Suudi Arabistan’ın son açıklaması, ‘İsrail ile normalleşmenin’ seçim amaçlı kullanılmasını önledi

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı’nın açıklaması, ABD Dışişleri Bakanı’nın son Riyad ziyaretinde Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile görüşmesinin ardından yapıldı (SPA)
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı’nın açıklaması, ABD Dışişleri Bakanı’nın son Riyad ziyaretinde Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile görüşmesinin ardından yapıldı (SPA)
TT

Suudi Arabistan’ın son açıklaması, ‘İsrail ile normalleşmenin’ seçim amaçlı kullanılmasını önledi

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı’nın açıklaması, ABD Dışişleri Bakanı’nın son Riyad ziyaretinde Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile görüşmesinin ardından yapıldı (SPA)
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı’nın açıklaması, ABD Dışişleri Bakanı’nın son Riyad ziyaretinde Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile görüşmesinin ardından yapıldı (SPA)

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı’nın, bölgeye barışın getirilmesinin temel şartı olarak, 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olacak bir Filistin devleti kurulmasının önemine ilişkin Çarşamba günü yaptığı açıklama, Riyad’ın tutarlı ve sabit tarihi konumuna ilişkin her türlü iddianın önünü tıkadı.

Açıklamada, masadaki tek siyasi girişim olan ve normalleşme karşılığında 1967 sınırlarında bir Filistin devletinin tanınmasını içeren Arap Barış Girişimi’nin altı çizildi.

Bakanlığın söz konusu açıklamasında şu ifadelere yer verildi;

Suudi Arabistan, 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin devleti tanınmadığı, İsrail’in Gazze Şeridi’ne saldırılarının durdurulmadığı ve İsrail işgal güçlerinin Gazze Şeridi’nden tamamen çekilmediği sürece İsrail’le hiçbir diplomatik ilişkinin kurulmayacağına dair sabit tutumunu ABD yönetimine iletti.

Gazze’de 7 Ekim’deki kanlı olayların patlak vermesinden tam 4 ay sonra, tüm görüşmelerde İsrail’in Gazze Şeridi ve Filistin topraklarına karşı yürüttüğü savaşla ilgili birçok konu ele alındı.

İsrail askeri operasyonunun geleceği, savaşın sona ermesinden sonra Gazze’deki hükümetin akıbeti, İsrailli rehineler ve Filistinli tutuklulara odaklanıldı.

Suudi Arabistan ile İsrail arasındaki barış konusunu da içeren Suudi Arabistan-ABD müzakereleri, olayların ilk gününden itibaren bu konuları içerdi.

İddiaların kesilmesi

Pek çok web sitesi ve sosyal medya hesabında, söz konusu görüşmelere ilişkin çoğu resmi ABD veya İsrail kaynaklarından gelen sızıntılara yer verildi.

Bunlardan en sonuncusu, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Koordinatörü John Kirby tarafından ifade edildi.

Kirby yaptığı açıklamada, Riyad ve Tel Aviv’in normalleşme görüşmelerine devam etmek istediğine dair ‘olumlu geri bildirimler’ aldıklarını savunmuştu.

dfvebtn45
Medyada yer alan sızıntılar, Suudi Arabistan’ın acil ateşkes sağlama çabalarıyla aynı zamana denk geldi (SPA)

Gazze’ye yönelik saldırılar devam ederken, ABD ve İsrail medyasında, Suudi Arabistan’ın ‘İsrail ile ilişkileri normalleştirme fikrine açık olduğu’ konusunda kamuoyunu yanıltmaya çalışan sızıntılar son zamanlarda arttı.

Benzer olaylar karşısında sakin ve kararlı olmaya alışkın olan Riyad açısından bu pek de şaşırtıcı bir gelişme olmasa da, medyada yer alan sızıntıların Suudi Arabistan’ın acil ateşkes sağlama çabalarıyla aynı zamana denk gelmesi dikkatlerden kaçmadı.

Hem ABD’deki başkanlık seçimi, hem de İsrail’deki savaşla bağlantılı iç durumlar göz önüne alındığında, bu sızıntıların Suudi Arabistan’ın çabalarını etkileme amacı taşıdığı düşünüldü.

Suudi Arabistan’ın özellikle Filistin meselesindeki çabalarından bahsettiği bu açıklamayla Washington ve Tel Aviv’in öne sürdüğü tüm iddialar yalanlandı.

Veliaht Prens teyit etti

Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman bin Abdulaziz, ABD merkezli Fox News kanalına Eylül ayında verdiği televizyon röportajında​, Filistin meselesinin, İsrail ile normalleşme açısından önemli olduğunu bir kez daha vurguladı.

Veliaht Prens, Suudi Arabistan’ın ‘Filistinlilerin daha iyi bir hayata kavuşmasıyla’ ilgilendiğini ve Filistinlilerin acılarını hafifletmek için ABD Başkanı Joe Biden yönetimiyle müzakerelere devam ettiğini de sözlerine ekledi.

Son olaylar, Suudi Arabistan’ın 20’den fazla resmi açıklamayla ‘İsrail’in sürekli provokasyonları’ sonucunda ‘durumun patlayacağı’ yönündeki uyarılarını öne çıkardı.

7 Ekim olaylarından 24 saat önce bile, Şarku’l Avsat’ta yer alan Riyad’ın açıklamasında, siviller için gerekli korumanın sağlanmasını talep edilirken, uluslararası topluma ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne (BMGK) işgalin sona erdirilmesi yönünde üzerine düşen sorumlulukları yerine getirme çağrısında bulunuldu.

Veliaht Prens’in 7 Ekim’den bu yana gerçekleştirdiği tüm üst düzey temaslar ve Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan’ın dünya çapındaki mevkidaşlarıyla 100’den fazla görüşmesiyle oynadığı aktif role ek olarak, tarihte ilk kez düzenlenen Arap Birliği-İslam İşbirliği Teşkilatı ortak zirvesinde alınan kararlar ve Riyad’ın ev sahipliği yaptığı toplantılar bu tutumu pekiştirdi.

Karar almada egemenlik

Siyasi gözlemcilere göre, Suudi hükümetinin 1967 sınırlarında bağımsız bir Filistin devleti kurulmasının gerektiğine vurgu yapması, Suudi Arabistan’ın kararının egemenliğini teyit etmek ve hiçbir ülkeye bağlı olmamak anlamına geldiği çok açık.

Bu, Suudi Arabistan’ın tarihi açıklamasında yer alan en önemli doğrudan mesajlardan biriydi.

cdewvrbt
Açıklamada Suudi Arabistan’ın kararının egemenliği teyit edildi (AFP)

Şarku’l Avsat’a konuşan siyasi analist Nidal es-Saba, “Suudi Arabistan’ın şu anda oynadığı siyasi rol, bölgeyi tedirgin eden büyük krizlerin olduğu bir dönemde, ülkenin önemini açıkça gösteriyor” dedi.

Saba konuya ilişkin görüşlerine şu ifadelerle devam etti;

Riyad’ın Gazze’deki güncel olaylardaki rolü, özellikle krizin ilk gününden itibaren Batı’nın İsrail’e benzersiz desteği ve Arap ülkelerinin Filistinlilerle dayanışmasında görülen uluslararası kutuplaşma ışığında, şu ana kadar diğer büyük ülkelerle uluslararası dengenin kurulmasına katkıda bulundu. Suudi Arabistan’ın çabaları, Gazze Şeridi’nde bir insani felaketin önlenmesini amaçlıyor. Özellikle Suudi Arabistan’ın prensipte Filistin meselesine ilişkin tutumuna bağlı kalan ve bunu masada bir kart olarak kullanmayan neredeyse tek ülke olması nedeniyle, Riyad’ın bunu başaracağına inanılabilir.

Durumu etkileyen faktörler

Dışişleri Bakanlığı’nın, öncelikle Filistin sorununun çözülmesi ve bağımsız bir Filistin devleti kurulmasının gerekliliğine ilişkin açıklamasında ifade edilen Suudi tutumu, zaman ve koşullar açısından mükemmel bir tarihsel duruş olarak kabul ediliyor.

Şarku’l Avsat’a görüş bildiren Suudi Arabistan-ABD ilişkileri uzmanı Ahmed El İbrahim, bu durumu etkileyen birçok faktör olduğuna dikkat çekti.

swevrbt
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Gazze Şeridi’nde savaşın başlamasından bu katıldığı çok sayıdaki toplantılardan birinde (AFP)

İbrahim, Suudi Arabistan’ın Filistin davasını ve halkını desteklemede kilit bir aktör olduğunun altını çizerek, “Tarihsel olarak Suudi Arabistan, İsrail’in Filistin topraklarına yönelik güvenlik ve askeri anlamda eylemlerini reddetti” dedi.

Riyad’ın Arap Barış Girişimi aracılığıyla yürüttüğü barış projesine ek dikkat çeken İbrahim, “Bundan sonra bölgede barışa yönelik gerçek bir proje ortaya çıkmadı” diye ekledi.

Çağrıdan hızlandırma talebine

Olayların başından itibaren Riyad, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) daimi üyelerine görev ve sorumluluklarını yerine getirmeleri yönünde çağrı yaptı.

Suudi Arabistan’ın son açıklamasında da, uluslararası topluma, özellikle de henüz Filistin devletini tanımayan BMGK daimi üyelerine bir kez daha çağrıda bulunarak, Filistin halkının meşru haklarına ulaşabilmesi ve herkes için kapsamlı ve adil bir barışa ulaşabilmesi için, 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan Filistin devletinin ‘hızla tanınmasının’ önemi vurgulandı.

Bu da, Suudi Arabistan’ın son 70 yılda aldığı cesur tarihi kararların büyüklüğünü gösteriyor.

Aynı zamanda ülkenin Arap hakları konusunda sağlam ve kararlı duruşunu, 1948’de İsrail’e karşı savaş çabalarına verdiği desteği, ordusunun 1948 Arap-İsrail Savaşı’na katılmasını, üçlü saldırıyı püskürtmesini ve petrolü kesmesi gibi önemli ve tarihi kararlarını hatırlatıyor.



Aramco, üçüncü çeyrekte 26,9 milyar dolar ile beklentilerin üzerinde kâr açıkladı

Abu Dabi Uluslararası Petrol Fuarı ve Konferansı’ndaki (ADIPEC 2025) Saudi Aramco standı (EPA)
Abu Dabi Uluslararası Petrol Fuarı ve Konferansı’ndaki (ADIPEC 2025) Saudi Aramco standı (EPA)
TT

Aramco, üçüncü çeyrekte 26,9 milyar dolar ile beklentilerin üzerinde kâr açıkladı

Abu Dabi Uluslararası Petrol Fuarı ve Konferansı’ndaki (ADIPEC 2025) Saudi Aramco standı (EPA)
Abu Dabi Uluslararası Petrol Fuarı ve Konferansı’ndaki (ADIPEC 2025) Saudi Aramco standı (EPA)

Saudi Aramco, 2025 yılının üçüncü çeyreğine ait finansal sonuçlarını açıkladı. Şirket, 2024 yılının aynı çeyreğinde 103,37 milyar riyal (27,56 milyar dolar) olan net gelirini, 2025 yılının üçüncü çeyreğinde 101,02 milyar riyal (26,94 milyar dolar) olarak bildirdi. Bu rakam, 88,8 milyar riyallik beklentileri aştı.

2025 yılının üçüncü çeyreğinde, esas olarak değer düşüklüğü ve amortismanla ilgili toplam 3,91 milyar riyal tutarındaki düzeltmelerin, gelir vergisi düzeltmeleriyle kısmen dengelenmesinin ardından, düzeltilmiş net gelir 104,92 milyar riyal (27,98 milyar dolar) olarak gerçekleşti.

Aramco'nun gelirleri, 2025 yılının üçüncü çeyreğinde 386,17 milyar riyal (102,98 milyar dolar) olarak gerçekleşti ve bu, 2024 yılının aynı çeyreğinde elde edilen 416,63 milyar riyal (111,10 milyar dolar) gelirine kıyasla bir düşüşe işaret ediyor. Gelirdeki bu düşüş, esas olarak rafine ve kimyasal ürün fiyatlarının düşmesi ve ham petrol fiyatları ile hacimlerinin azalması nedeniyle meydana geldi, ancak rafine ve kimyasal ürün satış hacimlerinin artmasıyla kısmen dengelendi.


Suudi Arabistan Bakanlar Kurulu, Krallık'ın küresel değişimlere ayak uydurma konusundaki ekonomik kapasitesine dikkat çekti

Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Bakanlar Kurulu toplantısına başkanlık etti. (SPA)
Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Bakanlar Kurulu toplantısına başkanlık etti. (SPA)
TT

Suudi Arabistan Bakanlar Kurulu, Krallık'ın küresel değişimlere ayak uydurma konusundaki ekonomik kapasitesine dikkat çekti

Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Bakanlar Kurulu toplantısına başkanlık etti. (SPA)
Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Bakanlar Kurulu toplantısına başkanlık etti. (SPA)

Suudi Arabistan Bakanlar Kurulu, Krallık'ın küresel değişimlere esneklik ve dayanıklılıkla ayak uydurma, kaynakları, yetenekleri ve ulusal öncelikleri dengeleme, petrol dışı sektörlerde büyümeyi sürdürme ve ileri imalat, teknoloji, turizm ve girişimcilik gibi bir dizi alanda daha fazla gelişme sağlama konusundaki ekonomik kapasitesine dikkat çekti.

Başkent Riyad'da Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın başkanlığında yapılan oturumun başında, Veliaht Prens, Suudi Arabistan'ı ziyaret ederek Geleceğe Yatırım Girişimi Konferansı’na (FII) katılan bir dizi kardeş ve dost ülkenin liderleriyle yaptığı görüşmelerin içeriği hakkında Bakanlar Kurulu’na bilgi verdi.

Bu bağlamda Bakanlar Kurulu, konferansın üst düzey uluslararası katılımının, Suudi Arabistan’a ve onun başarılarına duyulan küresel takdirin bir yansıması olduğunu vurguladı. Ayrıca, Suudi Arabistan’ın vizyonunun ülkeyi uluslararası bir ekonomik merkez ve dünyanın dört bir yanından liderleri ve yenilikçileri bir araya getiren öncü bir küresel merkez hâline getirdiğini; vizyonları, yatırımın geleceğini şekillendiren uygulanabilir stratejilere dönüştürdüğünü ifade etti.

Suudi Arabistan Enformasyon Bakanı Selman ed-Dusari, Bakanlar Kurulu’nun, Vizyon 2030'un başlatılmasından bu yana özel sektörün petrol dışı faaliyetlerin büyümesini dikkate değer seviyelere taşımasındaki katkısını takdir ettiğini belirtti. Dusari, bu durumun, iş ortamının genişlemesini ve gelişmesini mümkün kılan ekonomik politikaların ve reformların etkinliğini yansıttığını kaydetti.

gt
Başkent Riyad'da gerçekleşen Suudi Arabistan Bakanlar Kurulu toplantısından (SPA)

Bakanlar Kurulu, Suudi Arabistan'ın 2031'den itibaren üç yıllık bir dönem için Uluslararası Yüksek Denetim Kurumları Teşkilatı (INTOSAI) başkanlığını kazanmasını, bu alandaki liderliğini ve şeffaflığı ve yönetişimi teşvik eden küresel bir geleceğin şekillenmesindeki rolünü teyit eden bir gelişme olarak değerlendirdi.

Bakanlar Kurulu, el-Ula’nın 2025 Dünya Seyahat Ödülleri’nde üç ödül kazanmasını takdirle karşıladı. Bu başarı, el-Ula’nın sürekli mükemmelliğini ve bölgesel turizm haritasındaki artan konumunu yansıtmakta olup, bölgenin sahip olduğu çok yönlü tarihi, medeni ve kültürel zenginlikleri ortaya koyuyor.

Suudi Arabistan Bakanlar Kurulu, Şura Meclisi ile ortaklaşa incelenenler de dahil olmak üzere gündemindeki maddeleri gözden geçirdi ve bu konularda Ekonomi ve Kalkınma İşleri Konseyi, Siyasi ve Güvenlik İşleri Konseyi, Bakanlar Kurulu Genel Komitesi ve Bakanlar Kurulu Uzman Komitesi'nin kararlarını inceledi.

Bakanlar Kurulu, Suudi Arabistan ile Arap Kentsel Kalkınma Enstitüsü arasında bir merkez anlaşmasının yanı sıra, Suudi Arabistan ile Kuveyt arasında mali iş birliğine ilişkin bir mutabakat zaptının onaylanmasına karar verdi.

Bakanlar Kurulu, Turizm Bakanı’nı Suudi Arabistan Turizm Bakanlığı ile San Marino Turizm, Posta, İş Birliği, Fuarlar, Medya ve Turistik Yatırımları Çekme Bakanlığı arasında turizm alanında iş birliğine ilişkin bir mutabakat zaptı taslağı konusunda San Marino tarafıyla müzakerelerde bulunmak ve bu belgeyi imzalamakla yetkilendirdi.

Bakanlar Kurulu ayrıca, Suudi Arabistan Ekonomi ve Planlama Bakanlığı ile Vietnam Sanayi ve Ticaret Bakanlığı arasında ekonomik ve ticari iş birliği alanında; Suudi Arabistan Gıda ve İlaç Kurumu ile Fransa Ulusal Sağlık, Gıda, Çevre ve İş Güvenliği Kurumu arasında tıbbi ürünlerin yönetimi alanında; Suudi Arabistan Eğitim ve Değerlendirme Kurumu ile Kuveyt Üniversitesi arasında ölçme, değerlendirme ve akreditasyon alanında iş birliğine ilişkin mutabakat zabıtlarını, ayrıca Suudi Arabistan ile Panama arasında hava taşımacılığı hizmetleri alanında bir anlaşmayı onayladı.

Suudi Arabistan Bakanlar Kurulu, oturum sırasında, kimyasal danışmanlık mesleği lisanslarının verilmesi yetkisinin Ticaret Bakanlığı’ndan Enerji Bakanlığı’na devredilmesini; belediye ihlalleri cezaları yönetmeliğine aykırılık tespitine yardımcı olanlara belirli kurallar çerçevesinde teşvik edici mali ödüller verilmesini; Sanayi ve Maden Kaynakları Bakanlığı’nın, Maliye Bakanlığı ile koordineli olarak, kamu sağlık kurumlarının bütçelerinde ilaç sanayisinin yerelleştirilmesine yönelik özel bir kalem oluşturulması ve onaylanması için gerekli adımları atmasını; ayrıca Mekke Bölgesi Kalkınma Kurumu, Tarım Kalkınma Fonu ve Taybe Üniversitesi’nin iki önceki mali yıla ait kesin hesaplarının onaylanmasını kabul etti.

Bakanlar Kurulu, gündeminde yer alan çeşitli genel konular hakkında da bilgi aldı. Bu konular arasında; Enerji, Spor, İletişim ve Bilgi Teknolojileri, İnsan Kaynakları ve Sosyal Kalkınma, Sanayi ve Maden Kaynakları bakanlıklarının yıllık raporları ile Ulaştırma Genel Kurumu, Ulusal Bitki Örtüsünü Geliştirme ve Çölleşmeyle Mücadele Merkezi, Ulusal Belgeler ve Arşiv Merkezi ve Kamu Yönetimi Enstitüsü’nün raporları yer aldı.


ADIPEC Konferansı... BAE, enerji sektöründe gerçekçi politikalar çağrısında bulundu

BAE Sanayi ve İleri Teknoloji Bakanı ve Abu Dabi Ulusal Petrol Şirketi (ADNOC) CEO’su Sultan el-Cabir, Abu Dabi Uluslararası Petrol Fuarı ve Konferansı’nın (ADIPEC 2025) açılışında yaptığı konuşmada (Reuters)
BAE Sanayi ve İleri Teknoloji Bakanı ve Abu Dabi Ulusal Petrol Şirketi (ADNOC) CEO’su Sultan el-Cabir, Abu Dabi Uluslararası Petrol Fuarı ve Konferansı’nın (ADIPEC 2025) açılışında yaptığı konuşmada (Reuters)
TT

ADIPEC Konferansı... BAE, enerji sektöründe gerçekçi politikalar çağrısında bulundu

BAE Sanayi ve İleri Teknoloji Bakanı ve Abu Dabi Ulusal Petrol Şirketi (ADNOC) CEO’su Sultan el-Cabir, Abu Dabi Uluslararası Petrol Fuarı ve Konferansı’nın (ADIPEC 2025) açılışında yaptığı konuşmada (Reuters)
BAE Sanayi ve İleri Teknoloji Bakanı ve Abu Dabi Ulusal Petrol Şirketi (ADNOC) CEO’su Sultan el-Cabir, Abu Dabi Uluslararası Petrol Fuarı ve Konferansı’nın (ADIPEC 2025) açılışında yaptığı konuşmada (Reuters)

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), küresel enerji sektöründeki liderleri, politika yapıcıları ve yatırımcıları, istihdam yaratmak, büyümeyi ve küresel rekabet gücünü teşvik etmek için gerçekçi yasalar ve iddialı ortaklıklar benimsemeye çağırdı. Bu, ülkenin halihazırda kendisinin de izlediği bir model.

BAE Sanayi ve İleri Teknoloji Bakanı ve Abu Dabi Ulusal Petrol Şirketi (ADNOC) CEO’su Sultan el-Cabir, “BAE, enerji güvenliğini destekleyen, kaynaklarını çeşitlendiren ve sermayeyi çeken gerçekçi bir yaklaşım benimsemektedir. Bu yaklaşım, yatırımcıların güvenilirlik, istikrar ve güvene değer vermesi nedeniyle yatırım akışını sürdürmektedir” ifadelerini kullandı.

El-Cabir bu açıklamayı, BAE'nin başkenti Abu Dabi'de düzenlenen ve 45'ten fazla bakan ve 250'den fazla üst düzey yönetici dahil olmak üzere çok sayıda küresel enerji liderini bir araya getiren Abu Dabi Uluslararası Petrol Fuarı ve Konferansı’nın (ADIPEC 2025) açılışında yaptı. Etkinliğin amacı, artan küresel enerji talebini karşılamanın yollarını tartışmak, esnek bir enerji sistemi kurmanın gerekliliğini vurgulamak ve enerji çözümlerinin kapsamını genişleterek herkes için ilerlemenin sağlanmasını garanti altına almak.

Etkili politikaların ‘geçici trendlere değil, kalıcı gerçeklere dayandığını’ açıklayan el-Cabir, ‘ekonomileri zayıflatan’ gerçekçi olmayan düzenlemelere karşı uyarıda bulundu.

El-Cabir, ADNOC'un 200'den fazla AIQ aracında yapay zekâ ve robotik kullanımıyla arıza süresini azaltma ve verimliliği artırma örneklerini sundu. Bu çözümün üretim tahminlerinin doğruluğunu yüzde 90 oranında artırması bekleniyor.

Uzun vadede güçlü bir talep öngörerek, maliyet, yatırım, teknoloji ve personel arasında denge kurulması gerektiğini vurgulayan el-Cabir, ‘temel göstergelere’ odaklanılması çağrısında bulundu.

El-Cabir konuşmasında, elektrik şebekeleri, veri merkezleri ve enerji tedarik kaynaklarına yıllık 4 trilyon dolarlık sermaye yatırımı yapılması gerektiğini vurguladı. El-Cabir, “Gelecekteki ekonomilerin büyüme gereksinimleri, geçmişteki altyapı üzerine inşa edilmiş elektrik şebekeleriyle karşılanamaz” dedi.

El-Cabir, 2040 yılına kadar enerji talebini artıracak faktörleri sıralayarak, veri merkezlerinin elektrik ihtiyacının dört kat artacağını, 1,5 milyar kişinin şehirlere taşınacağını, 2 milyardan fazla ek klima cihazının devreye alınacağını ve küresel uçak filosunun 25 binden 50 bine çıkacağını belirtti.

Yenilenebilir enerji üretiminin iki katından fazla artacağı, sıvılaştırılmış doğal gazın yüzde 50, jet yakıtının ise yüzde 30'dan fazla artacağı, petrol üretiminin 2040'tan sonra da günde 100 milyon varilin üzerinde devam edeceği ve malzeme ve ulaşımda kullanımının artacağı öngörüsünde bulunan el-Cabir, “Dünya, enerji kaynaklarını geliştirmeli, bir kaynağı başka bir kaynakla değiştirmemelidir” şeklinde konuştu.

El-Cabir, enerji yetkililerine ‘temel unsurlara odaklanmaları ve yan etkileri göz ardı etmeleri’ çağrısında bulundu. Enerji talebinin uzun vadede güçlü olduğunu, ancak kısa vadede belli bir belirsizlik bulunduğunu belirterek, bunun maliyet kontrolü ile sermaye yatırımlarının uyumlu hâle getirilmesini, verimliliğin artırılmasını ve insan kaynağı, teknoloji ile yapay zekâya yatırım yapılmasını gerektirdiğini vurguladı.

El-Cabir, ENACT (Energy Action Partners) Konseyi'nin, enerji ve yapay zekânın büyümenin ikiz itici gücü olduğu konusunda hemfikir olduğunu belirtti. Güvenilir bir temel enerji kapasitesinin sağlanması ve elektrik iletim şebekelerinin genişletilmesi gerektiğini vurguladı. BAE’nin sermaye için çekici bir ortam sunduğunu ve ADNOC’un ortaklıklarını öne çıkardı. El-Cabir ayrıca, uluslararası yatırım kolu XRG’nin çeşitli ülkelerde gaz anlaşmalarında genişlediğini ve küresel ölçekte kimya ve altyapı alanlarındaki varlığın güçlendirildiğini ifade etti.