270 sivil ve siyasi aktivist İran'daki seçimleri boykot edeceğini duyurdu

İran'ın Kum kentinde bir kadın, üzerinde Dini Lider Ali Hamaney'in resminin bulunduğu reklam panosunun önünden geçiyor (AFP)
İran'ın Kum kentinde bir kadın, üzerinde Dini Lider Ali Hamaney'in resminin bulunduğu reklam panosunun önünden geçiyor (AFP)
TT

270 sivil ve siyasi aktivist İran'daki seçimleri boykot edeceğini duyurdu

İran'ın Kum kentinde bir kadın, üzerinde Dini Lider Ali Hamaney'in resminin bulunduğu reklam panosunun önünden geçiyor (AFP)
İran'ın Kum kentinde bir kadın, üzerinde Dini Lider Ali Hamaney'in resminin bulunduğu reklam panosunun önünden geçiyor (AFP)

270'den fazla İranlı sivil ve siyasi aktivist, cuma günü yapılması planlanan parlamento seçimlerini boykot ettiklerini ifade eden bir bildiri yayınlayarak yetkilileri "seçimlere müdahale etmekle" ve "aldatıcı bir manzara" sunmakla suçladı.

Bu seçim, 2022'nin sonlarında ülkeyi sarsan protesto hareketlerinin patlak vermesinden bu yana gerçekleşen ilk seçim olacak. Genç kadın Mahsa Amini'nin başörtüsü takmadığı gerekçesiyle ahlak polisi tarafından tutuklanmasının ardından hayatını kaybetmesiyle ülkede protestolar başlamıştı.

Bu bağlamda uzmanlar, oy kullanmama oranının yüksek olmasını, hatta İslam Cumhuriyeti'nin kurulduğu 1979 yılından bu yana en yüksek seviyesine ulaşmasını bekliyor.

Reformculara yakın "Zeytun" adlı bir sitede yer alan habere göre, aralarında İslam Cumhuriyeti'nin eski yetkilileri ve milletvekillerinin de bulunduğu aktivistler, yaptıkları açıklamada, seçim sürecinin önceki aşamalara göre daha kötü bir durumda gerçekleştiğini belirtti.

Aktivistler, ülkede reform çağrısının çıkmaza girdiğine dikkat çekerek, "eleştirenleri tamamen ortadan kaldıracak bir ameliyattan" söz etti. Özellikle 3 yıl önce İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin kazandığı cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra iktidarların devlet kurumlarını aşırı muhafazakar hareketle sınırlandırma yaklaşımını eleştirdiler.

frvbrf
Belediye çalışanı, Tahran'ın güneyindeki Ebuzer'deki bir caddede seçim kampanyası afişlerinin asılı olduğu panonun önündeki yırtılmış fotoğraflar parçalarını topluyor (AFP)

Muhafız Konseyi'nin reformcu partilerin önde gelen adaylarının taleplerini reddetmesinin ardından seçimleri boykot çağrıları arttı.

Sansür ve seçim denetimi mekanizmalarının kullanılması yoluyla adayların uygunluğuna yönelik geniş bir ret politikası uygulandığını ifade eden aktivistler, bu durumun, farklı güçlerin ve hareketlerin seçimlere katılımını önceki dönemlere kıyasla daha fazla engellediğini belirtti. Aktivistler, şunları ekledi:

Bu nedenle, seçim kampanyasına genel katılımın büyük ölçüde azaldığı, hatta çoğu reformcu çevrenin büyük bir hayal kırıklığına uğradığı ve çekildiği bir durum olmuştur.

Aktivistler, açıklamalarını şöyle sürdürdü:

"Oy vermek temel bir hak ve hukuka dayalı her demokratik sistem için meşruiyet kaynağı. Farklı yönelimlerin ve çeşitliliğin, özellikle de toplumdaki grupların çoğunluğunun taleplerini temsil eden köklü partilerin ve hareketlerin yokluğu, seçimlerin anlamını ve nesnelliğini ortadan kaldırdı ve şu anda da bunu görüyoruz. Halkın genel siyasi haklarına aykırı olduğu açık bir şekilde kurgulanan seçimlere katılmamayı görevimiz olarak görüyoruz ve bu aldatıcı manzaraya boyun eğmeyeceğiz.”

“Mutedil” aday
İran Devrim Muhafızları'na bağlı Tasnim haber ajansı, Tahran'da, Ali Mütahhari'nin liderliğindeki 'Sada-i Millet (Halkın Sesi)' listesinin tanıtıldığı bir basın toplantısına ev sahipliği yaptı. Liste, reformcu ve ılımlı adayların yanı sıra bağımsız adayları da içerdi.

Mütahhari'nın girişimi, muhalefet partilerinin boykot çağrılarına tepki gösteren 'Devrim Muhafızları' ve hükümet medyasının ilgisini çekti. Aynı şekilde adaylarının seçimlerden dışlanmasından memnun olmayan reformcu hareketin de dikkatini çekti. Ajans, yabancı ve yerel medya organlarının basın toplantısına katıldığını belirtti.

Mutahhari önceki parlamento dönemlerinde milletvekiliydi ancak 4 yıl önce Muhafız Konseyi adaylık talebini reddetti. Muhafız Konseyi, onun 2021 başkanlık yarışına katılımını da reddetmişti.

Başörtüsü kanunu başta olmak üzere İranlıları ilgilendiren birçok konuya değinen Mutahhari, “Başörtüsü meselesinin bir yasaya ihtiyacı yok. Başörtüsü ülkenin ana sorunu değil.” dedi.

Web sitelerinin engellenmesi ve sansür uygulanmasına ilişkin sorulara yanıt olarak Mutahhari şunları söyledi:

Mevcut engellemeyi kabul etmeyeceğiz, çünkü bunun insanların haklarını ihlal ettiğini düşünüyoruz.

edrvreb
İran Devrim Muhafızları’na bağlı Tasnim haber ajansı, boykot çağrıları ortasında ılımlı aday Ali Mutahhari için basın toplantısı düzenledi.

Mutahhari, katılım oranının dört yıl önce gerçekleşen seçimlere göre daha yüksek olmasını bekliyor. Önceki seçimlere katılım, ülke genelinde yüzde 42'nin biraz üzerine, başkent Tahran'da ise yaklaşık yüzde 25'e ulaşmıştı. Tahran, İran Parlamentosu'ndaki 290 sandalyenin 30'unu elinde bulunduran en büyük seçim bölgesidir.

Parti figürleri ve liderleriyle hiçbir teması olmadığını belirten Mutahhari, aynı zamanda İtidal ve Kalkınma Partisi (Eski Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin Partisi), Karkzaran Partisi (Eski Cumhurbaşkanı Ali Ekber Haşimi Rafsancani'nin Partisi), İran'ın dini lideri Ali Hamaney'in danışmanı Kemal Harazi’ye yakın Nida İraniyyan Partisi ve 2011'den bu yana tutuklu olan reformcu din adamı Mehdi Kerrubi tarafından kurulan İtimad Milli Partisi’nin desteğine sahip olduğuna dikkat çekti.

Kerrubi, oğlunun seçim sürecinde kendisini desteklediğine veya desteklemediğine dair açıklama yapmayarak sessiz kaldığını söyledi.

Sandığa gitmekten geri durmanın ve boykotun "ülkenin reformu için bir çözüm olmadığını" söyleyen Mutahhari, şöyle konuştu: “Oy vermemeyi savunanlar bir noktaya kadar haklılar. Çünkü daha önceki Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri tamamen özgür değildi. Rekabetin olmadığı konusunda herkes hemfikir, bazıları da şikayetçi. Ayrıca geçmişte yaşananlar da acıydı ama oy vermemek çözüm değil. Ilımlı bir azınlığın Parlamentoya girmesi, ılımlı ve yetkin bir hükümetin yükselişinin önünü açabilir. Seçimleri boykot etmek, aşırılıkçıların alanını genişletmek anlamına gelir ve bu, ülkenin çıkarına hizmet etmez. İnsanlar bu rejimin kökenini kabul ediyor ama sadece reform talep ediyorlar. Bazılarının rejimi devirmek amacıyla seçimlere katılmama yönündeki açıklamaları bizim istediğimiz bir şey değil. Devrimi desteklemekten vazgeçmemeliyiz. Eksiklikleri telafi edebiliriz. Öte yandan protestolarda göstericilerin öldürülmesi sonucunda halkın yöneticilere olan güveni azaldı. Örneğin Ukrayna uçağı meselesi halkın rejime olan güvenini azalttı” dedi.

Askeri saldırı

AFP, mevcut bölgesel koşullarda özellikle de Gazze Savaşı’nın gölgesinde, seçimleri gölgeleyen boykot çağrılarının aksine İran'daki muhafazakarların ve aşırılık yanlılarının kalesi olan Kum şehrinden seçimlere katılım yönündeki görüşleri takip etti.

AFP’nin raporuna göre, kentte seçim sonuçları "kesinleşmiş görünüyor". İlahiyat öğrencisi Muhammed Hasan Caferi, birçok İranlının "uluslararası öneme sahip" bu seçimlere kayıtsız kalmasından üzüntü duyduğunu söyledi. 27 yaşındaki genç, "İnşallah oy kullanacağım. Çünkü seçimler ülkenin iç ve dış gücünü artırıyor.” dedi.

Ajansın aktardığına göre, Kum şehrinin sokaklarına Dini Lider Ali Hamaney'in "Daha güçlü olalım" sloganıyla insanları oy kullanmaya çağıran pankartlar asıldı.

dsvfd
Fotoğraf:  (AFP)

Bölgedeki gergin jeopolitik durum bağlamında ev hanımı Rehberi (40), cuma günü yapılacak seçimlerin "ülkenin bağımsızlığını" vurgulamak için bir fırsat oluşturduğunu söylüyor. Kum'da yaşayan İranlı çarşaflı kadın, sözlerine şunları ekliyor:

Bölgedeki bu huzursuzluk, düşmanın medya üzerinden saldırıları ve ülkemize yönelik tehditler ışığında, insanlar oy vererek düşmanın tüm komplolarını etkisiz hale getirebilirler.

Muhammed Hasan Caferi de "katılımın zayıf olması halinde İran'a askeri saldırı başlatılması ihtimalinin" "daha güçlü" olacağı konusunda uyarıyor.

79 yaşındaki emekli Mecid Hüseyni, şunları söylüyor:

Bu seçimler İslam Cumhuriyeti'nin bir parçasıdır. Katılmazsak 40 yıllık emek boşa gidecek.



Rapor: Netanyahu'nun Roman Goffman'ı kurumun başına getirmesi Mossad'da ‘hayal kırıklığı’ yarattı

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, askeri sekreteri Roman Goffman ile istişarelerde bulunuyor. (DPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, askeri sekreteri Roman Goffman ile istişarelerde bulunuyor. (DPA)
TT

Rapor: Netanyahu'nun Roman Goffman'ı kurumun başına getirmesi Mossad'da ‘hayal kırıklığı’ yarattı

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, askeri sekreteri Roman Goffman ile istişarelerde bulunuyor. (DPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, askeri sekreteri Roman Goffman ile istişarelerde bulunuyor. (DPA)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun askeri sekreteri Roman Goffman’ı yeni Mossad başkanı olarak atama kararı, kurum içinde hayal kırıklığıyla karşılandı. Şarku’l Avsat’ın İsrail gazetesi Yediot Aharonot’tan aktardığına göre, mevcut ve eski yetkililer bu değerlendirmeyi yaparken, birçok isim seçimin ‘sürpriz olmadığını’ belirtti.

Yetkililer, Netanyahu’nun Mossad içinden desteklediği adayları geri planda bırakarak Goffman’ı tercih etmesinin, onun istihbarat deneyiminin yetersizliği ve görevi erken bırakma ihtimali konusunda endişe yarattığını bildirdi. Buna karşılık Netanyahu’ya yakın çevreler, Goffman’ın ‘sadakati, sağduyusu ve agresif düşünme tarzının’ göreve uygun olduğunu savunuyor.

Netanyahu’nun bu yılın başlarında Şin-Bet’in (Şabak) başına kurum dışından David Zini’yi getirmesinin ardından, üst düzey Mossad yetkilileri benzer bir yaklaşımın tekrarlanmasını bekliyordu. Yetkililere göre Netanyahu, kendisine agresif, sadık ve ideolojik olarak uyumlu gördüğü isimleri kurum dışından seçmeyi tercih ediyor.

Eleştirmenler, bu adımın Netanyahu’nun ‘elitler’ ve ‘derin devlet’ olarak nitelendirdiği kesimlere karşı yürüttüğü daha geniş mücadelenin bir yansıması olduğunu savunuyor. Destekçileri ise Goffman’ın ‘güvenilir, ketum ve sadık’ bir isim olduğunu belirtiyor.

Bazı kaynaklar, atama sürecine ilişkin olarak Goffman’ın karar alınmadan önce Netanyahu’nun eşi Sara Netanyahu ile gayriresmi bir ‘görüşmeye’ çıktığını iddia etti. Başbakanlık Ofisi ise bu iddiayı “tamamen asılsız” diyerek reddetti.

frgt
Soldan sağa: Savunma Bakanı Yisrael Katz, Netanyahu’nun askeri sekreteri Roman Goffman, Başbakan Binyamin Netanyahu ve Netanyahu’nun Özel Kalem Müdürü Tzachi Braverman, Katar'daki saldırılar sırasında bir komuta merkezinde istişare ediyor. (Şin-Bet)

Bazı yetkililer, Goffman’ın akıcı Rusça konuşmasına karşın İngilizcesinin sınırlı olmasının, özellikle diplomatik temaslarda zorluk yaratabileceğini belirtiyor. Buna karşılık destekçileri, İngilizce hâkimiyetinin Mossad’ın temel görevleri açısından kritik bir gereklilik olmadığını savunuyor. Öte yandan, birçok üst düzey savunma yetkilisinin atamanın ardından kurum içinde bir istifa dalgası beklediği bildirildi.

Netanyahu’nun, görev süresi sona eren Mossad Başkanı David Barnea’nın önerdiği adayları göz ardı ederek, istihbarat çevrelerinde yükselmemiş olan Goffman’ı tercih ettiği belirtildi. Başbakan’ın kararını yakından takip eden kaynaklar, tercihin ‘sadakat’ ve ‘temkinli muhakeme’ ile şekillendiğini aktarırken, eski bir üst düzey savunma yetkilisi Goffman’ı ‘Netanyahu’ya son derece bağlı bir isim’ olarak tanımladı ve atamayı ‘şaşırtıcı’ olarak nitelendirdi.

Goffman’ın meslektaşları, onu ‘disiplinli bir subay’ olarak tanımlıyor; ayrıca tarih ve askeri strateji üzerine çokça okuduğu ifade ediliyor.

dfrgt
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Mossad Başkanı David Barnea Kudüs'te (DPA)

Askeri istihbaratta görev yapmış üst düzey bir yetkili, Goffman’ın ‘kurnaz ve cesur bir isim’ olduğunu söylemekle birlikte, bir Mossad başkanından beklenen operasyonel istihbarat geçmişine sahip olmadığını ifade etti.

Yetkili, “Sadece Rusça ve İbranice konuşuyor; İngilizce tek kelime bilmiyor. General rütbesini sadece bir yıl taşıdı ve bu büyüklükte bir kurumu hiç yönetmedi” dedi.

Buna karşılık, Netanyahu’ya yakın kaynaklar eleştirileri kesin bir dille reddederek Goffman’ın atanmasını ‘mükemmel bir tercih’ olarak nitelendirdi. Aynı kaynaklar, Goffman’ın Rusça bilgisi ve bölgesel hâkimiyetinin, Moskova’daki hassas görevlerde onu ‘eşsiz kıldığını’ savundu. Ayrıca askeri sekreter olarak Netanyahu’nun en yakın güvenlik danışmanı hâline geldiğini ve Hizbullah’ın üst düzey isimlerine yönelik suikastlar ile bu yıl İran’a karşı yürütülen operasyonlar da dahil olmak üzere önemli gizli faaliyetlerde rol aldığını belirttiler.

Goffman’la yakın çalışan bazı yetkililer ise onu ‘agresif ve alışılmışın dışında düşünen biri’ olarak tanımlıyor. Goffman’ın söz konusu özelliklerinin Mossad için kritik değer taşıdığı düşünülüyor. Bir yetkili, “Başbakan’ın en güvendiği güvenlik yardımcısı oydu; ne Genelkurmay Başkanı ne de Savunma Bakanı, her şeyde Goffman vardı” dedi.

Goffman’ın İngilizce eksikliğini sorun görenler olsa da, destekçileri Mossad’ın ana ilgi sahalarının (İran, Suriye ve Lübnan) İngilizce gerektirmediğini, buna karşın Rusça bilgisinin Moskova’nın İran ve diğer düşman aktörlerle olan ilişkileri nedeniyle önemli bir avantaj sağladığını vurguluyor.

Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir’in bu hafta Goffman’la görüşerek kendisini tebrik ettiği ve ordu olarak görev değişiminde destek vereceklerini söylediği açıklandı. Mossad’ın görevden ayrılan başkanı David Barnea’nın da Goffman’la konuşup başarı dilediği belirtildi. Netanyahu ise birçok adayla görüştüğünü, Goffman’ı ‘olağanüstü mesleki yetenekleri’ nedeniyle seçtiğini söyledi. Başbakan ayrıca Goffman’ın, 7 Ekim 2023’te Hamas saldırısı sırasında evinden çıkarak çatışmaya katıldığını ve ağır yaralandığını hatırlatarak rolünü övdü.


İran, Hürmüz Boğazı yakınlarında düzenlediği deniz tatbikatında füze fırlattı

İran, 20 Ağustos 2025'te İran'ın açıklanmayan bir yerinde askeri tatbikat sırasında füze fırlattı (Reuters)
İran, 20 Ağustos 2025'te İran'ın açıklanmayan bir yerinde askeri tatbikat sırasında füze fırlattı (Reuters)
TT

İran, Hürmüz Boğazı yakınlarında düzenlediği deniz tatbikatında füze fırlattı

İran, 20 Ağustos 2025'te İran'ın açıklanmayan bir yerinde askeri tatbikat sırasında füze fırlattı (Reuters)
İran, 20 Ağustos 2025'te İran'ın açıklanmayan bir yerinde askeri tatbikat sırasında füze fırlattı (Reuters)

İran devlet televizyonu, İran'ın deniz tatbikatının ikinci gününde Umman Denizi'ne ve stratejik Hürmüz Boğazı yakınlarına büyük füzeler fırlattığını bildirdi.

AP’nin haberine göre İran anakarasının derinliklerinden füze fırlatan paramiliter "Devrim Muhafızları"nın, dün başlayan tatbikatlarda Umman Denizi ve Hürmüz Boğazı yakınlarında bulunan komşu bölgedeki hedefleri vurduğu belirtildi.

Devrim Muhafızları'nın 5 Aralık 2025'te yayınladığı fotoğrafta, Güney İran kıyılarında askeri tatbikata katılan bir bot (EPA)Devrim Muhafızları'nın 5 Aralık 2025'te yayınladığı fotoğrafta, Güney İran kıyılarında askeri tatbikata katılan bir bot (EPA)

Füzelerin, menzili 2 bin kilometreye kadar ulaşan Qadr-110, Qadr-380 ve Kadir seyir füzeleri olduğunu belirten yetkili, Devrim Muhafızları'nın ayrıca 303 adlı bir balistik füze fırlattığını da belirtti, ancak daha fazla ayrıntı vermedi.

Televizyon görüntülerinde, füzelerin fırlatıldığı ve hedeflerini vurduğu görülüyor.

İran Devrim Muhafızları tarafından 5 Aralık 2025'te paylaşılan bir fotoğrafta, İran'ın güney kıyılarındaki sularda yapılan askeri tatbikat sırasında bir füzenin fırlatıldığı görülüyor.İran Devrim Muhafızları tarafından 5 Aralık 2025'te paylaşılan bir fotoğrafta, İran'ın güney kıyılarındaki sularda yapılan askeri tatbikat sırasında bir füzenin fırlatıldığı görülüyor.

Tatbikat, haziran ayında İsrail ile İran arasında yaşanan ve aralarında askeri liderler ve nükleer bilimcilerin de bulunduğu yaklaşık bin 100 kişinin ölümüne yol açan savaştan bu yana düzenlenen ikinci tatbikat. İran'ın füze saldırıları ise İsrail'de 28 kişinin ölümüne neden oldu.


Trump'ın yeni stratejisi, Amerikan varlığının dünyadaki konumunu belirlemeyi öngörüyor

Ulusal Güvenlik Stratejisi belgesinde Avrupa medeniyetinin silinmesi tehlikesine karşı uyarıda bulunulduABD Başkanı Donald Trump, 8 Eylül 2025'te Washington D.C.'deki İncil Müzesi'nde Beyaz Saray Din Özgürlüğü Komisyonu'na hitap ediyor (Reuters)
Ulusal Güvenlik Stratejisi belgesinde Avrupa medeniyetinin silinmesi tehlikesine karşı uyarıda bulunulduABD Başkanı Donald Trump, 8 Eylül 2025'te Washington D.C.'deki İncil Müzesi'nde Beyaz Saray Din Özgürlüğü Komisyonu'na hitap ediyor (Reuters)
TT

Trump'ın yeni stratejisi, Amerikan varlığının dünyadaki konumunu belirlemeyi öngörüyor

Ulusal Güvenlik Stratejisi belgesinde Avrupa medeniyetinin silinmesi tehlikesine karşı uyarıda bulunulduABD Başkanı Donald Trump, 8 Eylül 2025'te Washington D.C.'deki İncil Müzesi'nde Beyaz Saray Din Özgürlüğü Komisyonu'na hitap ediyor (Reuters)
Ulusal Güvenlik Stratejisi belgesinde Avrupa medeniyetinin silinmesi tehlikesine karşı uyarıda bulunulduABD Başkanı Donald Trump, 8 Eylül 2025'te Washington D.C.'deki İncil Müzesi'nde Beyaz Saray Din Özgürlüğü Komisyonu'na hitap ediyor (Reuters)

Trump yönetimi, uzun zamandır beklenen yeni stratejisinde, Amerika Birleşik Devletleri'nin uluslararası rolünün odak noktasını Latin Amerika ve göçle mücadeleye kaydıracağını duyurdu.

Bu sabahı yayınlanan yeni strateji, "küresel askeri duruşumuzu, dünyanın bizim bulunduğumuz bölgesine yönelik acil tehditleri ele alacak şekilde ayarlamayı ve son yıllarda veya on yıllarda ABD ulusal güvenliği açısından göreceli önemi azalan cephelerden uzaklaşmayı" taahhüt ediyor.

Belgeye göre Donald Trump liderliğindeki Amerika Birleşik Devletleri, dünya çapında kitlesel göçü sona erdirmeyi ve sınır kontrolünü "Amerikan güvenliğinin temel taşı" haline getirmeyi hedefliyor. "Ulusal Güvenlik Stratejisi" başlıklı belgede, "Kitlesel göç çağı sona ermelidir. Sınır güvenliği, ulusal güvenliğin en önemli unsurudur" ifadesi yer alıyor. Belgede ayrıca, "Ülkemizi yalnızca kontrolsüz göçten değil, aynı zamanda terörizm, uyuşturucu, casusluk ve insan ticareti gibi ulusötesi tehditlerden de korumalıyız" deniliyor.

Belgede ayrıca Avrupa medeniyetinin "silinme" riski konusunda uyarıda bulunularak, "mevcut eğilimler devam ederse, kıta 20 yıl veya daha kısa bir sürede tanınmaz hale gelecek" denildi. Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre 33 sayfalık belgede, Latin Amerika'da "Amerikan üstünlüğünün yeniden tesis edilmesi" çağrısı yapılıyor.

Trump yönetimi bugün yayınladığı "Ulusal Güvenlik Stratejisi" belgesinde hem Japonya'yı hem de Güney Kore'yi, Çin'e karşı kendini savunma çabalarında Tayvan'a daha fazla destek vermeye çağırdı.

Belgede, "Bu iki ülkeyi, düşmanları caydırmak ve Çin'in doğusundaki Tayvan'ı da içeren doğal bir adalar bariyeri olan ilk ada zincirini korumak için gerekli olan yeteneklere odaklanarak savunma harcamalarını artırmaya teşvik etmeliyiz" ifadesi yer aldı.