Fentanil solumaktan kaynaklanan ilk beyin hastalığı raporlandı

Beyaz maddenin iltihaplanmasının ardından bilincini kaybeden Oregonlu hasta, beyinde geri dönüşü olmayan işlev kaybı ve muhtemelen ölüm riskiyle karşı karşıya kaldı.

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Fentanil solumaktan kaynaklanan ilk beyin hastalığı raporlandı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

ABD'de doktorlar, dünyada fentanil dumanı solumaktan beyin hastalığı geçiren ilk vakayı bildirerek bu opioidin ne kadar tehlikeli olabileceğini bir kez daha ortaya koydu.

Fentanil, eroinden 50 kat daha tesirli.

47 yaşındaki hasta, geçen yıl şubatta otel odasında bilinçsiz ve "ölüme yakın" halde bulunduktan sonra Oregon Sağlık ve Bilim Üniversitesi'nin acil servisine götürülmüştü.

Klinisyenler, fentanil dumanı solumanın hastanın beynindeki beyaz maddenin önemli bölümlerinin, hastanın bilincini kaybetmesine yol açacak ve beyinde geri dönüşü olmayan işlev kaybı ve muhtemelen ölüm riski yaratacak kadar iltihaplanmasına neden olduğunu teşhis etti.

Benzer vakalar daha önce eroin dumanı soluyan insanlarda bildirilmiş olsa da araştırmacılar Oregon'daki hastanın fentanil içeren belgelenmiş ilk vaka olduğunu söyledi.

Baş araştırmacı Chris Eden, "Bu, 40'lı yaşlarının sonunda, çocuk sahibi, ilk kez fentanil kullanan orta sınıftan bir erkeğin vakası. Bu vaka, fentanilin toplumumuzdaki herkesi etkileyebileceğini gösteriyor" dedi. 

Araştırmacılar, bu tür vakaların daha önce de yaşanmış olabileceğini ancak sendromun fizyolojisi hakkında nispeten az şey bilindiği için bunların fark edilmediğini söyledi.

Dr. Eden, "Opiatın klasik yan etkilerini çok iyi biliyoruz: Solunum depresyonu, bilinç kaybı, yönelim bozukluğu. Ancak bu vakadaki gibi muhtemelen geri dönüşü olmayan beyin hasarına yol açtığını ve beyni etkilediğini klasik olarak düşünmüyoruz" dedi.

Hasta yaklaşık bir ay hastanede kaldıktan sonra yavaş yavaş iyileşmiş, ardından konuşmasını ve işlevini yeniden kazanmasına yardımcı olan bir bakım tesisinde kalmıştı.

Araştırmacılara göre bu bulgu, ucuz ve kolayca bulunabilen fentanilin tehlikesi hakkında uyarı olarak görülmeli.

Hasta, BMJ Case Reports akademik dergisine, "Kendime, eşime ve aileme yaptıklarımdan dolayı sık sık pişmanlık duyuyorum. Hayatımı kurtaran tüm doktorlara, hemşirelere ve acil yardım görevlilerine ve beni toplumun faal bir üyesi haline getiren terapistlere minnettarım" diye konuştu.

Independent Türkçe



Dinozorlar asteroit çarpmasa da yok olmaya mahkum muydu?

Dinozorlar asteroit çarpmasa da yok olmaya mahkum muydu?
TT

Dinozorlar asteroit çarpmasa da yok olmaya mahkum muydu?

Dinozorlar asteroit çarpmasa da yok olmaya mahkum muydu?

Dinozorların asteroit çarpmasından önce çöküşe geçtiği teorisinin doğru olmadığı öne sürüldü.

Milyonlarca yıl boyunca yeryüzüne hükmeden dinozorların soyu, 66 milyon yıl önce Dünya'ya çarpan bir göktaşının etkisiyle tükenmişti. 

Bugüne kadar bulunan bazı fosiller, dinozorların bu olaydan önce sayı ve çeşitlilik açısından gerilediğine işaret ediyordu. Özellikle göktaşından önceki yıllarda fosil sayısının azalması bu teoriyi destekliyordu. Bazı bilim insanları, asteroit gezegene çarpmasa bile bu sürüngelerin yok olma sürecine girdiğine inanıyordu. 

University College London'dan paleontolog Chris Dean "Dinozorların asteroit çarpmadan önce de yok olmaya mahkum olup olmadığı 30 yılı aşkın süredir tartışılan bir konu" diyor.

Dean ve ekip arkadaşları bu soruya yanıt bulmak için 66 milyon ila 84 milyon yıl önce Kuzey Amerika'da yaşamış 4 dinozor türüne ait 8 binden fazla fosili inceledi. 

Bulguları hakemli dergi Current Biology'de dün (8 Nisan) yayımlanan çalışmada dinozor çeşitliliğinin yaklaşık 76 milyon yıl önce zirveye ulaştığı ve ardından kitlesel yok oluşa kadar azaldığı bulundu. Bu eğilim, dinozorların soyu tükenmeden önceki 6 milyon yılda daha belirgindi. 

Ancak araştırmacılar, paleontologların asteroit çarpmasından önceki yıllarda ne kadar araziye erişebildiğini ve bu bölgelerde kaç kazı çalışması yapıldığını hesaplayınca, bilim insanlarının elinde pek örnek olmadığını tespit etti. Ekip, bu döneme ait jeolojik kayıtların açığa çıkmadığını veya üstünün bitki örtüsüyle kaplı olduğunu buldu.

Ayrıca çevresel koşullar veya diğer faktörlerin bu düşüşü açıklayamadığını söylüyorlar. Geliştirdikleri modellere göre dinozorların sayısı, göktaşı çarpmasına kadar stabildi. 

Bilim insanlarına göre dinozorlar kitlesel yok oluştan önce muhtemelen çökmeye başlamamıştı. Bu izlenimin, döneme ait fosillerin iyi korunmamış ya da bulunmasının zor olmasından kaynaklandığını düşünüyorlar. 

Makalenin bir diğer yazarı Alfio Alessandro Chiarenza, "Dinozorlar muhtemelen kaçınılmaz bir yok oluşa mahkum değildi" diyerek ekliyor: 

Eğer o asteroit olmasaydı, hâlâ bu gezegeni memeliler, kertenkeleler ve hayatta kalan torunları olan kuşlarla paylaşıyor olabilirlerdi.

Diğer yandan bazı bilim insanları yeni çalışmanın, dinozorların türlerinin azalmaya başladığı teorisini çürütmediğini savunuyor.

Reading Üniversitesi'nden Manabu Sakamoto'nun araştırmasına göre dinozorların yaşadığı 175 milyon yıl boyunca, yeni dinozor türlerinin ortaya çıkma hızı genel olarak yavaşlamıştı ve yeni türlerinin gelişmesinden çok daha fazla sayıda türün nesli tükeniyordu. 

Sakamoto, yeni araştırma mevcut fosillerde sapma olduğunu öne sürmesine karşın dinozor çeşitliliğindeki bu uzun vadeli düşüşün geçerliliğini koruduğunu söylüyor: 

Bu iki durum aynı anda geçerli olabilir.

Independent Türkçe, Live Science, New Scientist, Current Biology