Yeni araştırma, babalığın erkeklerin beynini değiştirdiğine işaret ediyor

Kadınlar gibi erkeklerin de beyni çocuktan önce ve sonra değişiyor

Araştırma erkeklerin beyinlerinin baba olduktan sonra değiştiğini, bu dönüm noktasının nörolojik değişimlerle sonuçlandığını keşfetti (Unsplash)
Araştırma erkeklerin beyinlerinin baba olduktan sonra değiştiğini, bu dönüm noktasının nörolojik değişimlerle sonuçlandığını keşfetti (Unsplash)
TT

Yeni araştırma, babalığın erkeklerin beynini değiştirdiğine işaret ediyor

Araştırma erkeklerin beyinlerinin baba olduktan sonra değiştiğini, bu dönüm noktasının nörolojik değişimlerle sonuçlandığını keşfetti (Unsplash)
Araştırma erkeklerin beyinlerinin baba olduktan sonra değiştiğini, bu dönüm noktasının nörolojik değişimlerle sonuçlandığını keşfetti (Unsplash)

Olivia Hebert 

Bilim dergisi Cerebral Cortex'te yayımlanan yeni çalışma ebeveynliğin, erkeklerin beyninde bebekleriyle bağ kurmalarını ve bebeklerin ihtiyaçlarına hassasiyetlerini destekleyen değişimlere yol açtığını gösteriyor, bunun da türümüzün hayatta kalması için önemli bir adaptasyon olduğuna inanılıyor.

Southern California Üniversitesi'nde beyin yapısındaki değişimleri araştıran psikoloji profesörü baş araştırmacı Darby Saxbe ve İspanya'daki meslektaşları, çocuğu olacak 40 babada, ilk bebeklerinin doğumundan önce ve sonra beyin görüntüleme çalışmaları yürüttü. Bulgularında, erkekler babalıktan önce ve sonra gri maddelerinde küçülme yaşadığında, bu değişimin kadınlardakinden daha hafif olduğunu gözlemlediler.  

Yaşanan değişimler çoğunlukla serebral kortekste, hafıza, düşünme, mantık, öğrenme, sorun çözme ve duygusal işlemleme gibi beynin yürütücü işlemlerinden sorumlu kısımda görüldü. Gri maddenin küçülmesinin, erkek beyninin bilgi işleme becerilerini geliştirmek için vücudun bir yöntemi olduğu anlaşıldı.

İkinci araştırmalarında Saxbe ve ekibi, 38 yeni babayı gözlemleyerek ebeveynliğe dair daha yüksek seviyede motivasyon ve katılım bildirenlerin serebral korteksteki gri madde hacminde daha fazla küçülme gerçekleştiğini keşfetti.

Serebral korteksteki gri maddede küçülme, babaların bebeklerinin doğumundan önce ve sonra geçirdiği tek değişim değil, erkeklerin hormonal değişiklikler de yaşadığına işaret eden çeşitli çalışmalar var.

Araştırmacılar babaların, yenidoğanlarını ilk kez kucaklarına aldıklarında önemli miktarda oksitosin artışı yaşadığını tespit etmiş, çalışmalar testosteron seviyelerinin erkeklerin ebeveyn olma ihtimallerini belirtebildiğini de görmüştü.

İkinci konuyla ilgili sonuçlar 600 erkeği inceleyen bir çalışmayla elde edilmişti, araştırmacılar 4 yıl sonra katılımcılarla yeniden görüştüklerinde, 20'li yaşların başında testosteron seviyesi yüksek erkeklerin eş sahibi babalara dönüşme olasılığının, testosteron seviyesi düşük erkeklerden daha fazla olduğunu keşfetmişti.

Erkeklerde testosteron seviyesi, eşleşme ve üreme güdülerini desteklediği için önemli. Değerlerde azalma bazılarına endişe verse de Notre Dame Üniversitesi profesörü Lee Gettler araştırmalarında azalmanın esasen önceliklerin sıfırlanması şeklinde gerçekleştiğini tespit etmişti. Bulgularında, azalmanın 30'larındaki daha yaşlı babalarda, 20'lerindekiler kadar dramatik olmadığına ulaşmışlardı.

Independent Türkçe 



Bilim doğruladı: Kalbin kırılması insanları gerçekten öldürebilir

Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)
Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)
TT

Bilim doğruladı: Kalbin kırılması insanları gerçekten öldürebilir

Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)
Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)

Harriette Boucher 

Yeni bir araştırma, yakınını kaybedip yoğun ve uzun süreli yas semptomlarından muzdarip olan kişilerin, sevdiklerinin ölümünden sonraki 10 yıl içinde ölme ihtimalinin, neredeyse iki kata ulaştığını ortaya koydu.

Danimarka'daki araştırmacılar, yakınını kaybedip sürekli yüksek düzeylerde yas tutanların, yasını daha düşük seviyelerde yaşayanlarla kıyasla, sağlık hizmetlerini daha fazla kullandığını ve ölme olasılığının yüzde 88 daha fazla olduğunu buldu.

Araştırmacılar, sevdiklerini kaybedenlerin yaşadığı 5 yas güzergahını tanımladı ve en ciddi şekilde etkilenenlerin daha erken ölme olasılığının daha yüksek olduğunu tespit etti.

Araştırma makalesinin yazarlarından Dr. Mette Kjærgaard Nielsen şu ifadeleri kullandı:

Yüksek yas semptomu seviyeleriyle; kalp damar hastalıkları, akıl sağlığı sorunları ve hatta intiharda görülen daha yüksek oranlar arasında bir bağlantı olduğunu daha önce bulmuştuk. Ancak ölümle ilişkisi daha fazla araştırılmalı.

Bilim insanı, "yüksek" bir yas güzergahına dair risk altında olan kişilerin erken fark edilebileceğini de söyledi:

Bir pratisyen hekim akıl sağlığına dair diğer ciddi rahatsızlıklar ve depresyonun eski belirtilerini arayabilir. Daha sonra bu hastalara kendileri özel takip sunabilir veya onları psikologların özel muayenehanelerine ya da ikinci basamak sağlık kuruluşlarına yönlendirebilirler.

Dr. Nielsen, "Pratisyen hekimler ayrıca yakınını kaybedenlerin ruh sağlığına odaklanılacak bir takip randevusu da önerebilir" dedi.

Bilim insanları, 2012'den bu yana yakınlarını kaybetmiş, yaş ortalaması 62 olan 1735 adet kadın ve erkeği 10 yıl boyunca Danimarka'da izledi. Bu süre zarfında bu kişilere, semptomlarını ve deneyimlerini değerlendiren bir dizi anket gönderildi ve araştırmacılar bunlarla katılımcıların sürekli olarak hangi düzeyde keder yaşadığını belirledi.

Grubun yüzde 66'sı yakın zamanda partnerini, yüzde 27'si bir ebeveynini ve yüzde 7'si de çok sevdiği bir başka kişiyi kaybetmişti.

Sürekli olarak yüksek düzeylerde yas belirtileri yaşayan yüzde 6'lık kesimin 10 yıl içinde ölme olasılığı, sürekli olarak düşük yas belirtileri gösterdiğini bildiren yüzde 38'e kıyasla yüzde 88 daha yüksekti.

Yüksek güzergahta olanların, yakınlarını kaybetmesinin üzerinden üç yıl geçtikten sonra sağlık hizmeti alma olasılıkları da daha yüksek çıktı.

Bu grubun konuşma terapisi veya diğer akıl sağlığı hizmetlerini alma ihtimalleri yüzde 186, antidepresan reçetesi yazılma olasılıkları yüzde 463, yatıştırıcı ya da kaygı giderici ilaç reçetesi alma ihtimalleri de yüzde 160 daha fazla.

 Independent Türkçe,independent.co.uk/news