Suriyeli diyaliz hastaları acil yardım bekliyor

Suriye’nin kuzeydoğusundaki böbrek hastalarının feryadı: “Çok geç olmadan bizi kurtarın!”

Hastanenin bir tarafında hasar oluştu (Şarku’l Avsat)
Hastanenin bir tarafında hasar oluştu (Şarku’l Avsat)
TT

Suriyeli diyaliz hastaları acil yardım bekliyor

Hastanenin bir tarafında hasar oluştu (Şarku’l Avsat)
Hastanenin bir tarafında hasar oluştu (Şarku’l Avsat)

Suriye'nin kuzeydoğusunda yer alan Kamışlı kentindeki diyaliz merkezlerinin kapılarının ardında, yoksulluk ve hastalıktan mustarip hastaların dramı hakkında bitmek bilmeyen insan hikayeleri var.

Suriye’de 13 yıldır devam eden savaşın hala devam ediyor oluşunun sonucu, bölgeye uygulanan kuşatma durumunu daha da karmaşık hale getirdi. Tıbbi hastaneler, diyaliz merkezleri de dahil olmak üzere sivilleri ve hayati tesisleri hedef alan Türk saldırılarının yanı sıra, sağlık sektörünü etkileyen ekonomik durumun çöküşünden bahsetmiyorum bile. Bu durum birçok insanı, karşılayamayacakları ilaç fiyatlarına maruz kalmanın bir sonucu olarak tedavi seanslarının sayısını azaltmaya zorladı.

Foto: Suriye'nin kuzeydoğusundaki Alaya Merkezi'ndeki diyaliz salonu (Şarku’l Avsat)
Suriye'nin kuzeydoğusundaki Alaya Merkezi'ndeki diyaliz salonu (Şarku’l Avsat)

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ne bağlı Kamışlı şehrinin doğusundaki Alaya mahallesindeki diyaliz merkezinin kapısının önüne 53 yaşındaki Nezihe hanım, kız kardeşiyle birlikte geliyor ve bu ücretsiz merkezde bekleme listelerinde sırasını bekliyor. İçeri girdiğinde yüzünde kasılma belirtileri beliren Nezihe hanımın yanakları sanki 3 yıl önce böbrek yetmezliğinden beri yaşadığı bir nöbet geçiriyormuş gibi renk değiştiriyor.

Hastalığından dolayı mesleği olan öğretmenliği bırakmak zorunda kalan bu kadın, ayrıca 15 kilo verdi ve böbrek yetmezliğinden kaynaklanan zatürre, solgunluk, bağışıklık zayıflığı ve  bunlar gibi birçok komplikasyonlar yaşamaya başladı. Nezihe hanım, “Buraya haftada iki kez geldiğini, kanı arındırıp vücuduna geri döndürmek için diyaliz makinesine giden tüplere bağlı yataklardan birinde en az 4 saat dinlendiğini” söylüyor.

Bir doktor ve yerel tedavi merkezlerinin tahminlerine göre bu kadın, Suriye'nin kuzeydoğusundaki bölgelerde böbrek yetmezliği çeken 500 hasta arasında yer alıyor. Durumunu üzüntüyle dile getiren kadın “Tedavi olmak için buradayım. Dışarı çıkıyorum, hastalığım devam ediyor. Yavaş yavaş ölmek ile hayatta kalmak arasında asılı duran hayatımı, ilaç içerek ve bu merkeze gelerek geçiriyorum” dedi.

Kırsal kesimden gelen Abdülkerim Süleyman, Alaya Diyaliz Merkezi’ni ziyaret etmek için her seferinde 100 kilometre yol kat ediyor. İki yıl önce hayatının nasıl alt üst olduğunu ve şimdi haftada iki seansa ihtiyacı olduğunu "Daha önce Devlet Hastanesi'nde tedavi görmüştüm ama çok kalabalıktı, ekipmanların çoğu bozuktu ve uzman doktor yoktu" diyerek Şarku’l Avsat’a anlattı.

Bu adam, tedavi için ayrılmış bir odada, modern ekranlara ve her saniye değişen numaralara sahip bir diyaliz makinesinin yanındaki yatakta yatıyordu.

Sırt üstü yatıp sabırla beklerken sol eline bağlı tüplerden kan aktığı görülüyordu. "Özel hastanelerde tedavi etme ve yeni böbrek nakli imkanım yok. Durumumuz zor. Çok geç olmadan bizi kurtarın" dedi.

Foto: Alaya Diyaliz Merkezi’nde tedavi gören bir hasta (Şarku’l Avsat)
Alaya Diyaliz Merkezi’nde tedavi gören bir hasta (Şarku’l Avsat)

Geçtiğimiz yılın sonunda Suriye'nin kuzeydoğusundaki bölge ve şehirlerin Türkiye’nin hava saldırısına maruz kalması üzerine bu merkez de  bombardımana maruz kalmıştı. Oksijen tesisi şiddetli bombardımana maruz kalarak hizmet dışı bırakılan Alaya Diyaliz Merkezi, merkezin binası, ekipmanı ve su analiz istasyonundaki büyük hasarın yanı sıra hayati tesisleri, hizmet ve tıbbi kurumları, petrol kuyularını ve elektrik santrallerini de etkiledi.

Merkezin İdari Müdürü Rafi Abbas, bombalamanın etkileriyle ilgili olarak Şarku'l Avsat'a, “Merkezin 25 Aralık 2023 gecesi kapatılıp hastalar ve çalışanların ayrılmasının ardından bombalandığını” söyledi. "Bombalama, bombalanmadan sadece iki ay önce kurduğumuz oksijen tesisini hedef aldı. Tesis yakın zamanda hizmete girdi ve günde 250 oksijen tüpü üretiyor ve şehrin tüm hastanelerine dağıtılıyordu" dedi.

Hastaların imkanlarının ötesindeki maliyetler

Abbas, merkezde meydana gelen maddi hasarın miktarının "yarım milyon doları aştığını, ayrıca bombalamanın ekipmanları, su analiz istasyonunu, kapıları ve pencere camlarını da etkilediğini" belirtti. İki gündür hizmet vermeyen merkezde Kamışlı'nın batısındaki Amuda ilçesinde bir hasta hayatını kaybetti. "Bir böbrek hastasının özellikle kronik vakalarda tedavisini bir gün bile erteleme lüksümüz yok" diye belirtti.

İdari müdür, “Merkezin günde 25 hasta aldığını ve ayda binden fazla seans sağladığını, oksijen tesisinin bölge halkına 24 saat sağlık hizmeti veren en önemli tesisler arasında yer aldığını" söyledi.

Suriye'nin kuzeydoğusunda sağlık sektörü kırılganlıktan mustarip ve birçok böbrek hastası, cihaz, ilaç ve tıbbi malzeme eksikliği nedeniyle bu sektörü "çöküşün eşiğinde" olarak tanımlıyor. Ekonominin çökmesi ve Suriye lirasının değerinin eşi benzeri görülmemiş seviyelere (1 ABD doları 15 bin Suriye lirasına denk geliyor) düşmesi sonucu daha da kötüleşti. Bu da hastaların özel hastanelerde tedavi görmesini zorunlu kılıyor.

Foto: Bombalama nedeniyle hasar gören oksijen konteynerleri (Şarku’l Avsat)
Bombalama nedeniyle hasar gören oksijen konteynerleri (Şarku’l Avsat)

Konuyla ilgili olarak Kamışlı'daki “Suriye İhtisas Hastanesi’nin Tıbbi Direktörü Dr. Yahya Huseyin Sadun ise “Devlet Hastanesi'nin hizmet dışı kalması ve saha koşulları nedeniyle çok sayıda hasta diyaliz için hastaneye geliyor. İdareye ait Alaya Merkezi de birkaç gün hizmet dışı kaldı ve çok şükür hastalara hizmet verebildik" dedi.

Sadun “Suriye İhtisas Hastanesi’nin öncelikle olarak özel sektör olduğunu ve ikinci sınıf hizmet hastanesi olduğunu” söyleyerek “Diyaliz makinemiz var ama pahalı çünkü kullanılan malzemeleri Suriye hükümetinin bölgelerinden veya Irak Kürdistan Bölgesi'nden ya da Türkiye'den alıyoruz. Bölge halkı için yüksek bir maliyet olan hastane hizmet masraflarına ek olarak her yıkama seansının maliyeti yaklaşık 23 dolar. Bu da bölge halkı için yüksek bir fiyattır” diye belirtti.

“Suriye Böbrek Hastalıkları ve Organ Nakli Derneği’nin geçen yıl, yıllık istatistiklerinde Suriye genelinde kronik böbrek yetmezliği hastası 3 bin kişinin bulunduğunu tahmin etmesi dikkat çekici. Gerçek sayıları 5 bini aşabilir, çünkü hastaların üçte biri hastalıklarının teşhisi için bir doktora veya özel laboratuvarlara ulaşamıyor. Hastaların 500'ü kuzeydoğu bölgelerinde, aynı sayı da hasta da ülkenin kuzeybatısında yaşıyor. 23 milyon nüfuslu Suriyeliden her yıl 65 ila 70 hastada ölümcül böbrek yetmezliği gelişiyor ve bunların sadece 14’ü böbrek nakli olma şansına sahip oluyor. Ücretsiz hastanelerdeki her bir diyaliz makinesinin hizmetlerinden de 16 hasta faydalanabiliyor.



Ateşkes görüşmelerine hangi Filistinli gruplar katıldı?

Ateşkes görüşmelerine hangi Filistinli gruplar katıldı?
TT

Ateşkes görüşmelerine hangi Filistinli gruplar katıldı?

Ateşkes görüşmelerine hangi Filistinli gruplar katıldı?

Hamas ve bazı Filistinli gruplar, Kahire'deki müzakereler sırasında arabulucuların sunduğu, Gazze Şeridi'nde ateşkes sağlanmasını ve 60 gün sürecek geçici ateşkes sağlanmasını ve kapsamlı bir anlaşma için derhal müzakerelerin başlatılmasını amaçlayan öneriye mutabakatla yanıt verdi..

Hamas'ın yanı sıra bu turda yer alan gruplar şunlardır: İslami Cihat, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, Halk Cephesi-Genel Komutanlık ve Filistin Demokratik Kurtuluş Cephesi'nin yanı sıra, küçük grupların temsilcileri de yer aldı. Bu grupların bazıları Gazze'de savaşan askeri kanatlara sahiptir. “Direniş Komiteleri” olarak bilinen “El-Nasır Tugayları” ve “Mücahitler Hareketi” gibi. Ayrıca, Filistinli lider Muhammed Dahlan'ın önderliğindeki “El- Fetih” hareketinin demokratik reform akımı da görüşmelere katıldı.

Kaynaklar Şarku'l Avsat'a, Hamas'ın bu grupları ve diğerlerini önceki müzakere turlarının ayrıntıları hakkında bilgilendirdiğini, bazılarının ise herhangi bir anlaşmayla ilgili karar alma süreçlerine aktif olarak katıldığını veya en azından doğrudan görüşmeler yoluyla ayrıntılar hakkında kendilerine danışıldığını, bunun İslami Cihad ve zaman zaman Filistin Halk Kurtuluş Cephesi'nde olduğu gibi geçmişte ve günümüzde de devam ettiğini söyledi.

ıhjukı
Pazartesi günü Han Yunus'ta düzenlenen hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (AP)

Hamas ve Filistinli gruplar arasında bazı görüşmeler Türkiye ve Katar'da yapılırken, Kahire görüşmeleri tüm bu grupların Mısır'da ilk kez bir araya geldiği buluşma oldu.

Şarku'l Avsat'a bilgi veren kaynaklar, Hamas'ın birçok kez Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) liderliğine, özellikle de anlaşmaya varılmak üzereyken, kendisine sunulan tekliflerin ayrıntılarını aktardığını belirtti.

Müzakerelere katılan gruplar hakkında bazı bilgiler aşağıdadır:

İslami Cihad, askeri güç bakımından Hamas'tan sonra Gazze Şeridi'ndeki en büyük ikinci, ancak halk desteği bakımından Fetih ve Hamas'tan sonra üçüncü büyük örgüttür. Dönem dönem Hamas ile anlaşmazlıklar yaşadıktan sonra, yaklaşık on yıl önce ilişkiler düzelip gelişti. İki örgütün liderleri arasında yakınlaşmalar yaşandı ve aralarında sürekli istişareler sürdürülüyor.

Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC), Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) çatısı altındaki örgütlerden biridir. Son yıllarda FKÖ'nün yöntem ve taktiklerine karşı bir yaklaşım benimseyerek, Hamas ve İslami Cihat'a yakınlaşmıştır. Bu durum, FHKC'nin Ramallah'ta FKÖ Merkez ve Ulusal Konseyleri ile FKÖ tarafından düzenlenen birçok oturumu boykot etmesinin ardından, FHKC'yi Fetih ile karşı karşıya getirmiştir.

Cephe, geçmişte önemli operasyonlar gerçekleştirmiş olmasına rağmen, şu anda orta düzeyde bir askeri güce sahiptir. Ancak FHKC’nin siyasi, sosyal, akademik ve sağlık sektöründe güçlü bir halk desteği vardır ve Hamas ile yakın dönemdeki ilişkilerine rağmen hem Fetih hem de Hamas'ın en kritik gruplarından biri olarak kabul edilmektedir.

dfgthyu
Salı günü Deyr el-Belah'ta düzenlenen hava saldırısında hayatını kaybeden Filistinlilerin cenazeleri, (AP)

Filistin Halk Kurtuluş Cephesi- Genel Komutanlık (FHKC-GK), Filistin Kurtuluş Örgütü'nün (FKÖ) bir üyesi olup, Hamas ve İslami Cihat ile bağlarını sürdürmektedir. FHKC'nin şu anda Filistin topraklarında zayıf bir askeri gücü bulunmaktadır, ancak 1980'lerde askeri açıdan en etkili gruplardan biriydi.

Filistin Demokratik Kurtuluş Cephesi (FDKC), Filistin Kurtuluş Örgütü'nün (FKÖ) bir parçasıdır. Hamas ve İslami Cihat ile bağlantılı olup, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC) ile kardeş örgüt olarak nitelendirilen bir ilişkiye sahiptir. FDKC şu anda orta büyüklükte bir askeri güç olarak kabul edilse de varlığı onlarca yıl önce belirgindi.

FDKC, Ramallah'ta Merkez ve Ulusal Konseyler başta olmak üzere birçok toplantıya katılarak Fetih hareketiyle iyi ilişkilerini sürdürmektedir. Ancak, özellikle bölünme dönemlerinde, Fetih ve Hamas'ın politikalarına sık sık karşı çıkmıştır.

Direniş Komiteleri, Eylül 2000'de patlak veren İkinci İntifada'nın başlarında ortaya çıkan bir örgüt olup, Hamas ve İslami Cihat'tan sonra Gazze Şeridi'ndeki üçüncü askeri güç olarak kabul edilmektedir. Ancak, daha sonra lağvedilen Fetih'in askeri kanadı El-Aksa Şehitleri Tugayları, bir dönem üçüncü büyük güç olarak kabul ediliyordu.

Komitelerin artık siyasi bir liderliği var ve genel sekreterleri Eymen el-Şaşniye şu anda Kahire'de bulunuyor. Son müzakerelere ve Doha'daki görüşmelere katıldı.

Mücahitler Hareketi, El Fetih'ten ayrılan bir grup olup, İkinci El-Aksa İntifadası'nın ilk yıllarında ortaya çıktı. Şu anda Hamas, İslami Cihat ve Direniş Komiteleri'nden sonra dördüncü büyük askeri güç olarak kabul ediliyor ve orta düzeyde bir askeri kapasiteye sahiptir. Mevcut savaş sırasında birçok siyasi lideri suikasta kurban gitti, bazıları ise tutuklandı. Gazze Şeridi'nin içinde ve dışında da birçok lider bulunuyor.

Fetih içindeki Demokratik Reformcu Akım, Muhammed Dahlan liderliğinde, eski Fetih liderleri ve yetkilileri ile Filistin güvenlik güçlerinin de katıldığı bir örgüttür. Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile yaşanan anlaşmazlıkların sonrasında ortaya çıktı.

xcfgh
Filistin lideri Muhammed Dahlan (Facebook sayfası)

Dahlan ile Hamas liderleri arasında önemli anlaşmazlıklar olmasına rağmen, hareketin önde gelen isimleri Hamas'la iyi ilişkiler sürdürdü. 2007'deki iç çatışmalar ("bölünme") sırasında her iki tarafın mensuplarının öldürülmesi ve tutuklanmasıyla ilgili toplumsal sorunları çözmek için birlikte bir plan benimsediler. Hareket ayrıca, savaştan önce ve savaş sırasında Hamas ile koordinasyon halinde Gazze'de çok sayıda hayır projesi gerçekleştirdi.