda Hakkari'de bir bilim merkezi yapmak için uğraşıyoruz. Gençlere bilim ve teknolojiye yönelmelerini, trendleri ve teknolojinin oluşturduğu yeni iş imkanlarını takip etmelerini tavsiye ediyorum.

Türkiye'nin, uzay macerasında önemli bir dönüm noktasına yaklaştığını vurgulayan Yıldız, İnsanlı İlk Uzay Misyonu kapsamında uzaya gidecek olan Alper Gezeravcı'nın, burada 14 gün kalacağını ve 13 farklı bilimsel deneye imza atacağını anlattı.

Bu deneylerin, Türkiye'nin bilim dünyasına önemli katkı sağlayacağını vurgulayan Yıldız, Gezeravcı'nın sağlık, genetik hatta Tuz Gölü ile ilgili birçok deneyi uzayda gerçekleştireceğini dile getirdi.

"Yakın zamanda uzayda oteller göreceğiz"

Dünyada uzay macerasının bugüne kadar hep devlet eliyle sürdürüldüğüne işaret eden Yıldız, şu ifadeleri kullandı:

Elon Musk'ın şirketi SpaceX'in, bir özel şirket olarak uzay teknolojilerine girmesi ve maliyetleri düşürmesi birçok şirkete örnek oldu ve bir ekosistem oluşturdu; uzay teknolojileri üzerine çalışmak isteyen özel şirket sayısını artırdı. Bu ekosistemden Türkiye'de birçok şirketin de etkileneceğini düşünüyorum. Günlük hayatımızda uzay teknolojilerinin etkisi daha da artacak, bu da özel şirketleri uzay teknolojilerine yönlendirecek. Türk şirketlerinin uzay teknolojileri konusundaki trendi yakaladığına inanıyorum. Hala dünyadaki sayılı uzay şirketlerinden birini Türkiye'de kurma şansımız var.

Umut Yıldız, Türkiye'de uzay teknolojileri alanında kat edilecek çok yol olduğunu, uzay teknolojilerine üniversiteler ve iş dünyasının daha çok bütçe ayırması gerektiğini, uzay teknolojilerinin gelişmesinin gençlere yeni iş sahaları yaratacağını da sözlerine ekledi.



Bilim doğruladı: Kalbin kırılması insanları gerçekten öldürebilir

Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)
Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)
TT

Bilim doğruladı: Kalbin kırılması insanları gerçekten öldürebilir

Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)
Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)

Harriette Boucher 

Yeni bir araştırma, yakınını kaybedip yoğun ve uzun süreli yas semptomlarından muzdarip olan kişilerin, sevdiklerinin ölümünden sonraki 10 yıl içinde ölme ihtimalinin, neredeyse iki kata ulaştığını ortaya koydu.

Danimarka'daki araştırmacılar, yakınını kaybedip sürekli yüksek düzeylerde yas tutanların, yasını daha düşük seviyelerde yaşayanlarla kıyasla, sağlık hizmetlerini daha fazla kullandığını ve ölme olasılığının yüzde 88 daha fazla olduğunu buldu.

Araştırmacılar, sevdiklerini kaybedenlerin yaşadığı 5 yas güzergahını tanımladı ve en ciddi şekilde etkilenenlerin daha erken ölme olasılığının daha yüksek olduğunu tespit etti.

Araştırma makalesinin yazarlarından Dr. Mette Kjærgaard Nielsen şu ifadeleri kullandı:

Yüksek yas semptomu seviyeleriyle; kalp damar hastalıkları, akıl sağlığı sorunları ve hatta intiharda görülen daha yüksek oranlar arasında bir bağlantı olduğunu daha önce bulmuştuk. Ancak ölümle ilişkisi daha fazla araştırılmalı.

Bilim insanı, "yüksek" bir yas güzergahına dair risk altında olan kişilerin erken fark edilebileceğini de söyledi:

Bir pratisyen hekim akıl sağlığına dair diğer ciddi rahatsızlıklar ve depresyonun eski belirtilerini arayabilir. Daha sonra bu hastalara kendileri özel takip sunabilir veya onları psikologların özel muayenehanelerine ya da ikinci basamak sağlık kuruluşlarına yönlendirebilirler.

Dr. Nielsen, "Pratisyen hekimler ayrıca yakınını kaybedenlerin ruh sağlığına odaklanılacak bir takip randevusu da önerebilir" dedi.

Bilim insanları, 2012'den bu yana yakınlarını kaybetmiş, yaş ortalaması 62 olan 1735 adet kadın ve erkeği 10 yıl boyunca Danimarka'da izledi. Bu süre zarfında bu kişilere, semptomlarını ve deneyimlerini değerlendiren bir dizi anket gönderildi ve araştırmacılar bunlarla katılımcıların sürekli olarak hangi düzeyde keder yaşadığını belirledi.

Grubun yüzde 66'sı yakın zamanda partnerini, yüzde 27'si bir ebeveynini ve yüzde 7'si de çok sevdiği bir başka kişiyi kaybetmişti.

Sürekli olarak yüksek düzeylerde yas belirtileri yaşayan yüzde 6'lık kesimin 10 yıl içinde ölme olasılığı, sürekli olarak düşük yas belirtileri gösterdiğini bildiren yüzde 38'e kıyasla yüzde 88 daha yüksekti.

Yüksek güzergahta olanların, yakınlarını kaybetmesinin üzerinden üç yıl geçtikten sonra sağlık hizmeti alma olasılıkları da daha yüksek çıktı.

Bu grubun konuşma terapisi veya diğer akıl sağlığı hizmetlerini alma ihtimalleri yüzde 186, antidepresan reçetesi yazılma olasılıkları yüzde 463, yatıştırıcı ya da kaygı giderici ilaç reçetesi alma ihtimalleri de yüzde 160 daha fazla.

 Independent Türkçe,independent.co.uk/news