Pearl Harbor'dan Aksa Tufanı’na: Felaket getiren zaferler

Filistinliler, Gazze Şeridi'ndeki Han Yunus'ta imha edilen bir İsrail tankının üzerinde bayrak açtı (AP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'ndeki Han Yunus'ta imha edilen bir İsrail tankının üzerinde bayrak açtı (AP)
TT

Pearl Harbor'dan Aksa Tufanı’na: Felaket getiren zaferler

Filistinliler, Gazze Şeridi'ndeki Han Yunus'ta imha edilen bir İsrail tankının üzerinde bayrak açtı (AP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'ndeki Han Yunus'ta imha edilen bir İsrail tankının üzerinde bayrak açtı (AP)

Macid Kayali

Aynı büyüklükte ve etkide tarihsel olaylar, farklı koşullara ve verilere rağmen şu ya da bu şekilde tekrarlandı. Buradaki ders, aktörün gücünü abartmasında, hesaplanmamış bir hareketinden kaynaklanan felaket niteliğindeki yansımaları ve olumsuz tepkileri öngörememesinde veya tahmin edememesinde yatmaktadır.

Bunun uluslararası düzeydeki bir örneği, Japon ordusunun Pearl Harbor'a ani saldırısı (1941/Hawaii) ve limanda bulunan Amerikan deniz filosunu yok etmesidir. Ancak bu ezici zafer, Japonya halkı için bir felakete dönüştü. Zira ABD’nin savaşa girmesi, savaşı Müttefiklerin lehine sonlandırmak için atom bombasını kullanması ve Japonya'ya teslim olmayı dayatması ile İkinci Dünya Savaşı'nın seyrini değiştirdi.

Yine 11 Eylül 2001'de el-Kaide üyeleri uçakları kaçırıp New York'taki Dünya Ticaret Merkezi’ne ait İkiz Kuleleri vurarak yıkmayı başardılar. Bu durum, eylemi Amerikan emperyalizmine ve onun adaletsiz politikalarına karşı bir intikam olarak gören başta Arap dünyası olmak üzere tüm dünyada pek çok duygu uyandırdı. Ancak ABD, kendisini vuran depremi tüm dünyayı sarsan bir depreme dönüştürdü. Bu deprem Afganistan'ın ve ardından Irak'ın işgalini de kapsadı. Amerikan militarizminin güçlenmesi ile bu depremin dünyanın çehresini güvenlik açısından değiştirmesinden ise bahsetmiyoruz bile.

Felakete dönüşen zaferlerin Arap düzeyindeki örneklerine gelince, Haziran 1967 savaşından ve özellikle de Karama Muharebesi'nden (1968) sonra Ürdün’de Filistin ulusal hareketinin yükselişine tanık olduk. Bu yükseliş öyle bir noktaya vardı ki Filistinli örgütler kendilerini otorite olarak görmeye, hatta bazı kesimler “direnişin otoritesinden başka otorite yok” sloganı atmaya başladılar. Bu da Eylül 1970 olaylarının patlak vermesine yol açtı ve bunun sonucunda da Filistin ulusal hareketi bu ülkeden ihraç edildi, Filistinli mültecilerin en yoğun olduğu bölgede faaliyet göstermekten mahrum kaldı.

ABD, 11 Eylül'de kendisini vuran depremi tüm dünyayı sarsan bir depreme dönüştürdü. Bu deprem Afganistan'ın ve ardından Irak'ın işgalini de kapsadı. Amerikan militarizminin güçlenmesi ile bu depremin dünyanın çehresini güvenlik açısından değiştirmesinden ise bahsetmiyoruz bile.

Sorun şu ki, aynı şey Lübnan'da da (70'lerin ortalarından itibaren) tekrarlandı. Filistin ulusal hareketinin nüfuzu öyle büyüdü ki devlet içinde devlet haline geldi. Bu, (diğer nedenlerin yanı sıra) Lübnan iç savaşının patlak vermesine yol açtı ve böylece Suriye ordusunun Lübnan'a girişini meşrulaştırdı, kolaylaştırdı. Bunun sonucunda Lübnan Suriye rejiminin kontrolü altına girdi. Bu durum şu ana kadar devam eden tüm feci etkileri ile daha sonra Lübnan'ın Hizbullah aracılığıyla İran rejiminin kontrolü altına girmesiyle devam etti.

Böylece Lübnan ve Ürdün vakalarında, Filistin ulusal hareketinin yanı sıra bu iki ülkedeki Filistin halkı, bağlam dışı çatışmalara girerek ve güçlerini gereksiz bir şekilde tüketerek zarar gördü.

Aynı bağlamda, pek çok kişi Saddam rejiminin Kuveyt'i işgalini (1990) Irak ordusunun ve Arap milliyetçiliğinin bir “zaferi” olarak değerlendirmekte gecikmedi. Ancak bu aceleci, yüzeysel duygular, Irak için halen etkilerinden kurtulamadığı büyük bir siyasi, ekonomik, sosyal ve güvenlik felakete yol açtı. Buna bir de Kuveyt ve Arap-Arap ilişkilerine olumsuz yansımaları eklendi.

2006'da Hizbullah iki İsrail askerini esir aldı. İsrail buna, güney Lübnan köyleri ile Beyrut’un güney banliyösünü yerle bir eden bir savaş ile karşılık verdi. Savaş 1.200 Lübnanlının ölümüyle sonuçlandı. Öyle ki Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, böyle bir tepki ile karşılaşacağını bilseydi Hizbullah’ın bu eylemi gerçekleştirmeyeceğini vurguladı. Ancak Hizbullah, bu savaştan yararlanarak Lübnan'a hakim oldu ve Suriye devrimi patlak verdiğinde silahlarını Suriyelilere karşı kullandı.

Suriye deneyimi belki de felaket getiren zaferlerin en sert,  tehlikeli ve en yakın tarihli deneyimiydi, çünkü muhalefet, özellikle de silahlı örgütler, Suriye'nin yarısını kontrol ettiklerini ve rejimi yenilgiye uğratmanın eşiğinde olduklarını, geriye sadece harekete geçme saatini belirlemelerinin kaldığını düşünüyorlardı. Ancak bu sadece aceleciliği, siyasi saflığı ve gerçeklerden, Arap ve uluslararası verilerden kopukluğu gösteriyordu. Zira rejim kaldı ve Suriyelilerin yarısı yerinden edildi.

Filistin-İsrail çatışması düzeyinde de pek çok örnek var. 1981'de Lübnan-İsrail sınır cephesi, Fetih ile İsrail arasında, İsrail yerleşim yerlerinin sakinlerinden boşaltılmasıyla sonuçlanan bir roket savaşına sahne oldu. O zamanlar direniş liderleri yerleşim yerlerinin boşaltılmasını bir zafer olarak gördüler. Hatta o dönemde Fetih Merkez Komitesi üyesi olan (mevcut) Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas bile "Zaferden yararlanmak" başlıklı özel bir kitapta bunu kaydederek, o roket savaşında elde edilen kazanımlara dikkat çekmişti. Sonunda, birkaç ay sonra İsrail Lübnan'ı işgal etti (1982) ve güçleri ve kurumlarıyla birlikte FKÖ'nün Lübnan'daki varlığına son verdi.

Bir dizi bombalı saldırı ve intihar eyleminin gerçekleştirildiği ikinci silahlı intifada döneminde (2000-2004), ilk halk intifadasından (1987-1993) farklı olarak, İsrail, tarihindeki en ağır ve en büyük can kayıplarını yaşadı (1.060 İsrailli). Hatta bir keresinde yalnızca bir ay içinde (Mart 2002) 130 İsrailli öldü. Buna bir de güvenlik açısından kendisini dokunulmaz ve güçlü bir caydırıcı devlet olarak gören bakışı dahil olmak üzere uğradığı manevi ve ekonomik kayıplar eklendi.  Ancak İsrail, tüm bunları özümseyerek, direnişin altyapısını zayıflattığı ve Batı Şeria'nın birbiri ile bağlantısını kestiği iki savaş (Savunma Duvarı ve Sağlam Yol) başlattı.  Daha sonra yerleşim yerleri inşasını teşvik ederek, Filistinlileri izole eden Ayrım Duvarı’nı, köprüleri  ve tünelleri inşa etti. Ardından Batı Şeria ile Gazze arasındaki bölünmeyi pekiştirmek ve bu gerçeği Filistinliler için bir sorun haline getirmek için Gazze Şeridi'nden tek taraflı olarak çekildi ama ablukasını sürdürdü. Hikayenin geri kalanı ise biliniyor.

Yine Hamas, Ocak 2006'daki parlamento seçimlerini kazandıktan sonra, Haziran 2006’da Gazze sınırındaki Kerem Şalom Kapısı yakınındaki askeri bir bölgeden İsrail askeri Gilad Şalit'i esir aldı (2011'de takasla serbest bırakıldı). Bu başarılı bir eylemdi, ancak İsrail daha sonra Gazze'deki Filistinlilere misilleme saldırıları düzenleyerek 400'den fazlasını öldürdü. Dahası o tarihten itibaren Gazze Şeridi'ne uyguladığı ablukayı sıkılaştırdı.

Lübnan ve Ürdün vakalarında, Filistin ulusal hareketinin yanı sıra bu iki ülkedeki Filistin halkı, bağlam dışı çatışmalara girerek ve güçlerini gereksiz bir şekilde tüketerek zarar gördü.

Şimdi de Aksa Tufanı’nda Kassam Tugayı savaşçıları saatler süren bir operasyonla, büyük can kayıplarına yol açarak ve çok sayıda  kişiyi rehin alarak İsrail'e bir darbe indirmeyi, "yenilmez ordu" efsanesini yerle bir etmeyi başardı. Ancak İsrail bunu Filistinlilere karşı yaklaşık dokuz aydır devam eden ve Gazze'deki evlerin ve altyapının yüzde 70'ini yok eden bir imha savaşı başlatmak için bir fırsat olarak gördü. Dokuz ay içerisinde 200 binden fazla insan öldü, yaralandı, esir düştü ya da kayboldu. İsrail Gazze halkını yerinden etti, su, elektrik, yiyecek, yakıt ve ilaçtan mahrum bıraktı. Filistinlileri bir korku ve sefalet içinde yaşattı. Şimdi saldırganlığın sona ermesi, İsrail ordusunun geri çekilmesi, Gazze’nin yeniden inşası ve sakinlerinin evlerine dönmesi isteniyor ki savaştan önce de durum böyleydi. Peki ama Gazze nasıl bir yere dönüştü? Yahut ondan geriye ne kaldı? Elbette Hamas savaştan belki sadece yüzde 30 etkilendi ama Gazze'deki Filistinliler yüzde 1000 etkilendi.

Bunlar ders çıkarılması gereken deneyimlerdir. Ancak burada, temennilere, kaderci bir ruha, meleklerin desteğine ya da iki ordu olarak savaşmaya değil, aksine dış verileri ve gerçek güç dengesini hesaba katan, kademeli olarak kazanımlar elde eden, düşmanın direnişin temeli olan halkı (şu veya bu örgüt değil) yormasından kaçınıp, düşmanı yormaya çalışan sorumlu bir mücadeleye dayandığı sürece, direnişin her biçiminin meşruiyetini vurgulamalıyız. Direnişin fedakarlıklar gerektirdiğini biliyoruz, ancak Filistin halkı yok oluş veya yerinden edilme kaderi ile de karşı karşıya bırakılmamalı. Zira İsrail'in gerçek hedefi budur.

Şimdi Hamas direndi ama Gazze'deki Filistinliler ezildi. Geçmişte rejimlerin “zaferi” hayatta kalıp kalmamalarına göre deklare edilirdi ve artık buna örgütlerin de dahil olmasından korkuyoruz. Peki Gazze'nin yok olmasına, halkının perişan ve çaresiz bir halka dönüşmesine yol açan bu tür "zaferler" varken, bu durumda yenilgi nedir?

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.



Batı Şeria'da yerleşimcilerin düzenlediği saldırıda, aralarında bir foto muhabirinin de bulunduğu 36 kişi yaralandı

Maskeli bir yerleşimci, arkasında İsrail askerleri varken Batı Şeria'da zeytin toplayan Filistinlilere taş atıyor (AFP)
Maskeli bir yerleşimci, arkasında İsrail askerleri varken Batı Şeria'da zeytin toplayan Filistinlilere taş atıyor (AFP)
TT

Batı Şeria'da yerleşimcilerin düzenlediği saldırıda, aralarında bir foto muhabirinin de bulunduğu 36 kişi yaralandı

Maskeli bir yerleşimci, arkasında İsrail askerleri varken Batı Şeria'da zeytin toplayan Filistinlilere taş atıyor (AFP)
Maskeli bir yerleşimci, arkasında İsrail askerleri varken Batı Şeria'da zeytin toplayan Filistinlilere taş atıyor (AFP)

Fransız Haber Ajansı AFP fotoğrafçısı Cafer Aştiye, dün işgal altındaki Batı Şeria'nın kuzeyindeki bir Filistin kasabasında zeytin hasadı sezonunu fotoğraflarken, İsrailli yerleşimciler tarafından düzenlenen saldırıda yaralandı. 1967'den beri İsrail işgali altında olan Batı Şeria'nın kuzeyindeki Nablus'ta yaşayan Filistinli fotoğrafçı Cafer Aştiye, "30 yıllık kariyerimde bu tür bir şiddetle ilk kez karşılaşıyorum" , "Kaçamasaydım beni öldürürlerdi" dedi.

fgth
Batı Şeria'daki Nablus yakınlarındaki Beyta köyünde zeytin toplamaya çalışan Filistinlilere taş atan maskeli bir yerleşimci (AFP)

Aştiye, Nablus'un güneyinde Filistin köyü Beyta'da zeytin hasadı sezonunu ve İsrailli ve uluslararası barış aktivistleri tarafından, hasat sezonu boyunca çevredeki zeytinliklere İsrailli yerleşimciler tarafından tekrarlanan saldırılar karşısında bölge sakinlerine destek olmak amacıyla düzenlenen bir dayanışma etkinliğini takip ettiğini açıkladı.

Aştiye'ye göre, dün öğleden sonra (GMT saatiyle 09:00), iki grup İsrailli yerleşimci, alanda bulunan yaklaşık 70 zeytin toplayıcısı ve gazeteciye sopa ve taşlarla saldırdı.

gtyj
Yabancı aktivistler, bir grup İsrail askeri orada bulunurken Filistinlilerin zeytin hasadına yardım ediyor (AFP)

Sırtına, koluna ve eline isabet eden taşlardan dolayı vücudunda morluklar meydana gelen Aştiye, öğleden sonra hastaneden taburcu edildi.

Saldırganlar, aracına ve tarladan uzakta park etmiş diğer araçlara taş attıktan sonra onları ateşe verdiler.

Aştiye, saldırı başlamadan önce olay yerinde bulunan İsrail askerlerinin saldırganları durdurmak için müdahale etmediğini, bunun yerine zeytin toplayıcılarını ve aktivistleri dağıtmak için göz yaşartıcı gaz ve plastik mermi kullandıklarını belirtti.

dfgth
Filistinli çiftçiler, yerleşimcilerin saldırısının ardından Batı Şeria'daki Beyta köyünde zeytin topluyor (EPA)

AFP Merkez Genel Yayın Yönetmeni Mehdi Buaşera, "Batı Şeria'daki gazetecilerimiz için giderek tehlikeli hale gelen çalışma ortamını bir kez daha gözler önüne seren bu iğrenç saldırıyı şiddetle kınıyoruz" ifadelerini kullandı.

"İsrail ordusunu, gazetecilerin mesleklerini icra ederken sadece onları koruma altına almaya değil, aynı zamanda onlara karşı şiddet uygulayanların adalete teslim edilmesini sağlamaya çağırıyoruz."

Saat 20:15 (17:15 GMT) itibarıyla İsrail ordusu, AFP'nin olayla ilgili açıklama talebine henüz yanıt vermedi.

fgrthy
Batı Şeria'da zeytin hasadı yapan Filistinli çiftçilere yönelik bir yerleşimci saldırısı sırasında silahını doğrultan bir İsrail askeri (AFP)

Şarku’l Avsat’ın Filistin Sağlık Bakanlığı'ndan aktardığına göre, dün yerleşimciler tarafından Beyta ve diğer yakın kasabalarda düzenlenen saldırılarda, çoğu hafif veya orta şiddette olmak üzere 36 kişi yaralandı. Bunlardan ikisi vurularak yaralandı.

Hamas'ın 7 Ekim 2023'te İsrail'de gerçekleştirdiği eşi benzeri görülmemiş saldırının ardından Gazze Şeridi'nde başlayan savaştan sonra Batı Şeria'da şiddet tırmandı.


Gazze sakinleri kuzeye dönmeye devam ediyor... Savaş, Gazze Şeridi'ndeki binaların yüzde 80'ini yıktı

Ateşkesin başlamasıyla Gazze şehrine dönen yerlerinden edilmiş Filistinliler (AFP)
Ateşkesin başlamasıyla Gazze şehrine dönen yerlerinden edilmiş Filistinliler (AFP)
TT

Gazze sakinleri kuzeye dönmeye devam ediyor... Savaş, Gazze Şeridi'ndeki binaların yüzde 80'ini yıktı

Ateşkesin başlamasıyla Gazze şehrine dönen yerlerinden edilmiş Filistinliler (AFP)
Ateşkesin başlamasıyla Gazze şehrine dönen yerlerinden edilmiş Filistinliler (AFP)

Yüzbinlerce Filistinli Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki evlerine dönmeye devam ederken, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) bugün İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik savaşının bölgenin neredeyse tüm nüfusunu yerinden ettiğini açıkladı. Binaların yaklaşık yüzde 80'inin yıkıldığını belirten UNRWA, Gazze Şeridi'ndeki tesislerinin neredeyse tamamının hasar gördüğünü bildirdi.

UNRWA, bir raporda, Ekim 2023'te savaşın patlak vermesinden bu yana Gazze Şeridi'ndeki sağlık çalışanlarına, hastalara ve hastanelere yönelik 790'dan fazla saldırıyı belgeledi.

UNRWA, savaş sırasında 370 personelinin öldürüldüğünü ve Gazze Şeridi'ndeki hastanelerin yüzde 40'ından azının faaliyette olduğunu, bunların da hepsinin kısmen hasar gördüğünü belirtti.

UNRWA, Gazze Şeridi'ndeki okulların yaklaşık yüzde 92'sinin faaliyete geçebilmesi için yeniden inşa edilmesi veya yenilenmesi gerektiğini belirtti. UNRWA ayrıca, yerinden edilmiş kişilerin barınak olarak kullandığı UNRWA’ya ait okullarının yaklaşık yüzde 90'ının hasar gördüğünü açıkladı.

Savaş sırasında yaklaşık bir milyon yerinden edilmiş kişinin okullarına sığındığı tahmin ediliyor.

yju
Gazze Şeridi'nin Han Yunus kentinde UNRWA’ya ait bir okula sığınan yerinden edilmiş Filistinli bir kız çocuğu (Reuters)

Yüz binlerce yerinden edilmiş Filistinli, kentin uğradığı yıkıma rağmen bugün Gazze şehrindeki evlerine dönmeye devam etti.

Filistin El-Aksa televizyonu, ‘Gazze Şeridi'nin güneyine yerinden edilmiş binlerce insanın, dün öğleden sonra ateşkes anlaşmasının yürürlüğe girmesinin ardından işgal ordusunun çekildiği Salahaddin ve er-Reşid caddelerinden ikinci gün üst üste Gazze şehrine akın ettiğini’ bildirdi.

sdfg
Ateşkesin başlamasıyla Gazze şehrine dönen yerlerinden edilmiş Filistinliler (AP)

Şarku’l Avsat’ın El-Aksa televizyonundan aktardığına göre, işgal güçlerinin Gazze Şeridi'nden çekilmeye başlamasıyla, özellikle Gazze şehrinde altyapı ve konutlara yönelik eşi görülmemiş ölçekte bir yıkım ortaya çıktı.

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus Belediye Başkanı Alaaddin el-Batta bugün yaptığı açıklamada, Han Yunus’un yüzde 80'inin tamamen yıkıldığını söyledi. Han Yunus Belediyesi Medya Ofisi, el-Batta'nın bugün düzenlediği basın toplantısında, sadece Han Yunus sokaklarında 400 bin ton moloz olduğunu söylediğini aktardı. El-Batta, ‘sokakları temizlemek için dokuz saha ekibi görevlendirildiğini, ancak yolları tıkayan büyük miktarda moloz nedeniyle ağır ekipman ve makinelere ihtiyaç duyulduğunu’ açıkladı.

dfgth
Gazze Şeridi'nin kuzeyinde bulunan Gazze şehrindeki yıkımı gösteren bir uydu görüntüsü (AFP)

El-Batta, toplam yol ağının yüzde 82'sini oluşturan 206 bin metre uzunluğundaki yolun yıkıldığını ve tahrip edildiğini, toplam su şebekesinin yüzde 86'sını oluşturan 296 bin metre uzunluğundaki su şebekesinin buldozerlerle yıkıldığını, tamamen veya kısmen hasar gördüğünü ve hizmet dışı kaldığını belirtti. El-Batta, 36 su kuyusunun tamamen hizmet dışı kaldığını ve bir dizi kuyunun şu anda kısmi kapasiteyle çalıştığını belirterek, üç merkezi su rezervuarının tahrip edildiğini ve hizmet dışı kaldığını açıkladı. Kanalizasyon altyapı ağının 130 bin metre uzunluğundaki kısmının hasar gördüğünü ve bunun toplam ağın yüzde 68'ini oluşturduğunu bildirdi ve yağmur suyu ağının 13 bin metre uzunluğundaki kısmının hasar gördüğünü ve bunun toplam ağın yüzde 62'sini oluşturduğunu açıkladı.

bgh
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta yıkılmış binalarla çevrili bir bölgeden geçen yerlerinden edilmiş Filistinliler (AP)

El-Batta, Han Yunus'un doğusundaki merkezi çöp depolama sahasının saldırı nedeniyle hizmet dışı kalması nedeniyle çöp toplama sisteminin çalışmayı durdurduğunu ve bu durumun sakinleri ve yerinden edilmiş kişileri şehrin batısındaki geçici çöp depolama sahalarına başvurmaya zorladığını belirtti. El-Batta, geçici çöp sahalarında, barınaklara ve yerinden edilmiş kişilere yakın bir yerde 350 bin ton atık biriktiğini belirtti. 136 park, bahçe ve kamu meydanının buldozerlerle yıkıldığını ve tahrip edildiğini doğrulayan el-Batta, 66 belediye tesisinin tamamen ve ciddi şekilde hasar gördüğünü, 200 bin metrekarelik yol aydınlatması, 7 bin 400 sokak lambası ve 7 bin 200 lamba direğinin hasar gördüğünü söyledi. El-Batta, uluslararası topluma ve küresel kuruluşlara, özellikle su, sanitasyon ve hijyen sektörlerinde, bölgedeki belediyelere çalışmalarını yürütmek için gerekli makine ve ekipmanı sağlamaları çağrısında bulundu.

cvfg
Gazze şehrindeki yıkık binaların önünden geçen yerlerinden edilmiş Filistinliler (AP)

El-Batta ayrıca, temel hizmet sektörlerinin hedef alınması sonucu insani krizin daha da kötüye gitmesini önlemek için belediyelere sağlık ve su tesislerinin çalışması için gerekli yakıtın sağlanması çağrısında bulundu.

29 Eylül'de ABD Başkanı Donald Trump, 20 maddelik ‘barış planı’ olarak adlandırdığı planını açıkladı.

fgh
Eşyalarıyla Gazze şehrine doğru ilerleyen bisikletli bir adam (AFP)

Hamas ve İsrail heyetleri arasında ABD, Mısır ve Katar'ın arabuluculuğunda yürütülen dolaylı müzakerelerin ardından, perşembe sabahı erken saatlerde Mısır'ın Şarm eş-Şeyh kentinde Trump'ın Gazze Şeridi barış planının ilk aşamasına ilişkin bir anlaşma açıklandı.

fghy
Eşyalarıyla Gazze şehrine doğru ilerleyen Filistinli gençler (AFP)

Trump dün yürürlüğe giren Gazze'deki ateşkesin ‘devam edeceğinden’ emin olduğunu belirterek, Beyaz Saray muhabirlerine yaptığı açıklamada, oradaki herkesin savaştan yorulduğunu söyledi.

cdfgt
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat Mülteci Kampı'ndan Gazze şehrine doğru yola çıkan Filistinliler (AFP)

Trump, bu hafta sonu Ortadoğu'ya seyahat edecek. İlk olarak İsrail'i ziyaret edip Knesset'te bir konuşma yapacak, ardından Mısır'a geçerek pazartesi günü ‘birkaç lider’ ile Gazze Şeridi'nin geleceğini görüşecek.

Gazze Şeridi’ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü Sözcüsü Mahmud Basal dün akşam yaptığı açıklamada, ‘yaklaşık 200 bin vatandaşın kuzeye döndüğünü’ bildirdi.

fgt
Gazze Şeridi'nin güneyine göç etmek zorunda kalan Filistinliler kuzeye geri dönüyor. (Reuters)

İsrail ordusu, kuşatma altında bulunan Gazze Şeridi'ndeki güçlerinin yeniden konuşlandırıldığını duyururken, bazı bölgelerin siviller için ‘son derece tehlikeli’ olmaya devam ettiği uyarısında bulundu.

Arama kurtarma ekipleri Gazze Şeridi'ndeki ateşkesi fırsat bilerek enkazları aradılar. Basal, ‘sadece Gazze şehrinde 63 ceset çıkarıldığını’ açıkladı.


Pakistan Talibanı, ülkenin kuzeybatısında 23 kişinin hayatını kaybettiği saldırıların sorumluluğunu üstlendi

Pakistan'da bir polis karakoluna düzenlenen silahlı saldırının ardından meydana gelen yıkım (EPA)
Pakistan'da bir polis karakoluna düzenlenen silahlı saldırının ardından meydana gelen yıkım (EPA)
TT

Pakistan Talibanı, ülkenin kuzeybatısında 23 kişinin hayatını kaybettiği saldırıların sorumluluğunu üstlendi

Pakistan'da bir polis karakoluna düzenlenen silahlı saldırının ardından meydana gelen yıkım (EPA)
Pakistan'da bir polis karakoluna düzenlenen silahlı saldırının ardından meydana gelen yıkım (EPA)

Pakistan Talibanı bugün, ülkenin kuzeybatısındaki çeşitli bölgelerde 20 güvenlik görevlisi ve üç sivilin ölümüne yol açan saldırıların sorumluluğunu üstlendi.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre, dün bir polis eğitim akademisini hedef alan intihar saldırısı da dahil olmak üzere saldırılar, Afganistan sınırındaki Hayber Pahtunhva eyaletinin çeşitli bölgelerinde gerçekleşti.

Hayber Pahtunhva sınır bölgesinde 11 silahlı güvenlik görevlisi hayatını kaybederken, bir intihar bombacısının polis eğitim akademisinin kapısına bombalı araçla saldırması ve ardından silahlı saldırı düzenlenmesi sonucu 7 polis yaşamını yitirdi. Güvenlik yetkilileri bugün AFP'ye verdikleri bilgide, Bajaur bölgesinde ayrı bir çatışmada üçü sivil 5 kişinin öldürüldüğünü söylediler.

Bu, birçok silahlı grubun üssü olan bölgeyi sarsan son saldırı ve Pakistan'ın kötüleşen güvenlik durumuyla mücadele ettiği bir dönemde gerçekleşti.

Dün akşam düzenlenen saldırı, Dera İsmail Han şehrinin dışındaki bir polis eğitim akademisini hedef aldı. Polis, saldırganların ağır silahlar kullandığını ve intihar bombacısının kapıda patlayıcılarla dolu bir kamyonu patlatmasının ardından akademiye zorla girmeye çalıştıklarını bildirdi.

Dera İsmail Han Polis Şefi Seccad Ahmed, AP'ye verdiği demeçte, “İlk patlamadan sonra saldırganlar, yaklaşık 200 öğrenci ve eğitmenlerinin bulunduğu tesise girmeyi başardılar” dedi.