Binlerce Sudanlı el-Faşir'deki ‘korkunç durumdan’ kaçıyor

Darfur bölgesinde ordunun elindeki son kasabanın çevresinde çatışmalar şiddetleniyor.

Sudan'ın batısındaki Darfur bölgesinde yer alan el-Faşir kentinden yoğun duman yükseliyor. (arşiv - DPA)
Sudan'ın batısındaki Darfur bölgesinde yer alan el-Faşir kentinden yoğun duman yükseliyor. (arşiv - DPA)
TT

Binlerce Sudanlı el-Faşir'deki ‘korkunç durumdan’ kaçıyor

Sudan'ın batısındaki Darfur bölgesinde yer alan el-Faşir kentinden yoğun duman yükseliyor. (arşiv - DPA)
Sudan'ın batısındaki Darfur bölgesinde yer alan el-Faşir kentinden yoğun duman yükseliyor. (arşiv - DPA)

Aktivistler, Sudan'ın batısındaki Darfur bölgesinde ordunun son kalesini ele geçirmek için savaşan Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) saldırısının ardından, on binlerce kişinin el-Faşir kentindeki bir kamptan kaçtığını bildirdi.

Reuters'e konuşan yerel sakinler, HDK'nin Ebu Şuk kampına saldırdığını ve Sudan'da savaşın başlamasından bir yıldan fazla bir süre sonra, bilinmeyen sayıda insanın öldüğünü ve yaralandığını aktardı.

El-Faşir, HDK'nin geçen yıldan bu yana Darfur bölgesindeki diğer dört eyalet başkentinin kontrolünü ele geçirmesinin ardından, Darfur bölgesinde ordunun elindeki son şehir oldu.

El-Faşir'deki kampları denetleyen Mülteci ve Yerinden Edilmiş Kişiler Koordinasyon Komitesi, el-Faşir'in bazı bölgelerinde çatışmalar devam ederken ve taraflar birbirlerine şiddetin sorumlusu olarak suçlamalarda bulunurken, 100 binden fazla sakinin yaklaşık yüzde 60'ının şehri terk ettiğini bildirdi.

Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir'deki çatışmaların yol açtığı yıkımdan (arşiv - AFP)

Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir'deki çatışmaların yol açtığı yıkımdan (arşiv - AFP)

‘Korkunç bir durum’

Uluslararası Göç Örgütü (IOM) Genel Direktörü Amy Pope dün (Cuma) yaptığı açıklamada, el-Faşir kentinde artan çatışmaların zaten ‘dehşet verici olan durumu’ daha da kötüleştirdiği uyarısında bulundu. Pope X platformu üzerinden yaptığı açıklamada, “Sudan halkı, zaten aşırı gerilmiş bir insani yardım sistemi, yetersiz finansman ve dünyadaki en büyük kitlesel yerinden edilmelerden biri ile devam eden bu çatışmanın daha fazlasını kaldıramaz” değerlendirmesinde bulundu.

Sudan'daki Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA), el-Faşir ve çevresindeki tahmini 800 bin sivil için insani durumun, 10 Mayıs'tan bu yana patlak veren çatışmaların ardından kötüleştiğini kaydetti.

Birleşmiş Milletler (BM) Soykırımın Önlenmesi Özel Danışmanı Alice Wairimu Nderitu bu hafta yaptığı açıklamada, soykırım riski bulunduğunu ve soykırım iddialarının ortaya atıldığını söyledi. Nderitu salı günü BM Güvenlik Konseyi'ne yaptığı açıklamada, el-Faşir ve Darfur'un diğer bölgelerindeki sivillerin kimlikleri ve kabileleri temelinde hedef alındığını belirtti.

Sınır Tanımayan Doktorlar

Ebu Şuk, yaklaşık 20 yıl önce Cancavid milisleri, daha sonra HDK’nın Sudan ordusuyla birlikte savaştığı ve soykırımla suçlandığında Darfur'daki şiddetten kurtulanlar için bir sığınaktı.

İki gücün entegrasyonu konusunda uzun süredir devam eden gerginliklerin doruğa ulaşmasıyla Nisan 2023'te başkent Hartum'da ordu ve HDK arasında patlak veren savaş sırasında yaklaşık yarım milyon insan el-Faşir'e göç etti.

Sınır Tanımayan Doktorlar'a göre 10 Mayıs'tan bu yana el-Faşir'in güneyindeki tek faal hastane olan Güney Hastanesi’nde en az 85 kişi hayatını kaybetti. Sınır Tanımayan Doktorlar toplam ölü sayısının çok daha yüksek olduğunu, çünkü şehrin kuzey, doğu ve güneyindeki çatışmalardan etkilenen sivillerin sağlık görevlilerine ulaşamadığını söylüyor.

Diğer taraftan HDK, orduyu sivilleri canlı kalkan olarak kullanmakla, geniş çaplı hava saldırıları düzenlemekle ve el-Faşir'in elektrik santralini tahrip etmekle suçladı.

Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir kırsalında bulunan Zemzem kampındaki Sudanlı mülteciler (arşiv - AP)Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir kırsalında bulunan Zemzem kampındaki Sudanlı mülteciler (arşiv - AP)

‘Aşırı kalabalık’ yerler

OCHA tarafından dün yayınlanan rapora göre, el-Faşir'in kuzey ve doğu bölgelerindeki çatışmalar sivilleri şehrin güney mahallelerindeki ‘aşırı kalabalık’ toplanma alanlarına sığınmak zorunda bıraktı.

Geçtiğimiz iki gün boyunca el-Faşir, şehre çeşitli yönlerden saldıran HDK’ye karşı ordu ve silahlı hareket müttefikleri arasında ‘ağır çatışmalara’ tanık oldu. Uluslararası Göç Örgütü'ne (IOM) göre bu ayın 20'sinden beri yaklaşık bin 250 kişi el-Faşir bölgesindeki başka yerlere göç etti. Sahadaki durumun gergin ve öngörülemez olmaya devam ettiği bildiriliyor.

Sınır Tanımayan Doktorlar tarafından yapılan açıklamada, “El-Faşir'in tek hastanesine ulaşan 85 kişi öldü ve en az 700 kişi yaralandı. Ölü sayısının artması bekleniyor. Güney Hastanesi’ndeki tıbbi malzemeler neredeyse tükenmiş durumda. Sadece 10 günlük malzeme kaldı ve hastanenin acilen yeniden ikmal edilmesi gerekiyor” ifadeleri yer aldı.

Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir'de çatışmalar sonucu tahrip olmuş bir pazar (AFP) Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir'de çatışmalar sonucu tahrip olmuş bir pazar (AFP)

İnsani yardım hizmetlerinin eksikliği

BM raporu, yaygın çatışmalar ve çatışmanın kentteki nüfus üzerindeki doğrudan etkilerinden ötürü erişim kısıtlamaları nedeniyle, insani hizmet ve yardımlarda önemli sıkıntı yaşandığına dikkat çekiyor. BM, sivillere yönelik risklerin, çatışmanın taraflarının sivil altyapı ve nesneleri askeri amaçlarla kullanması ve silahlı unsurların şehir genelinde artan varlığı nedeniyle daha da arttığı uyarısında bulundu.

OCHA raporunda, insani yardım ortaklarından, devam eden çatışmalar nedeniyle su da dahil olmak üzere, temel ihtiyaç maddelerine nüfusun giderek artan bir kısmının ulaşamadığını gösteren raporlar aldığı belirtildi. Çatışmalar ve güvensizlik aynı zamanda yerinden edilmiş insanların temas hatları ve sınırlarda kısıtlanmasına neden oldu. Gıda malzemesi taşıyan tırlar, Çad ile olan sınır kapılarında üç haftadan fazla bir süredir hareket izni bekliyor.

Şarku'l Avsat'ın ulaştığı raporda, Kosti'den gelen ikmal yolunun aralık ortasından bu yana kesik olması nedeniyle, diğer taraflardan gelen insani yardımın da el-Faşir'e ulaşamadığı belirtildi. 121 binden fazla insan için yardım taşıyan 12'den fazla tır bir aydan uzun bir süredir el-Faşir'e ulaşmaya çalışıyor.

Darfur Bölgesi Başkanı ve Sudan Kurtuluş Hareketi lideri Minni Arko Minawi (AFP)

Darfur Bölgesi Başkanı ve Sudan Kurtuluş Hareketi lideri Minni Arko Minawi (AFP)

Minawi uyarıyor

Darfur Bölgesi Başkanı Minni Arko Minawi X platformunda yaptığı paylaşımda, Çad-Sudan sınırındaki et-Tina Sınır Kapısı’ndan Güney Darfur eyaletine doğru yola çıkan Dünya Gıda Programı'na (WFP) ait gıda maddesi yüklü 31 tırın geçtiğini söyledi. Minawi, HDK'yi konvoyun güzergahını engelleyecek herhangi bir eylemde bulunmaması konusunda uyardı.



Lübnan’da esrarengiz kayıp: Emekli subay Ahmed Şükr nasıl tuzağa düşürüldü?

TT

Lübnan’da esrarengiz kayıp: Emekli subay Ahmed Şükr nasıl tuzağa düşürüldü?

Lübnan’da esrarengiz kayıp: Emekli subay Ahmed Şükr nasıl tuzağa düşürüldü?

Günlerdir kayıp olan Lübnanlı emekli Genel Güvenlik subayı Ahmed Şükr’ün ailesinin yaşadığı şok sürerken, Lübnanlı güvenlik ve yargı kaynaklarından sızan bilgiler, Şükr’ün 1986 yılında Güney Lübnan’da kaybolan İsrailli pilot Ron Arad dosyasıyla bağlantılı “şüpheli ilişkiler” nedeniyle İsrail istihbaratı tarafından kaçırılmış olabileceğine işaret ediyor.

Şükr’ün kardeşi Abdüsselam Şükr, ağabeyinin kayboluşuna giden süreci şöyle anlattı: “Kongo’nun başkenti Kinşasa’da yaşayan Lübnanlı bir gurbetçi (A.M.), aylar önce Ahmed Şükr’le temasa geçerek Şuveyfat bölgesindeki dairesini kiralamak istedi. Taraflar anlaşmaya vardı ve 500 dolar kira ödendi. Söz konusu kişi daha sonra birkaç kez Lübnan’a geldi; bu ziyaretlerden birinde Şükr’le evinde görüştü. Ardından, Afrika’da büyük bir yatırımcı olduğunu söylediği Selim Kassab adlı bir kişinin (sonradan sahte isim olduğu ortaya çıktı) Zahle’de arazi satın almak istediğini, bu konuda yardıma ihtiyaç duyduğunu iletti.”

Abdüsselam Şükr, gurbetçinin araziyi yerinde incelediğini, ülkeyi terk ettikten iki hafta sonra da yatırımcının satın almaya karar verdiğini bildirdiğini söyledi. Görüşmenin, Ahmed Şükr’ün kaybolduğu gün saat 16.30’da yapılmasının özellikle dayatıldığını belirten Abdüsselam, ağabeyinin “o saatte bölgenin karanlık olacağı ve arazinin net görülemeyeceği” uyarısına rağmen bu ısrarın sürdüğünü aktardı. Gurbetçi ise ayağının kırıldığını öne sürerek görüşmeye katılamayacağını, yatırımcının Ahmed Şükr’le birlikte araziyi tek başına ziyaret edeceğini bildirdi.

fgtyuı
Doğu Lübnan’dan kaçırılan Lübnan Genel Güvenlik Teşkilatı’ndan emekli subay Ahmed Şükr (Aile arşivi – Şarku’l Avsat)

Belirlenen saatte yapılan buluşmanın ardından Ahmed Şükr’ten bir daha haber alınamadı. Abdüsselam Şükr, “Onunla ilgili bildiklerimiz yalnızca güvenlik ve yargı kaynaklarından sızan bilgiler” dedi. Bu bilgilere göre, kaçıranlar Zahle’de bir ev kiraladı ve Şükr’ün kaçırılmasının ardından tüm izleri sildi. Güvenlik kameraları aracın Batı Bekaa’daki Soveyra Belediyesi yönüne gittiğini tespit etti; ancak bu noktadan sonra izler kayboldu. Soveyra’nın, geçmişte Güneybatı Şam’dan Lübnan’a uzanan bir kaçakçılık hattı olarak kullanıldığı belirtiliyor.

“Devlete sadıktı”

Abdüsselam Şükr, ağabeyinin kırk yıl boyunca askeri görev yaptığını vurgulayarak, “Onun sadakati yalnızca devlete ve kurumlara oldu; hayatı boyunca hiçbir partiyle ilişkisi olmadı. Biz siyasetten uzak bir aileyiz” dedi.

Ahmed Şükr’ün, kuzeydoğudaki Bekaa bölgesine bağlı Nebi Şit kasabasındaki memleketinden başlayan titiz bir planla tuzağa düşürüldüğünü ve Zahle kentine çok yakın bir noktada kaybolduğunu aktaran aile, olayın ardından kasaba muhtarı Abbas Şükr’ün evinde taziye ve protesto ziyaretlerinin sürdüğünü belirtti.

cgt
Kaçırılan Ahmed Şükr’ün kardeşi Abdüsselam Şükr, Nebi Şit kasabasından Şarku’l Avsat’a konuştu (Şarku’l Avsat)

Aileye göre Ahmed Şükr, dokuz yıl önce Genel Güvenlik’ten emekli oldu; hizmeti sırasında Suriye sınırındaki el-Masnaa ve el-Kaa sınır kapıları dahil birçok noktada görev yaptı. Abdüsselam Şükr, “Ağabeyim 1979’da askeri hizmete girdi. Bu da Ron Arad’ın 1986’daki kayboluşu sırasında onun ‘devlet görevlisi’ olduğunu gösterir. Devlet görevlilerinin parti ilişkileri olmaz” ifadelerini kullandı.

Aile, İsrail’in Temmuz 2024’te Beyrut’un güney banliyösünde öldürdüğü Hizbullah yöneticisi Fuad Şükr’le akrabalık iddialarını da reddetti. Abdüsselam Şükr, “Kasabada kimse Fuad Şükr’ü tanımıyordu. 1980’lerin başında kasabadan ayrıldı ve bir daha dönmedi; akrabalarından da uzaktı” dedi. Ağabeyinin emeklilikten sonra Bekaa dışına çıkmadığını, evinde kaldığını ve akşamları arkadaşlarıyla kâğıt oynadığını söyledi.

Dosyada resmi temaslar

Ailenin evinde şaşkınlık ve belirsizlik hâkim. Dosyanın resmi makamlarca ele alınması ise, Şii Yüksek İslam Konseyi Başkan Yardımcısı Şeyh Ali el-Hatib’in Cumhurbaşkanı Joseph Avn ve İçişleri Bakanı Ahmed el-Haccar ile temasa geçmesinin ardından hız kazandı. Abdüsselam Şükr, Cumhurbaşkanı Avn’ın güvenlik ve yargı makamlarından soruşturmanın genişletilmesini ve olayın aydınlatılmasını istediğini aktardı. Ayrıca Emel Hareketi yetkililerinin de Meclis Başkanı Nebih Berri ile dosya konusunda temas halinde olduğunu belirtti.

Kayıp gizemi

Abdüsselam Şükr, “Ron Arad dosyasıyla ilişkilendirmeye dair sızıntıların doğru olup olmadığının yargı ve güvenlik makamlarınca net biçimde açıklanmasını istiyoruz. Bizi ilgilendiren, Genel Güvenlik ve İç Güvenlik Güçleri Bilgi Şubesi’nin resmi bulgularıdır” dedi.

Şükr, kayboluşun kilit isminin Kinşasa’da yaşayan ve Güney Lübnan’ın Kana kasabasından olduğu belirtilen (A.M.) olduğunu savundu. “Devlet, Interpol üzerinden bu kişinin yakalanmasını ve Lübnan’a getirilmesini sağlamalı” diyen Şükr, söz konusu kişinin telefonlarına cevap vermediğini, hakkında elde edilen tüm bilgi ve video kayıtlarının güvenlik birimlerinin elinde bulunduğunu ifade etti.

Aile, gurbetçi A.M.’nin “Mossad ile planı kuran ve operasyonu profesyonelce yürüten” kişi olduğuna inanıyor. Lübnanlı güvenlik kaynaklarından aktarılan bilgilere göre, kaçıranlar ne Zahle’nin Duhur bölgesindeki evde ne de Şuveyfat’taki dairede parmak izi bıraktı; kullanılan araç da henüz tespit edilemedi.


Gazze’nin imarı denkleminde sessiz rekabet: Mısır ve ABD planları

Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’ndan bir kare (AFP)
Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’ndan bir kare (AFP)
TT

Gazze’nin imarı denkleminde sessiz rekabet: Mısır ve ABD planları

Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’ndan bir kare (AFP)
Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’ndan bir kare (AFP)

Kahire ile Washington’un Gazze’nin yeniden imarı için bir planın hayata geçirilmesi gerektiği konusunda uzlaşmasına rağmen, izlenecek yol haritası hâlâ belirsizliğini koruyor. Ayrıca bu kapsamda düzenlenmesi planlanan konferansın tarihi de netleşmiş değil.

İsrail basınında “kısmi imar” seçeneğine dair girişimlere ilişkin sızıntılar gündemdeki yerini korurken, Washington’un bu İsrail çizgisiyle örtüşen yeni bir yaklaşım geliştirdiği görülüyor. Buna karşın ABD’nin, Gazze’nin tam ve kapsamlı yeniden inşasını öngören Mısır planını açık biçimde dışlamadığı da dikkat çekiyor. Mısır Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Temim Hilaf, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Kahire’nin hedefinin “Gazze’nin yeniden imarı konusunda entegre bir sürecin başlatılması” olduğunu vurguladı.

ABD Dışişleri Bakanlığı da Şarku’l Avsat’a, Gazze’nin yeniden imarı konusunda ortaklarla etkin şekilde temas hâlinde olunduğunu doğruladı.

Birinci yol: Mısır girişimi

Gazze Şeridi’nde ateşkes anlaşmasının 10 Ekim’de yürürlüğe girmesinin ardından iki ayrı hat ortaya çıktı: Biri Mısır öncülüğünde, diğeri ise İsrail yaklaşımıyla uyumlu görünen ABD hattı. Her iki yaklaşım da yaklaşık iki yıldır İsrail saldırılarıyla büyük ölçüde yıkılan Gazze’nin yeniden imarına dair sahadaki tasavvurları şekillendiriyor.

Ateşkesin ardından daha hızlı devreye giren Mısır hattında, Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi Gazze’nin yeniden imarı için bir konferans düzenleneceğini yineledi. Kasım ayı sonu olası tarih olarak telaffuz edilse de konferans gerçekleşmedi. Mısır Dışişleri Sözcüsü, haftalar önce yaptığı açıklamada, gecikmenin nedenini “erken toparlanma ve yeniden imar konferansının başarısı için uygun ortamın hazırlanması” olarak açıkladı.

Süreci hızlandırmak amacıyla Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdülati, Aralık ayı başında Berlin’de Alman mevkidaşı Johann Wadephul ile düzenlenen basın toplantısında, “ABD ile yeniden imar konferansı için ortak başkanlık oluşturulmasını görüşüyoruz ve en kısa sürede tarih üzerinde uzlaşmayı umuyoruz” dedi.

fg
Gazze Şeridi’nin güneyindeki Han Yunus’ta, sert hava koşulları altında kurulan yerinden edilmiş kişilere ait çadırların genel görünümü, 18 Aralık 2025. (Reuters)

4 Mart’ta Kahire’de düzenlenen “Arap Olağanüstü Zirvesi”nde kabul edilen “Gazze’nin Yeniden İmarı ve Kalkınması Planı”, Filistinlilerin yerinden edilmeden erken toparlanma ve yeniden inşa sürecini öngörüyor. Beş yıla yayılan planın maliyetinin yaklaşık 53 milyar dolar olduğu belirtiliyor. Kahire ayrıca, Birleşmiş Milletler koordinasyonunda uluslararası bir bağış konferansı çağrısında bulundu.

“Tehcir olmadan imar”

Mısır Dış İlişkiler Konseyi üyesi ve akademisyen Ahmed Fuad Enver’e göre Mısır, hangi plan uygulanırsa uygulansın Gazze’nin “yaşanabilir bir yer” hâline getirilmesini ve bunun Mısır’ın ulusal güvenliğini tehdit edecek bir tehcire yol açmamasını hedefliyor. Enver, “Mısır diplomasisi, daha önce Şarm eş-Şeyh Barış Konferansı’nda olduğu gibi bu süreçte de başarı sağlayabilir” değerlendirmesinde bulunuyor.

Enver’e göre Mısır’ın önceliği, Filistinliler için bir “can simidi” oluşturmak ve ortaklarla ciddi iş birliği içinde yeniden imar için gerekli ivmeyi sağlamak. Bu yaklaşımın, Filistinlilerin haklarına zarar vermemesi ve güvenlik kaygılarını artırmaması temel şart olarak görülüyor.

İkinci Yol: ABD–İsrail uyumlu hat

ABD hattının ilk işaretleri 21 Ekim’de ortaya çıktı. Donald Trump’ın damadı Jared Kushner, İsrail’de düzenlediği basın toplantısında, İsrail ordusunun kontrolündeki bölgelerde Gazze’nin yeniden imarının “titizlikle ele alındığını” söyledi. Kushner, “Hamas’ın kontrolünde olan bölgelere herhangi bir yeniden imar fonu tahsis edilmeyecek” ifadesini kullandı.

Bu hafta başında Wall Street Journal’da yayımlanan bir haberde ise Kushner ve ABD Özel Temsilcisi Steve Witkoff tarafından hazırlandığı belirtilen “Gündoğumu Projesi”nden söz edildi. Plana göre, Hamas’ın silahsızlandırılması şartıyla, yeniden imar süreci 10 yıla yayılacak ve güneyde Refah’tan başlayacak. “Yeni Refah” olarak adlandırılan bu yaklaşımda, yaklaşık 2 milyon Filistinlinin yeniden inşa sürecinde nerede yaşayacağına dair net bir çerçeve bulunmuyor.

Enver, bu ABD yaklaşımını “İsrail’in taleplerini önceleyen, müzakereci bir paket” olarak nitelendiriyor ve Kahire ile Tel Aviv arasında temel vizyon farkı olduğuna dikkat çekiyor.

Hangi Yol ağır basacak?

Bu farklı yaklaşımlar sürerken, Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da cumartesi günü yaptığı açıklamada, “İsrail’in katı tutumuna rağmen umut verici bazı mutabakatlar bulunduğunu” belirtti. Fidan, Gazze’nin yeniden imarına dair “ön değerlendirme niteliğinde bir çalışmanın” ele alındığını söyledi.

fg
Filistinli işçiler, birkaç gün önce Gazze Şeridi’nin orta kesimindeki Nuseyrat Mülteci Kampı’nda savaş nedeniyle zarar gören bir yolu onarıyor. (AFP)

Öte yandan Bloomberg, ABD ve müttefiklerinin Gazze’nin yeniden imarı için gelecek ay başında bir konferans düzenlemeyi değerlendirdiğini, toplantının Washington, Mısır ya da başka bir merkezde yapılabileceğini yazdı. Mısır Dışişleri Sözcüsü Hilaf, bu haberlere ilişkin olarak “Mısır ve ABD dâhil olmak üzere ilgili tüm taraflar arasında istişare ve koordinasyonun sürdüğünü” vurguladı.

ABD Dışişleri Bakanlığı ise konuya ilişkin ayrıntı vermekten kaçınarak, “Ortaklarla etkin temas hâlindeyiz, şu aşamada resmî bir açıklama yok” demekle yetindi.

Ahmed Fuad Enver’e göre, devam eden müzakereler ışığında Mısır hattının başarı şansı daha yüksek. Enver, Washington’un sürecin ikinci aşamasında İsrail’e tamamen angaje olma riskini göze almayacağını ve Mısır–Arap önerilerine daha açık bir yaklaşım geliştirebileceğini savunuyor.


Netanyahu, Refah'taki patlamada bir subayın yaralanmasının ardından Hamas'ı tehdit etti

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
TT

Netanyahu, Refah'taki patlamada bir subayın yaralanmasının ardından Hamas'ı tehdit etti

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bugün yaptığı açıklamada, Refah'ta bir İsrail ordu subayının patlayıcı cihazla yaralanmasının ardından Hamas'ın Gazze Şeridi'ndeki ateşkes anlaşmasını ihlal ettiğini söyledi.

Netanyahu, Hamas'ın "iktidardan uzaklaştırılması, silahsızlandırılması ve aşırıcılığın ortadan kaldırılması"nı içeren ateşkes anlaşmasına uyması gerektiğini belirterek, hareketin silahsızlanmayı açıkça ve sürekli olarak reddetmesinin "açık ve devam eden bir ihlal" olduğunu vurguladı.

Netanyahu açıklamasında, "İsrail, askerin yaralanmasına neden olan hareketin ihlallerine karşılık verilecektir" uyarısında bulundu.

Gazze Şeridi'ndeki ateşkes anlaşması geçen ekim ayında yürürlüğe girmişti ve ABD Başkanı Donald Trump yönetimi, Hamas'ın silahsızlandırılmasını da içermesi beklenen anlaşmanın ikinci aşamasına geçmeyi hedefliyor.

Anlaşmanın ikinci aşaması, İsrail'in Gazze'nin bazı bölgelerinden daha fazla çekilmesini, uluslararası bir istikrar gücünün konuşlandırılmasını ve Trump liderliğindeki "barış konseyini" içeren yeni bir yönetim yapısının uygulanmasını içeriyor.Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre planlanan uluslararası gücün, şu anda İsrail askeri kontrolü altında bulunan Gazze Şeridi'nin bir bölümüne konuşlandırılması bekleniyor.