Soykırım ne anlama geliyor ve Güney Afrika neden İsrail’e bu konuda dava açtı?

Güney Afrika hükümetinin İsrail’i Gazze’de soykırım yapmakla suçladığı davaya yönelik pankart tutan bir kişi (Reuters)
Güney Afrika hükümetinin İsrail’i Gazze’de soykırım yapmakla suçladığı davaya yönelik pankart tutan bir kişi (Reuters)
TT

Soykırım ne anlama geliyor ve Güney Afrika neden İsrail’e bu konuda dava açtı?

Güney Afrika hükümetinin İsrail’i Gazze’de soykırım yapmakla suçladığı davaya yönelik pankart tutan bir kişi (Reuters)
Güney Afrika hükümetinin İsrail’i Gazze’de soykırım yapmakla suçladığı davaya yönelik pankart tutan bir kişi (Reuters)

İsrail, Gazze’de soykırım yaptığı yönündeki suçlamalara karşı bugün Uluslararası Adalet Divanı huzurunda kendisini savunuyor.

Şarku’l Avsat’ın Sky News’ten aktardığı habere göre, Güney Afrika, İsrail’in ‘Gazze’deki Filistinlileri öldürerek, onlara ciddi bedensel ve zihinsel zarar vererek, onları fiziksel yıkıma yol açacak yaşam koşullarına maruz bırakarak’ Birleşmiş Milletler (BM) Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’ni ihlal ettiğini öne sürerek dava açtı.

Güney Afrika, İsrail’in Gazze’deki askeri operasyonlarının derhal askıya alınması için ihtiyati tedbir kararı çıkarılmasını da talep etti.

Dünya Mahkemesi olarak da bilinen Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’nda görülecek olan dava, İsrail’i 1948 tarihli Soykırım Sözleşmesi kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmemekle suçluyor. Davanın duruşması iki sürecek.

İsrail, davayı mahkemenin ‘aşağılayıcı bir istismarı’ olarak nitelendirdi.

FOTO: Güney Afrika hükümetinin İsrail’e karşı açtığı soykırım davasının başarısı için dua eden bir kadın (Reuters)
Güney Afrika hükümetinin İsrail’e karşı açtığı soykırım davasının başarısı için dua eden bir kadın (Reuters)

Ayrıca, Güney Afrika’yı Hamas hareketinin çıkarları için ‘şeytanın avukatı’ rolünü oynamakla suçladı.

Hem Güney Afrika hem de İsrail 1948 sözleşmesine taraf olduğundan, mahkemenin İsrail’in Gazze’deki saldırısını durdurma yetkisine sahip olduğu öne sürülüyor.

Soykırım ne anlama geliyor?

Soykırım terimi, 1945’te kurulduktan kısa bir süre sonra BM tarafından kabul edildi ve 1948’de bu konuyla ilgili özel bir sözleşme kabul edildi.

BM Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’ne göre, soykırım, ‘ulusal, etnik, ırksal veya dinsel bir grubu tamamen veya kısmen yok etmek amacıyla işlenen şu eylemlerden herhangi biri’ anlamına geliyor:

-Bir grubun üyelerini öldürmek

-Grubun üyelerine ciddi bedensel veya zihinsel zarar vermek

-Grubun yaşam koşullarını, grubun tamamını veya bir kısmını fiziksel olarak yok edeceği hesaplanarak kasıtlı olarak bozmak

-Grup içinde doğumları önlemeye yönelik eylemlerin uygulanması

-Gruba ait çocukların zorla başka bir gruba nakledilmesi

BM, Nazilerin 1941 ile 1945 yılları arasında yaklaşık altı milyon Yahudiyi öldürdüğü Holokost’un ardından, uluslararası toplumun ‘bir daha asla’ taahhüdünün bir parçası olarak kuruldu.

FOTO: Filistinliler, İsrail’in Gazze’deki saldırısı sırasında öldürülen aile üyelerinin cesetlerinin yanında duruyor (AFP)
Filistinliler, İsrail’in Gazze’deki saldırısı sırasında öldürülen aile üyelerinin cesetlerinin yanında duruyor (AFP)

Kurulmasından bu yana, BM tanımına göre, kanıtlanmış yalnızca üç soykırım vakası yaşandı.

Bunlar, 1970’lerde Kamboçyalı azınlık gruplarının Kızıl Kmerler tarafından öldürülmesi,1995’te Bosna’daki Srebrenica Katliamı ve 1994 yılında Ruanda’da Tutsilerin öldürülmesiydi.

Güney Afrika neyi iddia ediyor?

Güney Afrika’nın davasını içeren 84 sayfalık mahkeme belgesine göre, İsrail’in 7 Ekim saldırıları sonrasındaki eylemlerinin ‘soykırım niteliğinde’ olduğu belirtiliyor.

Bu eylemlerle, ‘Gazze Şeridi’ndeki Filistin grubunun bir parçası olan Filistin ulusal, ırksal ve etnik grubunun önemli bir kısmının yok edilmesini amaçladıkları’ iddia ediliyor.

Güney Afrika, İsrail’in Hamas'la savaşında ‘soykırımı önlemede başarısız olduğunu ve soykırım yaptığını’ vurguluyor.

29 Aralık’ta sunulan mahkeme belgelerinde, 7 Ekim ve sonrasında ‘İsrailli siviller ve diğer vatandaşların doğrudan hedef alınması ve Hamas tarafından rehin alınmasının’ da uluslararası hukuku ihlal edebileceği kabul ediliyor.

Güney Afrika ayrıca, İsrail’in Filistin topraklarını işgalini kendi Apartheid dönemiyle karşılaştırıyor.

Güney Afrika’nın Filistin halkıyla uzun süredir devam eden bir yakınlığı var.

Nelson Mandela hapishaneden çıkıp Güney Afrika Devlet Başkanı olduktan sonra, “Filistinlilerin özgürlüğü olmadan özgürlüğümüzün eksik olduğunu çok iyi biliyoruz” dedi.

Ayrıca, daha sonra 1990’da Cezayir’de düzenlenen bir Pan-Afrikan etkinliğinde Filistine özgü bir geleneksel keffiye giydi.

Mevcut Güney Afrika Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa, İsrail’in Gazze’deki saldırısını başından beri kınadı.

İsrail nasıl karşılık verdi?

İsrail, tarihsel olarak uluslararası mahkemelere katılmayı reddetmişti, ancak bu kez Lahey’e kendisini savunması için bir hukuk ekibi gönderiyor.

FOTO: İnsanlar Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’nın önüne pankart asmaya hazırlanıyor (AP)
İnsanlar Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’nın önüne pankart asmaya hazırlanıyor (AP)

İsrail, Güney Afrika’yı ‘ikiyüzlü’, davayı ise ‘kanlı iftira’ olarak nitelendirdi.

Bu terim, kökenleri Orta Çağ’a kadar uzanan, Yahudi karşıtı asılsız iddialar için kullanılıyordu.

Bundan sonra ne olabilir?

Uluslararası Adalet Divanı, dava süresince geçerli olacak ‘geçici tedbirler’ (yasal açıdan bağlayıcı mahkeme emirleri) çıkarma yetkisine sahip.

Güney Afrika, bunların ‘Gazze içindeki ve Gazze’ye yönelik askeri operasyonların derhal askıya alınması’ için kullanılmasını istiyor.

Yasal olarak bağlayıcı olmalarına rağmen bunlara her zaman uyulmuyor.

Örneğin, Rusya’nın 2022’de Ukrayna’yı işgaline karşı açılan ortak dava, Moskova’nın askerlerini geri çekmesi için geçici önlemler alınmasıyla sonuçlandı, ancak bunlar Kremlin tarafından gözardı edildi.

Soykırım eylemlerini gerçekleştirme ‘niyetini’ kanıtlamak zor ve uzun bir süreç olduğundan, daha öncekiler gibi bu dava da muhtemelen yıllarca sürecek.

İngiltere’deki Durham Üniversitesi’nde avukat ve hukuk profesörü olan Alexander Horne, İsrail’in ‘7 Ekim’de meydana gelen korkunç olayların ardından, ordusunun etik ve orantılı davrandığını kanıtlamaya kararlı olduğunu’ söyledi.

Horne, İsrail’in temsilci olarak İsrail Yüksek Mahkemesi eski Başkanı Aharon Barak’ı seçmesinin, davayı ‘çok ciddiye’ aldığını gösterdiğini de sözlerine ekledi.

Mahkemenin geçici tedbirler uygulaması halinde, İsrail’in ‘tüm rehineler teslim edilene kadar devam edeceğinin sözünü verdiği’ saldırısı açısından ‘büyük ölçüde sorunlu’ olacağını da sözlerine ekledi.

İsrail güçleri, Hamas’ın bin 200 kişinin öldürülmesi ve 240 kişinin kaçırılmasıyla sonuçlanan, 7 Ekim’deki sınır ötesi operasyonunun ardından Gazze Şeridi’ne saldırı başlattı.

İsrail’in yoğun saldırıları, Gazze’nin büyük bir kısmını yok etti. Gazze Şeridi’ndeki 2,3 milyon sakinin neredeyse tamamını en az bir kez yerinden etti ve bu da bir insani felakete neden oldu.



Entebbe Zirvesi’nin terörle mücadelede Mogadişu’yu destekleme çabaları üzerinde nasıl bir etkisi olacak?

Entebbe Zirvesi katılımcıları (Mısır Bakanlar Kurulu)
Entebbe Zirvesi katılımcıları (Mısır Bakanlar Kurulu)
TT

Entebbe Zirvesi’nin terörle mücadelede Mogadişu’yu destekleme çabaları üzerinde nasıl bir etkisi olacak?

Entebbe Zirvesi katılımcıları (Mısır Bakanlar Kurulu)
Entebbe Zirvesi katılımcıları (Mısır Bakanlar Kurulu)

Afrika Birliği (AfB) Somali'yi Destekleme ve İstikrar Misyonu'na (AMISOM) katılan ülkelerin devlet başkanları ve başbakanları Uganda'nın Entebbe kentinde gerçekleştirdikleri zirvenin sonuçları, zirvenin Somali hükümetinin terörle mücadele kapasitesini ne ölçüde desteklediğine dair bazı soru işaretlerini de beraberinde getirdi.

Uganda Devlet Başkanı Yoweri Museveni’nin çağrısıyla cuma günü yapılan Entebbe Zirvesi’nin sonuç bildirgesinde AMISOM'a destek sağlanması gerektiği vurgulandı. Mogadişu'daki mevcut güvenlik durumunun ele alınması için AU güçlerinin bir parçası olarak ilave 8 bin askerin konuşlandırılması gerektiğine işaret edildi.

Uzmanlara göre Entebbe Zirvesi, AMISOM’un Somali’de terörle mücadeledeki rolünü desteklemek ve operasyonel hale getirmek için ‘niteliksel bir sıçrama’ niteliği taşıyor. Ancak AMISOM’un özellikle finansman açısından pek çok zorlukla karşı karşıya olduğunu ifade eden yine aynı uzmanlar, terör örgütü eş-Şebab'dan kurtarılan bölgelerin korunması için Somali ordusunun desteklenmesi gerektiği çağrısında bulundu.

Afrika Birliği Destek ve İstikrar Misyonu (AUSSOM) ocak ayı başında resmen faaliyetlerine başladı. Misyon, görev süresi geçen yılın sonunda sona eren AMISOM’un yerini aldı.

Entebbe Zirvesi'ne Uganda Devlet Başkanı Museveni, Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud, Mısır, Kenya ve Cibuti'den yetkililer, AfB Komisyonu Başkanı Mahmud Ali Yusuf, Birleşmiş Milletler (BM) ve Hükümetler Arası Kalkınma Otoritesi (IGAD) temsilcileri ile Avrupa Birliği (AB), ABD ve İngiltere büyükelçileri katıldı.

y56juk
Entebbe Zirvesi sonuç bildirgesinde AMISOM'a destek vurgusu yapıldı (Mısır Bakanlar Kurulu)

Entebbe Zirvesi’nin cuma akşamı yayınlanan sonuç bildirgesinde terör örgütü eş-Şebab'ın yeniden toparlanmasının engellenmesi gerektiği ve AMISOM’un Somali’deki rolünü güçlendirmek için diğer ikili güçlerin yanı sıra Mısır güçlerinin konuşlandırılmasını hızlandırmak için çalışmanın önemi vurgulandı. Bildirgede ayrıca uluslararası ortakların Somali'de güvenlik ve istikrarı destekleme çabalarının önemine işaret edildi.

Mısır Başbakanı Mustafa Medbuli'ye göre uluslararası toplumdaki belirsizlik, eş-Şebab terör örgütünün Somali ordusunun geçtiğimiz yıl elde ettiği kazanımlara yönelik tehdidinin yeniden ortaya çıkmasına yol açtı. Medbuli, zirve sırasında yaptığı açıklamada uluslararası çabaların Somali için gerekli güçlendirme mekanizmalarının harekete geçirilmesi, gücünün iki katına çıkarılması ve Somali ordusunun geçmişte elde ettiği operasyonel kazanımları sürdürebilmesi için eğitim programlarına yönelik olması gerektiğini vurguladı.

Medbuli, ülkesinin ‘uluslararası toplumla birlikte Somali'yi desteklemekte kararlı’ olduğunu vurguladı. Mısır Bakanlar Kurulu tarafından yapılan açıklamaya göre Medbuli, AMİSOM’un ‘uluslararası topluma çabalarını yeniden odaklaması ve Somali'nin barış, istikrar ve kalkınmaya ulaşmasına yardımcı olma taahhüdünü yenilemesi için bir fırsat sunduğunu ve terörizmi ortadan kaldırmasını ve yaşayabilir bir ulusal devleti yeniden inşa etmesinin önünü açtığını’ söyledi.

Öte yandan Somali Cumhurbaşkanı Şeyh Mahmud, zirve sırasında ülkesinin istikrara kavuşturulması için daha fazla çaba gösterilmesi çağrısında bulundu. Ülkesindeki son gelişmelerin uluslararası ortakların sağladığı desteğin bir sonucu olduğunu belirten Şeyh Mahmud, AMISOM'un çalışmalarını yürütebilmesi için gerekli finansmanın sağlanmasının yanı sıra Somali ordusunun yeniden inşası ve desteklenmesini gerektiren terörle mücadele çabalarının karşılaştığı zorluklara işaret etti.

BM Güvenlik Konseyi (BMGK) geçtiğimiz aralık ayında eş-Şebab ile mücadele etmek, istikrar çabalarını desteklemek ve insani yardımların ulaştırılmasını kolaylaştırmak üzere AUSSOM'un kurulmasına yetki veren kararı kabul etti.

Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki (BAE) Zayed Üniversitesi'nde siyaset bilimi profesörü ve Afrika meseleleri uzmanı olan Hamdi Abdurrahman, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, Entebbe Zirvesinin Somali'yi desteklemek ve AUSSOM’un terörle mücadelede karşılaştığı zorluklara çözüm bulmak için önemli bir platform olduğunu söyledi. AUSSOM’un operasyonel meseleler, mali açıklar ve bölgesel iş birliğiyle ilgili önemli engellerle karşı karşıya olduğunu belirten Abdurrahman, AUSSOM için tahmini 96 milyon dolarlık bir finansman açığı olduğunu ve bunun da misyonun operasyonel kabiliyetlerini zayıflattığını söyledi. Abdurrahman, AfB Komisyonu’nun misyonun çalışmalarının istikrarını sağlamak için 190 milyon dolar olarak tahmin edilen mali destek talep ettiğini de sözlerine ekledi.

frgthy
Somali'ye destek için gerçekleşen Entebbe Zirvesi’nin katılımcıları (Mısır Bakanlar Kurulu)

AfB Komisyon Başkanı zirvede AMISOM için gerekli finansmanın sağlanmasının yanında Somali devlet kurumlarının desteklenmesi ve inşasında ilerleme kaydedilmesi ve Somali halkı arasında iç uzlaşının sağlanması gerektiğini vurguladı.

AMISOM'un çalışmalarındaki zorluklara rağmen zirve sonuçlarının Somali'nin terörle mücadelede desteklenmesinde niteliksel bir sıçrama teşkil ettiğini düşünen Abdurrahman, zirvenin en önemli sonuçları arasında, terör örgütü eş-Şebab'ın son dönemde artan saldırılarının ardından Somali ordusunun desteklenmesi ve kabiliyetlerinin güçlendirilmesi ile AMISOM'a katılan ülkeler ve bağışçılar arasındaki koordinasyonun vurgulanmasın olduğunu söyledi. Abdurrahman, Mogadişu'nun eş-Şebab’tan kurtarılan bölgeleri korumasının önemini de vurguladı.

Öte yandan Afrika Boynuzu bölgesi işleri uzman Sudanlı gazeteci Abdulmunim Ebu İdris, Entebbe Zirvesi’nin Somali'ye bölgesel destek konusunda önemli bir gelişmeyi temsil ettiğini söyledi. İdris, zirve sırasında Somali ordusunun eğitim, istihbarat ve hava desteği alanlarında desteklenmesi konusunda varılan anlaşmanın, terör tehdidi karşısında Mogadişu'nun desteklenmesi için bölgesel bir konsensüs yaratılmasında önemli bir adım olduğunu belirtti.

Mısır'da yaşayan Somalili araştırmacı Numan Hasan ise Entebbe Zirvesi’nin sonuçlarının fazla etkili olmayacağını düşünüyor. Zirveye katılan Somali'ye komşu bazı ülkelerin terörle mücadelede Mogadişu'yu destekleme konusunda ciddi olmadıklarına inanan Hasan, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada söz konusu ülkelerin Somali içinde güvenliği sağlamaktan başka çıkarları olduğunu ifade etti.

AUSSOM'a katkıda bulunan ülkelerin zirve düzenlemesinin amacının AMISOM'un finansmanı konusuna çözüm bulmak olduğunu düşünen Somalili araştırmacı, Mogadişu’nun iç siyasi uzlaşmazlık ortamında doğrudan gizli oyla başkanlık seçimleri düzenleme eğilimi de dahil olmak üzere siyasi ve güvenlik istikrarsızlığını arttıran başka iç zorluklar olduğuna dikkati çekti. Hasan, iç güvenlik durumuyla birlikte seçimlerin yapılmasının zor olduğunu da sözlerine ekledi.