İç sesi olmayanların hafızasının da etkilendiği bulundu

Toplumun en az yüzde 5'inin iç sesi olmadığı tahmin ediliyor.

İç sesi olmayan bazı kişiler resimler halinde düşündüğünü ve bir şey söyleyecekleri zaman resimleri kelimelere dönüştürdüğünü söylüyor (Unsplash)
İç sesi olmayan bazı kişiler resimler halinde düşündüğünü ve bir şey söyleyecekleri zaman resimleri kelimelere dönüştürdüğünü söylüyor (Unsplash)
TT

İç sesi olmayanların hafızasının da etkilendiği bulundu

İç sesi olmayan bazı kişiler resimler halinde düşündüğünü ve bir şey söyleyecekleri zaman resimleri kelimelere dönüştürdüğünü söylüyor (Unsplash)
İç sesi olmayan bazı kişiler resimler halinde düşündüğünü ve bir şey söyleyecekleri zaman resimleri kelimelere dönüştürdüğünü söylüyor (Unsplash)

İç sesi olmayan kişilerin bazı bilişsel becerilerinin geri kaldığı tespit edildi. Bu kişiler özellikle kelimeleri hatırlama ve kafiyeleri yakalamada zorlanıyor. 

Uzun süre boyunca herkesin iç sesi olduğu düşünülse de bazı kişilerin kendileriyle böyle bir sohbet içinde olmadığı son yıllarda ortaya çıktı. Toplumun yüzde 5 ila 10'unun iç sesi olmadığı tahmin ediliyor. 

Kopenhag Üniversitesi'nden Johanne Nedergård ve Wisconsin-Madison Üniversitesi'nden Gary Lupyan, bu eksikliğin davranışsal etkilerini anlamak adına yaklaşık 100 kişiyle bir çalışma yaptı. İki bilim insanı bu durumu anendofazi (anendophasia) diye tanımlıyor. 

Neredeyse hiç iç sesi olmadığını söyleyen 46 ve yüksek seviyede iç sesi olduğunu bildiren 47 kişinin kelimeleri hatırlama becerisi test edildi.

Katılımcılarıdan "bought" (alındı), "caught" (yakalandı), "taut" (gergin) ve "wart" (siğil) gibi ses veya yazım açısından benzeyen kelimeleri sırayla hatırlaması istendi. 

Psychological Science adlı hakemli dergide cuma günü yayımlanan araştırmanın yazarlarından dilbilimci Nedergård, bunun herkes için zor bir görev olduğunu belirterek şöyle ekliyor:

Fakat hipotezimiz, iç ses yoksa bunun daha da zor olabileceğiydi çünkü kelimeleri hatırlamak adında kafada tekrar etmek gerekiyor.

Deneyin sonunda hipotezlerini doğrulayan ekip, iç sesi olmayanların kelimeleri hatırlamada çok daha kötü bir performans sergilediğini kaydetti. Ardından bir test daha yapan araştırmacılar,  katılımcılara çorap (sock) ve saat (clock) gibi eşyaların resmini gösterdi. 

Katılımcıların, resimlerin karşılık geldiği kelimelerin kafiyeli olup olmadığını bulmasının beklendiği bu deneyin sonuçları diğerine yakındı; iç sesi olmayanlar kafiyeyi çok daha zor fark etti. 

İki test daha yapan araştırmacılar ilginç bir şekilde, sözel işlemeyle ilgili bütün bilişsel işlevlerin iç sesten ciddi bir şekilde etkilenmediğini tespit etti. 

Katılımcıların bir görevden diğerine hızlıca geçmesini ve birbirine çok benzeyen figürleri ayırt etmesini isteyen bilim insanları, iki grup arasında kayda değer bir fark gözlemlemedi. Daha önceki çalışmalarda, bu tip görevlerde dil ve iç sesin rol oynadığı öne sürülmüştü. 

Nedergård "Belki de iç sesi olmayanlar başka stratejiler kullanmayı öğrenmiştir" diyerek şöyle ekliyor: 

Örneğin, bazıları bir görevi yerine getirirken işaret parmağıyla, başka bir görevdeyse orta parmağıyla tıkladığını söyledi.

Araştırmacılar, çalışmalarının başında olduklarından iç ses eksikliğinin yaratabileceği sıkıntıları henüz bilmediklerini belirtiyor. Fakat terapilerde bunun önemli bir rol oynadığından şüphelenen Nedergård şöyle açıklıyor: 

Örneğin yaygın şekilde uygulanan bilişsel davranışçı terapide, olumsuz düşünce kalıplarını tanımlayıp değiştirmek gerekiyor ve iç sese sahip olmak böyle bir süreçte büyük önem arz edebilir.

Bilim insanları iç ses eksikliğinin dille ilgili farklı alanlardaki etkisini anlamak üzere daha fazla araştırma yapmayı planlıyor. 

Independent Türkçe, Science Daily, Neuroscience News, Psychological Science



NASA'nın James Webb Uzay Teleskobu ilk ötegezegenini buldu

TWA 7'nin çevresindeki mavi enkaz diskinin etrafındaki ötegezegen (turuncu) görülüyor. Ötegezegenin Satürn'e yakın bir kütlesi var (NASA, ESA, CSA, Anne-Marie Lagrange (CNRS, UGA), Mahdi Zamani (ESA/Webb))
TWA 7'nin çevresindeki mavi enkaz diskinin etrafındaki ötegezegen (turuncu) görülüyor. Ötegezegenin Satürn'e yakın bir kütlesi var (NASA, ESA, CSA, Anne-Marie Lagrange (CNRS, UGA), Mahdi Zamani (ESA/Webb))
TT

NASA'nın James Webb Uzay Teleskobu ilk ötegezegenini buldu

TWA 7'nin çevresindeki mavi enkaz diskinin etrafındaki ötegezegen (turuncu) görülüyor. Ötegezegenin Satürn'e yakın bir kütlesi var (NASA, ESA, CSA, Anne-Marie Lagrange (CNRS, UGA), Mahdi Zamani (ESA/Webb))
TWA 7'nin çevresindeki mavi enkaz diskinin etrafındaki ötegezegen (turuncu) görülüyor. Ötegezegenin Satürn'e yakın bir kütlesi var (NASA, ESA, CSA, Anne-Marie Lagrange (CNRS, UGA), Mahdi Zamani (ESA/Webb))

NASA'nın James Webb Uzay Teleskobu, Temmuz 2022'de bilimsel operasyonlara başlamasından bu yana ilk kez bir ötegezegenin görüntüsünü yakaladı.

Daha önce bilinmeyen gökcismine "TWA 7 b" adı verildi. Dünya'dan yaklaşık 110 ışık yılı uzakta, Antlia takımyıldızı civarında yer alan gezegen, yakındaki genç yıldız TWA 7'nin yörüngesinde dönüyor.

Fransız Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi'nden (CNRS) yapılan açıklamada, "Bilim insanları potansiyel bir gözlem yanlılığı ihtimalini ortadan kaldırdıktan sonra bunun büyük olasılıkla bir ötegezegen olduğu sonucuna vardı" ifadelerine yer veriliyor.

Görüntü, teleskobun "MIRI" diye de bilinen Orta Kızılötesi Aracı (Mid-Infrared Instrument) üzerindeki koronagrafla çekildi. Koronagraflar, yakındaki daha sönük nesneleri gözlemlemek amacıyla Güneş gibi yıldızların ışığını engellemek için kullanılıyor.

Merkezdeki bir araştırmacının öncülük ettiği bulgular çarşamba günü hakemli dergi Nature'da yayımlandı. Merkez, koronagrafı Fransız Alternatif Enerjiler ve Atom Enerjisi Komisyonu'yla birlikte geliştirdi.

thyy
Araştırmacılar NASA'nın James Webb Uzay Teleskobu'nun ilk kez bir ötegezegenin resmini çektiğini söylüyor. Cisim, genç bir yıldız olan TWA 7'nin enkaz diskinde bulundu (A.M. Lagrange ve ekip arkadaşları/Evidence for a sub-Jovian planet in the young TWA 7 disk [Genç TWA 7 diskinde Jüpiter altı bir gezegen kanıtı]

Yıldızın etrafındaki kayalık enkaz ve toz diskine bakan bilim insanları daha önce içlerinde eşmerkezli halka benzeri yapılar tespit etmişti. Gökbilimciler bugüne kadar bu yapıların, gezegenlerin yaptaşlarıyla tanımlanamayan gezegenler arasındaki kütleçekimsel etkileşimden kaynaklandığından şüpheleniyordu. İnceledikleri iki sistemden biri olan TWA 7'nin üç halkası var.

Merkez şu ifadeleri kullanıyor:

İki sistemden biri olan TWA 7, üç belirgin halkaya sahip. Bunlardan biri özellikle dar ve neredeyse hiç madde içermeyen iki boş alanla çevrili.

Webb'in çektiği görüntü potansiyel kaynağı ortaya çıkardı.

Merkez "Detaylı simülasyonlar gerçekten de tam gezegenin konumunda ince bir halkanın ve bir 'deliğin' oluşumunu doğruladı. Bunlar JWST'yle yapılan gözlemlerle mükemmel bir uyum içerisinde" diye belirtiyor. 

Satürn'e yakın bir kütleye sahip TWA 7 b'nin orta kızılötesi ısı aralığında tespit edilmesi daha kolay çünkü daha önce görüntülere yansıyanlardan yaklaşık 10 kat daha hafif. Bu sistemlerde yeni oluşan gezegenler de hâlâ sıcak ve bu da onları eski muadillerinden daha parlak yapıyor.

Halihazırda Güneş Sistemi'nin dışında var olduğu teyit edilen en az 5 bin 900 ötegezegen var. Bunların çoğu başka yıldızların yörüngesinde dönüyor ve keşfedilenlerin çoğu Samanyolu Galaksisi'nde yer alıyor. Ancak NASA milyarlarca ötegezegenin var olduğunu düşünüyor.

Ötegezegenler, bizimki de dahil gezegen sistemlerinin nasıl oluştuğunu daha iyi anlamamıza katkı sağlıyor. Ancak genellikle yıldız ışığı tarafından gölgede bırakılıyorlar. Bilim insanları Webb'i kullanarak gelecekte daha az kütleye sahip gezegenlerin görüntülerini yakalamayı umuyor.

Merkez şöyle yazıyor:

Bu sonuç, giderek daha da küçük olan ve Güneş Sistemi'nin gaz devlerinden çok Dünya'ya benzeyen ötegezegenlerin araştırılması ve doğrudan görüntülenmesinde yeni bir adıma işaret ediyor.

Independent Türkçe