İsrail Gazze’deki tüp bebek merkezini vurdu: 5 bin embriyo yok oldu

Merkez, çocuk sahibi olamayan yüzlerce Filistinli çiftin son umuduydu. Merkezin kurucusu: “(Bu çiftlerin) başka şansları olmayacak!”

Çocuk sahibi olmak için tedavi masraflarını mücevherlerini ve mallarını satarak ödeyen çiftler vardı (Reuters)
Çocuk sahibi olmak için tedavi masraflarını mücevherlerini ve mallarını satarak ödeyen çiftler vardı (Reuters)
TT

İsrail Gazze’deki tüp bebek merkezini vurdu: 5 bin embriyo yok oldu

Çocuk sahibi olmak için tedavi masraflarını mücevherlerini ve mallarını satarak ödeyen çiftler vardı (Reuters)
Çocuk sahibi olmak için tedavi masraflarını mücevherlerini ve mallarını satarak ödeyen çiftler vardı (Reuters)

Kapakları açık haldeki sıvı nitrojen tanklarından birinin dibinde, yok edilen embriyoların olduğu küçük ve renkli cam tüplerle dolu bir sepet vardı.

İsrail, 2023 aralığında Gazze Şeridi’nin en büyük embriyo merkezi olan Al Basma IVF isimli doğum merkezini vurduğunda, şiddetli patlama sonucu embriyo ünitesinin bir köşesinde bulunan ve sıvı nitrojen içeren beş tankın kapakları yerinden söküldü.

Nitrojenin buharlaşmasıyla dolapların içindeki sıcaklık arttı ve 4 binden fazla embriyo ile henüz döllenmemiş bin sperm ve yumurta örneği yok oldu.

Tek seferlik bir patlamaydı, ancak çok büyük bir tahribata yok açtı. İsrail'in yaklaşık 2,3 milyon insanın yaşadığı Gazze Şeridi'ne yönelik altı ayı aşkın bir süredir devam eden askeri operasyonunun görünmeyen bedellerinden sadece biriydi.

5 bin can

Nitrojen tanklarındaki bu embriyolar, çocuk sahibi olmakta sorun yaşayan yüzlerce Filistinli çiftin son umuduydu.

Cambridge mezunu jinekolog ve kadın doğum uzmanı Bahaddin Galayini (73), Al Basma Tüp Bebek Merkezi’ni 1997 yılında kurmuştu. Dr. Galayini, kurucusu olduğu Al Basma Tüp Bebek Merkezi’ni vurulmasıyla ilgili olarak “Bu 5 bin canın ne anlama geldiğini ve ebeveynleri için geçmişte ve gelecekte ne demek olduklarını çok iyi biliyoruz” ifadelerini kullandı.

5th5y
Tek seferlik bir patlamaydı, ancak çok büyük bir tahribata yok açtı ve savaşın görünmeyen bedellerinden sadece biriydi (Reuters)

Merkeze başvuran çiftlerin en az yarısının, artık döllenebilir sperm ya da yumurta üretmeyecek durumda olmalarından dolayı çocuk sahibi olmak için başka bir şansları olmayacağını vurgulayan Dr. Galayini, “Kalbim milyonlarca parçaya bölündü” dedi.

İsrail ordusunun basın ofisi dün Reuters'ın olayla ilgili sorusu üzerine haberlerin araştırıldığı yanıtını verdi.

Tel Aviv, Gazze’de sivil altyapıyı kasıtlı olarak hedef aldığı iddialarını reddederken Gazze’deki tıbbi tesislerde Hamas üyelerini faaliyet gösterdiğini iddia ediyor.

Dayanılmaz

Saba Caferavi için üç yıl süren tüp bebek tedavisi aynı zamanda zorlu bir psikolojik sınavdı. Yumurtalıklarından örnek alma süreci acı vericiydi ve hormon iğnelerinin güçlü yan etkileri olmuştu. İki kez tekrarlanan başarısız gebe kalma girişiminin neden olduğu keder ise dayanılmazdı.

Saba (32) ve eşi, doğal yollardan çocuk sahibi olamadıkları için Gazze Şeridi'nde yaygın olarak başvurulan tüp bebek tedavisini denemeye karar verdiler.

Filistin Merkezi İstatistik Bürosu'nun (PCBS) verilerine göre Gazze'de genellikle büyük aileler bulunuyor ve nüfusun neredeyse yarısını 18 yaşın altındakiler oluşturuyor. Aynı veriler, Gazze’deki doğurganlık oranının kadın başına 3,38 gibi yüksek bir seviyede olduğunu gösterirken, İngiltere'de bu oran 1,63’tür.

Gazze Şeridi'ndeki yoksulluğa ve tüm imkansızlıklara rağmen gebe kalmakta zorlanan çiftlerin tüp bebek tedavisine başvurduklarını söyleyen Dr. Galayini, çiftlerin çocuk sahibi olabilmek için televizyon gibi ev eşyalarını ya da mücevherlerini satarak tedavi masraflarını karşıladıklarını belirtti.

Gazze Şeridi'nde en az dokuz klinikte, tüp bebek (IVF) tedavisi uygulanıyor. Kadından alınan yumurtalar ve erkekten alınan spermler bu merkezlerde döllendirilerek kadınların doğuma uygun hale gelecekleri zamana kadar donduruluyorlar. Gazze'deki dondurulmuş embriyoların çoğu Al Basma Tip Bebek Merkezi'nde saklanıyordu.

Sevincim kursağımda kaldı

Geçtiğimiz yıl eylül ayında ilk başarılı tüp bebek denemesinde gebeliği başlayan Saba, “7 Ekim saldırısında duyduğum haberlere inanamadım” dedi.

Hamas, Saba’nın ilk ultrasonundan iki gün önce İsrail’e karşı Aksa Tufanı Operasyonu’nu gerçekleştirdi ve İsrail istatistiklerine göre saldırı sonucunda bin 200 kişi öldü, 253 kişi rehin alındı.

Hamas'ı yok etmeye ant içen İsrail'in Gazze'ye başlattığı geniş çaplı saldırıda ise Gazze'deki sağlık yetkililerine göre 33 binden fazla Filistinli öldürüldü.

Saba endişeliydi ve hamileliğine ve bebeğine bir şey olmasından korkuyordu.

sdergth
İsrail ordusunun basın ofisi olayla ilgili soruya haberlerin araştırıldığı yanıtını verdi (Reuters)

Saba, ultrasona giremezken Dr. Galayini, Saba için beş embriyonun daha saklandığı kliniğini kapatmak zorunda kaldı.

İsrail saldırıları yoğunlaştıkça, merkezdeki uzmanlardan Muhammed Acur, bu beş embriyonun saklandığı tanktaki sıvı nitrojen seviyeleri konusunda endişelenmeye başladı. Her bir tanktaki sıcaklığı eksi 180 santigrat derecenin altında tutmak için tankların her ay yeniden nitrojenle doldurulması gerekiyor. Bununla birlikte tanklar elektriksiz çalışıyor.

Dinlenmesi gerekiyordu, ama..

Fakat savaşın patlak vermesinin ardından Acur, sadece bir parti sıvı nitrojen satın alabildi. Çünkü İsrail, Gazze'ye sağlanan elektriği ve giren yakıtı kesti. Tedarikçilerin çoğu iflas etti.

İsrail tankları geçtiğimiz ekim ayı sonlarında Gazze'ye girdiğinde, askerler tüp bebek merkezinin çevresindeki sokakları kapattı. Bu yüzden Acur, embriyoların saklandığı tankları incelemeye gitmesi tehlikeli bir hal aldı.

fergth
Çocuk sahibi olmakta zorlanan çiftler, Gazze’deki yoksulluğa ve imkansızlıklara rağmen tüp bebek tedavisine başvuruyorlar (Reuters)

Saba son derece hassas olan gebeliğini koruyabilmek için dinlenmesi gerektiğini biliyordu ama güvenli hiçbir yer yoktu. Bir binanın altıncı katında olan evine çıkmak için merdivenleri kullanması gerekiyordu, çünkü elektrik kesintisi nedeniyle asansör çalışmıyordu. Yandaki binayı yerle bir eden bir bombanın patlaması sonucu dairesinin camlarını kırılan Saba, yiyecek ve su bulmakta da zorlanıyordu.

Saba’nın dinlenmesi gerekiyordu, ama o kadar endişeli ve korkmuş hissediyordu ki bebeğini kaybedeceğine dair belirtiler görülmeye başladı.

Eşiyle birlikte evlerini terk edip güneye, Han Yunus’a gitmek zorunda kalan Saba'nın küçük bir kanama geçirdi, fakat korkulan olmadı.

Ardından eşiyle birlikte 12 Kasım'da Mısır'a geçen Saba, başkent Kahire'deki bir tıp merkezinde ultrasona girdi. Çift burada ikiz bebekleri olacağını öğrendi. Ancak birkaç gün sonra Saba, sancılandı. Ardından kanaması olan Saba, karnında ani bir kayma hissiyle hastaneye gitti. Ne yazık ki düşük çoktan başlamıştı. Saba, “Şu an bile hastanedeki çığlıklarımın ve ağlamalarımın sesi kulaklarımda. Bebeklerimin acısı dinmedi” ifadelerini kullandı.

Saba, savaşın tüm hızıyla devam ettiği Gazze’ye dönmek, dondurulmuş embriyolarını almak ve tekrar tüp bebek tedavisini denemek istiyordu, ama artık çok geçti.

Bir İsrail füzesinin hedef aldığı merkezin zemin kattaki embriyo laboratuvarının havaya uçtuğunu söyleyen Dr. Galayini, laboratuvarın kasıtlı olarak hedef alınıp alınmadığı bilinmediğini, ancak merkezdeki tüm embriyoların kaybedildiğini belirterek “Tek bir füzeyle 5 bin cana kıyıldı” dedi.

Bölgeden haber yapan bir Reuters muhabiri, tüp bebek merkezinin halen enkaz halinde ve İsrail saldırısı sonucu tahrip olmuş laboratuvar malzemeleriyle dolu olduğunu, molozlar arasında kapakları açık halde sıvı nitrojen tankları gördüğünü aktardı. Muhabir, tanklardan birinin dibinde, yok edilen embriyoların olduğu küçük ve renkli cam tüplerle dolu bir sepetin olduğunu da sözlerine ekledi.



İki Devletli Çözümün Uygulanmasına İlişkin New York Bildirgesi: Bir takvim bekleyen bir yol haritası

Ekranlar, ABD, New York'taki BM Genel Merkezi'nde Filistin sorunu ve iki devletli çözümün uygulanması konusunda yapılan BM Genel Kurulu oylamasında kullanılan oy sayılarını gösteriyor, 12 Eylül 2025
Ekranlar, ABD, New York'taki BM Genel Merkezi'nde Filistin sorunu ve iki devletli çözümün uygulanması konusunda yapılan BM Genel Kurulu oylamasında kullanılan oy sayılarını gösteriyor, 12 Eylül 2025
TT

İki Devletli Çözümün Uygulanmasına İlişkin New York Bildirgesi: Bir takvim bekleyen bir yol haritası

Ekranlar, ABD, New York'taki BM Genel Merkezi'nde Filistin sorunu ve iki devletli çözümün uygulanması konusunda yapılan BM Genel Kurulu oylamasında kullanılan oy sayılarını gösteriyor, 12 Eylül 2025
Ekranlar, ABD, New York'taki BM Genel Merkezi'nde Filistin sorunu ve iki devletli çözümün uygulanması konusunda yapılan BM Genel Kurulu oylamasında kullanılan oy sayılarını gösteriyor, 12 Eylül 2025

Remzi İzzeddin Remzi

Filistin devletinin kuruluşu yolunda önemli bir dönüm noktası yaşandı. 12 Eylül'de BM Genel Kurulu, geçen temmuz ayında kabul edilen “Filistin Sorununun Barışçıl Çözümü ve İki Devletli Çözümün Uygulanmasına İlişkin New York Bildirgesi”ni onaylayan kararı 142 oy gibi ezici bir çoğunlukla kabul etti.

ABD ve İsrail dahil olmak üzere yalnızca 10 ülke karara karşı çıkarken, 12 ülke çekimser kaldı. İlginç bir şekilde, Avrupa Birliği'nin (AB) 25 üyesi kararı desteklerken, Macaristan tek başına aleyhte oy kullandı, Çek Cumhuriyeti ise çekimser kaldı.

Manda yönetimindeki Filistin'in Filistin ve İsrail olmak üzere iki devlete bölünmesini öngören ve İsrail Devleti'nin kuruluşunun hukuki temelini oluşturan 1947 Genel Kurul kararının tam olarak uygulanması için hâlâ yapılması gereken çok iş var.

Bildirge, üye devletlerin bir Filistin devletinin kurulması yolunda benimseyecekleri net kilometre taşlarını ve hem olumlu hem de olumsuz belirli icraatları ortaya koyan bir “yol haritası” içeriyor. Ancak, bildirge ne yazık ki bu icraatların uygulanması için net bir takvim belirtmiyor.

Bildirge’nin kabulüyle birlikte, belirli icraatların kesin takvimlere bağlanmasını gerektiren uygulama aşamasına geçilmesi gerekiyor. Burada sorun, bu icraatların ne olması ve ne zaman uygulanması gerektiğinin belirlenmesinde yatıyor. Bu icraatlardan bazıları hemen uygulanabilirken, diğerleri önceden hazırlık gerektiriyor ve hemen uygulanamaz.

Filistin devletinin kurulması da dahil olmak üzere, bir çözüm için kabul edilmiş uluslararası parametreleri içeren bir kararın benimsenmesi için çaba gösterilmeli

Bir sonraki önemli dönüm noktası, 22 Eylül'de, aralarında Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın da bulunduğu çok sayıda devlet ve hükümet başkanının katılacağı tahmin edilen, büyük bir heyecanla beklenen liderlik zirvesidir. Fransa ve İngiltere gibi önemli ülkelerin, toplantı sırasında Filistin devletini resmen tanıdıklarını duyurmaları bekleniyor. Tahminler bu tarihe kadar, 193 BM üye ülkesinden yaklaşık 160'ının Filistin Devleti'ni tanıyacağına işaret ediyor; bu sayı, İsrail'i tanıyan ülke sayısına (164 ülke) oldukça yakın. Bu duyuru, uygulama aşamasındaki ilk somut adımı teşkil edecek.

cdf
Yumruğunu havaya kaldırmış bir aktivist, Fransa'nın Akdeniz adası Korsika'nın Ajaccio şehrinde, insani yardım taşıyan filoyu ve “Gazze kuşatmasını kırmaya” söz veren aktivistleri desteklemek için bir araya gelenler ile birlikte Filistin bayrağı sallıyor, 12 Eylül 2025 (AFP)

Ünlü Fransız siyasetçi ve Avrupa Birliği'nin mimarlarından Jean Monnet, “Bir sorun çözümsüz görünüyorsa, bağlamı değiştirin!” derdi. Filistin-İsrail çatışmasının çözüm süreci tam da bunu gerektiriyor. İsrail'e karşı, özellikle Ekim 2023'ten bu yana sergilediği meşum tutum göz önüne alındığında, her şey normalmiş gibi davranmak artık mümkün değil. İsrail, birçok devletin egemenliğini ihlal ederek ve insan hayatını hiçe sayarak uluslararası ve insani hukukun tüm ilkelerini ihlal etti.

Uygun icraatların belirlenmesine yardımcı olmak için aşağıdaki noktalar dikkate alınmalı.

Öncelikle, artık bekleme lüksümüz yok. Filistinliler, neredeyse her gün, devlet hayallerinin solmakta olduğuna tanık oluyorlar. Bu nedenle bu süreç durdurulmalı. İsrail halkının da Binyamin Netanyahu liderliğindeki İsrail hükümetinin politikalarının yıkıcı sonuçlarını acilen fark etmesi gerekiyor.

İkincisi, Netanyahu hükümetinin herhangi bir barış sürecine dahil olmaya uygun bir taraf olmadığı açık ve net olmalı. Netanyahu, bir Filistin devletinin kurulmasına izin vermeyeceğini ve bölgesel güvenliğe ilişkin kendi vizyonunu dayatmak da dahil olmak üzere askeri güç yoluyla Ortadoğu'yu yeniden şekillendirmeyi hedeflediğini açıkça beyan etti.

Üçüncüsü, Trump yönetiminin tutumları öngörülemez olmaya devam edecektir. Bu nedenle, uluslararası toplum, ABD yönetiminin alması beklenen tutumlardan aşırı derecede etkilenmemeli; aksine, en iyisi için çabalamalı ve en kötüsüne hazırlıklı olmalı. Yine de bu belirsizlik, uluslararası toplumun çoğunluğunu bir Filistin devletinin kurulması için uygun gördüğü icraatları benimsemekten alıkoymamalı.

Somut adımlar BM düzeyinde ve ABD ile de dahil olmak üzere ikili düzeyde atılabilir.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre BM Genel Kurulu'nda, İsrail'in Filistinlilere karşı savaşını sürdürme kabiliyetini sınırlamak, bölgesel hegemonya hırslarını frenlemek için en azından İspanya tarafından açıklananlar dahil olmak üzere bir dizi özel yaptırım içeren bir karar kabul edilebilir. Bu önlemler arasında silah ambargosu, savaş uçaklarına yakıt ikmali yasağı, silah veya yakıt taşıyan gemilerin limanlara yanaşmasının engellenmesi, İsrail'e savunma ekipmanı taşıyan uçaklara hava sahasının kapatılması ve daha fazlası yer alabilir. İsrail mevcut politikalarını sürdürmekte ısrar ederse, Genel Kurul'da faaliyetlerini askıya almak için kesin bir tarih belirlenmeli. Bunun bir emsali de var; Apartheid rejimi tarafından yönetilen Güney Afrika.

Genel Kurul'a ek olarak, Güvenlik Konseyi aracılığıyla da alınacak tedbirler düşünülmeli. Filistin devletinin kurulması dahil olmak üzere, uluslararası alanda kabul görmüş parametreleri içeren ve bölgesel bir güvenlik mimarisi çağrısında bulunan bir çözüm kararının kabul edilmesi için çaba gösterilmeli. Konsey ayrıca, İsrailli kişi ve kuruluşları yaptırım listelerine dahil etme çağrısında da bulunabilir. Buna ek olarak, İsrail, Gazze Şeridi'nde yarattığı büyük yıkımın sorumluluğunu taşıdığı için, Gazze'nin yeniden inşasını finanse etme sorumluluğundan muaf tutulmamalı. Bu bağlamda, Konsey, Filistinli mağdurların tazmin edilmesi ve yeniden inşa çalışmalarına katkıda bulunulması amacıyla, İsrail doğal gaz gelirlerinin sıkı denetim altında ihraç edilmesine izin verme çağrısı yapabilir. Irak'ta uygulanan “petrol karşılığında gıda” programında bunun bir emsali bulunuyor.

Birçok ülke, BM Genel Kurulu'nun veya münferit olarak ülkelerin Filistin devletini tanıma yönündeki herhangi bir hamlesine İsrail'in vereceği tepkiden endişe duyuyor

 ABD'nin bu icraatlara muhtemelen karşı çıkacağı gerçeği, geri adım atmak için bir sebep olmamalı. Şimdi taslak kararlar sunulabilir ve sonra kabul edilmeleri için uygun koşullar sağlanana kadar ertelenebilir. Konsey'in bu icraatları görüşüyor olması bile, daha sonrası için temel olabilecek bir başarıdır. ABD'nin beklenen muhalefeti göz önüne alındığında, yukarıdaki tüm girişimlerin BM bütçesine etkileri olacağı aşikar. Bu nedenle üye devletler böyle bir olasılığı dikkate almaya hazırlıklı olmalı.

cdfgt
BM Genel Kurulu üyeleri, ABD, New York'taki BM Genel Merkezi’nde Filistin sorunu ve iki devletli çözümün uygulanması hakkında oylama yapıyor, 12 Eylül 2025 (Reuters)

İkili olarak, ülkeler bildirgede yer alan yaptırımlardan kendi özel durumlarına uygun olanı seçebilirler, ancak en azından İsrail'in savaşlarını sürdürmesini engelleyecek olanları benimsemeliler. Aynı zamanda, ABD'nin muhalefetine rağmen, kendisini bildirgenin özüne dahil etmenin yollarını araştırmak da önemli. İsrail'in bölgesel güvenlik vizyonuna alternatif bir vizyon sunmak bu yollardan biri olabilir.  

Bazıları, önerilen her iki yolu aynı anda izlemeyi gerçekçi bulmayabilir, hatta belki de ters etki yaratabileceğini düşünebilir. Ama ben tam aksine inanıyorum. Bu adımlar, İsrail halkını hükümetlerini değiştirmeye teşvik edebilir ve hatta Trump yönetimini, özellikle de son anketlerin gösterdiği gibi, kamuoyu desteğindeki düşüş göz önüne alındığında, tutumunu yeniden değerlendirmeye sevk edebilir.

Birçok ülkenin, İsrail'in BM Genel Kurulu’nun veya ülkelerin münferit olarak bir Filistin devletini tanıma yönündeki herhangi bir hamlesine vereceği tepkiden endişe duyduğunun farkındayım. İsrail'in, şu veya bu şekilde, Batı Şeria'yı ilhak etme yolunda ilerlemeye devam etmesi ve buna karşı çıkan herhangi bir ülkeye karşı cezalandırıcı önlemler alması bekleniyor. Bu ülkelere şunu söylemek isterim; bu, hiçbir fark yaratmayacak, çünkü Netanyahu hükümeti her halükarda Batı Şeria'nın bazı kısımlarını ilhak edeceğini açıklayacak ve Gazze'de sürgün politikasını uygulamaya devam edecek.

Ancak sessiz kalmak artık ahlaki açıdan kabul edilebilir değil.


Washington ve Pekin, TikTok konusunda anlaşmaya yaklaşırken ABD, ulusal güvenliğinin ‘kırmızı çizgi’ olduğunu vurguladı

İspanya'nın başkenti Madrid'de dün ABD ve Çin heyetleri arasında yapılan toplantıdan bir kare (Reuters)
İspanya'nın başkenti Madrid'de dün ABD ve Çin heyetleri arasında yapılan toplantıdan bir kare (Reuters)
TT

Washington ve Pekin, TikTok konusunda anlaşmaya yaklaşırken ABD, ulusal güvenliğinin ‘kırmızı çizgi’ olduğunu vurguladı

İspanya'nın başkenti Madrid'de dün ABD ve Çin heyetleri arasında yapılan toplantıdan bir kare (Reuters)
İspanya'nın başkenti Madrid'de dün ABD ve Çin heyetleri arasında yapılan toplantıdan bir kare (Reuters)

ABD Hazine Bakanı Scott Bessent bugün yaptığı açıklamada, ABD'nin TikTok'un geleceği konusunda Çin ile bir anlaşmaya varmak üzere olduğunu duyurdu. Açıklama, İspanya'nın başkenti Madrid'de her iki ülkenin heyetleri arasında yürütülen ticaret görüşmelerinin ikinci gününe denk geldi.

Görüşmelerin ilk gününde ‘teknik düzeyde çok iyi ilerleme kaydedildiğini’ söyleyen Bessent, ancak, Çin heyetinin ‘çok iddialı talepler ortaya koyduğunu’ vurguladı. ABD’li Bakan Washington’ın varılacak herhangi bir anlaşmada ‘ulusal güvenliği feda etmeyeceğinin’ altını çizdi.

Bakan Bessent, ABD yönetiminin TikTok’un sahibi olan Çinli şirket ByteDance şirketine ABD'deki faaliyetlerini sonlandırması ya da tamamen yasaklanma riskiyle karşı karşıya kalacağı uyarısıyla verdiği ve 17 Eylül’de sona erecek olan sürenin tamamlanmasına iki kala yaptığı açıklamada, TikTok ile ilgili müzakerelerin başarısızlığının Washington ile Pekin arasındaki genel ilişkileri olumsuz etkilemeyeceğini söyledi. ABD’li Bakan, bu ilişkileri ‘en üst düzeyde ve çok iyi’ olarak nitelendirdi.

İki ülke arasında, Madrid'in ev sahipliğinde, dört ayda dördüncü kez gerçekleşen görüşmelerde ticaret ve gümrük vergilerinin yanı sıra TikTok meselesi ele alınıyor. Tarafların, kapsamlı bir anlaşmaya varılana kadar süreyi uzatabilecek geçici anlaşmalara varacağına dair beklentiler var.

Müzakereler devam ediyor

ABD ve Çin heyetleri, ticaret gerilimleri ve TikTok'un ABD'deki geleceğine ilişkin verilen süre sona yaklaşırken bugün İspanya'nın başkenti Madrid'de başlayan müzakere turunun ikinci gününde görüşmelerine devam ediyor.

Müzakerelerin ilk görüşmesi, dün İspanya Dışişleri Bakanlığı'nın merkezi olan Santa Cruz Sarayı'nda gerçekleştirildi ve yaklaşık altı saat sürdü. Görüşmede TikTok, gümrük vergileri ve ekonomik durum üzerine odaklandığını belirten ABD'li bir yetkiliye göre toplantıda somut bir ilerleme kaydedilemedi.

 Son dört ayda dördüncüsü olan müzakere turu, ABD Başkanı Donald Trump'ın Çin'den yapılan ithalata yüksek gümrük vergileri uygulamaya başlaması ve Pekin'in misilleme olarak gümrük vergileri uygulamak ve ABD'ye nadir toprak elementleri ihracatını durdurmak gibi benzer önlemlerle karşılık vermesiyle daha da gerilen ticaret anlaşmazlığının ortasında gerçekleşiyor.

İki taraf arasındaki son toplantı geçtiğimiz temmuz ayında Stockholm'de gerçekleşti. Burada 90 günlük ticaret ateşkesini uzatarak nadir toprak elementleri ihracatının yeniden başlamasına ve cezai olarak uygulanan gümrük vergilerinin azaltılmasına kararlaştırıldı.

En tartışmalı dosya TikTok

Madrid'de ele alınan konuların en tartışmalısı, Cenevre, Londra ve Stockholm'de yapılan önceki turlarda gündeme alınmayan TikTok dosyasının gündeme alınması oldu.

Beyaz Saray, ByteDance şirketine 17 Eylül'e kadar ABD'deki faaliyetlerini sonlandırması veya yasakla karşı karşıya kalması için süre vermişti. Madrid’deki görüşmelerde, Trump'ın göreve gelmesinden bu yana dördüncü kez olmak üzere verilen sürenin daha da uzatılmasıyla sonuçlanacağı tahmin ediliyor.

Rusya petrolü üzerindeki baskı

Müzakerelerde daha geniş kapsamlı siyasi konular da ele alındı. ABD Hazine Bakanlığı, görüşmelerde kara para aklamayla mücadele konusunda iş birliğinin de yer aldığını vurguladı. Bunun ABD'nin Pekin'e, Rusya'nın Ukrayna’da yürüttüğü savaşta kendisine yardımcı olan teknoloji ve ürünlerin ihracatını kısıtlaması için yaptığı baskıyla ilişkili olduğu biliniyor.

ABD Hazine Bakanı Bessent, G7 üyesi olan müttefiklerine Çin ve Hindistan'dan yapılan ithalata ‘önemli gümrük vergileri’ uygulamaları ve bu ülkeleri Rusya’dan petrol satın almayı durdurmaya zorlamaları çağrısında bulundu.

Washington, Hindistan mallarına yüzde 25'lik ek gümrük vergisi uygulamaya başladıysa da Pekin'e karşı henüz benzer bir adım atmadı.

Uzmanlar, Bessent’in iyimser açıklamalarına rağmen Madrid'de bir ilerleme sağlanma ihtimalinin düşük olduğunu belirtirken sonuçların, TikTok için verilen sürenin yeniden uzatılması ve ABD Başkanı Donald Trump ile Çin Devlet Başkanı Şi Cinping arasında olası bir görüşme öncesinde iki tarafın pozisyonlarının değerlendirilmesiyle sınırlı kalacağını ve daha somut çözümlerin yolunu açabilecek tek kişinin Şi Cinping olduğunu düşünüyorlar.


İsrail Genelkurmay Başkanı: Netanyahu, Gazze'de atılacak sonraki adımlar için net bir plan sunmadı

İsrail’in dün Gazze Şeridi’nin Gazze kentinde yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı tahliye edilmiş İslam Üniversitesi binasına  düzenlediği hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (Reuters)
İsrail’in dün Gazze Şeridi’nin Gazze kentinde yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı tahliye edilmiş İslam Üniversitesi binasına  düzenlediği hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (Reuters)
TT

İsrail Genelkurmay Başkanı: Netanyahu, Gazze'de atılacak sonraki adımlar için net bir plan sunmadı

İsrail’in dün Gazze Şeridi’nin Gazze kentinde yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı tahliye edilmiş İslam Üniversitesi binasına  düzenlediği hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (Reuters)
İsrail’in dün Gazze Şeridi’nin Gazze kentinde yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı tahliye edilmiş İslam Üniversitesi binasına  düzenlediği hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (Reuters)

İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, İsrail parlamentosu Knesset üyelerine, Başbakan Binyamin Netanyahu'dan Gazze'de atılacak sonraki adımlara dair net talimatlar almadığını söyledi. Bu durum, İsrail ordusunun Gazze kentine yönelik askeri operasyonun kapsamını genişletmeye hazırlandığı bir dönemde ordunun hazırlık durumu hakkında endişeleri artırdı.

İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth’un aktardığı, cuma günü kapalı kapılar ardında yapılan toplantıya katılan yetkililerin açıklamalarına göre Genelkurmay Başkanı Zamir, Knesset İstihbarat Alt Komitesi’ne savaşın ilerleyen süreçlerinde planlanan operasyonlar hakkında bilgi verdi. Knesset Dışişleri ve Savunma Komitesine bağlı olan bu gizli alt komite, Knesset'in en gizli komitelerinden biri olarak biliniyor.

Gazetenin haberine göre Zamir, Knesset üyelerine yaptığı konuşmada, “Başbakan (Binyamin Netanyahu) bize bundan sonra ne olacağını söylemiyor, neye hazırlıklı olmamız gerektiğini bilmiyoruz. Askeri hükümet istiyorlarsa, buna askeri hükümet demeliler” ifadelerini kullandı.

df
İsrail Savunma Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, Gazze Şeridi'ndeyken, 20 Mayıs 2025 (İsrail ordusu)

Genelkurmay Başkanı Zamir, bir başka bağlamda Gazze İnsani Yardım Vakfı (GHF) tarafından yürütülen ve yerel merkezler aracılığıyla gıda ve yardım malzemeleri dağıtan ABD'nin Gazze yardım programını eleştirdi. Programı ‘başarısızlık’ olarak nitelendiren Zamir, “Dört merkezle başarılı olamayan programın dağıtım merkezlerinin sayısı daha sonra neden 12'ye çıkarıldı?” diye sordu.

Sivillerin tahliyesinden sonra bir abluka uygulanıp uygulanmayacağı sorulduğunda Zamir, siviller Gazze'de kaldığı sürece insani yardımların da uluslararası hukuka uygun olarak Gazze'ye girmeye devam edeceğini söyledi.

İsrail Bakanlar Kurulu’nun önceki toplantısında, farklı bir karar alınmazsa askeri operasyonun nihayetinde İsrail ordusunun Gazze'deki merkezi mülteci kamplarına girmesine yol açacağı konusunda uyarıda bulunmuştu. Böyle bir durumun geniş toprakların askeri yönetim altına girmesine yol açması ve bunun da ordunun istemediği bir senaryo olacağı öngörülmüştü.