Otoyollarda bayram tatili dönüşü yoğunluğu sürüyor

Anadolu Otoyolu ve Kuzey Marmara Otoyolu başta olmak üzere Ramazan Bayramı tatilini ikamet ettikleri şehirlerin dışında geçiren sürücülerin dönüşe geçmesiyle otoyollarda yoğunluk yaşanıyor.

Otoyollarda bayram tatili dönüşü yoğunluğu sürüyor
TT

Otoyollarda bayram tatili dönüşü yoğunluğu sürüyor

Otoyollarda bayram tatili dönüşü yoğunluğu sürüyor

Otoyollarda bayram tatili dönüşü hareketliliği başladı

Anadolu Otoyolu'nun Bolu, Düzce, Sakarya ve Kocaeli geçişinde İstanbul istikametinde araç hareketliliği görülüyor.

Otoyolun Bolu kesiminde Köroğlu rampaları, Rüzgarlı, Dağkent, Abant Kavşağı, Elmalık ve Bolu Dağı Tüneli mevkileri ile Gerede-Karadeniz Bağlantı yolunda zaman zaman akıcı yoğunluk oluşuyor.

Otoyolun Sakarya kesimi ve Kuzey Marmara Otoyolu'nun başladığı Akyazı bölgesi ile D-100 kara yolunun Hendek geçişinde de yer yer yoğunluk yaşanıyor.

Kocaeli'de özellikle Hatipköy ve Bekirdere mevkileri başta olmak üzere Anadolu ve Kuzey Marmara otoyollarının İstanbul yönünde akıcı yoğunluk gözleniyor.

D-100 ve D-130 kara yollarında da Kartepe ve Başiskele ilçelerindeki turistik yerlere gitmek isteyenler, yer yer yoğunluğa neden oluyor.

Trafik kazaları ve araç arızaları nedeniyle trafik akışının zaman zaman yavaşladığı güzergahlarda görev yapan ekipler, ulaşımda aksama yaşanmaması için çalışmalarını sürdürüyor.

Anadolu Otoyolu'nu Karadeniz kentlerine bağlayan D-100 kara yolunun Karabük kesiminde ise trafik akıcı yoğunlukta seyrediyor.

Güzergahlarda trafik akışı Ankara istikametinde ise normal seyrinde ilerliyor.

Dönüş trafiğinin cumartesi ve pazar günü artması bekleniyor.

İstanbul-İzmir Otoyolu

İstanbul-İzmir Otoyolu'nda, Osmangazi Köprüsü ve yollarda Ramazan Bayramı tatili dolayısıyla başlayan yoğunluk devam ediyor.

Marmara Bölgesi'nin güneyi ve Ege Bölgesi'nden İstanbul ve çevre illere araçlarıyla hareket eden tatilciler otoyolda hareketlilik oluşturuyor.

Osmangazi Köprüsü'ne gidişte otoyolun Yalova ve Bursa'daki güzergahlarında zaman zaman yoğunluk artarken Gemlik-Orhangazi mevkilerinde, kilometrelerce araç kuyruğu oluştuğu gözleniyor.

İstanbul'a doğru seyreden araçlardan dolayı otoyoldaki gişelerde kalabalık oluşuyor.

Tatilde köprü, otoyol ve kara yollarında olumsuzluk yaşanmaması için güvenlik önlemlerini artıran trafik ekipleri ise denetimlerinde, sürücülere dikkatli olmaları yönünde uyarıda bulunuyor.

Tekirdağ-İstanbul yolunda bayram tatilinden dönüş yoğunluğu

Tatilcilerin dönmeye başlamasıyla özellikle Tekirdağ-İstanbul yolunun Yenice, Yeniçiftlik, Beyazköy, Üniversite ve Kumbağ mevkilerinde zaman zaman yoğunluk meydana geldi.

Ulaşımın aksamaması için çalışmalarını sürdüren polis ve jandarma ekipleri, sürücüleri aşırı hız, takip mesafesi ve hatalı sollama konularında uyardı.

Kara yolundaki yoğunluğun hafta sonu da devam etmesi bekleniyor. 

Bolu

Bayram tatilini memleketleri ya da tatil beldelerinde geçirenlerin bir kısmının dönüş yolculuğu sürüyor.

Otoyolu'nun Bolu kesiminde İstanbul istikametinde Gerede, Yeniçağa Köroğlu rampaları, Rüzgarlı, Dağkent, Abant Kavşağı, Elmalık ve Bolu Dağı Tüneli mevkileri ile Gerede-Karadeniz Bağlantı yolunda zaman zaman akıcı yoğunluk yaşanıyor.

Otoyoldaki trafik yoğunluğu nedeniyle D-100 kara yolunu kullanan sürücüler nedeniyle de bu güzergahta da zaman zaman araç yoğunluğu görülüyor.

Kocaeli

Kuzey Marmara ve Anadolu Otoyolu ile D-100 kara yolunun Kocaeli kesiminde trafik yoğunluğu yaşanıyor.

Bayramın son gününde İstanbul'a dönen tatilciler sebebiyle Kuzey Marmara ve Anadolu Otoyolu'nda İzmit ilçesinin girişinden itibaren uzun araç kuyrukları oluştu.

İstanbul yönüne giden sürücüler Kuzey Marmara Otoyolu'nun İzmit, Dilovası ve Gebze kesiminde trafik yoğunluğuna neden oluyor. Anadolu Otoyolu'nun Gültepe mevkisi ile D-100 kara yolunun İzmit kent merkezinden geçen kesiminde de araçlar güçlükle ilerliyor.

Kocaeli Emniyet Müdürlüğüne bağlı trafik ekipleri, yollardaki kontrollerini aralıksız sürdürüyor.

Anadolu ile Kuzey Marmara otoyollarının Sakarya geçişlerinde İstanbul istikametinde ise akıcı yoğunluk devam ediyor.

Düzce

Anadolu Otoyolu'nun Düzce kesiminde İstanbul istikametinde araç hareketliliği sürüyor.

Üçköprü, Kaynaşlı ve Düzce gişeleri mevkilerinde yoğunluğun arttığı görüldü.

Bolu Dağı Tüneli çıkışı ile 1, 2, 3 ve 4. viyadüklerde ise trafik akıcı yoğunlukta seyrediyor.

Güzergahlarda trafik akışı Ankara istikametinde ise normal seyrinde ilerliyor.

Dönüş trafiğinin yarın ve pazar günü artması bekleniyor.

Kırıkkale

Bayram için memleketlerine gidenler, ulaşımda 43 ilin kara yolu bağlantı noktası olan ve "Kilit kavşak" olarak adlandırılan Kırıkkale'de trafik yoğunluğunu artırdı.

Özellikle Kırıkkale-Ankara ve Kırıkkale-Samsun kara yolunda yaşanan trafik yoğunluğu sebebiyle araçlar yavaş ilerlerken, trafik polisleri ulaşımın aksamaması için çalışmalarını sürdürüyor.

Karayolları ekipleri de trafik akışının normal seyretmesi için Kırıkkale-Ankara kara yolundaki bazı kavşakları geçici olarak trafiğe kapattı.

Kara yolundaki trafik yoğunluğunun pazar günü artması bekleniyor.



İran ve müzakereler öncesinde kartları toplama

Fotoğraf: İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (AFP)
Fotoğraf: İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (AFP)
TT

İran ve müzakereler öncesinde kartları toplama

Fotoğraf: İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (AFP)
Fotoğraf: İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (AFP)

Hasan Fahs

Tahran ve Moskova arasında pozisyon ve hedeflerde bir ayrışma veya uzaklaşma olduğunu düşündüren atmosfere ve Rusya'nın ihaneti, İsrail saldırılarına karşı koymak için gerekli desteği sağlamayı reddetmesi nedeniyle İran sokaklarını saran hayal kırıklığı hissine rağmen, iki taraf arasında perde arkasında yaşananlar bu hissin ve görüntüye dayalı tutumların ötesine geçiyor. Zira Tahran'ın düşüşü, her şeyden önce Moskova'yı kuşatma, hatta devirme yolunun artık açık olduğu anlamına geliyor. Bu durum, özellikle Rus mevkidaşı Vladimir Putin'in tutumundan duyduğu derin rahatsızlığı dile getiren Başkan Trump başta olmak üzere, ABD yönetiminin tutumlarındaki tırmandırma ile birlikte netleşmeye başladı. Trump son olarak Washington'un bunların bedelini ödemeyeceğini vurgulayarak, Ukrayna'ya silah sevk etme kararı ile birlikte Rusya'ya yönelik vergileri artırma kararı aldı.

Tahran'ın düşmesi, ikinci olarak, Çin'in Kuşak ve Yol Girişimi’ne trajik bir şekilde son verecek ve Trump'ın Çin'i kuşatma ve ekonomik ve siyasi emellerine nokta koyma hedefini daha gerçekçi ve ulaşılabilir kılacaktır. Zira İran toprakları, Batı Asya’daki kara bağlantısı projesindeki en önemli ve jeo-ekonomik bağlantıyı oluşturuyor. Buradan yola çıkarak, Çin'in Şanghay İşbirliği Örgütü Dışişleri Bakanları Konferansı kapsamında Çin'in başkenti Pekin'de İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi ile Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov arasında bir görüşme gerçekleşmesini kolaylaştırma çabası anlaşılabilir. Bu görüşme, Arakçi'nin Çinli mevkidaşı Dışişleri Bakanı Wang Yi ile yaptığı ön görüşmenin akabinde, Çin Devlet Başkanı Şi Jinping ile yaptığı görüşmenin ardından gerçekleşti.

Rus bakanın belirli bir tutum benimsememe konusundaki ısrarı -veya başka bir deyişle, İran-Amerikan nükleer krizi konusunda açık ve net bir tavır beyan etme konusundaki isteksizliği- ile Lavrov'un Rusya'nın barışçıl nükleer enerji hakkı konusunda İran'ın yanında durduğu açıklaması göz önüne alındığında, Lavrov, ülkesinin İran'ın kendi topraklarında zenginleştirme faaliyetlerinde bulunma hakkı talebine ilişkin tutumunu bir şekilde belirsiz bıraktı. Bu durum, Moskova'nın bu ilişkiyi, Washington ile yaşanan krize çözümler ve çıkış yolları sunmak için kullanmasına olanak tanıyor. En azından İran'ın zenginleştirilmiş uranyum stoku ve Rusya'ya nakledilerek İran'ın gelecekteki ihtiyaçlarını karşılamak üzere elektrik üretimi için yakıta dönüştürülmesi olasılığı konusunda.

Ancak, her iki yöndeki bu ikili görüşmeler, yeni bir diplomatik çerçeve oluşturabilir. Söz konusu çerçevenin de 16 Ekim'de, BM Güvenlik Konseyi'nin 2231 sayılı kararının sona ermesinden, 7. Bölüm kapsamında İran'a karşı uluslararası yaptırımların yeniden devreye alınmasına yönelik “tetik mekanizmasının” çökmesinden önceki üç ay boyunca, bir sonraki aşamanın şekillenmesine katkıda bulunması bekleniyor.

Her iki tarafın, yani Amerikalılar ile İranlıların, bu sefer doğrudan müzakere masasına döneceğine şüphe yok. Bu nedenle, her iki taraf da müzakere masasına oturmadan önce gücünü pekiştirecek kartları toplamaya çalışıyor. Washington askeri eyleme başvurmakla tehdit ederken ve askeri seçeneğe geri dönebileceğini deklare ederken, aynı zamanda Güvenlik Konseyi'ne başvurma ve tetik mekanizmasını aktifleştirme hakkına sahip olan Avrupa “troykası”ndaki (üçlüsü) müttefiklerinin nüfuzuna güveniyor.

Buna karşılık, Tahran'ın elindeki seçeneklerden biri, bir ay önce 13 Haziran'da şafak vaktinde düzenlenen saldırıda olduğu gibi hazırlıksız yakalanmamak için olası bir askeri çatışmaya hazırlık seviyesini yükseltmektir. Tahran ayrıca, Avrupa üçlüsünün Washington ile koordinasyon halinde başvurabileceği herhangi bir kararı engellemek için diplomatik seçeneği de aktifleştirecektir. Yani hem Moskova'yı hem de Pekin'i 5 Ağustos'tan önce nükleer anlaşmadan çekildiklerini açıklamaya ikna etmek için çalışması gerekecektir. Bu durumda iki ülke, 2015 anlaşmasına bağlı kalmaları halinde kaybettikleri veto haklarını geri kazanacak, böylece Washington ve üçlünün alabileceği herhangi bir karara karşı bu hakkı kullanabileceklerdir.

Tahran, eşzamanlı füze kabiliyetlerini yeniden değerlendirerek askeri hazırlıklarının seviyesini yükseltiyor ve bu kabiliyetleri müzakere masasında görüşmeye zorlayabilecek herhangi bir baskıyı kabul etmeyi reddediyor. Bununla birlikte bakım ve muharebe kabiliyetleri açısından, gelişmiş SU-35 savaş uçaklarının kendi istediği koşullar altında tedariki konusunda Moskova ile yaşadığı mevcut anlaşmazlığı, ihtiyaçlarını karşılayabilecek Çin savaş uçaklarına yönelerek aşmaya çalışıyor. Zira Çin'in koşulları daha az karmaşık ve daha dinamik. Bu hazırlıklar veya Tahran'ın deyimiyle “parmağını tetikte tutmak”, özellikle de güçlü bir konumda olduğunu hissettiği için diplomatik sürece geri dönmeyi reddettiği anlamına gelmiyor. Eski Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif'in, rejimin ve İran'ın tarihindeki bu kritik anda Dini Lider'in diplomasinin rolü hakkındaki sözlerini tekrarlaması, İran rejiminin diplomatik ve siyasi seçeneği destekleme ve askeri seçeneğe geri dönme ihtimalini savuşturma arzusunun birçok göstergesini taşıyor olabilir. Zarif'in de dediği gibi, Dini Lider diplomatik çabaları İran’ın gücünün temel taşlarından biri olarak nitelendirdi ve bunlara başvurmanın diğer tüm seçeneklerin veya güç yapılarının yokluğu veya kaybı anlamına gelmediğini belirtti. Çünkü “diplomasiyle elde edilebilecek bir şey savaşla elde edilmemelidir ve diplomatik seçenek kesinlikle daha az maliyetlidir.” Bakan Arakçi de tüm temaslarında, Şanghay İşbirliği Örgütü, BRICS ülkeleri ve hatta Avrupa üçlüsündeki mevkidaşlarıyla yaptığı çeşitli toplantı ve istişarelerde bu seçeneğe bağlı kalıyor. Washington ile müzakere masasına dönme olasılığını, Güvenlik Konseyi ve Avrupa üçlüsü tarafından İran nükleer tesislerine yönelik ABD-İsrail ortak saldırısının açıkça kınanmasına ilave olarak, yaptırımların yeniden uygulanması seçeneğinin, yani “tetik mekanizmasının” geri çekilmesi koşuluna bağlıyor. Zira tetik mekanizmasının aktifleştirilmesi “troyka” ülkelerini müzakerelerin dışında bırakabilir. Bu durum da İran'ı Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu ve müfettişleriyle iş birliğini askıya alma kararının ardından tansiyonu daha da yükseltecek adımlar atmaya zorlayabilir.

Arakçi'nin belirgin sert tutumu, İran'ın müzakereler konusunda isteksiz olduğu anlamına gelmiyor. Aksine, İran’ın müzakerelere güçlü bir konumda katılmaya çalıştığını gösteriyor. Çünkü İran, herkese güç ve kudrete sahip olduğunu ve bu gücü kullanabileceğini kanıtladığına, ABD-İsrail saldırısına verdiği yanıtla da bunu gösterdiğine inanıyor. Dolayısıyla, diplomatik fırsat, bu gücü ve elde ettiği başarıları pekiştirmek için en uygun yol ve en etkili mekanizmadır.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.