İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed İslami'ye, Gazze savaşı da dahil olmak üzere bölgesel gelişmeler dikkate alındığında kitle imha silahlarına sahip olma olasılığı soruldu. Tahran'ın nükleer programında ‘dünyanın en yüksek seviyelerinden birine’ ulaştığını, ancak ‘İran'ın savunma doktrininde kitle imha silahları için yer olmadığını’ söyledi.
İslami, devlet televizyonunda Kanal 2'nin "İran'ın güç dengesini sağlamak için nükleer silah elde etme zamanı geldi mi?" sorusuna yanıt verdi. İranlı yetkili, "Bu bir beceriksizlik değil, isteksizlik meselesi. Biz nükleer silaha sahip olmak istemiyoruz çünkü stratejimiz başka bir şey ve tabi ki bu düzeyde, kuralları ihlal etmeden caydırıcılık yaratmayı başardık" şeklinde konuştu.
Soru, İsrail'in Gazze savaşında nükleer silah kullanma tehdidine ilişkin sorular bağlamında geldi. İran medyası hızla İslami'nin cevabından çok devlet televizyonunun sorusunu öne çıkardı.
İranlı yetkilinin konuşması, ABD Başkanı Joe Biden'ın, Kızıldeniz'deki ticari gemileri hedef alması nedeniyle İran destekli Husi grubuna yönelik ABD ve İngiliz saldırılarını yönettikten sonra İran'a ‘özel bir mesaj’ gönderdiğini doğrulamasından saatler sonra geldi.
İslami, İran nükleer programının gidişatını değiştirme olasılığına cevabının bir kısmında şunları söyledi: "Kitle imha silahlarına sahip olmanın İran'ın savunma doktrininde kesinlikle yeri yoktur. İslam Devriminin Lideri'nin bu silaha sahip olmanın ve kullanmanın yasak olduğuna dair bir fetvası vardır."
İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed İslami, “Bugün kimseye boyun eğmeden, dünyanın en yüksek derecelerinden biri sayılacak bir aşamaya geldik. Bu konuda endişeleri vardı ve bu endişe hala devam ediyor. Milli güvenlik stratejimiz, çok az ülkede bulunan bir unsuru içeriyor. İslam Cumhuriyeti, halkı temel olarak kabul etmiş ve bunun için ağır bedeller ödemiştir” şeklinde konuştu.
İslami şöyle konuştu: “İran savunma sisteminin dışarıya bağımlılığı yok, bilim insanları yaratıcı ve yenilikçi çalışmalara imza attı. Bu iki faktör komuta kabiliyetiyle birleştiğinde aktif caydırıcılık yarattı. İran'ın dış politikası aktif etkileşime dayalıdır ve bu vizyonla etkin caydırıcılık söz konusu oldu.” Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın gerçekleştirdiği denetimlere atıfta bulunan İslami, "İran en çok izlenen ülke. ABD’lilerinin nükleer meselemizi tartışmasının temelinde İran'ın nükleer bir devlet haline gelmemesi gerektiği yatıyor. Çünkü nükleer teknoloji tüm bilimsel konularda öncü bir role sahip" dedi.
İslami, nükleer anlaşmayı yeniden canlandırmayı amaçlayan müzakerelerin geleceğine ilişkin bir yorum yapmadı. Bu müzakereler, Rusya-Ukrayna savaşı başladığında büyük ölçüde sekteye uğradı. Daha sonra, geçen yıl, İran'ın Avrupa Birliği Dışişleri Politikası Yüksek Temsilcisi'nin taslağını reddetmesinin ardından çıkmaza girdi.
Diplomatik yolu yeniden canlandırma çabaları, 100 gün önce Gazze Şeridi'nde savaşın patlak vermesiyle sekteye uğradı.
Hızlandırılmış zenginleştirme
Tahran, nükleer anlaşmayı yeniden yürürlüğe koymak isteyen ABD Başkanı Joe Biden döneminin başında uranyum zenginleştirme programını hızlandırdı. Tahran, Biden'ın 2021 yılının Ocak ayında başkanlık görevine başlamasının ilk haftalarında yüzde 20 oranında uranyum zenginleştirmeye başlamıştı.
2021 yılının Nisan ayında İran, Natanz tesisindeki uranyum zenginleştirme oranını, nükleer silah geliştirmek için gereken 90'a yakın seviyeye yüzde 60'a yükseltti. Bu, Biden yönetimi ve nükleer anlaşmanın tarafları ile İran arasında anlaşmayı yeniden canlandırmak için başlayan müzakerelerle aynı zamana denk geldi. Daha sonra İran, Fordo tesisinde uranyum zenginleştirme sürecine başladı.
İran geçen yılın ortasında uranyum zenginleştirmesini yüzde 60 yavaşlattı ve bu yavaşlama, ABD ile İran'ın, İran'daki varlıkların serbest bırakılması ve mahkûm değişimi anlaşmasını da içeren sınırlı bir anlaşmaya vardığı yönündeki raporların ortasında 6 aydan kısa bir süre devam etti. Ancak Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı geçen ayın sonunda İran'ın ayda yaklaşık üç kilogram üretim oranıyla uranyum zenginleştirme sürecini yüzde 60 hızlandırdığını söyledi.
ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya, İran'ın yüzde 60 oranında uranyum zenginleştirmesini hızlandırmasını kınadı ve İran'ı bu adımları derhal tersine çevirmeye ve nükleer programını artırmayı durdurmaya çağırdı. Diplomatik çözüme bağlılığını ve İran'ın nükleer silah geliştirmesine izin vermeme kararlılığını ifade etti.
Batılı güçlere yanıt olarak İran Dışişleri Bakanlığı şunları söyledi: “Yüzde 60 oranındaki zenginleştirme her zaman ülkenin barışçıl ihtiyaçlarıyla tutarlı olmuştur ve öyle kalacaktır ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın tam denetimine tabidir.”
İran halihazırda yüzde 60'a kadar zenginleştirilmiş bir miktar uranyuma sahip; bu oran daha fazla zenginleştirilirse üç nükleer bomba yapmaya yetecek kadar, yüzde 20 ve yüzde 5 seviyelerinde daha büyük miktarlar da var.
Batılı ülkeler İran'ın kitle imha silahları geliştirme çabalarından endişe duyuyor, Tahran ise bunu her zaman yalanladı. Batılı ülkeler şöyle diyor: “Yüzde 60 uranyum üretmeye sivillerin ihtiyacı yok.”
Hamaney'in fetvası
İlk kez üst düzey bir İranlı yetkili, İran Dini Lideri Ali Hamaney'in fetvası nedeniyle ülkesinin silah sahibi olmak istemediğinden bahsetmiyor.
Geçtiğimiz yılın ağustos ayı başlarında İslami, İran'ın ‘atom bombası üretme konusunda teknik yeteneğe sahip olduğunu ancak bunu yapmaya niyetli olmadığını’ söylemişti. İran Atom Enerjisi Kurumu Sözcüsü Behrouz Kamalvandi, İslami'nin açıklamalarının ‘yanlış anlaşıldığını’ söyledi.
İslami, İran Dini Lideri Ali Hamaney'in ofisine bağlı Dış İlişkiler Stratejik Komitesi Başkanı Kamal Kharazi'nin söylediklerini tekrarlıyordu. O dönemde stratejik teorisyen ve Eski Yargı Başkan Yardımcısı Muhammed Cevad Laricani, "İran nükleer bomba yapmak istiyorsa kimse onu engelleyemez" demişti.
Bu açıklamalarla bağlantılı olarak Devrim Muhafızları’na bağlı bir Telegram kanalında tekrarladığı, İran'ın, ülkenin merkezindeki Natanz tesisinin İsrail hava saldırısına maruz kalması durumunda, Kum şehrinin dağları altındaki müstahkem Fordo tesisinde nükleer silah geliştirme adımlarına başlamaya hazır olduğundan bahseden bir video yayınladı.
2021 yılının Şubat ayında eski Güvenlik Bakanı Mahmud Alavi, bakanlık görevinin bitimine aylar kala, Batı baskısının Tahran'ı nükleer silah edinme konusunda ‘köşeye sıkışmış kedi’ gibi davranmaya itebileceğini söyledi. Alavi o dönemde bir televizyon röportajında şunu belirtmişti: “Dini Lider (Hamaney) fetvasında nükleer silahların şeriata aykırı olduğunu ve İslam Cumhuriyeti'nin bunları dini açıdan yasak olarak kabul ettiğini ve onlara sahip olmaya çalışmadığını açıkça ifade etti. Ancak kapana kısılmış bir kedi, başıboşken olduğundan farklı davranabilir ve eğer (Batılı ülkeler) İran'ı bu yöne doğru iterse, bu İran'ın hatası olmayacaktır.”
Ancak bu kadar hassas bir sorunun bu dönemde bir televizyon programında gündeme getirilmesi, yarı resmi medya da dahil olmak üzere siyasi çevrelerde şaşkınlık yarattı. Tahran belediyesinin yayın organı Hemşehri gazetesi, İran televizyonunun sorusu karşısında şaşkınlığını dile getirdi.
Devlet televizyonunda eski bir haber spikeri olan ve yurtdışındaki hükümeti eleştiren Hadi Norouzi, X platformunda “Bu soruyu gündeme getirmek koordinasyon olmadan gerçekleşmedi. Bu programlardan onlarcasını radyo ve televizyonda sundum ve yetkililer ve konuklarla önceden koordinasyon sağlanmadan bu düzeyde hiçbir soru sorulmuyor. Gelecek haberlerin olduğundan şüpheniz olmasın” ifadelerini kullandı.