Libya'daki gelişmeler donma noktasında

Fransa, Libya’ya müdahalesinden ve Muammer Kaddafi'nin devrilmesinde NATO ülkelerine liderlik etmesinden bu yana abartılı bir gürültü koparıyor. Bu, Libya'daki komşusu ve ezeli rakibi İtalya'yı tarihsel olarak endişelendiren bir durum arz ediyor.

Başkent Trablus'ta bir sokakta ülkesinin bayrağını sallayan Libyalı bir çocuk. (AFP)
Başkent Trablus'ta bir sokakta ülkesinin bayrağını sallayan Libyalı bir çocuk. (AFP)
TT

Libya'daki gelişmeler donma noktasında

Başkent Trablus'ta bir sokakta ülkesinin bayrağını sallayan Libyalı bir çocuk. (AFP)
Başkent Trablus'ta bir sokakta ülkesinin bayrağını sallayan Libyalı bir çocuk. (AFP)

Muhammed Bedreddin Zayid

Libya'daki siyasi donukluk halini harekete geçirme girişimleri birkaç yıldır devam ediyor. Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Mareşal Halife Hafter, doğudaki kontrol bölgelerine çekildikten sonra bu doğrultudaki siyasi girişimler dondu. Nihayetinde Fransız girişimi ortaya çıktı. Ardından Birleşmiş Milletler (BM) Libya Özel Temsilcisi Abdullah Bathiliy, BM Güvenlik Konseyi’ne rutin brifingini verdi. Aynı zamanda Libya İstikrar Hükümeti (LİH) Başbakanı Usame Hammad, Bathiliy’e saldırmaya devam etti ve BM’yi onu görevden almaya çağırdı. Ülkede derinleşen dengesizlik haliyle beraber sağduyulu gelişmeler de var. Ancak bu yaşananlar her halükârda Gazze'deki patlayıcı durumla daha fazla meşgul olan bir bölgede ve dünyada gerçekleşiyor.

Fransız hamlesi

Fransız diplomasisi tarihsel olarak birbiri ardına girişimler başlatmaya ve bunu Paris yönetiminin rolünü yeniden tesis etmek için kullanmaya alışkındır. Ancak son yıllarda yaşananlar genel olarak, ilan edilen sınırlar dahilinde pek çok soruyu gündeme getirdi. Fransız hamlesi, Fransa Cumhurbaşkanı’nın Libya Özel Temsilcisi Paul Soler ve Fransa'nın Libya Büyükelçisi Mustafa Mihrac tarafından yürütülüyor. Şu ana kadar açık olan husus, içinde bulunduğumuz şubat ayının ilk haftasında Paris'te başlayan bir dizi istişare. Çoğu eski bakan olan yaklaşık 30 Libyalı siyasetçi bu istişarelere katıldı. Katılımcıların en önemlileri, yapılmayan seçimlerin eski başkan adayı Muhammed el-Gavil, eski İçişleri Bakanı Fevzi Abdulali, eski Sağlık Bakanı Naci Berakat ve eski Enformasyon Bakan Yardımcısı Halid Necm’dir.

Fransa yönetimi, cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin yapılmasının önünün açılmasıyla bağlantılı diğer adımlardan da bahsetti. Soler, Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi ile yaptığı görüşmeyi, sanki bunu birçok adım takip edecekmiş gibi bir medya aldatmacasıyla süsledi.

Sorun şu ki Fransa, Libya'da ve dünyanın diğer ülkelerinde başarılı olamayan birçok siyasi girişiminin yanı sıra, Libya’ya müdahalesinden ve Muammer Kaddafi'nin devrilmesinde NATO ülkelerine liderlik etmesinden bu yana abartılı bir gürültü koparıyor. Bu, Libya'daki komşusu ve ezeli rakibi İtalya'yı tarihsel olarak endişelendiren bir durum arz ediyor. Ayrıca Roma yönetimi, Paris yönetiminin Kuzey Afrika ülkesinde attığı her adımı son derece sert bir şekilde eleştiriyor.

Fransa ve İtalya, Libya petrolü üzerinde bir pozisyona sahip olsa da son yıllarda yaşananlar, iki ülkenin rekabetinin sadece boş kasırgalar yarattığını gösteriyor. Her iki ülke de Libya sahnesini etkileyecek çok fazla bir araca sahip değil. Bir Arap kanalına yaptığı açıklamalarla sahneyi anlatan Bathiliy, Paris yönetiminin kendi girişimi hakkında gönderdiği bu mesajla ilgili olarak kendisiyle koordinasyon kurmadığını söyledi.

Bathiliy’nin açıklaması

Abdullah Bathiliy, perşembe günü BM Güvenlik Konseyi'ne sunduğu brifingde, Libya'nın doğusunda ve batısında yer alan ulusal kurumlar arasındaki bölünmüşlüğün devam ettiği ve kamu harcamalarını yönlendirecek onaylanmış bir ulusal bütçenin bulunmadığı konusunda uyarıda bulundu. Bu durumun, kamu fonlarının kullanımında şeffaflık eksikliğinin devam etmesine ve ülke zenginliğinin adil olmayan bir şekilde dağıtılmasına yol açtığını dile getiren Bathiliy, bu yüzden Libya ekonomisinin iç ve dış karışıklıklara maruz kalma riskinin de arttığını ifade etti. Bathiliy, güney bölgesinin uzun süredir siyasi ve ekonomik marjinalleşmeden mustarip olduğunu ve bu durumun ele alınması gerektiğini belirtti.

Burada olumlu olan iki şeyden bahsedilebilir. BM Güvenlik Konseyi'ne verilen son brifingden bu yana ateşkes anlaşmasının ihlal edilmemiş olması bunlardan biri. Ancak Bathiliy, söz konusu anlaşmanın bazı hükümlerinin uygulanmasındaki ilerlemenin siyasi durgunluk nedeniyle kesintiye uğradığına da dikkat çekti. İkinci olumlu gelişme ise Ağustos 2022'de Doha'da imzalanan Çad Barış Anlaşması’nın uygulanması kapsamında birkaç yüz Çadlı paralı asker ve yabancı savaşçının geri dönmesi.

Trablus'taki güvenlik makamları arasında devam eden çekişmeler konusunda da uyarıda bulunan Bathiliy, ülke liderlerini kendi çıkarlarını bir kenara bırakmaya ve tüm ihtilaflı konuları görüşmek üzere iyi niyetle müzakere masasına oturmaya çağırdı. Bathiliy, ülkeyi seçimlere götürecek tek bir hükümetin kurulması için kilit paydaşlar arasında acil bir siyasi anlaşmaya ihtiyaç olduğunu söyledi.

Yukarıda bahsi geçen medya röportajında Fransız girişimi hakkında konuşan Bathiliy, Libya'daki tüm kurumların yıllar önce meşruiyetlerini kaybettiğine dikkat çekti. Bathiliy, koordinasyon eksikliğine rağmen ülkenin daha fazla bölünmesini önleyecek, diyalog kuracak ve silahlı gruplar arasındaki silahlanma yarışını sona erdirecek her türlü adımı desteklediğini belirtti.

Durgunluk ve adanmışlık arasında Libya sahnesi

Mevcut Libya sahnesi, son derece tehlikeli iki boyut arasında sıkışıp kalmış olarak tanımlanabilir. Birincisi mevcut anormal durumların sürdürülmesidir. İkincisi ise bazı kayda değer gelişmelere rağmen durgunluğun ve sahnedeki etkili dış mihrakların mevcut çıkmazdan çıkışı etkilemedeki yetersizliğidir.

Batı'daki egemen güçler hegemonyalarını ayakta tutmaya devam ediyor. Bu güçler aynı zamanda yıllarca süren silahlı rekabetin yanı sıra gruplar, milisler ve çoklu güvenlik kurumları arasındaki çatışmalar esnasında tekrarladıkları aynı uygulamalarını sürdürüyor. Doğuyu kontrol eden Libya ordusu ile karşı karşıya gelindiği anda Libya birliğinin oluşacağı açık. Bu da Türk siyasi varlığının tüm siyasi, askeri ve ekonomik biçimleriyle adanışıyla doğru oranda ilerliyor.

Doğu'da siyasal İslam'a karşı olan güçler etkilerini pekiştirmeye ve muhalefetlerini teyit etmeye devam ediyor. Bathiliy bunu açıkça ifade etse de Libya Temsilciler Meclisi (TM) tarafından atanan LİH lideri Usame Hammad, Bathiliy’i defalarca eleştirdi ve görevden alınması çağrısında bulundu.

Her iki tarafta da kişisel çıkarların tezahürleri yaygın bir şekilde görülüyor. Son olarak, Hafter'in oğlunun Libya Yeniden İmar Fonu Genel Müdürü olarak atanması Batı'da büyük bir kafa karışıklığına ve kızgınlığa yol açtı. Bu tepkilerden en önemlisi, Libya Devlet Yüksek Konseyi (DYK) Başkanı Muhammed Takala’nın kınamasıydı.

Herkes, tüm bu diyaloglarda, Libya'daki siyasi durumun onsuz ilerlemesinin mümkün olmadığı iki ana konuyu görmezden gelmeye devam ediyor. Birincisi silahlı milislerin ve yabancı paralı askerlerin durumu. İkincisi ise yerleşik ve gelecekte başa çıkılması zor olan Türk varlığı ikilemi.

Bathiliy’nin açıklamasında yabancı paralı askerlere atıfta bulunulmasına rağmen, sanki sadece siyasi tarafları bir araya getirmek bu tehlikeli dosyayı kontrol altına almak için tek başına yeterliymiş gibi, paralı asker konusundan halen ikincil bir mesele olarak bahsediliyor. Bu tamamen gerçek dışıdır ve bazı siyasi tarafların bu silahlı güçlerle bağlantılı olduğu görülmektedir. Bizim değerlendirmemize göre, bu milis ikilemi kapsamlı bir vizyon ve BM Anlaşması’nın Yedinci Bölümü’ne uygun çözümler gerektirmektedir.

İkinci meseleye, yani Türk varlığı ve batı bölgesine nüfuzuna gelince, bu da ancak uluslararası varlığın durumu ve güçlerin artan rolüyle ilgili kapsamlı bir perspektiften ele alınabilir. Mevcut uluslararası durum ışığında, tüm güçlerin kartlarını açmaya ve elde ettikleri bölgesel etkiye tutunmaya istekli oldukları da unutulmamalıdır. Bu da süregelen açık krizlere ve çatışmalara çözüm bulunmasını geciktirmektedir.

Tüm bunlara rağmen kayda değer gelişmeler de var. Bunlardan en önemlisi Mısır-Türkiye açılımıdır. Bu durum büyük güçlerin gerilemesiyle birlikte uzun bir yolun kapısını açabilir. Ayrıca bu ikilemlerden bir çıkış yolu üretmek için bölgesel-uluslararası taraflar arasında değişim ve düzenlemelere yol açabilir. Fakat bu durumun olgunlaşması biraz zaman alabilir.

*Bu makale Şarku'l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.



Magen Oz... İsrail neden Han Yunus'ta yeni bir eksen inşa ediyor?

TT

Magen Oz... İsrail neden Han Yunus'ta yeni bir eksen inşa ediyor?

Magen Oz... İsrail neden Han Yunus'ta yeni bir eksen inşa ediyor?

İsrail ordusu bugün, aynı bölgede Hamas'a ait üç kilometreden uzun büyük bir tünelin imha edildiğini duyurduktan bir gün sonra, kuvvetlerinin “Majin Oz” adı verilen yeni bir eksenin açılışını tamamladığını açıklayarak Gazze Şeridi'ndeki Filistinlileri, özellikle de Han Yunus sakinlerini şaşırttı.

İsrail ordusundan yapılan açıklamada, “188. Tugay ve Golani Tugayı güçleri Han Yunus'un doğusu ve batısını ayıran Majin Oz ekseninin açılışını tamamladı. Eksen yaklaşık 15 kilometrelik bir mesafe boyunca uzanıyor.”

Yeni “Majin Oz” ekseni Han Yunus'un doğusunu batıdan ayıracak ve Han Yunus'un Refah'tan ayrılmasını “Morag” ekseniyle de devam ettirecek.

Resim  İsrail ordusu tarafından yayınlanan, soldan sağa çapraz olarak uzanan ve Morag ekseni ile bir noktada kesişen Magen Oz ekseninin görüntüsü

Han Yunus bölgesindeki son hamleler, İsrail'in “insani şehir” olduğunu iddia ettiği ve Refah'taki (Gazze Şeridi'nin güneyi ve Han Yunus) yüz binlerce Gazzeli’nin bir çadır alanına tıkıştırılmasına yol açacak planla aynı zamana denk geliyor.

İsrail ordusuna göre bu yeni eksen, Hamas üzerindeki “baskının” ve Han Yunus Tugayı'na karşı yürütülen savaşın çözümünün merkezi bir parçası.

Bir parçalama politikası

Ancak İsrail, Gazze'yi parçalamak ve Doha'da devam eden dolaylı müzakerelerde İsrail'in Şerit'ten tamamen çekilmesinde ısrar eden Hamas üzerinde baskı kurmak için tesadüfi coğrafi eksenler dayatma politikası izliyor.

Gazze'deki saha kaynakları Şarku’l Avsat'a yaptıkları açıklamada, "Yeni eksen İsrail'in kontrolü altındaki birçok bölgeyi kapsıyor: Kizan en-Neccar, Curti el-Lut, Şeyh Nasır, Mean, Menara, Huza'a, Absan, al-Kara'a ve Beni Suheyla." Kaynaklar, “bu bölgenin, herhangi bir Filistinlinin sınıra yaklaşmasını önlemek için sınırdan 2 kilometreden daha uzağa ulaşan geniş tampon bölgeler oluşturmayı amaçladığını,

bunun da Han Yunus'un doğu bölgesinde yaşayan yüz binlerce kişinin İsrail güçlerinin orada kalması halinde, evlerine dönmesini engellemek anlamına geldiğini” belirtti.

İsrail ordusundan yapılan açıklamaya göre yeni “Magen Oz” ekseninin ilan edilmesiyle Hamas üzerinde daha fazla baskı kurulması amaçlanıyor.

İsrail, Refah'ı Han Yunus'tan ayıran Morag ekseninden çekilmemekte ısrar ederken, İbrani medyasının Refah'ın yaklaşık 2 kilometreye kadar olan bazı bölümlerinde askeri kontrolü sürdürmesi koşuluyla “eksenden çekilmek için müzakerelerde esneklik önerdiği” yönündeki haberleri Hamas reddediyor. Hamas, tamamen çekilene kadar kademeli bir çekilme için harita ve belirli tarihler konusunda ısrar ediyor.

Hamas, özellikle geçtiğimiz ocak ayında gerçekleşen ateşkes sırasında İsrail ordusu tarafından kurulan Netzarim ekseninin (Gazze Şehri'nin güneyinde, Gazze Şeridi'nin kuzeyini merkezinden ve güneyinden ayıran) büyük bir kısmı ve Gazze Şeridi'nin kuzeyinde geçici olarak kurulan eksenlerin bir kısmını ortadan kaldırmayı başardıktan sonra, kademeli geri çekilme ve bu yeni eksenlerin ortadan kaldırılması taleplerinde ısrarcı görünüyor.

Büyük Tünel Yıkıldı

Bu arada İsrail ordusu dün, iki aydan uzun bir süre önce Han Yunus'ta yapılan operasyonlar sırasında keşfedilen büyük bir Hamas tünelini yıktığını duyurdu.

İsrail ordusundan yapılan açıklamada, güçlerinin "merkezi bir yeraltı yolunda bulunan tüneli keşfettiğini ve tamamen yok ettiğini" belirterek, tünelin "yaklaşık 3,5 kilometre uzunluğunda olduğunu ve içinde birkaç sığınak bulunduğu" kaydedildi.

Şarku'l Avsat'a konuşan Filistinli saha kaynaklarına göre “bu tünel Hamas'ın askeri kolu olan El Kassam Tugaylarına ait en uzun tünellerden biri ve tünelden birçok tünel ve açılım bulunuyor, savunma tünelleri, komuta ve kontrol için kullanılan tüneller var.”

“Tünelin Mean, Al-Menara ve Han Yunus'un güneydoğusundaki diğer bölgelerde yer aldığını” belirten kaynaklar, “tünelin Kassam Tugayları savaşçıları için savaş düğümleri içerdiğine ve bu tüneli gerek bu bölgelerde gerekse büyük tünelin açıldığı yakın bölgelerde İsrail güçleriyle savaşmak için kullandıklarına” işaret etti.

Kaynaklar, son birkaç haftalarda bu bölgelerde çok sayıda operasyon gerçekleştirildiğini ve İsrail araçlarının patlayıcı düzenekler ve tanksavar füzeleriyle hedef alındığını belirtti.

Kaynaklar, savaşın belirli bir döneminde, büyük tünelin içinde, saha komutanlarının İsrail güçlerine karşı muharebeleri yönettiği, bu güçlerin hareketlerinin izlendiği ve onlara karşı saldırı planlamak için hareketlerinin belgelendiği komuta ve kontrol için özel tüneller bulunduğuna dikkat çekti.

rtgy6u
Gazze tünelinin içindeki bir İsrail askeri, Kasım 2023 (Reuters)

İsrail güçleri, savaşın başlangıcında ve Netzarim ekseninin kontrolünde duyurulduğu gibi, bazıları 2 ve 3 kilometre uzunluğa ulaşan, bazıları Gazze Şeridi'nin kuzeyi ile merkezini birbirine bağlayan ve araçların geçtiği çeşitli büyüklükteki tünellerin imha edildiğini sık sık duyurdu.

İsrail güçleri Gazze Şeridi'nde 20 aydan fazla bir süredir faaliyet göstermelerine, Hamas'ın kabiliyetlerini önemli ölçüde yok etmeyi başardıklarını iddia etmelerine rağmen, Han Yunus örneğinde olduğu gibi girdikleri bölgelere her yeniden girişlerinde daha fazla tünel ortaya çıkarmakta ve bunları yok etmek için çalışmaktadırlar. Saha kaynakları İsrail ordusunun daha önce bu bölgede en az bir kez, bazı bölgelerde ise iki kez operasyon düzenlediğini vurguluyor.