Esed’in en yeni ölümcül silahı: Kamikaze İHA’lar

Suriye hava sahası, askeri yeteneklerin geliştirilmesi, tasarlanması ve üretilmesi alanlarında teknolojinin iyileştirilmesi için kullanılan bir laboratuvara dönüştü

İran’da ismi açıklanmayan bir bölgede yapılan askeri tatbikatlar sırasında kullanılan yerli yapım İHA’lar (AFP)
İran’da ismi açıklanmayan bir bölgede yapılan askeri tatbikatlar sırasında kullanılan yerli yapım İHA’lar (AFP)
TT

Esed’in en yeni ölümcül silahı: Kamikaze İHA’lar

İran’da ismi açıklanmayan bir bölgede yapılan askeri tatbikatlar sırasında kullanılan yerli yapım İHA’lar (AFP)
İran’da ismi açıklanmayan bir bölgede yapılan askeri tatbikatlar sırasında kullanılan yerli yapım İHA’lar (AFP)

Haid Haid

Suriye’deki savaş, yıllar süren yoğun çatışmaların ardından artık siyaset ve medya çevreleri tarafından durağan ve düşük yoğunluklu çatışmalar olarak yansıtılıyor. Her ne kadar bu yaklaşım, savaşın zirvesine ulaştığı zamanlarla karşılaştırıldığında doğru olsa da sahadaki son askeri gelişmeler, yeni bir silahın kullanılmaya başlamasıyla çatışmanın yoğunlaşabileceğinin sinyalini veriyor.

Obüs ve roketatarların kullanılmaya devam ettiği son aylarda Esed rejimi ve onunla birlikte hareket eden milisler yeni bir silah kullanmaya başladılar. Kamikaze insansız hava araçları (İHA) olan bu yeni silah, patlayıcılarla donatılabiliyor ve uzaktan kumandayla çalıştırılıyor. Yerli yapım kamikaze İHA’lar, 2024 yılının başlarından bu yana, verimliliği artırmak ve maliyetleri azaltmak amacıyla Suriye'nin kuzeybatısındaki ön cephelerde kullanılıyor. Kamikaze İHA’ların, Suriye topraklarının bölgesel görünümünü değiştirme yeteneği belirsizliğini korurken bu silah, saldırıların ana hedefi haline gelen siviller için kuşkusuz büyük risk oluşturuyor.

Suriye rejimi, sahadaki güçlerine hava koruması sağlanması noktasında en çok Rusya'ya güvendi.

Suriye savaşında İHA’lar ilk kez kullanılmıyor. Aksine Suriye’nin hava sahası, çeşitli ülkelerin ve silahlı grupların yeni İHA teknolojilerini deneyimlediği bir laboratuvara dönüşmüş durumda. Hollanda merkezli barış örgütü Vredesorganisatie PAX tarafından yayınlanan bir rapora göre 2011 yılından bu yana ABD, Rusya, İran, İsrail, Türkiye ve diğer taraflar, Suriye’de 39 farklı tipte İHA kullandı.

İHA’ların Suriye’de böyle yaygın bir şekilde kullanılması, Suriye hava sahasını askeri yeteneklerin geliştirilmesi, tasarlanması ve üretilmesi alanlarında teknolojinin iyileştirilmesi ve İHA kullanımının askeri taktikleri ve stratejileri nasıl geliştirebileceğinin keşfedilmesi için kullanılan bir laboratuvara dönüştü.

Ülke içinde Heyetu Tahriru'ş Şam (HTŞ) gibi isyancı gruplar, Suriye rejimi güçlerine yönelik saldırılarında İHA’ları kullanırken Suriye rejimi, İHA’ları 2012 yılından itibaren yani savaşın başlarında keşif ve casusluk amacıyla kullandı. Şam rejimi, daha sonraki yıllarda İran yapımı İHA’lar kullanmaya başlasa da bu teknolojiye ulaşması biraz sınırlıydı ve nispeten pahalıydı.

Bu yüzden Suriye rejimi, Suriye rejimi, sahadaki güçlerine hava koruması sağlanması noktasında en çok Rusya'ya güvendi. Ancak Moskova'nın bu rolü Ukrayna'nın işgalinden sonra büyük ölçüde azaldı. Rejimin topçu silahlarının sadece Suriye'nin kuzeybatısında olmasının yanı sıra isabet yeteneğinin zayıf ve sınırlı menzile sahip olması, hava saldırıları düzenleyecek askeri yeteneklerinin yetersizliği ve bunlardan kaynaklanan yüksek maliyetler nedeniyle alternatif silahlara duyulan ihtiyaç giderek gözle görülür hale geldi.

Suriye rejimi, mali kaynaklarının sınırlı olması nedeniyle Suriye'nin kuzeybatısındaki bölgelerde kontrolünü ve baskısını sürdürmek için uygun maliyetli askeri bir araç olarak kamikaze İHA’lar geliştirmeye ve kullanmaya başvurmuş gibi görünüyor. Rusya, Ukrayna'da genellikle ileri teknolojiye sahip olup uzun mesafe uçabilen ve ciddi hasara neden olabilen kamikaze İHA’lar kullandı. İran yapımı Şahit-136 kamikaze İHA gibi modeller ise her birinin fiyatı yaklaşık 200 bin dolar olduğundan oldukça yüksek fiyatlara geliyor.

Esed rejimi, kısıtlı bütçesi nedeniyle ilkel ev yapımı İHA’lar geliştirme girişiminde bulunarak isyancı muhaliflerin izinden gitti. Müttefiklerinden hava desteği alamayan ve ileri teknoloji silahlara erişemeyen isyancı gruplar, kendi İHA’larını üretmişlerdi. Esed rejimi de farklı şartlara sahip olmasına rağmen muhaliflerinin avantajlı olduğu bir alanı, yani kamikaze İHA’ları daha derinlemesine incelemeyi tercih ettiği anlaşılıyor.

Suriye rejimi, bin ile 2 bin euro arasında değişebilen ucuz ticari İHA modellerini modifiye etmenin yanı sıra ilkel ev yapımı ve uygun fiyatlı İHA’lar üretmeye başlamış görünüyor.

Kamikaze İHA’lar, alçak irtifalarda, yüksek hızlarda uçabilen olağanüstü manevra kabiliyetine sahip, radar sistemleri tarafından tespit edilmelerini zor silahlar olarak biliniyor. Düşman üslerine patlayıcı atabilen kamikaze İHA’lar, hendeklere, tahkimatlara ve pencerelerinden binalara sızabiliyor. Kamikaze İHA’ların yetenekleri ve taşıma kapasiteleri, gelişmişlik düzeylerine bağlı olarak değişiyor.

Kamikaze İHA’ların gelişigüzel kullanılması siviller için büyük bir tehdit oluşturuyor.

Kamikaze İHA’lar, temel çözümler olarak genellikle otopilot ve GPS işlevselliği gibi özelliklere sahip değil. Bunun yerine İHA’nın ön tarafına monte edilmiş bir kameradan doğrudan görüntü aktarımına dayanan ve operatörün cihazı görsel olarak yönetmesine ve kontrol etmesine olanak tanıyan Pilot Görüşü (First-person view/FPV) teknolojisini kullanıyor. Öte yandan kamikaze İHA’ları çalıştırmak için tüm uçuş operasyonlarını manuel olarak denetleyen, ileri düzeyde beceriye ve eğitime sahip İHA operatörlerinin olması gerekiyor.

Üstelik ev yapımı İHA’ların teknolojik yetenekleri zayıf ve uçuş mesafeleri sınırlıdır. Birçok uzmana göre bu İHA’ların kontrol menzili genellikle 3 ile 3,5 kilometre arasında değişirken 30 ila 35 metre yükseklikte uçabiliyor.

Kaynaklar, eğitim düzeyiyle ilgili olarak ise kamikaze İHA’ların üretimlerinin ve eğitimlerinin İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) ve Hizbullah komutanların gözetiminde yürütüldüğünü belirttiler. Kaynakların aktardığına göre eğitim süresi kişiden kişiye değişmekle birlikte genellikle 65 gün kadar sürüyor. Her eğitim sürecinde en fazla 100 kişilik bir gruba ders verilirken derslerde İHA’nın kontrolünden bakımına ve İHA tespit radarlarına çeşitli konulara yer veriliyor. Bu eğitim süreçleri genellikle teorik derslerle başlıyor, ardından İHA’nın sökülmesi ve montajı, uçurulması ve hedefin vurulması gibi pratik derslere geçiliyor.

Humus'ta bir askeri okula düzenlenen İHA saldırısında hayatını kaybedenlerden bazılarının tabutları, 6 Ekim 2023 (Reuters)
Humus'ta bir askeri okula düzenlenen İHA saldırısında hayatını kaybedenlerden bazılarının tabutları, 6 Ekim 2023 (Reuters)

Bu yılın başlarından bu yana saldırılarda İHA’lar kullanılıyor olsa da şubat ayı sonlarında İHA’lı saldırılarda ciddi bir artış gözlemlendi. En şiddetlisi, 22 Şubat'ta altı kamikaze İHA’sının Hama'nın kuzey kırsalını hedef aldıkları saldırı oldu. Suriye’nin kuzeybatısında son dönemde kamikaze İHA’larla düzenlenen saldırılarda yaşanan artış, Suriye rejiminin en az bir uzman personel ekibini eğitip konuşlandırdığını ya da eğitimlerin hedeflenen bölgelere yakın bölgelerde yapıldığının işareti olarak görüldü.

Yerli yapım kamikaze İHA’ların menzillerinin nispeten sınırlı olması, kullanımlarını Halep’in batı kırsalı ile İran ve Hizbullah güçlerinin konuşlandığı İdlib'in güneyindeki ve doğusundaki askeri cephelere yakın bölgelerle sınırlı kalmasını sağladı. Bazı saldırılarda askeri mevziler hedef alınırken, saldırılarda çoğunlukla İHA’ların menzili kapsamına giren ön cephelerin yakınlarındaki hareketli ya da sabit hedeflerin vurulduğu bildirildi. Kamikaza İHA’ların gelişigüzel kullanılması, birçok yerleşim bölgesinin ve tarım arazisinin cephe hatlarına yakın olması nedeniyle siviller için büyük bir tehdit oluşturuyor.

Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in bu en yeni ölümcül silahı, tüm bölgede istikrarsızlığı daha da artırabilir.

Örneğin 22 Şubat'ta Suriye rejiminin kontrolündeki bölgelerden İHA’larla Suriye'nin en verimli tarım bölgelerinden biri olmasıyla ünlü Hama'nın kuzeybatısındaki Gab Ovası’na altı saldırı düzenlendi. Bölge, başta Suriyelilerin ana besin kaynağı olan buğday olmak üzere tahıl üretimiyle biliniyor. Ayrıca sivillerin sıklıkla balık tutmaya gittiği Karkur Barajı da Gab Ovası’nda yer alıyor. Dolayısıyla bölgeye yönelik artan saldırılar, birçok ailenin ister tarıma ister balıkçılığa ister hayvancılığa bağlı olsun geçim kaynaklarını tehdit ediyor.

Gab Ovası'nda daha önce de sivilleri hedef alan saldırılar düzenlenmişti. ‘Beyaz Baretliler’ olarak bilinen Suriye Sivil Savunması, geçtiğimiz günlerde Suriye rejiminin kamikaze İHA’lar kullanarak ülkenin kuzeybatısında sivilleri, özellikle de çiftçileri kasıtlı olarak hedef aldığı konusunda uyardı. Bunun sonucunda, söz konusu kamikaze İHA’larla düzenlenen saldırılar, cephe hatlarının yakınlarında yaşayan sivillerin çiftçilik yapmalarını engelleyerek geçimlerini ve gelirlerini tehdit ediyor. Bu tür eylemler, bir bütün olarak Suriye'nin kuzeybatısındaki gıda güvensizliğini ve 13 yıl süren savaşın tükettiği halkın karşılaştığı zorlukları daha da kötüleştirebilir.

Esed rejiminin bu ucuz ve güçlü silahı benimsemesi, Suriye ihtilafında endişe verici bir değişimin habercisi olurken basitliği aldatıcı olsa da şiddetin tırmanmasına yol açabilir ve zaten savunmasız olan sivillerin içinde bulunduğu durumu daha zor hale getirebilir. Bu tehdide karşı koymak için ortak bir çaba gösterilmediği takdirde, Esed'in bu en yeni ölümcül silahı sadece Suriye'de değil, tüm bölgede istikrarsızlığı daha da artırabilir. 

*Bu makale Şarku'l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.



ABD'nin silahların kontrolüne ilişkin belgesine karşı Hizbullah'tan farklı bir Lübnan pozisyonuna doğru eğilim

ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Beyrut'a yaptığı son ziyaret sırasında (EPA)
ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Beyrut'a yaptığı son ziyaret sırasında (EPA)
TT

ABD'nin silahların kontrolüne ilişkin belgesine karşı Hizbullah'tan farklı bir Lübnan pozisyonuna doğru eğilim

ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Beyrut'a yaptığı son ziyaret sırasında (EPA)
ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Beyrut'a yaptığı son ziyaret sırasında (EPA)

Hizbullah, Lübnan’da silahların yalnızca resmi güvenlik kurumlarının elinde bulunmasına yönelik yerel ve uluslararası taleplere karşı ‘varoluşsal tehdit’ kartını öne sürdü. Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım dün akşam yaptığı konuşmada, ‘ulusal güvenlik stratejisinin’ tartışılmasına başlanmadan önce bu tehdidin ortadan kaldırılması şartını koştu. Bu durum, Lübnan devleti ile Hizbullah arasında bir ‘farklılaşmaya’ işaret ediyor. Zira devlet, ABD’li arabulucu Tom Barrack’ın önerisini ‘olumlu şekilde ele alacakken’ Hizbullah farklı bir tutum sergiliyor.

Kasım’ın son açıklaması, silahlarını teslim etme mekanizmalarının tartışılmasına karşılık daha önce öne sürdüğü şartlara eklenen yeni bir koşul olarak görülüyor. Bu şartların başında ise, İsrail’in ateşkes anlaşmasındaki yükümlülüklerini yerine getirmesi koşuluyla Hizbullah’ın silah konusunu görüşmeye hazır olacağı yönündeki talep geliyor. Her ne kadar Lübnan’daki resmi çevreler, Hizbullah’ın bu dosyada ‘esnek davrandığını’ ve ‘ağır silahlarını (nokta atışlı füzeler ve insansız hava araçları) teslim etmeye hazır olduğunu’ ifade etse de, konuya yakın kaynaklara göre Hizbullah, İsrail’in önceden bazı adımlar atmasını şart koşuyor.

Hizbullah, ABD'nin İsrail'e son savaştan bu yana Lübnan içinde işgal ettiği beş noktadan çekilmesi, elindeki 16 kişiyi serbest bırakması, Lübnan topraklarına yönelik ihlal ve saldırıları durdurması ve son savaşta yıkılan yerleri yeniden inşa etme görevine başlaması için baskı yapmasını talep ediyor.

ABD elçisi yeniden geliyor

ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack’ın, Lübnanlı yetkililer tarafından geçtiğimiz pazartesi günü Beyrut'taki ABD Büyükelçiliği'nden teslim alınan ve Lübnan'dan önümüzdeki aralık ayında sona erecek bir süre içerisinde silahların geri çekilmesi için ‘net’ bir takvim taahhüt etmesini talep eden ABD belgesine resmi bir yanıt almak üzere üçüncü bir ziyaret için yakında Beyrut'a gelmesi bekleniyor. Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Meclis Başkanı Nebih Berri ve Başbakan Nevvaf Selam'ın temsilcilerinden oluşan komite, Lübnan'ın iki hafta önce Beyrut'ta ABD elçisine verdiği bir belgeye ilişkin gözlemleri içeren belgeyi inceliyor. Başbakan Selam'ın bu hafta Meclis Başkanı Berri ile bir araya gelerek Lübnan'ın vereceği yanıtın ayrıntılarını görüşmesi bekleniyor.

Hükümetin esnekliği

Lübnan makamları, Amerikan taleplerini içeren belgeye karşı esnek bir tutum sergiliyor. Bununla beraber Amerikan heyetiyle yürütülen temaslara aşina kaynakların Şarku’l Avsat’a aktardığına göre Lübnan makamları, Washington’un talep ettiği şekilde Karz-ı Hasen Vakfı ile ilgili tedbirleri artırmak, mali ve idari reformları uygulamak gibi kendisine düşen görevleri de yerine getiriyor. Hizbullah ise silah meselesinde daha katı bir tutum sergiliyor.

Kaynaklar, ABD'nin yanıtını incelemekle görevlendirilen komitenin görevinde önemli ilerleme kaydettiğini belirterek, Lübnan devletinin Amerikan anlaşmasına olumlu yaklaşacağını ve hükümetin silahlanmada tekelleşmeyi aşamalı olarak uygulama sözü vereceğini ifade etti. Kaynaklara göre Lübnan'ın resmi yanıtı Hizbullah'ın taleplerindeki sert tutumundan farklı olacak. Kaynaklar, Hizbullah'ın garantiler talep ettiğini ve Kasım'ın açıklamalarının da gösterdiği gibi son zamanlarda tutumunu sertleştirdiğini belirtti.

Varoluşsal tehdit

Kasım dün akşam yaptığı konuşmada, “Hizbullah, Emel Hareketi, direniş ve Lübnan'ın bağımsızlığını isteyen ve Lübnan'ın Lübnanlılar için nihai bir vatan olduğuna inanan egemen bir hat olarak bizler, direnişe, çevresine ve bir bütün olarak Lübnan'a yönelik varoluşsal bir tehditle karşı karşıya olduğumuzu hissediyoruz” ifadesini kullandı.

Görsel kaldırıldı.Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım dün akşam yaptığı konuşmada (Hizbullah medyası)

Kasım, “Lübnan'ın karşı karşıya olduğu üç gerçek tehlike var: güney sınırında İsrail, doğu sınırında DEAŞ ve Lübnan'ı kontrol etmeye, üzerinde vesayet kurmaya çalışan ve Lübnan'ın hareket ve yaşama kabiliyetini yok etmek isteyen Amerikan zorbalığı” dedi.

Kasım, Lübnanlılara hitaben şunları söyledi: “Sözümüz bir olsun ve öncelik için çalışalım. Tehlikeyi ortadan kaldırdıktan sonra savunma stratejisini ve ulusal güvenlik stratejisini tartışmaya hazırız. Sizi İsrail'e iyilik yapmamaya çağırıyorum. Çatışma halinde ABD hedeflerine ulaşamaz.”

Hizbullah silahlarına sarılıyor

Lübnan Kuvvetleri Partisi kaynaklarının Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamaya göre Kasım'ın son tutumu ‘silahlarına sarılma meydanından henüz ayrılmadığı, yani halen aynı noktada olduğu’ şeklinde değerlendiriliyor. “Bu tutum görünüşte çevresine yönelik ve üstü kapalı tavizler mi içeriyor?” diye soran kaynak, başkanlar (Avn, Berri ve Selam) tarafından dile getirilen bazı hususların işlerin kolay olduğuna işaret ettiğini hatırlattı.

Görsel kaldırıldı.Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri, ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ile yaptığı görüşme sırasında (Reuters)

Kaynaklar, “Şu ana kadar görünen o ki, Hizbullah silah bırakmamakta ısrar ediyor. Hizbullah'ın maksimum yapabileceği şey Litani Nehri’nin güneyinden çekilmek. Savunma stratejisi diye bir şey yok. Ondan istenen, silahlarını teslim etmesi” ifadelerini kullandı. Kaynaklar, ‘Hizbullah'ın şimdiye kadar, varoluşsal tehditler konusunda aynı söylemleri sürdürdüğünü, hâlbuki bu silahlar ve destek savaşı aracılığıyla Lübnan’a varoluşsal bir tehdit teşkil edenin bizzat kendisi olduğunu ve silahları yüzünden savaşları ülkeye çektiğini’ ifade etti.

Kaynaklar, Hizbullah’ın yetkilileri aracılığıyla yaptığı açıklamalarda ‘ABD’ye İsrail sınırını korumaya hazır olduklarını, bunu da Litani’nin güneyinden tamamen çekilerek ve silah meselesini Litani’nin kuzeyinde hükümetle müzakere ederek yapabileceklerini anlatmak istediklerine’ dikkat çekti. Kaynaklar, ‘bu durumun ABD tarafından reddedildiğini, Washington’ın hamle karşılığında hamle ilkesine bağlı kaldığını, yani İsrail’in aşamalı olarak çekilmesi, esirlerin serbest bırakılması ve hedef almayı durdurması karşılığında devletin de Hizbullah’ın askerî yapısını dağıtarak egemenliğini tesis etmesini istediğini’ vurguladı.

Lübnan Kuvvetleri Partisi’ne yakın kaynaklar, ‘Hizbullah’ın artık bu yönde bir adım atmazsa hem kendisini hem de tüm Lübnan halkını yeni bir savaşa sürükleyeceğinin farkında olduğunu, eylül ayında önceki ABD temsilcisi Amos Hochstein’ın sunduğu fırsatı değerlendirmediğinde savaşla karşılaştığını ve şimdi Tom Barrack’ın sunduğu fırsatı değerlendirmemesi halinde Lübnan’ı tehlikeye atacağını bildiğini’ ifade etti. Kaynaklar, Lübnan’ın yeni şiddet sahnelerine sürüklenmemesi konusunda uyardı.