Ryan Reynolds Deadpool için neden ücret almamayı tercih ettiğini açıkladı

Aktör "Yaratıcılığın en büyük düşmanlarından biri fazla zaman ve para" dedi

Deadpool & Wolverine’de Ryan Reynolds ve Hugh Jackman (20th Century Studios/Marvel)​​​​​​​
Deadpool & Wolverine’de Ryan Reynolds ve Hugh Jackman (20th Century Studios/Marvel)​​​​​​​
TT

Ryan Reynolds Deadpool için neden ücret almamayı tercih ettiğini açıkladı

Deadpool & Wolverine’de Ryan Reynolds ve Hugh Jackman (20th Century Studios/Marvel)​​​​​​​
Deadpool & Wolverine’de Ryan Reynolds ve Hugh Jackman (20th Century Studios/Marvel)​​​​​​​

Ryan Reynolds, süper kahraman serisinin ilk filminin yapılması için Deadpool maaşını gözden çıkardığını açıkladı.

47 yaşındaki Yeşil Fener (Green Lantern) oyuncusu Deadpool'u, ilk kez başrolünü Hugh Jackman'ın üstlendiği ve izleyicilerin olumsuz tepki verdiği X-Men spin-off filmi, X-Men Başlangıç: Wolverine'de (X-Men Origins: Wolverine) canlandırmıştı. Film rağbet görmediği halde Reynolds ayrı bir film yapılması için mücadele etti ve Deadpool, 2016'da vizyona girdi.

Deadpool'u hayata geçirmek için 10 yıldan uzun süre çabalayan Reynolds, filmi 20th Century Fox'la prodüksiyondan geçirebilmek için baş yazarları Rhett Reese ve Paul Wernick'in sette bulunmalarının bedelini kendisi ödediğini, bu yüzden de maaşsız kaldığını açıkladı.

The New York Times'a konuşan Reynolds "Deadpool sonunda onay aldığında, bunun başarılı olacağına hiçbir şekilde inanmıyordum" dedi.

"Filmi perdeye geri döndürmek için filmi yaparken alacağım ödemeden bile vazgeçtim" diye ekledi.

Yazar ortaklarım Rhett Reese'in ve Paul Wernick'in sette bulunmasına izin vermediler, bu yüzden geriye kalan azıcık maaşımı benimle sette bulunmaları için onlara ödedim ki fiili bir yazarlar odası kurabilelim.

Reynolds, Reynolds, Deadpool'u yapma sürecinin bazı açılardan bir çeşit asgari kaynaklarla idare etme dersi olduğunu itiraf etti. 

Aktör "Bence yaratıcılığın en büyük düşmanlarından biri fazla zaman ve para" dedi.

Ve o filmin ne zamanı ne parası vardı. Sahiden de bizi gösteriş yerine karaktere odaklanmaya teşvik etti ki bunu bir çizgi roman filminde başarmak daha zor.

Yıldız "Her bir küçük detayla çok ilgiliydim ve çok, çok uzun bir süredir öyle hissetmemiştim" diye devam etti.

Daha sık öyle hissetmek istediğimi hatırlıyorum, yalnızca Deadpool'da değil ama herhangi bir şeyde.

Reynolds, daha önce X-Men Başlangıç: Wolwerine'de, Deadpool karakterinin sulandırılmış versiyonu hakkında duyduğu pişmanlığı paylaşmıştı.

Film, Deadpool'u ameliyatla ağzı dikilmiş bir şekilde göstererek 4. duvarı yıkmasıyla, ağzı bozuk şakalarıyla bilinen karakteri, başarısının asıl kaynağından mahrum bırakıyordu.

Bu süsleme, özellikle de Deadpool'un popüler lakabının "çenesi düşük paralı asker" olduğu düşünülünce, pek çok kişi tarafından saygısızlık diye nitelendirilmişti.  

Reynolds "Bazı şeyleri yanlış yaptığımızı kolayca söyleyebiliriz" dedi.

Deadpool'un ağzını dikmesi gelmiş geçmiş en aptalca stüdyo notlarından biriydi.

Independent Türkçe



Akıllı telefonlardaki sistem, ayda 300 deprem tespit etti

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Akıllı telefonlardaki sistem, ayda 300 deprem tespit etti

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Bilim insanları, Android akıllı telefonları gerçek zamanlı deprem dedektörlerine dönüştüren yeni bir sistem geliştirerek büyük bir sarsıntıdan önce halkı daha hızlı uyarma potansiyeline sahip bir yol buldu.

Google, ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu (US Geological Survey/USGS) ve diğer araştırmacıların geliştirdiği sistem, milyonlarca telefondan alınan verileri kullanarak bir depremden kaynaklanan en erken sarsıntı sinyallerini tespit ediyor.

Bir cihaz kümesi aynı yer hareketini kaydettiğinde, sistem bunu işaretleyerek yakın bölgelerdeki diğer cihazlara uyarı gönderiyor.

Science'ta yayımlanan çalışma, ağın ayda 300'den fazla deprem tespit ettiğini ortaya koydu. Uyarıların gönderildiği bölgelerde, daha sonra depremi hissettiğini bildiren kişilerin yüzde 85'i uyarıyı aldığını söyledi. Yüzde 36'sı sarsıntı başlamadan önce, yüzde 28'i sarsıntı sırasında ve yüzde 23'ü de sarsıntıdan sonra uyarı almış.

Çalışmada sistemin, geleneksel sismik sensörlerin yerini almasa da yoğun bilimsel ağlara sahip olmayan bölgelerde ölçeklenebilir, düşük maliyetli bir erken uyarı aracı sunabileceği belirtiliyor. Yazarlar bunun özellikle akıllı telefonların yaygın ancak sismometrelerin nadir bulunduğu, gelişmekte olan ülkeler için umut vaat ettiğini söylüyor.

Google yaptığı açıklamada, sistemin insanlara "uyarı vererek sarsıntı başlamadan önce birkaç değerli saniye" kazandırabileceğini ifade ediyor.

Bu saniyeler bir merdivenden inmek, tehlikeli nesnelerden uzaklaşmak ve korunmak için yeterli zamanı sağlayabilir.

Uyarılar, deprem sırasında daha yıkıcı olan S dalgalarından önce gelen ve hızlı hareket eden P dalgalarının saptanmasına dayanıyor. Yeterli sayıda telefon P-dalgalarını tespit ederse sistem, sarsıntıyı hissetmesine belki de birkaç saniye kalan kullanıcılara uyarılar gönderiyor. Bu saniyeler korunmak, bir ameliyatı durdurmak ya da kritik altyapıyı duraklatmak için yeterli olabilir.

2020'de çıkmaya başlayan Android Deprem Uyarı Sistemi halihazırda Birleşik Devletler, Japonya, Yunanistan, Türkiye ve Endonezya gibi çeşitli ülkelerde kullanılıyor. Doğrudan Android işletim sistemine yerleştirilen teknoloji, kullanıcıların ayrı bir uygulama indirmesini gerektirmiyor.

cdfgthy
Harita, Android'in deprem uyarı sisteminin aktif olduğu ülkeleri (açık yeşil) gösteriyor. Kırmızı ve sarı sırasıyla güçlü (MMI 5+) ve hafif (MMI 3-4) sarsıntıların yaşandığı alanlar. Gri noktalar uyarı verilmeyen algılamaları gösteriyor. Kaliforniya, Oregon ve Washington'daki uyarılar (koyu yeşil) ShakeAlert'ten geliyor (Google)

Araştırmacılar doğruluk oranı bilimsel sensörler kadar yüksek olmasa da akıllı telefonlardan gelen uyarıların en çok işe yaradığı yerlerin, telefon yoğunluğu ve güvenilir veri bağlantıları yüksek seviyedeki kentsel alanlar olduğunu tespit etti. 

Çalışma, MyShake uygulaması gibi daha önceki kitle kaynaklı deprem uygulamalarının üzerine inşa edilse de milyonlarca cihaza gömülü olması sisteme fayda sağlıyor.

Yazarlar, "Kitle kaynaklı sistemlerin giderek daha önemli hale geleceğine inanıyoruz" ifadelerini kullanıyor. 

Geleneksel sensörleri kişisel cihazlardan gelen verilerle birleştirerek daha dayanıklı, kapsayıcı erken uyarı sistemleri oluşturmak mümkün.

Independent Türkçe