Mali nasıl Rusya'nın Afrika’ya açılan kapısı oldu?

Bamako'daki askeri cunta, Fransız askerlerini 2022 yılında ülkeden geri çekilmeye zorladı

Halkların ruh halindeki Fransa'yı reddeden değişimle birlikte analistler diğer Afrika ülkelerinin de Rusya'nın kampına katılmasını bekliyor (AFP)
Halkların ruh halindeki Fransa'yı reddeden değişimle birlikte analistler diğer Afrika ülkelerinin de Rusya'nın kampına katılmasını bekliyor (AFP)
TT

Mali nasıl Rusya'nın Afrika’ya açılan kapısı oldu?

Halkların ruh halindeki Fransa'yı reddeden değişimle birlikte analistler diğer Afrika ülkelerinin de Rusya'nın kampına katılmasını bekliyor (AFP)
Halkların ruh halindeki Fransa'yı reddeden değişimle birlikte analistler diğer Afrika ülkelerinin de Rusya'nın kampına katılmasını bekliyor (AFP)

Rusya, 2020 yılının ağustos ayı öncesi Afrika'da şu anki gibi sağlam bir yer sahip olacağını hayal dahi edemezdi. Mali'de o ay, Rusya'ya olağanüstü bir açıklık göstermesine karşın ülkesinin eski sömürgecisi Fransa'ya eşi ve benzeri görülmemiş bir karşıtlık sergileyen Albay Assimi Goita liderliğindeki bir askeri darbe gerçekleşti.

Mali, bu darbeden dört yıl sonra, yani Moskova'nın silahlı isyancı, terörist ve diğerlerinden oluşan silahlı gruplarla mücadelesinde Bamako'ya yardım elini uzattığı yılların ardından güvenlik alanında ‘Rusya sayesinde’ elde ettiği büyük ilerlemeden oldukça memnun.

Mali, başta güvenlik olmak üzere birçok alanda Rusya'ya olan itimadını gizlemiyor (Reuters)
Mali, başta güvenlik olmak üzere birçok alanda Rusya'ya olan itimadını gizlemiyor (Reuters)

Birçok Afrika ülkesi, Rusya ile ittifak kurup Fransa’yı terk etti. Özellikle Burkina Faso, Nijer ve Orta Afrika Cumhuriyeti komşuları olan Mali'yi örnek aldı.

Mali Dışişleri Bakanı Abdoulaye Diop, Mali ordusunun, Tuareg isyancılarının kalesi olan Kidal bölgesinin kontrolünü ele geçirerek ağır darbe indirdiği Tuareg isyancılarına karşı önemli kazanımlar elde etmesinden aylar sonra yaptığı son açıklamada, Mali’nin Rusya ile stratejik ilişkileri güçlendirmekte kararlı olduğunu söyledi.

Öte yandan Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Malili mevkidaşı Diop ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada, “İki ülke arasında askeri ve teknik iş birliği etkin bir şekilde sürüyor. Eğitmenlerimizin çalışmaları, Malili askerlerin Rusya'da eğitilmesi ve Rus yapımı askeri teçhizatın Mali’ye teslim edilmesi sayesinde Mali'nin savunma yeteneklerinin güçlendirildiğini görüyoruz” ifadelerini kullandı.

Net okuma

Lavrov-Diop ortak basın toplantısını takip eden kimse, Diop'un Rusya'nın bölgedeki durumu net bir şekilde okuduğuna dair sözlerinden etkilenmeden edemez. 

Malili Bakan, açıklamasında, “Rusya'ya Mali'ye karşı özellikle insani yardım ve gıda yardımı konusunda yaptıklarından dolayı ayrıca teşekkür etmeliyim” diye ekledi.

Sudanlı Afrika işleri uzmanı Sadık er-Ruzeyki, Mali’nin, özellikle Fransa'nın Afrika politikasına karşı isyan eden ilk ülke olması nedeniyle, Afrika'yı tamamen Rusya'nın kontrolüne hazırlama sürecinde olduğunu değerlendirdi.

Mali’nin, Fransa’nın nüfuzundan kurtulmak ve diğer ülkelere model oluşturmak için girişimde bulunduğunu söyleyen Ruzeyki, değerlendirmesini şöyle sürdürdü:

“Fransa’nın Mali'de askeri varlığa sahip olduğu sırada Paris, Bamako'nun kendi topraklarında egemenliğini tamamen sağlamasını ve çatışmanın gidişatını belirlemesini engelledi. Fransız politikası, Azavad Ulusal Kurtuluş Hareketi (MNLA) ve radikal hareketlerle yapılan diyaloglarda dahi askeri bir çözüm ve söz konusu silahlı oluşumların ortadan kaldırılması arayışındaydı. Mali'nin, bu politikanın ulusal ve toplumsal dokuyu tehdit ettiğini ve ülkeyi parçalanmaya doğru sürüklediğini hissettiği görülüyor. Mali, askeri darbeden ve meydana gelen büyük değişikliklerden sonra Rusya'nın eski sömürgeciler gibi bir hırsının olmadığını daha ziyade Rus paramiliter Wagner grubunu askeri eğitim, savaşa katılım ve başka yollarla nüfuzunu artırmak için kullanan Rusya ile arasında ortak çıkarlar olduğunu anladı.”

Ne var ki Mali'deki askeri cunta, ülkede isyancı ve radikal gruplarla savaşan Fransız askerlerini 2022 yılında geri çekilmeye zorladı. Ardından 2023 yılında Birleşmiş Milletler (BM) Barışı Koruma Gücü, Mali'den ayrıldı. Mali Dışişleri Bakanı Diop'un açıklamalarına göre ülkesi nihayet pusulasını Rusya'ya çevirdi. Ancak bunun yanında Çin ve Türkiye gibi diğer güçlerle ilişkilerini de güçlendirmeyi hedefliyor.

Her iki ülke içinde yol açık

Öte yandan Afrika'ya yönelik içerikler üreten Fransız Jeune Afrique dergisinin haberine göre Rusya, Mali ve 10 bin asker kapasiteli askeri bir üssünün bulunduğu Orta Afrika Cumhuriyeti gibi ülkelerle olan ilişkilerinden yararlanarak Afrika'daki yerini sağlamlaştırmaya kararlı görünüyor. Rusya’nın Orta Afrika Cumhuriyeti’ndeki askeri üssü, Rusya'ya Batı Afrika bölgesindeki durumu yakından takip etme imkanı gibi çok büyük yetenekler kazandıran bir hamle olarak Güney Afrika Cumhuriyeti'nin en büyük şehri Johannesburg'a yaklaşık 80 kilometre uzaklıktaki başkent Bangui’de inşa edildi.

Malili siyasi analist Hamdy Diouawaara, yaptığı değerlendirmede şunları söyledi:

“Moskoca, Ukrayna’daki savaş başladığında kuşatılmış haldeydi. Üzerinde büyük bir baskı vardı. Aynı sıralarda Mali de ulusal topraklarını geri kazanmak ve teröristleri etkisiz hale getirmek için Rusya’nın elindeki askeri teçhizata ihtiyaç duyduğu boğucu bir kriz döneminden geçiyordu. Moskova ve Bamako, bu fırsatı değerlendirdi. Böylece iki ülke arasındaki en güçlü ittifak doğdu. Moskova'nın Fransa'nın Ukrayna'daki ağırlığını azaltması için baskı yapması gerekiyordu. Bu yüzden Fransa’ya karşı Mali kartını kullandı. Mali de Fransa'yı kendi topraklarındaki savaşta kendisi için gerçek bir ikilem olarak görüyordu. Böylece Rusya-Mali iş birliği altın tepside sunuldu.”

Her iki ülkenin de önünün açık olduğunu söyleyen Diouawaara, “Moskova, Mali'yi başta BM Güvenlik Konseyi (BMGK) olmak üzere uluslararası örgütlerde korurken Bomako  Fransa ve müttefiklerini Mali'den çıkarıyor” yorumunda bulundu.

Malili siyasi analistin de bahsettiği gibi Rusya, geçtiğimiz ağustos ayında BMGK’da Mali’ye 2017 yılından bu yana uygulanan yaptırımların süresinin uzatılmasını öngören bir karar taslağının geçmesini engellemek için veto yetkisini kullanmıştı. BMGK’nın 15 üyesinden 13'ü karar taslağı için ‘evet’ oyu kullanmıştı. Sonuç, Bamako için güçlü bir diplomatik ve ekonomik kazanç sağladı. Mali’ye uygulanan yaptırımlar kaldırıldı. Rusya, müttefiki Mali’yi BMGK ve diğer uluslararası platformlarda korumakla kalmadı, aynı zamanda cömertçe insani yardım ve gıda yardımı da sağladı.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, geçtiğimiz temmuz ayında St. Petersburg’da düzenlenen Rusya-Afrika Zirvesi’nin oturum aralarında Mali’nin başını çektiği altı Afrika ülkesine binlerce ton tahıl tedarik edildiğini açıkladı.

Rusya’nın Afrika’ya açılan kapısı

Rusya'nın Afrika'daki diğer müttefikleri gibi Mali'ye yaptığı teklifler, diğer ülkeleri, artık güvenlik ve askeri alanlardaki iş birlikleriyle sınırlı kalmayıp Ukrayna savaşı nedeniyle kendisine uygulanan uluslararası yaptırımlara rağmen yatırımlar yaparak bunun ötesinde bir varlığa sahip olan Moskova'nın kampına katılmaya teşvik etmesi pek olası değil.

Siyasi analist Diouawaara, Mali ile Rusya arasında başlangıçta karşılıklı çıkarların olduğunu, ancak işlerin birçok alanda daha büyük ortaklıklara doğru ilerlediğini söyledi. Moskova'nın Bamako'yu Afrika'ya, özellikle de Batı Afrika’ya açılan kapısı olarak gördüğünü düşünen Diouawaara, Burkina Faso ve Nijer'in de Mali'nin izinden gittiğini, hatta onları Rusya'ya eğilimli hale getirdiğini değerlendirdi. Moskova'nın bu durumdan memnun olduğunu vurgulayan Diouawaara, “Önümüzdeki günlerde Rusya ile bazı Afrika ülkeleri arasında güçlü ilişkiler kurulacağına inanıyorum” diye konuştu. Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika'dan oluşan BRICS grubuna bazı Afrika ülkelerinin katılmasına rağmen Moskova'nın, Mali'nin BRICS üyeliğini diğer Afrika ülkelerini gruba katılmaya teşvik edeceğine inandığına dair güçlü işaretler olduğunu belirten Diouawaara, “Bu da Üçlü İttifak için yeni bir para birimi geliştirilmesi fikrini güçlendirebilir. Eğer hayata geçirilirse bu fikir, Fransa’nın bölgede öldüğünün ilanı olacak” ifadelerini kullandı.

*Bu makale Şarku’ Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.



Uzmanlar toplantısı Washington-Tahran müzakerelerini kritik bir aşamaya taşıyor

İran Lideri Ali Hamaney Tahran'da düzenlenen yas toplantısında (İran dini liderlik web sitesi)
İran Lideri Ali Hamaney Tahran'da düzenlenen yas toplantısında (İran dini liderlik web sitesi)
TT

Uzmanlar toplantısı Washington-Tahran müzakerelerini kritik bir aşamaya taşıyor

İran Lideri Ali Hamaney Tahran'da düzenlenen yas toplantısında (İran dini liderlik web sitesi)
İran Lideri Ali Hamaney Tahran'da düzenlenen yas toplantısında (İran dini liderlik web sitesi)

İki ülke arasındaki müzakerelerin üçüncü turunun arifesinde ABD Başkanı Donald Trump, durumu geçici olarak niteleyen ve olayların seyrini değiştirme uyarısında bulunan Dini lider Ali Hamaney'in aksine İran ile anlaşma olasılığı konusunda tehdit ve diplomasi arasında ikili mesajlar verdi.

Washington ve Tahran'dan müzakereciler iki hükümeti temsil eden uzmanlar eşliğinde teknik görüşmelere başlamak üzere Cumartesi günü Umman'a gidiyor, ancak anlaşmanın niteliği henüz net değil ve uranyum zenginleştirmenin azaltılması ya da tüm nükleer programın tasfiyesi konusunda bir anlaşmazlık ortaya çıkabilir.

İki ülke arasında bilinen son doğrudan müzakereler eski ABD Başkanı Barack Obama döneminde, 2015 nükleer anlaşmasına giden diplomatik çabalar sırasında gerçekleşmişti.

fgtrhyjuı
Trump Virginia'da gazetecilere el sallıyor - 24 Nisan 2025 (AP)

Geçtiğimiz hafta iki tarafın olası bir anlaşmanın çerçevesini belirleme konusunda mutabık kaldığı dolaylı ABD-İran görüşmelerinin ardından bugün (Cuma) Time dergisine verdiği mülakatta Trump şunları söyledi:  “İran ile bir anlaşma yapacağımızı düşünüyorum.” ABD'li bir yetkili görüşmelerde “çok iyi ilerleme” kaydedildiğini söyledi.

İran'ın dini lideri Ali Hamaney ya da Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ile görüşmeye açık olup olmadığı sorusuna Trump olumlu yanıt verdi

İsrail’in İran’ın nükleer tesislerine saldırısını kendisinin engellediği yönündeki iddiaları ise reddeden Trump, "Hayır, bu doğru değil. Onları durdurmadım. Ama onlara rahat hareket edebilecekleri bir ortam da sunmadım. Çünkü bir saldırıya gerek kalmadan anlaşma sağlayabileceğimize inanıyorum. Belki de saldırmak zorunda kalacağız. Çünkü, İran’ın nükleer silah sahibi olmasına izin verilmeyecek." diye konuştu. Ülkesinin bir anlaşmaya varamazsak İsrail'in İran'a karşı başlatacağı olası bir savaşa gönüllü olarak katılabileceğini belirten Trump “Bir anlaşmaya varamazsak ben ön saflarda yer alacağım" dedi.

Hamaney: Geçici bir durum

İran lideri Ali Hamaney ülkesi ile ABD arasındaki görüşmeleri “geçici bir durum” olarak nitelendirdi. Perşembe akşamı Tahran'da düzenlenen matem töreninde konuşan Hamaney, “Bu durum kalıcı değil ve ikiyüzlülüğün bu egemenliği kalıcı bir kader değil, ilahi bir kader içinde geçici bir kaderdir” dedi.

Hamaney sözlerine şöyle devam etti: “Zaman zaman düşüncesiz sözlerimiz, yersiz itirazlarımız, sabırsızlığımız, duruma ilişkin yanlış analizlerimiz tüm bunlar olayların seyrini değiştirebilecek ölçüde, bazen tarihi bir etkiye sahip olabilir. Bu nedenle son derece dikkatli ve özenli olmalıyız.”

Hamaney'in ve Trump'ın açıklamaları arasında anlaşmanın mahiyeti belirsizliğini koruyor ancak anlaşmazlıklar İran'ın zenginleştirme kabiliyetinden tamamen mahrum bırakılması mı yoksa sivil ve barışçıl nükleer programlar için belirli miktarda düşük düzeyde zenginleştirilmiş uranyum kullanmasına izin verilmesi mi gerektiği üzerinde yoğunlaşıyor.

dfrgthyu
İran Lideri Ali Hamaney Tahran'da bir yas töreni sırasında (Hamaney web sitesi)

Şarku'l Avsat'ın New York Times'tan aktardığı habere göre Umman'daki teknik toplantıların üçüncü turu, “Trump yönetimi İran'la nükleer bir anlaşma için kabul edilebilir asgari eşiği henüz belirlemeden” başlayacak.

Bu hafta Dışişleri Bakanı Marco Rubio, gazeteci Barry Weiss'e verdiği bir podcast röportajında bu anlaşmazlığa yeni bir yorum getirdi: “Eğer İran sivil bir nükleer program istiyorsa, diğer pek çok ülke gibi zenginleştirilmiş materyal ithal ederek bu programa sahip olabilir.”

Trump'ın 2018'de çekildiği 2015 anlaşması kapsamında İran'ın enerji ve tıbbi amaçlarla düşük seviyeli uranyum zenginleştirmesine izin verilmişti.

Hassas bir aşama

İran medyasına göre Washington ve Tahran arasındaki müzakereler “hassas bir aşamaya” giriyor. Devlet televizyonu Cuma günü Maskat'a giden İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi'nin ABD ile dolaylı nükleer müzakerelerde ilerlemenin ABD'nin iyi niyet ve ciddiyet göstermesine bağlı olduğunu söylediğini bildirdi.

Arakçi Çarşamba günü yaptığı açıklamada müzakerelerin doğru yönde ilerlediğini ancak nihai bir yargıya varmak için henüz erken olduğunu söylemişti.

asdfrg
ABD özel temsilcisi Steve Witkoff Paris'teki Elysee Sarayı'nda- 17 Nisan 2025 (AP)

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi, Arakçi'nin ABD ile dolaylı müzakereler yürütmek üzere diplomatik ve teknik uzmanlardan oluşan bir heyetin başında Cuma akşamı Maskat'a gittiğini açıkladı.

Bekayi iki taraf arasında, her iki ülkeden üst düzey müzakerecilerin katılımıyla teknik ve uzman düzeyinde bir toplantı yapılması konusunda mutabakata varıldığını kaydetti.

İranlı sözcü müzakerelerde ilerleme kaydedilebilmesi için karşı tarafın iyi niyet, ciddiyet ve gerçekçi olması gerektiğini vurguladı.

Uzmanlar turu

Washington ve Tahran'dan hükümet uzmanları Cumartesi günü Maskat'ta yapılacak görüşmelerin merkezinde yer alacak ve görüşmelerde daha ince teknik ayrıntılara geçilecek. Tasnim haber ajansının bildirdiğine göre İran heyetine Siyasi İşlerden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Mecid Mecid Tahterevançi ile Hukuk ve Uluslararası İşlerden Sorumlu Bakan Yardımcısı Kazım Garipabadi başkanlık edecek.

ABD ekibi ise Dışişleri Bakanlığı ve Hazine'nin yanı sıra istihbarat servisleri de dahil olmak üzere çeşitli bakanlıklardan yaklaşık 12 temsilciden oluşuyor. New York Times'ın haberine göre ekip bu hafta ilk kez Dışişleri Bakanlığı'nda bir araya gelerek yönetimin İran'a yönelik taleplerinin Başkan Donald Trump'ın kararını bekleyen henüz tanımlanmamış parametrelerini görüştü.

Politico'ya göre ABD ekibine Dışişleri Bakanlığı'nda politika planlama direktörü olan Michael Antoine liderlik edecek.

ABD basınına göre Trump'ın Make America Great Again ((Amerikayı Yeniden Harika Yap) kampanyasının destekçilerinden olan ve Trump'ın ilk yönetiminde de görev yapan Antoine'ın nükleer konularda bilinen bir uzmanlığı bulunmuyor ancak Antoine iki ülke arasında 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşmanın güçlü bir muhalifi.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tammy Bruce, Antoine'ın neden bu görev için seçildiği sorusuna “Orada olması gerektiği için orada” yanıtını verdi.