Mısır- İsrail ilişkileri nereye gidiyor?

Çarşamba günkü Polis Günü’nde Kahire’nin merkezinde Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi’nin bir duvar resmi (Reuters)
Çarşamba günkü Polis Günü’nde Kahire’nin merkezinde Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi’nin bir duvar resmi (Reuters)
TT

Mısır- İsrail ilişkileri nereye gidiyor?

Çarşamba günkü Polis Günü’nde Kahire’nin merkezinde Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi’nin bir duvar resmi (Reuters)
Çarşamba günkü Polis Günü’nde Kahire’nin merkezinde Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi’nin bir duvar resmi (Reuters)

Mısır’ın, Gazze Şeridi’ne saldırıları nedeniyle İsrail’e yönelik eleştirileri giderek artan bir eğilime sahip. Öyle ki Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, İsrail’i ‘yardımın Gazze’ye ulaşmasını engellemekle’ suçladı. Öte yandan İsrail tarafından yayınlanan haberlerde Mısır cumhurbaşkanlığının, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Sisi ile telefonda görüşmesi talebini reddettiği belirtildi. Bu durum, gözlemciler tarafından iki ülke arasındaki ilişkilerde tıkanıklık olarak nitelendirildi.

İsrail’in Mısır topraklarından Gazze Şeridi’ne yardım girişini engelleyen uygulamalarını eleştiren Sisi, geçtiğimiz Çarşamba günü Mısır’da düzenlenen Polis Günü kutlamasında Refah Sınır Kapısı’nın her gün, günün 24 saati açık olduğunu vurguladı. Ancak İsrail’in aldığı önlemlerin yardımların girişini engellediğini belirtti. Sisi, “Bu, rehinelerin serbest bırakılması konusunda Gazze Şeridi ve sakinlerine uygulanan baskı biçimlerinden biridir” dedi.

Çoğu zaman bölgesel ve uluslararası taraflara açık ve doğrudan eleştiri yöneltmemeye dikkat eden Mısır Cumhurbaşkanı’nın bu açıklaması, Mısır’ın bu konuda en çok öne çıkan açıklaması sayılıyor. Daha önceki açıklamalar, Mısır Dışişleri Bakanlığı ve Mısır Cumhurbaşkanlığına bağlı bir medya organı olan Devlet Enformasyon Servisi (SIS) başkanının açıklamalarıyla sınırlıydı.

scdvferbt
Mısır yardımı Gazze Şeridi’ne girmeye hazırlanıyor (Mısır Kızılayı)

Cumhurbaşkanının İsrail’e yönelik eleştirisi, bu ayın ortasında Güney Afrika’nın Tel Aviv’e karşı açtığı soykırım davasının Uluslararası Adalet Divanı’ndaki duruşması sırasında İsrail’in Mısır’ı Gazze Şeridi’ne yardım girişini engellemekten sorumlu tutmasının ardından geldi. İsrail’in iddiası, o dönemde Mısırlıların öfkesini ateşledi.

Bu suçlamaya yanıt olarak SIS Başkanı Diaa Rashwan, Kahire’nin Uluslararası Adalet Divanı’na Refah Sınır Kapısı’nı kapatmadığını doğrulamak için bir yanıt göndereceğini duyurdu.

Mısır’ın reddi

Mısır’ın İsrail’e yönelik eleştirilerinin artması, Çarşamba günü İsrail medyasında yayınlanan haberlerle aynı zamana denk geldi. Öyle ki İsrail medyasında Mısır Cumhurbaşkanlığının, İsrail Başbakanı’nın Sisi ile telefonda görüşme talebini reddettiği belirtilmişti. The Times of Israel gazetesinin haberine göre Netanyahu’nun ofisi, geçtiğimiz günlerde görüşmeyi Ulusal Güvenlik Kurulu aracılığıyla koordine etmeye çalıştı, ancak talep geri çevrildi.

Gazete, İsrail merkezli Kanal 13’ten alıntı yaparak, konunun ‘mevcut savaşın sona ermesinden sonra Mısır ile Gazze arasındaki sınırı kimin kontrol edeceği meselesine ilişkin gerginliklerle ilgili’ olduğunu kaydetti. Öyle ki İsrail’in sınırı kontrol etmeye çalıştığına dair söylentiler yayılmıştı. Gazete ayrıca, iki ülke arasında daha alt düzeyde temasların bulunduğunu, son haftalarda İsrail heyetlerinin Kahire’yi ziyaret ettiğini belirtti.

İsrail’in sınır şeridinin altında Sina’dan geçen tüneller yoluyla Gazze Şeridi’ne silah kaçakçılığını önlemek için Mısır sınırına bitişik Philadelphia ekseninin kontrolüne ilişkin açıklamaları, Mısır’ın tepkisine neden oldu. Bu çerçevede SIS Başkanı, İsrail’in açıklamalarını ‘iddialar ve yalanlar’ olarak nitelendirdi. Ayrıca bu açıklamaları ‘Mısır ile imzalanan güvenlik anlaşmaları ve protokollerini ihlal ederek, Philadelphia Koridorunu işgal etme girişimine meşruiyet yaratma girişimi’ olarak değerlendirdi.

y6njmu
İsrail’in çarşamba günü Refah’taki Mısır sınır çitinin yakınındaki baskınlarından kaçan Filistinliler (AP)

Philadelphia Koridoru, Gazze ile Mısır arasında 14 kilometrelik bir sınır şerididir. Mısır ve İsrail arasındaki Camp David Anlaşmaları kapsamında tampon bölge olarak kabul ediliyor. İsrail’in bu konuya odaklanması, Netanyahu’nun bir basın toplantısında ‘Philadelphia Ekseni bölgesinin, İsrail’in kontrolü altında olması gerektiğini’ belirttiği Aralık ayı sonundan bu yana arttı.

Mısır’ın yanıtı, İsrail’in Philadelphia Ekseni’ni yeniden işgal etmeye yönelik herhangi bir hareketinin ‘Mısır- İsrail ilişkilerinde ciddi bir tehdide yol açacağı’ şeklinde oldu.

Tıkanık ilişkiler

Mısır Dışişleri Konseyi üyesi ve eski Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Rakha Ahmed Hasan, Kahire ile Tel Aviv arasındaki ilişkinin şu anda tıkanık olduğunu söyledi. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre, Ahmed Hasan, İsrail’in yardımların Gazze Şeridi’ne girememesinden Mısır’ın sorumlu olduğu yönündeki ‘yalanlarının, özellikle Mısır’ın krizin başlangıcından bu yana Gazze Şeridi sakinlerine yardım götürmeye istekli olması nedeniyle gerilimi artırdığına dikkati çekti. Mısırlı yetkiliye göre Kahire, Refah’taki durumun gerçekliğini ortaya çıkarmak amacıyla uluslararası ve Birleşmiş Milletler (BM) yetkililerinin ziyaretlerini organize etti. Ayrıca İsrail’in Philadelphia Ekseni’ni kontrol etme yönündeki ‘çılgın’ arzusu da gerilimi artırdı.

Hasan, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Mısır Cumhurbaşkanı’nın İsrail Başbakanı ile görüşmeyi reddetmesinin mantıklı olduğunu dile getirdi. Rakha Ahmed Hasan ayrıca, İsrail’in ‘sakin çabalara yanıt vermeyen, bunun yerine gerilimi tırmandıran ve Mısır’a yönelik asılsız suçlamalarda bulunan’ tutumları gölgesinde diyaloğa yer olmadığına dikkati çekti. Hasan, “Mısır’ın bu reddi, İsrail Başbakanına, İsrail'in uygulamalarına ilişkin olarak Mısır’la varılan mutabakatlar hakkında konuşma fırsatı vermiyor” derken, İsrail’in Mısır’ın Filistinlilerle ilişkisini bozmaya çalıştığını vurguladı.

Mısırlı eski diplomat, İsraillilerin Kahire’ye iletmek istediği noktaların olması halinde diplomatik ve güvenlik kanallarının mevcut olduğunu açıkladı. Rakha Ahmed Hasan, Mısır’daki eleştiri tonunun artmasının, işlerin ulaştığı bozulmayı yansıttığını ve bu durumun siyasi ve medya geriliminin zirvesine ulaştığını belirtti. İsrail’in provokasyon ve manipülasyon yaklaşımını sürdürmesi durumunda olayların tırmanabileceği konusunda uyaran Hasan, İsrail’in ABD başta olmak üzere diğer ülkelere de Tel Aviv’in bölgedeki gerilimi ve çatışmayı artırma eğilimini frenleyecek bir rol verilmesi çağrısında bulundu.

Mısır, İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırganlığının devam etmesine karşı defalarca uyarıda bulunurken, kapsamlı bir ateşkes talep etti. Ayrıca İsrail ile Filistin direniş grupları arasındaki çatışmaları durdurmak ve esir takası yapmak için Katar ve ABD ile koordinasyon içinde arabuluculuk faaliyetleri yürüttü. Bu çabalar, geçtiğimiz yıl Kasım ayının sonunda bir hafta süren bir insani aranın sağlanmasını başardı.

İtidalli olma politikası

Mısır Silahlı Kuvvetleri’ne bağlı Stratejik Araştırmalar Merkezi Danışmanı Dr. Halid Fehmi, Mısır’ın ‘itidalli olmaya ve İsrail provokasyonlarına karşı sorumlu bir şekilde davranmaya kararlı olduğunu’ söyledi. Dr. Fehmi, “Mısır kamuoyunu duygusal kararlar almaya iten nedenlerde dahil olmak üzere baskılara ve zorluklara rağmen Mısır’ın tepkisinin disiplinli olması, Kahire’nin Gazze Şeridi’ndeki halka yardım ulaştırılmasında hayati bir rol oynamaya devam etme ve savaşı durdurmak için arabuluculuk çabalarını sürdürme arzusundan kaynaklanıyor” dedi.

vdv
Mısır ile Gazze Şeridi’ni ayıran duvarın yakınında kuzey Gazze’den yerinden edilen Filistinliler (DPA)

Fehmi, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Mısır Cumhurbaşkanı’nın Netanyahu ile telefon görüşmesi yapmayı reddetmesi ve İsrail’in Gazze’ye yardım girişini engellemesine yönelik kamuoyu önünde söylenenler, İsrail’e ve destekçilerine güçlü ve açık bir mesajdı” dedi. Fehmi’ye göre Mısır’ın artan söylemi, İsrail’e saldırıyı durdurması ve bölgede krizleri alevlendirmeye devam etmemesi için baskı yapılması gerekliliğini yansıtıyor.

Dr. Halid Fehmi, Mısır’ın ulusal güvenliğini koruma ve herhangi bir riskle yüzleşme yeteneğine dikkati çekerken, tepkilerdeki sakinliğin doğru anlaşılması gerektiğini vurguladı. Stratejik Araştırmalar Merkezi Danışmanı ayrıca, İsrail’in baskı ve provokasyonlarının, Kahire’yi ‘Filistinlilere verdiği desteği bırakmaya veya Filistinlilerin yerlerinden edilmesini kabul etmeye’ mecbur kılmayacağını vurguladı.



Sarı hat, Mısır ile İsrail arasında gerilim yaratıyor

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hat sınırı (Arşiv – AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hat sınırı (Arşiv – AFP)
TT

Sarı hat, Mısır ile İsrail arasında gerilim yaratıyor

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hat sınırı (Arşiv – AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hat sınırı (Arşiv – AFP)

İsrail medyasında, Binyamin Netanyahu hükümetinin Gazze Şeridi’ndeki uygulamaları nedeniyle Mısır ile İsrail arasındaki gerilimin son dönemde arttığına dair haberler yer alırken, Mısırlı üst düzey bir yetkili Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Mısır makamları İsrail’in Şarm eş-Şeyh Anlaşması’nı ihlal eden uygulamalarını tespit etti, bunlara ilişkin bir dosya hazırladı ve Washington’ı bilgilendirdi” dedi.

Mısır’da görev yapmış bazı eski askeri yetkililere göre ise Kahire, İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki adımlarını, üzerinde uzlaşılan Trump planından kaçınma girişimi ve sarı hat olarak bilinen bölgede kalıcı bir İsrail askeri varlığı tesis etme çabası olarak değerlendiriyor. Bu durumun Mısır’ın ulusal güvenliğini tehdit ettiği ifade ediliyor.

Sarı hat, 10 Ekim’de Şarm eş-Şeyh’te ABD Başkanı Donald Trump’ın katılımıyla imzalanan ve Gazze savaşını sona erdirmeyi amaçlayan barış planı kapsamında, Gazze Şeridi’ni iki bölüme ayıran bir ayrım hattı olarak tanımlanıyor. Buna göre hat, Filistinlilerin kontrolündeki batı bölgesindeki toprakların yüzde 47’sini, İsrail’in kontrolü altındaki Gazze’nin yüzde 53’ünden ayırıyor. Gazze’deki Filistinlilerin neredeyse tamamının, bu hattın batısındaki bölgeye göç etmek zorunda kaldığı belirtiliyor.

xsdf
ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında Gazze barış planını görüşmek üzere bu ayın sonlarında bir zirve yapılması bekleniyor. (AFP)

İsrail Kanal 14 televizyonunun yayımladığı bir raporda, İsrail ordusunun sarı hat olarak bilinen bölgede faaliyet yürüttüğü ve Gazze Şeridi’nin coğrafi yapısını değiştirdiği öne sürüldü. Kanalın aktardığına göre Kahire, bu durumu ‘bölgesel çıkarlarına yönelik doğrudan bir tehdit’ olarak değerlendiriyor. Raporda, söz konusu faaliyetlerin Mısır’ı öfkelendirdiği ve Kahire’nin, Gazze Şeridi’ni ikiye bölmeye, bölgenin demografik ve coğrafi yapısını değiştirmeye çalıştığı gerekçesiyle İsrail’i ABD’ye şikâyet ettiği belirtildi.

Rapora göre Kahire, özellikle İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir’in sarı hata ilişkin açıklamalarının ardından Gazze’de yaşananları büyük bir endişeyle izliyor. Zamir’in bu hattı yeni bir savunma ve saldırı hattı olarak nitelemesine dikkat çekilirken, İsrail ordusunun kontrolü altında bulunan bölgede tünel altyapısını tahrip etme ve evleri yıkma gibi faaliyetlerinin, Kahire’de Gazze’de uzun vadeli bir askeri varlık tesis edilmesine yönelik hazırlık olarak yorumlandığı ifade edildi. Bu durumun, Mısır’ı Washington nezdinde acil diplomatik girişimlerde bulunmaya sevk ettiği kaydedildi.

Mısır Askerî İstihbaratı eski Başkan Yardımcısı ve İstihbarat Dairesi eski Başkanı Korgeneral Ahmed Kâmil ise Mısır’ın İsrail’in üzerinde uzlaşılan barış planından kaçınma girişimlerine karşı büyük bir öfke duyduğunu belirtti. Kâmil, İsrail’in sarı hattaki hamlelerinin Gazze’de ve Mısır sınırına yakın bölgelerde kalıcı bir askeri varlık oluşturma niyetine işaret ettiğini, bunun da Mısır’ın ulusal güvenliği açısından ciddi bir tehdit oluşturduğunu vurguladı.

uı
Kaynaklar, Mısır'ın Sisi ve Netanyahu arasında bir zirve düzenlenmesi için şartlar belirlediğini bildiriyor. (İsrail medyası)

Kâmil, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Mısır’ın tutumunun ulusal güvenliği ilgilendiren bir dizi temel konuda açık, net ve değişmez olduğunu söyledi. Kâmil, bu tutumun, barışın Mısır dış politikasının temel ve stratejik hedefi olması, Kahire’nin İsrail tarafıyla imzalanan anlaşmalara bağlılığı ve İsrail’in iki taraf arasında imzalanan anlaşmalara saygı göstermesi gerekliliğine dayandığını ifade etti.

Kâmil, Mısır’ın İsrail ile gerilimin düşürülmesine yönelik şartlarının, Gazze anlaşmasının ABD Başkanı Donald Trump’ın girişimi doğrultusunda tüm aşamalarıyla uygulanmasını kapsadığını belirtti. Buna göre, herhangi bir engelleme ya da geçersiz gerekçeler olmaksızın ikinci aşamaya derhal geçilmesi, kalıcı ateşkesin tesis edilmesi ve barış sürecine geçilmesi gerektiğini vurguladı. Ayrıca İsrail’in anlaşmayı eksiksiz uygulaması, mutabık kalınan miktarlarda insani yardımların girişine izin vermesi ve Refah Sınır Kapısı’nın iki yönde açılması şartlarını sıraladı.

Kâmil’e göre diğer şartlar arasında, Mısır’ın Gazze Şeridi sakinlerinin zorla ya da gönüllü göçe zorlanmasını kesin olarak reddetmesi, İsrail’in Batı Şeria’da yerleşim kurulmasına ve bölgenin İsrail’e ilhakına yönelik adımlarına karşı çıkılması, İsrail ordusunun Philadelphia Koridoru da dahil olmak üzere Gazze Şeridi’nin tamamından çekilmesi ve 7 Ekim 2023 sınırlarına dönülmesi yer alıyor. Kâmil, mevcut İsrail varlığının, anlaşmanın aşamalarının uygulanmasına bağlı geçici bir durum olduğunu, sarı hat da dahil olmak üzere tüm hatların fiili ve hukuki geçerliliği olmayan, varsayımsal çizgiler olduğunu ifade etti.

Dördüncü şartın ise Netanyahu ve hükümetinin, Arap Barış Girişimi kapsamında yer alan açık Arap taleplerine ne ölçüde yanıt verdiğiyle ilgili olduğunu belirten Kâmil, bunun; işgal altındaki Arap topraklarından çekilme, iki devletli çözüme onay verilmesi ve Filistinlilerin Gazze ya da Batı Şeria’dan zorla yerinden edilmesinin reddedilmesi gibi başlıkları içerdiğini söyledi. Ayrıca İsrail’in iyi komşuluk ve saldırmazlık yönünde iyi niyet göstermesi, nükleer silah tehdidinden arındırılmış bir bölge oluşturulmasına ilişkin uluslararası taleplerle uyumlu adımlar atması ve bu alandaki uluslararası anlaşmalara katılması gerektiğini vurguladı.

d
Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Arşiv – Reuters)

Mısır’ın, ABD ve İsrail’in Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında bir görüşme düzenleme girişimlerine, İsrail’in barış ve bölgesel istikrara dair açık ve uygulanabilir bir girişimde bulunmadan yanıt vermeyeceği değerlendiriliyor.

İsrail medyasının aktardığına göre ABD, Sisi, Netanyahu ve Trump’ın katılımıyla Washington’da üçlü bir zirve düzenlemeyi denedi. Ancak bu girişim, Mısır’ın şartları nedeniyle İsrail açısından ‘kabul edilemez’ bulundu. Aynı raporlarda, Kahire’nin, Trump’ın bu ay sonunda Florida’da Netanyahu ile yapacağı görüşmede İsrail’e yönelik baskı yaparak Gazze’deki adımlarını sınırlaması yönünde rol oynayacağını beklediği kaydedildi.

Mısırlı strateji uzmanı Tümgeneral Semir Ferec, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Trump-Netanyahu zirvesinin sonuçlarına büyük önem atfedildiğini ve Trump’ın, adını taşıyan Gazze Barış Planı’nın uygulanması konusunda Netanyahu üzerinde kesinlikle baskı kuracağını söyledi.

Ferec, Mısır’ın pozisyonunun, Trump-Netanyahu zirvesinin sonuçlarına bağlı olarak değerlendirileceğini, ancak aynı zamanda İsrail’in sarı hat ya da Gazze’nin herhangi bir bölgesinde kalıcı askeri varlık tesis etmesini asla kabul etmeyeceğinin açık ve net olduğunu vurguladı. Ferec’e göre Mısır, Netanyahu hükümetinin tüm hareketlerinin, İsrail ordusunun Gazze’nin tamamından çekilmesini öngören barış planını engellemeye yönelik girişimler olduğunun farkında.

 


Irak hükümeti, Hizbullah ve Husileri terör örgütleri listesine dahil etmekten sorumlu yetkilileri görevden aldı

Irak Bakanlar Kurulu toplantısından (INA)
Irak Bakanlar Kurulu toplantısından (INA)
TT

Irak hükümeti, Hizbullah ve Husileri terör örgütleri listesine dahil etmekten sorumlu yetkilileri görevden aldı

Irak Bakanlar Kurulu toplantısından (INA)
Irak Bakanlar Kurulu toplantısından (INA)

Irak hükümeti dün yaptığı açıklamada, yaklaşık iki hafta önce Yemen’deki Husiler ile Lübnan’daki Hizbullah’ı ‘terör örgütü’ olarak sınıflandıran bir kararın yayımlanmasına ilişkin olarak bazı yetkililerin görevden alınmasını içeren yaptırımların onaylandığını duyurdu.

Irak Bakanlar Kurulu, resmî gazetede yayımlanmasının ardından özellikle hükümeti oluşturan ve söz konusu gruplara yakınlığıyla bilinen siyasi çevreler arasında geniş tartışmalara yol açan kararla ilgili kurulan soruşturma komisyonunun tavsiyelerini kabul etti.

Söz konusu sınıflandırmanın, iki grubun mal varlıklarının dondurulmasını da içermesi üzerine hükümet, kararın ‘yanlışlıkla’ yayımlandığını belirtmişti. Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani, karardaki hataya ilişkin acil soruşturma başlatılması, sorumluların tespit edilmesi ve ihmali bulunanların hesap vermesi talimatını vermişti.

Hükümetin dün yayımladığı açıklamada, Bakanlar Kurulu’nun, Irak Resmi Gazetesi’nin 17 Kasım 2025 tarihli 4848 sayısında yer alan ve Teröristlerin Mallarının Dondurulması Komisyonu’nun 2025/61 sayılı kararına ilişkin soruşturma komisyonu tavsiyelerini onayladığı belirtildi. Tavsiyeler kapsamında, ilgili bazı yetkililerin görevden alınması ve bazılarının ise başka görevlere atanması gibi idari yaptırımların yer aldığı kaydedildi.

Diğer yandan Irak Ulusal Güvenlik Servisi dün yaptığı açıklamada, komşu bir ülkeden geldiği belirtilen ve DEAŞ terör örgütü bünyesindeki ‘en tehlikeli bomba uzmanlarından biri’ olarak tanımlanan bir kişinin yakalandığını duyurdu.

Irak Ulusal Güvenlik Servisi, Irak Haber Ajansı’na (INA) yaptığı açıklamada, 10 aydan uzun süren takip ve hassas izleme faaliyetlerini içeren nitelikli bir istihbarat operasyonu sonucunda, komşu ülkelerden birinden dönüşünün ardından DEAŞ’ın üst düzey isimlerinden birinin gözaltına alındığını bildirdi. Açıklamada, yakalanan kişinin yüksek derecede tehlikeli unsurlar arasında yer aldığı, adının terör örgütü lider kadrolarına ait listelerde bulunduğu ve 2004 yılından itibaren Bağdat’ta El Kaide unsurları içinde faaliyet göstermeye başladığı belirtildi. Ebu İlya lakabını kullanan şüphelinin, patlayıcı düzeneklerin hazırlanmasında uzmanlaştığı, beş kişiden oluşan bir hücreye liderlik ederek saldırıların gerçekleştirilmesinde rol aldığı kaydedildi.

Soruşturmalarda, söz konusu kişinin patlayıcıların cep telefonlarıyla irtibatlandırılması ve hazırlanmasından sorumlu olduğu, Bağdat’ta faaliyet gösterdiği dönem boyunca 100’den fazla patlayıcı düzeneği teslim ettiği ve başkentin farklı bölgelerini hedef alan terör eylemlerinin doğrudan uygulanmasına katkı sağladığı tespit edildi.


Eski rejimin kalıntıları Yeni Suriye’nin inşasını zorlaştırıyor

Şair ve aktivist Enver Fevzat, pazar günü Suveyda ilinin doğusundaki Busan köyünde evinin önünde öldürüldü (SANA)
Şair ve aktivist Enver Fevzat, pazar günü Suveyda ilinin doğusundaki Busan köyünde evinin önünde öldürüldü (SANA)
TT

Eski rejimin kalıntıları Yeni Suriye’nin inşasını zorlaştırıyor

Şair ve aktivist Enver Fevzat, pazar günü Suveyda ilinin doğusundaki Busan köyünde evinin önünde öldürüldü (SANA)
Şair ve aktivist Enver Fevzat, pazar günü Suveyda ilinin doğusundaki Busan köyünde evinin önünde öldürüldü (SANA)

Suriye’deki yeni yönetim, büyük şehirlerin kalabalık sokakları ile kırılgan, yoksul kırsal kesimler ve Suriye genelindeki yaygın yıkım arasında, önceki dönemin karmaşıklığından kaynaklanan muazzam zorluklarla karşı karşıya.

Beşşar Esed rejiminin düşüşünü günlerce kutlayan mahallelerin göz alıcı görüntüsünün ardında, daha az gürültülü ve daha karmaşık başka bir mücadele sürüyor. Bir güvenlik kaynağına göre bu mücadelede DEaŞ ve göçmenler (yabancı savaşçılar) en önemli zorlukları oluşturuyor.

Ancak bazıları DEAŞ’ı ve genel olarak aşırılığı güvenlik yaklaşımıyla çözülebilecek ‘teknik bir sorun’ olarak görürken, diğerleri ‘asıl sorunun, eğitim veya aile sistemi ya da herhangi bir örgütlü yaşam biçimi olmaksızın, birkaç yıldır normal sosyal bağlamın dışında gelişen devasa bir insan kitlesini absorbe edecek planlar yapmakta yattığını’ düşünüyor.

Zorluk, yıkıma uğrayan bölgeleri yeniden inşa etmek ve geçim kaynakları yaratmak, özellikle de siyasi ve sosyal kimliklerin radikal grupların mirasıyla iç içe geçmiş olduğu ve bu yüzden potansiyel çatışmalar için verimli bir zemin oluşturan İdlib gibi kırsal bölgelerde yatıyor.

ABD, Irak'tan çekilmeden önce Sünni aşiretlerinden oluşan ve el-Kaide'ye karşı savaşan Sahva Silahlı Güçleri deneyimi, radikalizmden etkilenenleri siyasi ve güvenlik yapılarına dönüştürerek Suriye için olası bir model sunarken, militarizasyondan siyasete ve hizipçilikten devletçiliğe geçiş, yeni Suriye'nin karşı karşıya olduğu en büyük zorluk olmaya devam ediyor.