Yunanistan plajlarında şezlong savaşları: Tüm sahili kapladılar

Atina yönetimi harekete geçerken, aktivistler önlemleri yetersiz buluyor

Yunanistan bu yıl 1200 turizm işletmesine daha izin çıkaracak (AFP)
Yunanistan bu yıl 1200 turizm işletmesine daha izin çıkaracak (AFP)
TT

Yunanistan plajlarında şezlong savaşları: Tüm sahili kapladılar

Yunanistan bu yıl 1200 turizm işletmesine daha izin çıkaracak (AFP)
Yunanistan bu yıl 1200 turizm işletmesine daha izin çıkaracak (AFP)

Yunanistan'da sahil şeritlerinin korunması için devlet harekete geçerken, bazı aktivistler adımların yetersiz kaldığını belirtiyor.

Fransız haber ajansı AFP, geçen yaz başlayan "havlu hareketinin" ardından devletin adım atarak plajları yasadışı şekilde şezlong ve masalarla kaplayan işletmelere ceza kestiğini aktardı. 

Yetkililerin, drone'larla sahillerde sürekli denetim yaptığı ve halkın şikayetlerini bildirebileceği MyCoast uygulaması üzerinden gelişmeleri takip ettiği belirtildi. 

Martta uygulamaya konan yeni yönergeye göre şemsiye ve şezlongların denizden en az 4 metre uzakta olması gerekiyor. Ayrıca 4 metreden daha az sahil şeridine sahip bölgelerde, işletmelerin şezlong ve şemsiye kiralamasına izin verilmiyor. 

Yunanistan Ekonomi ve Maliye Bakanlığı'yla Çevre ve Enerji Bakanlığı'nın nisanda aldığı kararla, "bakir plajlar" listesinde yer alan 198 sahil bölgesinin imara kapatıldığı da duyurulmuştu. 

AFP'nin aktardığı rakamlara göre nisandan bu yana MyCoast uygulaması üzerinden toplamda 6 bin şikayet iletildi. Bunlardan 680'i, Yunanistan'ın Orta Makedonya bölgesindeki Halkidiki'de yer alan işletmelerle ilgiliydi.

Yunanistan'daki plajlarda günlük iki şezlong ve bir şemsiye kiralamanın ortalama maliyeti 20 ila 40 euro. Ancak bazı sahillerde fiyatlar çok daha yüksek. 

Kıyıların korunması için eylemler düzenleyen George Theodoridis, sahil şeridindeki sorunlara ilişkin şunları söyledi: 

Yunanistan'daki plajlarla ilgili sorun, işletmelerin izin alarak ya da yasadışı şekilde sahilin bir bölümünü şezlong, şemsiye, masa ve hatta kalıcı yapılarla kapatmasından kaynaklanıyor.

Theodoridis, devletin daha etkili önlemler alması gerektiğini belirterek, işletmelere çıkarılan izin sayılarının azaltılmasını talep ettiklerini söyledi. 

Ayrıca turizm işletmecileri de yeni sistemin etkili biçimde çalışmadığını savundu. 

Sofi Papagiannidou, şirketinin gerekli tüm evrakları teslim ettiğini ancak sezon başlamış olmasına rağmen halen onay beklediğini söyledi. 

Adının açıklanmasını istemeyen başka bir turizmci "Yunan devletine hiç güvenim kalmadı" dedi. İşletmeci, geçen yıl 39 bin euro para cezası aldıklarını fakat bu miktarı ödemelerine rağmen halen kendilerine çalışma izni çıkarılmadığını belirtti. 
 

Halkidiki'deki Kassandra Belediye Başkanı Anastasia Halkia ise sistemin çok yeni olduğunu ve bazı mekanizmaların henüz tam oturmadığını söyledi. 

Halkia, sahil şeritlerinde denetim yapacak personel sayılarının yetersiz kaldığına dikkat çekerek, "Bu yeni bir uygulama, dolayısıyla nasıl gittiğini görmek için hepimiz temkinli hareket ediyoruz" dedi.

Kassandra'daki Pefkoçori bölgesinde yıllar önce yazlık ev aldığını söyleyen 64 yaşındaki emekli Evgenia Rapti ise turizm sektörünün kontrolden çıktığını belirterek şu ifadeleri kullandı:  

Tüm sahili masa, sandalye ve şezlonglarla kapladılar. 40 yıl önce evimizi aldığımızda durum tamamen farklıydı. Kumsal boştu, orada rahatça uzanmak çok güzeldi.

Geçen yıl 32 milyon yabancı turistin ziyaret ettiği Yunanistan'da çevreciler, özel işletmelerin sahilleri işgal edip fahiş fiyat uyguladığını savunarak "Sahiller halkındır halkın kalacak" sloganıyla havlu hareketini başlatmıştı. 

Hızla büyüyen hareket Türkiye'ye de sıçramış, Datça, Çeşme ve Ayvalık gibi sahil bölgelerinde yürüyüş ve oturma eylemleri düzenlenmişti.

Independent Türkçe, AFP, New York Times



ABD Başkanı Biden, Hizbullah lideri Nasrallah’ın öldürülmesini “adaletin ölçüsü” şeklinde tanımladı

ABD Başkanı Joe Biden  (AFP)
ABD Başkanı Joe Biden  (AFP)
TT

ABD Başkanı Biden, Hizbullah lideri Nasrallah’ın öldürülmesini “adaletin ölçüsü” şeklinde tanımladı

ABD Başkanı Joe Biden  (AFP)
ABD Başkanı Joe Biden  (AFP)

ABD Başkanı Joe Biden dün yaptığı açıklamada, Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ın İsrail hava saldırısında öldürülmesinin, aralarında binlerce Amerikalı, İsrailli ve Lübnanlı sivilin de bulunduğu "birçok kurbanı için adaletin bir ölçüsü" olduğunu söyledi.

Biden, Amerika'nın İsrail'in Hizbullah, Hamas, Husiler ve İran tarafından desteklenen diğer “terörist gruplara” karşı kendini savunma hakkını tamamen desteklediğini vurguladı.

Savunma Bakanı Lloyd Austin'e herhangi bir saldırganlığı caydırmak ve bölgede geniş çaplı bir savaş riskini azaltmak için ABD kuvvetlerinin Ortadoğu'daki konumunu güçlendirmesi talimatını verdiğini söyleyen Biden, "Amacımız ister Gazze'de ister Lübnan'da olsun mevcut çatışmaları diplomatik yollarla yatıştırmaktır" dedi.

nthyumı
Hizbullah lideri Hasan Nasrallah Cuma günü güney banliyölerinde düzenlenen bir İsrail saldırısında öldürüldü (AFP)

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin (Cumartesi) İran tarafından desteklenen “terörist gruplar” karşısında İsrail'in meşru müdafaa hakkına tam destek verdiğini ifade etmişti.

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Austin'in Cuma günü İsrailli mevkidaşı Yoav Galant ile Lübnan'daki olaylar hakkında iki kez görüştüğünü ve ABD'li bakanın Washington'un bölgedeki güçlerini ve tesislerini korumaya hazır olduğunu ve İsrail'i savunmaya kararlı olduğunu söylediğini açıkladı.

ABD'nin tutumu, Hizbullah'ın lideri Hasan Nasrallah'ın Cuma günü İsrail'in Beyrut'un güney banliyösündeki Hizbullah'ın merkez karargâhına düzenlediği hava saldırısında öldüğünü doğrulamasından saatler sonra geldi.

Daha geniş çaplı bir çatışma endişesi

CNN'in eski ve mevcut ABD'li yetkililerden aktardığına göre Nasrallah'ın ölümü, Başkan Joe Biden yönetiminin aylardır önlemek için yoğun çaba sarf ettiği Ortadoğu'da geniş çaplı bir savaş korkusunu önemli ölçüde körükledi.

Ancak adı açıklanmayan üst düzey bir Batılı yetkili CNN'e şunları söyledi “Bunun yakında nasıl tırmanmayacağını anlamıyorum.”

Eski üst düzey Ortadoğu yetkilisi Mick Mulroy'a göre saldırı aynı zamanda İsrail'in daha geniş bir çatışmayı göze aldığının, ABD destekli ateşkes önerisini kabul etmeye yakın olmadığının ve Hizbullah'ın artık müzakerelerle ilgilenmeyeceğinin açık bir işaretiydi.

İran endişeli

ABD'li bir askeri yetkili CNN'ne şunları söyledi: “İran'ın, İsrail'in bölgedeki en güçlü ve en yetenekli milis gücü olan Hizbullah'a verdiği zararın derecesinden endişe duyduğuna dair bazı işaretler var.”  ABD'nin İran'ın, İsrail'in Hizbullah'a yönelik operasyonlarının sonucunda yüzlerce savaşçısının savaş alanından çekilmesinin ve Hizbullah'ın kaybetmek üzere olduğunu görmesi halinde İran'ın çatışmaya müdahale edeceğine inandığını da ifade eden askeri yetkili ABD'li yetkililerin uzun zamandır Hizbullah'ın üst düzey liderliğinin, son aylarda çatışmalar şiddetlense de İsrail'le kapsamlı bir savaştan kaçınmak istediği değerlendirmesinde bulunduğunu ancak Nasrallah'ın ölümünün çok farklı olduğunu da sözlerine ekledi.

Hizbullah karşılık verecek

Eski üst düzey istihbarat yetkilisi Jonathan Panikov'a göre, Hizbullah kesinlikle karşılık verecek ve İran da muhtemelen bir rol oynayacak. Panikov sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu karşılık büyük olasılıkla geniş çaplı bir savaşa yol açacak kadar büyük olacaktır.” Panikov, Hizbullah liderliğinin 7 Ekim'den bu yana İsrail'e karşı mücadelede daha büyük bir rol oynamaya teşvik ettiğini ve şimdi liderinin öldürülmesine sert bir yanıt vermezse savaşçılarının ve destekçilerinin gözünde meşruiyetini kaybetme riskiyle karşı karşıya olduğunu da sözlerine ekledi.

Schenker: İsrail'e karşı bu savaşı isteyenler Nasrallah ve İranlı destekçileriydi

Hizbullah liderinin öldürülmesini Şarku'l Avsat'a değerlendiren ABD'nin Yakın Doğu İşlerinden Sorumlu eski Dışişleri Bakan Yardımcısı David Schenker, “İsrail'e karşı bu savaşı isteyenler Nasrallah ve İranlı destekçileriydi. Nasrallah bu savaşı istediği zaman sona erdirebilirdi ama bunu yapmamayı tercih etti. Ölümüyle birlikte Lübnan'ı bir kez daha İsrail ile yıkıcı bir çatışmaya sürükledi” dedi.

Aaron David Miller

Carnegie Endowment'ın kıdemli üyesi ve başkan yardımcısı Aaron David Miller, Asharq al-Awsat'a verdiği demeçte İsrail'in güney banliyölerinde Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ı hedef alan saldırısını şöyle değerlendirdi: “Bana göre İsrail Savunma Kuvvetleri ve Başbakan Netanyahu, gerçek stratejik tehdidin güneydeki Hamas değil, kuzeyde (Lübnan'da) olduğu sonucuna varmıştır. Bence İsrail Başbakanı bu sonuca vardı ve Knesset'in tatilde olmasından ve ABD seçimlerine haftalar kalmasından faydalandı, dolayısıyla ABD'nin yaptırım uygulama, İsrail'in kabiliyetlerini sınırlama ya da ABD askeri yardımına koşul koyma kabiliyeti büyük rahatsızlık yaratabilir ve bu da Netanyahu'ya şimdi ile ABD seçimlerinin yapılacağı 5 Kasım arasında manevra yapma fırsatı veriyor.”

dscfvgbty
İran Dini Lideri Ali Hamaney (DPA)

Birçok ABD yönetiminde müzakereci olarak çalışmış olan tanınmış araştırmacı Miller ABD seçimlerinin Netanyahu'nun hesaplarında önemli bir yer tuttuğunu ve aynı zamanda Biden yönetiminin hesaplarında da önemli ve anlaşılabilir bir yer kapladığını belirterek bu yönetim ve Demokrat aday Kamala Harris için en kötü şey şu anda tam ölçekli bi rsavaşın patlak vermesi ve İsrail'in (Hizbullah'a) gerilimi tırmandırmasıdır. ABD'nin bu savaşın içine çekilebileceğini hayal etmek çok kolay, dolayısıyla bu yönetim için riskli bir teklif olduğunu ifade eden Miller, "Hasan Nasrallah'ın öldürülmesinin bir bölümün sonu ya da yeni bir hikayenin başlangıcı olmayacak.  Çünkü İsrail şu anda üç cephe ve bir yıpratma savaşıyla karşı karşıya; biri en az stratejik öneme sahip olan Hamas'la, ikincisi bir şekilde devam edecek olan Hizbullah'la ve üçüncüsü de İran'la ve “bu savaşlar yakında bitmeyecek ve diplomatik bir sonları da yok. Hizbullah İsrail'i hedef almak için pek çok tehditte bulundu. Şimdi asıl soru büyük bir misillemeden geri adım atıp atmayacakları. Lübnan kamuoyu da dikkate alınmalı çünkü İsrail saldırılarından etkileniyor ve ben Hizbullah'ın zamanla yumuşak güç kullanımına başvuracağına inanıyorum” dedi.

İran'ın verebileceği tepki konusunda Miller şu ifadeleri  kullandı: “İranlılar bir ikilem içinde: Arap-İsrail çatışmasındaki başlıca vekillerinin bu şekilde öldürüldüğünü görmek istemiyorlar ve aynı zamanda İsrail'le ABD'nin de dahil olduğu devam eden bir çatışmanın içine çekilerek İran ordusuna ve muhtemelen nükleer tesislerine saldırı düzenlemek istemiyorlar.”