Sudan'ın hamile kadınları ölümün karanlığında ışık saçıyorlar

Sudanlı hamile kadınlar, ülkede devam eden çatışmalar nedeniyle sivil ayrımı gözetmeksizin açılan ateşin ve atılan bombaların ortasında doğum yapıyorlar.

Yaşanan panik Sudan’da çok sayıda hamile kadının düşük yapmasına neden oldu (Independent Arabia - Hasan Hamid)
Yaşanan panik Sudan’da çok sayıda hamile kadının düşük yapmasına neden oldu (Independent Arabia - Hasan Hamid)
TT

Sudan'ın hamile kadınları ölümün karanlığında ışık saçıyorlar

Yaşanan panik Sudan’da çok sayıda hamile kadının düşük yapmasına neden oldu (Independent Arabia - Hasan Hamid)
Yaşanan panik Sudan’da çok sayıda hamile kadının düşük yapmasına neden oldu (Independent Arabia - Hasan Hamid)

İsra eş-Şahir

“Hamile kadınlar olarak, Ukrayna’daki ve Gazze'deki kadınların yaşadıklarından daha zor koşullarda yaşadık, fakat çatışma bölgelerinde gazetecilerin olmaması buradaki tabloyu dünyaya aktarmamızı engelledi.”

Doğum esnasında ölümden dönen Ebusafira, “Mühendisler Birliği karargahı yakınlarındaki evimin önünde çatışmalar yaşanıyordu. Sürekli yerde uyumaktan sırtım, kollarım ve bacaklarım ağrıyordu. Susuzluk ve ilaçsızlık yüzünden uyuyamama gibi sorunlar yaşadım” diye anlattı. Bazı yardım kuruluşları ve insan hakları aktivistleri Sudanlı hamile kadınlara yardım sağlamak için girişimde bulunduysa da çatışmaların yoğunlaşması nedeniyle bölgeye giriş ve çıkışlar kapatıldığından bu yardımlar uzun sürmedi.

Ebusafira, şunları söyledi:

Savaştan sağ çıkan ve doğum esnasından ölümden dönen biri olarak konuşuyorum. Savaş patlak verdiğinde, hamileliğimin son aylarındaydım ve son üç ay boyunca hep oturdum. O dönem tüm hamile kadınlar için zordu. Hastaneler vuruldu ve çoğu, özellikle doğum hastaneleri hizmet dışı kaldı. Sağlık hizmetlerine erişim ve ilaç temin etme imkanlarımızı kaybettik. Sivil ayrımı gözetilmeden bombardımanlar düzenlenmesi ve rastgele ateş açılması nedeniyle evlerimizin içinde hareket edemeyecek hale geldik ve aç bırakıldık. Aslında biz hamile kadınlar olarak Ukrayna’daki ve Gazze'deki kadınların yaşadığından daha zor şartlar yaşadık. Ancak çatışma bölgelerinde gazetecilerin olmaması, bu tabloyu dünyaya aktarmamızı engelledi. Tüm bu süre zarfında korku, dayak ve silahlı güçlerin sivil bölgelere girmesi ve sağlıklı bir doğum yapılmasının önündeki engeller nedeniyle çok sayıda kadının öldüğünü duyduk.

Doğum sırasında çektiği sıkıntıları anlatan Ebusafira, şöyle devam etti:

Doğum başladığında, beni kabul edecek bir hastane bulamadık. Bu yüzden evde doğum yapmaya karar verdik. Çok zor bir andı, altı saat boyunca acıya ve sancılara katlandım. Evin çevresindeki caddelerde ve sokaklarda durum çok kötüydü. Her yerde cesetler vardı. Bu yüzden ağrı kesici, ilaç ya da anestezi olmadan doğum yapmak zorunda kaldım. Hayata tutunuyordum, çünkü çocuğumu iyi görmek istiyordum. Tüm yıkıma rağmen ona cesaret ve vatan sevgisi aşılamaya kararlıydım.

Ölüm oranında artış

Savaş patlak vermeden önce de hamile kadınların iyi bir durumda değildi. Dünyada doğum esnasında ölen kadın sayısı en yüksek ülke Sudan. Sudan Sağlık Bakanlığı'nın istatistiklerine göre ülkede her 10 bin doğumda 100 anne hayatını kaybediyor. Doğum esnasında anne ölümü oranını azaltmaya yönelik girişimlerde bulunulsa da oran artmaya devam etti. Ancak savaşın patlak vermesinin ardından, hastanelerin tamamen hizmet dışı kalması ve hamile kadınların ebeler tarafından evde doğum yöntemine başvurması nedeniyle durum daha da kötüleşti.

Görsel kaldırıldı.
Sudanlı kadınlar doğum sırasında ölümle burun buruna geliyorlar (Independent Arabia - Hasan Hamid)

Kadın sağlığı ve doğum uzmanı Heysem Halid, Sudan'da sağlık sisteminin çökmesinin, ülkedeki hamile kadınların durumunu daha da kötüleştirdiğini söyledi. Çatışma bölgelerindeki hamile kadınların birçoğunun doğum esnasında ölüm riskiyle karşılaşmamak için zorlu koşullar altında komşu ülkelere sığındıklarını belirten Dr. Halid, “Omdurman'daki çatışma bölgelerinde yaptığımız çalışmalar sırasında, doğum öncesinde ve esnasında o kadar çok anne ölümüne tanık olduk ki daha önce böyle bir tanıklığımız olmamıştı. Bu oranlar savaşın ilk aylarında iki katına çıktı. Kadınların yeterince steril olmayan ortamlarda doğum yapmak zorunda kalmaları nedeniyle kanama ve enfeksiyon gibi doğum sonrası komplikasyonlar yaşandı” ifadelerini kullandı.

Dr. Halid, şunları ekledi:

Başkent Hartum, el-Cezire ve Darfur’daki çatışma bölgelerinde ilaç temini tamamen sona erdiği için hamile kadınlar, savaşın başladığı andan itibaren sıkıntı yaşayamaya başladı. İlaç ve sağlıklı gıda temin edilememesiyle birlikte anemi, sıtma ve şiddetli hipoglisemi (kan şekeri düşüklüğü) vakaları çoğaldı, bu da hamile kadınlar arasında düşük oranlarını artırdı. Doğum öncesinde ve sırasında ortaya çıkan komplikasyonların yanı sıra panik hali ve kötü psikolojik koşulların bir sonucu olarak erken doğum vakalarında da artış gözlemlendi.

Gıda eksikliği

Gönüllü girişimleri ve yardım kuruluşlarının faaliyetleri sayesinde çok sayıda kadın doğum öncesinde ve sırasında ölümle burun buruna gelmekten kuruldu. İnsani yardım kuruluşu olan Batı Darfur Örgütü gönüllüsü Fethiye Abdulrahman, konuyla ilgili olarak şunları söyledi:

Darfur bölgesindeki kadınların içinde bulundukları sağlık koşulları uzun yıllardır kötüydü. Savaş, bu durumu daha da kötüleştirdi. Darfur'daki savaş bölgelerinde gıda eksikliği nedeniyle çok sayıda ölüme tanık olduk. El-Faşir bölgesinde 300'den fazla kadın yetersiz beslenme nedeniyle doğum öncesinde veya sırasında hayatını kaybetti. Bir yandan bombardımanlar devam ederken çalışan mütevazı bir sağlık ekibinin yardımıyla 250'den fazla kadına bakım sağlayabildik. Böylece onları doğum esnasında ölmekten kurtarabildik.

El-Cezire ilinde çalışan ebe İntisar Me’mun, “Hızlı Destek Kuvvetlerinin (HDK) el-Cezire’yi kontrol altına alması biz ebeleri çalışmalarımızı yoğunlaştırmaya itti. Çatışmalar nedeniyle ilin tamamen kuşatılmış olması nedeniyle doğum yapılabilecek çalışan hiçbir hastane yoktu. Üç ay boyunca 520'den fazla kadının doğumunu gerçekleştirdik. Birçoğu çeşitli komplikasyonlar yaşasa da doktorların yardımıyla birçoğu doğum esnasında ölüm riskini atlattı” şeklinde konuştu.

Tüm bu risklerin yanında yüzlerce hamile kadının doğum esnasında hayatını kaybettiğini belirten Sudanlı ebe, “Maalesef, geniş çaplı silahlı konuşlanmanın bir sonucu olarak hareket özgürlüğünün kısıtlanması nedeniyle tam olarak kaç annenin öldüğünü belirlememiz mümkün olmadı. Ancak aldığımız haberler, doğum sürecini kolaylaştıracak tıbbi yardım olmadığı için çok sayıda anne ve bebeğin hayatını kaybettiğine işaret etti” dedi.

*Bu makale Şarku'l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.



Tom Cruise'un uzay hayali suya düştü: NASA engeli projeyi durdurdu

Tom Cruise, yönetmenliğini Christopher McQuarrie'nin üstlendiği Mission: Impossible - Son Hesaplaşma'da (Mission: Impossible – The Final Reckoning) "benzeri görülmemiş bir su altı sahnesi çektiklerini" söylemişti (Paramount)
Tom Cruise, yönetmenliğini Christopher McQuarrie'nin üstlendiği Mission: Impossible - Son Hesaplaşma'da (Mission: Impossible – The Final Reckoning) "benzeri görülmemiş bir su altı sahnesi çektiklerini" söylemişti (Paramount)
TT

Tom Cruise'un uzay hayali suya düştü: NASA engeli projeyi durdurdu

Tom Cruise, yönetmenliğini Christopher McQuarrie'nin üstlendiği Mission: Impossible - Son Hesaplaşma'da (Mission: Impossible – The Final Reckoning) "benzeri görülmemiş bir su altı sahnesi çektiklerini" söylemişti (Paramount)
Tom Cruise, yönetmenliğini Christopher McQuarrie'nin üstlendiği Mission: Impossible - Son Hesaplaşma'da (Mission: Impossible – The Final Reckoning) "benzeri görülmemiş bir su altı sahnesi çektiklerini" söylemişti (Paramount)

Tom Cruise'un geliştirme aşamasındaki uzay temalı yeni filminden kötü haber geldi.

Oyuncunun, Yarının Sınırında'nın (Edge of Tomorrow) yönetmeni Doug Liman'la birlikte hayata geçirmeyi planladığı projenin rafa kaldırıldığı öne sürülüyor. Merakla beklenen filmin sinema tarihinde bir ilke imza atması bekleniyordu.

Page Six'in haberine göre filmin çıkmaza girmesinin temel nedeni, Cruise'un NASA'yla çalışabilmek için ABD Başkanı Donald Trump'tan izin istemeye yanaşmaması. 

"Siyasi nedenlerle Trump'tan yardım istemedi"

Yayına konuşan bir kaynak, "Anladığım kadarıyla bu film için NASA'yla koordinasyon şarttı ve Tom Cruise, Donald Trump'tan yardımını rica etmek istemedi" dedi. Kaynak sözlerini, "Federal hükümetten izin alınması gerekiyor. Tom bunu siyasi nedenlerle yapmak istemedi" diye sürdürdü.

2020'de yapılan açıklamalarda Cruise'un, uzayda çekilen ilk kurmaca film üzerinde çalıştığı duyurulmuş, bir NASA yetkilisi de oyuncunun Uluslararası Uzay İstasyonu'nda çekim yapacağını doğrulamıştı.

Ancak 2022'ye kadar projeyle ilgili neredeyse hiç gelişme paylaşılmadı. O yıl Universal Pictures'ın patronu Donna Langley, "Tom Cruise bizi uzaya götürüyor. Dünyayı uzaya taşıyor" diyerek projeyi doğrulamıştı.

Langley, o dönemde yaptığı açıklamada, "Tom'la geliştirme aşamasında harika bir projemiz var" demiş ve şöyle devam etmişti:

Bu proje, gerçekten bunu yapmasını öngörüyor. Bir roketle uzay istasyonuna gitmesi, çekim yapması ve umarız uzay istasyonunun dışında yürüyüş yapan ilk sivil olması hedefleniyor.

İsmi henüz açıklanmayan filmde Cruise'un, "şansı yaver gitmeyen ve bir şekilde Dünya'yı kurtarabilecek tek kişi haline gelen" bir karakteri canlandırması planlanıyordu. 

Oscarlı yönetmenin yeni filminde

Görevimiz Tehlike (Mission: Impossible) yıldızının sıradaki projesi ise Diriliş'in (The Revenant) 4 Oscarlı yönetmeni Alejandro G. Iñárritu'nun imzasını taşıyan ve adı henüz açıklanmayan bir film. 

Yapım hakkında fazla detay bilinmese de 63 yaşındaki Cruise'un, Jesse Plemons, Emma D'Arcy, John Goodman, Sandra Hüller, Riz Ahmed ve Sophie Wilde'ın da yer aldığı güçlü bir oyuncu kadrosuna liderlik edeceği belirtiliyor.

Cruise ve Iñárritu'nun yeni filmi, 2 Ekim 2026'da vizyona girecek.

Independent Türkçe, Page Six, GamesRadar


Rekortmen film 25 yaşında: Jim Carrey 20 milyon doları geri vermek istemiş

Kült klasikte Jim Carrey, Noel'i çalma planları yaparken küçük bir kızla tanışan alaycı, huysuz ve yalnız Grinç rolünde (Universal Pictures)
Kült klasikte Jim Carrey, Noel'i çalma planları yaparken küçük bir kızla tanışan alaycı, huysuz ve yalnız Grinç rolünde (Universal Pictures)
TT

Rekortmen film 25 yaşında: Jim Carrey 20 milyon doları geri vermek istemiş

Kült klasikte Jim Carrey, Noel'i çalma planları yaparken küçük bir kızla tanışan alaycı, huysuz ve yalnız Grinç rolünde (Universal Pictures)
Kült klasikte Jim Carrey, Noel'i çalma planları yaparken küçük bir kızla tanışan alaycı, huysuz ve yalnız Grinç rolünde (Universal Pictures)

Jim Carrey, Ron Howard'ın 2000 yapımı filmi Grinç'in (How the Grinch Stole Christmas) 25. yılı vesilesiyle, filmin yönetmeni ve makyajcısıyla Vulture'a verdiği röportajda, rolün perde arkasına dair çarpıcı ayrıntılar paylaştı. 

Dr. Seuss'un 1957 tarihli çocuk kitabından uyarlanan film, dünya genelinde 346 milyon dolar hasılat elde ederek büyük bir gişe başarısına imza atmış ve ABD'de 2000'in en çok kazanan yapımı olmuştu. 

Ancak Carrey için bu başarı, son derece zorlu bir dönüşüm sürecini de beraberinde getirmişti.

"Sadece yeşile boyayın"

Oyuncu, daha önceki röportajlarında Grinç'i ağır makyaj ve protezlerle canlandırmanın "işkence gibi" olduğunu açıkça dile getirmişti. Vulture'a verdiği yeni röportajda ise bu sürece dair daha önce paylaşmadığı ayrıntıları anlattı.

Carrey'nin yaşadığı zorlu sürece rağmen film, makyaj sanatçısı Rick Baker'a Oscar kazandırmıştı. Baker, stüdyonun başlangıçta Carrey'nin yalnızca yeşile boyanmasını istediğini hatırlattı. Baker, "Stüdyo bize, 'Jim'e 20 milyon dolar ödüyoruz ve onu görmek istiyoruz. Sadece yeşile boyayın' dedi" diye konuştu.

Carrey ise kostümü giymeyi kendisinin istediğini ancak bundan nefret ettiğini anlattı. Oyuncu, Grinç'i canlandırırken ağır makyaj ve maske nedeniyle burnundan nefes alamadığını söyledi. Maske üzerinde nefes almasına izin verecek delikler açmakta zorlandıklarını belirten Carrey, "Sonunda tüm film boyunca ağzımdan nefes almak zorunda kaldım" dedi.

Carrey, kostümün "dayanılmaz derecede kaşındırıcı" olduğunu ve gün boyu onu "çıldırttığını" da sözlerine ekledi. Yüzüne dokunamadığını ya da kaşınamadığını anlatan oyuncu, günde 8 saat makyaj koltuğunda oturduktan sonra projeden ayrılmayı ciddi ciddi düşündüğünü söyledi.

"20 milyon dolarını geri vermeye hazırdı"

Yönetmen Ron Howard da Carrey'nin o dönemde rolü bırakmaya çok yaklaştığını doğruladı. Howard, "20 milyon dolarını geri vermeye bile hazırdı. Bunu ciddi ciddi söylüyordu" dedi.

Ekip, çözümü eski bir özel harekat eğitmeni olan Richard Marcinko'yu projeye dahil etmekte buldu. Carrey, Marcinko'yu "CIA ajanlarına ve özel kuvvetlere işkenceye dayanmayı öğreten biri" diye tanımladı. Oyuncu, Marcinko'nun kendisine stresle başa çıkabilmek için çeşitli yöntemler öğrettiğini anlattı.

Bee Gees'e minnettar

Carrey, makyaj sürecini asıl katlanılır kılan şeyin ise Bee Gees'in müzikleri olduğunu söyledi. Oyuncu, makyaj süresince Bee Gees albümleri dinlediğini anlattı: 

Müzikleri inanılmaz derecede neşeli. Barry Gibb'le hiç tanışmadım ama ona teşekkür etmek istiyorum.

Independent Türkçe, Variety, Vulture, CBR.com


James Cameron sabırsızlıkla beklediği filmi açıkladı

15 milyon dolarlık bütçeyle çekilen Godzilla Minus One, 71 yıllık meşhur serinin en iyileri arasında gösteriliyor (Toho)
15 milyon dolarlık bütçeyle çekilen Godzilla Minus One, 71 yıllık meşhur serinin en iyileri arasında gösteriliyor (Toho)
TT

James Cameron sabırsızlıkla beklediği filmi açıkladı

15 milyon dolarlık bütçeyle çekilen Godzilla Minus One, 71 yıllık meşhur serinin en iyileri arasında gösteriliyor (Toho)
15 milyon dolarlık bütçeyle çekilen Godzilla Minus One, 71 yıllık meşhur serinin en iyileri arasında gösteriliyor (Toho)

James Cameron, Godzilla Minus One'ın devam filmi için heyecanını gizlemekte zorlanıyor. Ünlü yönetmen o kadar hevesli ki gerekirse sette yardımcı olmayı bile teklif etti.

Cameron, Avatar: Ateş ve Kül'ün (Avatar: Fire and Ash) Japonya'daki tanıtımı sırasında, sahneyi Godzilla Minus One'ın yönetmeni Takashi Yamazaki'yle paylaştı ve esprili bir dille, "Minus Zero'yu görmeyi sabırsızlıkla bekliyorum" dedi. 

"Benim için büyük bir onur"

Cameron sözlerini şöyle sürdürdü: 

Yamazaki sırf burada olmak için setten erken ayrılıp geldi, bu benim için büyük bir onur. Ben de kendisine yardımcı olabileceğimi söyledim.

Yamazaki ise bu teklife gülerek, "Bu durumda işimi elimden alırsınız" diye karşılık verdi. Cameron da "Bence her şey kontrolünüz altında" yanıtını verdi.

II. Dünya Savaşı sonrası Japonya'da geçen Godzilla Minus One, Kamiki Ryunosuke'nin canlandırdığı eski kamikaze pilotu Shikishima Koichi'yi merkezine alıyordu. 

Godzilla'yla ölümcül bir karşılaşmadan sağ kurtulan Koichi, yıllar sonra canavarın yeniden ortaya çıkmasıyla Japonya'yı kurtarmaya çalışan bir askeri ekibe katılıyordu.

Akademi Ödülleri'nde En İyi Görsel Efekt dalında Oscar kazanan Godzilla Minus One, bu başarıya ulaşan ilk Godzilla filmi olmuştu. Yapım, aynı zamanda bu kategoride ödül alan ilk Japon filmi olarak tarihe geçmişti.

Kasım 2023'te Japonya'da gösterime giren yapım, 7,65 milyar yenin (yaklaşık 50 milyon dolar) üzerindeki hasılatıyla ülkede en çok kazanan Godzilla filmi unvanını elde etmişti. 

Film, Kuzey Amerika'da da 56 milyon dolar hasılat elde ederek, tüm zamanların en yüksek gişe gelirine ulaşan Japonca canlı çekim yapımı olmuştu.

2026 sonunda izleyiciyle buluşacak

Devam projesinin 2026'nın sonlarına doğru vizyona girmesi planlanıyor. Kamiki'nin Kōichi rolüyle geri dönmesi, Minami Hamabe'nin ise karakterin sevgilisi Noriko'yu yeniden canlandırması bekleniyor. Ancak filmin konusuna dair henüz hiçbir detay paylaşılmadı ve proje gizemini koruyor.

71 yaşındaki Cameron cephesinde ise sıradaki proje, Avatar: Ateş ve Kül. Jake ve Neytiri bu kez, yeni bir Na'vi kabilesiyle karşı karşıya gelecek.

Merakla beklenen film, 19 Aralık'ta sinemalarda gösterime girecek.

Independent Türkçe, GamesRadar, ScreenRant