Ürdün’ün Hamas’a ve İhvan’a karşı sabrı tükeniyor mu?

Ürdün’de Hamas Hareketi’ne ve Müslüman Kardeşler'e karşı harekete geçileceği tahminleri yapılırken masada iki grubun da üyelerinin vatandaşlıktan çıkarılmaları ve grupların yasa dışı ilan edilmeleri gibi seçenekler var

Ürdün güvenlik güçleri ABD’nin Amman Büyükelçiliği yakınlarında düzenlenen protesto gösterisi sırasında güvenlik önlemleri aldılar (AFP)
Ürdün güvenlik güçleri ABD’nin Amman Büyükelçiliği yakınlarında düzenlenen protesto gösterisi sırasında güvenlik önlemleri aldılar (AFP)
TT

Ürdün’ün Hamas’a ve İhvan’a karşı sabrı tükeniyor mu?

Ürdün güvenlik güçleri ABD’nin Amman Büyükelçiliği yakınlarında düzenlenen protesto gösterisi sırasında güvenlik önlemleri aldılar (AFP)
Ürdün güvenlik güçleri ABD’nin Amman Büyükelçiliği yakınlarında düzenlenen protesto gösterisi sırasında güvenlik önlemleri aldılar (AFP)

Tarık Dilavani

Analistler, İsrail’in askeri istihbarat teşkilatı Birim 8200’ün Ürdünlüleri kışkırtarak ve binlerce sahte hesaptan paylaşımlar yaparak ülkede huzursuzluk yaratmaya çalıştığına işaret ettiler.

Gözlemciler, Gazze’deki savaşın Ürdün'deki yansımalarına Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvan) ve Hamas Hareketi’ne karşı ülkedeki protesto gösterilerini kullanmaya devam etmeleri ya da bu gösterileri normal seyrinden saptırmaları halinde atılacak resmi adımların eklenebileceği tahmin ediyorlar.

Analistler, bu tahminlerini çeşitli göstergelerle ortaya koyuyorlar. Bu göstergelerin başında eski ve mevcut yetkililerin, Ürdün’ü kaosa sürükleme ve ona zarar veren siyasi tutumları ve gündemleri dayatma girişimleriyle Ürdün Kralı 2. Abdullah’ın sabrının tükenmeye başladığına dair yapılan yarı resmi açıklamaları geliyor.

Ürdün-İsrail sınırında bir kişinin sınırın öbür yanındaki İsrail’in askeri devriyesine ateş açmasının ardından gerilimin tırmanmasından endişe duyduğu bir dönemde yaşanan bu gelişmeler, Ürdün’ü olaylar çemberinin içine girmeye zorlandı.

Ürdün, bu olayla ilgili sessiz kalırken İsrail ordusu, silahlı saldırganın Ürdün sınırını geçerek askeri araca ateş açtığını, ardından İsrail güçlerinin onu vuramadan kaçmayı başardığını açıkladı.

Ürdün Kralı sabırlı, fakat..

Ürdün Temsilciler Meclisi Başkanı ve Kral 2. Abdullah’ın en yakın çalışma arkadaşlarından biri olan Faysal el-Fayez, Ürdün Kralı’nın sabır gösterdiğini, ancak nihayetinde adım atacağını vurguladı. Basın açıklamalarında, Ürdün'de güvenliği ve istikrarı bozmaya yönelik girişimlerin izlenmesi sonrasında geçtiğimiz haftaların hassas geçtiğini, ancak bunlarla güçlü bir şekilde yüzleşileceğini ve iç veya dış hiçbir tarafça bize empoze edilen hiçbir gündemi kabul etmeyeceğimizi ekledi. Fayez, basın açıklamalarında, geçtiğimiz haftalarda Ürdün'de güvenliği ve istikrarı bozmaya yönelik birtakım girişimlerin olduğunun gözlemlenmesinin ardından hassas bir dönemden geçildiğini, ancak Ürdün’ün bununla güçlü bir şekilde yüzleşileceğini ve ister içeriden ister dışarıdan kimsenin Ürdün’e kendi gündemlerini dayatmasına izin vermeyeceklerini vurguladı.

Müslüman Kardeşler'in Gazze’nin yanında yer almasının Ürdün hükümeti tarafından şeytanlaştırılmaya çalışıldığı yönündeki suçlamasına yanıt veren Fayez, “Asıl Müslüman Kardeşler, altı aydır Ürdün'ün İsrail'in Gazze'ye yönelik savaşına ilişkin resmi tutumunu şeytanlaştırmaya çalışıyor” dedi. Fayez, Ürdün'ün sadece söylemlerle ve sloganlarla yetinmediğini ileri, güçlü ve pratik bir tutum sergilediğini kaydetti.

Hamas'ın eski Siyasi Büro Başkanı Halid Meşal ile yakın ilişkilere sahip olduğunu hatırlatan Temsilciler Meclisi Başkanı, Meşal’e Ürdün'ün güvenliğine müdahale edilmemesi ve Hamas’ın Ürdün halkının tüm değerlerini üzerine inşa ettiği sosyal dokusuna zarar vermemesi gerektiğine dair açık bir mesaj gönderdiğini açıkladı.

Hamas ile Ürdün arasında daha önce varılan birtakım anlaşmalara değinen Fayez, özellikle Hamas’ın Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye’nin Tahran’a yaptığı son ziyaretten sonra Hamas'ın tutumunda bir değişiklik olduğunu gözlemlediğini söyledi.

Ürdün'ün İsrail ile savaşa girmesi çağrılarıyla ilgili olarak ise Fayez, bu tür çağrıların gerçekçi olmadığını ve Ürdün'ün Filistin sorununun yükünü tek başına kaldıramayacağını ifade etti.

Sert eleştiri

Öte yandan eski Ürdün Enformasyon Bakanı Semih el-Muayita, Hamas Hareketi’ne ve Müslüman Kardeşler'e sert eleştiriler yöneltmeye devam etti. Muayita, ‘halkını İsrail'in bombardımanlarına ve yerinden edilmeye maruz bırakan, kendisi Ürdün’ün güvenli topraklarına atan bir grubun hangi sloganı atarsa atsın hedefleri ve bağlılıkları nedeniyle suçlanan bir örgüt olarak kalacağını’ söyledi.

Hamas’ın Amman’daki ofislerini yeniden açması için Ürdün’e baskı yapmaya çalıştığını vurgulayan Muayita, “Ancak Hamas, kendisiyle yapılan anlaşmaları ve taahhütleri ihlal ettiği için böyle bir şey asla olmayacak” dedi.

dvfde
Kaynaklar, yetkililerin Hamas’ın bazı liderlerine verilen Ürdün vatandaşlığının geri alınabileceğini düşünüyorlar (AFP)

Ayrıca yaklaşık 40 yıldır Ürdün iç sahnesine sızmaya çalışan İran için bir düğüm olmaya devam eden Ürdün'e nüfuz etme ve onu etkileme girişimlerine işaret eden Muayita, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın Kral 2. Abdullah ile yaptığı görüşmeyi ‘zamanlama ve içerik açısından önemli’ olarak nitelendirirken Suudi Arabistan’ın Ürdün'ün güvenliğine yönelik tutumunu takdir etti.

Halid Meşal'in Ürdünlü aşiretleri Gazze’deki savaşa katılmaya çağırdığı için Ürdün'den özür dilediğini, ancak daha sonra çağrısını bir kez daha yinelediğini söyleyen Muayita, daha sonra göstericilerin öfkelerini güvenlik güçlerine yönelttikleri davranış değişikliğine paralel olarak Hamas liderlerinin de söylemlerinde değişiklik olduğunun altını çizdi.

Ancak Hamas Hareketi, krizin yansımalarını hafifletmek amacıyla Ürdünlü yetkililere, Hamas liderlerinin sözlerinin mecazi olduğu ve iyi niyetle söylendiği belirtilen bir açıklamada bulundu.

Üçüncü bir taraf aracılığıyla

Ancak Ürdün halkı içinde huzursuzluk yaratmanın İsrail'in çıkarına olduğuna güçlü bir şekilde işaret eden başka bir görüş daha var. Siber Güvenlik Uzmanı Mecdi Kabalin, İsrail'in iletişim araçlarının yanı sıra sosyoloji ve kitle yönetimi bilimini kullanarak kamuoyu oluşturma ve oluşturulan bu kamuoyunu öncelikle eksiksiz senaryolar ya da ‘kontrollü’ senaryolarla yönlendirme konusunda uzman olduğunu vurguladı.

Kabalin, sözlerini şöyle sürdürdü:

“İsrail Amman Büyükelçiliğinin bulunduğu er-Rabiyye bölgesinde düzenlenen protesto gösterileriyle ilgili son birkaç gündür sosyal medya platformlarında çok sayıda sahte hesaptan yapılan paylaşımlar inceledikten sonra İsraillilerin bu alanda birkaç çalışma grubu oluşturduğu ve bunlardan bazılarının Ürdün’ün siyasi sistemine eleştirilerde bulunduğu ve Filistin'e yönelik tutumunu sorguladığı, bazılarının ise her iki tarafın tepkilerini resmi açıklamalar, makaleler ve kişisel açıklamalar şeklinde yayınladığı anlaşıldı.”

Resmi olarak teyit edilmedi, ancak birçok kişi, İsrail’in askeri istihbarat teşkilatı Birim 8200’ün, Ürdünlüleri kışkırtarak ve binlerce sahte hesaptan paylaşımlar yaparak ülkede huzursuzluk yaratmaya ve ülkenin birliğini baltalamaya çalıştığına işaret etti. Bu kişilerin arasında, özellikle X platformunda sahte hesaplar olduğu konusunda defalarca uyarıda bulunan önde gelen aşiret lideri Şeyh Muhammed Halaf el-Hadid de yer alıyor.

Açıklama ve suçlamaları reddetme

Ürdün'deki Müslüman Kardeşler Teşkilatı Sözcüsü Muaz el-Havalide, İhvan’ın Hamas'la ilişkisinin herkes tarafından bilindiğini, ancak İran’la ilişkilendirilmesini reddettiğini söyledi. Arap Baharı sırasında İran projesiyle karşı karşıya kaldıklarını söyleyen Havalide, “Tahran'la hiçbir ilişkimiz yok” ifadelerini kullandı.

Ürdün hükümetinin, Müslüman Kardeşlere yönelttiği ‘dış gündemleri dayatmak için protesto gösterilerini kullanmaya çalıştığı’ suçlamalarına yanıt veren Havalide, “Ürdün'ün güvenliği ve istikrarı bizim sabitelerimizden biridir ve diğer tüm çıkarlarımızdan önce gelir” şeklinde konuştu.

Havalide, İhvan’ın Ürdün devletiyle herhangi bir gerginlik yaşamayı amaçlamadığının altını çizse de hükümete yakın kaynaklar, yetkililerin yaklaşık üç yıl önce yargı kararıyla feshedilen Müslüman Kardeşler Teşkilatı’nı ‘yasadışı grup’ olarak ilan etmeyi planladığını öne sürdüler.

Kaynaklar, şöyle devam ettiler:

İhvan bugün hukuken en zayıf halinde. Ürdün’de yakında yerel seçimler yapılacak. Bu yüzden devletin muhalefeti yıllardır sessiz kalan bir yargı kararını uygulamaya koyması İhvan üzerinde olumsuz etki yaratabilir. İhvan, ülkedeki faaliyetlerini sürdürürken yetkililer çeşitli nedenlerden dolayı buna göz yumuyor.

Aynı kaynaklar Ürdünlü yetkililerin, eski Ürdün Enformasyon Bakanı Muayita’nın ateşli bir şekilde savunduğu seçeneklerden bazı Hamas liderlerinin Ürdün vatandaşlığından çıkarılmasını seçeneğini masada tuttuklarını da sözlerine eklediler.



Naim Kasım: İran'ın her türlü destekle yanındayız

Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım (Arşiv- Reuters)
Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım (Arşiv- Reuters)
TT

Naim Kasım: İran'ın her türlü destekle yanındayız

Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım (Arşiv- Reuters)
Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım (Arşiv- Reuters)

Lübnan Hizbullahı Genel Sekreteri Naim Kasım dün yaptığı açıklamada, grubunun bir tarafta İran, diğer tarafta İsrail ve ABD arasındaki çatışmada “tarafsız olmadığını” söyledi.

Naim yaptığı açıklamada, “Bu nedenle İran'ın, liderliğinin ve halkının yanında olduğumuzu ifade ediyor ve bu acımasız İsrail-Amerikan saldırganlığı karşısında uygun gördüğümüz şekilde hareket ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Naim şöyle devam etti: "İsrail'in son günlerdeki saldırganlığı bu halkın direncini ve tüm baskılara meydan okuduğunu kanıtlamıştır. Ayrıca İsrail'in acizliğini, ağır kayıplarını ve saldırganlığında Amerika'nın desteğini aramaya yönelik çaresizliğini de gösterdi. Ancak bu, bizi İran'ın yanında durma ve bu kibir ve zorbalığa son verilmesine katkıda bulunacak her türlü desteği verme sorumluluğumuzdan kurtarmaz."

Kasım, “Amerika bölgeyi kaos ve istikrarsızlığa, dünyayı da açık krizlere sürüklüyor” diyerek, “İran'ın kendini savunma hakkı vardır ve bölge halkları ile dünyanın özgür insanlarının büyük lider ve İran'la aynı siperde olma hakkı vardır” dedi.

Hizbullah'ın İran lideri Ali Hamaney'in “yaklaşımına” bağlı kalması, Lübnanlıların, Tahran'ın istemesi halinde Hizbullah'ın İsrail ile İran arasında devam eden savaşa katılacağı yönündeki korkularını tazeledi. Lübnan'da resmi düzeyde bu hipotezi çevreleyen belirsizlik ve askeri analistlerin Hizbullah'ın böyle bir savaşa girebilecek askeri kapasitesi konusundaki kuşkuları göz önünde bulundurulduğunda, Hizbullah'ın İsrail ile İran arasında devam etmekte olan savaşa müdahil olacağına dair endişelerini artırıyor.