Alimi: Yemenlilerin acılarını sona erdirmek için kapsamlı bir barışta kararlıyız

ABD, Husileri küresel terörist olarak sınıflandırdı.

Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Riyad’da ABD büyükelçisiyle görüştü (SABA)
Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Riyad’da ABD büyükelçisiyle görüştü (SABA)
TT

Alimi: Yemenlilerin acılarını sona erdirmek için kapsamlı bir barışta kararlıyız

Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Riyad’da ABD büyükelçisiyle görüştü (SABA)
Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Riyad’da ABD büyükelçisiyle görüştü (SABA)

Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi, dün (17 Ocak Çarşamba) liderliğini üstlendiği konseyin kapsamlı barış sağlama ve ülkesinin acılarını sona erdirmeye yönelik uluslararası çabaları destekleme konusundaki kararlılığını yeniledi. Öte yandan Washington, Husileri küresel bir terörist olarak sınıflandırdığını duyurdu.

Bu gelişmeyle eş zamanlı olarak Husilerin bir Yunan gemisini füzeyle hedef alması ve ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı’nın (CENTCOM) Husilere gitmekte olan İran’ın gelişmiş silah sevkiyatına el konulduğunu duyurmasının ertesi günü Kızıldeniz’de hasarın oluşmadığı yeni bir olay kaydedildi.

ABD Dışişleri Bakanlığı, dün yaptığı açıklamada, 30 gün sonra yürürlüğe girecek bir kararla Husilerin ‘küresel terör örgütü’ olarak sınıflandırıldığını duyurdu. Açıklamada, kararın yürürlüğe girmesinden önceki 30 günlük süre boyunca, ABD hükümetinin Yemen’e insani yardım ve gerekli malların ticari ithalatını kolaylaştırmak için ilgili taraflarla, yardım sağlayıcılarla ve önemli ortaklarla geniş iletişim kuracağı belirtildi.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Husilerin uluslararası denizcilik faaliyetlerine yönelik saldırılarının serbest ticaret akışını bozduğunu ve denizcileri tehlikeye attığını söyledi. Blinken, Husilerin terör örgütü olarak nitelendirilmesinin, onu terör faaliyetlerinden sorumlu tutmayı amaçladığını belirtti. Bakan, “Husiler yaptıklarının hesabını vermeli. Ancak bu, Yemenli sivillerin zararına olmamalı. Bu sınıflandırmanın Yemen halkına olası yansımalarını azaltmak için önemli adımlar atıyoruz” dedi.

Washington ve Londra, faaliyetlerine ilişkin şüphelerin ortasında Husilere karşı saldırı başlattı (AFP)
Washington ve Londra, faaliyetlerine ilişkin şüphelerin ortasında Husilere karşı saldırı başlattı (AFP)

İran yanlısı örgüt, Galaxy Leader gemisi korsanlığının ve mürettebatını alıkoymanın yanı sıra bir Norveç gemisini, ABD gemisini ve bir Yunan gemisini etkileyen bazı kayıplar da dahil olmak üzere, 19 Kasım’dan bu yana Kızıldeniz ve Aden Körfezi’ndeki gemilere yönelik 29’a yakın saldırı gerçekleştirdi.

Washington ve Londra’nın geçen cuma ve cumartesi günü Sana ve diğer dört vilayetteki Husi bölgelerine yönelik başlattığı saldırılara rağmen Husiler, Gazze’deki Filistinlileri destekleme iddiaları bağlamında İsrail’e ait olan veya İsrail’e gidip gelen gemilere saldırmaya devam edeceği sözünü verdi.

Darbeye son verme

Şarku’l Avsat’ın Yemen medyasından aktardığı habere göre Alimi, dün Riyad’da ABD’nin Aden Büyükelçisi Stephen Fagin’i kabul etti. Alimi’nin Fagin ile ‘son gelişmeleri, Suudi Arabistan’ın övgüye değer çabaları temelinde darbeye son verilmesini ve devlet kurumlarının restorasyonunu sağlayacak kapsamlı bir siyasi süreç başlatılmasına yönelik uluslararası çabaları’ ele aldığı belirtildi.

SABA ajansının haberine göre toplantıda bölgesel duruma ilişkin gelişmelere, İsrail’in Filistin halkına karşı yürüttüğü savaşa ve bunun, Husi milislerinin Kızıldeniz’i savaş alanına dönüştürmesi ve uluslararası seyrüsefer özgürlüğüne yönelik tehdit de dahil olmak üzere uluslararası barış ve güvenliğe yönelik feci yansımalarına değinildi.

Alimi, liderliğini yaptığı Başkanlık Konseyi’nin ‘kapsamlı ve adil bir barış yaklaşımını sürdürmeye’ ve ‘Birleşmiş Milletler Özel Temsilcisi’nin İran rejimi tarafından desteklenen terörist Husi milislerin yol açtığı insani acılara son verme çabalarını desteklemeye’ kararlı olduğunu söyledi.

Yemen hükümeti Husileri, İsrail’in Gazze’ye yönelik savaşından yararlanarak İran’ın bölgedeki gündemini uygulamakla suçluyor (AFP)
Yemen hükümeti Husileri, İsrail’in Gazze’ye yönelik savaşından yararlanarak İran’ın bölgedeki gündemini uygulamakla suçluyor (AFP)

Hükümet medyasına göre Alimi, ‘uluslararası alanda sıkı duruş sergilemeyi gerektiren petrol tesislerine ve uluslararası nakliye hatlarına yönelik terör saldırılarının yanı sıra kamu sektörü çalışanlarının maaşlarının ödenmesine yönelik tüm girişimlerin reddedilmesi, devam eden ağır insan hakları ihlalleri ve çeşitli cephelerde askeri tırmanış da dahil olmak üzere’ Husilerin barış çabalarına karşı uzlaşmazlığını hatırlattı.

Öte yandan dün Yemen Başkanlık Konseyi Başkan Yardımcısı Aidaros ez-Zubeydi, Kızıldeniz’de yaşanan gelişmeleri ‘Gazze Şeridi’nde olup bitenlerden farklı’ olarak nitelendirdi. Zubeydi, Husilerin gerginliği tırmandırmasının gelecekte ülkede insani bir felakete yol açacağı uyarısı yaptı.

Zubeydi, Davos Dünya Ekonomik Forumu’ndaki bir oturumda Husilerin, Kızıldeniz’deki operasyonlarını Gazze’de olup bitenlerle ilişkilendirerek popülerliklerini artırmaya çalıştıklarını belirtti.

Zubeydi, ABD ve İngiltere’nin yaptıklarının gerekli olduğunı belirtirken, iki ülkenin son dönemde başlattığı saldırıların gerilimin tırmanmasına yol açmasının beklendiğini vurguladı.

Nüfusun çoğunluğu BM yardımı ile yaşayan Yemen’e insani erişimin etkileneceğine dair korkular artarken, 26 uluslararası ve Yemenli örgüt, yaptıkları ortak açıklamada, Yemen ve Kızıldeniz’deki askeri gerilimin insani yardım çalışmaları üzerindeki etkisine ilişkin derin endişelerini dile getirdi.

Söz konusu örgütler, yaptıkları açıklamada “Kızıldeniz’deki güvenlik tehdidinin etkisini zaten hissediyorsunuz. Ticaretin bozulması, fiyatları artırıyor ve hayat kurtaran malların sevkiyatını geciktiriyor” dedi.

Açıklamada ayrıca, Kızıldeniz’de yaşanan tırmanış ve ABD saldırılarının ardından bazı kuruluşların emniyet ve güvenlik endişeleri nedeniyle faaliyetlerini askıya almak zorunda kaldığı, bazı kuruluşların ise çalışma kabiliyetlerini yeniden değerlendirdiği belirtildi.

İnsani yardım kuruluşları, gıda ve yakıt gibi temel ihtiyaç maddelerinin yetersizliği ve artan fiyatlarının, halihazırda ciddi olan ekonomik krizi daha da kötüleştireceğini ve yardıma olan bağımlılığı artıracağını söyledi.

Yeniden sınıflandırma

Beyaz Saray’ın kararı hakkında bilgi sahibi iki kaynak ve ABD’li bir yetkilinin Associated Press’e (AP) verdiği bilgiye göre, Husilerin hava ve deniz saldırıları da dahil olmak üzere ABD ve uluslararası uyarılara uymaması nedeniyle Washington, örgütü uluslararası terör listelerinde yeniden sınıflandırmaya hazırlanıyor.

Mevcut ABD yönetimi, eski Başkan Donald Trump’ın Husilerin terör listelerine alınması yönündeki kararını, bu sınıflandırmanın insani durumu etkileyeceğine inandığı gerekçesiyle iptal etmişti.

Husi saldırıları küresel ticareti etkilerken, Yemenli balıkçıların hayatını tehdit ediyor (AFP)
Husi saldırıları küresel ticareti etkilerken, Yemenli balıkçıların hayatını tehdit ediyor (AFP)

Yemenli gözlemciler, milis mantığıyla faaliyet gösteren ve liderleri mağaralarda saklanan bir örgüt için sınıflandırma kararının işe yaramayacağına inanıyor.

Öte yandan ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Koordinatörü John Kirby, ABD’nin durumu incelediğini belirtti. Kirby, ancak Husilerin yeniden ‘yabancı terör örgütleri’ listesine alınması kararının yakın zamanda gerçekleşip gerçekleşmeyeceği konusunda yorum yapmaktan kaçındı.

New York Times’ın isminin gizli kalmasını isteyen ABD’li bir yetkiliden aktardığına göre ABD, diğer yaptırımların yanı sıra Husileri Şubat ayının ortasından itibaren yeniden listeye almayı değerlendireceğini, bu gelişmenin de onların küresel mali sisteme erişimlerini önleyeceğini söyledi.

Diğer taraftan ABD Dışişleri Bakanlığı Bölgesel Sözcüsü Samuel Warburg, Washington’un, ‘ABD’nin Husi bölgelerine yönelik düzenlediği saldırılara Husiler tarafından verilecek tepki konusunda’ Yemen halkı adına endişe duyduğunu ifade etti.

Arap Dünyası Haber Ajansı’nın (AWP) haberine göre Warburg, “Herhangi bir açıklama veya karar yayınlamak için BM Güvenlik Konseyi’ne dönmemiz, hatta kendimizi ve küresel ticareti korumak için başka bir tarafa gitmemiz gerekirse, ABD bunu yapmaktan çekinmeyecektir” dedi.

İran’a ait silah sevkiyatı taşıyan bir tekne ABD Donanması tarafından durduruldu (ABD Ordusu)
İran’a ait silah sevkiyatı taşıyan bir tekne ABD Donanması tarafından durduruldu (ABD Ordusu)

Warburg, Husilerin Kızıldeniz’deki gemilere düzenlediği saldırılardan İran’ı sorumlu tuttu.

Samuel Warburg, “Husileri destekleyen, finanse eden, onlara silah, teknolojik, lojistik ve istihbarat imkanları sağlayan İran’dır. İran’ın bu saldırılarda büyük rolü var ve şu ana kadar İran rejiminden Husilerin bu saldırıları gerçekleştirmesini engellemeye yönelik herhangi bir belirti veya girişim yok. Dolayısıyla İran ve İran rejimi sorumluluk taşıyor” dedi.

Washington’un İran’ın Husilere verdiği desteğe ilişkin tutumu hakkında ise Warburg, “ABD’nin gelecekte hangi adımları atacağı tahmin edilemez. Ama Kızıldeniz’den geçen gemilere yönelik bu saldırılarda İran rejiminin nasıl katkı sağladığını da kuşkusuz izliyoruz” ifadelerini kullandı.

Ayrıca ABD’nin sivilleri bu saldırılardan kaynaklanacak her türlü zarardan koruma konusundaki kararlılığını da yineledi.

Washington ve müttefiklerinin öncelikle ‘gemileri korumak ve genel olarak bölgeyi, örneğin yakıt ve petrol yüklü herhangi bir geminin vurulması sonucu oluşabilecek herhangi bir çevre felaketi olasılığından korumak’ konusunda istekli olduklarını söyledi.

ABD Bölgesel Sözcüsü, “ABD yönetimi, her zaman diplomatik yolu tercih ediyor ve askeri seçeneğin ilk değil son seçenek olduğuna inanıyor. Bu nedenle diğer ülkelerle ortak açıklamalar hazırladık, Güvenlik Konseyi’nin açıklamalarını ve 44’ten fazla ülkenin açıklamalarını yayınladık” ifadelerini kullandı.

BM’nin Yemen elçisi Hans Grundberg (BM)
BM’nin Yemen elçisi Hans Grundberg (BM)

Husi saldırıları ve ABD- İngiltere saldırıları sonucunda Kızıldeniz ve Yemen sularında artan gelişmelerin ardından BM’nin Yemen Özel Elçisi Hans Grundberg, yaptığı açıklamada Yemenli sivillerin korunması gerektiğini ve ‘tarafların geçtiğimiz Aralık ayında verdikleri taahhütler, ülke genelinde ateşkesi etkinleştirecek, BM himayesinde kapsamlı bir siyasi süreci yeniden başlatacak ve Yemen halkının yararına temel öncelikleri ele alacak bir BM yol haritasına ilişkin devam eden tartışmalar da dahil’ 2022 ateşkesinden bu yana barış çabalarında kaydedilen ilerlemenin korunması gerektiğini vurguladı.

Özel Elçi, giderek istikrarsızlaşan bölgesel durum ve bunun Yemen’deki barış çabaları ile bölgedeki istikrar ve güvenlik üzerindeki olumsuz etkisine dair derin endişesini dile getirdi. Ayrıca ilgili tüm tarafları itidalli davranmaya ve askeri seçenekler yerine diplomatik yollara öncelik vermeye çağıran Grundberg, gerilimin sona ermesi çağrısında bulundu.



Hamas heyeti, MİT Başkanı’yla Gazze anlaşmasının uygulanmasına ilişkin gelişmeleri görüştü

Gazze şehrinin Şucaiyye semtinde İsrail ordusunun yıktığı binalar harabeye döndü. (AP)
Gazze şehrinin Şucaiyye semtinde İsrail ordusunun yıktığı binalar harabeye döndü. (AP)
TT

Hamas heyeti, MİT Başkanı’yla Gazze anlaşmasının uygulanmasına ilişkin gelişmeleri görüştü

Gazze şehrinin Şucaiyye semtinde İsrail ordusunun yıktığı binalar harabeye döndü. (AP)
Gazze şehrinin Şucaiyye semtinde İsrail ordusunun yıktığı binalar harabeye döndü. (AP)

Hamas, Halil el-Hayye liderliğindeki bir heyetin dün İstanbul'da Millî İstihbarat Teşkilâtı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın ile bir araya gelerek Gazze Şeridi'ndeki ateşkes anlaşmasının uygulanmasındaki gelişmeleri görüştüğünü duyurdu.

Hamas tarafından yapılan açıklamada, toplantıda İsrail'in Gazze anlaşmasını ‘ihlal’ ettiği konuların ele alındığı belirtildi. Bu ihlaller arasında İsrail ordusunun kontrolündeki bölgelere yönelik bombardıman ve ateş açma, Refah Sınır Kapısı dahil geçişlerin kapatılması ve yardım, tıbbi malzeme ve altyapı yeniden inşa ihtiyaçlarının girişinin engellenmesi yer alıyor.

Açıklamada, el-Hayye'nin Kalın’a Mısır'ın başkenti Kahire'de düzenlenen Filistinli grupların son toplantıları hakkında bilgi verdiği ve ‘arabuluculara ve ilgili tüm uluslararası taraflara, İsrail'in Filistinli mahkûmlara yönelik korkunç ihlallerini durdurmaları için baskı yapma’ gereğini vurguladığı belirtildi.

Geçtiğimiz ay Kahire'de bir araya gelen Filistinli gruplar, Gazze'nin yönetimini Gazze Şeridi'nden bağımsız uzmanlardan oluşan geçici bir Filistin komitesine devretme ve Gazze Şeridi'nin yeniden inşasının finansmanı ve uygulanmasını denetlemek üzere uluslararası bir komite kurma konusunda anlaşmaya vardıklarını açıklarken, ‘Filistin siyasi sisteminin birliği ve bağımsız ulusal karar alma mekanizmasının’ önemini vurguladılar.

Gazze Şeridi'nde güvenlik ve istikrarı sağlamak için gerekli tüm önlemleri almayı kabul eden gruplar ayrıca, ateşkesi izlemek üzere kurulacak geçici uluslararası güç hakkında bir Birleşmiş Milletler (BM) kararı alınmasının önemini vurguladı.


Mısır, gergin ilişkilere rağmen İsrail ile barış anlaşmasına bağlılığını yineledi

5 Kasım Çarşamba günü (dün) çekilen bir fotoğrafta Gazze'deki yıkımın bir kısmı görülüyor. (Reuters)
5 Kasım Çarşamba günü (dün) çekilen bir fotoğrafta Gazze'deki yıkımın bir kısmı görülüyor. (Reuters)
TT

Mısır, gergin ilişkilere rağmen İsrail ile barış anlaşmasına bağlılığını yineledi

5 Kasım Çarşamba günü (dün) çekilen bir fotoğrafta Gazze'deki yıkımın bir kısmı görülüyor. (Reuters)
5 Kasım Çarşamba günü (dün) çekilen bir fotoğrafta Gazze'deki yıkımın bir kısmı görülüyor. (Reuters)

Mısır, Gazze Şeridi'ndeki savaş ve her iki tarafın da anlaşmayı ihlal ettiği yönündeki suçlamalar nedeniyle Kahire ile Tel Aviv arasında gerginliklerin yaşandığı bir dönemde, İsrail ile barış anlaşmasına bağlılığını yineledi.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati salı akşamı bir televizyon röportajında şunları söyledi: “Mısır her zaman önemli bir ülkedir ve taahhütlerine saygı duyar. İsrail dahil herhangi bir ülkeyle barış antlaşması imzalarsa, karşı taraf antlaşmaya uyduğu sürece antlaşmayı ihlal etmez.”

İsrail ile ilişkilerin ‘Gazze savaşı nedeniyle ciddi şekilde gerginleştiğini ve bunun iletişime yansımaları olduğunu’ ifade eden Abdulati, ‘ilişkilerin yönetimi, düzeyleri ve karşılıklı ilişkiler ile barış antlaşması arasında fark olduğunu’ vurguladı. Abdulati, “Antlaşma yürürlükte ve her iki ülke için bağlayıcı; her iki ülke de antlaşma kapsamındaki taahhütlerine saygı duyuyor” dedi.

SDFRG
Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati (Mısır Dışişleri Bakanlığı)

İsrail'in Philadelphia Koridoru ve Refah Sınır Kapısı’nın Filistin tarafını kontrol altına almasıyla iki ülke arasındaki gerginlik arttı.

Gerginlik, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi'nin, 1979'da imzalanan anlaşmadan bu yana ilk kez İsrail'e atıfta bulunarak ‘düşman’ kelimesini kullanıp İsrail hükümetinin politikalarının mevcut barış anlaşmalarını tehdit ettiğini söylemesiyle geçtiğimiz eylül ayında zirveye ulaştı.

Aynı sıralarda Netanyahu, ABD Başkanı Donald Trump'ın yönetiminden Mısır'a baskı yapmasını ve Sina Yarımadası'ndaki askeri yığınaklaşmayı azaltmasını istedi. Axios internet sitesine göre Netanyahu, “Bunlar Mısır'ın barış anlaşmasını ciddi şekilde ihlal etmesidir” dedi.

Abdulati, son açıklamalarında Mısır'ın ‘Amerikan tarafına, Mısır'ın anlaşmayı ihlal ettiği yönündeki iddiaların yalan olduğunu ve böyle bir şeyin hiç yaşanmadığını bildirmek istediğini’ belirtti.

Kahire'nin uluslararası hukuka veya ikili anlaşmalara bağlılığını sorgulamayı kabul etmediğini vurguladı. Bazı medya veya siyasi raporlarda ortaya atılan iddiaların ‘Mısır'ın imajını ve dengeli bölgesel rolünü çarpıtmayı amaçladığını’ ifade etti.

Güven verici mesajlar

Mısır Düşünce ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Danışma Kurulu Başkanı Abdulmunim Said, İsrail'in ordunun Sina Yarımadası'ndaki konumuna ilişkin iddiaları ışığında, Mısır'ın İsrail'e barışa bağlı olduğunu gösteren güven verici mesajlar göndermeye çalıştığını söyledi.

Said, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Sisi ve Dışişleri Bakanı’nın son zamanlarda gönderdiği mesajların anlaşmaya bağlılığı teyit ettiğini bildirdi.

SDFRGT
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, 2017 yılındaki Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu toplantısı sırasında İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yaptığı görüşmede (Reuters)

Sisi, Ekim 1973 savaşını anma konuşmasında Mısır ile İsrail arasındaki barış anlaşmasını överek, bunu ‘taklit edilmesi gereken tarihi bir model’ olarak nitelendirdi. Sisi, “Mısır'ın İsrail ile barış deneyimi sadece bir anlaşma değil, istikrarı pekiştiren adil bir barışın kurulmasıydı” dedi.

Said, Mısır'ın ‘İsrail ile barışı destekleyen bir ülke olarak kendini göstermeye çalıştığını ve bölgede devam eden diğer çatışmalara da barış getirmeye çalıştığını, bunun da Mısır'a bölgede daha önemli roller kazandırdığını’ düşünüyor, ancak aynı zamanda ‘İsrail ile iş birliğinin bir gereklilik olmaya devam edeceğini’ vurguluyor.

Said, Mısır'ın Gazze Şeridi'nde İsrail'in savaşını durdurma rolü ile İsrail ile çatışmayı tırmandırmaya ve mevcut barışı aşmaya çalışanlar arasında bir denge kurmaya çalıştığını söyledi. Said, “Mısır'ın İsrail ile ilişkileri, Filistin devleti kurulana kadar sınırlı kalacak. Daha fazla güvenlik iş birliği ve Mısır Genel İstihbarat Servisi Başkanı Tümgeneral Hasan Reşad'ın İsrail'e yaptığı ziyaretler gibi tekrarlanan ziyaretler şeklinde olacak” ifadelerini kullandı.

Raşad'ın geçen ayki ziyareti sırasında İsrail Başbakanlığı yaptığı açıklamada, iki tarafın ‘İsrail-Mısır ilişkileri, iki ülke arasındaki barışın güçlendirilmesi ve bir dizi diğer bölgesel konuyu’ da görüştüğünü belirtti.

Barışın geleceği

Geçtiğimiz eylül ayında Doha'da düzenlenen Arap Birliği – İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) zirvesinde Mısır Cumhurbaşkanı İsrail halkına hitaben şunları söyledi: “İsrail'in ihlalleri barışın geleceğini baltalıyor, sizin güvenliğinizi ve bölgedeki tüm halkların güvenliğini tehdit ediyor, yeni barış anlaşmaları için her türlü fırsatın önünü kesiyor ve hatta Arap ülkeleriyle mevcut barış anlaşmalarını bozuyor.”

CDFG
Mısır-İsrail sınırının bir bölümü (Reuters)

Yüksek ve Stratejik Araştırmalar Askeri Akademisi Danışmanı Tümgeneral Muhammed el-Gabari'ye göre Mısır, son zamanlarda bağlı kaldığı ilkeleri teyit ederek Gazze'de ateşkes anlaşmasına varılmasını sağladı ve sınırda ortaya çıkan sorunları, yerinden edilmeyi reddeden ve barışı koruyan tutarlı bir yaklaşımla ele aldı.

El-Gabari, “İsrail sürekli gerginliği artırmasına rağmen, şu ana kadar Mısır'ın vizyonu galip geldi” dedi.

El-Gabari, “Barış anlaşmasının iptal edilmesi sadece Mısır ve İsrail için değil, bölgedeki güvenlik ve istikrar için de bir tehdit oluşturuyor. Mısır'ın anlaşmaya bağlı kalma konusundaki ısrarı, anlaşmayı sürekli ihlal etmekle tehdit eden İsrail üzerinde baskı oluşturuyor” ifadelerini kullandı.

Abdulmunim Said, “İsrail medyasında Mısır'a yönelik gerilimin son zamanlarda azaldığına inanılıyor; eskiden Mısır'ın barış anlaşmasını ihlal etmesine odaklanan birçok makale, artık anlaşmanın istikrarının öneminden bahsediyor” dedi.


ABD’de gıda yardım programlarının askıya alınmasıyla birlikte aileler gıda bankalarına ve yakınlarına yöneldi

Los Angeles'taki bir gıda bankası, ihtiyaç sahibi Amerikalılara yardım dağıtırken (AFP)
Los Angeles'taki bir gıda bankası, ihtiyaç sahibi Amerikalılara yardım dağıtırken (AFP)
TT

ABD’de gıda yardım programlarının askıya alınmasıyla birlikte aileler gıda bankalarına ve yakınlarına yöneldi

Los Angeles'taki bir gıda bankası, ihtiyaç sahibi Amerikalılara yardım dağıtırken (AFP)
Los Angeles'taki bir gıda bankası, ihtiyaç sahibi Amerikalılara yardım dağıtırken (AFP)

Maryland eyaletinin Montgomery County bölgesinde yaşayan Dalitia Chung, kasım ayı gıda yardımının gecikeceğini öğrendiğinde, kendisi ve çocuğunu besleyebilmek için geniş ailesiyle yemek ve market alışverişini paylaşmak üzere hemen bir plan yaptı.

Ancak Silver Spring'deki Manna Food Center gıda bankasından bir sepet dolusu gıda yardımı aldıktan sonra, bu yardıma sonsuza kadar güvenemeyeceğini anlayan Chung, “İki hafta içinde (yardım) almazsam, (başka) seçenekler arayacağım” dedi.

Chung, ABD tarihinin en uzun süren hükümet kapanması nedeniyle, gıda kuponu olarak da bilinen Ek Beslenme Yardım Programı'ndan (Supplemental Nutrition Assistance Program/SNAP) yardım almakta gecikme yaşayan yaklaşık 42 milyon Amerikalıdan sadece biri.

Kasım ayının başı çoğu kişi için SNAP’ın 60 yıllık tarihinde ilk kez gıda yardımı programının askıya alınmasıyla birlikte kafa karışıklığı, endişe ve zorlu seçimler yapılmasını gerektirdi. Başkan Donald Trump'ın yönetimi, bu ay kısmi yardım sağlamak için federal mahkeme kararını uygulayacağını açıkladı, ancak SNAP’tan yararlanan kişilere fonların ulaşmasının haftalar sürebileceği konusunda uyardı.

SNAP yararlanıcıları aynı zamanda sınırlı bütçelerini dikkatli bir şekilde yönetiyor, gıda bankalarına başvuruyor ve bu zorlu dönemi atlatmak için bazı şeylerden fedakarlık ediyorlar. Oklahoma, Tulsa'dan 47 yaşındaki Amanda Traster, gıda satın almak için para biriktirebilmek amacıyla aylık tedavi masraflarının sadece yarısını ödediğini söyledi.

Müşterilerin ziyaret edebilecekleri sayıya sık sık kısıtlamalar getiren belirli mağazalardan aldığı gıda teslimat tarihlerini takip etmek için ikinci bir takvim tutan Traster, artık her öğünde daha az yediğini ve elinden geldiğince tasarruf ettiğini belirterek “Şu anda durum çok kaotik” diye ekledi.

ABD Tarım Bakanlığı verilerine göre SNAP yardımlarından yararlanan ailelerin yaklaşık yüzde 80'inde bir çocuk, bir yaşlı veya engelli bir kişi bulunuyor. Programdan yararlanabilmek için, yararlanıcıların gelirlerinin ulusal yoksulluk sınırının yüzde 130'unun altında olması gerekiyor. Bu sınır, birçok bölgede tek kişilik haneler için aylık bin 632 dolar, iki kişilik haneler için ise 2 bin 215 dolar.