Trump ve Starmer: Bu tuhaf ikili nasıl geçinecek?

Gelecek yıl bu zamanlar (eğer anketler doğru çıkarsa) Beyaz Saray'da Donald Trump ve 10 Numara'da Keir Starmer olabilir. Ne yanlış gidebilir ki?

(Reuters)
(Reuters)
TT

Trump ve Starmer: Bu tuhaf ikili nasıl geçinecek?

(Reuters)
(Reuters)

Sean O'Grady 

Donald Trump, (kendi bakış açısından) her şey yolunda giderse bir yıldan biraz daha uzun süre sonra Birleşik Devletler'in 47. başkanı olarak göreve başlamış olacak. İkinci görev dönemi için Beyaz Saray'a geri dönen Trump, kısa süre sonra dünya liderleriyle buluşacağı bir zafer turuna çıkacak.

İlk ziyaretler Amerika'nın "özel ilişkilere" sahip olduğunu düşündüğü Kanada, Meksika, İsrail, Suudi Arabistan ve Mısır gibi ülkelere yapılacak. Biraz sonra, özel bir ilişkiye sahip olduğunu düşünen Birleşik Krallık (BK) ve diğer Avrupalı güçler gelecek.

Ve sonra jeopolitik bir aşk tanrısı tarafından bir araya getirilmiş en tuhaf çiftin ortaya çıkışını göreceğiz: Başkan Donald J. Trump ve (eğer mevcut anketlere inanılacak olursa) BK'nin yeni başbakanı Keir Starmer.

Bu cehennemde yapılmış bir "evlilik" olacak.

DAHA FAZLA OKU

Trump, Cumhuriyetçilerin bir kuşağını nasıl tamamen yuttu?

Bu iki adam bakış açıları, dış görünüşleri, geçmişleri ve en sarsıcı olanı da inançları bakımından birbirinden daha farklı olamaz. Trump geçmişte ve günümüzde devasa, saray gibi sitelerde yaşayan ve kendi adını taşıyan gökdelenlere sahip, ailesinden miras kalan bir milyarder; Starmer ise sıva kaplı yarı müstakil bir evde büyümekten gurur duyuyor ve emlak geliştirmeye en yakın olduğu an, Surrey'deki eski aile evinin arkasındaki bir tarlayı annesinin bir eşek ahırı kurabilmesi için satın almak oldu.

ABD Dışişleri Bakanlığı'nın yeni Britanya Başbakanı hakkındaki brifingini okuduğunda Trump'ın bundan ne anlam çıkaracağını hayal bile edemiyorum. Adını 19. yüzyılda yaşamış bir sosyalistten aldığını öğrendiği zaman da.

Starmer sadece aşırı hızdan ceza almış seçkin bir avukatken, Trump halihazırda gizli belgeleri hukuka aykırı şekilde elinde bulundurmaktan şirket varlıklarının değerini manipüle etmeye ve, şey, isyana teşvik etmeye kadar her konuda 91 yasal suçlamayla karşı karşıya.

İkisi de mahkeme salonuna aşina ancak çok farklı biçimlerde. Starmer hukukun üstünlüğüne göre yaşıyor ve zamanını suçluları kovuşturarak geçirdi için zaman; Trump ise aleyhine karar verdiğinde hukuk sisteminin yozlaşmış olduğuna inanma eğiliminde ve zamanının çoğunu mahkemede hukuk ve ceza davalarına karşı kendini savunarak geçiriyor. Trump fiziksel engelli bir muhabirle alay etti ve yani… Bu Keir'in tarzı değil.

Starmer içgüdüsel bir enternasyonalist, Trump ise utanmaz bir milliyetçi, soyutlanma taraftarı ve korumacı. Starmer kelimenin en iyi anlamıyla "duyarlı" (woke); müstakbel Amerikalı mevkidaşıysa, sızdırılan kötü şöhretli bir konuşmaya göre, kadınları cinsel organlarından tutmanın sorun olmadığını düşünüyor ve New York'taki bir mahkemede cinsel istismardan sorumlu bulundu.

Bu iki karakter, 1968 yapımı klasik film Garip Bir Çift'te (The Odd Couple) Walter Matthau ve Jack Lemmon'ın canlandırdığı karakterler kadar farklı.

Özetlemek gerekirse, IMDb'de açıklandığı üzere film, eşinden yeni ayrılmış titiz bir New Yorklunun, boşanmış ve epey dağınık bir spor yazarı olan en iyi arkadaşının yanına taşınmasını konu alıyor ancak ev idaresi ve yaşam tarzları hakkındaki fikirleri gece ve gündüz kadar farklı.

Trump tam olarak pasaklı biri değildir ama Walter Matthau'nun canlandırdığı spor yazarı gibi Yeni mutfaktan çok hamburgerden hoşlanır; Starmer ise Jack Lemmon karakterinin tarzında, daha çok velveleci, titiz bir tiptir. Starmer ve Trump, Chequers (BK Başbakanı'nın kırevi -çn.) ya da Beyaz Saray'da rahatsız edici olabilecek bir konaklama dışında birlikte yaşamayacak ancak bir çalışma yöntemi bulmaları gerekecek. Bu zor olacak.

Elbette zıt kutuplar birbirini çeker derler ama Starmer'ın Trump'la herhangi bir yakınlık kurduğunu görmek zor. Trump, bir zamanlar kendisine "Britanyalı Trump" diyerek istenmeyen bir iltifatta bulunduğu Boris Johnson'la bile Britanya'ya herhangi bir iyilik yapmadı. Trump'ın seviyor gibi göründüğü Theresa May, Trump'a devlet ziyaretine yakın bir muamele yaptı ve Kraliçe de her zamanki gibi Trump'a güzel bir gösteri sundu. Ancak tüm ziyafetlere, gösterişlere, fotoğraf çekimlerine ve bu beyhude etkinlik için harcanan milyonlara rağmen BK'ye büyük bir getirisi olmadı.

Gerçek şu ki Starmer ve Trump, Lemmon ve Matthau'nun canlandırdıkları Felix ve Oscar karakterlerinin birbirlerine duydukları kişisel sevgi bir yana, aynı daireyi paylaşmak zorunda kalmalarının yarattığı kızgınlık ve kırgınlıklara rağmen, birbirlerine karşı aynı kin dolu saygıyı bile duymayacaklar. Aslında bu sadece kişiliklerle ilgili değil, çünkü aynı zamanda ulusal çıkarların artık örtüşmemesiyle de ilgili.

Bill Clinton'ın ideolojik müttefiki, öğrencisi ve dostu Tony Blair, çok farklı George W. Bush'la dostluk kurmak zorunda kaldığında, Britanyalıların yeni yönetimle iyi geçinme çabalarına, bugün küreselci çıkarlar denecek ortak çıkarlar büyük ölçüde yardımcı oldu. Bush, genel olarak, Blair'ın uluslararası alanda inandığı şeylere inanıyordu: NATO'nun önceliği, serbest ticaretin faydaları ve özgürlük ve demokrasinin yayılması (ya da en azından fikir buydu).

Afganistan ve Irak'taki uzun ve acımasız çatışmalarda, ikisi de talihsiz olsa da, Britanya ve Amerika teröre karşı savaşta yan yana savaştı ve ulus inşa etmeye çalıştı. Camp David'e yaptığı ilk ziyarette Bush'a ikilinin kişisel bir bağ kurup kurmadığı sorulduğunda Bush şu yanıtı vermişti: 

Yani, ikimiz de Colgate diş macunu kullanıyoruz.

Espri olarak işe yaradı, çünkü gerçekten de iyi bir çalışma ilişkisi kurdular ve kısa süre sonra İşçi Partisi lideriyle kişisel olarak çok az ortak noktaya sahip Bush, dünyadaki tek güvenilir müttefikinin sırtını sıvazlıyordu: 

Hey, Blair, ne yapıyorsun?

Tarihsel olarak en verimli transatlantik ilişkiler ortak çıkarlar ve karşılıklı kişisel saygıya dayanıyordu: Churchill ve Roosevelt; Macmillan ve Kennedy (İrlanda kökenli ancak koyu bir İngiliz hayranı); Thatcher ve Reagan; Major ve George H.W. Bush.

Başkanlığı gerçekten kazandığını varsayarsak, Britanya'nın bir sonraki seferde Trump'tan beklediği şey ilk seferde olduğu gibi aynı olacak ve Britanyalılar yine hayal kırıklığına uğramaya mahkum.

BK'nin ABD'nin NATO'ya sıkı sıkıya bağlı kalmasına; Ukrayna konusunda Vladimir Putin'e karşı durmasına; İsrail'i Filistin'le uzlaşmaya ve iki devletli çözüme zorlamasına; net sıfır hedefine sadık kalmasına ve bizi serbest ticaret anlaşmasına dahil etmesine ihtiyacı var. Sert "Önce Amerika" zihniyetiyle Trump bunların hiçbirini yerine getirmeyecektir. Bunu biliyoruz, çünkü son seferinde bunu yapmadı ve Trump'ın bu sefer fikrini değiştireceğine ya da Starmer'ın onu buna ikna edebileceğine inanmak için hiçbir neden yok.

Öte yandan Kral Charles'ın yaş olarak Trump'a yakın olsa da onunla daha az ortak noktası olduğu da aşikar görünüyor. Majestelerinin şaşkın Trump'a gezegen ve Patagonya dişbalıklarının durumu hakkında atıp tuttuğunu hayal edebilirsiniz. Karşılıklı olarak dehşete düşeceklerdir.

Her şeye rağmen Starmer ve Trump'ın yeni ve tuhaf bir şekilde özel bir ilişki kurmayı başarması çok hoş olurdu ancak ulusal çıkarlar ve kişisel bakış açılarındaki farklılık halihazırda çok keskin. Örneğin Trump'ın Putin'le barış yapmak ve Ukrayna'nın büyük bölümünü ona bırakmak istediği anlaşılıyor.

Daha da kötüsü, Trump'ın başkanlığı Avrupa'nın güvenliğine yönelik taahhütlerini muhtemelen gevşetecektir; Trump'ın Estonya, Letonya ve hatta Polonya'yı Rusya'nın boyunduruğundan kurtarmak için bir savaşa gireceğini düşünen var mı? Trump, Ortadoğu'da Benjamin Netanyahu'yla paylaştığı tek taraflı bir barış vizyonu izleyecektir.

BK'ye bir ticaret anlaşması sağlamak bir yana, dünyanın geri kalanında olduğu gibi Britanya ihracatına daha yüksek gümrük vergileri koyma olasılığı daha yüksek. İklim değişikliğinde de Trump'ın tercihinin "sondaj, sondaj, sondaj" olduğunu biliyoruz. Belki Winston Churchill'in büstünü duygusal olarak Oval Ofis'e geri getirebilir ancak bundan fazlasını yapmaz.

Trump, Starmer ya da olası başka bir Britanyalı lider yerine Nigel Farage'la anlaşmayı tercih ederdi ancak acı gerçek şu ki Farage bile Trump yönetiminden pek bir şey elde edemezdi. Ortaya çıkacak her ne olursa olsun, Farage ve Trump'ın desteklediği Brexit gibi, aslında Britanya çıkarlarına zarar verecektir. Bu epey kasvetli bir görünüm.

Garip Bir Çift'in sonunda ikili dostça ayrılır ve birlikte geçirdikleri rahatsız edici zaman boyunca her birinin diğerinden bir şeyler öğrendiğini kabul eder. Donald ve Keir'ın tuhaf siyasi birlikteliğinden umulabilecek en iyi şey de muhtemelen bu.

Independent Türkçe



Rusya'nın Ukrayna'nın Zaporijya kentine düzenlediği saldırıda bir kişi öldü, yedi kişi yaralandı

Ukraynalı bir asker, Zaporijya bölgesindeki cephe hattında Rus kuvvetlerine doğru top atışı yapıyor. (Reuters)
Ukraynalı bir asker, Zaporijya bölgesindeki cephe hattında Rus kuvvetlerine doğru top atışı yapıyor. (Reuters)
TT

Rusya'nın Ukrayna'nın Zaporijya kentine düzenlediği saldırıda bir kişi öldü, yedi kişi yaralandı

Ukraynalı bir asker, Zaporijya bölgesindeki cephe hattında Rus kuvvetlerine doğru top atışı yapıyor. (Reuters)
Ukraynalı bir asker, Zaporijya bölgesindeki cephe hattında Rus kuvvetlerine doğru top atışı yapıyor. (Reuters)

Ukrayna'nın Zaporijya Bölge Valisi Ivan Fedorov, Rus güçlerinin bugün Ukrayna'nın güneydoğu bölgesine büyük çaplı bir saldırı düzenlediğini bildirdi. Fedorov, saldırıda bir kişinin öldüğünü, yedi kişinin yaralandığını ve çok sayıda yangın çıktığını söyledi.

Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığına göre Fedorov, yaralılar arasında bir çocuğun da bulunduğunu belirtti.

Fedorov'un internette paylaştığı fotoğraflarda itfaiyecilerin bazı ev ve binalarda yangınla mücadele ettiği görüldü.


Gazze’ye yönelik yoğun hava saldırıları sürüyor…  İsrail Savunma Bakanı: Gazze yanıyor

Gazze sınırının İsrail tarafında tanklar, arka planda ise Şeridin büyük çaplı yıkımı görülüyor (Reuters)
Gazze sınırının İsrail tarafında tanklar, arka planda ise Şeridin büyük çaplı yıkımı görülüyor (Reuters)
TT

Gazze’ye yönelik yoğun hava saldırıları sürüyor…  İsrail Savunma Bakanı: Gazze yanıyor

Gazze sınırının İsrail tarafında tanklar, arka planda ise Şeridin büyük çaplı yıkımı görülüyor (Reuters)
Gazze sınırının İsrail tarafında tanklar, arka planda ise Şeridin büyük çaplı yıkımı görülüyor (Reuters)

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Trump'ın Gazze savaşının rehinelerin geri dönüşü ve Hamas'ın oluşturduğu tehdidin sona ermesiyle ‘bitmesini’ istediğini doğruladı.

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, Gazze'nin ‘yandığını’ söyledi ve ülkesinin ‘geri adım atmayacağını’ bildirdi. Katz, İsrail ordusunun ‘terörün altyapısını demir yumrukla vurduğunu ve askerlerin rehinelerin serbest bırakılması ve Hamas'ın yenilgisi için gerekli koşulları yaratmak amacıyla cesurca savaştığını’ belirtti. Katz, “Misyonumuzu tamamlayana kadar durmayacağız ve geri adım atmayacağız” dedi.

Hamas’ın çok az zamanı var

Bu atmosferde ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Hamas'ın ateşkes anlaşmasını kabul etmek için ‘çok az zamanı’ olduğunu söyledi. Rubio, İsrail'den Katar'a giderken basın mensuplarına verdiği demeçte şu ifadeleri kullandı: “İsrailliler orada (Gazze) operasyonlara başladı. Bu nedenle, bir anlaşmaya varmak için çok kısa bir süre kaldığını düşünüyoruz. Artık aylarımız yok, belki birkaç günümüz veya birkaç haftamız var. İlk seçeneğimiz, Hamas'ın ‘Silahlarımızı teslim edeceğiz ve artık tehdit oluşturmayacağız’ dediği bir müzakere yoluyla bu krizin sona ermesi. Hamas gibi vahşi bir grupla uğraşırken bu her zaman mümkün olmayabilir, ancak bunun gerçekleşmesini umuyoruz.”

Kudüs'te İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile bir araya gelen Rubio, Gazze şehrine yönelik yeni İsrail saldırısına ve Hamas'ı ortadan kaldırma hedefine desteğini ifade etti.

Ağır bombardıman

Gazze şehri, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun İsrail'e yaptığı ziyaretin ardından bu sabah erken saatlerde İsrail'in ağır bombardımanına maruz kaldı. Rubio, ziyaretinde ABD'nin İsrail'e ‘sarsılmaz’ desteğini ifade etmişti.

Şehrin sakinlerinden Ahmed Gazal, AFP'ye yaptığı açıklamada, “Gazze şehrine yönelik yoğun ve sürekli bombardıman var ve tehlike artıyor” dedi. Gazal, çok sayıda binanın yıkıldığını ve enkaz altında insanlar olduğunu doğruladı.

Eş-Şeva Meydanı yakınlarında yaşayan 25 yaşındaki genç, “Bu sabah erken saatlerde yeri sarsan korkunç bir patlama duyduk. İsrail ordusu, birçok ailenin evlerinin bulunduğu bir binayı hedef aldı. Yıkılan evlerin çoğunda insanlar yaşıyordu. Çok sayıda vatandaş enkaz altında kaldı” ifadelerini kullandı.

Gazze Şeridi’ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü Sözcüsü Mahmud Basal ise Gazze şehrine yönelik yoğun bombardımanın devam ettiğini; ölü ve yaralı sayısının arttığını bildirdi. Bugün şafak vakti İsrail uçaklarının eş-Şeva Meydanı yakınlarındaki bir yerleşim bölgesini hedef alması sonucu enkaz altında ölü, yaralı ve kayıplar olduğunu ifade eden Basal, saldırıyı ‘büyük bir katliam’ olarak nitelendirdi.

İsrail ordusu bu haberler hakkında henüz yorum yapmadı.

Kara harekâtı

Axios internet sitesi, İsrailli yetkililerin, İsrail ordusunun Gazze şehrinin kontrolünü ele geçirmek için dün kara harekâtı başlattığını söylediğini aktardı.

İsrailli yetkililer, Rubio'nun İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'ya, ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin Gazze'deki kara harekâtını desteklediğini, ancak bunun hızlı bir şekilde gerçekleştirilmesini istediğini bildirdiğini söyledi. Üst düzey bir İsrailli yetkili, “Rubio kara operasyonunu durdurmadı” dedi.

sdfgty
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun İsrail ziyaretinin ardından Gazze şehrine yönelik bombardıman yoğunlaştı. (AP)

Şarku’l Avsat’ın Axios'tan aktardığına göre, bir ABD'li yetkili ise Gazze'deki savaşın Trump'ın değil Netanyahu'nun savaşı olduğunu ve bundan sonra olacaklardan Netanyahu'nun sorumlu olacağını belirtti.

İsrail operasyonu, Rubio'nun Netanyahu ve hükümetinin üst düzey üyeleriyle görüşmesinden saatler sonra başladı.

İsrail Hava Kuvvetleri dün gece Gazze şehrine büyük çaplı hava saldırıları düzenledi ve ardından İsrail tankları şehre girdi.

20 dakikada 37 saldırı

Filistin devlet televizyonu dün gece, Gazze şehrinin çeşitli bölgelerine sadece 20 dakika içinde 37 İsrail saldırısı düzenlendiğini bildirdi. Şarku’l Avsat’ın Filistin devlet televizyonundan aktardığına göre, İsrail bombardımanı bu sabah da devam etti; savaş uçaklarının desteğiyle topçu bombardımanı Gazze şehrinin kuzeybatısında yoğunlaştı.

frgtyu
Gazze şehrindeki Burc el-Gafri'yi hedef alan İsrail hava saldırıları sonrasında yükselen dumanlar (AFP)

İsrail Kanal 12 televizyonu, İsrail Hava Kuvvetleri'nin dün akşam Gazze şehrine, özellikle de şehrin kuzeybatı kesimine saldırılar düzenlediğini bildirdi.

Kanalın verdiği bilgiye göre, 300 binden fazla Gazze sakini şehri terk etti. Kanal, bir güvenlik kaynağının “Şimdiye kadar bölgeden ayrılan Gazzelilerin sayısı, Gazze şehri içinde operasyonun başlamasına olanak tanıyor” dediğini aktardı.

Filistinli sağlık kaynakları dün akşam, şafak vaktinden bu yana Gazze Şeridi'ne yönelik devam eden İsrail hava saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısının 62'ye yükseldiğini, bunların çoğunun Gazze şehrinde olduğunu duyurdu.

İsrail ordusu, şehirdeki en yüksek kulelerden biri olan ve 20 kattan oluşan, yüzlerce ailenin yanı sıra medya kuruluşları, medya yapım şirketleri ve ticari kurumların da bulunduğu Burc el-Gafri de dahil olmak üzere bir dizi yüksek katlı binayı yıkan çok sayıda saldırı düzenledi.

Trump Hamas'ı uyardı

Diğer yandan ABD Başkanı, Hamas'ı İsrailli rehineleri ‘canlı kalkan’ olarak kullanmaması konusunda uyardı. Trump dün Truth Social platformu üzerinden yaptığı paylaşımda şöyle dedi: “Hamas'ın rehineleri İsrail'in kara saldırısına karşı canlı kalkan olarak kullanmak için bölgeden uzaklaştırdığına dair bir haber okudum. Umarım Hamas liderleri böyle bir şey yaparlarsa neyle karşı karşıya kalacaklarını anlarlar. Bu, daha önce çok az kişinin tanık olduğu bir insani zulüm. Bunun olmasına izin vermeyin, yoksa her şey biter. Tüm rehineleri hemen serbest bırakın!”

ı8
İsrail hava saldırıları sonucu yıkılan Burc el-Gafri'nin enkazı yakınında toplanan Filistinliler (AFP)

ABD Dışişleri Bakanı dün, Amerika'nın İsrail'in Gazze'deki hedeflerine ulaşması için sarsılmaz desteğini sürdüreceğini taahhüt ederek, Hamas'ın ortadan kaldırılması çağrısında bulundu.

Rubio, Başbakan Binyamin Netanyahu ile düzenlediği ortak basın toplantısında, “Gazze halkı daha iyi bir geleceği hak ediyor, ancak Hamas ortadan kaldırılmadan bu gelecek başlayamaz. Bunu başarmak için sarsılmaz desteğimize ve taahhüdümüze güvenebilirsiniz” ifadelerini kullandı.

Netanyahu, Rubio'nun ziyaretini ABD'nin İsrail'e desteğini teyit eden ‘açık bir mesaj’ olarak nitelendirerek, Beyaz Saray'da ‘İsrail'in şimdiye kadar sahip olduğu en büyük dost’ olarak tanımladığı Başkan Trump'ı övdü.

Rubio daha önce, Filistin devletinin kurulma olasılığını engellemek için hükümetinin Batı Şeria'nın bazı bölgelerini ilhak etme planlarının yanı sıra, İsrail'in Gazze şehrini kontrol altına alma planlarını Netanyahu ile görüşme niyetini bildirmişti. Rubio ayrıca, Trump'ın, 7 Ekim 2023'te kaçırılan rehinelerin geri dönmesi ve Hamas'ın oluşturduğu tehdidin sona ermesi ile Gazze savaşının ‘bitmesini’ istediğini vurguladı.

İspanya, İsrail’den füze rampaları satın alma sözleşmesini iptal etti

AFP'nin ulaştığı resmî belgelere göre İspanya hükümeti, geçtiğimiz hafta İsrail ile silah ticaretini yasaklayacağını onayladıktan sonra, İsrail’den füze rampaları satın almak için imzalanan yaklaşık 700 milyon euro değerindeki sözleşmeyi iptal etti.

Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü (IISS) tarafından yayınlanan Askeri Denge raporuna göre, İspanyol şirketlerinden oluşan bir konsorsiyuma verilen sözleşme, İsrailli Elbit Systems grubuna ait PULS sisteminden geliştirilen 12 adet Yüksek Hareket Kabiliyetli Topçu Roket Sistemi satın alınmasını öngörüyordu.

Yerel basın ve İsrail gazetesi Haaretz'in iptal haberini yayınlamasının ardından, 9 Eylül tarihli bir belgeyle İspanya'nın resmi kamu ihaleleri platformunda resmi olarak duyuruldu.

Bundan bir gün önce Başbakan Pedro Sanchez, İsrail ile silah sözleşmelerinin fiili olarak yasaklanmasının ‘yasal olarak güçlendirilmesi’ de dahil olmak üzere, ‘Gazze Şeridi'ndeki soykırımı sona erdirmek’ amacıyla yeni önlemler açıkladı.

Aynı platformda yayınlanan belgelere göre, bir İsrail şirketinin lisansı altında İspanya'da üretilecek 168 adet tanksavar füze rampasının satın alınmasına ilişkin başka bir sözleşme de resmi olarak iptal edildi. Bu son sözleşmenin değeri 287,5 milyon euro idi. Medya kuruluşları, sözleşmenin geçtiğimiz haziran ayında iptal edildiğini bildirmişti.

La Vanguardia gazetesi, İspanyol hükümetinin silahlı kuvvetlerinde bulunan İsrail silah ve teknolojisini elden çıkarmak için bir plan geliştirdiğini ve bu planı şu anda uyguladığını yazdı. İspanya Savunma Bakanlığı, konuyla ilgili yorum talebine henüz yanıt vermedi.


Trump: İsrail Katar'a tekrar saldırmayacak, ilk saldırıdan önceden haberim yoktu

TT

Trump: İsrail Katar'a tekrar saldırmayacak, ilk saldırıdan önceden haberim yoktu

Trump: İsrail Katar'a tekrar saldırmayacak, ilk saldırıdan önceden haberim yoktu

ABD Başkanı Donald Trump dün yaptığı açıklamada, İsrail'in Katar'a tekrar saldırmayacağını vurguladı.

Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'dan geçtiğimiz hafta İsrail'in Katar'ın başkenti Doha’da düzenlediği ve Hamas liderlerini hedef alan saldırıları hakkında önceden herhangi bir bildirim almadığını söyledi.

Trump’ın bu açıklamasından kısa bir süre önce ABD merkezli haber sitesi Axios, Netanyahu'nun Doha’daki saldırı gerçekleştirilmeden kısa bir süre önce Trump'a bilgi verdiğine dair bir haber yayınladı.

Reuters'ın aktardığına göre ABD yönetimi saldırıdan ancak füzeler fırlatıldıktan sonra haberdar olduğunu açıkladı. Bu durum Trump'a saldırıya karşı çıkma fırsatı bırakmadı.

Axios, İsrailli yetkililerin, Beyaz Saray'ın saldırıyı önceden bildiğini, ancak saldırıyı durdurmak için fırsat penceresinin sınırlı olduğunu söylediğini aktardı.

İsrail, geçtiğimiz salı günü Katar'a düzenlediği hava saldırısında Hamas’ın siyasi liderlerine suikast girişiminde bulunarak Ortadoğu'daki askeri operasyonunun kapsamını genişletti.

Saldırı, Ortadoğu ve ötesinde bölgedeki gerginliği tırmandıracak bir eylem olarak geniş çapta kınandı.

Trump daha önce, İsrail'in Katar'a saldırı kararı almasına katılmadığını belirtmişti.

Trump dün, Netanyahu'nun kendisine İsrail'in Katar'daki Hamas liderlerini hedef alacağını doğrudan bildirip bildirmediği sorulduğunda “Hayır, hayır, bildirmedi” yanıtını verdi.

Axios'un haberinin ardından Netanyahu'nun ofisinden yapılan açıklamada da, saldırının İsrail tarafından gerçekleştirilen ‘tamamen bağımsız’ bir operasyon olduğu vurgulandı.

Washington, hem İsrail hem de Katar'ın müttefiki olarak kabul edilirken, Doha, Gazze Şeridi'nde ateşkes anlaşmasına varılması için arabulucu rolünü üstleniyor.