ABD’li generaller uyarıyor: İngiliz ordusu zayıflıyor

Önümüzdeki iki yıl içinde İngiliz asker sayısının 70 binin altına düşmesi bekleniyor

Keir Starmer ve Gölge Savunma Bakanı John Healey, İngiliz kuvvetleriyle görüşmek üzere NATO'nun Estonya'daki Rusya sınırı yakınındaki Tapa ordu üssüne yaptıkları ziyaret sırasında (DPA)
Keir Starmer ve Gölge Savunma Bakanı John Healey, İngiliz kuvvetleriyle görüşmek üzere NATO'nun Estonya'daki Rusya sınırı yakınındaki Tapa ordu üssüne yaptıkları ziyaret sırasında (DPA)
TT

ABD’li generaller uyarıyor: İngiliz ordusu zayıflıyor

Keir Starmer ve Gölge Savunma Bakanı John Healey, İngiliz kuvvetleriyle görüşmek üzere NATO'nun Estonya'daki Rusya sınırı yakınındaki Tapa ordu üssüne yaptıkları ziyaret sırasında (DPA)
Keir Starmer ve Gölge Savunma Bakanı John Healey, İngiliz kuvvetleriyle görüşmek üzere NATO'nun Estonya'daki Rusya sınırı yakınındaki Tapa ordu üssüne yaptıkları ziyaret sırasında (DPA)

Times dergisinin bildirdiğine göre bazı Amerikalı generaller, Birleşik Krallık ordusunun gücünün azalması ve asker sayısının düşük seviyelere gerilemesi konusunda uyarıda bulundu. Bu durum, ülkenin güvenlik görevlerini yerine getirme ve meydan okumalara karşılık verme konusundaki savaş yeteneklerine şüphe düşürüyor.

Şarku’l Avsat’ın Times’tan aktardığı habere göre, ordunun mevcut hızla kuvvet kaybetmeye devam etmesi halinde, bu azalmanın İngiliz Ordusu'nun muharebe kabiliyetinde bir azalmaya yol açabileceği belirtiliyor. Düzenli askerlerin sayısı 2026 yılına kadar 67 bin 741’ e düşecek; bu da 2010’dan bu yana yüzde 40'lık bir düşüş anlamına geliyor ve bahsedilen asker sayısı ABD özel harekât kuvvetlerinin sayısından daha az.

Uzmanlar ve askeri yetkililer, özellikle Ukrayna ve Orta Doğu'daki gerilimlerle birlikte mevcut güvenlik sorunları göz önüne alındığında, İngiliz gücünde beklenen bu düşüşe ilişkin endişelerini dile getiriyor. Bazı raporlar, İngiliz ordusunun Rusya, Çin ve İran gibi büyük ülkelerle olası savaşlara hazırlanması gerektiği kanaatinde.

Birleşik Krallık Savunma Bakanı Grant Shapps, önümüzdeki beş yıl içinde başka savaşlara hazırlanmanın gerekliliği konusunda uyarıda bulundu.

Rapor, askerlerin askere alınması ve işte tutulmasıyla ilgili sorunların altını çiziyor ve ordunun son on yılda asker toplama hedeflerine ulaşamadığını belirtiyor; bu da İngiliz silahlı kuvvetlerinin karşılaştığı zorlukları yansıtıyor. Aynı zamanda rapor yatırım, eğitim ve altyapı eksikliğini de gideriyor.

Birleşik Krallık’ın gücünde beklenen bu düşüş, Birleşik Krallık'ın büyük bir askeri güç olarak rolüne ilişkin endişeleri artırıyor ve Birleşik Krallık'ın askeri yetenekleri ile ABD kuvvetleri ve Atlantik İttifakı arasında karşılaştırmalar yapıyor.

Savunma güçlerindeki paradigma değişimi, özellikle teknolojideki hızlı değişimler ve gelişen güvenlik tehditleri ışığında, dünya çapında orduların karşı karşıya olduğu temel zorluklardan biri. İngiliz kuvvetleri, askeri yeteneklerini modernleştirme ve geliştirme konusunda büyük zorluklarla karşı karşıya görünüyor. Ayrıca İngiliz Ordusunun artan güvenlik zorluklarıyla yüzleşme konusundaki gerçek yeteneği hakkında endişeler dile getirildi.

Habere göre Birleşik Krallık Silahlı Kuvvetleri, askere alma ve işte tutma sorunlarından teknolojik modernizasyondaki gecikmelere ve ABD kuvvetlerine ve diğer uluslararası ortaklara artan bağımlılığa kadar birçok zorlukla karşı karşıya.

Times’a göre, tartışmalarda Birleşik Krallık'ın birinci sınıf bir askeri güç olarak devam eden rolü ve mevcut hükümetin askeri güçleri destekleme ve teçhizatını modernleştirme konusundaki kararlılığının boyutu ve İngiliz kuvvetlerini modernize etmek için kapsamlı bir stratejiye duyulan ihtiyaç ele alınıyor.



Filistinli aktivist Mahmud Halil: Trump yönetimi beni susturmaya çalıştı ama bu bana daha büyük bir platform sağladı

 Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)
Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)
TT

Filistinli aktivist Mahmud Halil: Trump yönetimi beni susturmaya çalıştı ama bu bana daha büyük bir platform sağladı

 Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)
Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump'ın seçkin üniversitelerle mücadelesinin başlamasından sadece birkaç gün sonra, federal göçmenlik görevlileri mart ayında New York'taki Columbia Üniversitesi'ndeki yurdunda Filistinli öğrenci Mahmud Halil'i gözaltına aldı.

Trump yönetimi, Filistinlileri destekleyen diğer yabancı öğrencileri gözaltına alarak ve Halil'in en önde gelen aktivistlerinden biri olduğu Filistin yanlısı öğrenci protesto hareketine tanık olan Columbia, Harvard ve diğer özel eğitim kurumlarına verilen milyarlarca dolarlık araştırma hibelerini iptal ederek mücadelesini artırırken, Halil üç aydan fazla bir süre Louisiana kırsalındaki bir gözaltı merkezinde tutuldu.

Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığına göre 30 yaşındaki Halil, “Soykırıma karşı durduğum için hiç pişman değilim… Doğru olanı savunduğum için, yani savaşa karşı çıktığım ve şiddete son verilmesi çağrısında bulunduğum için pişman değilim” ifadelerini kullandı.

Halil, hükümetin kendisini susturmaya çalıştığına ama aksine bunun kendisine daha geniş bir platform sağladığına inanıyor.

Halil serbest bırakıldıktan sonra New York'a döndüğünde havaalanında Trump'ın siyasi muhaliflerinden Temsilci Alexandria Ocasio-Cortez tarafından karşılandı. Gözaltına alındığı için doğumunu kaçırdığı eşi ve küçük oğluyla buluştuğu sırada destekçileri Filistin bayrakları salladı.

İki gün sonra Columbia Üniversitesi'nin Manhattan kampüsü yakınlarındaki katedralin merdivenlerinde düzenlenen bir mitingin yıldızı oldu ve burada üniversite yetkililerini eleştirdi.

Geçtiğimiz hafta, 2025 New York Belediye Başkanlığı seçimleri öncesinde Demokrat Parti ön seçimini kazanan Filistin yanlısı Zohran Mamdani ile birlikte coşkulu kalabalığın karşısına çıktı.

Halil şunları söyledi: “Bu durumda olmayı ben seçmedim; Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Dairesi (ICE) seçti... Bunun elbette hayatım üzerinde büyük bir etkisi oldu. Dürüst olmak gerekirse halen yeni gerçekliğim üzerine düşünmeye çalışıyorum.”

Mayıs ayındaki mezuniyet törenine katılamayan Halil gözaltından işsiz olarak çıktı. Uluslararası bir yardım kuruluşunun siyasi danışman olarak çalışması için yaptığı teklifi geri çektiğini söyledi.

Hükümet temyiz başvurusunu kazanıp onu tekrar gözaltına alabilir. Bu nedenle Halil önceliğinin oğlu ve diş hekimi eşiyle mümkün olduğunca çok zaman geçirmek olduğunu ifade etti.

Suriye'deki bir Filistin mülteci kampında doğan Halil'in eşi Dr. Nur Abdullah ABD vatandaşı. Halil'e geçen yıl ABD'de kalıcı oturma izni verildi.

Yüksek lisans öğrencisi olarak 2022 yılında New York'a taşındı ve Columbia Üniversitesi yönetimi ile üniversitenin İsrail ordusunu destekleyen silah üreticileri ve diğer şirketlere yaptığı yatırımlara son vermesini talep ederek kampüs parkında eylem yapan protestocular arasındaki başlıca öğrenci müzakerecilerinden biri oldu.

Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)

Halil herhangi bir suçla itham edilmedi. Ancak ABD hükümeti geniş kapsamlı bir göçmenlik yasasına dayanarak onun ve diğer bazı Filistin yanlısı uluslararası öğrencilerin ‘yasal ancak tartışmalı’ konuşmalarının ABD'nin dış politika çıkarlarına zarar verebileceği gerekçesiyle sınır dışı edilmeleri gerektiğini savundu.

Davaya bakan federal yargıç, Trump yönetiminin Halil'i sınır dışı etmek için öne sürdüğü temel gerekçenin, ifade özgürlüğü haklarının anayasaya aykırı bir şekilde ihlal edilmesi olduğuna hükmetti. Hükümet karara itiraz ediyor.

Beyaz Saray Sözcüsü Abigail Jackson sorulara cevaben şunları söyledi: “Bu ifade özgürlüğü ile ilgili değil, Hamas teröristlerini desteklemek ve kampüsleri güvensiz hale getiren ve Yahudi öğrencileri taciz eden kitlesel protestolar düzenlemek için ABD'de bulunma hakkı olmayan kişilerle ilgili.”

Columbia Üniversitesi'nin politikasına meydan okuma

Halil, antisemitizm bahanesini kınadı ve Yahudi öğrencileri protesto hareketinin ‘ayrılmaz bir parçası’ olarak tanımladı. Hükümetin, Trump'ın Amerikan karşıtı, Marksist ve ‘radikal sol’ ideolojilerin hâkim olduğunu söylediği Amerikan yüksek öğretimini yeniden şekillendirmek için ‘antisemitizmi’ bahane olarak kullandığını söyledi.

Trump yönetimi Columbia'ya ve diğer üniversitelere, çoğunlukla biyomedikal araştırmalar için verilen federal hibe parasının, hükümet kimi kabul ettikleri, işe aldıkları ve ne öğrettikleri konusunda daha fazla denetime sahip olmadıkça devam etmeyeceğini bildirdi ve ‘daha fazla entelektüel çeşitlilik’ çağrısında bulundu.

Harvard'ın aksine Columbia Üniversitesi, hükümetin hibeleri aniden iptal etmesine itiraz etmedi ve Trump yönetiminin protestolarla ilgili kuralların sıkılaştırılması yönündeki bazı taleplerini, finansmanın yeniden başlatılmasına yönelik müzakerelerin ön koşulu olarak kabul etti.

Halil, Columbia'nın eylemlerini yürek parçalayıcı olarak nitelendirdi. Halil, “Columbia, yükseköğretim kurumlarının nasıl yönetildiğine dair her ayrıntıya müdahale etmesine izin vererek kurumu Trump yönetimine teslim etti” dedi.

Columbia Üniversitesi yönetimi, müzakereler devam ederken akademik özerkliği korumanın ‘kırmızı çizgi’ olduğunu belirtti.

Columbia Üniversitesi Sözcüsü Virginia L. Abrams, üniversite yetkililerinin Halil'in nitelendirmesine ‘kesinlikle katılmadıklarını’ ifade etti.

Abrams yaptığı açıklamada, “Columbia Üniversitesi, Halil de dahil olmak üzere, öğrencilerin güçlü bir şekilde inandıkları konularda konuşma hakkını tanır... Ancak üniversitenin, kampüsteki herkesin ayrımcılık ve tacizden uzak bir kampüs topluluğuna katılabilmesini sağlamak için kurallarına ve politikalarına uyması da önemlidir” ifadelerini kullandı.

Halil, Columbia ve Trump'ın hedefindeki diğer üniversiteleri öğrencilerine kulak vermeye çağırdı.

Halil sözlerini şu ifadelerle noktaladı: “Öğrenciler, bu kampüsün insan hakları ve uluslararası hukuka nasıl uyabileceğine ve tüm öğrencileri nasıl kapsayabileceğine dair net bir plan sundular... Meselelerin neresinde dururlarsa dursunlar herkes kendini eşit hissedecek... Üniversite yönetimi öğrencileri dinlemek yerine siyasi baskıya boyun eğmeyi tercih ediyor.”