İsrail, Gazze'deki camileri yıktı ama ezan sesi kesilmedi

Savaşın başlamasından bu yana Gazze'deki bin camiye yapılan bombardımana rağmen, enkazın üzerinden hala namaz çağrısı yapılıyor ve yerinden edilmişler, molozların arasında namazlarını kılıyorlar

İsrail Gazze'de bin camiyi yıktı (Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia)
İsrail Gazze'de bin camiyi yıktı (Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia)
TT

İsrail, Gazze'deki camileri yıktı ama ezan sesi kesilmedi

İsrail Gazze'de bin camiyi yıktı (Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia)
İsrail Gazze'de bin camiyi yıktı (Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia)

Bera, İsrail uçaklarının Gazze savaşında yıktığı Halil-ür Rahman Camii'nin önünde şaşkınlık içinde durdu.

İbadetlerini devam ettirmek ve enkaz üzerinde ezan okuyup namaz kılmak için bir yol düşünmeye başladı.

Dağılmış enkazdan sağlam taşlar topladı ve yıkılmış caminin minaresinin yerine bunları üst üste koyarak geçici bir minare oluşturdu.

Bu minareye çıkıp, enkaz altında kalan hoparlör olmadan, ellerini ağzına koyarak güçlü sesiyle "Allahu Ekber, Allahu Ekber" diyerek ezan okudu.

Ezanı bitirdikten sonra, büyük bir bez parçası getirip, yıkılmış caminin enkazının düz bir alanına serdi ve namaz kılmak için toplanan cemaati beklemeye başladı.

Bu, enkaz yığınına dönen cami üzerinde kılınan bir namazdı.  

Enkaz üzerinde namaz

Dindar bir Müslüman olan Bera, Gazze'de her sokakta cami bulunduğu ve kendi yaşadığı bölgede 3 cami olmasına rağmen, hepsinin İsrail'in savaş makinesi tarafından yıkıldığını ve İsrailin mabetleri özellikle hedef aldığını belirtti.

Bera, devam eden saldırılar nedeniyle Gazze'deki çoğu camiden ezan sesinin duyulmadığını söyledi. Zira camiler yıkıma uğradı ve insanlar göç etmeye başladı. 

Sadece 200 cami ayakta kaldı

Bera'nın sözleri doğruydu; Gazze'de Müslümanlar ve Hristiyanlar için eskiden her sokakta bulunan mabetler, şimdi azaldı.

İsrail ordusu birçok camiyi yıktı, aynı şekilde kiliseler de büyük zarar gördü.

Dini İşler ve Vakıflar Bakanlığı verilerine göre, Gazze Şeridi'nin tüm bölgelerinde bin 205 mabet var.

Bunların 5'i farklı mezheplere ait Hristiyan kiliseleri, geri kalanı ise Müslümanlara ait olan camiler.

Dini İşler ve Vakıflar Bakanlığı Müsteşarı Abdulhadi el-Agha'ya göre, İsrail Gazze'de bin camiyi yıktı ve sadece 200 cami ayakta kaldı.

Bu camilerde ibadetler zorlukla sürdürülüyor ve nadiren ezan okunuyor.

El-Agha, tamamen yıkılan camilerin çoğunun Gazze'nin kuzeyinde, geri kalanının ise güneydeki Han Yunus'ta olduğunu, diğer bölgelerdeki camilerin de bu savaşta zarar görmediği anlamına gelmediğini belirtti.

İsrail'in bombardımanı camilerin kutsallığını gözetmedi (Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia)
İsrail'in bombardımanı camilerin kutsallığını gözetmedi (Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia)

"İsrail saldırılarından Hristiyan tesisleri de zarar gördü" diyen Vakıflar Müsteşarı, İsrail ordusunun Baptist Kilisesi'ne (Protestanların tek kilisesi), Yunan Ortodoks Kilisesi'ne ve Latinlerin Kutsal Aile Kilisesi'ne saldırdığını belirtti.

Bazı saldırılar, kilisede çocuklarıyla birlikte dua eden sivillerin olduğu sırada gerçekleşmiş, bu da kiliselerinin bir kısmının yıkılmasına ve içeridekilerin ölmesine veya yaralanmasına yol açmış.

El-Agha, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'ndeki tarihi camileri yıktığına ve bu camilerin dünyanın en eski kilise ve camilerinden bazılarını içeren bir bölgenin uzun geçmişine tanıklık ettiğine üzüntüyle dikkat çekiyor.

Fakat bu tarihi yapıların eski olması, onları geniş çaplı yıkımdan koruyamadı.

Kültürel miras niteliğinde dini yapılar

İsrail tarafından yıkılan önemli camilerden biri de Gazze'nin en eski, en köklü ve en büyük camisi olan Büyük Ömer Camii.

Bu caminin yaklaşık 5 bin metrekarelik bir alanı ve bin metrekareden fazla bir avlusu vardı.

Eski bir kilise olan bu yapı, Gazze Piskoposu Porphyrius tarafından Kraliçe Eudocia'nın finansmanıyla inşa edilmişti.

Seyyid Haşim Camii, Hz. Muhammed'in dedesi Haşim bin Abdümenaf'ın mezarına ev sahipliği yapıyor.

Bu mekan, Gazze şehriyle özdeşleşmiş ve Gazze Haşim olarak bilinir.

Gazze'nin tarihi ibadethaneleri arasında en güzellerinden biri olan bu cami, ortasında açık bir avlu ve çevresinde 4 sundurmadan oluşuyor, en büyüğü kıble sundurması.

Batı sundurmasına açılan odada ise türbe bulunuyor.

İsrail tarafından yıkılan Hristiyan anıtları arasında en dikkat çekici olanı, 5'inci yüzyılın başında inşa edilen Aziz Porphyrios Kilisesi.

Bu kilise, büyük duvarları ve mermer sütunlarıyla öne çıkıyor ve içinde Aziz Porphyrios'un mezarı yer alıyor.

Ayrıca 444 yılında inşa edilen Bizans Kilisesi de bölgenin en önemli anıtlarından biri olarak kabul edilir.

Bu kilise, eski Yunanca'da yazılmış 16 temel metni içeriyor ve Filistin'de inşa edilen ilk Hristiyan manastırı olan Hidr Türbesi'ni de barındırıyor.

Uluslararası hukuk açısından

El-Agha, ibadet yerlerinin savaş hukuku ve uluslararası anayasalarca korunan yerler olduğunu vurguladı.

Ayrıca, 1954 Lahey Sözleşmesi, Filistinliler ve İsrailliler tarafından imzalanmış olup, ibadet yerlerini savaşın yıkımından koruyor.

El-Agha'nın uluslararası teamüller hakkında yaptığı açıklamalar, kasıtlı olarak dini yapıların çatışma sırasında hedef alınmasının savaş suçu olduğunu belirten uluslararası insani hukuk metinleriyle örtüşüyor.

Bu durumun tek istisnası, bu yerlerin askeri amaçlar için kullanılması, ancak bu durumun olmadığı birden fazla yöntemle kanıtlandı.

İsrail'in cevabı

İsrail, ibadet yerlerinin yıkımını, Hamas'ın buraları askeri üs olarak kullandığını iddia ederek savunuyor.

İsrail ordusu sözcüsü Daniel Hagari, "Hamas liderleri ve üyeleri bu camilerde saklanıyor ve hareket, 100 caminin yakınına roket fırlatma platformları kurdu" dedi.

İsrail, Büyük Ömer Camii'ni bombaladı (Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia)
İsrail, Büyük Ömer Camii'ni bombaladı (Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia)

Hagari, sözlerine şunları ekledi:

Hamas militanları, ibadet yerlerini sığınak ve saldırı başlatma noktası olarak kullanıyor. Biz, hareketin askeri ve idari kapasitesini çözmek ve korunan yerlere zarar verme riskini azaltmak için uluslararası hukuka uygun hareket ediyoruz.

İsrail ordusunun uluslararası hukuka bağlılığından bahsetmesine rağmen, İsrail askerleri tarafından sosyal medyada paylaşılan videolarda, dini yerlerin kutsallığına saygı göstermedikleri ve yıkımı övdükleri görülüyor.

Videolardan birinde, yıkılmış bir minare önünde duran bir asker, üzerine İbranice "Tapınak iyi bir şekilde inşa edilecek" yazmış.

Hagari, bu konuda şunları söyledi:

Videodaki askerlerin gösterdiği davranış tehlikeli ve İsrail ordusunun değerleriyle uyumlu değil. Olayla ilgili soruşturma yürütüyoruz ve bu kişilere yönelik disiplin işlemleri hakkında karar verilecek. Böyle bir şeyin tekrarlanmaması için çalışıyoruz.

Independent Arabia - Independent Türkçe



Bir gözü savaşta, diğer gözü kaderinde olan Gazze’nin ‘kafa karışıklığı’

Hamas'a göre Gazze'de ateşkes umutları giderek azalıyor (AFP)
Hamas'a göre Gazze'de ateşkes umutları giderek azalıyor (AFP)
TT

Bir gözü savaşta, diğer gözü kaderinde olan Gazze’nin ‘kafa karışıklığı’

Hamas'a göre Gazze'de ateşkes umutları giderek azalıyor (AFP)
Hamas'a göre Gazze'de ateşkes umutları giderek azalıyor (AFP)

İzzettin Ebu Ayşe

ABD Başkanı Donald Trump, İsrail'in İran'a karşı başlattığı saldırıdan önce, ABD, İsrail, Hamas ve İran arasında Gazze konusunda geniş kapsamlı müzakereler yürütüldüğünü açıklamıştı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu da Gazze'de tutulan rehinelerin durumuyla ilgili ciddi ilerlemeler kaydedildiğini doğruladı.

Ancak İsrail'in İran'a sert bir askeri darbe indirmesi, Gazze meselesinin çözülmesine ve ateşkes anlaşmasına varılmasına katkıda mı bulunacak, yoksa bölgedeki ateşkes müzakerelerini olumsuz yönde mi etkileyecek?

Darbe öncesi çabalar

İsrail, İran'ı 7 Ekim 2023 saldırılarını finanse etmekle suçluyor. Bu suçlamayı dayandırdığı nedenlerden biri Hamas Hareketi’nin Tahran'ın bölgedeki uzantılarından biri olarak görmesi ve Hamas ile İran arasında uzun soluklu ve güçlü ilişkiler olmasıdır.

Mevcut bilgilere göre ABD Başkanı Donald Trump'ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ve Filistin asıllı Amerikalı akademisyen ve siyasi aktivist Bishara Bahbah, İsrail İran'a ağır bir darbe indirmeden önce, ABD ile İran arasında İran’ın nükleer programına ilişkin müzakerelerle eş zamanlı olarak Gazze konusunda bir anlaşma metni üzerinde çalışmalarını yoğunlaştırmışlardı. Bu çabalar, ABD ile İran arasındaki müzakerelerle eş zamanlı olarak yürütülüyordu.

İsrail'in İran'a yönelik askeri saldırısı öncesinde, arabulucular Katar ve Mısır, ABD ile Gazze ve İran meselelerine dair görüşmeler yaptılar. Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdulati, Washington ile Tahran arasındaki müzakerelerin gelişmeleri ve Gazze'deki savaşı sona erdirecek bir anlaşmaya varılması için Witkoff ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi.

Tüm bu çabalar, Katar'ın Witkoff'un ateşkes önerisine ilişkin yenilikçi ve değiştirilmiş bir formül sunmasının ardından gerçekleşti. O sırada Hamas'ın geçici lideri Halil el-Hayya, "Gazze'deki savaşı durdurmaya yönelik bir dizi fikir aldık. Witkoff'un önerisine açığız. Ancak savaşı kalıcı olarak sona erdirmek ve İsrail ordusunun Gazze'den çekilmesini sağlamak için daha güçlü güvenlik garantileri gerekiyor” açıklamasında bulundu.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia'dan aktardığı habere göre bu çabalar Tahran'ın doğrudan bilgisi dahilinde gerçekleştirildi. Trump, ilk kez Gazze'de ateşkes dosyasına doğrudan müdahale ederken bunu, “Gazze şu anda bizim, Hamas ve İsrail arasında yürütülen büyük müzakerelerin ortasında ve İran da bu müzakerelere katılıyor. Gazze'de neler olacağını göreceğiz. Rehineleri geri almak istiyoruz” şeklindeki heyecan verici açıklamasıyla duyurdu.

Ardından Netanyahu, esir takası ve Gazze'deki ateşkes müzakerelerinde önemli ilerleme kaydedildiğini söyledi ve ardından üst düzey bakanlarıyla bir toplantı yaptı. İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar, rehinelerle ilgili anlaşmayı sağlamaya kararlı olduklarını ve ilerleme kaydedildiğini söyledi.

İsrail şartlarını koyuyor

Ancak İsrail'in İran'a saldırmasının ardından Gazze dosyasıyla ilgili tüm bu gelişmelere endişeyle bakılırken, Hamas bu eksene olan bağlılığını yeniden teyit etti ve tutumunda değişiklik yapmadı. Hamas liderlerinden İzzet Rişk, İsrail'in İran'a yönelik saldırısının tehlikeli olduğunu, bölgede patlamaya yol açabileceğini ve bunun Netanyahu'nun bölgeyi açıkça bir savaşa sürükleme konusundaki kararlılığını yansıttığını söyledi.

İsrail'in saldırısı, Gazze'deki savaşın gidişatını etkiliyor. Siyasi ve askeri gözlemciler, savaşın gidişatı ve ateşkesin Tahran ile Tel Aviv arasındaki askeri gelişmelere bağlı olarak değişebileceğini ve bir anlaşmaya varılabileceği gibi, tarafların tutumlarının sertleşebileceğini belirtiyorlar.

Siyasi araştırmacı Macid Ebu Herbid, değerlendirmesinde şunları söyledi:

“İsrail, bölgede zaferler kazandığına ve İran'a karşı ezici bir galibiyet elde ettiğine inanıyor. Bu durum Netanyahu'yu, kazanan tarafın şartları belirlediği kuralına göre şartlarını ve taleplerini sertleştirmeye iten bir coşkuya kapılmasını sağlarken Gazze konusunda yenilgiye uğradığına inandığı Hamas'ın bu şartlara uyması gerektiğini düşünüyor.”

Ebu Herbid, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hamas her şeyi kaybettiğini düşünüyor olabilir ve bu yüzden tek seferde kapsamlı bir anlaşma imzalamakta ısrarcı bir tutum sergileyebilir. Bu durum toprak üzerindeki kontrolünü kaybettikten sonra kaybedecek başka bir şeyi kalmadığından kaynaklanıyor."

Ebu Herbid'e göre İsrail'in İran'a yönelik saldırıları Gazze dosyası üzerinde hızla etkili olmayacak. Yani ne Hamas ateşkes için acele edecek ne de İsrail anlaşmaya varmak ve rehinelerin serbest bırakılması için acele edecek. Siyasi araştırmacı, her iki tarafın da önceliklerini değiştirmek için Tahran'daki çatışmalardaki gelişmeleri beklediğini belirtti.

“İran ateşkesi engelleyebilir”

Askeri bilimler alanında öğretim görevlisi Muaviye Vasif ise İsrail ile İran arasındaki gerginliğin Gazze'deki ateşkes sürecine hizmet etmediğini söyledi. Vasif’e göre Netanyahu, Tahran'ı vurma planlarıyla meşgulken, Hamas durumu izliyor ve müzakere edecek birini bulamıyor. Bu yüzden Gazze'deki durum olduğu gibi kalabilir.

Vasif, değerlendirmesini şöyle sürdürdü:

“Trump'ın açıkladığına göre İran, İsrail ile Hamas arasında Gazze konusunda yürütülen görüşmelere dahil olduğundan, herhangi bir öneriyi reddederek Hamas’ı etkileyecektir. Ayrıca ABD ile yürüttüğü görüşme ve müzakerelerde şartlarını sertleştiriyor ve bunları hiçbiri, kısa süreliğine de olsa bir ateşkese varılmasını isteyen Gazze halkının yararına olmayacak.”

Hamas'ın şu anda zayıf bir konumda olduğunu ve Tel Aviv'in İran'la savaşla meşgul olması nedeniyle İsrail'e Gazze'de ateşkes için baskı yapamayacağını söyleyen Vasif, Tahran'daki gerginliğin Gazze'deki çatışmaları hafifletebileceğini, ancak Netanyahu'nun şu anda zafer kazandığına inandığı için ateşkes görüşmelerini etkilemeyeceğini belirtti.

Güvenlik araştırmacısı Vail el-Mubeyyed ise farklı bir görüşe sahip. İsrailli bakanların İran'a yönelik saldırıyla meşgul oldukları bir ortamda Netanyahu'nun Gazze'deki ateşkes dosyasını gündeme getirebileceğini söyleyen Mubeyyed, “Tel Aviv hükümetindeki aşırı sağcı bakanlar İsrail'in Tahran'a yönelik saldırılarıyla meşguller ve şu an Gazze ile ilgili hiçbir şeye karşı çıkmıyorlar. Bu yüzden yakında Gazze'de bir ateşkes sağlanabilir” değerlendirmesinde bulundu.

Hamas ne düşünüyor?

Hamas'a göre Gazze'de ateşkes umutları yok oluyor. Hamas liderlerinden İzzet Rişk, İsrail'in İran'a yönelik saldırısının Gazze'deki sükuneti bozduğunu, Netanyahu'nun kibirli bir tavır sergilediğini ve Gazze'deki krizi kasıtlı olarak derinleştirerek bölgedeki gelişmelerle ilişkilendirdiğini söyledi.

İran’a yönelik saldırının Gazze'ye bazı yansımaları söz konusu ve Netanyahu, Hamas'ın müzakere turlarında gösterdiği esnekliğe rağmen savaşı sona erdirmek istemiyor. İsrail'e göre Gazze'deki savaşın sona ermesi bölgesel meselelerle ilişkili ve Tel Aviv bölge haritasını kendi istediği şekilde yeniden çizmeyi planlıyor. Gazze'de olanlar da bu planın sadece bir parçası.