Uluslararası baskılar, İsrail’in Refah’a saldırma konusundaki ısrarını bastırdı mı?

Tel Aviv büyük bir öfkeyle, Washington da suç ortaklığı suçlamalarıyla karşılaşırken, gözlemciler bu felaketi yalnızca Amerika’nın önleyebileceğini söylüyor

Netanyahu’nun sivillerin Refah’tan tahliye edilmesi yönündeki çağrısıyla alay eden Josep Borrell, İsrail’i sert bir şekilde eleştirdi (AFP)
Netanyahu’nun sivillerin Refah’tan tahliye edilmesi yönündeki çağrısıyla alay eden Josep Borrell, İsrail’i sert bir şekilde eleştirdi (AFP)
TT

Uluslararası baskılar, İsrail’in Refah’a saldırma konusundaki ısrarını bastırdı mı?

Netanyahu’nun sivillerin Refah’tan tahliye edilmesi yönündeki çağrısıyla alay eden Josep Borrell, İsrail’i sert bir şekilde eleştirdi (AFP)
Netanyahu’nun sivillerin Refah’tan tahliye edilmesi yönündeki çağrısıyla alay eden Josep Borrell, İsrail’i sert bir şekilde eleştirdi (AFP)

Gazze’de ateşkes sağlanması ve İsrail’in Refah şehrine saldırmaktan caydırılması yönündeki uluslararası baskılar artıyor. Bu arada Refah şehri, İsrail’in 7 Ekim’den bu yana aralıksız devam eden askerî operasyonlarının şiddeti altında Gazze Şeridi’nin dört bir yanından göç eden yaklaşık bir buçuk milyon insanı barındırıyor.

Bu haftanın başından bu yana önde gelen bir grup uluslararası insan hakları örgütü ile insani yardım kuruluşu, İsrail’in bu planlı hamlesini kınayan açıklamalar yayınladı. Refah’a saldırı hamlesinden derhal vazgeçilmesi çağrısının yapıldığı bu açıklamalarda, böyle bir hamlenin doğuracağı feci sonuçlar konusunda da uyarıda bulunuldu.

İsraillilerin iddiasına göre İsrail, ‘Hamas savaşçılarını ortadan kaldırmak ve Mısır’dan silah kaçakçılığı operasyonlarını sona erdirmek’ amacıyla vilayeti işgal etme planı kapsamında Gazze Şeridi’nin en güneyinde yer alan Refah şehrini boşaltmayı hedefliyor. Birleşmiş Milletler (BM) ise Refah’taki Filistinlilerin zorla tahliye edilmesine katılmayı reddediyor.

Oxfam, Uluslararası Af Örgütü, Uluslararası Kalkınma Ajansları Birliği, Danimarka Mülteci Konseyi ve diğer Avrupalı kuruluşların yaptığı ortak açıklamada İsrail hükümetinin Gazze Şeridi’ndeki eylemleri ‘sivillerin toplu olarak cezalandırılması’ şeklinde tanımlandı. Açıklamada yer alan ifadeye göre, “Uygun barınaktan, gıdadan, temiz sudan ve hayatta kalmak için gerekli diğer ihtiyaçlardan mahrum bırakmak ve açlığı azaltmaya yönelik insani yardım sevkiyatını engellemek suretiyle sivillerin toplu olarak cezalandırılması, işgalci gücün uluslararası insani hukuk kapsamındaki yükümlülüklerinin ciddi şekilde ihlali anlamına gelebilir ve savaş suçu teşkil edebilir.”

İsrail’e bu saldırıyı derhal durdurma çağrısı yapan Sınır Tanımayan Doktorlar örgütü, dünya çapında pek çok hükümete de tam ve sürdürülebilir bir ateşkes sağlamak için somut adımlar atılması çağrısında bulundu.

Müttefiklerin baskısı

BM’nin de dahil olduğu uluslararası kuruluşlardan gelen eleştiriler ve uyarılar, Arapların baskıları, özellikle Mısır’ın rahatsızlığı ve doğrudan Tel Aviv’e defalarca yapılan uyarılar kulak ardı edilmedi. Hamas’ın 7 Ekim’deki saldırılarından bu yana İsrail’e desteğini defalarca duyuran müttefik Batılı hükümetlerin tutumlarında bir değişiklik olduğu görülüyor. Nitekim pek çok Batılı yetkili, Refah’a yönelik saldırıyı kesin bir şekilde reddettiğini dile getirdi.

Hafta başında Avrupa Birliği’nin (AB) baş diplomatı Josep Borrell, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Refah’taki Filistinli sivillerin tahliye edilmesi yönündeki çağrısını alaya alarak, İsrail’e sert bir eleştiride bulundu. Borrell, bu planın nasıl hayata geçirileceğini şu sözlerle sorguladı:

“Tahliye mi edecekler? Nereye? Ay’a mı? Bu insanlar nereye tahliye edilecek?”

Gazze Şeridi’nin güneyinde yer alan Refah’ta bir İsrail saldırısıyla tahrip edilen bir arabanın etrafındaki kalabalık (AFP)
Gazze Şeridi’nin güneyinde yer alan Refah’ta bir İsrail saldırısıyla tahrip edilen bir arabanın etrafındaki kalabalık (AFP)

Borrell, ABD’ye, İsrail’e silah gönderme işini yeniden düşünmesi çağrısı yaptı. Brüksel’deki AB Kalkınma Yardımı Bakanları toplantısının ardından gazetecilere açıklama yapan Borrell, şu ifadeleri dile getirdi:

“Peki, çok sayıda insanın öldürüldüğünü düşünüyorsanız, belki de bu kadar çok insanın öldürülmesinin önüne geçmek için silah tedarikini azaltmanız gerekiyordur. Uluslararası toplum bunun bir kıyım olduğunu ve çok sayıda insanın öldüğünü düşünüyorsa, o zaman belki de silah tedariki meselesini yeniden düşünmemiz gerekiyordur.”

Pazartesi günü Borrell, AB’ye üye 27 ülkeden 26’sının Gazze’de ‘sürdürülebilir bir ateşkesin’ yolunu açan ‘acil bir insani ateşkes’ çağrısında bulunduğunu duyurdu. Borrell’e göre bu ülkeler, ‘sürdürülebilir bir ateşkesin, rehinelerin koşulsuz olarak serbest bırakılmasının ve insani yardım sunulmasının önünü açacak acil bir insani ateşkes talep etme’ konusunda görüş birliğine vardı.

Borrell, onay vermeyen AB üyesi ülkenin hangisi olduğunu belirtmedi. Ancak diplomatlar, Macaristan’ın birkaç gün önce benzer bir açıklamanın yapılmasını engellediğini söylüyor.

İsrail Başbakanı’yla yaptığı bir telefon görüşmesinde Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İsrail’in ‘yeni bir insani felaket’ riski aldığını söyledi. Avustralya, Kanada ve Yeni Zelanda liderleri tarafından yapılan ortak açıklamada ise ‘Refah’taki askerî operasyonun bir felaket olacağı’ belirtildi ve İsrail’e ‘dostlarına kulak verme’ çağrısı yapıldı. İspanya ve İrlanda başbakanları da Brüksel’deki yetkililere yazarak, İsrail’in AB’yle ortaklık anlaşmasını ihlal ediyor olabileceğine dikkat çekip ‘acil bir inceleme’ talep ettiler.

Amerika’nın kararsızlığı

Bu baskılar, İsrail’i şehre saldırma konusundaki tehditlerinden caydırmasa da Washington’da yankı bulmuş gibi görünüyor. Nitekim Cezayir’in ‘acil’ bir ateşkes çağrısında bulunan karar taslağına karşı ‘veto’ hakkını kullanacağını taahhüt eden ABD yönetimi daha sonra kendi adına, ‘pratikte olabildiğince çabuk’ ibaresini ekleyerek de olsa geçici bir ateşkes çağrısında bulunan bir taslak önerdi.

ABD’nin karar taslağı, İsrail’in Refah’a yönelik kara saldırısı konusunda uyarıda bulunuyor. Bu da İsrail’in, BM’de kendisine karşı herhangi bir müdahale söz konusu olduğunda ABD’den himaye görmeye alışmış olan Tel Aviv üzerindeki bir baskının ifadesidir.

Washington, 7 Ekim’de bu yana Güvenlik Konseyi kararlarına karşı veto hakkını iki kez kullandı. Konsey’in, Gazze’ye insani yardımları artırmayı ve acil ve genişletilmiş bir insani ateşkes çağrısında bulunmayı hedefleyen kararlar almasını sağlamak üzere yapılan oylamadan da iki kez kaçındı.

Uluslararası kuruluşların eleştirileri, Tel Aviv’i destekleyen ülkeleri, Gazze halkının yaşadığı insani felakette ‘suç ortaklığı’ yapma suçlamasına kadar vardı. Kuruluşlar, yaptıkları ortak açıklamada, “Güçlü ülkelerin sessizliği ve bazen de İsrail ordusuna maddi desteği, büyüyen Gazze krizinde üzücü bir suç ortaklığına işarettir. İster silah sevkiyatı yapılması isterse kararların diplomatik olarak engellenmesi yoluyla olsun, bu tür uygulamalar İsrail’e fiilen bir dokunulmazlık kazandırdı” ifadesine yer verdi.

Açıklamaya göre Gazze’deki korkunç durum, dünyanın dört bir yanındaki hükümetlerin bu kıyımlarda kullanılan silahların ve mühimmatın tedarikini acilen durdurmaları gerektiğini de gösteriyor.

Ramazan ayına kadar süre

Bu ayın başında ABD Senatosu, İsrail’e daha fazla güvenlik yardımı içeren 95 milyar dolarlık bir dış yardım paketini onaylarken, Demokrat milletvekilleri de ABD yönetiminin, İsrail’e silah satışını onaylarken Kongre’yi atlatmasını önlemek için baskı yapıyor.

Bazı Avrupa ülkeleri, İsrail’in Gazze’deki savaşı yürütme biçimine ilişkin artan endişeden dolayı İsrail’e silah ihracatını durdurduklarını söylüyor. Geçtiğimiz hafta Hollanda’daki bir mahkeme İsrail filosunun Gazze Şeridi’nde uluslararası hukuka ciddi ihlaller teşkil edecek şekilde kullanılması yönünde ‘açık bir tehlike’ bulunduğuna işaret ederek Hollanda hükümetine, İsrail’e F-35 savaş uçağı parçalarının ihracatını durdurmasını emretti. Hükümet ise karara itiraz edeceğini söyledi. Bu karardan önce İtalya ve İspanya dışişleri bakanları yakın zamanda, ülkelerinin dört aydan uzun bir süre önce başlayan Gazze savaşından bu yana İsrail’e tüm silah satışlarını durdurduklarını belirtti.

FOTO: Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah şehrinde bir mezarlığa bakıyor (AFP)
Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah şehrinde bir mezarlığa bakıyor (AFP)

ABD, İsrail’e destek verse de ABD merkezli CNN kanalına göre perde arkasında Netanyahu konusunda giderek artan bir hayal kırıklığı yaşayan Başkan Joe Biden, geçen hafta İsrail’in Gazze’deki operasyonunun ‘sınırları aştığı’ yönündeki kanaatini dile getirdi.

İsrail’in son açıklamaları, bu artan uluslararası baskılara karşı gizli bir yanıt içeriyor olabilir. Şöyle ki İsrail son birkaç gündür Refah’a saldırmanın eşiğinde gibi görünürken İsrail Savaş Bakanı Beni Gantz, müzakereler için ramazan ayının başına kadar süre tanındığını açıkladı.

Geçen pazar günü Kudüs’te yaptığı bir konuşmada Gantz, Hamas alıkoyduğu tüm rehineleri ramazan ayına kadar serbest bırakmazsa İsrail ordusunun Refah’a bir kara saldırısı başlatacağını söyledi.

İsrailli bakanın açıklamaları, topu Hamas’ın sahasına atma çabasını yansıttığı gibi, uluslararası baskılar ve Gazze’de devam eden vahşete ilişkin büyük suçlamalar karşısında müzakereler için bir zaman tayin etme girişimini de yansıtıyor. Tel Aviv, Hamas’ın işini bitirmeyi ve 7 Ekim’den bu yana alıkonan tüm rehineleri kurtarmayı hedefliyor.

İsrail, Refah’a saldırmaya kararlı mı yoksa sadece Hamas’ı taviz vermeye mecbur bırakmak mı istiyor, belli değil. Ancak Tel Aviv’e göre ateşkes müzakeresi için gösterilen çabalar başarısız olursa kara saldırısı kaçınılmaz.

Yalnızca Washington felaketi önleyebilir

Gözlemciler, İsrail’in Refah şehrine saldırısını yalnızca ABD’nin durdurabileceğini vurguluyor. Bu yüzden de Biden’ın Tel Aviv üzerindeki baskısı, sert sözlerin ve sızdırılmış öfkeli görüşmelerin ötesine geçmeli.

Uluslararası Kriz Grubu ABD Programı Direktörü Michael Wahid Hanna, İsrail’in Refah’a doğru ilerleme tehdidine işaret ederek, Gazze’deki savaşın Ekim saldırılarından bu yana en önemli dönüm noktasına vardığını, zira en kötü senaryolardan birinin gerçekçi bir ihtimale dönüştüğünü söylüyor. Ayrıca ABD’nin de şu ana kadar uygulamakta isteksiz olduğu bir düzeyde baskı uygulaması gerektiğine işaret ediyor.

Hanna’ya göre Washington, Gazze’nin yıkımına ortak oldu, bu yüzden de daha fazla felaketten kaçınmak için tercih yapmalı. İsrail’in Refah’a doğru ilerlemesi, Biden yönetiminin güvenilirliğini zedeleyecektir. Mevcut müzakere turu nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, biz savaşın muhtemel sonucunu biliyoruz: Hamas zayıflayacak ve nihayetinde alternatif bir yönetim ortaya çıkacak. Sonrasında bizzat Gazze’nin, halkının, fiziki altyapısının, kültürel mirasının, sosyal dokusunun ve ekonomisinin uğradığı tahribatın boyutunu ve esir halde ölecek veya öldürülecek İsrailli rehinelerin sayısını göreceğiz. Son olarak İsrail’in savaşın başında kararlaştırdığı gibi Hamas’ın kökü de kurumayacak. Hatta ABD istihbarat değerlendirmelerine göre Hamas’ın askerî yeteneğini bitirmek gibi daha mütevazı bir hedef bile uzak görünüyor.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından  Independent Arabai’dan çevrilmiştir.



“En büyük güvenlik ihlali” Hizbullah’a Lübnan’da ve Suriye'de darbe indirdi

Yaralıları Beyrut Amerikan Üniversitesi Hastanesi'ne taşıyan bir ambulans (EPA)
Yaralıları Beyrut Amerikan Üniversitesi Hastanesi'ne taşıyan bir ambulans (EPA)
TT

“En büyük güvenlik ihlali” Hizbullah’a Lübnan’da ve Suriye'de darbe indirdi

Yaralıları Beyrut Amerikan Üniversitesi Hastanesi'ne taşıyan bir ambulans (EPA)
Yaralıları Beyrut Amerikan Üniversitesi Hastanesi'ne taşıyan bir ambulans (EPA)

Lübnan’daki Hizbullah Hareketi, üyelerinin kullandığı çağrı cihazlarını hedef alan ‘en büyük güvenlik ihlali’ ile karşı karşıya kaldı. Bu güvenlik ihlali, Hizbullah’ın Lübnan’daki ve Suriye'deki kaleleri olarak kabul edilen bazı bölgelerde yaklaşık 2 bin 800 kişinin yaralanmasına ve 9 kişinin ölümüne neden olurken yaralıların sayısı hastanelerin kapasitesini aştı.

Suriye basını Suriye'de bulunan çok sayıda Hizbullah üyesinin taşıdıkları çağrı cihazlarının patlaması sonucu yaralandığını ve hastaneye kaldırıldığını bildirdi. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), Şam’ın kentsel ve kırsal kesimlerinde Hizbullah üyelerinin bazılarının taşıdıkları çağrı cihazlarının patlaması sonucu yaralanarak hastaneye kaldırıldığını aktardı.

Suriye’nin başkenti Şam'daki Kefer Susa Mahallesi yakınlarında seyir halindeki bir araçta bir çağrı cihazı patladı. İsrail’in Lübnan ve Suriye'deki Hizbullah üyeleri tarafından yaygın olarak kullanılan çağrı cihazlarını hedef alan eş zamanlı siber saldırısı sonucunda Lübnan'da birkaç cihaz daha patladı.

Güvenlik ihlali saat 15.30 sularında Beyrut'un güney banliyölerinde bir kişinin elindeki cep telefonunun patlamasıyla başladı. Ardından Lübnan'ın çeşitli bölgelerinde eş zamanlı olarak meydana gelen ‘patlamalar’ birbirini takip etti.

Lübnan’ın güney banliyölerinde, Nebatiye’de ve Bekaa'da yollarda kanlar içinde yatan onlarca insanın görüldüğü görüntüler düşmeye başladı. Ardından Hizbullah, çağrı cihazı taşıyan herkesten bu cihazları atmalarını isteyen bir açıklama yapıldı. İç Güvenlik Güçleri de vatandaşlardan yaralılara yardım edilmesini ve hastanelere kaldırılmalarını kolaylaştırmak için yolları açmalarını istedi. Genelkurmay Başkanlığı, vatandaşlardan, sağlık ekiplerinin olay yerlerine ulaşmalarını kolaylaştırmak amacıyla patlamaların yaşandığı bölgelerde toplanmamalarını istedi.

xy6muu7
Beyrut'un güney banliyösünde yaralıların tedavisine yardımcı olmak için kurulan çadırda kan vermek için bekleyen bağışçılar (AFP)

Reuters, Hizbullah yetkililerinin birinin çağrı cihazlarının patlatılması olayının şimdiye kadarki en büyük güvenlik ihlali olduğunu söylediğini aktardı. Reuters’ın emniyet kaynaklarından aktardığına göre Hizbullah, patlayan çağrı cihazları üyelerine daha yeni dağıtmıştı. Fransız Haber Ajansı (AFP) da Hizbullah'a yakın kaynakların ‘yeni çağrı cihazlarının lityum pillere sahip olduklarını ve aşırı ısınma sonucu patlamış gibi göründüklerini’ söylediklerini aktardı.

ABD merkezli gazete New York Times’ın (NYT) konuyla ilgili bilgi sahibi yetkililere dayandırdığı haberine göre cihazlar patlamadan önce birkaç saniye boyunca bip sesi çıkardı. Saldırıda Hizbullah üyelerine ait yüzlerce çağrı cihazı hedef alındı. Sosyal medyada dolaşan videolarda cihazların yollarda, dükkanlarda ve evlerde insanların ellerinde patladığı ve maddi hasara yol açtığı anlar görülüyor.

Hizbullah: Geniş kapsamlı inceleme başlatıldı

‘Güvenlik ihlalinden’ yaklaşık üç saat sonra Hizbullah tarafından yapılan ilk açıklamada dün öğleden sonra saat 15.30 sularında Hizbullah'ın çeşitli birimlerinde ve kurumlarında çalışanların iletişim için kullandığı çağrı cihazlarının patladığı duyuruldu. Açıklamada “Sebebi açıklanamayan patlamalar şimdiye kadar bir çocuğun ve iki kardeşin ölümüne ve birkaç kişinin de yaralanmasına neden oldu” denildi.

Açıklamada Hizbullah'ın uzman kurumlarının şu an eş zamanlı patlamaların nedenlerini belirlemek için geniş kapsamlı bir güvenlik soruşturması başlattığı belirtildi. Hizbullah tarafından yapılan ikinci açıklamada ise “Mevcut tüm gerçekleri ve verileri inceledikten sonra, bu canice saldırıdan tamamen düşmanımız İsrail'i sorumlu tutuyoruz” ifadeleri kullanıldı.

xc
Başbakan Mikati'nin Milletvekili Ali Ammar'ın oğlu için taziye ziyareti sırasında çekilen bir fotoğrafı (Başbakanlık Basın Ofisi)

Öte yandan Bakanlar Kurulu, Lübnan'ın egemenliğinin ağır bir ihlali olan ve suç teşkil eden İsrail'in bu saldırganlığını kınadı. Hükümetin ilgili ülkeler ve Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde gerekli tüm temasları derhal başlatarak bu suçla ilgili sorumluluklarını ortaya koyduğunu vurgulayan Bakanlar Kurulu, gelişmelerin takip edilebilmesi için toplantılarını kamuoyuna açık olarak yapma kararı aldı.

Bu arada Başbakan Necip Mikati, Milletvekili Ali Ammar'ı ziyaret ederek oğlu için başsağlığı diledi.