Antalya Havalimanı görevlileri İsrail uçaklarına yakıt ikmali yapmayı reddetti

Antalya Havalimanı (Havalimanının resmi internet sayfası)
Antalya Havalimanı (Havalimanının resmi internet sayfası)
TT

Antalya Havalimanı görevlileri İsrail uçaklarına yakıt ikmali yapmayı reddetti

Antalya Havalimanı (Havalimanının resmi internet sayfası)
Antalya Havalimanı (Havalimanının resmi internet sayfası)

İsrail merkezli El Al Havayolları dün, Varşova'dan Tel Aviv'e gitmekte olan bir uçağının, tıbbi nedenlerle bir yolcuyu tahliye etmek üzere Türkiye'ye acil iniş yaptıktan sonra Antalya Havalimanı'nda yakıt ikmali yapmasına izin verilmediğini açıkladı.

Fransız Haber Ajansı’nın (AFP) aktardığına göre El Al Havayolları’ndan yapılan açıklamada, Antalya Havalimanı görevlilerinin LY5102 sefer sayılı uçağa İsrail'e doğru havalanmadan önce yakıt ikmali yapmayı reddettikleri belirtildi.

Türk görevlilerin, bir sağlık durumu olmasına rağmen havayolu şirketinin uçağına yakıt ikmali yapmayı reddettikleri belirtilen açıklamada, sağlık sorunu yaşayan yolcunun tedavi için tahliye edildiği ifade edildi.

El Al Havayolları’ndan yapılan açıklamada uçağın daha sonra ‘İsrail'e gitmeden önce yakıt ikmali yapmak üzere’ Yunanistan'ın Rodos Adası’na uçtuğu kaydedildi.

Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkiler 7 Ekim'de Gazze'deki savaşın başlamasından bu yana kötüleşirken iki ülke arasındaki tüm doğrudan uçuşlar askıya alındı.

Türk diplomatik kaynaklar, yolculardan birinin rahatsızlanması üzerine söz konusu uçağın acil iniş yapmasına izin verildiğini teyit ettiler.

Türk diplomatik kaynaklardan biri, uçağa insani nedenlerle yakıt ikmali yapılacağını, ancak işlemler tamamlanmak üzereyken pilotun kendi isteğiyle havalimanından ayrılmaya karar verdiğini söyledi.

İsrail gazetesi Times of Israel, uçağın Rodos'a gitmek üzere havalanmadan önce birkaç saat boyunca Antalya Havalimanı pistinde kaldığını bildirdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsrail'in Gazze'de yürüttüğü savaşı sert bir dille eleştirirken Filistinli direniş hareketi Hamas'a desteğini her fırsatta dile getiriyor.



Pakistan'ın kuzeyindeki saldırıda 43 kişi öldü

Pakistan'ın kuzeybatısında perşembe günü yapılan saldırılarda hayatını kaybeden bir kişinin cenaze töreni (AP)
Pakistan'ın kuzeybatısında perşembe günü yapılan saldırılarda hayatını kaybeden bir kişinin cenaze töreni (AP)
TT

Pakistan'ın kuzeyindeki saldırıda 43 kişi öldü

Pakistan'ın kuzeybatısında perşembe günü yapılan saldırılarda hayatını kaybeden bir kişinin cenaze töreni (AP)
Pakistan'ın kuzeybatısında perşembe günü yapılan saldırılarda hayatını kaybeden bir kişinin cenaze töreni (AP)

Mezhepsel şiddete sahne olan Pakistan'ın kuzeybatısında Şii ailelerden oluşan iki konvoyun dün hedef alındığı iki saldırıda ölenlerin sayısı 7'si kadın, 3'ü çocuk olmak üzere 43 kişiye yükseldi.

Saldırıların gerçekleştiği Kurram'da yerel yetkili Javedullah Mehsud, ölenlerin yanı sıra “11'i ağır olmak üzere 16 kişinin de yaralandığını” söyledi.

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre olay yerindeki bir polis memuru kimliğinin açıklanmaması kaydı ile AFP'ye bu rakamı doğruladı.

Şiilerin kalesi Kurram'da bulunan Paraçinar'daki bir başka yerel yetkili ise "Vatandaşlar gece boyunca merkez çarşıda oturma eylemi düzenledi ve bu eylem şu ana kadar devam ediyor" dedi.

Buna karşılık, "cep telefonu şebekesi kesildi, ana yolda sokağa çıkma yasağı konuldu ve trafik askıya alındı."

Mehsud ise "barış ve düzeni yeniden tesis etmek için bir kabile konseyinin toplandığını" belirtti.

Ülkede özgürlükleri savunan bir sivil toplum kuruluşu olan Pakistan İnsan Hakları Komisyonu'na (HRCP) göre, temmuz ayından beri bu dağlık bölgede, Şii ve Sünni aşiretler arasında yaşanan şiddet olaylarında 70'ten fazla kişi hayatını kaybetti.

Periyodik olarak aşiret ve mezhep çatışmaları patlak veriyor, ardından bir aşiret konseyi (Jirga) tarafından ateşkese varıldığında şiddet sona eriyor. Haftalar ya da aylar sonra yeniden başlıyor.

Temmuz, eylül ve ekim aylarında Kurram ölümcül olaylara tanık oldu. O tarihten bu yana polis, diğer din mensuplarının yaşadığı bölgelere taşınan aileleri takip ediyor.

Bölgede farklı inançlara sahip kabileler arasındaki çatışmalar, özellikle toprak meselesiyle ilgilidir. Kabilelerin namus kurallarının güçlü olduğu yerlerde, genellikle güvenlik güçlerinin sürdürmekte zorlandığı düzene üstün gelirler.