Benzersiz bir zirve...Kral Abdülaziz-Roosevelt anlaşmasının 79’uncu yıl dönümü

Kral Abdülaziz Al Suud ve ABD Başkanı Franklin Roosevelt arasındaki tarihi toplantı, güçlü bir ittifakın kapılarını açtı. (Görsel: Mona Eing/Majalla)
Kral Abdülaziz Al Suud ve ABD Başkanı Franklin Roosevelt arasındaki tarihi toplantı, güçlü bir ittifakın kapılarını açtı. (Görsel: Mona Eing/Majalla)
TT

Benzersiz bir zirve...Kral Abdülaziz-Roosevelt anlaşmasının 79’uncu yıl dönümü

Kral Abdülaziz Al Suud ve ABD Başkanı Franklin Roosevelt arasındaki tarihi toplantı, güçlü bir ittifakın kapılarını açtı. (Görsel: Mona Eing/Majalla)
Kral Abdülaziz Al Suud ve ABD Başkanı Franklin Roosevelt arasındaki tarihi toplantı, güçlü bir ittifakın kapılarını açtı. (Görsel: Mona Eing/Majalla)

Sami Mubid

14 Şubat 1945'te Süveyş Kanalı'nın Acı Gölleri'ndeki bir Amerikan destroyerinde Kral Abdülaziz Al Suud ile ABD Başkanı Franklin Roosevelt'i bir araya getiren tarihi bir toplantı düzenlendi. Bir Suudi lider ile bir ABD başkanı arasında türünün ilk örneği olan bu toplantı, iki liderden çok daha uzun süre yaşayan güçlü bir ittifaka yol açtı. Bu ittifak, bugün, iki ülke arasında İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki savaşının sona ermesinden sonra ortak bir savunma anlaşması yapılmasının yakın olduğu yönünde iddiaların ortaya atılmasının ardından hatırlanıyor.

Kral Abdülaziz ömrü boyunca Hicaz topraklarını hiç terk etmemiş ve daha önce hiç denize açılmamıştı. Roosevelt, 39 yaşındayken geçirdiği felç sonucu sağlığında ciddi bir bozulma yaşıyordu. Bu durum onu tekerlekli sandalyeye mahkum etti ancak kararlılığını baltalamayı ya da zayıflatmayı başaramadı. 1939 yılında başlayan İkinci Dünya Savaşı'nın gereklilikleri nedeniyle ardı ardına dört dönem ABD Başkanı seçildi. Dördüncü ve son dönemi 1945 yılının başında başladı. Sağlığı kötü olmasına ve Mısır hava sahasında yoğun olarak bulunan Alman uçaklarının hedefinde Suudi kralıyla buluşma tehlikesine rağmen rağmen Roosevelt toplantının yapılmasında ısrarcı oldu.

Petrol Suudi Arabistan'da yeniydi ve Krallığın arzını güvence altına almak için yeterli değildi. Petrol, Roosevelt'in Beyaz Saray'a girmesinden iki yıl önce, Krallığın Standard Oil of California şirketi ile stratejik bir sözleşme imzaladığı gün keşfedilmişti. Sözleşme Cidde'deki tarihi Hüzzam Sarayı'nda yapıldı ve kazı çalışmaları 1938'de başladı. Mihver güçleri Arap bölgesindeki Amerikan petrol çıkarlarına defalarca saldırmaya çalıştı. Roosevelt, İngiltere’nin müttefiklerinin daha önce Irak, İran ve Kuveyt petrollerinde yaptıkları gibi Suudi Arabistan petrolünü de kontrol etmek istemelerinden endişe ediyordu. Kral Abdülaziz, yaşadığı sürece bunların hiçbirinin olmayacağına dair güvence verdi ve ülkesinin Arap ülkeleri arasında tam bağımsızlığa sahip olan tek ülke olduğunu ve bağımsızlığını korumaya niyetli olduğunu söyledi.

Fotoğraf Altı: Sovyet lideri Josef Stalin, ABD Başkanı Franklin Roosevelt ve İngiltere Başbakanı Winston Churchill, 4 Şubat 1945'teki Yalta Zirvesi’nde bir araya geldiler. (Getty Images)
Sovyet lideri Josef Stalin, ABD Başkanı Franklin Roosevelt ve İngiltere Başbakanı Winston Churchill, 4 Şubat 1945'teki Yalta Zirvesi’nde bir araya geldiler. (Getty Images)

Kral Abdülaziz toplantıdan yaklaşık iki yıl önce iki oğlunu, Prens Faysal ve Prens Halid'i (her ikisi de gelecekte kral olacak) Washington'da Roosevelt'le görüşmeye gönderdi. Şarku’l Avsat’ın Majalla’dan aktardığına göre ABD Başkanı’nın pul toplamayı sevdiğini duyan Suudi Kralı, ona nadir Suudi pullarından oluşan bir koleksiyon hediye etti.

Süveyş Kanalı'na giderken

Kralı Cidde'den getiren Amerikan gemisi USS Murphy, yolcularına 60 gün yetecek kadar yiyecekle doluydu. Ancak Kral Abdülaziz donmuş olduğu için bu yiyecekleri yemek istemedi. Yanında İslami esaslara göre helal kesimle kesilecek koyunlar getirdi ve onların etinden yedi. Gemideki ABD’li işçilerden Barry McCarthy'nin geziyle ilgili 19 Mart 1945 tarihli “LIFE” dergisinde yayınlanan bir makalede ifade ettiği gibi, Kral Abdülaziz gemide bir Arap çadırı kurdu ve beraberindekilere beş vakit namaz kıldırdı.

Roosevelt, İngilizlerin Suudi Arabistan petrolünü kontrol etmesinden endişe ediyordu ancak Kral Abdülaziz, kendisi yaşadığı sürece bunun olmayacağını vurguladı.

Kral Abdülaziz ABD’li işçiye ve tüm arkadaşlarına güzel ağırlamalarından ötürü 15 sterlin ve her denizciye 10 sterlin verirken, geminin kaptanı da Suudi kralına hayran olduğu iki askeri makineli tüfekle birlikte deniz dürbünü hediye etti.

Hediye alışverişi

USS Murphy denizde bin 200 kilometre yol kat etti. Roosevelt'in gemisi USS Quincy gelince Kral gemiden indi ve ABD Başkanı’nı tekerlekli sandalyede sakat halde gördü. Roosevelt, "Benden daha şanslısın çünkü kendi ayakların üzerinde yürüyebiliyorsun" dedi. Kral Abdülaziz şu cevabı verdi:

"Hayır dostum, sen daha şanslısın. Tekerlekli sandalyen seni istediğin yere götürecek ve varacağını biliyorsun. Bana gelince, bacaklarım her geçen gün daha az güvenilir ve daha zayıf hale geldi."

Fotoğraf Altı: ABD Başkanı Franklin Roosevelt ve Kral Abdulaziz Al Suud, tercüman Albay William Eady ile görüştü, 14 Şubat 1945 (Getty Images)
ABD Başkanı Franklin Roosevelt ve Kral Abdulaziz Al Suud, tercüman Albay William Eady ile görüştü, 14 Şubat 1945 (Getty Images)

Bu dostane diyaloğun ayrıntıları, ABD’nin Suudi Arabistan Tam Yetkili Elçisi William Adey tarafından, 1954'te New York'ta yayınlanan ‘FDF İbn Suud'la Buluşuyor’ başlıklı 47 sayfalık küçük bir kitapta aktarıldı. ABD’li yetkili, Kral Abdülaziz'in ‘20’inci yüzyılın en büyük adamlarından biri’ olduğunu ve Roosevelt'in kendisine ‘Beyaz Saray'dan hediye’ olarak kendisininkinin aynısı bir tekerlekli sandalye hediye ettiğini yazdı. ABD Başkanı, Kralın bacak ağrısının kronik bir hastalık ya da yaşlılıktan değil, Arap kabileleri ile Hicaz topraklarını birleştirmek için ardı ardına yaptığı savaşların sonucu olduğunu öğrendiğinde ona karşı büyük bir sempati duydu. ABD Başkanı’nın hediyesine karşılık Kral da ona doğal ipekten yapılmış kemerler, mücevherlerle süslenmiş bir hançer, karısı Eleanor için parfümler ve Kızıldeniz'in dibinden kendisiyle birlikte gelen bir parça kehribar hediye etti.

Stratejik anlayışlar

Toplantı, Roosevelt'in seçkin konuğuna duyduğu saygıdan dolayı sigara ve alkolsüz bir iş yemeği ile birlikte kesintisiz beş saat sürdü. Öğle yemeğine Kral Abdülaziz'in oğulları ve bir Amerikan Donanması subayının yanı sıra, birkaç gün önce Yalta Konferansı'nda Josef Stalin ile yaptığı görüşme sırasında Roosevelt adına tercüme yapan Sovyet işleri uzmanı Charles Bohlin de katıldı.

Roosevelt'ten Kral Abdülaziz'e: Sen benden daha şanslısın çünkü kendi ayakların üzerinde yürüyebiliyorsun.

Kral Abdülaziz görüşmelerde ABD’nin dostluğunu istedi ve savaşta zaferin yakın olduğuna inancının tam olduğunu ifade etti. Roosevelt, Hicaz çölünde petrol güvenliğinin sağlanması ve ne Sovyetler ne de Naziler ve faşistler tarafından sömürülmeyeceğinin garantisi karşılığında Suudi Arabistan'ı desteklemeyi ve yeni tesis edilen ordu için askeri uzmanlık sağlamayı kabul etti.

Filistin davası

Toplantının belki de en önemli yönü Filistin meselesiydi; Roosevelt, Britanya'nın 1917'de yayınladığı ünlü Balfour Deklarasyonu uyarınca Avrupalı Yahudiler için ulusal bir vatan kurmaya hazırlık amacıyla Avrupalı Yahudilerin Filistin'e göç etme hakkı konusunu gündeme getirdi. Roosevelt, Siyonist davaya inanan biriydi ve 1944'teki son seçim kampanyasında büyük ölçüde Yahudi seçmenlere güvenmişti. Roosevelt, Kral Abdülaziz'e bu konudaki fikrini sordu. Suudi kralının cevabı kesin ve doğrudandı:

"Onlara ve onların soyundan gelenlere Almanya'daki en iyi toprakları ve evleri verin... Onlara zulmeden Almanya."

Roosevelt, Yahudilerin Almanya'da tekrar zulüm görme korkusuyla orada kalmak istemediklerini söyledi:

"Filistin'de yaşamak konusunda tutkulu bir arzuları var."

Kral Abdülaziz ise şunları söyledi:

“Uzun bir çatışma, kan ve aralarındaki güven eksikliği nedeniyle Araplar ve Yahudiler ne Filistin'de ne de başka bir yerde birlikte yaşayamazlar. Bana göre Yahudiler sürüldükleri topraklara geri dönmeli. Evleri yıkılan Yahudiler, kendilerine zulmeden Mihver güçlerinde ikamet hakkı kazanmalı. Almanlara güvenmediklerine hiç şüphem yok ama müttefiklerin Nazi gücünü sonsuza kadar yok edecekleri de kesin. Elde edecekleri zaferleri sayesinde Nazizmin kurbanlarını koruyacak kadar güçlü olacaklar. Madem müttefikler Almanya'yı tamamen kontrol edemiyorlardı, neden bu maliyetli savaşa girdiniz? Düşmanı yenilgiye karşılık verecek durumda bırakacağınızı zannetmiyorum.”

Fotoğraf Altı: Eski ABD Başkanı Franklin Roosevelt. (Getty Images)
Eski ABD Başkanı Franklin Roosevelt. (Getty Images)

Kral sözlerine şöyle devam etti:

"Bunun bedelini düşmanlara ödetin. Biz Araplar savaşları böyle yaparız. Yeniden inşanın yükünü masumlar değil, suçlular taşımalıdır. Araplar Avrupa Yahudilerine ne zarar verdi? Bırakın bedelini Almanlar ödesin.”

Toplantının sonunda Roosevelt, ‘Araplarla tam istişarede bulunulmadan’ Filistin konusunda önemli bir karar almamayı kabul etti. Kral Abdülaziz için bu taahhüt, kağıt üzerine yazılanlardan daha güçlüydü. Çünkü onun gibi hakiki adamların sözleri, taahhütleri ve şerefleri dikkate alınır. Ancak Roosevelt sözlü taahhütle yetinmedi ve ölümünden iki hafta önce, 5 Nisan 1945'te Kral Abdülaziz'e bir mektup yolladı. Mektubunda şu ifadelere yer verdi:

“Majestelerine; Filistin meselesiyle ilgili daha önce almış olduğunuz güvenceleri yenilemekten ve bu hükümetin politikasının değişmediğini size bildirmekten memnuniyet duyuyorum.”

Kral Abdülaziz’den Başkan Roosevelt'e: Yahudilere ve onların soyundan gelenlere Almanya'daki en iyi toprakları ve evleri verin... Onlara zulmeden Almanya.

Roosevelt daha uzun yaşasaydı Suudi Kralı'na verdiği sözü tutacaktı ancak 12 Nisan 1945'teki ölümü bu anlaşmayı bozdu. Halefi Başkan Harry Truman, anlaşmayı tanımayıp Kral Abdülaziz'e danışmadan, 1947'de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından çıkarılan Filistin’i taksim kararı lehinde oy kullandı.

Dolayısıyla Abdülaziz-Roosevelt anlaşmasını ihlal eden ne Suudi Arabistan ne de Roosevelt’ti. Bunu yapan Amerikalılardı. Suudi Arabistan Krallığı anlaşmaya sadık kaldı. Sonrasında Nazizm ve komünizmle karşı karşıya geldi. Krallık terörizme ve aşırıcılığa karşı sağlam bir müttefik olarak son yıllarda önemli rol oynadı.

*Bu yazı Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al-Majalla dergisinden çevrildi.



Asya Fizik Olimpiyatı, 30 ülkeden 240 öğrencinin katılımıyla Dahran'da başladı

Fotoğraf: SPA
Fotoğraf: SPA
TT

Asya Fizik Olimpiyatı, 30 ülkeden 240 öğrencinin katılımıyla Dahran'da başladı

Fotoğraf: SPA
Fotoğraf: SPA

Bu yıl 25'incisi düzenlenen Asya Fizik Olimpiyatı (APhO) Dahran'daki Kral Fahd Petrol ve Mineraller Üniversitesi'nde (KFUPM) 30 ülkeyi temsil eden 240 öğrenci ve 100'den fazla uluslararası uzmanın katılımıyla ‘Birlikte geleceğin enerjisini üretiyoruz’ teması altında başladı.

xscdfgt

4-12 Mayıs tarihleri arasında Suudi Arabistan’ın ev sahipliğinde düzenlenen bu önemli bilimsel etkinlik, Saudi Aramco'nun sponsorluğunda Suudi Arabistan Eğitim Bakanlığı, Kral Abdulaziz Üstün Zekâ ve Yaratıcı Yetenek Vakfı (Mevhibe) ve KFUPM tarafından ortaklaşa düzenleniyor.

uı78o9

Etkinliğin açılış törenine Mevhibe Genel Sekreter Vekili Dr. Halid eş-Şerif, Eğitim Bakanlığı Genel Eğitim Müsteşarı Dr. Hasan Harmi, KFUPM Akademik İşlerden Sorumlu Rektör Yardımcısı Dr. Misfer ez-Zehrani ve Akademik Programlar ve Ortaklıklar Direktörü Dr. Muhammed Abdurrahman eş-Şehri katıldı.

Kraliyet selamıyla başlayan tören, Suudi Arabistan’ın artan bilimsel statüsünü somutlaştıran, Mevhibe ve ortaklarının yetenekli insanları güçlendirme ve yetiştirme çabalarını vurgulayan ve APhO’nun gelişim sürecini ve başarı ortaklarının desteğiyle yerel olarak düzenlenme mekanizmasını gözden geçiren bir sunumla devam etti.

o90pvfbg

Törene çok çeşitli eğitim ve bilim liderleri, uluslararası delegasyon temsilcileri, Uluslararası Olimpiyat Komitesi üyeleri, Suudi Arabistan içinden ve dışından seçkin akademik şahsiyetlerin yanı sıra bu prestijli bilimsel mücadeleye hazırlanan öğrenciler katıldı.

Mevhibe Genel Sekreter Vekili Dr. Halid eş-Şerif, “APhO, zekayı, bilgiyi ve gençlerin sınırsız potansiyelini kutlayan küresel bir platform” dedi. Eş-Şerif, bu bilimsel etkinliğin düzenlenmesinin Suudi Arabistan'ın geleceği şekillendirmek ve fizik alanında ve ötesinde ilerlemeye öncülük etmek üzere gençleri destekleme ve güçlendirme konusundaki kararlılığını yansıttığını belirtti.

Açılış töreninde yaptığı konuşmada eş-Şerif, Suudi Arabistan’ın enerji sektöründeki öncü konumuna dayanarak bu olimpiyata ev sahipliği yapmasının, insana yatırım yapma ve geleceğin gerçek zenginliği olan genç beyinleri destekleme yaklaşımının bir uzantısı olduğunu belirterek, bu olimpiyatın yeni nesil bilim adamlarının hayal gücüne ilham vereceğini bildirdi.

APhO Başkanı Dr. Kwek Leong Chuan ise etkinliğin Ortadoğu'da ilk kez düzenleniyor olması nedeniyle tarihi bir anı temsil ettiğini vurgulayarak, Suudi Arabistan'a misafirperverliği ve olağanüstü organizasyonu için teşekkür etti. Chuan ayrıca, bu büyük bilimsel etkinliğin gerçeğe dönüşmesine katkıda bulunan destekleyici kuruluşların çabalarını da övdü.

kı8o0

Farklı ülkelerden en parlak genç beyinleri bir araya getiren bu prestijli yarışmanın çeyrek asırlık yıldönümüne denk gelmesi ve 25 yıldır bilimsel rekabet ruhunun geliştirilmesine ve yükselen nesiller arasında anlayış köprüleri kurulmasına katkıda bulunması nedeniyle Suudi Arabistan'ın APhO’nun bu yılki etkinliğine ev sahipliği yapması özel bir kutlama niteliği taşıyor.

İhtisas komitelerinin çalışmaları bugün pratik test ve çeviriyi tartışmak üzere başlarken, öğrenciler önümüzdeki günlerde Uluslararası Olimpiyat Konseyi tarafından hazırlanan ve değerlendirilen katı bilimsel kriterlere göre her biri beş saat süren biri teorik diğeri pratik olmak üzere iki ana teste girmeye hazırlanacaklar.

Olimpiyat programı, öğrencilerin ve gözetmenlerin dünya gençleri arasında iletişim ve kültürel alışverişi teşvik eden entegre bir eğitim deneyimi içinde Suudi Arabistan'ın tanık olduğu kültürel mirası ve gelişimsel kalkınmayı keşfetmelerine olanak tanıyan eğitim ziyaretleri ile kültürel ve rekreasyonel etkinlikleri içeriyor.

89

İlki 1999 yılında 12 ülkenin katılımıyla Endonezya'da düzenlenen APhO, fizik alanında yetenekli lise öğrencilerine yönelik en önde gelen uluslararası bilimsel yarışmalardan biridir. Uluslararası Fizik Olimpiyatı'nda (IPhO) ileri dereceler elde etmiş ülkeler APhO’ya katılmaktadır.

Suudi Arabistan APhO’ya 2012 yılında katılmaya başladı. O tarihten bu yana, öğrencilerinin çeşitli uluslararası olimpiyat ve yarışmalarda kazandığı 874 madalya ve ödülden 16’sını bu olimpiyatta elde etti. Bu, Suudi yeteneklerin uluslararası bilimsel forumlarda gösterdikleri ilerlemenin bir kanıtıdır.

efrgthyu

APhO’nun, Temmuz 2024'te Riyad'da düzenlenen ve 90 ülkeden 333 öğrencinin katıldığı 56. Uluslararası Kimya Olimpiyatı’nın ardından Suudi Arabistan'ın ev sahipliği yaptığı ikinci uluslararası olimpiyat olduğunu belirtmek gerekir. Suudi Arabistan, Uluslararası Kimya Olimpiyatı’nda organizasyon ve rekabet düzeyinde kayda değer bir başarı elde ederek uluslararası alanda büyük övgü almıştı.