İsrailli siyaset bilimci, "mesihçi radikallerin" ülkenin politikalarını şekillendirdiğini söyledi

Fotoğraf: Mostafa Alkharouf/AA
Fotoğraf: Mostafa Alkharouf/AA
TT

İsrailli siyaset bilimci, "mesihçi radikallerin" ülkenin politikalarını şekillendirdiğini söyledi

Fotoğraf: Mostafa Alkharouf/AA
Fotoğraf: Mostafa Alkharouf/AA

İsrailli Siyaset Bilimci Gayil Talshir, Filistinlilerin Gazze Şeridi'nden sürülmesi gerektiğine dair aşırı fikirler ortaya atan aşırı sağcı "mesihçi radikallerin" ülkeyi ve Başbakan Binyamin Netanyahu'nun başındaki hükümetin politikalarını şekillendirdiğini belirtti.

İsrail'in Haaretz gazetesine konuşan Kudüs İbrani Üniversitesinde görev yapan siyaset bilimci Talshir, ülkedeki mesihçi radikal grupların İsrail'in siyasi liderliğini ve politikalarını nasıl şekillendirdiğine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Kudüs Uluslararası Kongre Merkezi'nde 28 Ocak'ta aşırı sağcılar tarafından düzenlenen ve "Filistinlileri Gazze'den sürme" fikrini savunan konuşmaların yapıldığı konferansa işaret eden Talshir, toplantıya katılanlar arasında Likud, Dini Siyonizm, Otzma Yehudit (Yahudi Gücü) ve Birleşik Tevrat Yahudiliği gibi dört partiden en az 10 bakan ve İsrail parlamentosunun neredeyse dörtte birine tekabül eden 27 milletvekilinin olduğuna dikkati çekti.

Aşırılık yanlısı fikirleriyle tanınan Maliye Bakanı Bezalel Smotrich'in "dinci" siyonist hareketi ele geçirdiğini ve bununla birlikte aşırı dinsel mesajların İsrail siyasetinin ana akımına yerleştiğini söyleyen Talshir, şöyle devam etti:

Örneğin, Tapınak Tepesi'ni (Mescid-i Aksa) ziyaret etmek. Yahudiliğin çoğu akımında aşırı bir eylem olarak değerlendirilen bu eylem, bugün sağda milliyetçi-sembolik bir eylem haline geldi. Aynı şey, Filistinlilerin özel mülkiyetindeki araziler üzerine inşa edilen ve bugün 'genç yerleşim yerleri' olarak anılan yasa dışı yerleşimci ileri karakolları için de geçerli. Bugün bunlar artık Netanyahu hükümetinin çizgisini dikte ediyor.

Netanyahu'nun siyasi çıkarları için başında bulunduğu Likud Partisini aşırı sağcıların partisi haline getirdiğine işaret eden İsrailli siyaset bilimci, "Şu anda Netanyahu'yu kontrol edenler, İsrail'deki siyasi sistemin nasıl kontrol edileceğinin genetik kodunu kırmış kişilerdir. Ona büyük bir saygı ve halkın lideri rolünü sunuyorlar ve karşılığında da eğitim sistemi, medya, yargı, ekonomi ve tabii ki işgal altındaki bölgeler gibi toplumun daha derin yapılarının kontrolünü alıyorlar." ifadelerini kullandı.

Gayil Talshir, İsrail'in Suudi Arabistan, Mısır ve Filistin ile jeostratejik bir anlaşmaya yönelik fırsatının hazirana kadar devam edeceğini ifade ederek, bu tarihten sonra ABD yönetiminin ülkedeki seçimler nedeniyle diplomasi hamlelerinin zorlaşacağını söyledi.

Benny Gantz ve Gadi Eisenkot gibi Savaş Kabinesi üyelerinin Netanyahu'ya ultimatom vermesi gerektiğini belirten Talshir, bu sayede Netanyahu'nun ülkenin çıkarlarını ilgilendiren kararlar almaya zorlanabileceğini belirtti.



‘Hayalet kamp’... Batı Şeria'da on binlerce kişi İsrail operasyonları nedeniyle yerinden edildi

Tulkerim Mülteci Kampı (DPA)
Tulkerim Mülteci Kampı (DPA)
TT

‘Hayalet kamp’... Batı Şeria'da on binlerce kişi İsrail operasyonları nedeniyle yerinden edildi

Tulkerim Mülteci Kampı (DPA)
Tulkerim Mülteci Kampı (DPA)

İsrail güçleri, işgal altındaki Batı Şeria'da büyüdüğü Tulkerim Mülteci Kampı’ndaki evleri yıkmaya başladığında Malik Lütfi, sahip olduğu birkaç dakika içinde ailesinin eşyalarından ne alacağını düşünürken kafası karışmıştı.

Altı çocuk babası 51 yaşındaki Lütfi, yakınlardaki Tulkerim kentinde küçük bir oda kiraladı. Ancak kuşatma altındaki kampta elektronik ev aletleri tamirhanesine erişimi olmadığı için kirayı ödeyecek geliri yok ve ailesinin geleceği konusunda endişeli.

asdfrgt
Tulkerim Mülteci Kampı’nda bir Filistinlinin üzerini arayan İsrail askeri (DPA)

Lütfi şunları söyledi: “Bizi 27 Ocak 2024'te yerlerimizden ettiler. Bizi evlerimizden çıkardılar ve geri gelmememizi söylediler. Bu yüzden altı aydır Tulkerim Mülteci Kampı’na dönmedik. Kendi başımıza oradan ayrıldık, çoğu insan yanına hiçbir şey almadı.”

Lütfi, durumu kendisinden daha kötü olan, aşırı kalabalık okullarda ya da tarım arazilerinde yaşamak zorunda kalan çok sayıda aile tanıdığını söyledi.

Lütfi, “Hükümetten ve insanların masraflarının karşılanması için yardım sözü veren hayırseverlerden yardım bekliyoruz” dedi.

cdfrgt
İsrail askerlerinin kestiği yolun kenarında bekleyen Tulkerim Mülteci Kampı sakinleri (DPA)

İşgal Edilmiş Topraklarda İnsan Hakları için İsrail Bilgi Merkezi (B'Tselem), İsrail operasyonlarının Batı Şeria'da Lütfi gibi on binlerce Filistinliyi evlerinden etmeye zorladığını bildirdi.

Bağımsız bir merkez olan B'Tselem, Tulkerim, Nur Şems ve Cenin mülteci kamplarında yaşayan yaklaşık 40 bin kişinin bu yıl askeri operasyonlar nedeniyle yerlerinden edildiğini belirtti.

İsrail, Batı Şeria'nın kuzeyindeki Tulkerim ve Cenin kentleri de dahil olmak üzere Filistinli militanların faaliyetlerine karşı harekete geçtiğini söylüyor.

Bir İsrail ordu sözcüsü dün yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Bu, kuvvetlerin bölgede serbestçe hareket etmesine ve engellenmeden hareket etmesine izin vermek için binaların yıkılmasını gerektiriyor.”

dfvghy
Tulkerim Mülteci Kampı’ndaki İsrail askerleri (DPA)

Açıklamada, “Bu yapıları yıkma kararı operasyonel gerekliliğe dayanmaktadır ve alternatif seçenekler değerlendirildikten sonra alınmıştır” denildi.

İsrail'in yıkımları yaygın uluslararası eleştirilere neden oldu ve Filistinliler arasında İsrail'in 1967 savaşında ele geçirdiği Batı Şeria'yı resmen ilhak etmek için organize bir çaba içinde olduğuna dair korkuların arttığı bir döneme denk geldi.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığına göre görgü tanıkları, bu hafta buldozerlerin bina enkazları arasında ilerlediğini ve yeni yolların moloz ve beton bloklarla dolduğunu ifade etti. Bölge sakinleri kamyonların üzerine sandalye, battaniye ve mutfak aletleri gibi eşyalarını yığdı.

swdert
Tulkerim Mülteci Kampı’nda bir Filistinlinin kimliğini kontrol eden İsrail askeri (DPA)

Tulkerim Valisi Abdullah Kemyil, yıkımların son haftalarda arttığını, yakındaki Tulkerim ve Nur Şems mülteci kamplarında 106 ev ve 104 diğer yapının yıkıldığını açıkladı.

Kemyil, “Tulkerim Mülteci Kampı'nda yaşananlar İsrail'in siyasi kararıyla işlenen bir suçtur ve bunun güvenlikle hiçbir ilgisi yoktur” dedi.

Kemyil sözlerine şöyle devam etti: “Operasyon devam ediyor, altyapının yıkımı sürüyor. Kampta hiçbir şey bırakmadılar. Tulkerim Mülteci Kampı, çeşitli yerlerinde sadece keskin nişancıların bulunduğu bir ‘hayalet kamp’ haline geldi.”

İsrail'in Batı Şeria'nın kuzeyinde ocak ayında başlattığı operasyon, 20 yıl önceki İkinci İntifada’dan bu yana gerçekleştirilen en büyük operasyonlardan biri.

Operasyonda insansız hava araçları (İHA) ve helikopterler tarafından desteklenen birkaç ordu tümeninin yanı sıra on yıllardır ilk kez ağır savaş tankları da kullanılıyor.

ABD ve Katar'ın Gazze Şeridi'nde ateşkes sağlama çabaları yoğunlaşırken, bazı uluslararası yetkililer ve insan hakları örgütleri de Batı Şeria'daki çalkantılı durumdan duydukları endişeyi dile getirdiler.

B'Tselem İletişim Direktörü Shai Barnes, “İsrail, Gazze Şeridi'ne yönelik mevcut saldırısında geliştirdiği taktik ve savaş doktrinlerini Batı Şeria'nın kuzeyinde de uygulamaya başladı. Bu, evlerin ve sivil altyapının kasıtlı ve yaygın bir şekilde tahrip edilmesini ve sivillerin ordunun savaş bölgesi olarak belirlediği alanlardan zorla göç ettirilmesini içeriyor” ifadelerini kullandı.

Hükümet içindeki ve dışındaki İsrailli aşırılık yanlıları, Filistinlilerin başkenti Doğu Kudüs olan ve Gazze Şeridi'ni de içine alacak bağımsız bir devlet kurmak istedikleri Batı Şeria'nın ilhak edilmesi için defalarca çağrıda bulundu.

İsrailli bakanlar Batı Şeria operasyonunun militan gruplarla mücadele dışında bir amacı olduğunu reddediyor. İsrail ordusu yaptığı açıklamada, uluslararası hukuka uyduğunu ve militanları hedef aldığını ifade etti.

Vali Abdullah Kemyil, yerinden edilmenin zaten ekonomik olarak zor durumda olan bir toplum üzerinde baskı yarattığını söyledi. Binlerce kişi camilere, okullara ve aileleriyle birlikte tıkış tıkış yaşadıkları evlere sığındı.

Altı ay sonra ilk kez geri dönen Lütfi, evlerdeki yıkımın boyutunun kendisini şok ettiğini söyledi.

Lütfi, “Çoğu insan gitti ve geri dönüp evlerine baktığınızda yıkılmış olduklarını görüyorsunuz. Yıkım çok büyük; geniş caddeler, altyapı, elektrik, internet… Eğer yeniden inşa etmek istiyorsanız, bu uzun zaman alacak” şeklinde konuştu.