Dünya Kanser Günü vesilesiyle, Rusya'daki Blokhin Ulusal Tıbbi Onkoloji Araştırma Merkezi Bilimsel Çalışma Direktör Yardımcısı Dr. Alexei Tryakin, risk faktörlerini ve bunların yaşla olan ilişkisini tanımlayarak kanserle ilgili bir grup mit ve efsaneyi çürüttü.
Tryakin şöyle diyor: “Bazı kanser hastaları, belirli yiyecekleri yediklerinde tümörlerinin büyüdüğü gibi çeşitli sanrılara inanıyorlar. Ana efsane, birçok hastanın kanser nedeniyle kaçınılmaz olarak öleceklerine inanması, dolayısıyla test yaptırmaya ve tedaviye gerek duymamaları.”
Aslında kanser erken teşhis edildiğinde hastalığın tedavi edilme ve iyileşme şansı yüksek. Bu nedenle vücudun sağlık durumunda herhangi bir değişiklik hissederseniz doktora başvurmanız önerilir. Tryakin, açıklamalarına şöyle devam etti: “Birçok hasta, tedaviyi reçete ettikten sonra artık tatlı, süt, et veya vitamin yiyemeyeceklerinden emin. Oysa beslenme tümörlerin büyümesini etkilemez. Bazı hastalar ciddi ciddi, eğer ameliyat olurlarsa cerrahın ekipmanlarını açacağına, oksijen ve ışığın oraya ulaşacağına ve bu nedenle tümörün hemen büyümeye başlayacağına inanıyor. Ancak tümörün akciğerleri yok ve oksijeni farklı bir şekilde alıyor.”
Şarku’l Avsat’ın Moskova merkezli İzvestiya gazetesinden aktardığı haberine göre Rus doktor, “Fiziksel aktivite, kötü huylu tümörlere yakalanma riskini büyük ölçüde azaltıyor. Sigara, kanser riskini etkileyen dış faktörler arasında bir numaralı öldürücü olmaya devam ediyor.” Açıklamasında bulundu. Bunun yanında doktor, “lifli gıdaların az tüketilmesiyle birlikte özellikle kırmızı ve işlenmiş et olmak üzere et yemek kötü huylu tümörlerin gelişme riskine yol açmaktadır.” Dedi. Güneş ışığına aşırı maruz kalma ve obezite, tümör gelişme riskini artıran faktörler arasında. Rus doktor, bu konuda en önemli risk faktörünün yaş olduğuna dikkat çekti. Şu anda küresel ölçekte genç yaşta kansere yakalanma gibi bir eğilim var. Burada kastedilen 50 yaş altı kişilerin kansere yakalanması. Tryakin, açıklamalarını şöyle tamamladı: “Enfeksiyonların sigara veya yetersiz beslenmeyle ilgili olmadığı açık. Ancak yanlış davranışların sağlık üzerinde belirleyici etkisi ancak 20-30 yıl sonra ortaya çıkabilir. Konjenital genetik bozukluklar da çocukları etkiliyor. Bir çocuğa, rahminde bile kötü huylu tümör tanısı konulabilir.”