DEAŞ Lübnan'da uyuyan hücreleriyle silah kaosu ve siyasi krizlerden besleniyor

DEAŞ 2017 yılında Lübnan'ın doğusunda askeri olarak yenilgiye uğratıldı.

Terör saldırısının ardından Avkar'daki ABD Büyükelçiliği çevresinde sıkı güvenlik önlemleri alındı. (EPA)
Terör saldırısının ardından Avkar'daki ABD Büyükelçiliği çevresinde sıkı güvenlik önlemleri alındı. (EPA)
TT

DEAŞ Lübnan'da uyuyan hücreleriyle silah kaosu ve siyasi krizlerden besleniyor

Terör saldırısının ardından Avkar'daki ABD Büyükelçiliği çevresinde sıkı güvenlik önlemleri alındı. (EPA)
Terör saldırısının ardından Avkar'daki ABD Büyükelçiliği çevresinde sıkı güvenlik önlemleri alındı. (EPA)

DEAŞ'a bağlı olduğundan şüphelenilen silahlı bir kişinin Lübnan'daki ABD Büyükelçiliği’ne yönelik saldırısı, 2017 yılında Lübnan'ın doğu sınırında işgal ettiği bölgelerden Fecr el-Curud adı verilen bir operasyonla çıkarılan militan örgütün uyuyan hücrelerinin uyanışına dair korkuları yeniden canlandırdı.

Güvenlik birimleri, son yıllarda etkili olduğu kanıtlanan proaktif güvenlik çalışmalarının bir parçası olarak DEAŞ destekçisi olduğu düşünülen kişilerin faaliyetlerini yakından takip ediyor. 2019 yılının Şubat ayında, Suriye'de DEAŞ saflarında savaşan Lübnanlı bir savaşçının Ramazan Bayramı arifesinde Trablusşam kentinde ordu ve iç güvenlik güçlerine ait iki aracı hedef almasından bu yana önemli bir güvenlik olayı kaydedilmedi.

2013'ten bu yana sürekli varlık

ABD Büyükelçiliği yakınlarında gerçekleştirilen saldırı, Lübnan ordusunun ‘soruşturma sonucunda DEAŞ sempatizanı oldukları tespit edilen ve planlarını finanse etmek için hırsızlık eylemleri gerçekleştirmenin yanı sıra dükkanlara ateş açtıklarını, bir askeri aracı hedef aldıklarını ve Lübnan ordusuna ait bir merkezi hedef almak amacıyla hazırlık yaptıklarını itiraf eden sekiz kişinin tutuklandığını’ duyurmasından sadece birkaç gün sonra gerçekleşti.

Lübnan ordusu 2021 ve 2022 yıllarında, bazıları ‘terör planları’ gerçekleştirmeye hazırlanan DEAŞ bağlantılı hücrelere mensup kişilerin tutuklanmasıyla sonuçlanan bir dizi güvenlik operasyonu duyurdu.

Lübnan 2013-2015 yılları arasında, çoğu Suriye'den Lübnan'a bomba yüklü araçlarla giren intihar bombacıları tarafından, diğerleri ise bomba yüklü motosikletler ve patlayıcı kemerlerle gerçekleştirilen ve onlarca can kaybına yol açan çok sayıda bombalı saldırıya tanık oldu.

Devam eden bir güvenlik savaşı

Lübnanlı bir güvenlik kaynağı Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, ‘DEAŞ'ın askeri varlığının 2017'deki Fecr el-Curud Operasyonu’yla sona erdiğini, ancak güvenlik savaşının durmadığın, çünkü DEAŞ ideolojisinin özellikle yoksul topluluklarda var olduğunu, büyüdüğünü ve bu ideolojiyle savaşmanın hiç de kolay olmadığını’ vurguladı. Kaynak, “Güvenlik birimleri halen her türlü hareketi yakından takip ediyor ve diğer ülkelerden gelen bazı dalgalar için her zaman tetikteler. Ancak tüm hücre üyelerinin tutuklandığından emin olana kadar bunlar açıklanmıyor” ifadelerini kullandı.

Yaklaşan operasyonlar?

Uzmanlar, özellikle güneyde devam eden askeri operasyonlar ve Hizbullah'ın yanı sıra birçok grubun katılımı ışığında yaşanan silah kaosunun ve başta bir buçuk yıldır devam eden cumhurbaşkanlığı boşluğu olmak üzere süregelen siyasi krizlerin, aşırılık yanlısı grupların uyuyan hücreleri için elverişli bir ortam yarattığına inanıyor.

Ortadoğu ve Körfez Askeri Analiz Merkezi (ENİGMA) Başkanı Riyad Kahveci, Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “DEAŞ hareket etmesine yardımcı olacak bir ortama ve iklime ihtiyaç duyuyor. DEAŞ'ın 2013'te Irak ve Suriye'de ortaya çıkması, merkezi hükümetlerin zayıflığı ve o dönemde var olan mezhepsel iç savaş ortamının bir sonucuydu. DEAŞ Lübnan'da, özel güvenlik operasyonlarının eşlik ettiği bir askeri operasyonla yenilgiye uğratıldı ve aşırılık yanlısı unsurların varlık alanları kuzeyle ve doğudaki Arsal bölgesinde olduğu gibi Filistin kamplarıyla sınırlandırıldı. Ancak Fecr el-Curud Operasyonu'ndan sonra bazı hücreler kaldı ve güvenlik güçleri onları takip etmeye devam etti. Söz konusu hücrelerin faaliyetlerini yürütmesi zor olmadı, çünkü Lübnan ortamı onlar için elverişliydi.”

Lübnan'daki ortam olumlu

Kahveci, “Örgüt her zaman ülkeler içinde, yerel hükümetlerin zayıflığından, kaos ve silahların yayılmasından kaynaklanan boşluklar arar. Çünkü bu onların çalışmalarını ve hareketlerini kolaylaştırır. Bugün Lübnan'daki durum ve Hizbullah'ın güneydeki direnişin belirli bir grupla sınırlı olmadığını göstermek için Sünni grupların çalışmalarını harekete geçirme ihtiyacının bir sonucu olarak Cemaat-i İslami devreye girdi. Böylece ortam İslamcı grupların silahlarını durdurulmadan hareket ettirmeleri ve taşımaları için elverişli hale geliyor. Lübnan'da yasadışı silahların büyük ölçüde çoğalması nedeniyle DEAŞ ve diğerlerinin işi kolaylaşıyor” dedi.

Kahveci sözlerini şöyle sürdürdü: “ABD Büyükelçiliği civarında tanık olduğumuz saldırı, Lübnan ve Suriye'deki kontrolsüz durumun devam ettiği, DEAŞ'ın giderek daha aktif olduğu ve Irak sahasında da varlık gösterdiği, yani yurtdışından yönlendirilen gruplar olduğu göz önüne alındığında, bir sonraki aşamada daha fazlasını görmemize sebep olabilir. Ayrıca Suriye'deki kampların gelişigüzel bir şekilde dağılmış olması da güvenlik birimlerinin terörist grupları durdurmak için önleyici operasyonlar yapmasını zorlaştırıyor.”



Gazze savaşı: 7 binden fazla İsrail katliamı… bin 400 aile kayıtlardan silindi

İsrail'in el-Bureyc Mülteci Kampı’na düzenlediği hava saldırısında yaralanan bir çocuk, Aksa Şehitleri Hastanesi'nde tedavi görüyor (EPA)
İsrail'in el-Bureyc Mülteci Kampı’na düzenlediği hava saldırısında yaralanan bir çocuk, Aksa Şehitleri Hastanesi'nde tedavi görüyor (EPA)
TT

Gazze savaşı: 7 binden fazla İsrail katliamı… bin 400 aile kayıtlardan silindi

İsrail'in el-Bureyc Mülteci Kampı’na düzenlediği hava saldırısında yaralanan bir çocuk, Aksa Şehitleri Hastanesi'nde tedavi görüyor (EPA)
İsrail'in el-Bureyc Mülteci Kampı’na düzenlediği hava saldırısında yaralanan bir çocuk, Aksa Şehitleri Hastanesi'nde tedavi görüyor (EPA)

Gazze Şeridi'ndeki Sağlık Bakanlığı bugün yaptığı açıklamada, ‘işgal güçlerinin 7 Ekim 2023'ten bu ayın başına kadar Gazze Şeridi'ndeki Filistinli ailelere yönelik 7 bin 160 katliam gerçekleştirdiğini’ duyurdu.

Bakanlığın resmi Facebook hesabından yapılan paylaşımda, “İşgal güçleri aynı dönemde 5 bin 444 aile ferdinden oluşan yaklaşık bin 410 aileyi nüfus kayıtlarından tamamen sildi. Sadece bir kişinin hayatta kaldığı ailelerin sayısı 3 bin 463 iken bu ailelerdeki toplam vefat sayısı ise 7 bin 934” denildi.

Şarku’l Avsat’ın Alman haber ajansı DPA’dan aktardığına göre, ‘İsrail katliamlarına maruz kalan ve birden fazla kişinin hayatta kaldığı ailelerin sayısı yaklaşık 2 bin 287. Bu ailelerin vefat eden fertlerinin sayısı ise 9 bin 577.’

Sağlık Bakanlığı, İsrail'in son 24 saat içinde Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda 14 Filistinlinin hayatını kaybettiğini, 108 kişinin yaralandığını ve savaşta ölenlerin sayısının 44 bin 249 kişiye yükseldiğini açıkladı.

Bakanlık, savaşın başladığı 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana toplam yaralı sayısının 104 bin 746 kişiye yükseldiğini kaydetti.