İran-İsrail çatışmasının denklemleri ve yansımaları

İran ve İsrail arasındaki son gelişmeler, Ortadoğu'daki kırılganlığı daha da derinleştirdi

İran devlet televizyonu tarafından 19 Nisan günü sabahın erken saatlerinde yayınlanan ve İsrail saldırılarının ardından İsfahan şehrinin ana meydanından canlı aktarıldığı söylenen bir görüntü (AFP)
İran devlet televizyonu tarafından 19 Nisan günü sabahın erken saatlerinde yayınlanan ve İsrail saldırılarının ardından İsfahan şehrinin ana meydanından canlı aktarıldığı söylenen bir görüntü (AFP)
TT

İran-İsrail çatışmasının denklemleri ve yansımaları

İran devlet televizyonu tarafından 19 Nisan günü sabahın erken saatlerinde yayınlanan ve İsrail saldırılarının ardından İsfahan şehrinin ana meydanından canlı aktarıldığı söylenen bir görüntü (AFP)
İran devlet televizyonu tarafından 19 Nisan günü sabahın erken saatlerinde yayınlanan ve İsrail saldırılarının ardından İsfahan şehrinin ana meydanından canlı aktarıldığı söylenen bir görüntü (AFP)

Hattar Ebu Diyab

İran'ın 13 nisanı 14 nisana bağlayan gece insansız hava araçları (İHA), kruz (seyir) füzeleri ve balistik füzelerle İsrail'e ilk kez doğrudan saldırmasının ardından Ortadoğu büyük bir savaşın eşiğine geldi.

Kırmızı çizgiler geçerliliğini yitirdi ve İran, yeni bir caydırıcılık denkleminin belirginleşmeye başladığını anladı. İran’ın İsrail’i hedef aldığı saldırıdan önce ise İsrail, İran’ın Şam'daki konsolosluk binasında İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) komutanlarını hedef almasının 7 Ekim’de Hamas Hareketi’nin gerçekleştirdiği Aksa Tufanı Operasyonu sonrası sarsılan caydırıcılığını yeniden tesis etmesini sağladığına inanıyordu. Ardından İsrail'in İran'a verdiği karşılık sınırlı ve ölçülü olmuş, İsrail'in caydırıcılığını geliştirememişti.

gty6j7
İran’ın bu ayın ortalarında İsrail'e düzenlediği hava saldırısında düzen bir İran füzesinin kalıntılarının yakınlarında duran İsrail askerleri (AFP)

Belirleyici denklemler, bu yeni durum karşısında henüz netleşmedi. Çünkü her iki tarafın da caydırıcılığı vekalet savaşlarının ve uzaktan kontrol edilen doğrudan saldırıların ardından zayıfladı.

Dolayısıyla İsrail'in İsfahan saldırısı, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki Refah cephesi ile Lübnan ve Suriye cephelerine odaklanması ile doğrudan angajman kuralları arasındaki boşluğu kapatabilir. Ancak durumun gelişimine bağlı olarak İsrail tarafı daha sonra kabul edilebilir bir caydırıcılık düzeyini yeniden tesis etmeye çalışacağına şüphe yok. İsrail, ‘çatışma mühendisliğinin’ ABD’li maestronun kontrolünden çıkması halinde bölgesel bir savaşın patlak vereceğini de göz ardı etmiyor.

“Gölge savaşından doğrudan çatışmaya”

İsrail ile İran arasında Şah dönemindeki tarihi ve yakın ilişki, İran'ın nükleer programını geliştirmesi ve (nükleer gücün tekelleştirilmesini ve 1981'de Irak'a karşı olduğu gibi, herhangi bir potansiyel düşmanın nükleer güç elde etmesinin önlenmesini amaçlayan) ‘Begin Doktrini’ni atlatma arayışıyla yaşanan gerilimler ile stratejik bölgesel denklemde Arap ülkelerinin aleyhine olan ortak çıkarlar bağlamında bu gerilimleri yatıştırma arasında gidip gelen bir ilişkiye dönüşmüştür.

Bununla birlikte İran, 2003 yılında Irak'a karşı başlatılan (stratejik olarak hem İran'a hem de İsrail'e hizmet eden) savaştan faydalanarak ‘direniş ekseni’ ve Filistin davası bayrağı altında emperyalist projesinin temellerini güçlendirmeye başladı.

Böylece Lübnan'da Hizbullah, Yemen'de Ensarullah (Husiler), Irak'ta Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi), Filistin'de İslami Cihad gibi vekillerden oluşan bir ağ aracılığıyla ya da Hamas Hareketi’ni destekleyerek ‘İsrail'e karşı bir vekalet savaşı’ geliştirmeyi başardı.

İsrail, son on yıldır İran ve desteklediği milis grupların Suriye'deki varlığına karşı ‘iki savaş arası savaş’ olarak adlandırdığı hava saldırıları düzenlese de Beşşar Esed'in liderliğindeki Suriye, İran için hayati bir koridor ve direniş ekseninin merkezi olmaya devam ettiğinden bu saldırılar etkili olamadı.

Washington, saldırıların çatışma mühendisliğini yapan ve her iki tarafın da imajını kurtaran maestro olmayı başardı.

Hamas Hareketi’nin 7 Ekim'de İsrail’e düzenlediği Aksa Tufanı Operasyonu sonrası İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hükümeti, İran'ı saldırının hazırlık aşamasında parmağı olmakla suçladı ve bu da riskleri arttırdı. Ancak Washington, kısa sürede İran'ı bu suçlamadan akladı. Ancak İran yönetimi, özellikle tüm işaretler Netanyahu'nun İran’ı savaşa çekme ve ABD'yi da dahil etmek istediğini gösterdiğinden, topyekûn bir savaşa girmemek şartıyla ‘saha birliklerini’ hafif ateş altında harekete geçirmeye karar verdi. Hizbullah Gazze'yi desteklemek için İsrail'e karşı harekete geçti, ABD’nin Irak ve Suriye'deki üsleri hedef alındı ve Husiler Kızıldeniz'de seyrüsefer güvenliğine ve ticaret gemilerine karşı saldırılar başlattı.

cdfgb
Gazze Şeridi sınırına yakın İsrail tankı, 17 Nisan 2024 (AFP)

İsrail Gazze’deki başlattığı yıkıcı savaşla birlikte geçtiğimiz aralık ayında Lübnan ve Suriye’de ‘İran eksenine’ karşı saldırılarını da yoğunlaştırdı. İsrail son olarak İran’ın Şam’daki konsolosluk binasını hedef aldı. Saldırıda DMO’nun önde gelen komutanlarından Tuğgeneral Rıza Musavi ile yardımları öldürüldü. Bu gelişmelerle gerilim tırmandı ve eşiği aştı.

Tüm bunlar olurken Ortadoğu'daki başlıca iki karşıt güç olan ve her biri diğerini ulusal güvenliğine yönelik en önemli tehdit olarak gören İsrail ve İran arasında doğrudan çatışmaya doğru bir ilerleme olduğu görüldü.

İran saldırısı sonrası senaryolar ve İsrail'in tepkisi

Nisan 2024, 1 Nisan’da İsrail’in İran’ın Şam’daki konsolosluk binasını hedef alan saldırısı, 13 nisanı 14 nisana bağlayan gece İsrail semalarında İran’a ait İHA’ların ve balistik füzelerin görülmesi ve 19 Nisan’da İsrail’in İran’a gerçekleştirdiği gizemli saldırıyla İsrail ile İran arasındaki gerilim ve çatışmada belirleyici bir dönüm noktası olarak tarihe not düşülebilir. Tüm bu güç gösterileri ve bunlarla verilen siyasi mesajlar, 2006 yılından bu yana devam eden ‘gölge savaşı’ ve ‘vekalet savaşı’ aşamasından ‘doğrudan çatışma’ aşamasına geçildiğini gösteriyordu.

Öte yandan Washington, saldırıların çatışma mühendisliğini yapan ve bir taraf için diğerine göre somut bir ilerleme sağlamadan her iki tarafın da imajını kurtaran maestro olmayı başardı. Elbette bu çaba, kasım ayında başkanlık seçimlerine sahne olacak olan ABD'nin 7 Ekim'den bu yana Ortadoğu'da geniş çaplı bir savaşın çıkmasını önleme ve hem Irak’ta hem de Afganistan’da yaşananlardan sonra ABD'nin müdahalesinden kaçınma stratejisinin bir parçası.

İran'ın inkârcı, İsrail'in ise gizemli tutumu, bölgede gerilimin tırmanmasını ve geniş çaplı bir savaşın patlak vermesini önlemeyi amaçlayan belirli bir sınırlama çerçevesinde olması dikkati çekiyor.

İran'ın İsrail’e misillemesi sınırlı ve kısıtlı, seviyesi ise askeri sonuçlar kaydetmeden taktiksel ve göstermelikti. Tahran, İsrail’e ya da ABD’ye topyekûn savaş açmadan ya da doğrudan bir çatışmaya girmeden İsrail karşısında caydırıcılığını yeniden tesis etmek istedi.

İran, tarihte ilk kez İsrail'e kendi topraklarından saldırdığından somut bir askeri sonuç alamasa da İsrail'in derinliklerini hedef almasına ahlaki, medyatik ve siyasi olarak yatırım yapması bekleniyor. Şarku’l Avsat’ın ABD televizyonu CNN'den aktardığı habere göre İran'ın saldırısı ‘insanlık tarihinde İHA’lar ve balistik füzelerle yapılan en büyük saldırıydı’ fakat sürpriz bir saldırı olmaması ivme kazanmasına engel oldu. Saldırı, iki ülke arasındaki gerilimin maestroluğunu yapan ABD önderliğinde Batılı güçlerin aktif katılımıyla engellendi.

Sonuç nasıl değerlendirilirse değerlendirilsin, İran Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakıri, bu saldırıyla bölgede yeni bir denklemin kurulduğunu söyledi. İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant ise buna “İranlılar, Ortadoğu’da hava sahası savaş uçaklarımıza açıkken bize karşı farklı bir caydırıcılık denklemi kuramazlar” diyerek yanıt verdi.

cdfbrgt
İran'ın İsrail'e İHA’lar ve balistik füzelerle düzenlediği saldırı sırasında Aşkelon'da füze savunma sistemi devreye girdi, 14 Nisan 2024 (Reuters)

İran'ın misillemesinin ardından İsrail'in karşılık vermesi bekleniyordu. Ancak ABD ve Batılı ülkeler, İsrail’e sadece saldırıyı önlemekle yetinmesi için baskı yaptılar. ABD, İngiltere ve Fransa'nın 13 nisanı 14 nisana bağlayan gece gerçekleşen İran saldırısının püskürtülmesinde verdikleri koşulsuz destek nedeniyle İsrail'in ABD ve Batılı ülkelerin isteklerine yanıt vermekle İran’a karşılık vermek arasında seçim yapması kolay değildi. Bu yüzden ABD’nin özellikle Joe Biden yönetiminin İran’a karşı sert bir yanıt verilmemesi baskısı nedeniyle İran'a yönelik herhangi bir büyük saldırı planlamaktan kaçındı. Zira ABD, İngiltere ve Fransa'nın verdiği koşulsuz destek, her koşulda ve her seçenekte Binyamin Netanyahu'nun peşinden gidecekleri anlamına gelmiyordu. Ayrıca Washington, Hürmüz Boğazı'nın ablukaya alınmasını ve savaşın yayılması halinde küresel bir ekonomik krizin patlak vermesini istemiyor.

Nihayetinde hem İran hem İsrail, ihtiyatlı bir şekilde ele alınan sınırlı bir yanıt senaryolarına başvurdular. İki ülke arasındaki gerilim, diğer alternatif çatışma sahaları olarak siber uzayda ve istihbarat savaşı alanında yoğunlaşabilir. İsrail'in 19 Nisan Cuma günü sabaha karşı İran'ın orta kesimlerindeki İsfahan şehrine düzenlediği saldırının detayları halen belirsizliğini koruyor. İran'ın inkârı ve İsrail'in gizliliğinin, gerilimin tırmanmasını ve bölgesel bir yangının çıkmasını önlemek amacıyla belirli bir sınıra tabi olduğu dikkat çekiyor. İran'ın inkârcı, İsrail'in ise gizemli tutumu, bölgede gerilimin tırmanmasını ve geniş çaplı bir savaşın patlak vermesini önlemeyi amaçlayan belirli bir sınırlama çerçevesinde olması dikkati çekiyor. İran'a göre İsrail İsfahan’a küçük İHA’larla sınırlı bir saldırı gerçekleştirirken, İsrailli kaynaklar sessizliklerini koruyorlar. Batılı kaynaklardan sızdırılan bilgilerde İsrail’in üç adet F-35 savaş uçağıyla saldırdığı bildirilirken ABD'li bir kaynak saldırının amacının Natanz'daki hayati öneme sahip nükleer tesisin hava savunma sistemini test etmek olduğunu söyledi. Bu sebeple İsrail’in İran saldırısı, İran'ın iç kesimlerine kadar girebildiğine ve nükleer tesislerine ulaşabildiğine dair verilen bir mesajdı.

İsfahan saldırısından sonra bir çıkmaza daha girmek üzere olduğumuz ortada. Muhtemelen doğrudan çatışma faslını kapatan bir senaryoyla karşı karşıyayız.

İsrail tarafı caydırıcılık konusunda üstünlüğü yeniden ele geçirmeye çalıştı. Ancak bunu başarıp başaramadığı net değil. Çünkü verilen yanıt, bölgeyi topyekûn bir savaşa sürüklemeyecek, ABD tarafından kabul edilebilecek ve uluslararası müttefikleri kızdırmayacak ya da Gazze’deki savaşı ve orada yaşanan insani trajedinin bir sonucu olarak uluslararası tecridi sona erdirip Tahran'a karşı stratejik bir uluslararası koalisyon kurma fırsatını heba etmeyecek bir şekilde tasarlandı.

İsfahan saldırısından sonra bir çıkmaza daha girmek üzere olduğumuz ortada. Muhtemelen ya bu doğrudan çatışma faslını kapatıp vekalet savaşına dönme senaryosuyla ya da büyük bir savaşın ilk adımı olan bir senaryoyla karşı karşıyayız.

ABD bölgede topyekûn bir savaşın patlak vermesini istemiyor. Basına yapılan açıklamalarda, Gazze'deki askeri operasyonun sona erdiği vurgulanırken İsrail'in güvenliğinin korunacağının altı çiziliyor. Ama bu, İsrail'in Refah'a kara harekâtı düzenlemeyeceği ya da Lübnan’a ve Suriye'ye karşı askeri adımlar atmayacağı anlamına gelmiyor.

İran-İsrail çatışması, çok taraflı çatışmalara sahne olan, Filistin yarası kanamaya devam eden, devletlerin egemenliğinin aşındığı, adil bir barışın sağlanması ve bu yolda ilerlenmesi fırsatlarının kaybedildiği, dini saltanatların geri döndüğü ve uluslararası çatışma ve stratejik kaos arenasına dönüşen Ortadoğu'nun kırılganlığını daha da derinleştirdi.



Rusya'nın Uzak Doğusu'nda 7,8 büyüklüğünde deprem meydana geldi, tsunami uyarısı yapıldı

Rusya'nın Kamçatka Yarımadası'nı vuran depremin etkileri (Arşiv- EPA)
Rusya'nın Kamçatka Yarımadası'nı vuran depremin etkileri (Arşiv- EPA)
TT

Rusya'nın Uzak Doğusu'nda 7,8 büyüklüğünde deprem meydana geldi, tsunami uyarısı yapıldı

Rusya'nın Kamçatka Yarımadası'nı vuran depremin etkileri (Arşiv- EPA)
Rusya'nın Kamçatka Yarımadası'nı vuran depremin etkileri (Arşiv- EPA)

ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu, Rusya'nın Uzak Doğusu'ndaki Kamçatka açıklarında 7,8 büyüklüğünde bir deprem meydana geldiğini bildirdi.

Petropavlovsk-Kamçatski'nin 128 kilometre doğusunda ve 10 kilometre derinlikte meydana gelen deprem, yarımadanın yakınlardaki kıyılarda potansiyel olarak tusunami uyarısında bulunulmasına neden oldu


150 binden fazla "Vatansever Amerikalı", ICE'ta çalışmak istiyor

ABD İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem, iş rakamlarını övdü (AP)
ABD İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem, iş rakamlarını övdü (AP)
TT

150 binden fazla "Vatansever Amerikalı", ICE'ta çalışmak istiyor

ABD İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem, iş rakamlarını övdü (AP)
ABD İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem, iş rakamlarını övdü (AP)

Trump yönetimi göçmenlik konusundaki katı tutumunu sertleştirirken, ABD İç Güvenlik Bakanlığı'na bağlı Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) kurumuna iş başvurusunda bulunanların sayısı 150 bini aştı.

ICE'ın topluluklara yönelik baskınları yoğunlaşırken, yönetimin bölücü yaklaşımını destekleyenler için bir çekim merkezi haline geldiği görülüyor.

İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem yaptığı açıklamada, "ICE, ABD'deki en kötünün de kötüsü suçlu kaçak göçmenleri ülkeden uzaklaştırarak vatanlarını savunmak isteyen yurtsever Amerikalılardan 150 binden fazla başvuru aldı" dedi.

Şimdiden 18 binden fazla geçici iş teklifi sunduk.

Amerikalılar, katilleri, pedofilleri, tecavüzcüleri, teröristleri ve çete üyelerini ülkemizden uzaklaştırmak için ülkelerinin çağrısına yanıt veriyor ve yardım ediyor.

ICE yazılı kıyafetler giyme coşkusu ve sosyal medya takipçilerinden at sırtında olduğu fotoğraflar arasında en sevdiklerini söylemesini istemesi nedeniyle "ICE Barbie" lakabıyla anılan Noem, bu hafta Illinois eyaletinde ICE baskınlarını denetliyor.

Salı günü, ICE'ın Şikago'nun dış mahallelerinde şafak vakti düzenlediği ve insanların gözaltına alındığını gösteren bir video paylaştı:

Başkan Trump açıkça belirtti: Eğer politikacılar vatandaşlarının güvenliğini ön planda tutmazsa, bu yönetim tutacaktır. Geri adım atmayacağımızı açıkça belirtmek için bugün Şikago'da sahadaydım.

ABD'de yasadışı yollarla bulunan ve sabıka kaydı olan göçmenleri hedef alan bir operasyon kapsamındaki göçmenlik uygulamalarındaki artışta, bu yıl şimdiye kadar 200 binden fazla kişi tutuklandı ve 50 binden fazla kişinin gözaltına alındı. Birçoğu işe giderken, adliyelerin önünde ve mağazaların otoparklarında yakalandı.

dfgthy
Los Angeles Polis Teşkilatı (LAPD) görevlileri, Los Angeles şehir merkezinde düzenlenen ICE karşıtı protesto sırasında uzun bacaklar takan bir protestocuyu tutukladı (AFP)

Boston ve Şikago gibi şehirlerdeki büyük çaplı baskınlarda aileler, evlerinden çıkmaktan ve gözaltına alınma riskinden korkarak evlerine kapandı. Geçen hafta ICE görevlileri, Illinois'da tutuklamaya direndiği ve polis memurlarına arabayla çarptığı iddia edilen bir adamı vurarak öldürdü.

Noem, yakın zamanda ABD'nin, ICE baskınlarının ardından sınırdışı etme operasyonları için özel olarak bir uçak filosuna yatırım yapmasını istediğini söyledi.

Haziranda yönetime ve ICE operasyonlarına karşı protestolar ABD genelinde en az 40 şehre yayılmış, Los Angeles, Denver, Şikago ve New York'ta büyük gösteriler düzenlenmiş ve sivil kargaşayla yaşanmıştı.

Salı günü ICE, "göçmenlik statüsüne bakılmaksızın bir ICE görevlisine saldıran herkes, federal ağır saldırı suçlamalarıyla ve yasaların izin verdiği en geniş kapsamda kovuşturmayla karşı karşıya kalacak" uyarısında bulundu.

Ajansın X'teki paylaşımına, "Direnmeden önce düşün" ifadesinin yer aldığı sıkılmış bir yumruk resmi eşlik ediyordu.

Trump yönetimi, Şikago'daki "Midway Blitz Operasyonu" ve Massachusetts'teki "Patriot 2.0" gibi baskılar için duygusal bir dil kullandı. Bu eylemler, ABD'nin sağcı aktivist Charlie Kirk'ün suikastıyla daha da kötüleşen artan kutuplaşmayla boğuştuğu bir dönemde, siyasi çalkantılarla dolu bir ortamda gerçekleşti.

Independent Türkçe


ABD, Rusya-Belarus tatbikatına neden davet edildi?

Washington'la ilişkilerin iyi tutulması amacıyla Lukaşenko'nın talebi üzerine tatbikatların Polonya sınırından uzak bir bölgede yapıldığı yazılıyor (Reuters)
Washington'la ilişkilerin iyi tutulması amacıyla Lukaşenko'nın talebi üzerine tatbikatların Polonya sınırından uzak bir bölgede yapıldığı yazılıyor (Reuters)
TT

ABD, Rusya-Belarus tatbikatına neden davet edildi?

Washington'la ilişkilerin iyi tutulması amacıyla Lukaşenko'nın talebi üzerine tatbikatların Polonya sınırından uzak bir bölgede yapıldığı yazılıyor (Reuters)
Washington'la ilişkilerin iyi tutulması amacıyla Lukaşenko'nın talebi üzerine tatbikatların Polonya sınırından uzak bir bölgede yapıldığı yazılıyor (Reuters)

Rusya ve Belarus'un ortak düzenlediği tatbikata ABD'li askerlerin davet edilmesi dikkat çekti.

Wall Street Journal'ın (WSJ) aktardığına göre, 12-16 Eylül'de düzenlenen "Zapad" adlı ortak tatbikatlara ABD ordusundan subaylar da davet edildi.

Belarus Savunma Bakanlığı'nın pazartesi günü Telegram'dan yayımladığı videoda, Savunma Bakanı Viktor Khrenin'in en az iki ABD subayını selamladığı görüldü.

Hindistan ve İran'dan askerler de dahil 30'dan fazla ülkeden savaşçı tatbikata katıldı. Çin ve Kuzey Kore'den temsilciler de ABD'yle birlikte tatbikatı izledi.

Haberde, Washington'a resmi davetin Belarus tarafından gönderildiği belirtiliyor. Ancak davetin ABD'ye iletilmesinin Moskova tarafından istendiği savunuluyor.

Analize göre Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ABD Başkanı Donald Trump'la Ukrayna savaşına dair yürüttüğü diplomasi trafiğini koruyabilmek için böyle bir hamle yaptı. Putin'in, Trump'ın olası yaptırımlarından kaçınmak amacıyla ikili iletişim kanallarını açık tutmak istediği yazılıyor.

Düşünce kuruluşu Avrupa Politika Analiz Merkezi'nden emekli Korgeneral Lance Landrum şu değerlendirmeleri yapıyor:

Bu, ABD'yle ilişkileri sürdürmek ve Putin'le Trump arasındaki diyaloğu devam ettirmek için nispeten düşük maliyetli ve düşük riskli bir yol olabilir.

Bunlara ek olarak Hindistan'ın, tatbikatta Rusya'nın yanında durması da dikkat çekti. Trump, Rusya'dan petrol alımını durdurması için Narendra Modi yönetimine uzun süredir baskı yapıyor. Tatbikata Hindistan'ın da davet edilmesi, Yeni Delhi yönetiminin Kremlin'den uzaklaşmayacağına dair bir mesaj olarak değerlendiriliyor.

Analizde, ABD'li subayların Belarus'a gitmesiyle Washington'la Moskova'nın müttefikinin yakınlaştığı yorumu yapılıyor.

Belarus lideri Aleksandr Lukaşenko, 11 Eylül'de 52 siyasi tutukluyu serbest bırakmıştı. Bu kişilerden 6'sı Litvanyalı, geri kalanlarsa Fransa, Almanya, Polonya ve Birleşik Krallık uyrukluydu. En dikkat çeken isimlerden biri de Belaruslu aktivist Mikola Statkeviç'ti. Bunun karşılığında ABD, Belarus devletine ait havayolu şirketi Belavia da dahil çeşitli firmalara uygulanan yaptırımları kaldırmıştı.

Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov ise tatbikata dair açıklamasında, Batı'nın Ukrayna'ya desteğini eleştirerek NATO'nun Kiev'e arka çıkarak Rusya'ya karşı savaşa girdiğini öne sürmüştü.

Independent Türkçe, Wall Street Journal, New York Times