Türkiye, Rusya, Suriye ve İran heyetlerinin katıldığı Suriye konulu 21. yüksek düzeyli Astana toplantısı, Kazakistan’ın başkenti Astana’da başladı.
Toplantıda, özellikle Anayasa Komitesi’nin çalışmalarını yeniden başlatma çabaları veya tutuklular ve kayıp kişiler konusunun çözüme kavuşturulması gibi önceki müzakere turları sırasında öne çıkan bazı insani meselelerin çözümü başta olmak üzere, eldeki sorunlar açısından atılım veya somut ilerlemeler elde edilmesi beklenmiyor.
Odak noktasının önceki ateşkes kararlarını sağlamlaştırma ve Suriye’yi çevreleyen gergin bölgesel ve uluslararası koşullara rağmen ‘Astana hattının’ korunmasını teyit etmeye yönelik olduğu görülüyor.
Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen’in girişimiyle düzenlenen, Moskova’nın büyük bir heyecan duymadığı yeni tur çalışmaları, katılan heyetler arasında ikili görüşmelerin düzenlenmesiyle başladı.
Diyalog turlarında ülkesinin heyetine başkanlık eden Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Suriye Özel Temsilcisi Aleksandr Lavrentyev, Suriye Dışişleri Bakanı Yardımcısı Bessam Sabbah başkanlığındaki Suriye hükümeti heyetiyle görüşmelerde bulundu.
Türk ve İran heyetleri de ayrı ayrı görüştü.
Bu sabah (Perşembe) da Suriyeli muhalif heyetle görüşüleceği öğrenildi.
Aleksandr Lavrentyev, Kazakistan’ın başkentindeki faaliyetine, Ortadoğu bölgesinde kötüleşen gerilim ışığında, ‘Suriye’de çözüm için Astana formülünün önemini’ vurgulayarak başladı.
Lavrentyev konuşmasında şu ifadeleri kullandı;
Dünyada yaşanan rahatsız edici olaylar ve Ortadoğu’da gerilimin tırmanması nedeniyle, Astana formatındaki toplantıların önemi daha da artıyor. Dünya Gazze Şeridi’nde yaşanan trajediyi, Filistin-İsrail çatışmasının derinleşmesini ve Yemen’in çevresini izliyor. İngiltere-ABD koalisyonunun Yemen topraklarına yönelik saldırılarına, İsrail-Lübnan sınırındaki çalkantılı duruma tanık olduk. Bu nedenle Suriye konusunda uluslararası bir toplantı yapılmasının önemi artık artıyor. Yalnızca sponsor ülkeler arasında değil, aynı zamanda krizle ilgilenen herkes arasında derinlemesine ikili ve üçlü müzakereler yapılması konusunda büyük bir fikir birliği var.
Astana Platformu’nun sürdürülmesinin, garantör ülkelerin çözüm sürecini ilerletme kararlılığına bağlı olduğunu vurgulayan Lavrentyev şöyle devam etti;
Bu tur aynı zamanda Suriye-Ürdün ve Suriye-Irak sınırlarında yaşanan gerilim ve özellikle terör örgütü DEAŞ’ın yeniden faaliyete geçmesiyle birlikte bir dizi konuyu müzakere etmek için de bir fırsat.
Lavrentyev, özellikle Ortadoğu’daki mevcut koşullar göz önüne alındığında, Suriye’deki yasa dışı ABD askeri varlığının çözümü engellediğini de vurguladı.
Gazze ve Suriye
Filistin konusunda değinen Lavrentyev, Rusya’nın Gazze’de derhal ve kapsamlı bir ateşkes sağlanması, iki devletli çözüm yoluna geri dönülmesi ve bağımsız bir Filistin devleti kurulmasına bağlılığını vurguladı.
Lavrentyev, “Gazze Şeridi’ndeki durum, özellikle İsrail’in İran’ın çıkarlarını hedef almak için Suriye topraklarına yönelik devam eden saldırıları, Suriye çözümünün gidişatını etkiliyor. Bu saldırılar derhal durdurulmalı” ifadelerini kullandı.
Şarku’l Avsat’a konuşan bir Rus diplomat ise bu toplantı turunun, Suriye konusuna siyasi ve medya düzeyinde ilginin azaldığı, dünyanın Gazze savaşındaki gelişmelerle meşgul olduğu ve çatışmanın yayılmasından korku duyulduğu bir dönemde yapıldığına dikkat çekti.
Diplomat, “Suriye’deki mevcut durum koşullarında, Anayasa Komitesi çalışmalarının başlaması, Türkiye-Suriye ilişkilerinde somut ilerleme sağlanması, tutuklu ve kayıp kişiler konusu ve İdlib’in genel durumu açısından hiçbir konuda ilerleme sağlanamayacağı açık” dedi.
Ankara ile Şam arasındaki normalleşme sekteye uğradı
Bu turun ilk gününde yapılan çalışmalar sırasında, Moskova’nın ilerletmeyi umduğu ‘dörtlü’ formülünün (üç garantör taraf ve Suriye hükümeti heyeti) çalışmalarına yeniden başlamanın zorluğuna ilişkin göstergeler ortaya çıktı.
Astana’daki kaynaklara göre iç sorunlar, özellikle de hükümet heyetinin Türkiye’ye yönelik katı tutumu, bu formülün işleyişini engellemeye katkıda bulundu.
Şarku’l Avsat’a konuşan Rus diplomat açıklamasını şöyle sürdürdü;
“Şu anda Suriye müzakerelerinde ilerleme sağlamadaki zorluk, tüm bu konuların ister Şam rejimi ister Suriye muhalefetiyle olsun, öncelikle Suriyelilerin kendisiyle bağlantılı olmasından kaynaklanıyor. Şu ana kadar Suriye iç faktörünün yeterince olgunlaşmadığı açık. Bu durum, Suriyeliler arasındaki çatışmaların durdurulması ve Suriye topraklarının çoğunda hakim olan sükunetin sürdürülmesi açısından mevcut Astana toplantısının önemini doğruluyor. Ancak şu anda bu toplantının en büyük önemi Suriye devletinin egemenliği, toprak bütünlüğü ve varlığının korunmasıdır.”
Çok mütevazı atılım beklentilerine rağmen ‘Astana ekseninde’ çalışmaya devam etmenin önemine vurgu yapan diplomat, “Suriye’deki koşulları bu grubun çabaları olmadan hayal etmek zorundayız” dedi.
Rus diplomat konuya ilişkin ayrıca şu ifadeleri kullandı;
İç savaş yeniden çıkabilir ve eninde sonunda Suriye’nin bölünmesine ve yıkılmasına yol açabilir. Bu nedenle tekrar ediyorum, Suriye’yi ve halkını kurtaran Astana sürecinin kendisidir. Toplantıların devamı bir başarıdır ve 2254 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararı ve BM’nin Suriyelilerin içinde bulundukları krizi aşmalarına yardımcı olmadaki rolünün garantörüdür. Ancak o zaman, bugün Suriye topraklarında bulunan tüm yabancı güçlerin çıkışını kolaylaştırmak da dahil olmak üzere, eldeki tüm konularla ilgili tüm engeller kaldırılabilir.
Öncelikli konu İdlib
Şarku’l Avsat’a açıklama yapan, Suriye Muhalefet Koalisyonu Siyasi Komitesi Üyesi ve Astana Heyeti Başkanı Ahmet Tohme, “Heyet, bu turda üç temel konu üzerinde yoğunlaştı. Bunlardan ilki, ateşkesin sağlanması ve İdlib bölgesinde rejim ve İran tarafının devam eden ihlallerinin önlenmesi meselesi” dedi.
Tohme, rejimin müttefiği İran ile birlikte İdlib’e yönelik saldırıyı genişletmek için hazırlık yaptığını gösteren işaretler bağlamında bu konunun önemine dikkat çekerek, heyetle yapılan görüşmelerin bu yönde güven verici işaretler taşıdığını vurguladı.
İkinci konuya değinen Tohme şunları söyledi;
İkinci konu ise Anayasa Komitesi’nin çalışmalarına yeniden başlaması için baskı yapıp, rejimin koyduğu engelleri ortadan kaldırmaya çalışarak askeri gerçekliğin tamamen dondurulmasına odaklanıyor. Değerlendirmemiz, engelleyici faktörlerin azalması nedeniyle koşulların şu anda daha iyi olduğu yönünde.
Üçüncü konunun insani durum ve tutuklular meselesiyle ilgili olduğunu dile getiren Tohme, “Rejim bu konuyu çalışma komitesi çerçevesinde tartışmaktan kaçınmaya devam ediyor. Bu durum, Uluslararası Kızılhaç ile koordineli olarak bu tur sırasında tutukluların eşzamanlı olarak serbest bırakılmasını amaçlayan çabaları engelledi” dedi.