270 sivil ve siyasi aktivist İran'daki seçimleri boykot edeceğini duyurdu

İran'ın Kum kentinde bir kadın, üzerinde Dini Lider Ali Hamaney'in resminin bulunduğu reklam panosunun önünden geçiyor (AFP)
İran'ın Kum kentinde bir kadın, üzerinde Dini Lider Ali Hamaney'in resminin bulunduğu reklam panosunun önünden geçiyor (AFP)
TT

270 sivil ve siyasi aktivist İran'daki seçimleri boykot edeceğini duyurdu

İran'ın Kum kentinde bir kadın, üzerinde Dini Lider Ali Hamaney'in resminin bulunduğu reklam panosunun önünden geçiyor (AFP)
İran'ın Kum kentinde bir kadın, üzerinde Dini Lider Ali Hamaney'in resminin bulunduğu reklam panosunun önünden geçiyor (AFP)

270'den fazla İranlı sivil ve siyasi aktivist, cuma günü yapılması planlanan parlamento seçimlerini boykot ettiklerini ifade eden bir bildiri yayınlayarak yetkilileri "seçimlere müdahale etmekle" ve "aldatıcı bir manzara" sunmakla suçladı.

Bu seçim, 2022'nin sonlarında ülkeyi sarsan protesto hareketlerinin patlak vermesinden bu yana gerçekleşen ilk seçim olacak. Genç kadın Mahsa Amini'nin başörtüsü takmadığı gerekçesiyle ahlak polisi tarafından tutuklanmasının ardından hayatını kaybetmesiyle ülkede protestolar başlamıştı.

Bu bağlamda uzmanlar, oy kullanmama oranının yüksek olmasını, hatta İslam Cumhuriyeti'nin kurulduğu 1979 yılından bu yana en yüksek seviyesine ulaşmasını bekliyor.

Reformculara yakın "Zeytun" adlı bir sitede yer alan habere göre, aralarında İslam Cumhuriyeti'nin eski yetkilileri ve milletvekillerinin de bulunduğu aktivistler, yaptıkları açıklamada, seçim sürecinin önceki aşamalara göre daha kötü bir durumda gerçekleştiğini belirtti.

Aktivistler, ülkede reform çağrısının çıkmaza girdiğine dikkat çekerek, "eleştirenleri tamamen ortadan kaldıracak bir ameliyattan" söz etti. Özellikle 3 yıl önce İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin kazandığı cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra iktidarların devlet kurumlarını aşırı muhafazakar hareketle sınırlandırma yaklaşımını eleştirdiler.

frvbrf
Belediye çalışanı, Tahran'ın güneyindeki Ebuzer'deki bir caddede seçim kampanyası afişlerinin asılı olduğu panonun önündeki yırtılmış fotoğraflar parçalarını topluyor (AFP)

Muhafız Konseyi'nin reformcu partilerin önde gelen adaylarının taleplerini reddetmesinin ardından seçimleri boykot çağrıları arttı.

Sansür ve seçim denetimi mekanizmalarının kullanılması yoluyla adayların uygunluğuna yönelik geniş bir ret politikası uygulandığını ifade eden aktivistler, bu durumun, farklı güçlerin ve hareketlerin seçimlere katılımını önceki dönemlere kıyasla daha fazla engellediğini belirtti. Aktivistler, şunları ekledi:

Bu nedenle, seçim kampanyasına genel katılımın büyük ölçüde azaldığı, hatta çoğu reformcu çevrenin büyük bir hayal kırıklığına uğradığı ve çekildiği bir durum olmuştur.

Aktivistler, açıklamalarını şöyle sürdürdü:

"Oy vermek temel bir hak ve hukuka dayalı her demokratik sistem için meşruiyet kaynağı. Farklı yönelimlerin ve çeşitliliğin, özellikle de toplumdaki grupların çoğunluğunun taleplerini temsil eden köklü partilerin ve hareketlerin yokluğu, seçimlerin anlamını ve nesnelliğini ortadan kaldırdı ve şu anda da bunu görüyoruz. Halkın genel siyasi haklarına aykırı olduğu açık bir şekilde kurgulanan seçimlere katılmamayı görevimiz olarak görüyoruz ve bu aldatıcı manzaraya boyun eğmeyeceğiz.”

“Mutedil” aday
İran Devrim Muhafızları'na bağlı Tasnim haber ajansı, Tahran'da, Ali Mütahhari'nin liderliğindeki 'Sada-i Millet (Halkın Sesi)' listesinin tanıtıldığı bir basın toplantısına ev sahipliği yaptı. Liste, reformcu ve ılımlı adayların yanı sıra bağımsız adayları da içerdi.

Mütahhari'nın girişimi, muhalefet partilerinin boykot çağrılarına tepki gösteren 'Devrim Muhafızları' ve hükümet medyasının ilgisini çekti. Aynı şekilde adaylarının seçimlerden dışlanmasından memnun olmayan reformcu hareketin de dikkatini çekti. Ajans, yabancı ve yerel medya organlarının basın toplantısına katıldığını belirtti.

Mutahhari önceki parlamento dönemlerinde milletvekiliydi ancak 4 yıl önce Muhafız Konseyi adaylık talebini reddetti. Muhafız Konseyi, onun 2021 başkanlık yarışına katılımını da reddetmişti.

Başörtüsü kanunu başta olmak üzere İranlıları ilgilendiren birçok konuya değinen Mutahhari, “Başörtüsü meselesinin bir yasaya ihtiyacı yok. Başörtüsü ülkenin ana sorunu değil.” dedi.

Web sitelerinin engellenmesi ve sansür uygulanmasına ilişkin sorulara yanıt olarak Mutahhari şunları söyledi:

Mevcut engellemeyi kabul etmeyeceğiz, çünkü bunun insanların haklarını ihlal ettiğini düşünüyoruz.

edrvreb
İran Devrim Muhafızları’na bağlı Tasnim haber ajansı, boykot çağrıları ortasında ılımlı aday Ali Mutahhari için basın toplantısı düzenledi.

Mutahhari, katılım oranının dört yıl önce gerçekleşen seçimlere göre daha yüksek olmasını bekliyor. Önceki seçimlere katılım, ülke genelinde yüzde 42'nin biraz üzerine, başkent Tahran'da ise yaklaşık yüzde 25'e ulaşmıştı. Tahran, İran Parlamentosu'ndaki 290 sandalyenin 30'unu elinde bulunduran en büyük seçim bölgesidir.

Parti figürleri ve liderleriyle hiçbir teması olmadığını belirten Mutahhari, aynı zamanda İtidal ve Kalkınma Partisi (Eski Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin Partisi), Karkzaran Partisi (Eski Cumhurbaşkanı Ali Ekber Haşimi Rafsancani'nin Partisi), İran'ın dini lideri Ali Hamaney'in danışmanı Kemal Harazi’ye yakın Nida İraniyyan Partisi ve 2011'den bu yana tutuklu olan reformcu din adamı Mehdi Kerrubi tarafından kurulan İtimad Milli Partisi’nin desteğine sahip olduğuna dikkat çekti.

Kerrubi, oğlunun seçim sürecinde kendisini desteklediğine veya desteklemediğine dair açıklama yapmayarak sessiz kaldığını söyledi.

Sandığa gitmekten geri durmanın ve boykotun "ülkenin reformu için bir çözüm olmadığını" söyleyen Mutahhari, şöyle konuştu: “Oy vermemeyi savunanlar bir noktaya kadar haklılar. Çünkü daha önceki Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri tamamen özgür değildi. Rekabetin olmadığı konusunda herkes hemfikir, bazıları da şikayetçi. Ayrıca geçmişte yaşananlar da acıydı ama oy vermemek çözüm değil. Ilımlı bir azınlığın Parlamentoya girmesi, ılımlı ve yetkin bir hükümetin yükselişinin önünü açabilir. Seçimleri boykot etmek, aşırılıkçıların alanını genişletmek anlamına gelir ve bu, ülkenin çıkarına hizmet etmez. İnsanlar bu rejimin kökenini kabul ediyor ama sadece reform talep ediyorlar. Bazılarının rejimi devirmek amacıyla seçimlere katılmama yönündeki açıklamaları bizim istediğimiz bir şey değil. Devrimi desteklemekten vazgeçmemeliyiz. Eksiklikleri telafi edebiliriz. Öte yandan protestolarda göstericilerin öldürülmesi sonucunda halkın yöneticilere olan güveni azaldı. Örneğin Ukrayna uçağı meselesi halkın rejime olan güvenini azalttı” dedi.

Askeri saldırı

AFP, mevcut bölgesel koşullarda özellikle de Gazze Savaşı’nın gölgesinde, seçimleri gölgeleyen boykot çağrılarının aksine İran'daki muhafazakarların ve aşırılık yanlılarının kalesi olan Kum şehrinden seçimlere katılım yönündeki görüşleri takip etti.

AFP’nin raporuna göre, kentte seçim sonuçları "kesinleşmiş görünüyor". İlahiyat öğrencisi Muhammed Hasan Caferi, birçok İranlının "uluslararası öneme sahip" bu seçimlere kayıtsız kalmasından üzüntü duyduğunu söyledi. 27 yaşındaki genç, "İnşallah oy kullanacağım. Çünkü seçimler ülkenin iç ve dış gücünü artırıyor.” dedi.

Ajansın aktardığına göre, Kum şehrinin sokaklarına Dini Lider Ali Hamaney'in "Daha güçlü olalım" sloganıyla insanları oy kullanmaya çağıran pankartlar asıldı.

dsvfd
Fotoğraf:  (AFP)

Bölgedeki gergin jeopolitik durum bağlamında ev hanımı Rehberi (40), cuma günü yapılacak seçimlerin "ülkenin bağımsızlığını" vurgulamak için bir fırsat oluşturduğunu söylüyor. Kum'da yaşayan İranlı çarşaflı kadın, sözlerine şunları ekliyor:

Bölgedeki bu huzursuzluk, düşmanın medya üzerinden saldırıları ve ülkemize yönelik tehditler ışığında, insanlar oy vererek düşmanın tüm komplolarını etkisiz hale getirebilirler.

Muhammed Hasan Caferi de "katılımın zayıf olması halinde İran'a askeri saldırı başlatılması ihtimalinin" "daha güçlü" olacağı konusunda uyarıyor.

79 yaşındaki emekli Mecid Hüseyni, şunları söylüyor:

Bu seçimler İslam Cumhuriyeti'nin bir parçasıdır. Katılmazsak 40 yıllık emek boşa gidecek.



Kuzey Kore iki "yeni" hava savunma füzesini test etti

Kuzey Kore lideri Kim Jong Un stratejik seyir füzesi testini izliyor (Arşiv-AFP)
Kuzey Kore lideri Kim Jong Un stratejik seyir füzesi testini izliyor (Arşiv-AFP)
TT

Kuzey Kore iki "yeni" hava savunma füzesini test etti

Kuzey Kore lideri Kim Jong Un stratejik seyir füzesi testini izliyor (Arşiv-AFP)
Kuzey Kore lideri Kim Jong Un stratejik seyir füzesi testini izliyor (Arşiv-AFP)

Kuzey Kore, resmi medya organlarının bugün çıkan haberlere göre lider Kim Jong Un'un gözetiminde fırlatılan iki "yeni" hava savunma füzesini test etti. Pyongyang, Seul'ü sınırlarında huzursuzluk çıkarmakla suçladı.

fjuj
Kuzey Kore hükümeti tarafından yayınlanan bir fotoğrafta, dün belirtilmeyen bir yerde yapılan hava savunma füzesi testi görülüyor (AP)

Kuzey Kore Merkez Haber Ajansı (KCNA), dün gerçekleştirilen fırlatma testinin, iki füze sisteminin “üstün savaş kabiliyetine” sahip olduğunu gösterdiğini bildirdi.

rtbtr
Kuzey Kore'nin resmi haber ajansının yayınladığı bir fotoğrafta, Kim Jong Un'un katıldığı hava savunma füzesi testleri görülüyor (Reuters)

 


Emine Erdoğan, Melania Trump'a Gazze'deki çocuklar için mektup: Siz de bir mektup gönderin

Donald ve Melania Trump, 2019 yılının kasım ayında Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan’ı Beyaz Saray'da ağırladı (Reuters)
Donald ve Melania Trump, 2019 yılının kasım ayında Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan’ı Beyaz Saray'da ağırladı (Reuters)
TT

Emine Erdoğan, Melania Trump'a Gazze'deki çocuklar için mektup: Siz de bir mektup gönderin

Donald ve Melania Trump, 2019 yılının kasım ayında Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan’ı Beyaz Saray'da ağırladı (Reuters)
Donald ve Melania Trump, 2019 yılının kasım ayında Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan’ı Beyaz Saray'da ağırladı (Reuters)

Türkiye'nin First Lady'si Emine Erdoğan dün, ABD’nin First Lady'si Melania Trump'a, Ukrayna'daki çocuklar için yaptığına benzer şekilde Gazze Şeridi'ndeki Filistinli çocuklarla ilgili olarak İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'ya bir mektup göndermesi çağrısında bulundu.

Geçtiğimiz hafta Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Alaska'yı ziyaret ettiğinde, ABD Başkanı Donald Trump konuğuna eşi tarafından Ukrayna için yazılan bir ‘barış mektubunu’ iletti.

Türkiye Cumhurbaşkanlığı tarafından yayınlanan ve Melania Trump'a hitaben yazılan mektupta Emine Erdoğan, 7 Ekim 2023 tarihinde Hamas'ın saldırıları sonrasında İsrail ordusu tarafından yürütülen savaş ve abluka altında yaşayan Gazze halkına da aynı ‘hassasiyetin’ gösterilmesini istedi.

Fransız Haber Ajansı AFP'nin aktardığına göre Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan mektubunda şu ifadelere yer verdi:

“Savaşta hayatını kaybeden 648 Ukraynalı çocuk için gösterdiğiniz bu önemli hassasiyetinizi daha da güçlü bir şekilde, 2 sene içerisinde 18 bini çocuk olan 62 bin masum sivilin zalimce katledildiği Gazze için de göstereceğinize inanıyorum.

Gazze'deki insani krizin durdurulmasına yönelik güçlü çağrınızı içeren bir mektubu da, İsrail Başbakanı Netanyahu'ya göndermeniz son derece anlamlı olacaktır.

Gazze adına sizden gelecek bir çağrının, Filistin halkına tarihi bir sorumluluğun da ifası olacağı kanaatindeyim.

Bir anne, bir kadın ve bir insan olarak, mektubunuzda ifade ettiğiniz duyguları içtenlikle paylaşıyorum ve aynı umudu, barış ve huzur için özlem duyan Gazze'deki çocuklara da vereceğinizi umuyorum.”

Öte yandan Birleşmiş Milletler (BM) cuma günü Gazze'de resmi olarak kıtlık ilan ederken Netanyahu, bunu ‘tamamen yalan’ olarak nitelendirdi.


Trump'ın rehineler hakkındaki açıklamaları, Gazze'de ateşkes sağlanması yönündeki arabuluculuk çabalarına katkı sağlayacak mı?

Gazze Şeridi'nin orta kesiminde insani yardım çantaları taşıyan Filistinliler (AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesiminde insani yardım çantaları taşıyan Filistinliler (AFP)
TT

Trump'ın rehineler hakkındaki açıklamaları, Gazze'de ateşkes sağlanması yönündeki arabuluculuk çabalarına katkı sağlayacak mı?

Gazze Şeridi'nin orta kesiminde insani yardım çantaları taşıyan Filistinliler (AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesiminde insani yardım çantaları taşıyan Filistinliler (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump, Gazze Şeridi'ndeki durumu yeniden gündeme getirerek iki rehinenin hayatını kaybettiğini söyledi ve Gazze Şeridi'nin tamamının işgalini açıkça reddetmeden kalan rehinelerin serbest bırakılmasını talep etti. Bu arada, arabulucular tarafından sunulan yeni önerinin İsrail tarafından yanıtlanması veya İsrail'in görüşmelere katılması bekleniyor.

Şarku’l Avsat'a konuşan uzmanlar, bir hafta önce ortaya atılan 60 günlük ateşkes önerisini açıkça desteklemeyen ABD'nin açıklamasının, arabulucuların devam eden çabalarını desteklemeye yardımcı olmayacağına inanıyor. Uzmanlar, Başbakan Binyamin Netanyahu'nun ekibinin, askeri operasyonun baskısıyla paralel olarak yakında müzakerelere katılacağını düşünüyor. Bu da bir anlaşmaya varmanın Hamas'ın taviz vermesi veya yeni bir çöküşe bağlı olacağı anlamına geliyor.

İsrail gazetesi Maariv dün, Trump'ın hayatta olan rehinelerin sayısı hakkındaki açıklamalarının ‘aileleri sarsmış’ olduğunu ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'yu müzakere seçeneğine geri dönmeye itebileceğini bildirdi.

Beyaz Saray'da basın mensuplarına konuşan Trump, ocak ve mart ayları arasında yapılan son ateşkes anlaşması sırasında rehinelerin serbest bırakılmasından övgüyle bahsetti ve son grup rehinelerin evlerine dönmesi için sarfedilen çabaları anlattı. Trump, “Şu anda 20 rehine var. Ancak ikisi artık hayatta olmadığı için bu sayı 20’den az olabilir” ifadelerini kullandı. Trump, açıklamasında 20'den az rehinenin hayatta olduğu iddiasını ayrıntılı olarak açıklamadı ve “Rehineleri serbest bırakmak için elimizden geleni yapıyoruz, bu kolay değil” dedi.

Hamas'ın rehineleri alıkoyması ve müzakerelere atıfta bulunan Trump, “Bu durum sona ermeli... Bu şantajdır ve sona ermelidir” şeklinde konuştu. Trump'a, rehinelerin aileleri buna karşı çıkmasına ve çocuklarının ölüm cezasına çarptırılmasından korkmasına rağmen, ABD'nin İsrail'in Gazze şehrini ele geçirme kararını neden desteklediği sorulduğunda, “Hepsi değil” diye cevap verdi ve rehinelerin akrabalarının bir kısmının genişletilmiş Gazze operasyonunu desteklediğini ima etti.

İsrail Kanal 12 televizyonu, bilgi sahibi kaynaklara dayanarak, rehinelerin serbest bırakılmasının, özellikle Trump'ın hayatta kalan rehinelerin sayısının az olduğuna dair açıklamaları ışığında, mevcut durumlarının ciddiyeti nedeniyle acil olduğunu bildirdi. İsrail'in rehinelerden sorumlu hükümet yetkilisi Gal Hirsch, “Elimizdeki bilgilere göre, hayatta olan rehinelerin sayısında herhangi bir değişiklik yok. Rehinelerin 20'si hayatta, 2'si ciddi tehlike altında ve 28'i öldü” şeklinde bir açıklama yaptı.

Bu gelişmeler, Netanyahu'nun Gazze'de savaşan askeri birlikleri teftişi sırasında, ordunun Gazze şehrini kontrol altına alma ve Hamas'ı ‘yenme’ planlarını onayladığını ve tüm rehinelerin serbest bırakılması ve savaşın ‘İsrail'in kabul edebileceği şartlarda’ sona erdirilmesi için derhal müzakerelerin başlatılmasını emrettiğini açıklamasından bir gün sonra geldi.

dfvgth
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye'ye düzenlenen İsrail hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (AFP)

İsrail-Filistin ilişkilerinde uzmanlaşmış siyaset bilimi profesörü Dr. Tarık Fehmi, Trump'ın Netanyahu'yu ateş altında müzakerelere zorlayarak Hamas'ı daha fazla taviz vermeye ve müzakere koşullarını kendi lehine iyileştirmeye zorlamak ya da yaklaşan askeri operasyonu meşrulaştırmak istediğini düşünüyor. Fehmi, Mısırlı arabulucunun her halükârda saldırıların geçici olarak durdurulması veya savaşın sona erdirilmesi için bir uzlaşma sağlanması amacıyla temaslarını sürdüreceğini belirtti.

Filistinli siyasi analist Nizar Nazzal, Trump'ın açıklamalarının kaçamak olduğunu ve bir yandan rehinelerin ailelerinin duygularına hitap ederken, diğer yandan Netanyahu'nun Gazze Şeridi'nin işgalini hızlandırmasını desteklediğini düşünüyor. Bu açıklamaların arabulucuların çabalarını desteklemediğini vurgulayan Nazzal, İsrail'in operasyonun başlamasını onaylamasının şaka ya da müzakere taktiği değil, uygulanacak ciddi bir tutum olduğunu ifade etti.

Bu değerlendirmeler, İsrail Kanal 12 televizyonunun cuma günü yayınladığı, ‘anlaşma görüşmelerinin tarihi ve yerini koordine etmek için müzakerelerin sürdüğü ve İsrail heyetinin önümüzdeki günlerde ayrılması beklendiği’ yönündeki haberinin ardından geldi.

Kanal 12, bir kaynağın ‘İsrail ile Hamas arasındaki teklifte önemli bir fark bulunmadığını ve bir anlaşmaya varılabileceğini, ancak kararın Netanyahu'nun elinde olduğunu’ söylediğini aktardı. Kanal 12, Gazze şehrine yönelik yeni saldırının, saldırı için gerekli yedek kuvvetlerin çağrılmasından yaklaşık iki hafta sonra, eylül ayı ortasında başlayacağını belirtti.

Axios internet sitesi, üst düzey bir İsrailli yetkilinin şu sözlerini aktardı: “Müzakerelerin yeri belirlendiğinde, Başbakan tüm rehineler -hayatta olanlar ve ölenler- için müzakere etmek ve İsrail'in şartlarına göre savaşı sona erdirmek üzere bir İsrail heyetinin gönderilmesini emredecek.”

Bazı yetkililerin defalarca dile getirdiği İsrail'in şartları, Hamas'ın geçtiğimiz pazartesi günü kabul ettiği kısmi teklife resmi bir yanıt gelmemesiyle birlikte ortaya çıktı. Teklif, 60 günlük ateşkesin ilk aşaması kapsamında Gazze Şeridi'nde tutulan 10 rehinenin serbest bırakılmasını ve 18 cesedin teslim edilmesini öngörüyor. Geriye kalan rehineler ise daha kapsamlı bir çözüm için yürütülen müzakerelere paralel olarak ikinci aşamada serbest bırakılacak. Ancak İsrail, tüm rehinelerin aynı anda serbest bırakılması konusunda ısrar ediyor.

xcdfgth
Gazze şehrindeki bir aşevinin önünde boş kaplarla pirinç pilavı almayı bekleyen Filistinli çocuklar (AFP)

Hamas liderlerinden Mahmud Merdavi, cuma günü televizyonda yaptığı açıklamada, hareketin tüm Filistinli mahkumların ve İsrailli rehinelerin serbest bırakılmasına yol açacak kapsamlı bir anlaşma imzalamaya hazır olduğunu, ancak Netanyahu'nun “müzakereleri kasten engellediğini ve savaşı sona erdirmek yerine sürdürmeye çalıştığını, arabuluculara yanıt vermediğini ve çelişkili açıklamalarla kaçtığını” söyledi. Hamas'ın savaşı sona erdirmeye, Filistinli mahkumları ve İsrailli rehineleri serbest bırakmaya ve tamamen Filistinli bir vizyonla yardım ve yeniden yapılanmanın sağlanmasına yol açan herhangi bir formüle karşı çıkmadığını vurguladı.

Fehmi, İsrail'in Hamas'a yönelik askeri operasyonun baskısı altında dayatmak istediği yeni koşullarla ve ABD'nin İsrail'e bunları uygulaması için yeşil ışık yakması nedeniyle Tel Aviv’in müzakerelere katılmasını bekliyor. Bu senaryo göz önüne alındığında, müzakerelerin bir anlaşmaya varacağı söylenemez.

Nazzal, İsrail'in Hamas'ın silahsızlandırılması da dahil olmak üzere sadece kendi koşullarını görüşmek için heyetini göndereceğini ve ardından Hamas'ın beklenen reddiyle zaman kaybedeceğini düşünüyor. Nazzal, anlaşma veya uzlaşma ihtimalinin ufukta görünmediğini, aksine tüm işaretlerin askeri operasyona işaret ettiğini, müzakerelerin müzakere için yapılmasının hiçbir sonuç vermeyeceğini vurguladı.